23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada RTE ne yaptı? Açılım dedi, ama içeriği nedir ne de- ğildir, ülkenin birlik ve bütünlüğünden ne getirir ne gö- türür, açıklamadı. Bu yol, ayrışmaya çanak tutar di- yen sağlıklı yorumlara değerlendirmelere… hiç de- ğinmedi, hatta umursamadı! CHP liderini RTE ile görüşmeye zorlayanlar bu ül- kede yaşamıyorlar sanki; Başbakan’ın zaman zaman konuşmalarındaki kaba üslubu kullanmayan mek- tuptaki nazik üslubu alkışlıyorlar. Yakın günlerde Baykal ile RTE arasında medya ara- cılığıyla süregelen tartışmalı açıklamaların içeriğine de- ğinen yok. Ne diyor RTE mektubunda? Görüşme gerçekleşirse “ülkenin önemli sorunuyla ilgili Baykal’ın görüş ve öne- rilerini alacakmış.” Kamuoyumuzun belleği zayıftır ama son 20-30 gü- ne sığan olayları ve açılımla ilgili açıklamaları unuta- cak kadar değil. Deniz Baykal, 20 Temmuz’da Kürt açılımını açık- ladıktan hemen sonra, sorunun çözümlenmesi ge- rektiğini yadsımadı ve fakat: Ana muhalefet olarak destek verebilmek için birinci koşul olarak açılımın içeriğinde neler olduğunu veya olacağını hükümetin açıklamasını istedi. İktidar çevreleri günlerdir eveleme geveleme sü- recinde. Kurumlarla kuruluşlarla, hatta yandaş gazeteciler- le toplantılar düzenleniyor. Şu söyleniyor bu söyle- niyor. Ama açılım ne menem bir şeydir; -DTP’nin söyle- diği gibi Kürt sorunu- şişeden çıkan dev midir? Ça- re şudur budur diyemedi. İçeriği açıklanmayan bir konu üzerinde görüşme- nin anlamsızlığını öne süren CHP ve MHP, Bakan Ata- lay’ın görüşme istemini geri çevirdi. İçeriğin parça parça da olsa açıklanması bekle- nirken… hayır; ne idüğü belirsiz açılımdan söz etmeyi sürdürdü. Görüşmeyi kabul ederse Baykal’dan açılımla ilgi- li görüşlerini öğrenmek istiyormuş? Baykal’dan açılımla ilgili görüşlerini ve önerilerini öğ- renecek! Eee, sonra: CHP’nin görüşlerini Bağdat’taki sağırlar duydu, dağ- daki çobanlar biliyor. Çözüm raporları, önerileri ise ta- zeliğini hâlâ koruyor. Ve şimdi RTE hükümet olarak: sorunun çözümüne dair ana muhalefete tek bir bil- gi vereceğini söyleyemiyor! Vurdumduymazlığın böylesine pes ya’vu! Sanki “muhatabını” tanımıyormuş gibi Baykal; “Gerçekleşecek buluşma bizi sürecin parçası yapmaz” diyor. Acaba? RTE, içinden çıkamadığı bir yola saptı; tek başına, ana muhalefetsiz atacağı her adımın, oy yitmesinden de öteye çok daha ağır sorumluluğu omuzlarına yük- leyeceğini biliyor. Görünen köy kılavuz istemez: Görüşme olursa; ar- dından günlerce TV’de konuşacak; ana muhalefetin aykırı görüşleri olmasına karşın açılımın uygulamaya girmesine yeşil ışık yaktığını ifade eden, en azından duyumsatan konuşmalarla kamuoyunun beynini yı- kayacak! Bugüne dek nalıncı keseri gibi aleyhindeki olayla- rı kendine yonttuğunu görmedik mi? RTE’nin konuşmalarının pek çoğu geçmişi aşağı- layan, kaba üsluplu ve saldırgan. Şu ara Baykal’a nazik bir üslupla mektup yazma- sı, “istisnaların kaideyi bozmayacağı” gibi ana mu- halefetsiz bir yere varamayacağını kanıtlıyor ve… al- datıcı! İktidar kadroları, hemen her gün CHP’ye yüklen- meden, hükümeti överken geçmişi kötülemeden günü geçirmiyor. Yakın-uzak çevre Ankara’dan çıkıyor. Manisa’da ya da Ağrı’da, Akdeniz’de veya Karadeniz’de herhangi bir yörede bilinç altındaki saldırgan, siyasal nezake- tin, etiğin sınırlarını aşan konuşmalar yapıyorlar. Geçmişten bir öykü günümüzün adeta aynası: Şair Ahmet Haşim, bir yerde bir dostuna kızgın- lığını şöyle açıklamış. “Beyefendi, beyefendi; siz onun ipek boyunbağı- na, şık kostümüne, kibar tavrına, tatlı diline aldan- mayınız… O, tıpkı yataklı vagonlardaki pırıl pırıl aynalı kapılara benzer, tokmağı çevirip açtınız mı, arkası ab- desthanedir!” Söz Meclis’ten dışarı; ya şu fıkra? “İkinci Dünya Sa- vaşı’nın ilk günleri. Ankara’nın şimdi yerinde yeller esen Baba Karpiç Lokantası’nda çakıştırıyorlar. Dördüncü kadehten sonra coşan bir politikacımız; ‘Şu Hitler’in bizim siyaset adamlarından nesi fazla?’ Yazar Ercüment Ekrem Talu, rakısından bir yudum içip yanıtladı: ‘Sadece bir (H)si!’” Her şeye karşın iyi pazarlar efendim! SAYFA 11 EKİM 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 23 Edirne B 25 Kocaeli S 28 Çanakkale B 26 İzmir B 29 Manisa B 32 Aydın B 32 Denizli A 32 Zonguldak B 24 Sinop B 24 Samsun PB 25 Trabzon PB 22 Giresun PB 24 Ankara B 27 Eskişehir B 28 Konya B 26 Sıvas B 23 Antalya A 30 Adana A 31 Mersin A 30 Diyarbakır B 29 Şanlıurfa A 31 Mardin B 27 Siirt B 28 Hakkâri PB 20 Van PB 19 Kars PB 18 Oslo Y 5 Helsinki Y 9 Stockholm Y 9 Londra Y 17 Amsterdam Y 15 Brüksel Y 13 Paris Y 15 Bonn Y 18 Münih Y 11 Berlin Y 13 Budapeşte Y 16 Madrid B 26 Viyana Y 16 Belgrad Y 25 Sofya Y 25 Roma Y 23 Atina Y 26 Zürih Y 16 Moskova Y 9 Aşkabat PB 26 Astana PB 15 Taşkent PB 26 Bakû Y 20 Bişkek PB 17 Tiflis Y 21 Kahire A 28 Şam A 32 Yurtta yağış bek- lenmiyor. Yurdun doğu kesimleri ile zamanla batı ke- simleri parçalı bu- lutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığı ülke gene- linde 2 ila 4 derece artacak. / IŞIL ÖZGENTÜRK Bir kent düşünün, onlarca sanatçõnõn katõldõ- ğõ uluslararasõ bir bienale ev sahipliği yapõyor. Bienalin konusu “İnsan Nasıl Yaşar?” Ve bie- nalin duvarlarõnda dünyaca ünlü Marksist tiyatro yazarõ ve şair Brecht’ten alõnmõş bir slogan zi- yaretçileri karşõlõyor: “Banka soymak nedir ki, banka kurmak yanında!” Aynõ kentte aynõ günlerde dünyayõ yöneten fi- nans kuruluşlarõnõn devleri toplanõyor, dünya- nõn gidişatõnõ tartõşõyorlar. Devlerin liginde at koş- turan IMF Başkanõ, Dünya Bankasõ Başkanõ son derece karamsar konuşmalar yapõyorlar. Her asõr- dakinden daha fazla vahşileşen kapitalizmin bu yeni krizi nedeniyle 90 milyon insanõn işsiz ka- lacağõndan söz ediliyor, 50 milyon bebenin öle- ceğinden, hatta savaşlar çõkacağõndan sanki yokmuş gibi. İşte bu kentte, bizzat kendi yaşamõnõ tehlike- de gören gencecik insanlar, en çok da kapita- lizmin simgesi haline gelmiş bankamatikleri tah- rip edip, bankalarõn camlarõnõ kõrõyorlar. Bir im- dat çõğlõğõ atõyorlar! Aynõ gece, hayatõnda hiç işsiz kalmamõş, an- nesi ya da bir yakõnõ parasõzlõk nedeniyle teda- vi edilmediği için ölmemiş, hayatõnda bir tek gün sokaklarda tiner çeken bir çocuğun acõ çõğlõklarõnõ duymamõş birileri televizyonda boy gösterip, ah- kâm kesiyorlar. Efendim “protesto böyle ya- pılmazmış, uslu uslu yürüyüp, sözünü söyleyip sokaklardan çekilmeleri ge- rekirmiş”... Öyle mi, hayõr pro- testo dediğin ses getirmesi için yapõlõr, bu hükümeti çok seven yayõn organlarõ ve televizyonlar, onlar uslu uslu yürüselerdi, on- lara kaç dakika zaman ayõrõrdõ, hiç düşündünüz mü? Ben söy- leyeyim bir buçuk dakika, ama şimdi polisin gaddar ve acõma- sõz davranõşlarõyla daha da sertleşen protestolar herkesin dilinde! Ve hiç olmadõk bir şey, “IMF, IMF gel beni mutlu et!” Başka şey söyleye- ceğim terbiyem müsaade etmiyor, diye şarkõlar söyleyenler, şimdilerde tartõşõyorlar, IMF’siz bir Türkiye olabilir mi? Neyse ki, en büyük kentinin bienal duvarla- rõnõ Brecht’in sloganlarõyla kaplõ bir ülkede hü- kümetin yalakasõ olmayan, ülkesini seven eko- nomistler de var ve hep birlikte bize sesleniyorlar. “IMF’siz bir Türkiye mümkün!” Ne demiş Brecht, “Banka soymak nedir ki, banka kurmanın yanında.” Yazõmdan da anlaşõldõğõ gibi son IMF protesto gösterileri be- ni son derece heyecanlandõrdõ. Bir zamanlar biz muhteşem bir slogana sahiptik: “Tam Ba- ğımsız Türkiye!” Şimdilerde “IMF”ye hayır!” aynõ muh- teşemlikte!.. IMF’ye hayõr demek, Do- ğu’da artõk bir kader olarak benimsenmiş yok- sulluğa hayõr demek! IMF’ye hayõr demek, kah- velerde pinekleyen insanlarõmõz için iş demek! IMF’ye hayõr demek, binlerce bebeğe yaşam öpücüğü vermek demek, IMF’ye hayõr demek en güzel aşklarõ ben yaşarõm demek! Ve hâlâ gencecik çocuklarõn bankamatikleri yõkarak yaptõklarõ eylemler için kafanõzda bazõ sorular varsa, tez elden onlarõ çürütelim. Çok ba- sit, kaç yaşõnda olursanõz olun hemen kendi gen- çliğinizi anõmsayõn, bu tamam ama bugünün genç insanõ daha da büyük bir kõskaç altõnda, ana- dan babadan zengin olmayanlarõn iş bulmasõ, kendine iyi bir yaşam kurmasõ gerçekten bir mu- cize, o zaman ne yapmalarõ gerek, kendi ya- şamlarõnõ kurmak için mücadele etmeleri. Dün- yanõn her yerinde bu iş böyle oluyor. Öte yandan IMF’ye hayõr diyen, kimileri borcunu ödemiş kimileri borçlarõnõ bile öde- memiş ülkelerin var olduğunu eşe dosta anlat- mak gerek, dedeleri nineleri her türlü mandaya karşõ çõkmõş bir ülkenin evlatlarõ olarak bize dü- şen gençleri eleştirmek değil, onlarõn yanõnda so- nuna kadar mücadele etmek olmalõ! Saçlarõmõz kõrlaşsa da, yüzümüzdeki çizgiler artsa da hâlâ yapõlacak çok iş var. Torunlarõmõz için değil, ken- dimiz için! Öyleyse hep birlikte haykõralõm: “IMF’ye hayır!” isilozgenturk gmail.com Protesto Dediğin Böyle Yapılır! DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bin- göl’ün Genç ilçesinde, 12 yõl önce öldürülen bir teröristin cesedinin bulunmasõnõ isteyen ailesinin başvurusu üzerine çatõşmalarda öldürülen ve bele- diye tarafõndan gömülen 30 PKK’linin mezarõ açõldõ. İHD Diyarbakõr Şube Başkanõ Muharrem Erbey, DNA testi yapacaklarõnõ ve çocuklarõnõ kaybeden ailelere cenazeleri teslim edeceklerini söyledi. Diyarbakõr İHD Şube Başkanõ Erbey de Genç Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na başvurararak mezarlarõn açõlmasõnõ istemişti. Tunceli’de son zamanlarõn en büyük çevre mitingi yapõldõ. Esnaf da kepenk kapatarak destek verdi Baraja karşı 20 bin kişi TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunce- li’de toplanan yaklaşõk 20 bin kişi, Munzur Vadisi’ne yapõlacak barajlarõn durdurulmasõ çağrõsõnda bulundu. Munzur Vadisi’nde yapõmõ tamamla- nan Uzunçayõr barajõnda önümüzdeki haftadan itibaren su tutulmaya başlana- cak. Önümüzdeki yõl iki barajõn daha yapõlacağõ bölgede toplam 8 HES inşa edilmiş olacak. Uzunçayõr’da su tutul- masõyla birlikte Pülümür Çayõ ve Mun- zur Nehri’nin birleştiği yerde bulunan Alevilerin kutsal mekânlarõndan Gola Çeto bölgesi de su altõnda kalacak. Önceki gece aralarõnda Ferhat Tunç, Metin Kahraman gibi sanatçõlar ile DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Tunceli Belediye Başkanõ Edibe Şahin ve KESK yöneticileri Gola Çeto bölgesinde çadõr kurup ateş yakarak ba- raj nöbeti tuttu. Burada “Munzur Vadi- si 1. derece sit alanı ilan edilsin” pan- kartõ arkasõnda açõklama yapan sanatçõ Ferhat Tunç, “Şu an sesini duyduğu- muz Munzur’un belki birkaç gün sonra bu sesini de duymayacağız. Çünkü biz Munzur’un sesinden kendi tarihimizi, acılarımızı öğrendik. Şim- di bunlar yok edilmek isteniyor” dedi. Miting konserle sona erdi Dün de Tunceli’de Türkiye’nin son dönemlerdeki en büyük çevre mitingi düzenlendi. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana ve Diyarbakõr başta ol- mak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerin- den yaklaşõk 20 bin kişi dün Tunceli kent merkezinde toplandõ. Esnafõn ke- penk kapatarak destek verdiği mitingde, kortej Uzunçayõr Baraj Gölü’ne doğru yürüyüşe geçti. “Dersim’de Tunceli’de baraj iste- miyoruz”, “Barajlara hayır”, “Der- sim bizimdir bizim kalacak”, “Baraj- lar durdurulsun” sloganlarõ atan kala- balõk kitle 8 kilometrelik yürüyüşün ar- dõndan baraj gölü kõyõsõna ulaştõ. Miting Tertip Komitesi adõna bir ko- nuşma yapan Tunceli Belediye Başkanõ DTP’li Edibe Şahin, Türkiye’nin imza- ladõğõ uluslararasõ çevre sözleşmelerini hiçe sayarak Tunceli’de doğayõ tahrip ettiğini vurguladõ. Şahin’in konuşmasõndan sonra sanatçõ Mikail Aslan ile Ferhat Tunç, kõsa bir konser sundu. Konserin ardõndan katõ- lõmcõlar dağõldõ. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana ve Diyarbakır’dan yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı mitingde, 8 kilometrelik yürüyüşün ardından Uzunçayır Baraj Gölü’ne ulaşıldı. ORTALIĞI KARIŞTIRAN YAZI ‘Alevilere fındık vermeyin’ Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanõ Ali Balkõz, olayõn geçen ay görevinden alõnan eski Ordu Valisi Ali Kaban döneminde uygulamaya koyulan Alevi karşõtõ politikalarõn devamõ olduğunu söyledi. ERDOĞAN ERİŞEN ORDU - Ulubey ilçesinde kaymakamlõk ya- zõ işleri müdürü tarafõndan muhtarlara gön- derilen “Alevilere fındık vermeyin” yazõsõ ortalõğõ karõştõrdõ. Alevi örgütleri sert tepki gösterirken Ordu Valisi Orhan Düzgün olayla ilgili soruşturma başlattõ. İlçede açõlacak yüksekokula bina kazandõr- mak için fõndõk toplama kampanyasõ başla- tõldõ. Kaymakamlõk Yazõ İşleri Müdürü Re- cai Özdemir de Kaymakam vekili Kudret Kurnaz kentte olmadõğõ bir sõrada kampan- yaya destek veren Alevilerin topladõklarõ yardõmlarõ yerine ulaştõrmadõklarõ iddiasõyla muhtarlara yazõ gönderdi. Kaymakam vekilinin haberi yok Özdemir’in Kurnaz’õn haberi olmadan gön- derdiği 8 Eylül tarihli imzasõnõ taşõyan yazõ- da şöyle denildi: “Alınan duyumlarda bazı kesimlerde toplanan paraların yasal ol- madığı gerekçesiyle engellendiği hatta Al- evi köylerimizde dedelerin telkinleriyle üniversiteye toplatılmadığı, kendilerine fındık toplandığı duyumları alınmıştır. Bu nedenle Alevi dedelere fındık verilme- mesi muhtarlar ve toplayan dedeler hak- kında yasal işlem yapılacağının bildiril- mesini, rica ederim.” Ordu Valisi Orhan Düzgün de Özdemir hak- kõnda soruşturma başlattõ. Boran ölümünün 22. yõlõnda anõldõ İstanbul Haber Servisi - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanõ ve sosyalist hareketin öncülerinden sosyolog Behice Boran, ölümünün 22’nci yõldönümünde Zincirlikuyu’daki mezarõ başõnda dün düzenlenen bir törenle anõldõ. Boran’õn TİP’li arkadaşlarõ tarafõndan düzenlenen törene TİP’lilerin yanõ sõra Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Özgürlük ve Dayanõşma Partisi (ÖDP) ve TİP Genç Öncü üyeleri de katõldõ. Tören öncesi Boran’õn mezarõna kõrmõzõ karanfiller bõrakan TİP’liler, Behice Boran, 8 Ekim 1978’de Ankara Bahçelievler’de katledilen 7 TİP’li öğrenci ve tüm devrim şehitleri anõsõna saygõ duruşunda bulundular. Otuz mezar açıldı CİNDORUK HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİ ‘Herkesle sorunlu’ İstanbul Haber Servisi - Demokrat Parti (DP) Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, herkesin mevcut iktidarla bir sorunu bulunduğunu, iktidarõn da Cumhuriyet ile bir mücadelesi olduğunu öne sü- rerek hiçbir ülkede iktidarõn askerle, üniversitelerle ve medya ile kavgalõ olmadõğõnõ söyledi. Polat Towers’ta düzenlenen DP İstanbul İl Kongresi’nde konuşan Cindoruk, herkesin mevcut iktidarla bir sorunu bulunduğunu belirterek “Onun içindir ki bu iktidar yalnızdır, ‘õssõz adam’dır. Tek başına yaşıyor. 75 milyonluk ülkeyi yönete- cek ne inançları ne de kadroları var. Orantısız güç kullanıyor, yargıya müdahale ediyor. ‘Erge- nekon’ denen bir dava ile en değerli üniversite profesörleri, Silivri’de yargılanıyor. Cezaevinde mahkeme olur mu? Bu sadece Yassıada’da ol- du. O zaman da ihtilal vardı zaten. Bu Türk si- yasetinde olacak şey değil” dedi. Hükümetin or- du ile de ihtilafa düştüğünü ileri süren Cindoruk, “Biz ordumuza tek bir laf söyletmeyiz. İhtilal- lerle devrilen bir partiden gelmemize rağmen bir kez bile laf söylemedik.” diye konuştu. DNA TESTİ YAPILACAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle