07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Kiminde ideolojik terör yaşandı, biz de yaşadık. Et- nik kökene dayalı terörün kıskacına düşen oldu, biz de... O nedenle Türkiye terör olgusunun sosyolojik, toplumsal, uluslararası her boyutuyla ilgilenmek du- rumundadır...” Gerçekten de Türkiye, gerek bulunduğu coğrafyanın kaderi gerekse iç dengeleri nedeniyle terör belasının pek çok türüyle karşı karşıya kaldı... Hâlâ da kalma- ya devam ediyor. Ne yazık ki, pek çok ülke “bana zarar vermeyen te- rör hareketlerine terör demem” yaklaşımında oldu- ğu için Türkiye’nin işi daha da güçleşiyor. İşte dibimizde Irak... Ülkenin kuzeyine hâkim olan yönetime yıllardır “PKK terör örgütüdür” dedirteme- dik... Girişte vurguladığımız gibi, Türkiye terörün deyim yerindeyse bin bir çeşidiyle uğraşırken gündeme ye- ni bir terör örgütü düştü: Ergenekon. 16 aydır devam eden bir operasyon. Bu hafta kimilerine göre 8., kimilerine göre 9. dal- ga yaşandı. Dalga dalga yayılan bir terör örgütü... Operasyonun ilk başladığı Haziran 2007’de, Üm- raniye’de bir evde el bombaları ve çeşitli patlayıcılar ele geçti. Önce şunun altını çizelim: Bir evde patlayıcı ele geçirilmişse, bu suçtur. Hiç kuşku yok. Gereği neyse de yapılmalıdır. Ancak, operasyonun o aşamasından sonra yaşa- nanlar kamuoyu önünde seyrediyor. 2007 sonundan itibaren dalga dalga yayılan operasyonlarla terör ör- gütü üyelerinin şu mesleklere yayıldığı anlaşılıyor: Profesör, gazeteci, asker, polis, yargıç, yayıncı, he- kim, siyasetçi, dernek yöneticisi, sanatçı, manken... Yaş ortalaması da kabaca 50! Saydığımız meslek gruplarından insanların evlerinde yapılan aramalarda da ne patlayıcı ne de terör ör- gütlerinin kullandığı silahlar ele geçti. Daha önce de vurgulamıştık; bu operasyon Tür- kiye’nin toplam gücünü erozyona uğratan bir hal al- dı. Özellikle AKP medyasının, kurallarını kendisinin koyduğu özel medya mahkemesinde hükümler ve- rip infazlar yaptığı bir ortamdayız. Yeniden genele dönersek... Terör özellikle genç kuşakları teslim alıyor. Yapı- lan araştırmalar 14-18 yaş grubundan çocuk dene- bilecek kişilerin terör örgütünün kıskacına düştüğü- nü gösteriyor. Başta terör uzmanları olmak üzere ak- lı başında her kesimin başlıca kaygısı şu: Terörle mücadele için öncelikle örgüte katılımların durdurulması gerekir. Durdurulamazsa, terörle mücadele sepete su dol- durmaya benzer. Bu amaçla hükümet, devlet kurumlarıyla da birlikte çalışarak “eve dönüş”ten “topluma kazandırma”ya ka- dar bir dizi adla tam 7 yasa çıkardı. Tümünde temel amaç şuydu: Mademki, biz pek çok kişinin terör örgütüne katı- lımını engelleyemedik, bari örgütten çıkmasını sağ- layalım. Bunun için de eline silah almamış örgüt üye- lerini eve dönmeye çağıralım, biz de yardımcı olalım. Türkiye bir yandan terör örgütüne bulaşmış olsa da- hi, insanlarının terörist olmasını engellemeye çalışı- yor... Bir yandan da kamuoyunun gözü önündeki pek çok insandan kurulu yepyeni bir terör örgütünü toplumun her katına bulaştırıp genişletiyor! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yetki veren hileli vekâletnameyi onaylayan İstan- bul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ın AKP’li olduğu saptanıyor. Kardeşi Kayseri’nin Milli Görüş kökenli önde ge- len siyasetçilerinden. İstanbul’da şu kadar noter varken nedense RTE de 10. Noter’i yeğliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı iken siyasal yasaklı duruma gelen RTE, üyesi olduğu Fazilet Partisi’nden istifa dilekçesi- ni genel merkeze 10. Noter aracılığıyla gönderi- yor. Bu ilişkiler yıllar içinde değişmiyor. Dünden bu- güne dinciler arasındaki sıkı bağ kanıtlanıyor. Dini siyasetle yoğurarak iktidar olanlar sadece devlet bürokrasisini ele geçirmediler. Din bağıyla birbirine bağlı büyük bir şebekenin, her alanda yer ve yetki sahibi olmasını sağladılar. Örneğin RTE, RTÜK gibi duyarlı ve önemli bir kurumun başına sonradan Zahid adını alan Ay- kut Akman’ı neden getirdi? Aynı dergâha bağlı oldukları, Nakşibendi tari- katının güçlü cemaatlerinden İskenderpaşa Der- gâhı’nda yetiştiği ve hatta bu dergâhın şeyhi Mah- mut Zahid’in ismini sonradan aldığı için… Bakanların, bürokratların, milletvekillerinin pek çoğu tarikat şebekeleriyle AKP’ye bağlı değiller mi? AKP ancak tarikat şebekeleri içinde gördüklerini bakanlığa, bürokraside önemli yerlere, milletve- killiğine getirmedi mi? RTE’nin bu yoldaki titizliği yadsınabilinir mi? Ha- yır! Ya da din kültürü? Başbakan hâlâ din kültürünü genişletme sev- dasında. Kitap fuarını geziyor. Satın aldığı kitap son yıllarda adı geçen ne bir roman, ne bir ilmi araş- tırma, ne de siyaset üzerine. Üstelik dünya liderleri arasında din kitapları dı- şında başka kitap okumadığını açıklayan tek başbakan, bu başbakan! Din kitapları satan, RTE’ye iltifat ediyor: “Siz çok kitap okuyorsunuz, biliyorum” diyor. RTE’nin yanıtı tarihe kitap okuma zevkinden yok- sun, hiç okumadan çok şey bilen adam diye ge- çecek içerikte; “Ben okuyamıyorum. Bana okuyup özet yapıyorlar” diyor. Üstelik özetini dinlediği hangi kitaplar, bilmek ola- naksız. Lakin din üzerine yorum yapmaya ya da ahkâm kesmeye geldi mi, RTE’yi tutabilirsen tut! Şimdi Şeker Bayramı’nı Ramazan Bayramı di- ye değiştirmenin öncülüğüne soyundu. “Şeker Bayramı değil, Ramazan” diye tutturdu. Kimi din bilimcilerinden RTE’ye de destek: Ramazan Bayramı denilmesi gerekirmiş ama... Şe- ker Bayramı denilirse “bir günahı, sakıncası” yok- muş! Bu adam insanda sabır taşını çatlatır. Yatıyor din, kalkıyor din. Ama diyabet hastası olduğu halde oruç tutuyor mu, tutmuyor mu so- rusuna yanıt yok! Gazete ve gazeteciye düşmanlığını her vesile sergilemekten adeta zevk alıyor. Deniz Feneri standı önünden geçerken resmi- ni çekmek isteyen foto muhabirine “terbiyesizlik etme” diye bağırması son bir örnek. Zira bu tür söylemler, siyasete küfrü, hakareti edebi bir üs- lup olarak yerleştiren bu Başbakan’a elbette ya- kışıyor. Tabii bu Başbakan, bu Başbakan’ın kadrosu günden güne kan kaybettirdikleri çağdaş Türki- ye’ye yakışmıyor. [email protected] SAYFA 26 EYLÜL 2008 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 20 Edirne Y 19 Kocaeli Y 21 Çanakkale Y 19 İzmir Y 21 Manisa Y 21 Aydın Y 25 Denizli Y 23 Zonguldak Y 21 Sinop Y 22 Samsun PB 22 Trabzon PB 22 Giresun PB 20 Ankara Y 19 Eskişehir Y 19 Konya Y 20 Sıvas Y 19 Antalya Y 26 Adana Y 29 Mersin Y 29 Diyarbakır Y 27 Şanlıurfa Y 27 Mardin Y 27 Siirt Y 28 Hakkâri B 20 Van B 20 Kars B 21 Oslo PB 16 Helsinki PB 14 Stockholm PB 17 Londra B 19 Amsterdam B 18 Brüksel B 16 Paris B 17 Bonn B 17 Münih PB 20 Berlin B 18 Budapeşte PB 17 Madrid PB 23 Viyana PB 15 Belgrad Y 12 Soyfa Y 14 Roma PB 22 Atina PB 16 Zürih PB 16 Moskova PB 12 Aşkabat Y 29 Astana PB 13 Taşkent PB 30 Bakû PB 22 Bişkek PB 28 Tiflis PB 24 Kahire B 32 Şam B 28 Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu dışında tüm yurt ge- neli sağanak ve gök gürültülü sağanak ya- ğışlı geçecek. Yağış- lar Marmara, Batı Ka- radeniz, Kuzey ve İç Ege’de kuvvetli ola- cak. Sıcaklıklar tüm yurtta azalacak. Siyasetin Kadõnlara İhtiyacõ Var Dr. Mehmet NEŞŞAR 22. Dönem CHP Milletvekili ve/yani bir anlamda er- keğe öykünen bir tavra büründü. Her üç durum- da da kadõn özgünlüğü- nü/özgürlüğünü ve siya- sette kendinden beklene- cek farkõ koyma beceri- sini yitirdi, çõkarcõlaştõ; “kotalarla” getirildiği “vitrinlere” oturmaya razõ oldu. Kadõn siyasete ve iktidara soyunacaksa önce bu durumun tahlili- ni yapmalõ, bir sonuca varmalõ, aradõğõ ve iste- diği kimliğini tanõmla- malõ ve öyle yola çõkma- lõdõr. Bu tahlil kuşkusuz tüm kadõnlarõ tanõmlamõ- yor ve bu kadar karam- sarlõk kadõnõn siyasetteki yerini almasõna engel de değil. Tam aksine kadõn- larõmõzõn silkinmesine ve siyasete kadõn eli değ- mesine her zamankinden fazla ihtiyaç var. Türki- ye’nin kurtuluşu Milli Mücadele refleksine ne kadar muhtaçsa, müca- dele içerisinde destan- laşmõş kadõnlarõn da ye- niden dirilmeleri gereki- yor. Erkeklerin devire- mediği siyaset ağalarõnõ kadõnlar devirebilir, din sömürüsünün kurbanlarõ arkadaşlarõnõ onlar kur- tarabilir, siyasi kirlen- meyi onlar durdurabilir, en fazla kadõnlarõ vuracak faşizme onlar dur diye- bilir ve ülkeyi dar yerel sõkõşõklõğõndan, çağdaş evrensel bir vizyona on- lar taşõyabilirler. Siyase- tin Shamhat’lara, Ase- na’lara, Amazon’lara, Nene Hatun’lara, Şerife Bacı’lara, Halime Ça- vuş’lara, Simone de Ba- euvoir’lara ve isimsiz devrim savaşçõlarõna her zamankinden daha fazla ihtiyacõ var. Kadõnlarõn artõk sivil toplum örgüt- leriyle, sokak eylemle- rinden öteye geçmeleri ve özellikle can çekişen akõlcõ-aydõnlanmacõ(!) si- yasi partilere yönelmele- ri gerekiyor. Daha fazla kadõnõn siyasi partilere üye olmasõ, örgütlerde yer almasõ, mücadele ver- mesi ve yükselmesi ge- rek. Bunun için davete ve kotaya da gerek yok, sa- dece ihtiyacõn farkõna varmalarõ, siyaseti iste- meleri ve bu işe soyun- malarõ yeter. Kadõnlarõn kõsa dönemde, yani yak- laşan yerel seçimlerde kendilerine ayrõlan kota- larõ iyi kullanabilmeleri de mümkün. Kadõnlarõn kendilerine sunulan kol- tuklarõ almalarõ ve/fakat iktidara geldikten sonra özgür/özgün kimlikle- riyle mücadeleyi sürdür- meleri, siyasetin bugün- kü görüntüsü içerisinde hiçbir etik sorun yarat- mayacaktõr. Baştarafı 2. Sayfada ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te Uğur Dündar’õn “hakemliğinde” yapõlan tartõşma programõnda AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Dengir Fırat’õn ortağõ olduğu dönemde Menas şirketinin hayali ihracat yaptõğõ, Menas’õn gümrüklerde “şüpheli” firmalar için kullanõlan “kırmızı hat” kapsamõndan çõka- rõlmasõ için şirketten ayrõldõktan sonra devreye girdiğine ilişkin belgeleri ilk kez kamuoyuna açõk- ladõ. Bu belgelere yanõt veremeyen Fõrat, Kõlõçdaroğlu’nu, “konuyla ilgisi olmayan, başka belgeler ve sahte belgeler” getirmekle suçla- dõ. Dengir Fõrat ile Kemal Kõlõç- daroğlu dün TBMM’de Uğur Dündar’õn yönetiminde gerçek- leştirilen oturumda karşõ karşõya geldi. Dündar, iddialarõnõ ortaya koymak üzere önce Kõlõçdaroğ- lu’na söz verdi. Erdoğan onayladı Kõlõçdaroğlu, Fõrat’õn hakkõn- da hayali ihracat suçlamasõnda bulunan gümrük kontrolörünü Baş- bakanlõk Teftiş Kurulu’na “haksız servet edindiği” yönünde şikâyet ettiğini, kurulun yaptõğõ inceleme sonucunda bir işlem yapõlmasõna gerek olmadõğõ sonucuna varõldõ- ğõnõ, bu raporun Başbakan Tayyip Erdoğan tarafõndan onaylandõğõ- nõ söyledi. Başbakanlõk Teftiş Ku- rulu’nun ilgili kontrolörü aklama- sõna karşõn Fõrat’õn bu kez kont- rolör hakkõnda görevini kötüye kullandõğõ gerekçesiyle dava açtõ- ğõnõ, Ankara 6. Asliye Mahke- mesi’nin Fõrat’õn şikâyetini haksõz bulduğunu belirten Kõlõçdaroğlu, “Kim müfteridir, kim değildir” sorusunu yöneltti. Kõlõçdaroğlu’nun bu iddiasõna yanõt veren Fõrat, her vatandaş gi- bi haklarõnõ arama hakkõna sahip olduğunu belirterek ilgili gümrük kontrolörünün son 2 seçimde CHP’den milletvekili aday adayõ olup olmadõğõnõ sordu. Fõrat, asõl meselenin kendisi hakkõnda uyuş- turucu kaçakçõlõğõ iddiasõ oldu- ğunu, ona dönmek gerektiğini kaydederek, “Eğer ispat ederse hemen istifa mekbunu kendisi- ne vereceğim, zahmet edip TBMM Başkanlığı’na götürür” dedi. Kõlõçdaroğlu, Mersin Cumhuri- yet Savcõlõğõ’nõn takibata gerek ol- madõğõna karar verdiği raporu dü- zenleyen gümrük kontrolörünün CHP’den aday adayõ olduğunu, an- cak AKP’den aday olan çok sayõ- da bürokrat olduğuna dikkat çek- ti. Daha önce “Menas şirketi ha- yali ihracat yaptı mı yapmadı mı” diye sorduğunu anõmsatan Kõlõçdaroğlu, 23 Ekim 2000 yõlõnda Hazine kontrolörü Orhan Tur tarafõndan hazõrlanan Menas şir- ketiyle ilgili hayali ihracat raporunu açõkladõ. Kõlõçdaroğlu, “Menas, Mersin’de ihracat yapıyor. Teş- vik alıyor. Fakat ihracattan son- ra beklenen dövizler Türkiye’ye gelmiyor. İhracat yapılmış gibi gösteriliyor, döviz de iç piyasa- dan toplanıyor. Mersin serbest bölgeye götürüyorlar, orada bir hesaba yatırılıyor ve yurtdışın- dan geldi diyorlar ve prim teşviki alıyorlar” dedi. Yönetimdeydi Bu rapor üzerine Mersin İdare Mahkemesi’nde dava açõldõğõnõ, davanõn sonucunda Menas’a öde- nen parasal ihracat teşviklerinin ge- cikme faizleri dahil geri alõnmasõ- na karar verildiğini, bu kararõn Danõştay 10. Dairesi tarafõndan da onaylandõğõnõ anlatan Kõlõçda- roğlu, şirketin söz konusu hayali ih- racatõ yaptõğõ dönemde Fõrat’õn şirketin yönetim kurulu başkanõ ol- duğunu söyledi. Kõlõçdaroğlu’nun ortaya koy- duğu belgeler karşõsõnda Mersin Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn hayali ihracat iddiasõyla ilgili soruştur- maya gerek olmadõğõna ilişkin başka bir raporu anlatan Fõrat, Kõ- lõçdaroğlu’nun kendisinden özür dilemesi gerektiğini, iddialarõnõn asõlsõz olduğunu savundu. Bunun üzerine Kõlõçdaroğlu, “Birimiz elmadan bahsederken, birimiz armuttan bahsediyor. Sayın Fırat, açıkladığı rapordan aklanmış zaten, benim orada söyleyecek sözüm yok. Fırat’ın sözüne ettiği rapor 1918 sayılı ya- sayla ilgilidir. Savcı takipsizlik kararı vermiştir, o da zamana- şımına uğradığı içindir. İki bü- rokrat bir dosyayı zamanaşımı- na uğratırsa savcılığa gittikten sonra zamanaşımına uğratan bürokratlara hesap sorarsınız di mi, hesap sorulmuyor. O büro- kratlar terfi ettiriliyor” dedi. Kendisinin gümrük kontrolörü- nün değil Hazine kontrolörünün 24 Ekim 2000 yõlõnda hazõrladõğõ ra- pordan söz ettiğine dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, “Ben size kesinleş- miş kararı okuyorum, savcılığa gönderilip zamanaşımına uğra- tılan davadan bahsetmiyorum. Bu CHP’den aday adayı olan müfettişin raporu değil. Bunu düzenleyenlerin siyasetle uzak- tan yakından ilgisi yok” dedi. Kõlõçdaroğlu, gümrük müfettiş- lerinin hazõrladõğõ bir başka raporda ise, Menas’õn İngiltere’ye yaptõğõ ihracatta mallarõn ihraç edildiği şirketin var olmadõğõ, şirketin ad- resinin verildiği alanda ise terk edil- miş depolarõn bulunduğu, bu bil- gilerin İngiliz müfettişi tarafõndan incelemeyi yapan gümrük müfet- tişine verildiğine dikkat çekti. Kõ- lõçdaroğlu’nun ortaya koyduğu Danõştay kararõyla gümrük müfet- tişinin İngiltere’ye yapõlan hayali ihracatõyla ilgili belgeye yanõt ve- remeyen Fõrat, Kõlõçdaroğlu’nun açõklamalarõnõn çelişkili olduğu, bir yerde Ukrayna, bir yerde İngilte- re dediğini, Danõştay kararlarõnõn da tarihlerinin birbirine uymadõğõnõ savunurken “Bana yöneltilen suç ayrı, şimdi söylenen şeyler bir- birinden farklı” dedi. Rapor Masak’a gitti Kõlõçdaroğlu’nu sahte belge açõk- lamakla suçlayan Fõrat, bu rapor- larõ başka bir programda tartõşmayõ önerdi. Kõlõçdaroğlu, kendisiyle her zaman tartõşmaya hazõr oldu- ğunu belirtirken, ortada 3 rapor ol- duğunu, kendisinin 24 Ekim 2000 tarihli rapordan söz ettiğini, ancak bu raporun gizlendiğine dikkat çekti. Kõlõçdaroğlu, “Bu rapor MA- SAK’a gitti, Maliye bakanlı- ğı’na gitti, onlar ne yaptılar ben bilmiyorum. Burada yapı- lan hayali ihracat. Benim iddi- am neydi. Dengir Mir Mehmet Fırat’ın en büyük ortağı oldu- ğu Menas şirketi hayali ihracat yaptı mı yapmadı mı? İşte 24 Ekim 2000 tarihli rapor ve Da- nıştay kararı. Ben hiçbir zaman hiçbir yerde Ukrayna’ya yapı- lan ihracatla ilgili bir şey söy- lemedim. Daha ne açıklaya- yım” diye konuştu. N O T L A R . . . N O T L A R Fõrat yine ağzõnõ bozdu ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda CHP Grup Başkanvekili Ke- mal Kılıçdaroğlu ile AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Dengir Fı- rat arasõnda “canlı ya- yında naklen” hesap- laşma yaşanõrken, ta- raflar belge alõşverişin- de bulundu, birbirlerine çok ağõr suçlamalar yö- neltti. Son basõn toplan- tõsõnda “Gelmeyen, nokta, nokta” diyen Fõ- rat, dünkü yayõn sõra- sõnda yine ağzõnõ bozar- ken “Sizin tosun...” gi- bi ifadeler kullandõ. CHP’li Kõlõçdaroğlu, uyuşturucu atõşmasõ sõ- rasõnda Coppola’nõn “Baba” filmini anõmsa- tõrken; Fõrat “Baron” suçlamasõna “Ben ba- ron değilim, Mir’im, ‘Mir’ ‘Bey’ demektir” karşõlõğõnõ verdi. TBMM’de ilk kez ka- meralar önünde iki si- yasetçi hesaplaştõ. Tar- tõşma programõ 1 saat 35 dakika sürdü. Tatilde olan TBMM’de görül- memiş bir hareketlili- ğin yaşandõğõ bugünden bazõ notlar şöyle: ? AKP’li Fõrat konu- şurken, kõsa bir süre son- ra “ağzını bozdu”. CHP’den aday adayõ olan bir müfettişin ha- zõrladõğõ rapordan söz ederken, Kõlõçdaroğlu’na “Bizim tosun, bizim yakınımız olan müfet- tiş ne yapmış diye so- run...” diye seslendi. Kõlõçdaroğlu ve Fõrat, sõk sõk belge alõşverişi yaptõ. ? Fõrat, uyuşturucu savlarõna karşõ açõkla- malar yaparken “O ta- rihte şirkette değildim, velev ki ayrılmadım, MENAS bu işlerle uğ- raşmaz” dedi. Bu söz- ler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn İs- panya’da türban tartõş- malarõnõ başlatan “velev ki siyasi simge” sözle- rini anõmsattõ. Fõrat, CHP’li Kõlõçdaroğ- lu’nun kendisini “Sa- yın Baron” diye an- masõna da “Ben baron değilim, ‘Mir’im, ‘Mir’ ‘Bey’ demektir” diye tepki gösterdi. MENAS’õn hayali ihracat yaptõğõnõ Danõştay belgesiyle ortaya koydu Fırat yanıt veremedi Kılıçdaroğlu ile Fırat’ın Meclis’teki tartışmalarını Uğur Dündar yönetti. Eroin kaçakçılığı iddiasıToplantõnõn ikinci bölümünü Fõ- rat’õn ortağõ olduğu Menas AŞ’nin mallarõnõ taşõyan TIR’da 89 kg. ero- in yakalanmasõyla ilgili iddia oluş- turdu. CHP’li Kõlõçdaroğlu, iddia- sõnõn “Fırat’ın ortağı olduğu Me- nas AŞ’nin mallarını götüren tırda 89 kg. eroin yakalandı mı yakalanmadı mı” sorusu olduğu- nu anõmsatarak Başbakan Tayyip Erdoğan’dan da Fõrat’a bu soruyu yöneltmesini istediğini anõmsattõ. Menas’õn mallarõnõ taşõyan tõrda 27 Şubat 2008’de 89 kg. eroin yaka- landõğõ konusunda tereddüt olma- dõğõnõ, Fõrat’õn da bu tarihte fir- madan ayrõldõğõ yönündeki açõk- lamalarõ bulunduğunu kaydeden Kõ- lõçdaroğlu, ancak daha sonra Güm- rük Müsteşarlõğõ’na hitaben yazõlmõş bir belgenin kendisine ulaştõğõnõ belirterek şunlarõ söyledi: “Az önce Fırat’ın söylediği, Bayram Ço- lak’ın raporunda beraat ettiğini söylediği doğ- rudur, tereddüt yok. Bunları yazdıktan son- ra diyor ki, ‘idaremizden müsteşarlõkta her tür- lü engelleyici işlemin durdurulmasõ, bu konu- da tarafõma bilgi verilmesini rica ederim’. Bu, ‘bizim ürünlerimiz sõnõrdan geçerken aramayõn, artõk beraat ettik, hiçbir engelleyici işlem yap- mayõn’ demektir. Diyebilir ama önemli şey, yazının altında Mehmet Gürbüz’den sonra Fırat deniyor, ondan sonra şirket adı yazıyor. Ben iktidardaki bir partinin genel başkan yardımcısı isem, Menas yönetim kurulu üyesi değilsem, benim adımı Gümrük Müs- teşarlığı’na yazılan yazıya kim hangi gerek- çeyle koyabilir. Bunun ahlaki yönü var mı- dır yok mudur? Sadece Menas olsa tereddüt yoktu. Fırat siyasi nüfuzunu kullanmıştır.” Bu yazõnõn akla yeni soru işaretlerini getir- diğini kaydeden Kõlõçdaroğlu, Vatan gazetesi- nin Tõr’da eroin yakalanmasõ olayõnõ 10 Mayõs 2008’de manşet yaptõğõnõ ve Fõrat’a da olayõ sor- duğunu, Fõrat’õn ise kendisinin şirketten 1 Ey- lül 2007 itibarõyla ayrõldõğõ açõklamasõ yaptõğõ- nõ anõmsattõ. Kõlõçdaroğlu, “Aradan 8 ay ge- çiyor. 8 ay sonra 9 Mayıs 2008’de notere gi- dip, şu tarihte ayrıldı deniyor. Yani 1 Eylül 2007’den 8 ay geçtikten sonra notere gidili- yor. Notere gitmek o kadar zor mu? Aklını- za bir soru gelmez mi? Vicdanınızın sesini dinleyin. Sonra ne oluyor? Ticaret Sicil Ga- zetesi’ni de bulduk, hisselerin satıldığı var, 4 Haziran 2008 diye görünüyor. Oysa ay- rıldım dediği tarih 1 Eylül 2007” dedi. Fõrat’õn Vatan gazetesine verdiği demeçte, “suçlular bulundu, şoför hapiste” dediğine de dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, “Siz bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde uyuşturucu ba- ronlarının yakalandığını duydunuz mu? Van’da bir uyuşturucu baronunun karakol basıp, polislerin burnunun kabzayla kırıl- dığını biliyor musunz?” dedi. Gümrük’te “güvenli firmaların hiç aranmadan geçtiği ye- şil hat, belgelerinin incelenmesine gerek du- yulan sarı hat ve mutlaka didik didik aran- ma yapılması istenen kırmızı hat” deyimle- ri olduğunu anõmsatan Kõlõçdaroğlu, Menas’õn ise “kırmızı hat”ta yer aldõğõna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kırmızı hatta olan bir firmayı, ‘bu hattan çõkarõn’ diye Fırat’ın adının yer aldığı bir belge var. Niçin bunu der- ken, bunun altına Fırat’ın ismi yazı- lır. İtiraz ettiğim nokta bu. Bu bü- rokrasi üzerinde ciddi bir baskı an- lamına gelir. Ben Fırat götürdü, ka- çırdı bir şey demedim. İddiam şu: Fı- rat’ın ortağı olduğu Menas’ın ürün- lerini yurtdışına götüren firmanın tı- rında 89 kg. eroin yakalandı mı, ya- kalandı. Sayın Fırat’ın söylediği açık- lamalar vardı: ‘Kõlõçdaroğlu’nun id- dialarõnõ ispata lüzum yok. Şüphe uyan- dõracak ön deliller ortaya koyarsa mil- letvekilliğinden istifa edeceğim, ben müfteriyim, aşağõlõk adamõm desin ba- ğõşlayacam’ dedi. Arkadaşlar benim söylediklerimin tamamı belgeye dayalı. As- la bir tane belgesiz yok.” “Velev ki ayrılmadım’ Fõrat ise önce Kõlõçdaroğlu’ndan Menas’õn kõr- mõzõ hattan çõkarõlmasõ istemini içeren altõnda adõ bulunan belgeyi istedi. Fõrat kendisinin Me- nas’õn “en büyük” değil yüzde 30 ortağõ ol- duğunu savundu. Tekrar söz alan Kõlõçdaroğlu, Fõrat’õn Rusya ve Ukrayna’ya yaptõklarõ ihracatta “çifte fatu- ra kullandıkları” itirafõnda bulunduğunu be- lirterek, “Sayın Unakıtan ne düşünüyor” di- ye sordu. Fõrat’õn “şoförü suçlamakla” yetin- diğine dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, şunlarõ söy- ledi: “Düzgün çalışan bir firma şüpheli bir adamı niye çalıştırır? Öyle şey olur mu. Ben size yeşil hattan geçen firmaları da söyleye- yim. Menas’ın kırmızı hattan alınmasını is- teyen ben değilim. Son inceleme Ukray- na’dan gelen yazı. Çok ilginçtir ki Ukrayna, Rusya’ya yapılan ihraçta çift fatura düzen- liyoruz diyor. Sayın Unakıtan ne düşünüyor. Çift fatura terimini siz söylüyorsanız sistem bitmiştir demek...” Meclis’teki tartışmayı çok sayıda yurttaş TV’den izledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle