23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2008 CUMA 18 SPOR Kazım Kanat’ı uğurluyoruz 10.00: Sabah gazetesi önünde uğurlama 10.30: Beşiktaş Kulübü’nde veda töreni 11.45: TSYD Genel Merkezi’nde tören. Levent Camii’ne geçiş. Cuma namazõnõn ardõndan cenaze namazõ. Zincirlikuyu Mezarlõğõ’na defin. Spor Servisi - Zatürre tanõsõ nedeniyle bir süredir hastanede tedavi gören ve önceki gün akciğer yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini yuman Kazım Kanat, bugün son yolculuğuna uğurlanacak. Uzun yõllar kanserle savaşan ve bu amansõz hastalõğõ yenen usta gazeteci için ilk tören sabah saat 10.00’da Sabah gazetesinde yapõlacak. Daha sonra Kanat’õn naaşõ Beşiktaş Kulübü’nün Akaretler binasõna getirilecek (10.30) ve burada da bir tören düzenlenecek. Ardõndan ise bir dönem yöneticilik de yaptõğõ Türkiye Spor Yazarlarõ Derneği’nde (11.45) geniş katõlõmlõ bir anma gerçekleştirilecek. TSYD’deki törenin ardõndan Kanat’õn naaşõ sevenlerinin omzunda Levent Camii’ne getirilecek. Ve burada cuma namazõnõn ardõndan kõlõnacak cenaze namazõndan sonra Zircirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Yattara rest çekip gitti Geldiği günden bu yana sıkıntı yaratan Gineli oyuncu ‘Trabzon’da oynamam’ dedi ÖMER GÜNER TRABZON - Trabzonspor’da en çok konuşulan isim Yattara bu kez de transferiyle gündemde. İsmi skandallarla anõlan ve Bordo - Mavili kulüpte birçok kez sorun yaratan Yattara son olarak transferinde yaşananlarla medyada. 2003 yõlõnda Belçika’nõn Antwerp takõmõndan 400 bin Avro bonservis bedeliyle alõnan Gineli yõldõz oyuncu Katar’õn Al Sadd Kulübü’ne 10.8 milyon Avro’ya transfer oldu. Transferin perde arkasõnda Yattara’nõn artõk Trabzonspor’da oynamak istememesi ve başkan Sadri Şener’le görüşerek “Beni zorla burada tutamazsınız gitmek istiyorum” şeklinde görüş belirttiği öğrenildi. Anõmsanacağõ üzere Katar kulübünün transferi ilk kez gündeme geldiğinde Trabzonspor Kulübü Başkanõ Sadri Şener “Yattara’yı satmayı kesinlikle düşünmüyoruz. Zaten transfer sezonu sona erdi. Satılacak herhangi bir oyuncunun yerine kadroyu tamamlama imkanımız yok. Öyleyse gereksiz spekülasyonlarla kimse kafaları karıştırmaya çalışmasın. Biz oynayacağımız maçları düşünüyoruz” diyerek yõldõz oyuncunun takõmdan ayrõlmayacağõnõ belirtmişti. Ancak bir gün sonra Al Sadd’la masaya oturan Bordo - Mavili yöneticiler 10.8 milyon Avro’ya Yattara’nõn transferine onay verdi. Sadri Şener’in Gineli oyuncuyla konuştuktan sonra bu kararõ aldõğõ belirtildi. Yattara’nõn başkan Şener’in “Transfere sıcak bakmıyoruz” açõklamasõnõn ardõndan Sadri Şener’le biraraya gelerek görüştüğü ve “Beni bir kasaya kilitlediniz ve anahtarı da Karadeniz’e attınız. Artık Trabzonspor’da oynamak istemiyorum” dediği öğrenildi. Bunun üzerine başkan Şener, Katar kulübüyle olan görüşmeleri hõzlandõrarak Gineli futbolcunun transferine onay verdi. Kulübe yakõn kaynaklar Yattara’nõn parayõ seçtiğini, Katar’a giden bir oyuncunun kariyeri düşünemeyeceğini ve artõk Trabzonspor’a katkõ sağlayamayacağõ görüşünde birleşti. Transferdeki tek pürüz ise Bordo - Mavili kulübün Yattara’ya yaptõğõ 500 bin Avro’luk peşin ödemeyi geri almak istemesiydi. Bu parayõ Gineli oyuncudan talep eden yönetim red cevabõ alõnca rota Katar kulübüne çevrildi. Al Sadd takõmõnõn da olumsuz görüş belirtmesiyle transfer askõya alõndõ. Ancak Yattara’nõn açõklamasõnõn ardõndan geri adõm atan Bordo - Mavililer 10.8 milyon Avro el sõkõştõ ve transfer sonlandõ. Atay Aktuğ döneminde yõllõk 175 bin Avro’ya oynayan Gineli oyuncunun ücretine bu yõl iyileştirme yapõlmõş ve bu sezonki fiyatõ yõllõk 1.3 milyon Avro olarak belirlenmişti. 5 sezondan bu yana Bordo - Mavili formayõ giyen Yattara Turkcell Süper Lig’de 168 maçta görev yaptõ ve 2003-04 sezonunda asist kralõ oldu. G ineli oyuncunun Trabzonspor’a transfer olduğu günden bu yana ismi hep skandallarla anõldõ. Geçen sezon ülkesine giden ve “180 bin Dolarım ödenmezse Trabzon’a dönmem, FIFA’ya giderim” tehdidi savuran Yattara, alacağõnõ ödendikten sonra Türkiye’ye dönmüştü. Çalõştõğõ teknik direktörlerle problem yaşayan yõldõz oyuncu birçok kez disiplinsiz davranõşlarõ nedeniyle takõm kadrosundan çõkarõldõ. 2004 yõlõnda eşini döven, bu nedenle jandarma tarafõndan ifadesi alõnan Yattara kõsa bir süre sonra aynõ hareketi tekrarlamõş ve eşi Amiyeta’nõn şikayeti üzerine karakolluk olmuştu. Yöneticilerin araya girmesiyle kurtulan Yattara kulüpten ceza almõştõ. Trabzonspor Kulübü Başkanõ Sadri Şener, Gineli oyuncu Yattara’nõn, Katar’õn Al Sadd Kulübü’ne transferi konusunda “Trabzonspor, büyük bir kulüptür. Yattaralar gider, yeni Yattaralar gelir. Yattara, çok önemli ve klas bir oyuncu. Ama top oynamak istemedikten sonra bize yapacak bir şey kalmıyor. Kulübün menfaatlerini düşünmemiz lazım. Bahsedilen para bana göre Türkiye’de satılan oyuncular içerisinde bonservisi en yüksek olanlardan biri. Trabzonspor için çok önemli bir rakam” dedi. HEP SORUN ADAM OLDU YATTARA’NIN KARİYERİ YIL KULÜP MAÇ GOL 2000–2001 San Garedi 16 2 2001–2002 Atletico Coleah 32 6 2002–2003 Royal Antwerp 29 10 2003–2008 Trabzonspor 168 32 Yattara, Trabzon’da oynamayacağını söylerken Bordo-Mavili kulübün başkanı Sadri Şener Gineli oyuncuya sert çıktı. CENAZE PROGRAMI Şu sıralarda futbolun en mutsuz kişisi hiç kuşkusuz Fenerbahçe’nin Teknik Direktörü Aragones. Bir Av- rupa şampiyonluğunun keyfini çıkaramadan geldiği Fe- nerbahçe’de sakatlar ordusu ile uğraşıyor. Fenerbahçeli yandaşlar da en az onun kadar mutsuz, üstelik umutsuz. Transfer istiyorlar, onlar istedikçe, medya da yazdıkça Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım köpürü- yor. Elimizde futbolcu ordusu var, ama çoğu sakat. Üstelik bu sakatlıklar önceki günden değil, aylardan beri düzelmeyen, düzelemeyen sakatlıklar. Sakatlık- lar neden bu kadar uzun sürüyor? Fenerbahçeliler so- ruyor, Aziz Başkan soruyor, ben de soruyorum. Bu- nun bir nedeni olmalı... Çünkü sakatlıkların uzun sü- re geçmemesi için tıbbi bir nedeni elbette vardır. Ama bunu soran yok, söyleyen de yok. Sonunda Aziz Yıl- dırım bir araştırma istedi, “Nedir? Ne oluyor, bana bu- nun cevabını verin” dedi. Ne yanıt gelecek, nasıl bir rapor ortaya çıkacak bilmiyorum. Ama bana kalırsa bu- nun yanıtını Aragones bundan bir süre önce futbol- cularla yaptığı toplantıda söylemişti: “Sizden istediğim tek şey profesyonellik.” Bu sözün altında o kadar çok şey var ki, ama bunu anlamak için profesyonel olmak, profesyonelliği anlamak, profesyonel futbolcu olma- nın da bir yaşam biçimi olduğunu bilmek gerek. Çarpıcı bir örnek olduğu için birçok kez yazmışım- dır, 3 büyük kulübün bir futbolcusu nefes nefese an- trenmana yetişmiş, soyunma odasında eşofmanları- nı giyerken antrenörü sormuş, “Öğle yemeği yedin mi?” Futbolcu kardeşimiz yanıtlamış: “Hocam iki tost ye- dim.” Bu futbolcu amatörlerden yetişmiş, yıllar son- ra da üç büyük kulüpten birinde futbol oynamaya baş- lamış, profesyonel olmuş, yığınla para kazanmış, ama ne yazık ki profesyonelliğin ne olduğunu öğreneme- miş. Gece yaşantısını sürdürmekten vazgeçmeyen, özel yaşantısına özen göstermeyen nicelerini medyada görüyoruz. Maç günleri de sahada yürüyerek futbol(!) oynamanın örneklerini veriyorlar. Profesyonellik han- gi alanda olursa olsun, işin gereği o alanın en iyilerinden olmaktır. Aragones her yabancı futbol adamı gibi sa- hadaki görevini düşünür. Sağlam ve takımda yer ala- bilecek kalitedeki futbolcularını sahaya sürer. Onla- rın özel yaşantıları ile ilgilenmez. Çünkü onun görev- leri arasında inzibatlık yoktur. Aragones Avrupa Şampiyonası’nda gördüğü Fenerbahçeli futbolcula- rı arıyor, oysa onlar Avrupa’dan sakat döndüler. Ay- rıca futbolcuları yakından tanıma fırsatı da pek olmadı. Ama gördüğü kadarı ile futbolcuların profesyonellik ile aralarının iyi olmadığını anladı ki “Sizden tek şey is- tiyorum, o da profesyonel olmanız” uyarısında bulundu. “Sakatım” diyen kimi futbolcuların biraz da öz- güven yoksunu olduklarını sanıyorum. Şu kadar ay ara verdikleri futbola yeniden dönmek zordur. Bu ay- rıca bir motivasyon gerektirir. Özetlersem.. şunca sakatlığın özünde (kanımca) tam bir profesyonellik olmamasıdır. Günlük yaşam programının futbol mes- leğine endeksli olarak düzenlenmesi bile uzmanlarca yapılmalıdır. İşte Aragones’in istediği budur. Pro- fesyonellik gereğinin yerine getirilmesi işin püf noktasıdır. Salonda çalışan sakat futbolcuların programları da yine uzmanlarca hazırlanmalı ve de- netlenmelidir. 2 kere 2’nin dört etmediği futbolun bi- limsel yanı işte saha dışındaki bu çalışmalardır. Fenerbahçe’deki Sakatlıklar N E Y M İ Ş / A B D Ü L K A D İ R Y Ü C E L M A N e-posta:ayucelman yahoo.com BASKET YORUM / AHMET KURT Mahalle Baskısı! Aman dikkat Ergin Ataman! Elinde ‘mal’ fazlası var: Efes Pilsen’in kadrosu o kadar çok ve kaliteli oyuncuyla dolu ki ‘ayak alıp’ takımı ikiye bölsen, biri şampiyon ola- bilir... Gel deneyelim. Aldım verdim, aldım verdim; Ya- rım ayak, burun ve hop. Dur! Geri sıçramak yok. İlk oyun- cuyu ben seçiyorum. Uzunlardan başlıyorum. Kasun mu, Kaya mı? Hımm! Benceee... Ka.. Korkma Ergin. Kimi seçeceğimi söylemeyeceğim. Daha sezonun başında takımını karıştırmak gibi bir ni- yetim yok. Yalnızca işinin zorluğunu vurgulamak için yazdım bu satırları. Evet dostum! İşin zor. Basketbolda fazla ‘mal’ göz çıkartabilir... Biliyorum: Avrupa’da dörtlü finali kovalıyorsan derin bir kadroya sahip olman gerekir. Yedi, sekiz, dokuz yet- mez. 12 ‘gerçek dev adam’la bu hedefe koşulur. (Ger- çeği ile sahtesini karıştıran devre mülk basketbol yo- rumcularına duyurulur) ‘12 dev adam’ ise ‘12 problem adam’ demektir... Seçim sizin: Ya ulusal takım gibi ya- rısı yıldız, yarısı görev oyuncularından kurulu bir kadro kurar, alt seviyedeki maçları kazanıp, sorunları sezon so- nuna (veya Tanjevic gibi Avrupa Şampiyonası’nın başlangıcına) bırakırsınız; Ya da ‘12 problem adam’la yola çıkıp, hedefe ‘12 dev adam’la varmaya çalışırsınız. Kolay değildir ama (bence de) dörtlü finale giden yol bu- dur! Darısı Tanjevic’in başına... Neyse! Efes’e dönelim. Bu sezon Ergin Ataman’ın işi gerçekten çok zor olacak: Ulusal takımda oyna- yan oyuncuların yokluğunda, İtalya turnuvasında çok iyi basketbol oynamış bir kadro ile ‘havalı’ ulu- salları aynı potada eritip yeni bir takım kurmaya ça- lışacak. Ötekiler havalı, berikiler havalı. Üstelik.. sü- re de kısıtlı. Bakalım ne yapacak? Bir elinde dörtlü fi- nal havucu, diğerinde Darüşşafaka sopasıyla 14 ki- şilik yıldızlar topluluğundan bir takım çıkartabilecek mi, yoksa kafayı mı sıyıracak? Bekleyip göreceğiz... Ergin’in üzerinde kurulacak ‘mahalle baskısı’nı da unut- mayalım: Ulusal takımdaki oyuncular Federasyon Baş- kanı tarafından koruma altına alınmışlar. Turgay Demirel işi gücü bırakmış “Kendi takımında süre alamayan Türk oyuncuları Tanjevic alıp oynatıyor ve başarı kazanıyor” hikâyesini anlatıp duruyor; aynı hikâyenin Fenerbahçe versiyonundan ise hiç söz etmiyor. Biliyorsunuz: Geçen yıllarda Tanjevic, Hakan Demirel’i ulusal takıma almış, oynatmış.. ama iş Fenerbahçe’ye gelince kadrosundaki bu oyuncuya bir dakika bile süre vermemişti. Bence.. bıraksın Turgay bu işleri! Taş koymasın Efes’in yoluna... Efes Pilsen’in dörtlü finale kalması, basketbolumuz için Ulusal takımın başarıları kadar önemlidir. Unutmasın! Spor Servisi - Turkcell Süper Lig’de Fenerbahçe bugün haftanõn açõlõş maçõnda Sõvasspor’a konuk oluyor. Sõvas 4 Eylül Stadõ’ndaki mücadelede hakem Bünyamin Gezer görev yapalacak. Lig TV’nin yayõnlayacağõ karşõlaşmanõn başlama saati ise 20.00. Şampiyonlar Ligi’ndeki Dinamo Kiev maçõnõ düşünen F.Bahçe Teknik Direktörü Aragones, bugün tam olarak iyileşmeyen Alex’i 18 kişilik maç kadrosuna almasõna karşõn riske etmeyecek. Sakatlõğõ geçen Semih ve Edu da kadroda bulunuyor. Dün akşam saatlerinde Sõvas’a giden Sarõ-Lacivertliler, G.Birliği’nden sonra bu zorlu karşõlaşmada da kazanarak seri yakalamak istiyor. e-posta:info basketdergisi.com F.Bahçe’de başkanõn yakõn çevresi oyundan ve takõmõn gidişatõndan rahatsõz ‘Sıkıntı var iyi değiliz’HİLMİ TÜRKAY Fenerbahçe, Zico’ya alõşmõştõ... Bilindiği gibi herkes her gelen futbolcuyu ya da teknik direktörü sevmez ama Zico’ya gösterilen sevgi seli bir başkaydõ doğrusu. Sarõ - Lacivertliler Zico’yu gönderdi yerine Aragones’i aldõ. O da kariyer sahibi bir teknik direktördü. Anõmsayacağõnõz gibi İspanya’yõ Euro 2008’de Avrupa Şampiyonu yapmõştõ. Ancak Sarõ - Lacivertli yönetim İspanyol hocayla daha önceden söz kesmişti... Aragones ülkemize geldiğinde iyi şeyler yazõlmadõ. Biz her defasõnda daha farklõ ve onun da yanõnda olduğumuzu gösteren haberlere yer verdik. Toplum olarak nerede olursa olsun insanlarõn ipini kolay çekeriz. Dün bir bugün iki, Aragones için ‘gidici’ ifadeleri kullanõlmaya başlandõ bile. Sarõ - Lacivertlilerde başlarda önemli değişimler gözlemlemiştik. Çalõşma temposunda, disiplinde, tepeden tõrnağa anormal bir farklõlõk söz konusuydu. Fakat ligdeki tablo hiç de iyi değildi. Sõkõntõlar vardõ, oynanan futbol kimseyi tatmin etmiyordu F.Bahçe’de. Sorunlar ertelendikçe daha da büyüyordu. Sakatlõklar, cezalõlar, istenilen transferlerin yapõlamamasõ, takõmõn tek forvet oynatõlmasõ tribünlerde seyirci sayõsõndaki azalma. İşte bu saydõklarõmõzõn her biri önemli sorunlar teşkil ediyordu. Ve başkanõn çevresi, bu nedenlerden dolayõ Yõldõrõm’a her gördükleri yerde yakõnmaktan geri kalmõyordu. Başkan ne yapsõn ki? Bugüne kadar elden geleni fazlasõyla yaptõ. Bu işler böyledir. Birçok iş yaparsõnõz bir şey olmaz, sõrtõnõzõ dahi sõvazlamazlar. Ama bir kez yapmayõn, bütün oklar şimdi olduğu gibi üzerinize gelir... OYUNU ALEX YÖNLENDİRİYOR Fenerbahçe’de maç içinde bütün toplar Brezilyalõ futbolcu, aynõ zamanda takõm kaptanõ olan Alex’te toplanõr. Serbest vuruşlar olsun, köşe vuruşlarõ olsun, hep topun başõnda yõldõz oyuncuyu görürsünüz. Bu, zaman zaman “Neden Alex? Bu takımda başkası yok mu?” eleştirilerine yol açmõştõr. Ancak yetkili bir ağõz bu konuda şunlarõ söylüyor: “Oyun içinde bütün planlar Alex’e göre şekillenir, her şey Alex’e endekslidir. Alex gerektiğinde hücuma kadar gelir, ya asist yapar ya da gol atar. Ancak Sıvas maçında oynayamayacak olması işimizi çok zorlaştıracaktır.” Aynõ yetkili ağõz orta sahanõn durumu ile ilgili olarak da şunlarõ söylüyor: “Aurelio’nun yokluğunu büyük ölçüde hissediyoruz. Çünkü O Fenerbahçe’nin olmazsa olmazıydı. Bir başka giden oyuncumuz Tuncay’ı da aramıyoruz değil. Ancak Aurelio’nun yerini kimse dolduramadı. Zico’nun döneminde Maldonado’yu almıştık, Aragones de Josico’yu istedi. Getirdik ama bizim bildiğimiz ön libero sert, agresif, ısırgan, rahatsız edici ve bıktırıcı olur. Bu özellikler ne Maldonado’da, ne de Josico’da var.” Tek forvette ısrar niye? Sarõ - Lacivertlilerde yaşanan sorunlardan biri de takõmõn tek forvet oynamasõ. Bu önemli bir sorun teşkil ediyor. Güiza bu bölgede yalnõzlarõ oynuyor. İspanyol futbolcu, rakip savunma oyunu kurarken bir sağa bir sola koşuyor; enerjisini tüketmekten başka bir şey değil yaptõğõ. Oysa Aragones Güiza’yõ ikili oynatmayõ düşünse (Semih’le) daha iyi olmaz mõ? Yetkili ağzõn yorumu şöyle: “Dinamo Kiev maçında bir kez daha bakacağız. Güiza yetenekli birisi, yeri geldiğinde tek forvetli oyunda iyi işler yapabiliyor. Ancak buradan sağlıklı sonuç henüz alınmadı. Sanırım Kiev maçı teknik heyetin karar maçı olacak. Eğer tek forvetli sistem verimli olursa buna devam edilecek aksi halde hocamız zorunlu değişime gidecektir.” SIVASSPOR’LA ZORLU RANDEVU Aurelio. Alex.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle