Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2009 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Barışın da Suyu Çıktı
Bütün değerler, bütün kavramlar aynı hızla kir-
leniyordu, bu kez ikramiye barışa çıktı.
Baskının adı demokrasi oldu, irticayı çağdaşlık,
yalakalığı beceriklilik diye nitelediler, satılmış ih-
barcılığa, ilerici liberal yazar adını verdiler, büyüklere
masallar programları, “haberler” oldu, laikliğe, öz-
gürlük karşısında kendi pasifliğinin etekliğini giy-
diren kişi hukuk âlimi diye tanıtıldı, oylar kara kö-
müre satıldı, vicdanlar tehditlerle kuşatıldı.
Her kavram aynı hızla kirleniyordu, son olarak
talih kuşu barışın başına konuyordu.
Geçen hafta ABD Başkanı Obama’ya Nobel Ba-
rış Ödülü verildi ya da barış kavramı Nobel Komitesi
tarafından küresel sermayeye satıldı.
Doğrusu ya, bu satışa Obama’nın kendisi bile
şaşırdı. ABD’nin şu ana kadar barış alanında hiç-
bir katkısı olmayan başkanına Nobel Ödülü veril-
mesini şaşkınlıkla karşılayan gazetelerimizden
biri tepkisel bir başlık atmıştı:
“Edebiyata Barış Nobeli”
Ne gariptir ki, Henry Kissinger’e bile barış ödü-
lü vermiş olan Nobel komitesi, 1953 yılında da,
başka bir politikacıya, 2. Dünya Savaşı sırasında
İngiltere Başbakanı olan ve Naziler’e karşı zafe-
re katkısı olduğu için Batı kamuoyunun barışçı bir
kişi olarak bildiği, Winston Churchill’e ödül ver-
mişti.
Ama bu Nobel Barış Ödülü değil, Nobel Edebiyat
Ödülü idi. Güya anılarındaki üslubunun seçkinli-
ğinden hak etmişti bunu Churchill.
Aynı yıl, Nobel Barış Ödülünü kim almıştı der-
siniz?
George C. Marshall.
George C. Marshall 2. Dünya Savaşı’nın ABD için
zaferle noktalandığı dönemde, Amerikan Genel-
kurmay Başkanı’ydı. Aynı zamanda ünlü Amerikan
yardım projesi Marshall Planı’nın da isim babasıydı.
Zaten 1953 yılında Barış Ödülü’nü almasında Mars-
hall Planı’nın da etkisi olmuştu.
Hem Marshall, hem de tarihimizin ünlü Çanak-
kale Savaşı’nın İngiliz mimarı Churchill aslen ba-
rış değil, savaş adamlarıydılar.
Ama çarpık zihniyet liberal kapitalizmin taraf ol-
duğu (yüzyıldan fazladır taraf olmadığı savaş sa-
yısı iki elin parmakları kadar az) ve kazandığı sa-
vaşları barış sayar.
Bu kez Nobel Barış Ödülü düpedüz Pax Ame-
ricana’nın (Amerikan Barışı) simgesi ve yeni
bekçisi Obama’ya verilmiştir.
Tabii ki, Pax Americana gerçek barış değildir.
Çünkü.
- Barış bütün tarafların çıkarlarına yanıt getirme
kaygısını taşır.
- Pax Americana ise yalnızca ABD çıkarlarını tat-
min etmeye yöneliktir.
- Barış uzlaşmanın ürünüdür.
- Pax Americana dayatmanın sonucu güçle ege-
men kılınmıştır.
- Barış taraflarının her birinin çıkarına yanıt ver-
meyi öngördüğünden adaleti amaçlar.
- Adalete yönelik olmaya çalıştığı için güç kul-
lanımı ortadan kalkınca da sürer barış.
- Pax Americana, adaleti, tarafların her birinin çı-
karlarını değil Amerikan çıkarını hedefler.
- Bu yüzden de Pax Amerinaca gerçekte bir ba-
rış değil, savaşmama halidir, onu zorla kabul et-
tiren güç ortadan kalkınca savaşmama hali de so-
na erer.
Amerikan Barışı kapitalizmin ve onun son aşa-
ması olan küreselleşmenin bütün özelliklerini,
saldırganlığını, yıkıcılığını taşır bağrında:
- Uluslararası arenayı, ulus birimini ortadan kal-
dırıp, onu büyük şirketlerin hegemonyasına sokarak
yok etmeye çalışır.
- İnsanı kendine, yazgısına yabancılaştırır.
- Kâr için bütün insanı değerleri ve kavramları
ayaklar altına alır.
- Kâr düzeni sürsün diye paylaşımı ortadan kal-
dırır, güçlünün hegemonyasını kurar.
- Kâr düzeninin vahşi saldırganlığıyla doğaya sal-
dırır ve insanın yaşam olanaklarını sonsuza dek or-
tadan kaldıracak bir doğa yağmasının önünü
açar.
İşte bütün bu niteliklere uygun görüldü, Nobel
Barış Ödülü geçen hafta.
Evet bütün değerler, bütün kavramlar aynı hızla
kirleniyordu, bu kez ikramiye barışa çıktı, ABD Baş-
kanı Barack Obama Nobel Barış Ödülü’nü aldı.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
13 yaşõndaki Önkol’un ölümüyle ilgili raporda, minik kõzõn patlamamõş bombaya tõrpanõyla vurduğu belirtildi
BombaatarmühimmatõöldürdüDİYARBAKIR/ANKARA (Cumhuriyet) -
Diyarbakõr Lice’de 28 Eylül günü bir patlama
sonucunda yaşamõnõ yitiren 13 yaşõndaki çoban
Ceylan Önkol’un cesedi ile olay yerinden
toplanan metal parçalarõna ilişkin ilk kriminal
inceleme tamamlandõ. İnceleme sonucuna gö-
re, patlamaya havan mermisi neden olmadõ. Di-
yarbakõr Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Eyüp
Mutlu, bilirkişi raporu doğrultusunda, Ön-
kol’un “Daha önce araziye atılmış ancak
patlamadan kalmış 40 mm’lik bombaatar
mühimmatına elindeki tahra ile vurarak
patlaması neticesinde hayatını kaybettiği
kanaatine varıldığını” açõkladõ. İHD ise pat-
lamaya neden olan nesne havan değilse bile as-
keri birlikten atõldõğõ kuşkusunun ortadan kalk-
madõğõnõ belirtti.
13 yaşõndaki Ceylan Önkol’un Lice’ye bağ-
lõ Şenlik köyü Paşaçiya mezrasõnda ölümüyle
ilgili hazõrlanan kriminal rapor, olayõ soruştu-
ran Lice Cumhuriyet Savcõlõğõ’na ulaşmadan ba-
sõna sõzdõrõldõ. Diyarbakõr Emniyet Müdürlüğü
kriminal laboratuvarõnda hazõrlanan raporda,
Ceylan’õn ölümüne neden olan patlayõcõnõn ha-
van topu olmadõğõ kesinleşti. Diyarbakõr Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ kaynaklarõ, “Ancak, pat-
layıcının askeri bir malzeme olup olmadığı-
nı konusunda araştırma ve inceleme devam
ediyor. 120, 80 ve 60’lık havanlar var. Eğer
havan atışı olsa ve bu 120’lik havan ile ger-
çekleşseydi karşıdaki kişinin parçası bu-
lunmazdı. Bu nedenle incelemeyi hassasiyet
içinde sürdürüyoruz” diye konuştu.
İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi
Ali Akıncı, raporun patlayan nesnenin askeri bir-
likten atõldõğõ kuşkularõnõ gidermediğini söyledi.
Olay yeri ile Ceylan’õn cesedinden alõnan par-
çalarõn, patlamaya neden olan her ne ise kesin
olarak ortaya koyabileceğini vurgulayan Akõn-
cõ “Laboratuvarda yapılacak kapsamlı bir
araştırma patlamaya neden olan şeyi tam ola-
rak ortaya koyabilir. O zaman fail de orta-
ya çıkacaktır” dedi.
Hafta sonunda basõna değerlendirmelerde
bulunan Genelkurmay İletişim Daire Başkanõ
Tuğgeneral Metin Gürak, olayõn meydana
geldiği bölgede iki karakol bulunduğunu, bun-
larõn Ceylan’õn öldüğü yere 8 ve 9 kilometre
uzaklõkta olduğunu, bu mesafenin karakollarda
bulunan havanlarõn menzili dõşõnda olduğunu be-
lirtmişti. Bu arada Zafer Çarşõsõ’nda, cezaev-
lerindeki iş yurtlarõnda bulunan hükümlü ve tu-
tuklularca üretilen el sanatõ ürünlerinden oluşan
serginin açõlõşõnõ yapan Adalet Bakanõ Ergin, ga-
zetecilerin konuyla ilgili sorularõnõ yanõtladõ. Er-
gin, şöyle konuştu: “Sağlıklı soruşturma ya-
pılmadan varacağımız hükümler doğru ol-
mayabilir. Kimseyi zan altında bırakmaya-
lım. Biraz sabredelim. Soruşturma bugün
(dün) sonuçlanır demem mümkün değil.
Ancak savcılığımız çalışmayı ciddi bir şekilde
yürütüyor. Hiçbir adli vaka örtülmek du-
rumunda değil. Bir hadise yaşanmışsa, bu-
nun sebebi mutlaka ortaya çıkartılmalı. Bi-
raz sabredip bekleyeceğiz. Gerçekler ortaya
çıkacaktır.”
Ergin, terör örgütü başõ Abdullah Öca-
lan’õn kaldõğõ İmralõ Cezaevi’ne gönderilecek
mahkûmlarla ilgili olarak da çalõşmalarõn devam
ettiğini söyledi.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. ÖZCAN:
Kürt dili için Türk,
FarsveArapdillerişart
İstanbul Haber
Servisi - YÖK Başkanõ
Prof. Dr. Yusuf Ziya
Özcan, üniversitelerde
Kürt dili ve edebiyatõ
enstitüsü veya bölümü-
nün açõlabilmesi için
güçlü Türkçe, Farsça
ve Arapça dil-edebiyat
bölümlerinin olmasõ
gerektiğini belirterek,
“Çünkü Kürt diline
bakarsanız, tespitlere
göre yüzde 60-70
Farsçadan ödünç al-
dığını, yine yüzde 20-
25 arasında Arapça-
dan ödünç aldığını
ifade ediyorlar. Türk-
çeden de kelimeler ol-
duğunu biliyoruz” de-
di. Prof. Özcan, İstan-
bul Teknik Üniversite-
si (İTÜ) Ayazağa yer-
leşkesinde “Yüksek-
öğretimde Kurumsal
Yönetimle İlgili
OECD Programı” ta-
rafõndan dün düzenle-
nen “Yükseköğretim-
de Kalite” konferansõ-
nõn açõlõşõnda konuştu.
Konuşmasõnõn ardõn-
dan gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtlayan Öz-
can, YÖK’te konuyu
tartõştõktan sonra, tek
tek dillerdense bütün
Anadolu’da konuşulan
dilleri içine alan “Tür-
kiye’de Yaşayan Dil-
ler Enstitüsü” adõ al-
tõnda bir yapõ kurmak
istediklerini de belirtti.
Özcan, Türkiye’deki
yükseköğretimin kali-
tesiyle ilgili bir soru
üzerine ise Özcan, bu
konunun YÖK’te ele
alõndõğõnõ ve Çalõşma
ve Sosyal Güvenlik
Bakanlõğõ ile de mesle-
ki yeterlilik konusunda
çalõşõldõğõnõ söyledi.
Denetim özelleştirilemez
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Danõştay, Elektrik Mühend-
isleri Odasõ’nõn (EMO) yaptõğõ baş-
vuru üzerine, elektrik dağõtõm hiz-
metinde denetim görevinin özel
şirketlere devrini düzenleyen yö-
netmelik hükümlerini iptal etti.
EMO tarafõndan 6 Mart 2007’de
yargõya yapõlan başvuruda, 7 Ocak
2007 tarihinde Resmi Gazete’de ya-
yõmlanan “Elektrik Piyasasında
Dağıtım Sistemi Yatırımlarının
Düzenlenmesi, Planlardaki Ger-
çekleşmelerin Denetlenmesi Hak-
kında Yönetmelik” ile anayasa
ve 4628 sayõlõ Elektrik Piyasasõ
Yasasõ’na aykõrõ olarak denetim
görevinin özel şirketlere devrini
düzenleyen hükümlerin iptali is-
tenmişti. Danõştay 13. Dairesi ta-
rafõndan oybirliğiyle alõnan karar-
da, “Asli ve sürekli kamu hizme-
ti niteliği taşıyan denetim yetki-
sinin düzenleyici işlemlerle özel
hukuk tüzel kişilerine devredil-
mesi söz konusu olamayacağın-
dan, elektrik piyasasında dağıtım
şirketlerinin yatırımlarının ger-
çekleşmelerinin denetlenmesi yet-
kisinin bağımsız yatırım denetim
şirketlerine devrini öngören dü-
zenlemede hukuka uygunluk bu-
lunmamaktadır” denildi.
Danõştay kararõnda, anayasanõn
128. maddesinde yer alan “Devle-
tin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzelkişilerinin genel
idare esaslarına göre yürütmek-
le yükümlü oldukları kamu hiz-
metlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevlerin, memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle yü-
rütüleceği kurala bağlanmıştır”
hükmü anõmsatõlarak 4628 sayõlõ
Elektrik Piyasasõ Yasasõ’nda yer
alan “Özelleştirilen elektrik da-
ğıtım tesis ve varlıklarına ilişkin
her türlü işletme ile yatırım plan-
laması ve uygulamasında onay,
değişiklik ve denetim Kurul’a
aittir” hükmüyle Enerji Piyasasõ
Düzenleme Kurulu’nun (EPDK)
yetkili kõlõndõğõna vurgu yapõldõ.
Ayrõca Danõştay, kanunda bu de-
netim yetkisinin devredilebileceği-
ne ilişkin herhangi bir kuralõn da ön-
görülmediğinin altõnõ çizdi.
Danõştay, Elektrik Mühendisleri Odasõ tarafõndan elektrik dağõtõm hizmetlerinde
denetim görevinin özel şirketlere devredilmesine ilişkin iptal başvurusunu kabul etti
Yaşam duracak
KESK ve KAMU-SEN’in 25 Kasõm’daki eyleminde uçak,
tren ve vapurlar çalõşmayacak, okullar eğitim vermeyecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu
Emekçileri Sendikalarõ Konfederasyonu
(KESK) Genel Başkanõ Sami Evren, 25 Kasõm
Çarşamba günü işyerlerinde “Üretimi durdu-
rup, uyarı grevi yapacaklarını” bildirdi. Ev-
ren, uçaklarõn uçmayacağõnõ, trenler ve vapurla-
rõn çalõşmayacağõnõ, okullarõn eğitim vermeye-
ceğini, vergi toplanmayacağõnõ söyledi.
KESK Genel Başkanõ Evren, Kamu-Sen Ge-
nel Başkanõ Bircan Akyıldız ile Mülkiyeliler
Birliği’nde düzenledikleri basõn toplantõsõnda,
yapacaklarõ ortak iş bõrakma eylemine ilişkin
bilgi verdi. Hükümetle mücadelede iç hukuk
yollarõnõn tüketildiğini ve Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi’ne başvurulduğunu anlatan Evren,
mahkemenin konfederasyonlarõn toplu pazarlõk
hakkõ bulunduğuna hükmettiğini söyledi. “Hak-
lıyız. Çünkü milyonlara yakın kamu çalışanı-
nın vicdanını temsil ediyoruz. İnsanca yaşa-
yabilecek bir ücret istiyoruz” diyen Evren,
“Sayın Başbakan, IMF toplantıları sırasında,
‘IMF ve Dünya Bankasõ’nõ protesto edenlere
kulak verilmesini’ istemişti. Ama kendi hükü-
meti yıllardır kamu çalışanlarının taleplerine
kulak vermiyor” dedi.
Bircan Akyõldõz da 8 yõldõr devam eden toplu
görüşme sürecine tüm samimiyetleriyle katõlma-
larõna rağmen sonuç alamadõklarõnõ söyledi.
Grev sürecine, başvurulabilecek tüm çözüm
yollarõnõn tükenmesi sonucu ulaşõldõğõnõ belirten
Akyõldõz, “Grev, sadece Kamu-Sen ve KESK
adına değil, tüm kamu emekçilerinin hakları-
nın savunulması adına yapılacak” dedi.
Rekabet olması normal
Evren ve Akyõldõz, açõklamalarõn ardõndan
gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõlar. Bir gazete-
cinin, “Memur-Sen, grevi desteklemiyor.
Aranızdaki sorun nedir, rekabet mi var” so-
rusu üzerine Akyõldõz, sendikalar arasõnda reka-
bet olmasõ kadar doğal bir şey olamayacağõnõ
söyledi. Akyõldõz, “Memur-Sen, toplu pazar-
lık sürecinden öncelikli olarak bir sivil ana-
yasa önerisini öne çıkarmıştır. Raporun içe-
risinde devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili her
şey var ama kamu çalışanı yok. Bu konuda
söyleme baktığınız takdirde bizim gibi düşü-
nülmekte ama iş rapora, belgeye geldiğinde
düşündüğümüz ölçülerde bir kamu çalışanı
tarifi yapılmamaktadır. Bunlar ciddi ayrılık-
lardır. Bizim Memur-Sen ile bu konuyu bü-
tünleştirmemiz mümkün değildir” dedi.
KESK Genel Başkanı Evren
ve Kamu-Sen Genel Başkanı
Akyıldız, düzenledikleri
ortak basın toplantısında
kamu sendikalarının uyarı
grevi yapacaklarını açıkladı.
(Fotoğraf: AA)
8yıllık eğitime
AKP darbesi
Yaz Kuran kurslarõna katõlmak için
ilköğretim 5. sõnõfõ bitirme şartõnõn
kaldõrõlmasõna yönelik yasa tasarõsõ
hazõrlayan AKP hükümeti, 8 yõllõk kesintisiz
eğitim modelini de tartõşmaya açtõ.
MAHMUT LICALI
ANKARA - AKP,
yaz Kuran kurslarõna
katõlmak için “ilköğre-
tim 5. sınıfı bitirme”
şartõnõn kaldõrõlmasõna
yönelik yasal düzenle-
me yapmaya hazõrlanõr-
ken, TBMM Milli Eği-
tim Komisyonu’nun
AKP’li Başkanõ Meh-
met Sağlam, “8 yıllık
kesintisiz eğitim” mo-
delinin çağdõşõ olduğu-
nu ileri sürerek, imam
hatip liselerinde 6, 7 ve
8. sõnõflarõn açõlmasõnõ
sağlayacak “5+3 yıl ka-
demeli eğitim” modeli-
ni gündeme getirdi. Oy-
sa, 8 yõllõk kesintisiz
eğitimle birlikte Türki-
ye’de 12 yõl içinde ilk-
öğretimden sonra orta-
öğretime devam eden
öğrenci sayõsõ, okullaş-
ma oranõ, kõz öğrencile-
rin okula gitme oranõ
artmõştõ.
Kesintisiz eğitimin
çağdõşõ olduğunu savu-
nan Sağlam, “Dünya-
da kesintisiz eğitim
yok. Eğitim kesintisiz
olmaz, her adım bir
diğerine götürür” de-
di. Sağlam, kesintisiz
eğitimin kaldõrõlõp ka-
demeli eğitimin getiril-
mesi konusunda “Bu-
nun olmaması için
hiçbir sebep yoktur.
Bilimsel olan budur”
diye konuşarak “5+3
kademeli eğitim” mo-
delini gündeme getirdi.
Okullaşma
oranı arttı
8 yõllõk kesintisiz eği-
timle birlikte Türkiye
genelinde okullaşma
oranlarõ arttõ. Milli Eği-
tim Bakanlõğõ’nõn
(MEB) verilerine göre
1997 yõlõnda ilköğretime
giden öğrenci oranõ
yüzde 89.4 iken, 2009
yõlõnda bu rakam yüzde
97’ye çõktõ. 8 yõllõk ke-
sintisiz eğitimle birlikte
ortaöğretime yönelim de
arttõ. 1997 yõlõnda yüzde
52.82 olan ortaöğretime
giden öğrenci sayõsõ
2009 yõlõnda yüzde 85’i
buldu. 12 yõl içinde
özellikle çocuklarõnõn
okula devam oranõ da
arttõ. 1997 yõlõnda 782
bin olan okula devam
etmeyen çocuk sayõsõ
2008 yõlõnda 270 bine
düştü. 1997 yõlõnda 400
bin olan okula gitmeyen
kõz öğrenci sayõsõ, 2009
yõlõna gelindiğinde 190
bine geriledi. İlkokuldan
sonra okul dõşõna itilen
yaklaşõk 1 milyon 700
bin çocuk okula kavuş-
tu. Erken yaşta evlilik
oranlarõnda da büyük
oranda azalma yaşandõ.
8 yõllõk kesintisiz temel
eğitimle imam hatip li-
seleri dahil tüm orta-
okullar 3 yõl içinde ka-
demeli olarak tasfiye
edildi. Küçük yaştaki
çocuklarõn imam hatip-
lerde 6, 7, ve 8. sõnõfta
ağõr bir din eğitimi al-
masõnõn önüne geçildi.
‘Eğitimde
geriye gidiş var’
Eğitim-Sen Genel
Başkanõ Zübeyde Kılıç,
eğitimin dinselleştiğini
belirterek, “Kesintisiz
temel eğitim tartışma-
larının temel sebebinin
imam hatiplerin orta-
okul kısmı olduğu bili-
niyor. Temel eğitimin
8 yıla çıkarılması
imam hatiplerin orta-
okul kısmının kapatıl-
masıyla sonuçlanmıştı.
Bir yandan katsayı ile
imam hatip liseleri ye-
niden güçlendiriler-
ken, bir yandan 5+3
tartışmasıyla yeniden
imam hatip ortaokul-
ları gündeme getiril-
mek istenmektedir”
dedi. Eğitim-İş Genel
Başkanõ Yüksel Adı-
belli 8 yõllõk kesintisiz
eğitimin tarikat, cema-
at ve kaçak Kuran
kurslarõnõn çõkarlarõnõ
engellediğini belirtti.
Eski TBMM Milli
Eğitim Komisyonu
Üyesi ve eski CHP De-
nizli Milletvekili Mus-
tafa Gazalcı da “Milli
Eğitim Komisyo-
nu’nun başında olma-
sına karşın Sağlam,
kesintisiz pozitif eğiti-
mi çocuklara çok gö-
rüyor. Tam tersi çağ-
dışı olan, Osmanlı ka-
fası olan ikili eğitim
anlayışıdır” dedi. Ana-
yasa Mahkemesi’nin
yaz Kuran kurslarõna
vize veren kararõndan
cesaret alan iktidarõn bu
konuda açõklamalar
yaptõğõnõ dile getiren
Gazalcõ, “Bu, 12 yıl
sonra bile 8 yıllık ke-
sintisiz eğitimi içine
sindiremeyenlerin
ezikliğinin dışavuru-
mudur” dedi.
KESİNTİSİZ EĞİTİM TARTIŞILIYORÇALIŞTAY
‘BOMBANIN NEREDEN GELDİĞİ BELİRSİZ’
İçişleri Bakanı Beşir Atalay da Önkol’un ölüm nedeniyle ilgili açıkla-
malarda bulundu. Atalay, “Yapılan tespitlerin sonunda Önkol’un
arazide bulduğu 40 milimetrelik lancer bombasına elindeki nacar
ile vurması neticesinde patlamanın olduğu tespit ediliyor” dedi.
Atalay, bombanın nereden gelmiş olabileceğine ilişkin soru üzeri-
ne, parçalardan bombanın cinsinin belirlendiğini ifade ederek,
“Bu bombanın üretim yeri, markası tespit edilemiyor. Onu da sor-
duk ama her yerde bulunabilecek, hem poliste hem silahlı kuvvet-
lerde hem terör örgütünde bulunabilecek bir bomba türü” dedi.
Alevilerden
sendikanın
önerilerine
sert tepki
Haber Merkezi -
Memur-Sen Genel Baş-
kanõ Ahmet Gündoğ-
du’nun 4. Alevi Çalõş-
tayõ’na sunduğu rapor-
da, Alevi çocuklarõnõ
imam hatip liselerine
çekecek projeler gelişti-
rilmesi, Alevi dedeleri-
nin hacca gönderilmesi
için kolaylõklar sağlan-
masõ önerileri, Alevi
temsilcilerinin sert tep-
kisine neden oldu. Öne-
rileri Alevilerin Sünni-
leştirilmesi projelerinin
bir parçasõ olduğunu
kaydeden Alevi Bektaşi
Federasyonu (ABF)
Genel Başkanõ Ali Bal-
kız, “Alevilerin talep-
leri üzerinden, gerici
şeriatçı kesimlerin is-
temleri çalıştaya su-
nuluyor” dedi.
Gündoğdu’nun öne-
rilerinin Memur-Sen
üyesi olan Alevilerin
talepleri olduğunu öne
sürdüğünü belirten
Balkõz, “Bu baştan
sona çarpıtmadır. Bi-
le bile yalan söylü-
yor” dedi. ABF Genel
Başkan Yardõmcõsõ Ali
Kenanoğlu ise, çalõş-
tay sayesinde Alevile-
rin nasõl asimile edile-
ceğini ortaya koyan
projeleri öğrendikleri-
ni kaydederek, “Bu
öneriler Alevilerin
inancına, öğretisine
aykırıdır. ‘Benim Kâ-
bem insandõr, her ne
ararsan kendinde ara,
Kudüs’te, Mekke’de,
hacda da değildir’ di-
yen Alevi pirlerinin
yolunda böyle bir şey
yoktur” dedi.