Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Haber Servisi - 78’liler Girişimi
dün İstanbul Tabip Odasõ’nda düzenlediği top-
lantõda “Diyarbakır Askeri Cezaevi gerçe-
ği ile yüzleşme ve Adalet Komisyonu”nun
çalõşmalarõ konusunda bilgi verdi.
Toplantõda konuşan Tarık Ziya Ekinci, 12
Eylül’ün ardõndan Diyarbakõr Cezaevi’nde ya-
şananlarõn tanõklarõnõn olmasõna karõşõn an-
latõlanlarla resmi makamlarõn ilgilenmediği-
ni ifade ederek “Basının bu konuda en
önemli görevi, toplumun geleceğini uyar-
mak ve toplumu etkin bir şekilde görevle-
rini yerine getirmesini sağlamaktır. İn-
sanlar da geçmişiyle hesaplaşıp geleceğini
kurmak zorundadır” diye konuştu.
Avukat Ergin Cinmen ise 12 Eylül 1980
darbesinin geçmişte yaşanõlan bir problem ol-
madõğõnõ, tam tersine bugün yaşanõlan ciddi
bir problemlerin kaynağõ olduğunu anlattõ.
78’liler Girişimi “Diyarbakır Askeri Ce-
zaevi gerçeği ile yüzleşme ve Adalet Ko-
misyonu”nun raporunda ise Diyarbakõr Ce-
zaevi’nin 12 Eylül sürecinin en kanlõ ceza-
evlerinden biri olduğunun altõ çizildi.
1980-1984 döneminde Diyarbakõr Askeri
Cezaevi’nde neler yaşandõğõnõ gözler önüne
sermenin, gerçekleri ortaya çõkarma ve ceza-
evindeki yaşam koşullarõnõn neden olduğu
mağduriyetlerin ortaya konulmasõnõn amaç-
landõğõ belirtilen raporda, “Bu çalışmanın ce-
zaevinde yaşanılanların toplumun bilinci-
ne çıkmasına ve adaletin sağlanması yo-
lunda bir ilk adım olacağı inancındayız” de-
nildi.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
lığında Alman makamlarınca suç sayılan işlerinin
tümünü bir bir anlatmışlar. Alman makamları bu
anlatımları belgelendirip mahkemenin önüne
koymuş.
Bize öyle geliyor ki, Almanya’daki Deniz Fene-
ri yöneticilerinin küçük bir hatası olmuş:
Almanya’yı Türkiye ile karıştırmışlar!
Mahkemedeki belgelere göre Almanya’daki
yurttaşlarımızın yardımseverlik duyguları kulla-
nılmış, onlardan toplanan paraların yarısından faz-
lası özel şirketlere aktarılmış. Bir insanın toplumun
dini ve insani duygularını kullanarak topladığı pa-
rayı kendi çıkarı için kullanmasına ne ad verilebilir?
Bizim aklımıza çok ad geliyor ama, sanıyorum
okurların da yakıştırma gücü az değildir!
Almanya’da ortaya çıkarılan binlerce sahte
yardım makbuzu Türkiye’de yapılacak ciddi bir so-
ruşturma sonunda pek çok gerçeği ortaya çıka-
rabilir.
Deniz Feneri olayının gündeme getirdiği iki ger-
çek daha var:
1- Siyasetin finans kaynakları.
2- Sosyal devlet kavramının yerini sadaka-t sis-
teminin alması.
Aslında yukarıdaki iki şık iç içe. Toplandığında
sarsılmaz bir imparatorluk ortaya çıkıyor.
Deniz Feneri programcıları, özünde Amerika’yı
yeniden keşfetmediler. Bu İslam coğrafyasını
etkisi altına alan “Müslüman Kardeşler” tipi bir ör-
gütlenme biçimi.
1920’li yıllarda Mısır’da kurulan İhvan-ı Müsli-
min, yani Müslüman Kardeşler şu stratejiyi be-
nimsemişti:
Halkın dini duygularına hitap ederek onları
kendine bağla... Organize güç oluşturarak ve dev-
let olanaklarını da kullanarak para gücü oluştur...
“Hepimiz Müslümanız ve kardeşiz” yaklaşımıyla
kalben kendine bağladığın insanların karnını do-
yur ve mideden de kendine bağla...
Mısır’daki yönetimler bu yöntemle devletin
bambaşka bir yapıya sürükleneceğini görünce
onaylaması zor sert önlemler aldılar. Müslüman
Kardeşler Örgütü, terörü de içinde barındıran, ama
toplum içinde yer eden bir yapıya dönüştü.
Suriye ve Ürdün’de de benzer yapılanmalar de-
nendi. Mısır’da yaşananlar dikkate alınarak erken
önlem alındı!
Deniz Feneri Almanya kaynaklı son olay değil.
Bu gidişle öyle de olmayacak. Daha önceki yıllarda
da tabela holdinglerinden kooperatif kandırma-
calarına kadar bir dizi soygun yaşandı.
Neden Almanya?
1960’lı yıllarda Almanya’ya giden yurttaşlarımız
ilk şaşkınlığın ardından kendilerine sordular:
Biz kimiz?
Türkiye onlara, “Siz gurbetçisiniz. Biriktirdiğiniz
paranın bir kısmını bize yollayın, ekonomiye kat-
kıda bulunun, bu bize yeter” dedi. Almanya ise,
“Siz geçici işçisiniz, bir süre çalışıp ülkenize dö-
neceksiniz. Çok da yerleşmeyin” dedi.
Süreç böyle işlemedi. Türkiye’deki yönetimle-
rin gözünde yıllarca “Mark ineği” tarifinden öte-
ye gidemeyen gurbetçilere din üzerinden iktidar
arayan kesimler kucak açtı ve bugüne gelindi.
Erdoğan’ın gözünde bu örgütler Türkiye Cum-
huriyeti’nin büyükelçisinden bile daha kıymetli olur-
sa ortaya başka ne çıkacaktı ki?
Sadaka-t sistemi rejime dönüşme arayışında!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
geçilmesine katkıda bulunacağını söyledi.
Altı yıl geçti. Baykal, RTE’ye dokunulmazlık ucu-
besini kaldırmayı vaat ettiğini ama gerekeni yap-
maya geldi mi yan çizdiğini anımsattı.
AKP iktidarında ayyuka çıktı yolsuzluk olayla-
rı. Partiyle doğrudan bağlantısına işaret eden olay-
lar yaşandı, yaşanıyor.
Hakkındaki çeşitli suçlamalardan dokuza yakın
dosya yargıya gitmeyi bekliyor.
AKP grubunun neredeyse yüzde 25’i ile ilgili dos-
yalar Meclis’te.
Dokunulmazlığa dokunmayarak yolsuzlukla-
rın, yolsuzluk veya rüşvet sanıklarının koruyucu me-
leği RTE ne yapıyor?
Bakın ne yapıyor: Önce kimsenin yutmadığı bir
karşı öneri ile sahneye çıkıyor. Sadece milletve-
kili dokunulmazlığının değil, memurlara uygulanan
ve ancak amirinden izin alınması koşuluyla yar-
gılanmalarını sağlayan yasal hükümlerin de kal-
dırılmasını ve böylece dokunulmazlık konusunda
eşitlik sağlanmasını istiyor ve:
Sonra… 2008 yılının bir ayında bu sözünü, bu
önerisini tamamen çürüten bir icraat sergiliyor.
Belediye Başkanlığı döneminde siyasette yol ar-
kadaşı, RTÜK gibi önemli bir kurulun başına ge-
tirdiği Zahid Akman’ı yargının pençesinden kur-
tarmak için bürokratlara, memurlara işleyen yar-
gıya götürülmelerini engelleyen amirinden izin al-
ma yetkisini daha genişletiyor.
Nasıl mı? Şöyle:
Almanya-Türkiye arasında tarikat şebekesi ça-
lıştı ve RTE:
Deniz Feneri soruşturmasının eninde sonunda
himayesinde olan eski yol arkadaşı Zahid Akman’a
ulaşacağını çok önceden öğrendi. Olay patlayıp
isimler ortaya dökülmeden bir ay önce...
...RTÜK Yasası’nda ufacık bir değişiklik yaptı.
Zahid Akman hakkında soruşturma başlatmayı
Başbakan’ın iznine bağladı.
RTE nerede duruyor şimdi?
Örneğin din iman birlikteliği söz konusu oldu mu
RTE; daha önceki vaatlerini, örneğin dokunulmazlık
konusundaki önerisini anımsamıyor bile.
Ulusal kanallara ahlak, sosyal terbiye, doğruluk
nasihatlerinde bulunan, kimi kanalları kapatan Bay
Zahid Akman’ın Frankfurt savcısının iddianame-
sinde tam 34 kez adı geçiyor.
Başka bir dava nedeniyle Almanya’ya girer gir-
mez yaka paça savcının önüne çıkarılacak olan Za-
hid Akman, sağa sola ahlak dersi veren, çok ama
çoook Müslüman bir kişi olarak RTÜK’teki baş-
kanlık görevinden istifa etmeyi aklının ucundan bi-
le geçirmiyor.
Balık baştan kokar mı kokmaz mı?
Bu ülke balığın baştan koktuğunu ispat eden bir
ülkedir.
Doğal olarak sonuç:
Din ve imanı sömürerek iktidara taşımakta yar-
dımcı olanların egemen olduğu bir ülkede; yol-
suzluklar, rüşvet olayları elbette giderek artar, ar-
tacaktır...
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 12 EYLÜL 2008 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 29
Edirne PB 33
Kocaeli PB 30
Çanakkale PB 29
İzmir B 32
Manisa A 34
Aydın A 34
Denizli A 34
Zonguldak PB 27
Sinop PB 26
Samsun PB 27
Trabzon PB 27
Giresun PB 27
Ankara PB 31
Eskişehir PB 30
Konya PB 30
Sıvas PB 27
Antalya PB 30
Adana PB 35
Mersin PB 32
Diyarbakır Y 34
Şanlıurfa Y 36
Mardin Y 31
Siirt Y 31
Hakkâri PB 24
Van PB 27
Kars PB 25
Oslo PB 15
Helsinki PB 13
Stockholm PB 15
Londra Y 18
Amsterdam Y 19
Brüksel Y 16
Paris Y 19
Bonn Y 26
Münih Y 25
Berlin PB 19
Budapeşte Y 24
Madrid PB 25
Viyana Y 22
Belgrad Y 22
Soyfa PB 31
Roma PB 29
Atina B 31
Zürih Y 18
Moskova Y 10
Aşkabat A 32
Astana B 23
Taşkent A 34
Bakû B 27
Bişkek A 32
Tiflis PB 22
Kahire B 33
Şam PB 33
Yurtta yağış bek-
lenmiyor. Yurdun
kuzey ve doğu ke-
simleri parçalı bu-
lutlu; diğer yerler
az bulutlu ve açık
geçecek. Hava sı-
caklıkları 2 ila 4
derece artacak.
Köylerimizin
Öğretmen Özlemi
ilköğrenimlerini ta-
mamlayan öğrencilere
daha ileri öğrenim
yapma yollarõnõ gös-
terir, onlara her yön-
den destek olurlardõ.
Bunlarõn yanõ sõra köy
halkõnõn da eğitimine
yardõmcõ olurlardõ; ye-
tişkinlere okuma yaz-
ma öğretir, onlarõ ilk-
öğrenimlerini tamam-
lamaya yöneltirlerdi.
Ayrõca köy halkõnõn
sağlõğõyla da ilgilenir,
onlara bir yandan sağ-
lõklõ yaşam yollarõnõ
öğretirken, diğer yan-
dan hasta olanlara te-
davi yollarõnõ ve yön-
temlerini gösterirler-
di. Köy halkõnõ bilgi-
leri ölçüsünde tarõm
ve iş hayatõna da yö-
neltir, bu alandaki ya-
yõnlarõ bulma ve bun-
lardan yararlanma yol-
larõnõ gösterirlerdi.
Köy öğretmenleri,
köylerde ve köyler ara-
sõnda huzurlu bir orta-
mõn yaratõlmasõnda da
önemli rol oynamak-
taydõlar. Ayrõca dev-
letin köydeki bir tem-
silcisi olarak devlete
bağlõlõğõn önemini ve
halkõn devlete karşõ
olan görevlerini anla-
tõr ve köy halkõnõn de-
mokratik bir ülkenin
özgür vatandaşlarõ ol-
manõn mutluluğunu
duymasõna da yardõm-
cõ olurlardõ.
Taşmalõ öğretimin
maliyeti ve kaza riski
çok yüksektir. Altõ, ye-
di yaşõndaki küçük ço-
cuklarõn uzak mesafe-
lere gidişleri, dönüşle-
ri ve aile sevgisinden
uzak kalõşlarõ da çeşit-
li psikolojik ve beden-
sel sorunlar yaratmak-
tadõr. Ayrõca taşõmalõ
öğretim nedeniyle
köyler boşalmakta, şe-
hirlere akõn olmakta,
böylece tarõm alanlarõ
boş kalmaktadõr.
ABD’deki öğreni-
mim sõrasõnda, uygu-
lama hocamõz bizlere
köy durumunda olan
küçük yerleşim birim-
lerindeki okullarõ gez-
dirdi.
Buralarda, on iki sõ-
nõflõ okullarõn tek öğ-
retmen tarafõndan oku-
tulduğunu gördük. İn-
giltere’de, Avrupa
Konseyi’nin üyeleri-
nin bir toplantõsõnda
ziyaret ettiğimiz kü-
çük yerleşim birimle-
rinde de benzer du-
rumlar vardõ. Bu okul-
larda öğretmenlerin
yaz tatillerinde eksik
yönleri ile ilgili takvi-
ye kurslarõ aldõklarõnõ
öğrendik. Aynõ şekilde
bizim ülkemizde de
sekiz sõnõflõ köy okul-
larõnda bir ya da iki
öğretmenle öğretim
yapõlabilir.
Taşõmalõ öğretime
tümüyle son verilme-
lidir. Ancak kõsa dö-
nemde bu yapõlamadõ-
ğõ takdirde hiç olmaz-
sa öğrencilerin beşin-
ci sõnõfõ bitirinceye ka-
dar kendi köylerinde
okutulmalarõ çok ya-
rarlõ olacaktõr. Böyle-
ce köylerimizin öğret-
men özlemi de son bu-
lacaktõr.
Baştarafı 2. Sayfada
MEHMET MENEKŞE
KONYA - Konya’nõn Taşkent ilçesine
bağlõ Balcõlar beldesinde Süleymancõlara ait
bir Kuran kursunda meydana gelen patlama-
dan sağ kurtulan öğrencilere, yurt görevlile-
rinin “Burası İngilizce kursu” demeleri yö-
nünde baskõ yaptõğõ belirlendi. Öğrencilerin-
se şaşõrarak “Biz orada İngilizce Kuran kur-
su görüyorduk” şeklinde ifade verdikleri or-
taya çõktõ. Ayrõca aynõ tarikata ait erkek öğ-
renci yurdunun halen izinsiz olarak faaliyet
gösterdiği tespit edildi.
1 Ağustos’ta 18 kişinin yaşamõnõ yitirdiği
patlamayla ilgili olarak Konya Valiliği ve Mil-
li Eğitim Bakanlõğõ yetkililerinin yaptõklarõ in-
celemeler sonuçlandõ. Heyet tarafõndan ha-
zõrlanan raporda ilginç ayrõntõlar dikkat çek-
ti. Raporda çöken binanõn 2000 yõlõnda faali-
yete geçtiği, 26 Ağustos 2007’de de ruhsatsõz
ek binanõn inşa edildiği belirtilerek “Açılış tö-
renine protokolden de birçok kişi katıldı.
Asıl yıkılan binanın ruhsatlı, yıkılmayan bi-
nanınsa ruhsatsız olduğu belirlendi” ifa-
delerine yer verildi. Patlamanõn meydana
geldiği günün ertesinde yurt yetkililerinin Taş-
kent Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne gi-
derek binada “bilgisayar veya İngilizce eği-
tim kursu” açõlmõş gibi gösterilmesinin talep
edildiğine dikkat çekildi. Ayrõca raporda, so-
ruşturma sonucunda ilçe milli eğitim müdür-
lüğü eski ve yeni atanmõş yöneticileri hakkõnda
disiplin cezasõ ve görevden alõndõklarõ yönünde
Anadolu Ajansõ’nõn haber geçtiği, ancak bu ko-
nuda kimsenin bir ceza almadõğõ vurgulandõ.
Raporda, patlamadan sağ kurtulan öğrencile-
re de yurt görevlilerinin binanõn “Kuran
kursu olmadığı, İngilizce eğitim aldıkları”
doğrultusunda ifade vermeleri yönünde bas-
kõ yaptõklarõ vurgulanarak “Ancak öğrenci-
ler ezberletilen ifadeleri verirken yanlışlıkla
‘İngilizce Kuran kursu’ şeklinde ifade ver-
mişlerdir” denildi.
Raporda, yõkõlma olayõ sonrasõnda tüzelki-
şiliği devam eden Balcõlar Ortaöğretim Öğ-
rencilerine Yardõm Derneği’nin erkek öğ-
rencilere yönelik Kuran kursu eğitiminin yi-
ne ruhsatsõz ve izinsiz olarak Balcõlar belde-
sinde bir binada devam ettiğinin altõ çizildi. Ra-
porun hazõrlanmasõnõn ardõndan valilik, Taş-
kent Kaymakamlõğõ’na yazõ yazarak ruhsatsõz
kurumun 5 Eylül’e kadar kapatõlmasõ talima-
tõnõ verdi. Ancak binanõn kapatõlmadõğõ ve faa-
liyetine devam ettiği öğrenildi
‘İngilizce Kuran kursu’
AKP gidici iddiası
ni Eyüp Can’õn dünkü yazõsõ da
ilgi çekti. Can yazõsõnda, Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan’õn
gittikçe yalnõzlaştõğõnõ, Devlet
Bakanõ ve Hükümet Sözcüsü Ce-
mil Çiçek’in de mevcut durum-
dan hoşnutsuz olduğunu yazdõ.
Eygi, adõnõ vermek istemediği
cemaatin, ABD ve İsrail tarafõn-
dan manipüle edildiğini, hatta
onlarõn hesabõna çalõştõğõnõ belir-
terek iktidarõn oyundaki rolünün
her geçen gün biraz daha zayõf-
ladõğõnõ kaydetti. Ergenekon dos-
yasõnõn iktidara kadar ulaşabile-
ceğini belirten Eygi, yazõsõnda ce-
maatin Türkiye’nin idaresine el
koymak istediğini ileri sürdü.
Eygi, “Cemaat X Y Z’den mem-
nun değil, onun makamına ken-
di sadık adamlarından birini ge-
çirmek istiyor. Kendilerini ve
servetlerini emniyette görmeyen
bazı kodamanlar özel uçaklar-
la yurtdışına altın kaçırıyor.
Bu ülkede bir değil, bir sürü is-
tihbarat teşkilatı vardır. Yeni-
leri de kuruluyor. Genel bir
istihbarat savaşı havası için-
deyiz” dedi.
“Akıllara durgunluk vere-
cek” miktarda kara para birikimi
olduğunu öne süren Eygi, Türki-
ye’nin içi ateş dolu korkunç uçu-
rumlarõn kenarõnda durduğunu
savundu. Yazõsõnda “Bir tarafta
Ergenekon cehennemi, öbür
tarafta AB ve İsrail tuzağı” di-
yen Eygi, bir kõsõm Müslümanõn
da manipüle edildiğini kaydetti.
Eygi yazõsõnda şu ifadeleri kul-
landõ:
“Birileri karpuza benziyor.
Dışı yemyeşil, içi kıpkızıl... Bü-
yük tiyatro oyunu müzikli...
Ramazan münasebetiyle ilahi-
ler okunuyor, neyler çalınıyor,
bendirlere vuruluyor... Başka
yerlerde çılgın ve şehevi rock
müziği... Ramazan etkinlikleri...
Dedikodular, kulisler, saçma
sapan yorumlar. ‘Nurlu ve pem-
be ufuklara dört nala koşuyo-
ruz...’ Dikkatli olun, aman at-
larınızın ayakları sürçmesin ve
yerlerde sürüklenip parça par-
ça olmayın. Birileri bu yoldan
dönmez. Fırtına korkunç, gök-
te kara bulutlar, tekne dalgalar
arasında çatırdayarak menzil-
i maksuduna doğru yol alıyor
güçlükle. Bir tarihi arızanın
son perdesini seyrediyoruz.”
Eygi’den tuhaf bir anı
Eygi, yazõsõnda “Nereden ak-
lıma geldi, bilmiyorum” dediği
şöyle bir anõsõnõ da anlattõ:“Yıl
1984. Üç ayrı ‘fikir suçundan’
dolayı Sağmalcılar Cezaevi’ne
atılmışım, çile dolduruyorum.
Tutuklulardan biri bütün mem-
leketin tanıdığı bir zat. Zengin
mi zengin, nüfuzlu mu nüfuzlu.
Su gibi para harcıyor. Esaret
içinde bir saltanat. Günlerden
bir gün kulağıma eğildi, ‘Yarõn
Vali Bey hapishaneyi teftişe ge-
lecek. Teftiş bahane, beni gör-
meye gelecek...’ dedi. Tutuklu
zat bazı zengin Musevi tacir-
lerden şantajla para çekmekten
içeri alınmış. Vali ile bu zatın ne
alakası var? Dediği gibi ertesi
gün Vali Bey cezaevini şeref-
lendirdi. Bizim koğuşa geldi, be-
ni görünce, ‘Ooo Şevket Bey biz
infaz için uzun müddet sizi ara-
mõştõk da elimize geçirememiş-
tik...’ dedi. ‘Vali hapishaneye
benim için gelecek’ diyen zatın
da elini sıktı. Fazla samimi gö-
rünmedi. Manalı bakışmalar...
İstanbul Emniyet Müdürü de
tutuklunun yakın dostuymuş...
Vali bey, emniyet müdürü ve bi-
zimki... Emniyet müdürü hak-
kında ‘Kaliforniya’da portakal
bahçeleri aldõ’ diye dedikodular
ediliyordu.”
Referans Gazetesi Genel Yayõn
Yönetmeni Eyüp Can’õn dünkü
yazõsõ da ilgi çekti. Can yazõsõn-
da, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
gittikçe yalnõzlaştõğõnõ, Devlet
12 Eylül’ün en kanlı cezaevi
Baştarafı 1. Sayfada
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlõk
Bakanlõğõ, Operatör Dr. Muzaffer Kuşhan’a
ait tesisin İşyeri Açma ve Çalõşma Ruhsatlarõna
İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre, tüm
faaliyetlerinin engellenmesine yönelik
girişimde bulunulmasõna karar verildiğini
bildirdi. Bakanlõk ayrõca Op. Dr. Muzaffer
Kuşhan’õn izin ve ruhsata tabi bir tõbbi faaliyet
olan obezite tedavisini, izinsiz ve ruhsatsõz
olarak gerçekleştirdiği kanaatine vardõklarõnõ da
açõkladõ.
Sağlõk Bakanlõğõ tarafõndan dün yapõlan yazõlõ
açõklamada, basõnda yer alan, “Dr. Muzaffer
Kuşhan’ın kliniğinde ölüm” başlõklõ
haberlerle ilgili Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ’õn
talimatõyla, Teftiş Kurulu Başkanlõğõ tarafõndan
yapõlan incelemenin sonuçlandõğõ belirtildi.
Açõklamada, şöyle denildi:
“Genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Muzaffer
Kuşhan’ın konaklama tesisinde kalan Dila
Kurt’un ölümü sebebiyle, yataklı konaklama
tesisi ruhsatına haiz işletmesinde, izinsiz ve
ruhsatsız olarak obezite tedavisine yönelik
tıbbi faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla
ilgili müfettişlik kanaati aşağıdaki gibidir.
Op. Dr. Muzaffer Kuşhan’ın izin ve ruhsata
tabi bir tıbbi faaliyet olan obezite tedavisini,
izinsiz ve ruhsatsız olarak gerçekleştirdiği
kanaatine varılmıştır. Kuşhan’a ait yataklı
konaklama tesisinin, İşyeri Açma ve
Çalışma Ruhsatları’na İlişkin Yönetmelik
hükümlerine göre, tüm faaliyetlerinin
engellenmesine yönelik girişimde
bulunulmasına karar verilmiştir. Raporun
bir örneği, Op. Dr. Kuşhan’ın eyleminin
adli yönüyle ilgili olarak yürütülen
soruşturma kapsamında Beykoz
Cumhuriyet Başsavcılığı’na
gönderilmiştir.”
Kuşhan’ın sağlık
tesisi kapatılıyor
Bakanõ ve Hükümet Sözcüsü Ce-
mil Çiçek’in de mevcut durum-
dan hoşnutsuz olduğunu yazdõ.
Yazõda birkaç gün önce Ankara
Temsilcileri Erdal Sağlam ile zi-
yaret ettikleri Bakan Çiçek’in
henüz Başbakan ile görüşme fõr-
satõ bulamadõğõnõ belirten Eyüp
Can, Bakan Çiçek’in hayli sõ-
kõntõlõ olduğunu kaydetti. Can ya-
zõsõnda, Bakan Çiçek’in “Böyle
bir dönemde Türkiye’nin en
önemli medya grubu ile hükü-
met arasında gerilim yaşan-
ması kimseye fayda sağlamaz”
dediğini belirtti.
“Erdoğan güçlendikçe yal-
nızlaştı” diyen Eyüp Can, şöyle
devam etti: “Deniz Feneri Al-
manya ile ilgili iddialar onun
halktan ve haktan kopmadığı-
nın işaret fişeği olabilirdi. Ama
olmadı. Çünkü Erdoğan daha
güçlü ama bir o kadar da yal-
nız olmayı seçti. Bakmayın olur
olmaz iddialarla Aydõn Do-
ğan’a saldırdığına, aslında o
farkında olmadan kendi ken-
disiyle gölge boksu yapıyor.
Aydın Doğan sahibi olduğu
medya grubu ile Erdoğan’ın
kendisiyle kavgalı haline ayna
tutuyor. Ne hüzünlü.”
Bayraktar’ın isim sevdası
SEYFETTİN METE
ÇORUM - Eskişehir’de AKP’li Odunpaza-
rõ Belediyesi tarafõndan yaptõrõlan ilköğretim oku-
luna Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanõ Er-
doğan Bayraktar’õn babasõ Ahmet Hamdi
Bayraktar’õn adõnõn verilmesinin ardõndan
Çorum’da da AKP’li belediye tarafõndan yap-
tõrõlan parka, Bayraktar’õn dayõsõ Rahmi Mol-
laalioğlu’nun adõ verildi. Parkõn açõlõşõ ise bu-
gün Bayraktar tarafõndan yapõlacak.
AKP’li Çorum Belediyesi’nce Buharaevler
Mahallesi’nde 30 bin metrakere alana yaptõrõ-
lan, içerisinde çocuk parkõ, lokanta, kafeterya ve
spor tesislerinin bulunduğu parka TOKİ Başkanõ
Bayraktar’õn 1980’li yõllarda Çorum Adliye-
si’nde hâkim olarak görev yapan dayõsõ Rahmi
Mollaalioğlu’nun adõ verildi.Yapõmõna 2006 yõ-
lõnda başlanan parka Mollaalioğlu’nun adõnõn ve-
rilmesi Belediye Meclisi’nin 2 Eylül’de yapõlan
toplantõsõnda 32 üyeden, AKP’li 21 üyenin oyuy-
la kabul edildi. 11 CHP’li üye ise buna karşõ çõk-
tõ. CHP’liler, parka bir şehit adõ ya da parkõn kar-
şõsõndaki lisenin adõ da olan “Mehmetçik” adõ-
nõn verilmesini istediler. Çorum Belediye Mec-
lisi CHP Grup Başkanõ Ertuğrul Akkaya ise
olayõ “yağcılık” olarak nitelendirdi. CHP İl Baş-
kanõ Tufan Köse ve partili meclis üyeleri ile bir-
likte bir basõn toplantõsõ düzenleyen Akkaya, “2
Eylül tarihinde yapılan meclis toplantısında
alınan bu kararı kelimenin tam anlamıyla kı-
rıcı ve utanç verici olarak nitelendiriyoruz”
dedi. Akkaya, aynõ toplantõda bir mahalleye de
Akkent adõ verildiğine dikkat çekerek şunlarõ
söyyedi: “Celilkırı mevkisine TOKİ tarafın-
dan yaptırılan 2 bin 500 konutun bulundu-
ğu bölgenin mahalle olması da gündeme
geldi ve mahallenin adı ‘Akkent Mahallesi’ ola-
rak kabul edildi. ‘Ak’ temizliği, paklığı ifa-
de eder ve herkes tarafından da olumlu bu-
lunur. Ama buradaki ‘ak’ bir yerlere mesaj
göndermek amaçlı. AKP’nin üst organları-
na gönderilen bir mesaj var burada. Yağcı-
lıkla devlet kurumları yönetilemez ve hiçbir
yere varamazlar. Yağcılığın sonu yoktur, so-
nuçları vardır. Bir gün ayakları kayacaktır.”
DİLA KURT’UN ÖLÜMÜ