14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYŞE SAYIN ANKARA - Abdullah Öcalan’õn ta- limatõyla teslim olan 34 PKK’linin, Tür- kiye’ye girişinde büyük bir gövde gös- terisi ile karşõlanmasõna tepkiler sürerken DTP Grup Başkanvekili Selahattin De- mirtaş, amacõn şov ya da gövde göste- risi olmadõğõnõ belirterek “İnsanlar ba- rışın olabilme ihtimalini çok sevdiler. Bu ilkti ve normal bir heyecandı, bit- ti” dedi. Demirtaş, partilerine yönelik eleştiriler ve bundan sonraki sürece iliş- kin Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtladõ. - 34 PKK’linin teslim olması, Öca- lan’ın muhatap alındığı yorumlarına yol açtı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? - Baştan beri Öcalan yokmuş gibi davranõlõrsa bu sorun çözüme ulaşmaz de- dik. DTP tamam aktörlerden biridir, Meclis’tedir, katkõ sunabilir. Ama yapa- bilecekleri sõnõrlõ. Sonuçta gördüğünüz gi- bi Öcalan’õn bir çağrõsõyla 34 insan gel- di. Yarõn bir gün bir çağrõsõyla hepsi ine- bilir. Ama DTP’nin bu gücü yok. Bu şe- kilde en azõndan açõlõm süreci ilerlerken topluma umut veren gelişmeler de yaşa- nabiliyor. Tabii devletin veya hüküme- tin dağdan inenlerle ilgili bir diyaloğu var mõdõr bilmiyoruz. Ama bu işler körler sa- ğõrlar diyaloğuyla gitmez. İşin reklam kõs- mõnda değiliz. ‘ETKİN PİŞMANLIK DEĞİL EVE DÖNÜŞ YASASI OLABİLİR’ - Avrupa’dan yeni grup geleceği söyleniyor. Bunun arkası gelebilir mi, bundan sonraki süreç için sizin bek- lentiniz nedir? - Avrupa’dan gelen grup da bu grubun parçasõ. Aslõnda tek grup olarak düşünmek lazõm. Bence Öcalan ve PKK şu mesajõ veriyor: Biz barõş konusunda samimiyiz. Öyle birilerinin söylediği gibi, ‘açılım ol- sa da Kürt sorunu çözülse de PKK dağ- dan inmez’ görüşü doğru değil. Bu ko- nuda bir tartõşma vardõ. PKK buna net ce- vap veriyor: Hayõr biz ineriz, silahlõ mü- cadeleyi bitirebiliriz. İkincisi de, taleple- rinin öyle Türkiye’yi bölecek, ayrõştõrmaya götürecek talepler olmadõğõ mesajõnõ ve- riyor, gönderdiği gruplarõn ilettiği mek- tup aracõlõğõyla. Hükümet de şöyle bir avantaj yakala- dõ, ‘açılım süreci boş bir süreç değil. Ben bu işe devam ettikçe sonuç alabalilirim, şiddeti sona erdirebilirim, akan kanı, gözyaşını durdurabilirim’. Hükümet bir yandan açõlõm sürecini ilerletmeli. Öbür yandan dağdan inmeleri kolaylaş- tõracak formüllerin üzerinde durulmalõ. Görüldü ki (Türk Ceza Yasasõ) 221. madde öyle rahat uygulanabilecek bir madde değil. - Neler olabilir mesela? - Bu süreç, öyle hemen bir genel af ka- muoyunun hazõr olduğu ve PKK’nin de hemen genel afla dağdan ineceği bir sü- reç değil. Bunun yerine gruplarõn gelişi- ni kolaylaştõrmak için örneğin Türk Ce- za Yasasõ’nõn 221. maddesi hõzlõ bir şe- kilde formüle edilebilir. Mesela “etkin pişmanlık yasası” değil de “eve dönüş” yasasõ olarak formüle edilebilir. Tek maddede birkaç cümlelik değişiklik ya- põlabilir, bu hâkimlerin savcõlarõn da işi- ni kolaylaştõrabilir. Çünkü bu gelişlerde 221. maddeyi zorladõlar açõkçasõ, iyi ni- yetle yorum yaptõlar. Bence hukukun ve yargõçlarõn buna yetkisi de var. Hukuk top- lumsal barõşa da hizmet eder. Şu anda top- lumsal barõşa hizmet eden bir süreç var- dõr. Yargõ da bu sürece katkõ sunmak ama- cõyla böyle bir yorum yapmõştõr. ‘İNSANLAR BARIŞ İHTİMALİNİ SEVDİLER’ - Siz teslim olanlarla ilgili nasıl bir ile- tişim kurdunuz, nasıl bir görüşme trafiği yaşandı? - Yaptõğõmõz açõklamalar dõşõnda bir gi- rişimimiz olmadõ. Teknik konularda bağ- lantõmõz yoktu. Sadece oradan yapõlan açõklamalarõ, özellikle haber ajanslarõ üzerinden takip ettik. Sadece Habur’da or- ganizasyon ve karşõlamada sõkõntõlar çõk- masõn diye devreye girdik. DTP ‘hadi oraya yüz binleri taşıyalım’ gibi bir yak- laşõm içinde olmadõ. Oradaki bir zafer ha- vasõ değildir, orada bõrakõn barõşõn ken- disi, barõşõn olma ihtimalini bile insanlar çok sevdiler. Yani ortada bir yenme -ye- nilgi- zafer havasõ yok. 25 yõldõr o böl- gede yaşanan durumu Türkiye’nin ta- mamõ bilmiyor. Artõk bundan sonra gö- rev hükümettedir. Başbakan çõkõp bunu şov olarak değerlendireceğine, desin ki, ‘bu insanlar barışa büyük hasret du- yuyorlar, siz bilmiyorsunuz ama biz devlet olarak biliyoruz, onun için de ürkmeye korkmaya gerek yok.’ CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ İstanbul’a Dönerken... Mayısın sonlarında Strasbourg’a döndüm. Amaç, biraz dinlenmek, biraz da kendimi dinlemekti. Bunlar oldu. Şimdi, yeniden İstanbul yollarındayım. Ama bakıyorum, karamsarım: Dünyaya bakarken, yurduma bakarken karamsarlık içindeyim. Aslında iyimser bir insanımdır; ama aptalca bir iyimserliğe de asılı kalmanın anlamı yok! İki konuda, dünyaya bakarken, Türkiye’yi düşünürken, karamsarlık ağır basıyor... İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, gençliğe ayak basmış; çok okuyan ve kendini fikren donatmak için ısrarla çabalayan bir meraklı idim. Savaşın yıkıntıları korkunçtu; ama insanlar ileriye bakarken iyimser idiler; çünkü, bu savaş faşizme karşı yapılıyordu ve zaferle sonuçlanmıştı. Biz de iyimserdik. Savaşın dışında kalmak iyi olmuştu. Bir de, büyük bir devrim yapmıştık, daha yapacaklarımız da vardı: Demokrasi ve kalkınma başta geliyordu. Başlattık, ama arkasını getiremedik... Batı, önde ABD ve Batı Avrupa, büyük bir kalkınma örneği verdiler. Ötede Sovyetler Birliği’nin kalkınırken proletaryasına ayırdığı büyük pay -Batı’daki işçi sınıfını ayartıcı bir örnek olmasın diye- Batı, “sosyal devlet” etiketi altında emekçi halka önemli bir pay ayırdı ve verdi. Ne var ki, Sovyetler Birliği’nde, -aptalca ısrarlar sonucu- sistem çökünce, Batı da, birden “liberalizm”e aşkını ilan etti ve emekçi halka arkasını döndü. Yeni liberalizm, üretmeden çok “paradan para kazanmak”tı. Ancak, ne yaptı ne etti, o sistem de iflas etti. Şimdi, özeleştiride bulunuyor, ama “ikiyüzlülük” içinde: Gelecek için “açlık, siyasal istikrarsızlık ve savaş” vaat ediyor; bunu önlemek için de, elle tutulur bir şey demiyor. Buna bakıp nasıl olur da kötümser olmam? Bu konuda düşünürken, okurlarına, Emre Kongar Hoca’mızın 10 Ekim günlü gazetemizdeki yazısını da mutlak okumalarını isterim. Bizde, Cumhuriyeti kuranlar kalkınma yolu olarak kapitalizmi seçmişlerdi. Ama onun “üretken” yanına önem verdikleri için de, fabrikalar kuruyorlardı. 1950’lerle, 1960’larla iktidara gelenler, Demokrat Parti ile Adalet Parti de, kapitalizmin bu yönüne bağlanmışlardı. Ancak, 1979’da yön değiştirilip “paradan para kazandıran” kapitalizme kapılandı; yani “yeni liberalizm” kabul ediliyordu. 12 Eylül de, iktidara, bunu da zorla uygulamak için geliyordu. Bu çığırın başında Turgut Özal gösterilir; ANAP bu yöntemi izler. AKP de, bunun artçısıdır: Israrla izlemiştir. Üretken olup olmamasına bakmadan eldeki bütün fabrikalar “babalar gibi” satılmıştır. Sistem, dünyada iflas ettiği gibi, bizde de ekonomi batmıştır. Bu adamlar hâlâ iktidardadır. Ayrıca, dış politikada, Ortadoğu’da aptalca işler yapıyorlar. Hiç kuşku duymayınız: Yıkıldıklarında, bu konuda da arkalarında bir harabe bırakacaklar. Ama ne zaman yıkılacaklar? Buna da bakıp nasıl kötümser olmam? İstanbul’da, -her şeye karşın- tadacağım kimi mutlulukların iyimserliğini de zikretmeliyim: Başta, İlhan Selçuk’un hastaneden çıkacağı günlerin çok yaklaşmış olmasının sevinci paylaşılıyor. Ağabey, evde bir dinlenmenin arkasından yazılarına başlayacak. Şükürler bu günlere! İkinci iyimserlik, Ergenekon yargılamalarıyla ilgili olarak açılacak yeni bir parantezde: Önümüzdeki günlerde, arka arkaya, iddianamenin okunması bitecek ve sorgulamalara geçilecek. Mustafa Balbay’ınki de başlarda. Aklanmalara, en azından tahliyelere tanık olacağız; sevinçten sevince koşacağız. Büyük acılarımız oldu; bu sevinçleri de hak ettik artık! En başta güvencemiz de şu: “Berlin’de yargıçlar vardır” diye söylenir ve yargıçlara güveni dile getirir. Yürekten ekleyelim: İstanbul’da, Türkiye’de de yargıçlar vardır... BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Terörist Abdullah Öcalan’õn çağrõ- sõna uyarak, PKK’den sekiz, Mahmur kampõndan 26 kişinin Türkiye’ye dönmesi, gözlerin örgütün li- der kadrosuna çevrilmesine neden oldu. Örgütün li- der kadrosu arasõnda, üçüncü ülkeye gitmek yerine Türkiye’de siyaset yapma yaklaşõmõnõn ağõr bastõğõ öğrenildi. Bu durum, hükümetin Kürt açõlõmõnõ aç- mazda bõrakacak. Terör örgütü militanlarõnõn dağdan inme sürecinin başlamasõ ile birlikte, Ankara’da örgütün lider kad- rosuna ilişkin formül arayõşlarõ da hõzlandõ. İstihba- rat birimlerince hazõrlanan ve Dõşişleri Bakanlõğõ, İçişleri Bakanlõğõ ile Cumhurbaşkanlõğõ gibi devle- tin önemli birimlerine de sunulan raporlara göre ör- gütün lider kadrosu için gündeme getirilen üçüncü ülke formülünde önemli bazõ sõkõntõlar ortaya çõktõ. Daha önce örgütün lider kadrosunun, Irak pasa- portu ile İsveç ve Norveç gibi ülkelere gönderilmesi öngörülüyordu. Örgütün lider kadrosu da bu formü- le önceleri sõcak yaklaşõyordu. Ancak son dönemde örgütün Kandil Dağõ’ndaki kadrolarõ ile Türkiye’de siyasi süreci götüren DTP’liler arasõnda, bundan sonraki döneme ilişkin önemli görüş ayrõlõklarõ orta- ya çõkmaya başladõ. Söz konusu görüş ayrõlõklarõ, Öcalan’õn PKK’lilere yönelik “eve dönün” çağrõsõ- nõn hemen öncesinde daha belirgin bir hale geldi. Ortadaki anlaşmazlõklara karşõn örgütün Kandil’de- ki kadrosu, Öcalan’õn çağrõsõna uydu. Ankara’ya ulaşan bilgilere göre bu noktada, örgü- tün lider kadrosunun sõğõnmacõ olarak İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi üçüncü ülkelere gönderilmesine ilişkin tartõşmalar başladõ. Örgüt liderleri arasõnda, üçüncü ülkeye gitmek yerine, açõlõm sürecinde ko- şullarõn zorlanarak Türkiye’de siyaset yapma görü- şü ağõrlõk kazanmaya başladõ. Konu daha önce Irak bağlamõnda gündeme gel- mişti. Kürt açõlõmõna ilişkin çalõşmalar sürdürülür- ken PKK’nin, Irak’ta kalmak istemesi olasõ lider kadrosundan isimlerin bu ülkede siyaset yapõlmasõ- na izin verilip verilmeyeceği de tartõşma konusu ol- muştu. Ancak Ankara’daki genel yaklaşõm örgütün lider kadrosunun siyaset yapmasõna izin verilmeme- si yönünde olmuştu. İsveç, Norveç ve Finlandiya gi- bi ülkelerin terör örgütünün lider kadrosunun sõğõn- macõ olarak bu ülkelere gelmesine ilişkin nasõl bir yaklaşõm içinde olacağõ ise bilinmiyor. Norveç Dõş- işleri Bakanlõğõ Basõn Sözcüsü Narte Kopstad, kendilerinin böyle bir bilgiye sahip olmadõklarõnõ açõklamõştõ. Üçüncü ülkelerin, PKK’nin lider kadro- sunu kabullenmelerinin kolay olmadõğõ belirtiliyor. ‘ZERE’YE İŞKENCEYE SON VERİLSİN’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Terör örgütü PKK’nin elebaşõ Abdul- lah Öcalan’õn çağrõsõyla Türkiye’ye gelen PKK’lilerin kahraman gibi karşõlanmasõna tep- ki gösteren şehit yakõnlarõ ve gaziler göz- yaşlarõ dökerek madalyalarõnõ kõrdõ, bazõ şe- hit ve gazi yakõnlarõ AKP ve PKK’ye lanet okudu. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şube Baş- kanõ Mehmet Ersin Güluçar, dernek binasõ önünde gaziler ve şehit yakõnlarõyla basõn toplantõsõ düzenledi. Yõllarca askere kurşun sõkan PKK’li teröristlerin zafer kazanmõşlar gibi karşõlanmasõnõn şehit ya- kõnlarõnõ ve gazileri derin- den üzdüğünü belirten Gülu- çar, şunlarõ söyledi: “Şehitlerimi- zin kemikleri sızlamıştır. Bu duruma bir an önce son verilmedir” Gazi Muhammed Çetin madalyasõnõ gösterip Cumhurbaşkan- lõğõ’na verilmesini istedi. Gazi Selahattin Yağımlı ile bazõ gaziler ve şehit yakõnlarõ devlet övünç ve gazi madalyasõnõ kõrarak gözyaşlarõna boğuldu. Gazi ve şehit yakõnla- rõ da AKP ve DTP’ye lanet okudu. Şehit yakınları ve gazilerden tepki GÖZYAŞLARIYLA MADALYALARINI KIRDILAR (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çu- kurova Üniversitesi Balcalõ Hastanesi mahkûm koğuşunda kalan tutuklu kanser hastasõ Güler Zere’nin geçirdiği bir ame- liyatõn ardõndan hâlâ cezaevinde tutulma- sõna tepki gösterildi. Aralarõnda Alõnteri, BDSP, ÇHKM, HC ve İHD temsilcilerinin bulunduğu grup, hastane önünde toplandõ. Grup adõna açõklama yapan İHD temsilcisi Ethem Açıkalın şunlarõ söyledi: “Dok- torların, ‘kanserli hücreler hõzla yayõlõ- yor’ içerikli verdiği rapor, iktidar sa- hipleri hiçe sayarak, planlı ve program- lı olarak Zere’yi katletmektedir.” DİYARBAKIR (Cumhuri- yet) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn “Şark kurnazlığı” ve “Şov yapıyorlar” eleştirilerine yanõt veren DTP Eşbaşkanõ Ah- met Türk, partisinin ne şov ne de siyasi hesap yaptõğõnõ söyledi. Diyarbakõr’da gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Türk, Erdo- ğan’õn, bu halkõn coşkusunu görmesini istediklerini ve bunun barõş sesleri olduğunu, barõşa karşõ bir du- yarlõlõk olduğunu savundu. Türk, şöyle konuştu: “Hiçbir siyasi parti ve hiç kimse böyle bir coş- kuyu sağlayamaz. Halk, içinden gelerek yapma- saydı olmazdı. İşte birilerinin bunu anlaması, görmesi lazım. Ben zaman zaman uyarılar yapı- yorum. ‘Yeni bir dönem, ilk adõmlar’ diyorum. Yılların acıları var. Yaşanan acılardan sonra bir umudun ortaya çıkmasını anlaması lazım. Bu coşku, barışa olan inancın coşkusudur. Eğer böyle değerlendirilirse hiçbir sorun olmaz. Türk kardeşlerimizin bu coşkuyu desteklemesi lazım. Çünkü barış ve özgürlük hepimiz içindir. Bu ülke halklarını kucaklaştırmak zorundayız. DTP ne şov ne de siyasi hesap yapıyor. Barışın ne kadar önemli olduğunu Türkiye’ye kavrat- maya çalışıyoruz.” Türk, ayrõca barõş gruplarõ üyelerinin de bundan sonra Türkiye Barõş Meclisi içinde barõş için çalõşacaklarõnõ söyledi. ERDOĞAN’A YANIT VERDİ Türk: Şov değil halkın coşkusu 3. ÜLKE FORMÜLÜNDE SIKINTI Örgütliderleri siyaset yapmakistiyor DTP’li Selahattin Demirtaş PKK’lilerin teslimi ve sonraki süreci anlattõ: 221.maddezorlandõ 15 KİŞİLİK GRUPTAN 5’İ KADINTÜRKİYE’YE DÖNEN ÖRGÜT ÜYELERİ ‘Mektuplarõmõzõ vermek için Ankara’ya gideceğiz’ Avrupa’daki PKK’li grup 28 Ekim’de geliyor DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Abdullah Öcalan’õn çağrõsõyla 19 Ekim’de Habur’dan Türkiye’ye giren ve karşõlanmalarõ tam anlamõyla gövde gösterisine dönen 34 kişilik PKK grubu üyeleri basõna konuştu. Kandil grubundan gelen Gülbahar Çiçekçi, “Bundan sonraki hedefimiz Ankara’ya gitmek. Mevcut mek- tuplarımızı vermek ve görüşüp tartışmak istiyoruz” dedi. Zehra Tunç ise karşõlama günüyle ilgili olarak, “Böyle bir günü yaşayacağımı düşünmemiştim” diye konuştu. Hüseyin İpek ise barõş grubu olarak geri döndü- ğü için heyecanlõ olduğunu dile getirdi. Tarihi bir adõm attõklarõnõ belirten Vilayet Yakut da şunlarõ söyledi: “Barışın sağlanması için buralara geldik. Umut ediyo- ruz devlette bu şekilde karşılar ve adım atar.” - Mümtaz’er Türköne’nin Öcalan için önerdiği “Başõbozuk paşa” öne- risini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Tabii Öcalan meselesine biraz ciddi yaklaşõlmalõ. Şimdi devletin çõ- kõp Öcalan’õ kahraman ya da paşa ilan etmesini beklemiyoruz. Ama mesela ‘bölücü başı’, ‘terörist başı’ jargonu bõrakõlmalõ. Öcalan’õn cezasõ bir şekilde ev hapsi şekline dönüştü- rülebilir. Daha sonra da özgürlüğüne kavuşturacak bir düzenlemeyi devlet düşünmeli. Aksi durumda, Öcalan’õn cezaevinde ölmesi Kürtlerde travma yaratõr ki bunun da sonuçlarõ Türkiye açõsõndan büyük sorun yaratõr. - Kamuoyunda böyle gövde gösterisiyle karşılamaya büyük tepki var. - Zaten barõş gruplarõnõn kitle gösterisi, miting için gelmediği biliniyor. Bu sadece doğal bir ge- lişme, bir heyecan, bir karşõla- maydõ ve bitti. Bundan bundan sonra yapacaklarõ çalõşmalar biraz daha Türkiye kamuoyuna, devlete hükümete mesaj verme şeklinde olmalõdõr. Geliş amaçlarõ da bu- dur aslõnda. Öcalan bu çağrõyõ ya- parken bu boyutunu da belirtmiş- ti. Bundan sonra benzer heyetler gelirse ki, belki Avrupa’dan gelen heyet de böyle benzer bir mitingle karşõlanabilir. Ama bundan sonra ki gelişler, biraz daha bence ruti- ne dönüşebilmelidir. DTP bunun için çaba sarf eder. ‘Aman da bi- rileri bizi karşılasın, kitlesel mi- tingler yapalım’ gibi bir amaç yok. İlkti ve normal bir heyecan- dõ, bundan sonra böyle olacağõnõ tahmin etmiyorum. - Meclis’e gelmeleri konusunda hem kamuoyunda, hem de partiniz için- de tartışma yaşanıyor. Gelecek haftaki grup toplantınıza gelecekler mi? - Bilmiyoruz açõkçasõ, kendi programlarõnõ kendileri yapacaklar. Daha ön- ce de, 1999’da gelip, tahliye olan barõş gruplarõ Türkiye Barõş Meclisi için- de yer aldõlar örneğin ve TBMM’ye de geldiler. Belki bu barõş grubu da bir sivil toplum örgütlenmesi şeklinde çalõşmalarõnõ sürdürebilir, bu şekilde Mec- lis’e gelebilirler. Ama DTP’nin özel bir çalõşmasõ olmayacak. Kendi prog- ramlarõnõ kendilerini yapacaklar. Destek isterlerse yardõmcõ oluruz. ‘SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ ŞEKLİNDE MECLİS’E GELEBİLİRLER’ ‘ÖCALAN’IN CEZAEVİNDE ÖLÜMÜ KÜRTLERDE TRAVMA YARATIR’ ‘BURAYA MİTİNGE GELMEDİLER’ ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - PKK’li ikinci grup 28 Ekim’de Düsseldorf’tan 11.30 THY uçağõ ile İstanbul’a ha- reket edecek. 15 kişilik grupta Fransa, İsviçre, Hol- landa ve Almanya’dan katõlanlarõn 5’inin kadõn 10’unun erkek olduğu açõklandõ. Başvurularõ değer- lendirmek suretiye Türkiye’ye dönecek grubu oluş- turan komitenin bildirdiğine göre gelenler siyasal nedenlerle yurtdõşõna kaçmõş kişiler. Türkiye’ye dö- necek kişiler 27 Ekim’de Brüksel’deki Uluslararasõ Basõn Merkezi’nde bir basõn toplantõsõ düzenledik- ten sonra, aynõ gün Düsseldorf’a hareket edecekler. Grup 28 Ekim’de ise İstanbul’a harekete geçecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle