Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2009 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Silopi ile Silivri
Aynı Ülkedeler mi?
Konuyu tartışmaya başlamadan önce bir
noktayı belirteyim. Kürt sorununun çözümü için,
hadi Başbakan’ın deyimiyle söyleyelim, bir
“açılım”a karşı değilim. İyi hazırlanması
koşuluyla yararlı olacağına da inanıyorum.
İçeriği, yol haritası, tarafları açık seçik belli bir
açılımdan yanayım, velev ki startını ABD vermiş
olsun.
Ama içeriği, yol haritası, tarafları açık seçik
belli olmayan, yaşamakta bulunduğumuzun
“açık saçık” açılımın da faydadan çok zarar
getireceğini, iktidarın bütün gafının hesabını
muhalefete kesmeye kalkan, yazma kekemesi,
yalaka yandaş kalemlerin dışında herkes, hatta
iktidar bile (eh ne de olsa, siyasi faturayı
ödemeleri söz konusudur) son olaylardan sonra
görmüştür.
Açılım, her şeyden önce, Türkiye’de son
yıllarda büyük darbeler yemiş olan hukuk
sisteminin son kalıntılarını da yerle bir etmiş
olması dolayısıyla açık saçık yani müstehcendir.
Gerçekten de seyyar sahra mahkemelerinde,
gelenler sorgulanmış ve hukukun kuralları,
sorgulananların ikrar olarak kabul edilecek
beyanları hiçe sayılarak, kararlar verilmiş, TCK.
221.inci pişmanlık diye adlandırılan maddesinin
uygulanması için sanığın ya da sorgulananın
talebi şart olmasına karşın bu talep yokken
varmış gibi davranılmıştır.
Silivri ve Silopi’deki uygulamaları gördükten
sonra, artık bu ülkede hukuka güveni
kalmadığını söyleyen vatandaşı kim
ayıplayabilir?
Evet gelenlerin pişmanlıktan yararlandırılarak,
serbest bırakılmaları, çözüm yolunda atılması
gereken adımlardan biri olarak kabul görülebilir.
Ama bunun için de hiç değilse görünüşte bile
olsa, hukukun kurallarına yasanın hükümlerine
uymak gerek.
Hukukun kuralları ve yasanın hükümleri
ülkenin bir yanında tam bir vurdumduymaz,
affedicilikle, öbür köşesinde ise, tam tersine
kahhar (kahredeci) bir ceberrutlukla ayaklar
altına alınıyorsa, o ülke ne ayrılıkçı terörü
yenebilir ne de darbeyi.
Demokrasi, ayrılıkçı terör ile darbe kuşkusu
karşısında aynı maddeleri aynı nesnellikle
uygulayan rejimdir.
Adalet tanrıçası, arada bir elindeki teraziyi bir
yana bırakıp, gözündeki sargıyı, “yargılanan kim
bir bakayım da ona göre davranayım” diye
aralayıp bakmaz.
Şimdi bütün bunlardan sonra “Silopi ile Silivri
aynı ülkede mi?” diye soranları ayıplamak
mümkün mü?
Açılım daha ilk somut adımında, hukuku
çiğnerken çok büyük yara almıştır.
İkinci yara, ülkeyi teslim alan fatihler edasıyla
buraya dönenler ya da başka bir deyişle
dönenleri bu hale sokanlar tarafından açılmıştır.
“Teslim mi oldular, teslim mi aldılar?”
tartışmasının ekseninden çıkarmak gerekirdi
olayı.
Fetih duyguları, fatih tavırları, hamaset
edebiyatı ile savaş yapılır, barış ise akıl ve özveri
ister.
Her iki tarafın da yüzde yüz tatmin olduğu,
memnun kaldığı bir kalıcı ve adil barış yoktur.
Uzlaşma demek olan barış karşılıklı özveriyi
gerektirir, hamaset ile barış olmaz.
Savaştır hamasetle yapılan, barış akıl ister.
O yüzdendir ki her türlü hamasi, hissi
yaklaşım barışın yolunu açmaz, tıkar.
Ne kadar iyi niyetle yazılmış olursa olsun,
hangi taraftan olursa olsun, çocukların,
kadınların, anaların, ezilmişlerin acı öyküleri iyi
niyetli safların istedikleri değil, tam tersine
istemedikleri sonuçları verir.
Hamasi davranışlar, fatih edaları, duygusal
seslenişlerden vazgeçelim. Bunların hepsi savaş
dönemi edebiyatı ve davranışlarıdır.
Zaman barış zamanıysa eğer, zaman akıl
zamanı demektir.
Yeter! Aklımızı başımıza alalım yahu!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
CHP lideri Deniz Baykal PKK’lilerin dağdan inmesi ve sonrasõnõ ‘utanç tablosu’ olarak nitelendirdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Başkanõ Deniz Baykal, PKK’lilerin dağ-
dan inmesi ve sonrasõnda yaşananlarõ “utanç
tablosu” olarak nitelendirirken “PKK artık bir
suç örgütü olarak algılanmamaktadır.
PKK’ye üye olmak artık suç değildir. Hukuk
nezdinde PKK bu operasyonla aklanmıştır.
Teröristler kahraman olmuştur” dedi.
CHP lideri Baykal, dün düzenlediği basõn top-
lantõsõnda son gelişmeleri değerlendirdi. Yaşa-
nan tablonun hukuk ve siyaset yaşamõnda çok te-
mel bir kõrõlmayõ temsil ettiğini vurgulayan
Baykal, şu görüşleri dile getirdi:
“Gelenler terör örgütünü terk ederek de-
ğil, terör örgütünün temsilcisi, kuryesi olarak
gelmişlerdir. Terör örgütü liderinin talima-
tıyla geldiklerini söylemişlerdir. Bütün bun-
lar hiçbir suç kapsamına sokulmamıştır.
Savcılarımızın ve yargıçlarımızın onurları ze-
delenmiştir. Hukuk sistemimiz katledilmiştir.
Göz göre göre siyasi bir talimatla, hukuk bir
yana bırakılmış, talimat doğrultusunda işlem
yapılmıştır. Savcılar eski Genelkurmay Baş-
kanı Hilmi Özkük’ün ayağına giderek onun
ifadelerini almıştı. Şimdi bir de PKK terö-
ristlerinin ifadesini almak için onların ayağına
gitmiştir. Bir adliyenin sanıkların ayağına ta-
şınması, savcıların, hâkimlerin helikopterle
uçurularak onların ayağına götürülmesi bir
açık, aleni siyasi müdahaleyi ortaya koy-
maktadır. Hukuk, siyaset hayatımız ağır
darbe yemiştir. PKK’li olmanın bir suç ol-
madığı, PKK’li olunabileceği, hukuk siste-
mimizin PKK’li olmayı engelleyici bir yanı ol-
madığı bu tabloyla görülmüştür. Gelenler
PKK’nin temsilcisi, kuryesi. Onlara hiçbir şey
yapılmıyor. Yani terör örgütünün üyesi olmak
ve örgütü terk etmemek Ceza Kanunumuzun
221. maddesine nasıl sığdırılıyor? PKK ör-
gütüne üye olmak artık suç değildir. Hukuk
nezdinde PKK bu operasyonla aklanmıştır.
Bu son operasyonla teröristler kahraman ol-
muşlardır.”
‘AKP, DTP, PKK planı’
Şehit anne babalarõnõn bu gelişmeleri acõyla
izlediğinin altõnõ çizen Baykal, “Teröristi kah-
raman yapmak her babayiğidin harcı değil-
dir. AKP bunu başarmıştır. Bu gelişin ar-
kasında bir proje var. Bu sürecin içinde
PKK-DTP-AKP var. ABD’de hazırlanmış bir
proje doğrultusunda eylem planı sahneye ko-
nulmuştur” dedi. Baykal, Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn neden õsrarla kendileriyle buluşmak is-
tediğinin ortaya çõktõğõnõ da vurgularken “Aca-
ba sayın Başbakan, CHP’nin ufuk açıcı de-
ğerlendirmelerini gerçekten çok önemli say-
dığından mı bizimle buluşmak istiyordu?
Yoksa bizatihi bizimle bir araya gelmiş ol-
mayı, bu süreç başlamadan önce, dağdan in-
sanlar zafer kazanmış gibi ellerini kollarını
sallayarak gelmeden ve devlet bu gelişe tes-
lim olmadan önce kapalı kapılar arkasında
Baykal ile kimsenin öğrenemeyeceği şartlar
içinde buluşmayı mı istiyordu” diye sordu.
‘Balbay suçlu, PKK’liler suçsuz’
Baykal, “Başbakan neyi hazmettirdi? PKK
suç örgütü sayılmayabilir...” derken, sözleri-
ni şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki namuslu, dü-
rüst, saygın insanların mesela bir Mehmet Ha-
beral’ın, mesela bir Mustafa Balbay’ın aylar-
ca neyle suçlandıklarını dahi bilmeden sav-
cının karşısına çıkma şerefini nasıl elde ede-
ceğiz bilemeden cezaevinde tutuklu bırakıl-
ması karşısında Türk hukukukun 40 bin ki-
şinin katlinin sorumluluğunu taşıyan terör ör-
gütünün liderinden mektup getirmiş temsil-
cilerinin Türk adliyesi tarafından aklandığına
tanık olmak gerçekten kolay rastlanacak
bir manzara değildir. Şimdi bunu hazmetti-
riyorlar bize. Mehmet Haberal’ın, Mustafa
Balbay’ın suçlu olduğuna inanacağız, ama te-
rör örgütünün temsilcilerinin suçlu olmadı-
ğına da aynı anda inanacağız. Kanunlar de-
ğişti mi kardeşim? Sınırda uygulanan ka-
nunlar farklı mı? Bu derin bir kırılmadır. Bu
süreçte medyamız sanki bu milletin medya-
sı değildir gibi çıkmaktadır. Türk medyası-
na susturucu takılmıştır, millete yönelik ci-
nayet öyle işletilmektedir.”
‘Devlet projesi değil’
Baykal, bir gazetecinin ağustos ayõ MGK top-
lantõsõna işaret ederek “Başbakan MGK top-
lantısından sonra ‘Bu bir devlet projesi’ de-
mişti ne diyorsunuz?” sorusu üzerine “Bu
artık kuşkuludur. Başbakan’ın o açıklama-
sından sonra Genelkurmay kapsamlı bir
açıklama yaparak tavrını ortaya koydu.
Şimdi teslim olan teröristlerin gördüğü mua-
meleyi biz de görünce Genelkurmay’ın o açık-
lamayı neden yaptığı anlaşıldı. En azından ben
böyle anlıyorum. Bu bir devlet projesi değil-
dir. Bu bir AKP, DTP ve PKK projesidir” de-
di. Baykal, bir başka soru üzerine de “Genso-
ruyu Meclis’e değil, millete açacağız” dedi.
ANKARA / İSTANBUL / İZMİR
(Cumhuriyet) - Türkiye Barolar Birliği
(TBB) Başkanõ Özdemir Özok, örgüt
temsilcilerinin elini kolunu sallayarak git-
melerini eleştirirken “Yaşanan tablo hü-
kümetin iradesinin de dışındadır. Dı-
şarıda kurgulanan bir senaryo uygu-
lanıyor. Bunun vebali de hükümete ait-
tir” diye konuştu. Ergenekon tutukla-
malarõ ile son olaylarõ karşõlaştõran Özok,
“Silivri’de yurtseverlerin yaşadıkla-
rıyla yargı yara almıştır” dedi.
TBB Başkanõ Özok, Kandil ve Mah-
mur Kampõ’ndan gelen “örgüt temsil-
cilerinin” serbest bõrakõlmasõnõ değer-
lendirirken “Vay Türkiyem vay. Ne hu-
kuk, ne mantık ne de öngörü artık bu
ülkede geçerli değil. Bir şeyler yaptı-
ğını söyleyen iradenin dışındaki geliş-
meler bunlar. Ülkemizde barış, öz-
gürlük, kardeşlik ve huzur istiyoruz.
Ama yaşanan tablo ciddi, tutarlı, ka-
rarlı, saygın bir devletin tutum ve
davranışı değildir. Bir kabile, aşiret
hatta çadır devleti gibi” diye konuştu.
Terörün bitirilmesi, insanlarõn ölme-
mesi konusunda her şeyin yapõlmasõ ge-
rektiğine işaret eden Özok, bunun dev-
letin ve kamunun saygõnlõğõna uygun ya-
põlmasõ uyarõsõnda bulundu. Öteden be-
ri Türkiye’de kardeşliği savunduklarõnõ
anlatan Özok, şu değerlendirmeyi yaptõ:
“Buradaki çifte standart görüntüsü ge-
niş kitleleri çok etkilemiştir. Tek özel-
likleri demokratik, üniter, ulusal dev-
lete bağlılık olan, Atatürk ilkelerinin sa-
vunuculuğunu yapan insanlar ceza-
evlerinde. Maalesef Türkiye bu de-
ğerlerden hızla uzaklaşıyor. Barış ve
huzur olmalı ama yaşananlar derin sı-
kıntı yaratıyor. Bir hukukçu olarak, bi-
lim insanlarının, köşe yazarlarının, ül-
kesini seven, demokrat kimselerin zin-
danlara atılmasını ve buralarda çü-
rümesini asla istemiyoruz. Şu ya da bu
şekilde terör örgütüne bulaştığı iddia
edilen, örgüt temsilcisi olarak gelen in-
sanların böyle elini kolunu sallayarak
gitmesi de vicdanları rahatsız ediyor.
En azından 1-2 gün sağlıkları ve gü-
venlikleri bakımından devletin koru-
ma altına alması lazımdı.”
Özok, gelinen noktada Türkiye’nin
kendi iradesi dõşõnda “bir kabile ülke ya-
şamını” ortaya koyduğunu kaydederek
“En az bizim kadar yaşananlardan şi-
kâyetçi olan Başbakan, önlemlerini ön-
ceden almalıydı. Öyle bir gösteri ve mi-
ting son derece yanlış” dedi. Olaylarõn
hükümetin de iradesini aşan bir noktada
olduğunu belirten Özok, sözlerini şöyle
sürdürdü: “İnsanların zindanlara atıl-
masından yana değilim. Ancak terör
örgütünün temsilcisi olarak gelen in-
sanların da bu şekilde bırakılmasının
yürürlükteki hukukla bağdaşır yanı
yok. Buna karşın Silivri Cezaevi’nde
yurtsever insanların yaşadıkları ne-
deniyle de yargı büyük yara almıştır.
Dışarıda kurgulanan senaryolarla
Türkiye’yi bu noktaya getirenlerindir
vebal. Tarih bunu da yazacaktır.”
‘Yürütme baskı kurdu’
İstanbul Barosu da PKK’lilerin tesli-
mi sürecinde hukukun üstünlüğü ve yar-
gõ bağõmsõzlõğõ ilkelerinin ihlal edildiği-
ne dikkat çekti. Yapõlan açõklamada,
“Anayasasında ‘hukuk devleti’ olduğu
yazılan bir ülkede, hiç kimse terör ör-
gütüne ve yandaşlarına kahraman
muamelesi yapamaz” uyarõsõnda bulu-
nuldu. Açõklamada “Yaşanan süreç,
yargı yürütmenin denetimindeymiş
gibi bir izlenim doğmasına neden ol-
du. Daha iş yargıya intikal etmeden si-
yasi iktidar temsilcilerinin, gelenlerin
serbest bırakılacağı yönünde sözler
vermesi, adalet üzerindeki yürütmenin
izlerini göstermektedir” denildi.
İzmir Barosu Başkanõ Özdemir Sök-
men de karşõlama törenine ilişkin yasal
işlem başlatõlmasõ gerektiğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel Baş-
kanõ Devlet Bahçeli, Abdul-
lah Öcalan’õn talimatõyla
teslim olma kararõ alan 34
PKK’linin büyük gövde gös-
terisiyle karşõlanmasõ ve ser-
best bõrakõlmasõna tepki gös-
tererek “Bu karanlık man-
zarada, katile ‘sayõn’ diyen
hainlerle, şehide ‘kelle’ di-
yen zihniyet temsilcisi,
PKK paçavraları altında sı-
nırda buluşmuştur” dedi.
Bahçeli yaptõğõ yazõlõ açõk-
lamada, yaşanan gelişmeleri
eleştirerek, “Başbakan Er-
doğan’ın açılım, İmralı ca-
nisinin yol haritası adını
verdiği yıkım sürecinin
kurdelesi devlet kararı kılı-
fı ile Kandil kadroları tara-
fından alkışlarla Habur Sı-
nır Kapısı’nda kesilmiştir”
görüşüne yer verdi. Erdo-
ğan’õ “ırkçılık” yapmakla
suçlayan Bahçeli, ne sõnõrdan
giriş yapanlarda bir “teslimi-
yet, mahcubiyet” hissi oldu-
ğunu ne de onlarõ kucaklayan
Erdoğan’da “utanma, sıkıl-
ma, pişmanlık emareleri
görülmediğini” söyledi.
‘Sabır sınanıyor’
Bahçeli, Türk milletinin
sabrõ ve direncinin sõnanmak
istendiğini, daha vahim geliş-
meler karşõsõnda göstereceği
tepkilerin test edilmeye çalõ-
şõldõğõnõ savundu.
MHP Grup Başkanvekili
Mehmet Şandır da serbest
bõrakõlan PKK’lilerin karşõ-
lanmasõnõ değerlendirirken
“Türkiye Cumhuriyeti
devletine savaş açanların
zafer yürüyüşü yaşanmış-
tır. Hükümet de bu zafer
yürüyüşüne kırmızı halı
döşemiştir” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, bir grup terör örgütü üyesi-
nin teslim olmasõ sõrasõndaki gö-
rüntüleri değerlendirirken “Bu
görüntüler hoş değil. Bunlar
provokatif görüntüler” dedi.
Cumhurbaşkanõ Gül, Türkiye’ye
resmi ziyaret gerçekleştiren Ka-
zakistan Cumhurbaşkanõ Nursul-
tan Nazarbayev’i Çankaya Köş-
kü’nde resmi törenle karşõladõ.
Görüşmelerin ardõndan düzenlenen
basõn toplantõsõnda Gül, terör ör-
gütü üyelerinin teslimi sõrasõnda
sergilenen görüntülere ilişkin bir
soru üzerine şunlarõ söyledi: “Söy-
lediğiniz görüntüler hoş görün-
tüler değil. Açık söyleyeyim..
ben de bunları tasvip etmiyo-
rum. Bunlar provokatif görün-
tülerdir. Bir tarafta huzur olsun,
bir sürü kanlı işler bitsin diye
uğraşılırken, bir taraftan bunun
değerini anlamayıp, bu tip gös-
teriler, bu tip işin ölçüsünü ka-
çırıcı davranışlarda bulunmayı
tasvip etmem mümkün değildir.
Bunun altını açıkça çiziyorum ve
bu bakımdan da herkesin şöyle
bir kendine gelmesini ve yapılan
bu büyük işler karşısında ölçü-
süz davranışlardan kaçınılma-
sını da buradan açıkça tavsiye
ediyorum.” Nazarbayev de “Ka-
zakistan’ın petrol ve gazının
Türkiye üzerinden geçmesi hem
Kazakistan’a, hem de Türki-
ye’ye faydalı olacaktır” dedi.
Gül: Provokatif görüntüler
Özok örgüt temsilcilerinin serbest bõrakõlmasõnõ dõşarõda kurgulanan bir senaryo olarak değerlendirdi
‘Ancak çadır devletinde olur’
SÖZÜER: GÖNÜLLÜYSE PİŞMANLIK ARANMAZ
Cumhurbaşkanõ karşõlama törenlerine tepki gösterdi
AKP’Yİ SUÇLADI
Bahçeli:
Karanlık
manzara
‘Hukuksistemikatledildi’
Prof. Dr. Adem Sözüer TCY’nin 221. maddesinin ikinci fõkrasõnda “Ör-
güt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işleni-
şine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili ma-
kamlara bildirmesi halinde cezaya hükmolunmaz” dendiğini belirterek
“Yani örgüt üyesi, gönüllü olarak savcıya gelmişse ve öldürme, yara-
lama gibi herhangi bir suç işlememişse, kimliği tespit edilerek serbest
bırakılır” dedi. Gelen kişinin “Ben etkin pişmanlıktan yararlanmak is-
temiyorum” demesinin bir önemi olmadõğõnõ, “çok pişmanım” gibi bir
açõklama yapmasõnõn da gerekmediğini savunan Sözüer, şu görüşleri dile
getirdi: “Önemli olan gönüllü gelmiş olması. Böyle gelen kişi hakkında
örgüt üyeliğinden dolayı dava açılmaz, tutuklama kararı verilmez.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, 8-9 Kasõm 2009
tarihlerinde Irak’a gidecek. Irak Cumhurbaşkanõ Celal Talabani, haziran ayõnda bir
mektup göndererek Baykal’õ Irak’a davet etmişti. Yürütülen temaslar sonunda ziyaret
tarihi netleşti. Devlet Başkanlõğõ sarayõnda ağõrlanacak olan Baykal’õn, Kuzey Irak Böl-
gesel Kürt Yönetimi Başkanõ Mesud Barzani ile de Bağdat’ta görüşeceği kaydedildi.
BAYKAL, 8-9 KASIM’DA IRAK’A GİDİYOR