02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Serkan Deniz: “İçki polemiğinde RTE’ye son söz: Gidişinize kadeh kaldıracağımız gün yakındır.” Out: El feneri In: Deniz Feneri! Helal İlker Çamkır: “Almanya’da mı Türkiye’de mi; hangisinin daha helal fener olduğunu her şeyden önce ulemaya sormak gerekir!” Telaş Nami Tepe: “Telaşın nedeni anlaşıldı: Deniz Feneri sönerse gemicikler yolunu nasıl bulacak, bir düşünsenize!” Ortak Cengiz Bıçakçı: “Fetoş Türkiye’ye gelemiyor, Zahit Akman Almanya’ya gidemiyormuş. Arabistan’da buluşsunlar!” YağmurDeniz Datça Kaymakamı Mustafa Kaya! DATÇA’DA “hacı” denen emekli astsubayın evine diktiği hoparlörden ezan ve ilahi yayınını nasıl yaptığını merak etmiş; ilçede devletin bir yetkilisi olup olmadığını sormuştuk. Varmış; bu iki kafadar Datça Kaymakamı Mustafa Kaya’ya güvenerek hoparlörleri dikmişler. Hoparlörlerden şikâyetçi olan yurttaşlara Datça Kaymakamı Mustafa Kaya’nın yanıtına bakın ve Türkiye’nin halini anlayın: “Çevrede oturan insanlar, ramazan boyunca ezanı Muhammedi, duymak istiyorlardı, ben de ramazan boyu günde beş kere evden ezan yayımlayın dedim. Müftü de gelenler arasındaydı, onun kontrolünde olacak, ne var bunda?” - Fatih Terim gazeteciye küfretmiş... “Tayyip’e özenmiştir!” ÇEVRECİNİN daniskası olduğunu geçen hafta medya patronu Aydın Doğan’a sataşırken kanıtlayan Başbakan RTE; bu vesileyle Hilton Oteli’nin arazisine nasıl sahip çıktığını ve fazladan bina yapılmasına izin vermediğini anlatıp sözü “Sevsinler sizin çevreciliğinizi” diyerek bağlamıştı. Kimseyi ayırmadan herkesi seviyor; herkesi kucaklıyor; sevgi dolu bir Başbakan! Böylesi az bulunan başbakanları halkın sadece yüzde 47’sinin değil yüzde 100’ünün sevmesi gerekiyor. CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı da aynı kanıda olmalı ki, RTE’ye “Sizin çevreciliğinizi de sevsinler” demekten kendini alamıyor: “Şişlililer adına size ‘Günaydın’ diyorum. Yeni uyandınız galiba! 1995 yılı ortalarında zat-ı âliniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, ben ve o zamanki belediye meclisi üyesi arkadaşlarım Cemile Tan, Arif Ergüneş, Süleyman Güven, Erkal Yici sizi işgal ettiğiniz makamda ziyaret etmiş ve birlikte öğle yemeği yemiştik. Yemekte sizden; Mecidiyeköy’ün ortasında belediyeye ait 63 bin metrekarelik arazinin yeşil alan olarak kalmasını ısrarla rica etmiştik. Eski İETT garajı olan arazinin alışveriş merkezi yapılmak üzere Cevahir Grubu’na satılmasına izin vermemenizi istemiştik. Yemeğinizi yerken ‘tamam bakarız’ demiş fakat yediklerinizi hazmettikten sonra o araziye tam üç katı yapılaşma yani 180 bin metrekarelik betonlaşma izni vermiştiniz. Hatırladınız değil mi? Yine hatırlayacaksınız, Mecidiyeköy’deki son büyük yeşil alan olan ve hem tarihi hem de kültürel bir değer taşıyan 24 bin metrekarelik Likör Fabrikası arazisinin imar planı değişikliği ile altı katı yapılaşma yani 142 metrekarelik betonlaşma iznine zat-ı aliniz bu kez Başbakan iken seyirci kaldınız. Başbakan olduğunuz için işgal ettiğiniz makamda sizinle yemek yiyemedik ama böyle bir talana seyirci kalmamanız için zatınızı ısrarla yine uyardık. Ama uyarılarımızı hiç dikkate almadınız. Bugün Hilton Oteli’nin arazisinin talana açılmasına, fazladan bir santim daha betonlaşmasına izin vermeyen çevreciliğiniz karşısında gerçekten ‘Günaydın, yeni uyandınız galiba’ demekten kendimizi alamıyoruz. Ne oldu size böyle, yoksa yine attan mı düştünüz!” Çevreci RTE GÖRÜŞ SADIK ÇELİK* Can Boğazdan Gidiyor! Gıda kaynaklı sağlıksız, konforsuz, mutsuz bir ya- şamın, zamanından önce gelen ölümlerin ve gıda ze- hirlenmelerinin başlıca nedenleri arasında dengesiz ve yetersiz beslenme ile zararlı mikroorganizmaları saymak mümkün. Bunların yanında kötü alışkanlık- lar, fast-foodlar, hareketsiz (sporsuz), TV/bilgisaya- ra bağımlı, doğadan kopuk bir yaşam vb. nedenle- ri sayabiliriz; daha da çok örneklerini verebiliriz. Bu yazının konusu geçen günlerde Kanada’da yaşanan ciddi gıda zehirlenmesi haberi ve mimarlık öğrenci- si Dila Kurt’un daha hayatının baharında (19 yaşın- da) aşırı kilolarından kurtulmak isterken hayatını yi- tirmesi haberi. Sevgili okurlar, Kanada’da MapleLeaf et fabrika- sının ürettiği salam, sosis ve diğer et ürünlerinde or- taya çıkan Listeria Monocytogenes bakterisi bugü- ne kadar 38 kişinin ölümüne neden oldu. Bu bakte- ri daha çok bebekler, yaşlılar, hastalar, hamileler ve bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ölüme yol açabiliyor. Kanada’daki ölümlerin büyük bölümü de 60-65 yaş üzeri yaşlıların kaldığı bakımevlerinde oldu. MapleLeaf ürünlerinin çoğunlukla hastane ve bakı- mevlerinde kullanıldığı, ölü sayısının artmasından kor- kulduğu belirtildi. Gıda zehirlenmesine neden olan mikroorganiz- maların varlığı insanlık tarihinden daha ötelere kadar gider; bunlar her yerde ve zor koşullarda yaşayabi- len canlılardır. Hijyenin ve sterilizasyonun, sanitas- yonun sağlanamadığı tüm yaşam alanlarımızda ve gıdalarımızda mikroorganizmalar mevcuttur. Gıda ze- hirlenmesinin temel unsuru mikroorganizmalar, bi- rim dozdaki sayıları, zarar verme kapasiteleri ve ma- ruz kalanın bağışıklık sisteminin gücü oranında et- kilidirler. Mikroorganizmaların üremesinde zaman, ısı, nem üç temel unsurdur. Gıda üreten kurumlar, lokantalar, et ve et mamu- lü üreten tesisler, yemek fabrikaları, çiğ süt, pastö- rize olduğu sanılan süt ve peynir, dondurma, piş- memiş sebzeler, fermente çiğ et sosisleri, çiğ ve piş- miş kümes hayvanlarının bütün tipleri, tütsülenmiş balık gibi yiyeceklerde Kanada’daki olayda etken olan Listeria Monocytogenes adı verilen bakteri buluna- bilir. Bu bakteri +3 derece gibi düşük sıcaklıklarda da üreme yeteneğine sahip olduğundan dondurul- muş gıdalarda da çoğalabilir. Hijyen, sanitasyon ku- rallarına uymadan gerekli temizliğe, titizliğe özen gös- terilmeden hazırlanan gıdalar insan sağlığını tehdit edici ve sakıncalı olabilir, hatta ölümlere yol açabi- lir. Asgari hijyen koşullarının dahi sağlanmadığı or- tamlar, yiyeceklerde mikroorganizmaların çoğal- masına ve toksine dönüşmesine neden olurlar. Bunlar da, gıda zehirlenmesinin en tehlikelisi olan Bo- tulizme yol açabilir ki bu da çoğunlukla ölüm demektir. Peki, ne yapmalı? İşlenmiş gıda alırken sağlıklı şart- larda üretildiğinden, soğuk zincirin bozulmadığından, uygun koşullarda depolandığından ve son kullanım tarihi aralığında bulunduğundan emin olmalıyız. Hayvansal yiyecekler tam olarak pişirilmeli, çiğ tü- ketilen meyve sebzeler, bol temiz suda yıkanmalıdır. Gıdalar uygun saklanma sıcaklıklarında bekletil- melidir. Sanırım bunları yerine getirirsek gıdalarımız yaşamımıza hayat vermeye, bizi sağlıklı, mutlu kılmaya yetecektir. Aksi durumlarda ise yazımızda belirttiği- miz Kanada’daki örnekte olduğu gibi gıdalarımız düş- manımız olabilir, sağlığımıza zarar verebilir. Diğer va- kada görüldüğü gibi, maalesef gıdalarımızın yanlış, aşırı tüketilmesi, bilinçsiz, dengesiz beslenme alış- kanlıkları ve kişiden kişiye değişen metabolizma ya- pısı, yeterli düzenli hareket (jimnastik) yapmama, ge- netik ve ailesel nedenler ile kötü alışkanlıkların (aşı- rı alkol tüketimi gibi) yanı sıra yabancı beslenme tarz- larının (örneğin Çinlilerin Batı tipi beslenme ve yaşama alışkanlıklarıyla, fast-food’la, kolalı içeceklerle gittikçe daha şişmanlamaları ve Batılılar ve Araplar gibi obe- ziteyle karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz) neden ol- duğu obezite ile TV ve bilgisayar başında geçirilen uzun, hareketsiz saatler, aşırı miktarda tüketilmesi za- rarlı olan gıdalar (tatlı, çikolata, kahve, cips, gofret, kolalı içecekler, ketçap, mayonez, margarin gibi) in- sanlarımızı ve toplumumuzu tehdit etmektedir. Sonuçta, bu insanlar imkânları ölçüsünde bozu- lan vücut görünümlerini ve sağlıklarını düzeltmek için uğraş vermekte, çaba sarf etmekte, çare aramak- tadırlar. Meselenin bundan sonraki boyutu konunun uzmanlarının işi; ancak sonucu yaratan maalesef ai- le, birey ve eğitim yapımızdır diye düşünüyorum. * Keyveni Catering Yönetim Kurulu Başkanı MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bir zamanlar, ülke, başta si- yaset olmak üzere bir sorunlar yumağı haline geldiğinde, “Or- talık toz dumandan geçilmi- yor!” denilirdi. Son günlerdeki durumumu- za bu deyiş pek uzak düşüyor. Çünkü “çamur deryası”ndan, hem de kokulusundan geçil- miyor. Başbakan dengesini iyice yi- tirmiş gibi; açıyor ağzını yu- muyor gözünü; adeta söyledi- ğini duymuyor. Bu kez hedefte “basın” var; bir medya grubu var. Basına bu boyutta, bu içerikle, bir kabile başkanına bile yakışmayacak bir biçemle (üslupla) saldırma- sının karşısında, insanın bu ne “nankörlük” diyeceği geliyor. Yakın geçmişi azıcık şöyle bir anımsayıverelim. Kendisinin “başbakan” olabilmesi için, tam anlamıyla bir “hülle” seçim ayarlandığında, şimdi hedef tahtasına koyduğu basın gru- bundan çınlayan bir “ses” çık- mış mıydı? Aksine, kuvvetli bir destek vardı. O zamanki bu tutum, bu yı- lın haziran ayında, “günah” çı- karırcasına bir bir açıklanıp anımsatıldı “Hürriyet”te; sanırım biraz “üzüntü”yle... Oysa bu “hülle seçim”in, de- mokrasi bağlamında, “utanı- lacak” bir durum olduğunu “Cumhuriyet” günlerce yazdı durdu o tarihlerde. Ama Erdoğan Başbakan olup “icraat”a başlayınca, bir “övgü” kuşatması içine alını- verdi medya tarafından. Belediye Başkanlığı süre- since söyledikleri, görüşleri unutuldu; bunların üzerine sün- ger çekilmiş gibi bir ortam ya- ratıldı. Sanki R.T. Erdoğan, başba- kan olması için, gökten zembille indirilmişti. Oysa söyledikleri yenilir yu- tulur cinsten değildi. Ne di- yordu: “Elhamdülillah şeriatçı- yız!”; “Referansımız İslamdır, tek hedefimiz İslam devleti- dir!”; “Hem laik hem Müslüman olunamaz, ya Müslüman ola- caksın ya laik!” Yaz yaz bitmez. Ne ki, Baş- bakan olduktan az sonra, “Ben gelişerek değiştim!” fetvasını veriverdi. Bugün hedefe mıhlanan medya da içinde olmak üzere basında, “değişim, değişme, değişmek” üzerine, felsefesel açıklamalar, çözümlemeler, yo- rumlar “koro” halinde seslen- dirilir oldu. Erdoğan pek “keyif”liydi. “Ta- kıyye”si tutmuştu. Bu kadarını yeter gördü. Bu fetvasını “nes- hetti” askıya aldı. “Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fi- kirler değişmez!” diye yenisini ilan etti. Oysa “koro” bunu duyma- mazlıktan geldi; “fasıl” dirençle sürdürülüyordu, “değişti, değişti nakaratı”yla... Bu curcunada, sürekli olarak Cumhuriyet’in, hedef medya- daki -zaman zaman hafiften ha- fiften olsa da- bir elin beş par- mağı kadar olan kişilerin dışın- da, ülkenin nereye doğru yol al- dığını görüp de dile getiren başka kalem yok gibiydi. Üstüne üstlük Erdoğan’ın: “Cumhurbaşkanının, ‘İmam- hatipli olacağı günler yakındır!” söyleminden kaynaklanan bir esinti ortalığı sarınca, Emine Hanım engeli yaşanmaması için, medyada bir “Tesettür Güzellemesi” yarışı başladı. Tesettürlü kadınların: “Vü- cut hatlarını ortaya çıkaran el- biselere yönelip kadınlaştığı”; aynı zamanda “cezbedici şuh bakışların da görünmeye baş- ladığı”; “güzel bir tesettürle, kadınların son derece şık, çekici, güzel olabileceği” özendirici bir dille anlatılıyordu; bunun kadını ikinci sınıf insan konu- muna getirdiğine hiç değinil- meden. Alıntılar, Akit, Vakit, Yeni Şa- fak’tan değil; 2005 yılı Ka- sım’ının Hürriyet ve Radikal’inin ünlü usta kalemlerinden. Ama Erdoğan’a adeta ta- pınç düzeyindeki bu koltukla- manın, “hedef medya”daki en doruk noktası kuşkusuz, Baş- bakan’ı Atatürk ile karşılaştır- maktı. Neyse ki, bu karşılaştırmada “insaflı” davranılmış, kendisinin Atatürk ile “eşit”(!) olduğu so- nucuna varılmıştı... Bütün bunların karşısında Erdoğan’ın şimdi yaptığı “nan- körlük” değil de nedir? Başbakan ile bunlar yaşa- nırken, Cumhuriyet günlerce süren: “Tehlikenin Farkında mı- sınız?” uyarılarıyla yalnız top- luma değil, bütün kurumlara sesleniyordu. Hikmet Çetinkaya’nın dediği gibi, “hedefteki medya”nın sa- hibi artık bunu gördü. Şimdi beklenen, bu olup bi- tenin “bireysel” bir çatışma ol- madığı -temelinde “rejim” de- ğişikliği yatan- “gerçek” ne- denin bütün boyutlarıyla sergi- lenmesi. Kadeh SESSİZ SEDASIZ (!) Gelinen Nokta [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com12 Elül OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kalabalõktan aşõrõ derecede korkma. 2/ Şaş- ma belirten bir ünlem... Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek biçimde kullanma sanatõ. 3/ Kaba, biçim- siz... “Bir dost bulamadõm --- akşam oldu” (Pir Sultan Abdal). 4/ İnsa- nõn kendine karşõ duy- duğu saygõ... Bir nota. 5/ Tavuğun istenilen yere yumurtlamasõnõ sağla- mak için konulan beyaz taş... Otsu bitkilerle kap- lõ olan ve zamanla önce makiliğe sonra da or- mana dönüşen ekolojik alanlara verilen ad. 6/ Japonya’da bir kent... Düşünce. 7/ Yer ölçümünde uzak- tan gözlenen taksimatlõ cetvel... Bir renk. 8/ Ulaştõrma... Böcek õsõrmasõyla meydana gelen yumru. 9/ Bitim nok- tasõ... Damlarõn üzerine döşenen kalõn ve büyük ağaç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kişinin telefonunun dinlenmesinden duyduğu korku. 2/ Muğla’nõn Ortaca ilçesine bağlõ Dalyan beldesinde ünlü bir antik kent... Kenar süsü. 3/ Un çorbasõ. 4/ Ba- şõnda ok biçiminde bir tel demeti bulunan balõkçõl ku- şu... Geçirimsiz bir toprak cinsi. 5/ Birini başkasõna kar- şõ kõşkõrtma. Büyük demiryolu durağõ. 6/ Bir sayõ... Rad- yum elementinin simgesi... Tanrõtanõmaz. 7/ Orkestra- da vurularak çalõnan çalgõlarõn tümü... Belirti, nişan. 8/ Malik, sahip... Sürdürme, devam ettirme. 9/ Kõrmõzõ mer- cimekle yapõlan bir çorba. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 F A N G R İ İ P A R A B A Ş I İ L A V F A R İ L Y L A T A L O A N U B İ S E T N A N N A R T O D E G Z A M A S A A T A F E T S H İ N K K İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 DİN tacirlerinin eski vurgunlarını, hortumlarını, soygunlarını anımsatıyor Galip Öncü: “Kombassan, Yimpaş, Jetpa’da paralar buharlaştıktan sonra, halk bunlara inanıp bir daha parasını kaptırmaz diye düşünmüştüm. Deniz Feneri soygununu görünce anladım ki; bunlarda ‘bitmez söz’, ‘utanmaz yüz’ ve ‘ağlayan göz’ olduktan sonra bu soygunlar sürüp gedecektir. Din tacirlerinin soygun şifreleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle