22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2009 PAZAR 20 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr CENGİZ BEKTAŞ B ir yõl olmuş Nail Ağabey... Bir yõl ön- ce Muğla’da senin sayrõlar evindeki odandaydõm. Sen uyuyordun. Halet Hanım, koruyucu meleğin, başucundaydõ. Sen de onun koruyucu meleğiydin. Ama ona, seni “Ko- ruyucu meleğim” diye tanõmlamak yetmiyordu. “Her şeyim!” diyordu... Sen gidince anlatõlmaz bir boşluk olmuştu yaşamõnda. Senin ardõndan o da kazõsõnõn başõna koşmuştu hemen... Türk Dil Kurumu tasarõmõnõ uygulamaya ge- lince sõra, seni aradõmdõ her yerde. Senin işine düş- künlüğün, üstlendiğin işe karşõ sorumluluğun, ozan titizliğin, çağdaşlõğõn, hepsinin önünde de in- sanlõğõndõ bunun nedeni. Karatepe saçaklarõnda, Tarih Kurumu yapõsõnda, Ankara’daki Alman okulunda kanõtlamõştõn bütün bunlarõ... Halet Hanõm’a ulaştõm önce... Ona anlattõm is- tediğimi... “Nail Ağabey ile birlikte olalım is- tiyorum uygulamada…” dedim. Halet Hanõm, “Yapma Cengiz! Seni kıramaz ‘peki’ der. Oysa çok yorgun... Sağlığı da bozuk...” dedi. Böylece senin bilgin olmadõ benim isteğimden. Seni önce, Nâzım’la birlikte yarattõğõnõz “1+1=Bir” betiğinle tanõdõm. Yayõmlandõğõ yõl- daki Türkçesiyle... Bu õşõl õşõl Türkçeden bizle- ri yoksun bõrakanlara nasõl ileneceğimi bileme- dim. Kime ne anlattõğõnõzõ bil- meyenler karşõ çõkõyorlardõ. Oy- sa siz doğrudan, herkesin anla- yabileceği yolda konuşuyordu- nuz. Karşõnõzdaki ne anlõyorsa, sizin en çok onu anlatabilmiş ola- cağõnõzõ biliyordunuz çünkü... Dil “züppeliğine”, afra-tafraya düşmeden, demek istediğinizi aktarabilmekti derdiniz. Kimlere? Bilmesi gerekenlere! Halka! Ustan Nâzõm gibi... Sen de bunu hiç unutmadõn... Ne acõlar çektin bu yüzden... Sen de hep ile- riciydin. Halkõnõz için zorunluy- dunuz buna... Önce de sonra da... Her alanda... Önemli olan da buy- du değil mi Nail Ağabey? Bir alanda ilerici olan kişi her alanda böyle olmalõ değil miydi? Örneğin ustalara istediğini an- latarak yaptõrdõğõn kendi evinle ne söylemek is- tediğin açõktõ: Bugün mimarlõk alanõnda yapõlanlar insanõn yin-tin sağlõğõna, doğal kaynaklarõn sür- dürülebilirliğine uygun değil! Bunu bir önceki ya- põm yöntemlerimizle karşõlaştõrdõğõmõzda daha iyi anlarõz. Çağdaşõmõzõ, kendi geleneğimizin çiz- gisinde aramalõ, bulmalõyõz demek istiyordun. Uyarõyordun mimarlarõ... Yaptõğõn gerçek bir eleştiriydi her şeyden önce... Biçimle, ille bir ya- põ gereciyle ulaşõlamazdõ çağdaşlõğa... Seni yan- lõş yorumlamaya kalktõ kimileri... Oysa senin gi- bi ilerici bir kişi, biçim özlemine düşebilir miy- di? Seni ne denli yanlõş anladõklarõnõ ortaya ko- yan açõklamalarda bulundular, yapõlar yaptõlar. Bugün de, hâlâ çağdaş değiliz... Ona bu- na öykünerek, hele hele kendi geçmişimize öykünerek çağdaş olunabilir mi? Bunu sizin evde bir buluşmamõzda bütün içtenliğimle söylediğimde, Halet Hanõm’a dönüp “Cen- giz haklı!” demiştin. Ama nedense mimarlara çatmak iste- yenler, senin gösterdiğin yolu, çağdaşlõğõn ne olmasõ gerektiğini anlamadõlar. Senin yaptõğõnõ eskiye özlem sandõlar. Bu yönün altõnõ çizip alkõşa kalkõştõlar. Bu yolu, çağ- daşlõğõmõzõ geriye döndürmek isteyenler, bugün Osmanlõ, Selçuk biçimlerini aramaya dek götürdüler işi... Oysa “1+1=Bir” ortak yapõtõnõzdaki şu şiirinde Nâzõm, Türk toplumunun ileriye dönük aşamasõna set çekmeye çalõşanla- ra, tüm tutuculara bir yanõt veriyordu: CEVAP: “O duvar / o duvarınız, / vız gelir bize vız!.. / Bizim kuvvetimizdeki hız, / Ne bir din adamının dumanlı vaadinden; / ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır. / O yalnız / tarihin o durdurulmaz akışındandır. / Bize karşı koyanlar, / Karşı koymuş demektir: / Maddede hareketin, / yürüyen cemiyetin / eze- li kanunlarına. / Sükûn yok, hareket var / bu- gün yarına çıkar, / yarın bugünü yıkar / ve dur- madan akar / akar / akar. / Biz bugünün kah- ramanı, / yarının /münadisiyiz. / Bu durmadan akan, / yıkıp yapan / akışın / çizgilenmiş sesi- yiz. / Biz / adımlarını tarihin akışına uyduran / temelleri çöken emperyalizme vuran, / yarı- nı kuran / larız. / O duvar / o duvarınız, / vız gelir bize vız!..” Nail Ağabey, bütün yaşamõn, daha çocuk yaş- tan başlayõp “ilericilik” idi. Beni etkileyen de, yo- luna düşüren de elbette bu idi... Bugün olana bi- tene aldõrma! Rahat uyu! (bektas_cengiz@hotmail.com) Ağa Han Mimarlõk Ödülü sahibi, şair ve mimar Nail Çakõrhan’õ geçen yõl 10 Ekim’de yitirmiştik BiryõlolmuşNailAğabey Nail Çakırhan eşi Halet Çakırhan ile birlikte. Kültür Servisi- 2009 Nobel Ede- biyat Ödülü’nün Rumen asõllõ Alman yazar Herta Müller’e verilmesi, Al- man basõnõnda geniş yankõ buldu. Ödülü Müller’in almasõnõn tam anla- mõyla bir sürpriz olduğunu belirten ‘Frankfurter Allgemeine’ gazetesi, İsveç Akademisi’nin kararõnõn daha çok edebi olmakla birlikte siyasi bir işaret niteliği taşõdõğõnõ da vurguladõ. ‘Süddeutsche Zei- tung’ da kararõ sürpriz olarak ni- teledi ve İsveç Akademisi’nin bu yõlki ödülü verir- ken edebiyattan çok, “dünya” kav- ramõnõ dikkate al- dõğõnõ yazdõ. Gazete, Romanya’daki Al- man azõnlõğõn bir üyesi olan ve yapõtlarõ Çavuşesku dönemin- de sansüre uğrayan Müller’in, “kovuştur- ma ve sürgünle geçen bir yaşamın acılarını simgelediğini” öne sürdü. ‘Frankfurter Rundschau’ ise, Müller’le ilgili haberini “Bir dil mu- cizesi” başlõğõyla verdi. Gazete, Aka- deminin kararõnõ, “akıllıca, cesur ve siyasi olarak hassas” olarak niteledi. ‘Die Tageszeitung’, konuyla ilgi- li haberi “Göçün yazarı” başlõğõyla verdi. Nobel Edebiyat Ödülü’nün son on yõl içinde üçüncü kez Alman dili edebiyatõna verildiğini anõmsatan ga- zete, bunu, Alman edebiyatõnõn “faz- la satmayan, sıkıcı bir edebiyat” yaf- tasõndan kurtulmuş olmasõnõn gös- tergesi olarak değerlendirdi. Mül- ler’in Alman bir yazar olarak nite- lendirilemeyeceğini ileri süren ga- zete, yazarõn daha çok “yurtsuz” olarak nitelenebileceğini vurguladõ. ‘Die Welt’ gazetesi ise, Müller’in geçmi- şinde yalnõzca komü- nizmin değil, faşizmin de var olduğunu belir- terek, yazarõn babasõ- nõn Romanya’da SS’lere katõlmõş ol- duğunu, ama İsveç Akademisi’nin ya- zarõn bir “korkunç miras”õnõ kitapla- rõnõ yazmasõnda bir motivasyon olarak gördüğünü ileri sürdü. Nobel Edebiyat Ödülü’ne Herta Müller’le birlikte Alman dilinde ya- zan on yazar değer görülmüş oldu. Müller dõşõndaki yazarlar şunlar: Günter Grass (1999), Heinrich Böll (1972), Nelly Sachs (1966), Her- mann Hesse (1946), Thomas Mann (1929), Gerhart Hauptmann (1912), Paul Heyse (1910), Rudolf Eucken (1908), Theodor Mommsen (1902). ALMAN BASININDA HERTA MÜLLER ‘Sürgünveyurtsuz’ SERGİYE 265 SANATÇI KATILIYOR Hayalet,gerçeksanatõnpeşinde Kültür Servisi - Karaköy’deki Sü- merbank Binasõ, 24 Ekim’e dek ‘My Na- me Is Casper’ adlõ sergiye ev sahipliği yapõyor. Serginin, adõnõ Emre Zeyti- noğlu’nun aynõ başlõğõ taşõyan yazõsõn- dan alõşõnõn nedeni, kavramsal içeriğinin o yazõ çerçevesinde Karşõ Sanat’ta ya- põlan söyleşilerde belirlenmiş oluşu. Sergi 97 bağõmsõz sanatçõyla, 18 sanat- çõ grubunu bir araya getiriyor; toplam 265 sanatçõ katõlõyor sergiye. Küratörsüz gerçekleştirilen serginin ‘çağrı gru- bunda’ Feyyaz Yaman, Yalçın Kara- yağız, Taner Güven, Emre Zeytinoğlu ve Zeki Coşkun var. Çağrõ komitesi ve sanatçõlarõn katõlõmõyla dün sergi me- kânõnda yapõlan basõn toplantõsõnda vur- gulanan en önemli nokta, serginin ‘her- hangi bir boyutta hiyerarşiyi barın- dırmadığı’ oldu. Feyyaz Yaman ‘Tür- kiye’de genç sanatçıların en yüksek katılımlarından birinin bu sergide gerçekleştiğini’ söylerken, sanatçõ dõşõ profesyoneller olmadan bu denli büyük bir sergiyi gerçekleştirmenin önemine de- ğindi. Zeytinoğlu da, sanatõn ‘metnin il- lüstrasyonu olmadığını’, en büyük so- runlardan birinin de ‘yorumların sını- rını aşıp asıl bağlamından çıkması’ ol- duğunu anõmsattõ. Bu sergide ise, sa- natçõlarõn kavramsal çerçevede bulu- şulsa da, tamamõyla özgür üretimleriy- le bu sergiyi oluşturduğunu hatõrlatan Zeytinoğlu, sanatçõlarõn bu sergi için bir araya geldiğini ve açõlõşa kadar serginin nasõl biçimleneceğini kimsenin bilme- diğini; bu durumun dikkate değer bir nokta olduğunu söyledi. Kültür Servisi - İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrasõ (İDSO) DenizBank Konserleri 2009- 2010 sezonu Aya İrini’de verilen ilk konserle başladõ. Açõlõş konseri öncesinde ise İD- SO’nun 2004 yõlõndan itibaren kurumsal sponsorluğunu üstlenen DenizBAnk ile İD- SO arasõnda 5. yõl kurumsal sponsorluk pro- tokolü imzalandõ. İmza törenine katõlan De- nizBank Finansal Hizmetler Grup Başkanõ Hakan Ateş, senfoni orkestralarõnõn Türki- ye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarõndan biri olduğunu belirtti. Türkiye’nin kültür ve sanatõna katkõ sağlamak amacõyla yõllardõr ça- ba gösterdiklerini ifade eden Ateş, “Küresel kriz ortamında bile İDSO’ya verdiğimiz desteğin devamı konusunda en küçük te- reddütümüz olmadı. Bu tür destekleri aynı zamanda sosyal sorumluluk anlayı- şımızın bir parçası olarak görüyoruz. Do- layısı ile verdiğimiz desteği çekmeyi dü- şünmedik, düşüneceğimizi de sanmıyo- rum” dedi. Ateş, İDSO DenizBank Konser- leri’nin 8 aylõk bir dönemde 32 kere yapõl- dõğõnõ ve dünyanõn her yerinden davetli sa- natçõlarõn katõlõmõyla konserlerin gerçekleş- tirildiğini söyledi. İDSO Müdürü Gülten Ça- pan, ise yeni sezonda ulusal ve uluslararasõ pek çok değerli ismin DenizBank Konserle- ri’ne ilk kez konuk olacağõnõ dile getirdi. Ça- pan, yeni sezonda, uzun yõllardõr çalõnmayan, daha önce programa alõnmamõş yapõtlarõn ses- lendirilmesi, yeni yüzlere yer verilmesi ve Türk eserlerinin yabancõ şeflerce yönetil- mesine dönük titiz bir planlama yaptõklarõnõ söyledi. Törenin ardõndan yeni sezonun ilk konseri gerçekleştirildi. 2010 yõlõnõn Türki- ye’de “Japonya Yılı” ilan edilmesi vesilesiyle ağõrlanan dünyaca ünlü Şef Koji Kawamo- to’nun yönetiminde Efe Baltacıgil’in viyo- lonsel, Arnaurd Sussman’õn keman, Ben- jamin Hochman’õn piyanoda solist olarak ka- tõlõmõyla L.V. Beethoven’õn Üçlü Konçertosu ve F. Mendelssohn’un Bir Yaz Gecesi Rü- yasõ seslendirildi. Yeni sezon Aya İrini’de verilen konserle başladõ Kadıbeşegil vefat etti Kültür Servisi - Ressam, şair, yayõncõ, edebiyatçõ ve çevirmen Fahrünnisa Kadõbeşegil, önceki gün akşam İzmir Karşõyaka Devlet Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. 1974’te ‘Oluşum’ adlõ aylõk edebiyat dergisini çõkaran, “Boy Friend” müzikali, “Sadõk Zevce”, “Adõm Adõm”, “Diyelim ki Bir Yemekte” gibi tiyatro yapõtlarõnõn çevirisine imza atan ve ‘Mustafa Kemal’i Anlamak’ ile ‘Korkak’ adlõ kitaplarõn yanõ sõra birçok öykü derlemesi de hazõrlayan Kadõbeşegil’in cenazesi bugün İzmir Bostanlõ Beşikçioğlu Camii’nde kõlõnacak öğlen namazõnõ takiben Doğançay Kabristanõ’nda defnedilecek. ‘Kara Köpekler’ Fransa’da Kültür Servisi - Mehmet Bahadõr Er ile Ukraynalõ yönetmen Maryna Gorbach’õn birlikte yönettikleri ilk uzun metrajlõ filmleri “Kara Köpekler Havlarken’, 23 Ekim - 1 Kasõm arasõ düzenlenecek ve Avrupa’nõn önde gelen festivallerinden biri olan 31. Montpelliere Uluslararasõ Film Festivali’nin ‘Panorama’ bölümünde yarõşacak. İlk gösterimini 15 Ekim’de Antalya’da yapacak film, şehir göçebeliği, güvenlik, rant, tutunamama ve yaşam mücadelesi kavramlarõnõ iki mahalle delikanlõsõ üzerinden anlatõyor. Filmde, Cemal Toktaş, Volga Sorgu, Erkan Can, Ayfer Dönmez ve Murat Daltaban gibi isimler rol alõyor. Coelho filmini izlemeye gidiyor Kültür Servisi - Brezilyalõ ünlü yazar Paulo Coelho, ‘The Experimental Witch’ adõyla filme uyarlanan, ‘Portobello Cadõsõ’ (2008, Can Yayõnlarõ, Çev. Celâl Üster) romanõnõn, Roma Film Festivali’ndeki gösterimine katõlõyor. Festival 15–23 Ekim arasõnda devam ederken, film festival çatõsõ altõnda Sala Petrassi in Roma’da 20 Ekim’de gösterilecek. Filmin gösterimini sonrasõnda Paulo Coelho, Lucio Dala ve yönetmen Elisabetta Sgarbi, edebiyat ve sinemayõ konu alan bir konuşma düzenleyecek. ‘Bansky gitmesin’ Kültür Servisi - Londra’nõn çeşitli bölgelerine ‘stencil’ çalõşmalarõnõ bõrakan ancak kimliğini açõklamayan graffiti sanatçõsõ Bansky’nin Güney- batõ Londra’da bir duvara yaptõğõ çalõşmanõn orada kalõp kalmayacağõyla ilgili bir anket başlatõldõ. Bir hafta daha devam edecek anketten şu an için olumlu yanõt çõkmõş durumda; semt sakinlerinin yüzde 85’i çalõşmanõn yok edilmemesi gerektiği yönünde oy kullandõ. Çalõşma, bir çöp kutusunun yanõnda durup gazete okuyan marjinal bir genci resmediyor. MUĞLA (A.A.) - Geçirdiği rahatsõzlõk sonucu geçen yõl yaşamõnõ kaybeden şair ve mimar Na- il Çakõrhan, ölümünün birinci yõlõnda Muğla’nõn Akyaka beldesindeki mezarõ başõnda anõldõ. Ak- yaka Mezarlõğõ ve beldedeki büstü önünde dü- zenlenen törende konuşan Belediye Başkanõ Ah- met Çalca “içlerinde bir eksiklik duygusu oldu- ğunu” belirterek, “Çakõrhan’a, Akyaka’ya ka- zandõrdõğõ mimari yapõdan dolayõ burada yaşa- yanlar adõna teşekkürü borç biliyorum’’ dedi. “Ge- lenekten Çağdaşa Akyaka-Gökova Mimarisi” adlõ bir panelin de düzenlendiği törene Muğla Va- li Yardõmcõsõ Recep Yüksel, Ula Kaymakamõ Tuncay Akkoyun, Nail Çakõrhan’õn kõz kardeşi Sa- niye Güneyman, Akyaka Sevenler Derneği üyeleri ve Çakõrhan’õn sevenleri katõldõ. Çakırhan anıldı MehmetAksoy’unyapıtı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle