Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
11 EKİM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 15
-SÜRECEK-
Ü
rdün Komünist Partisi Ge-
nel Sekreteri, Ürdün Üni-
versitesi Öğretim Üyesi,
ekonomist Doç. Dr. Münir Ha-
marna, radikal İslamõn gitgide bü-
yüyen, dünya çapõnda bir tehlike ol-
duğuna dikkat çekerek ünlü “Mani-
festo”da işçilere yapõlan çağrõyõ anõm-
satõrcasõna dünyanõn bütün laiklerini
güç birliği yapmaya çağõrdõ:
‘Dünyanın bütün laikleri birle-
şiniz!’
Türkiye’de laikliğin askeri dikta-
törlük gibi halka sunulduğunu ya da
öyle algõlandõğõnõ, laiklik konusunda
halkla uzlaşõlmadõğõnõ söyleyen Ha-
marna, FKÖ ile Hamas arasõndaki ay-
rõlõğõn da Arap ülkeleri tarafõndan bes-
lendiğini öne sürdü.
Sorularõmõz ve Hamarna’nõn ya-
nõtlarõ şöyle:
‘Ürdün’de değişim
1950’den sonra başladı’
Ürdün’ün ekonomik yapısını
özetler misiniz?
Doç. Dr. HAMARNA - Son 35 yõl
öncesine kadar Ürdünlüler daha çok
köylerde, küçük kentlerde yaşõyor, sa-
dece tarõmla uğraşõyorlardõ. Başka
hiçbir şeyleri yoktu. Eğitim çok dü-
şüktü. İngiltere’den, ABD’den gelen
yardõmlarla bütçe denkleştiriliyordu.
1950’den sonra Ürdün’de bir de-
ğişim ve büyüme süreci başladõ.
Bunda Ürdün’ün siyasi önemi büyük
rol oynadõ. Bu dönemde Filistin’den
çok sayõda göçmen geldi. Bu göç-
menler Ürdün’ün önemini arttõrdõ. Bu
kadar çok insanõn yedirilip içirilme-
si için Ürdün’e Batõlõ devletler tara-
fõndan büyük yardõm kampanyalarõ
başlatõldõ. BM’nin dünyadaki en bü-
yük ofisi böylece Ürdün’de kuruldu.
Bu yardõmlar sayesinde Ürdün kal-
kõnmaya başladõ.
‘Eğitime önem
verdiler’
Gelenlerin ne malõ, ne mülkü var-
dõ. Bu nedenle eğitime daha çok
önem verdiler. Eğitimini tamamlayan
bu insanlar çevredeki ülkelere gide-
rek çalõşmaya başladõlar. Onlarõn
gönderdiği dövizlerle ülke daha da bü-
yümeye başladõ. Yanõ sõra tarõmda
modern teknolojiler yaşama girdi.
Büyük çiftlikler kuruldu.
Sanayileşme de o dönemde başla-
dõ. Özellikle 1967’den sonra yar-
dõmlar askeri ve ekonomik olmak üze-
re iki biçimde gelmeye başladõ. 1970-
80 arasõnda Körfez ülkelerinden de
büyük paralar geldi. Bu durum top-
lumda ekonomik patlamaya yol açtõ.
Şu anda işçi gelirleri, ihracat gelirle-
rinden daha fazla.
Gelen paralarla okullar, hastaneler,
fabrikalar yaptõrõldõ. Ancak çok ge-
reksiz harcamalar da yapõldõ. O har-
camalar ve istismarlar olmasaydõ,
Ürdün’ün bugünkü durumu çok da-
ha iyi olurdu. Ürdün’ün hâlâ dõş yar-
dõma muhtaç durumu bizi haklõ çõ-
karõyor.
‘Plansız harcamalar
yapıldı’
Eleştirileriniz ne yönde?
- O paralar plansõz harcandõ, dahasõ
tüketim çõlgõnlõğõna yol açtõ. Köyden
kente göçü hõzlandõrdõ. Böylece tarõm
topraklarõ azalmaya başladõ. Bunun da
etkisiyle işsizlik sorunu çõğ gibi bü-
yüdü. Şu anda işsizliğin oranõ yüzde
14 civarõnda. İşsizler 18-35 yaş ara-
sõnõ oluşturuyor; yani hepsi genç,
üstelik eğitimli de.
Ülke büyük borçlar içinde. İç ve dõş
borç almõş başõnõ gidiyor.
Kaç milyar dolar borç var?
- İç borç 5 milyar dolar, 3.5-4 mil-
yar dolar da dõş borç var.
Nedenlerini açar mısınız bu borç-
ların?
- Ürdün ekonomisindeki bozukluk
yapõsaldõr. Bunun nedenleri var. Ön-
celikle dõş yardõmlar azaldõ. Buna bağ-
lõ olarak iç harcamalar düştü. Böyle-
ce, birçok önemli proje uygulamadan
kaldõrõldõ.
Ürdün’le öbür Ortadoğu ülkele-
ri arasındaki ilişkiler açısından fo-
toğrafta ne görünüyor?
- Öbür ülkelere göre Ürdün’ün si-
yasi sorunlarõ çok farklõ. 1951’de
Batõ Şeria Ürdün’e bağlanõnca zan-
nedildi ki Filistin sorunu çözüldü. Bu
yüzden Batõ tarafõndan çok yardõm ya-
põldõ. Şimdi yapõlmõyor, nedeni ise Fi-
listinliler hareketin inisiyatifini ken-
di ellerine aldõlar. Kendi haklarõnõ,
kendi hukuklarõnõ kendileri savunu-
yorlar. Bu da Ürdün’ü zor durumda
bõraktõ. Ürdün açõsõndan zorluklardan
biri Filistinlilerin Ürdün’deki nüfu-
sudur. Hem Filistin İsrail, hem Arap
İsrail sorunu açõsõndan Ürdün’ün yü-
kü çok fazla, işi de o ölçüde zor.
İsrail, hem istediği gibi yerleşim
yapsõn, Araplara karşõ kötü tutumu de-
netlenmesin, kendi sistemini kurup
yaysõn, buna da karõşõlmasõn istiyor;
bir gün bir şey söylüyor, ertesi gün ca-
yõyor, bunu da Araplarõn kabullen-
mesini istiyor.
İsrail size göre nasıl bir politika
izliyor?
- Saygõsõz bir tutum sergiliyor. İs-
rail’in alõnan kararlara saygõ duyma-
masõnõn nedeni, her zaman arkasõn-
da ABD’yle AB’nin olmasõdõr. İsra-
il, tam bir şõmarõk çocuk gibi davra-
nõyor. Biliyor arkasõnda iki büyük in-
san, anne baba var, bu nedenle alõnan
hiçbir karara saygõ göstermiyor.
Böylece sorun çözümsüz kalõyor.
Bugüne dek BM tarihinde ABD en
çok veto kullanan ülke olmuştur İs-
rail’in lehinde. Ayrõca, İsrail, bugü-
ne kadar gerek askeri, gerekse eko-
nomik en büyük desteği hep
ABD’den aldõ. İşte, şõmarõklõğõn ne-
deni bu...
Bakalõm bu yeni dönemde, Obama
döneminde İsrail hükümeti gerçekten
bir değişiklik yapmak istiyor mu gö-
receğiz. Obama’dan sonra ABD, İs-
rail’e dur diyecek mi? Şimdi herkes
bunu bekliyor. Bu nedenle durumu-
muz çok nazik.
İsrail son zamanlarda tam bir sağ-
cõ, radikal Musevi çizgiye geldi. Ür-
dün’e karşõ da ipleri gerdi. Eskiden
ilişkiler dostçaydõ, ama şimdi gergin.
Son günlerde ABD’nin İsrail’i
frenlemeye çalõştõğõnõ duyuyoruz.
Ama biz biliyoruz ki aralarõnda öyle
köklü ilişki ve geçmiş var ki,
ABD’nin yapõyor göründüğü baskõ
inandõrõcõ gelmiyor.
İsrail şimdilerde barõş söylemiyle,
artõk bu savaşõ durduralõm diyor, ama
öte yandan daha çok arsa, tarla alõmõ
yapõyor. Örneğin, Ölü Deniz civarõnda
çok miktarda toprak alõyor.
Bu süreçte en kötü duruma düşen
Ürdün oldu.
İsrail ise artõk sadece Filistinliler-
le uğraşmõyor, bütünüyle Arap dün-
yasõnõ denetim altõna almak istiyor.
Ben inanõyorum ki, dünyada şu an-
da yaşanan değişim sürecinde Arap-
lar bastõrõrsa istediklerini alabilirler.
BM ikna edilirse sadece Filistin da-
vasõnõn çözümü değil, bütünüyle
Arap dünyasõ esenliğe kavuşur.
BİR ARAP
AYDININDAN
ÇAĞRI:
HAMARNA:
AKP
hükümeti
hazõra kondu
R
adikal İslamın bu faaliyetlerinin dı-
şında, laik kesime karşı taktik sal-
dırılar oluyor mu? Görüş ayrılığı
tarafları çatışmaya itme eğiliminde mi?
- Ürdün’deki çatõşma en alt düzeyde. Ra-
dikal İslamcõlar laiklere karşõ baskõ ve sindirme
politikalarõnõ kültürel düzeyde yürütüyorlar.
Laikler eli kalem tutan şair, yazar, aydõn in-
sanlar. Bunlarõn yazõlarõ, şiirleri, makaleleri
radikal İslam için hedef durumunda oluyor.
Bir şiir dizesi saldõrõ için gerekçe yapõlarak in-
sanlar hapishanelere gönderilebiliyor. Radi-
kal İslamõn şikâyeti üzerine yönetim zaaf gös-
teriyor ve insanlarõ hapse atõyor.
‘İslamcıların kendi içlerinde
çelişkileri var’
Abir Zaki - Kral Hüseyin çok zeki bir in-
sandõ. Eskiden zekice yöntemlerle bunlarõn
önünde set olabiliyordu. Şimdiki yönetim da-
ha zayõf davranõyor. Bu nedenle şimdi ‘kül-
tür davaları’ çoğaldõ.
Biz ‘kültür davaları’ diyoruz bu baskõ yön-
temine.
- İslamcõlarõn kendi içlerinde bölünmeye
başladõklarõnõ da unutmamak gerekiyor. Ken-
di içlerinde de çelişkileri var. Kendi içlerin-
de muhalefet oluşmaya başladõ. Bazõlarõ da-
ha õlõmlõ, bazõlarõ daha radikal çünkü.
İslamcılar, gerek Ortadoğu’da, gerekse
dünyada nereye yürüyorlar sizce?
- Bana göre gidebilecekleri yer yok. Kõsa
bir süre sonra birbirlerine düşecekler. Eğer Fi-
listin sorunu çözülürse, İsrail, Suriye ve Lüb-
nan’dan çekilirse o zaman İslami hareketler
de çok zayõflar. Eğer çözülmezse daha da ra-
dikalleşir.
Türkiye’deki İslamcı gelişmeleri nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
- Türkiye’de laik sistem ne yazõk ki halka
tam anlatõlamadõ, benimsetilemedi. Bu nedenle
Arap aydõnlarõnõn hep söylediği gibi Türki-
ye’deki laiklik askeri diktatörlük gibi sunul-
du halka, öyle algõlandõ. Tepeden inme bir şe-
kilde sunuldu laiklik. Laiklik konusunda
halkla uzlaşõlmadõ. Anadolu’da köylerde ta-
rõmla geçinen halk öyle zorluk içinde yaşõ-
yordu ki merkezi otorite bunlarla pek ilgi-
lenmedi, böylece bu noktaya gelindi. Bu
son İslamcõ hükümet (AKP) gelmeden bile
Türkiye’nin bu noktaya geleceği belliydi.
‘AKP hazır yiyor’
AKP’yi, Başbakan Erdoğan’ı nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
- Aslõnda AKP programõ bana göre zekice
hazõrlanmõş görünüyor. Hazõr bir sistemin üze-
rine gelip oturdular. Hazõrõ yediler, yiyorlar.
Bütün siyasi hareketlerde olduğu gibi, insanlar
bunlarõn vaat ettikleri şeyleri yerine getir-
mediklerini görecekler. Son seçimlerde düşük
oy almalarõ bunun göstergesi. Gelecek se-
çimlerde AKP’nin oylarõ daha da düşecek.
Yeter ki laikler daha sõkõ çalõşsõn, artõk as-
kere güvenmesin.
Atatürk Cumhuriyeti kurdu, ama öldü.
Cumhuriyetinizi geliştirmek size bağlõ.
Ben inanõyorum ki demokrasi ve özgür-
lükler gelişirse İslamcõ hareketler gelişmez.
Dünyada 60-65 İslam ülkesi var. Hiçbir za-
man dini öven politikalarla ne sanayide, ne
ekonomide gelişme sağlayabildiler.
Bu nedenle en önemli şey eğitim, eğitim,
eğitim ve bilimdir.
İsrail’le Filistin sorununun çözümünde
su sorununun etkisi ne olur?
- İsrail, en önemli su bölgelerini denetimi
altõnda tutuyor. Bu nedenle sorunun çözümü
zor görünüyor.
İsrail’le barışta su sorunu da Filistin so-
runu gibi çözümü zor bir sorun mu?
- Evet, en büyük sorunlardan biri. Ürdün açõ-
sõndan durum böyle. Filistin sorunu çözülür-
se Batõ Şeria, dolayõsõyla Ürdün’ün su soru-
nu da çözülür.
Cumhuriyet okurlarına bir mesajınız var
mı?
- Sadece Cumhuriyet okurlarõna değil,
dünyadaki bütün laiklere bir sözüm var. Geç
olmadan, dünyanõn bütün laikleri birleşiniz!
‘TÜRKİYE İÇİN CANIMI VERİRİM’
Ö
nce “mavi mavi masmavi, gözleri
boncuk mavi”yi söyledi. Söyledik-
çe õsõndõ, õsõndõkça açõldõ; “Bana
doktor dedi ki rakı iç”in Arapçasõnõ söyledi,
“Beyaz gül, kırmızı gül”ü de...
Gezinin ikinci gününde, sõradan bir öğle
sonrasõ kenti gezerken grup fotoğraf çekilme-
ye çalõşõrken tanõdõk onu...
Bakmõş, birimiz dõşõnda kalõyoruz karenin,
Türk olduğumuzu da anlayõnca oldukça sõcak
bir dille, “Ben çekeyim isterseniz” dedi Türk-
çe... Hepimiz şaşõrdõk, hemen tanõştõk. Daha son-
ra hõzla sõcak bir dostluk kurulacak bu genç adam
Ürdün’ün bir Türk göçmeniydi. Annesi Türk,
babasõ Kürt, Diyarbakõrlõ Şeyhmuz’du. Şeyh-
muz Onen... Ürdün’de, Karak’ta sanatçõ mah-
lasõ “Musa Al- Krdi” ismiyle tanõnõyor.
Akşam, yemekte bir çõrpõda anlatacağõ ya-
şamöyküsü, kelimenin tam anlamõyla, sözcük-
lerin anlamõnõ tamõ tamõna verircesine sõradõşõydõ.
Ne işi vardõ Ürdün’de? Üstelik Karak gibi
uzak bir kentte. Öyküsünü kõsaca dinlemek is-
temiştik. O da hiç sakõnmadan, üstelesek ya-
şamõnõn bütün gizlerini
önümüze serecek denli
bir içtenlikle anlattõ.
Yıllar sonra
annesini bulur’
Tam bir Güneydoğu
klasiğiydi yaşamöyküsü-
nün başlangõcõ. Kendisi 9,
kõz kardeşi 7 yaşõndayken
baba ölür. Bunun üzerine
amca, onu ve kõz karde-
şini anneden kopararak
Suriye’nin Kamõşlõ ken-
tine getirir. Anneleri on-
larõn, onlar annelerinin
izlerini yitirirler. Yõllar
sonra, artõk yetişkin bir in-
san olup ayaklarõ üzerin-
de durmaya başlayõnca
Türkiye’deki bir televiz-
yon programõ sayesinde
annesini bulur. Buluşma
çok hüzünlü olur, anne
Yıldız Hanõm düşer ba-
yõlõr... Artõk mutludur
Şeyhmuz. Annesi de...
İlk eşinden çocuklarõn-
dan umudunu kesince ev-
lenerek yaşamõnõ yeni-
den kurduğu ikinci eşinden de çocuklarõ olmuş.
Büyük aile buluşmuş sonunda. Kõzlarõ Ceylan
(15), Roksan (12) ile oğlu Ömer (5)’i baba-
anneleriyle tanõştõrmõş.
İki ülkede, Ürdün ve Suriye’de yaşõyor Şeyh-
muz. Karak eşinin memleketi. Biri Karak’ta,
öbürü Suriye’de iki evi var. Geceleri düğünlerde,
eğlencelerde şarkõ söyleyerek gündüzleri de Ka-
rak’taki işyerinde takõ ticaretiyle geçimliğini sağ-
lõyor.
Onunla iki akşam birlikte olduk. Birinci gün
söyleştik, daha doğrusu biz sorduk, o açõk yü-
reklilikle yanõtladõ... Konseri ertesi gece verdi.
O gece adeta soru bombardõmanõna tuttuk onu.
Her birimiz bir yerden peşi peşine sorular sor-
duk.
Amcan, seni ve kız kardeşini annenizden
ayırmanın dışında kötü davranıyor muydu
size?
ŞEYHMUZ- Dövüyorlardõ bizi. Benden sa-
dece para istiyorlardõ. Eve para getirirsem me-
sele yoktu. Para yoksa dayak vardõ.
Kendi çocuklarına nasıl davranıyorlardı?
ŞEYHMUZ- Onlarõ dövmüyorlardõ.
Amcanın çocukları nasıl davranıyorlardı?
ŞEYHMUZ- Onlar da kötü davranõyorlardõ.
Baban öleli 31 yıl olmuş. Amcanla görü-
şüyor musun?
ŞEYHMUZ- Kesinlikle görüşmek istemi-
yorum onunla.
Çocuklarıyla?
ŞEYHMUZ- Onlarla da... Amcaoğlu Meh-
met “Bizi affet” dedi. Ama yüreğim doğrul-
madõ.
Kız kardeşin görüşüyor mu?
ŞEYHMUZ- Hayõr.
Türkçe ve Arapça konuşuyorsun, iki dil
arasında sorun yaşıyor musun?
ŞEYHMUZ- Hayõr, anadilimi unutmadõm.
Peki Kürtçe biliyor musun?
ŞEYHMUZ- O benim baba dilim, onu da bi-
liyorum.
Nüfus kaydın nerde?
ŞEYHMUZ- Suriye’de.
Askerlik yaptın mı Suriye’de?
ŞEYHMUZ- Hayõr.
Türkiye’de yapar
mısın?
ŞEYHMUZ- Seve
seve. Canõmõ bile ve-
ririm.
Mustafa Kemal’i
tanıyor musun?
ŞEYHMUZ- Nasõl
tanõmam, canõm be-
nim o. Ben Türkiye’de
2. sõnõfa kadar oku-
dum. Türkçeyi hem
annemden, hem okul-
dan öğrendim.
Türkiye’de müzik
alanındaki gelişme-
leri takip ediyor mu-
sun?
ŞEYHMUZ- Nasõl
etmem, ediyorum.
Şeyhmuz, ertesi gün
yapacağõ Suriye gezi-
sini bizim için iptal
ederek, akşam Karak
Kale restoranda onu-
rumuza orguyla ver-
diği konsere şu parça-
larla başladõ: “Dergâh
seni...”, Sarhoşum oy
oy oy...”, “Ada Sahil-
leri”nin Arapçasõ...
Barıştan umutlu musunuz?
- Filistin sorunu çözülmezse Ürdün’e daha
çok baskõ yapõlacak. İkincisi Hamas’la
FKÖ’nün ayrõşmasõ önlenemezse çok daha bü-
yük tehlikelere gebe kalacak bölge. Bu du-
rumda da en kötü duruma Ürdün düşecek yi-
ne.
Çünkü her şey Ürdün’e yansõyor Ortado-
ğu’da.
Hamas’la FKÖ uzlaşmaz noktalarda de-
ğiller mi?
- Dõştan öyle görünüyor, ama içten bakõldõ-
ğõnda böyle bir şey yok. Arap ülkeleri besliyor
FKÖ ile Hamas arasõndaki ayrõlõğõ, çelişkiyi.
Hamas-FKÖ çatışmasını Araplar neden
kışkırtıyor?
- Daha çok Körfez ülkeleri kõşkõrtõyor. ABD
öyle istiyor diye.
Hangi örgüt birleşmeye daha yakın?
- FKÖ. Hamas, ABD’yle İsrail’le görüşüyor
ama FKÖ’yle görüşmüyor.
Hamas, radikal İslama yakın görünüyor...
- Evet.
Sol görüşlü biri olarak Ortadoğu’daki ra-
dikal İslamla ilgili saptamalarınızı öğrene-
bilir miyiz?
- Radikal İslam o kadar güçlendi ki bunun
tek sorumlusu ABD’dir. ABD’nin soğuk savaş
döneminde Sovyetler’e karşõ uyguladõğõ Yeşil
Kuşak projesinin ürünüdür. ABD’nin özen-
dirmesiyle birçok Arap ülkesinden insanlar Af-
ganistan’a, Rusya’ya karşõ savaşmaya gittiler.
ABD bu sürede bunlarõ gerek para, gerek gü-
venlik, gerekse silah yönünden destekledi. Suu-
di Arabistan radikal İslamõn merkezi durumuna
getirildi. ABD, soğuk savaş sona erince bun-
larõn da işlevi sona erdi sanarak İslamõ bõrak-
tõ, ama bu kez İslam ABD’yi bõrakmadõ.
ABD’yle işbirliği yaptõ. Daha sonra da bağõmsõz
hareket etmeye başladõ.
Büyük aşiretler radikal İslama yönelince bu
gelişmeler kontrol edilemez oldu. İşte Usame
bin Ladin örneğinde olduğu gibi.
Peki şimdi ne olacak?
- ABD bu kez İslamõ bütün bölgelere yayõp
küçülterek denetim altõna almaya çalõşõyor. Bu
süreçte de Pakistan merkez üs konumuna gel-
di.
ABD, Pakistan’da radikal İslamı tasfiye
mi edecek, yoksa ondan yararlanarak böl-
geye yerleşmeye mi çalışacak?
- Radikal İslam bugün o kadar büyüdü ki, bü-
tün Arap dünyasõna yayõldõ. Böylece denetimi
olanaksõz duruma geldi. Bankalarda büyük he-
saplara sahip olurken birçok alanda işyeri sa-
hibi de oldu. Radikal İslamõn ekonomi ala-
nõndaki açõlõmõ üzerine her Arap ülkesinde ra-
dikal İslamcõ büyük bir hareket başladõ.
‘Radikal İslam çok güçlendi’
KARAK’IN “KÜRT MUSA”SI DİYARBAKIRLI ŞEYHMUZ’UN (ORTADA OTURAN GÖZLÜKLÜ)
YAŞAMÖYKÜSÜ TAM BİR GÜNEYDOĞU KLASİĞİ
‘Dünyanõn bütün
laikleri birleşiniz’