Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
10 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Tosunlar...
Tosuncuklar...
Marksizmi moda olarak gören bir kesim,
1980 sonrası Turgut Özal’ı Atatürk’ten son-
ra gelen en büyük “devrimci” olarak görmüş-
tü...
Türkiye çoğulcu demokrasiye geçtikten son-
ra Marksizm en büyük düşmandı.
1960 yılında sosyalizme ilişkin kitaplar
Türkçeye çevrilmeye başlandı. Ancak her çe-
viri kitap ağır cezalık oldu. 1960’tan 1971’e dek
gençler, işçiler, öğretmenler, memurlar, aydınlar
bu kitapları alıp okudu.
12 Mart ve 12 Eylül faşizmi Türkiye’de öy-
le bir ortam yarattı ki “sol” ezildi, yok edildi.
Kenan Evren ve arkadaşları aydınları, ya-
zarları, bilim insanlarını, emekçileri ve gençle-
ri salt kitap okudukları için işkenceden geçi-
rip cezaevlerinde yatırdı.
Evlerden milyonlarca kitap toplanıp yakıldı...
Marksizmi moda olarak görenler 1983 se-
çimlerinde Turgut Özal’ın ANAP’ına destek ver-
diler, Nakşiler ve Fethullahçılarla birlikte.
Oysa Marksizm moda değil, değişimin ve
gelişimin insanlık tarihindeki bilimsel süreciy-
di. Çağdaşlığı kavramak, değişimi gerçekleş-
tirmek diyalektiğin kuralı değil miydi?
Türkiye’deki sosyalist sol bu gerçeği nedense
göremedi Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından
sonra...
70’lerde CHP’yi, 80’lerde SHP’yi, 90’larda ise
DSP’yi sol bir parti sanıp peşlerine düştü.
Bugün AKP iktidarına alkış tutan kesim,
Marsizmin moda olduğunu söyleyen neo-li-
berallerdir...
Gençlik yıllarında solculuk yapmışlar, 30-40
yaş arasında Sovyetler Birliği yıkılınca “Sos-
yalizm bir modaydı, geçti” diyerek kapitalizmin
savunucusu olmuşlar, ardından da ABD em-
peryalizminin kucağına oturmuşlardır...
Bir Marksist değişimini okuyarak geliştirir.
Düşüncelerin değişmesi insanın doğasındadır.
Peki döneklik nedir?
Döneklik emperyalizme uşaklık etmek, eme-
ğe ve emekçiye olan saygıyı yitirmektir.
Çağdaş bir evrende insanın gelişimi, de-
mokrasiyi ve özgürlüğü yaşam biçimi olarak
görmesi örgütlenerek olur.
Bugün tarikatçı ve dinci kanallarda para kar-
şılığı demokrasi ve özgürlük üzerine konu-
şanlar, Marksizmi moda olarak görenlerdir.
Bunların dincilerle, eski faşistlerle işbirliği yap-
malarının tek amacı vardır: Çıkar sağlamak.
Çağdaş dünyada insan, bireyin değil toplu-
mun çıkarını savunmak için kendi tarihini yazar.
Düşünce değişimini geliştirirken “sermaye-
emek çelişkisini” göz ardı etmez.
Yurtsever olunmadan da sosyalist olunmaz!
AKP iktidarıyla, din baronlarıyla, tarikat şeyh-
lerinin müritleriyle işbirliği yapan ABD emper-
yalizminin bayraktarları Irak’ta kadınların,
çocukların öldürülmesi karşısında ne yaptılar?
Örneğin yere göğe sığdıramadıkları kimi
medya patronlarının ABD’de elini öptüğü Fet-
hullah Gülen niçin Türkiye’ye gelmiyor?
Henüz Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türki-
ye ve İran ayağı gerçekleşmediği için.
Fethullah Gülen ABD’de görevli!
Kendilerine “liberal sol” adını veren dönek-
ler niçin bu olayların üzerine gitmezler?
İkide bir Kemalizmi yerden yere vuran, “Ay-
dınlanma devrimini” aşağılayan, Köy Enstitü-
leri’ni “köylülerin okulu” olarak gören dönek-
ler “Yeni Dünya Düzeni”nin nimetlerinden ya-
rarlandılar.
Dikkat edin şeriatçı kanallara, bunlar orada-
lar...
Yurtseverelere, sosyalist sola, Kemalistlere
küfrederek ceplerini dolduruyorlar.
70’li yıllarda vatan, millet, Sakarya, “Ko-
münistler Moskova’ya” ve “kör milliyetçilik”, Tür-
kiye’de sermaye sınıfının sloganıydı, onlarla iş-
birliği yapanlar da milliyetçilik adına solcula-
rı, sosyalistleri öldürüyordu...
Kanlı 1 Mayıs’lar, Kahramanmaraş katliamı...
İşçi sınıfı hâlâ 1 Mayıs’ta Taksim Alanı’na gi-
remiyor...
Kapitalizmin ilkel aşamasında olan Türkiye,
AKP iktidarı sayesinde örgütsüz bir toplum ol-
mayı sürdürüyor.
Bizim tosunlar ve tosuncuklar da emperya-
lizmin kuklası olarak midelerini, ceplerini dol-
duruyor!
Efelen Tayyip’im efelen; gün senin bayram
senin, canımız feda senin için!..
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Başbuğ
gazetecilerle
buluşacak
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Genelkurmay
Başkanõ Orgeneral
İlker Başbuğ 16-17
Eylül’de gazetecilerle
görüşecek. Alõnan
bilgiye göre,
Genelkurmay
Başkanlõğõ
Karargâhõ’ndaki
görüşmeye bazõ medya
kuruluşlarõnõn genel
yayõn yönetmenleri ve
Ankara temsilcileri
davet edildi.
‘Cezayı
anlayamadı’
BURSA (AA) -
Genç Parti (GP) Genel
Başkanõ Cem Uzan’õn
avukatõ Şalyan Çõğgõn,
müvekkilinin Başbakan
Recep Tayyip
Erdoğan’a hakaret
ettiği iddiasõyla
yargõlandõğõ
mahkemece, bir rehber
eşliğinde “öfke kontrol
sistemi” programõna
katõlma ile “öfke
kontrolü” ve “kişisel
gelişim” konularõnda 5
yayõn okuma cezasõna
çarptõrõlmasõna
şaşõrdõğõnõ söyledi.
Çõğgõn, “Kendisi de ne
olduğunu anlayamadõ.
Bize ‘Cezayõ
anlamadõm. Ne
yapacağõm ben?’ diye
sordu. Bizler de onu
netleştirmeye
çalõşõyoruz” dedi.
CHP’ye iadeli
taahhütlü gönderi
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Dõşişleri Bakanõ Ali
Babacan, Sheraton
Oteli’nde düzenlenen
‘AB ile Türkiye
Arasõndaki Sivil
Toplum Diyaloğunun
Geliştirilmesi
Konferansõ’nõn
açõlõşõnda yaptõğõ
konuşmada, AB
sürecinin iç siyasi
çekişmelere malzeme
edilmemesi gereken bir
süreç olduğunu söyledi.
Babacan, ulusal
programõn CHP’ye
iadeli taahhütlü posta
yoluyla gönderildiğini
söyledi. Babacan, “Biz
yine de onlarõn
görüşlerine açõğõz.
Gelecek 2-3 hafta
içinde tüm yorumlarõ
bekliyoruz. 7 Ekim’e
kadar bu işi
olgunlaştõrmak, geniş
bir mutabakat
oluşturduktan sonra
UP’yi resmileştirmek
istiyoruz” dedi.
Kalkan’a 1
haftada 2 ceza
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu)
- DTP’li Batman
Belediye Başkanõ
Hüseyin Kalkan’õn
bayramda yaptõğõ
mezarlõk ziyaretinde
PKK’liler için “şehit”
ifadesi kullandõğõ
iddiasõyla
yargõlanmasõna devam
edildi. Diyarbakõr 5.
Ağõr Ceza Mahkemesi,
“terör örgütünün
propagandasõnõ yaptõğõ”
gerekçesiyle Kalkan’õn
10 ay hapisle
cezalandõrõlmasõna
karar verdi. Kalkan, bir
hafta önce de “suçu ve
suçluyu övmek”
suçundan 10 hapse
çarptõrõlmõş, ceza daha
sonra 9 bin YTL para
cezasõna çevrilmişti.
Bahçeli, Erdoğan’õ ‘Hanedanlõğõnõ kurtarmak için şantaja varan yöntemlere başvurmakla’ suçladõ
‘Diktatörlük hevesinde’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel Baş-
kanõ Devlet Bahçeli, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn
adõnõn geçtiği Almanya’daki
Deniz Feneri davasõyla ilgili ilk
kez yazõlõ açõklama yaparak
değerlendirmede bulundu.
Bahçeli, 6 yõla yakõn süre-
dir ülkeyi yöneten AKP’nin iç
siyasette “aldatma, kandır-
ma, istismar, çatışma ve
partizanlığı”, dõş siyasette
ise “teslimiyetçiliği ve ilke-
sizliği siyaset anlayışının te-
mel ekseni haline getirdiği-
ne” dikkat çekti. AKP iktidarõ
döneminde siyasi ve ahlaki
çürümenin devlet ve toplum
yaşamõnõ “kanser” gibi sar-
dõğõna işaret eden Bahçeli,
“yolsuzluk, vurgun ve ta-
lan”õn hâkim anlayõş haline
geldiğini kaydetti. Türki-
ye’nin bugün AKP’nin yoz-
laşan ve kokuşan siyasetiyle
sürekli güç ve enerji kaybet-
tiğini belirten Bahçeli, “Bu
kapsamda peşi sıra ka-
muoyuna yansıyan Adalet
ve Kalkınma Partisi mer-
kezli yolsuzluk ve rüşvet
haberleri, millet ve devlet
hayatı için endişe verici bir
aşamaya gelmiştir. AKP’li
bazı belediyelerin oluştur-
duğu ihale ve imar çeteleri-
nin organize yolsuzlukları,
AKP üst düzey yöneticile-
rinin bulaştığı utanç verici
rüşvet olayları, yandaş med-
yayı beslemek için kamu
kaynaklarının ulufe olarak
dağıtılması tek tek ortaya
çıkmaktadır” görüşünü dile
getirdi.
Türk milletinin, insanlarõn
manevi değerlerini istismar
ederek “inanç hortumculu-
ğu yapan” AKP’nin yolsuz-
luk kervanõnõn son yolculu-
ğunu izlediğini kaydeden
Bahçeli, “Siyaset hiçbir dö-
nemde bu kadar kirlenme-
miş, Türkiye hiçbir dö-
nemde yolsuzluğu ve ka-
nunsuzluğu kendisi için bir
hak ve imtiyaz olarak gören
böylesine lekeli bir iktidar
tarafından yönetilmemiş ve
diktatörlük hevesleri hiç bu
kadar gemi azıya almamış-
tır” dedi.
Bu kapsamda son olarak
Almanya’da uzantõsõ Türki-
ye’de bulunan Deniz Feneri
Derneği’yle ilgili usulsüzlük
iddialarõnõn Başbakan Tayyip
Erdoğan’a kadar uzanmasõ-
nõn son derece vahim oldu-
ğunu belirten Bahçeli, şu gö-
rüşlere yer verdi:
“Bu iddiaların ciddiye
alınması, sonu nereye kadar
uzanırsa uzansın tetkik ve
tahkik edilmesi elzem bir
hale gelmiştir. Konunun
Türkiye ayağıyla ilgili ola-
rak Cumhuriyet savcıları
acilen gereğini yapmalıdır-
lar. Ayrıca Devlet Denetle-
me Kurulu’nun görevlen-
dirilerek, meselenin objek-
tif esaslar içerisinde ele alı-
nıp araştırılması mutlaka
sağlanmalıdır. Başbakan
Erdoğan’ın önünü alama-
dığı panik ve asabi tavrı,
hırçın ve şantaja uzanan
konuşmaları bir anlamda
da suçluluk psikolojisinin te-
zahürleri olarak değerlen-
MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Almanya’daki Deniz
Feneri soruşturmasõnda adõ geçen Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
“çatõrdayan hanedanlõğõnõ kurtarmak için ahlaki ölçülere
sõğmayan, hõrçõn ve şantaja uzanan konuşmalar” yaptõğõnõ
belirterek bunu, “suçluluk psikolojisinin tezahürü” olarak
nitelendirdi. Türk yargõsõnõ harekete geçmeye çağõran Bahçeli,
“Hiçbir dönemde diktatörlük hevesleri bu kadar gemi azõya almadõ” dedi.
dirilmelidir. Bütün kont-
rolünü kaybeden Başba-
kan, yolsuzluklara yataklık
yapmakta ve çatırdayan
hanedanlığını kurtarmak
telaşıyla siyasi ve ahlaki öl-
çülere sığmayan yöntem-
lere sarılmayı beyhude bir
kurtuluş yolu olarak gör-
mektedir. Devlet kurum-
larını var olan sorunların
halli hususunda sevk ve
idare etmesi gereken Sayın
Başbakan, bunun yerine,
bir suçüstü psikolojisi al-
tında, telaş ve aceleyle bir
medya grubuyla seviyesi
düşük bir polemiğin içine
girerek gerilimi yükselt-
mektedir. Diğer taraftan,
bundan sonra hiçbir şeye
göz yumulmayacağını dile
getiren Başbakan Erdoğan;
bu zamana kadar nelere
göz yumduğunu, hangi çı-
kar ilişkilerinden beslen-
diğini kuşkuya yer bırak-
mayacak bir biçimde açık-
lamalıdır.”
Korku ve baskõ yöntemle-
riyle, basõn ve haber alma öz-
gürlüğünü kõsõtlama girişim-
lerinin geçmişte hiçbir ikti-
dara birşey kazandõrmadõğõ-
nõ anõmsatan Bahçeli, buna
yeltenenlerin akõbetinin ha-
fõzalarda tazeliğini korudu-
ğuna vurgu yaptõ. AKP zih-
niyetinin sahip olduğu eksik
ve “mahsurlu” demokrasi
anlayõşõnõn adeta yağmacõlõ-
ğõn, zenginleşmenin aracõ
olarak görülmeye başladõğõ-
nõ belirten Bahçeli, kendisi-
nin geçen ay içinde yaptõğõ
basõn toplantõsõnda önerdiği
özerk yapõda bir “yolsuz-
lukla mücadele kurulu”
oluşturulmasõ önerisinin ye-
niden tartõşõlmasõnõ istedi.
Bu kapsamda milletvekili
dokunulmazlõğõnõn da ada-
letten kaçmak için “sığın-
ma limanı” olmaktan çõka-
rõlmasõ gerektiğini vurgula-
yan Bahçeli, milletin de bü-
tün bu ahlaki yozlaşma ve
vurguna verecek yanõtõ oldu-
ğunu söyledi.
Ergenekon Savcõsõ Zekeriya Öz hakkõndaki incelemenin basõna yansõma biçimini şõk bulmadõ
Şahin savunmaya geçti
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Adli yõl açõlõ-
şõ nedeniyle verilen resepsi-
yonda, Ergenekon Savcõsõ Ze-
keriya Öz hakkõndaki suç du-
yurularõnõn incelendiğini be-
lirten Adalet Bakanõ Mehmet
Ali Şahin, basõnõn bu konuyu
haberleştirme şeklini yadõrga-
dõğõnõ söyledi.
Dağlõca’da şehit düşen Uz-
man Çavuş Mustafa Uysal
adõna Manavgat’a bağlõ Çar-
dak köyünde yapõlan ilköğre-
tim okulunun açõlõşõna katõlan
Bakan Şahin, basõn mensup-
larõnõn Ergenekon davasõ sav-
cõsõ ve Deniz Feneri soruştur-
masõyla ilgili sorularõ yanõtla-
dõ. Ergenekon iddianamesini
hazõrlayan savcõ Zekeriya Öz
ile ilgili haberleri bazõ yazõlõ
basõnda ve televizyonlarda
gördüğünü anlatan Bakan Şa-
hin, “Yalnız bir savcı arka-
daşımızın isminden söz edil-
mesini, inceleme konusunda
isminden sürekli bahsedilmiş
olmasını biraz yadırgadığımı
ifade etmek istiyorum. Sav-
cı arkadaşlarımız kendile-
rine verilen görevleri, hu-
kuk çerçevesinde geceli gün-
düzlü çalışarak yerine getir-
meye çalışıyorlar. Sanki ar-
kadaşlarımız yargı görevi
ifa ederken suç işliyorlar-
mış gibi bir anlayışla, ken-
dilerinin haber konusu ya-
pılıyor olmalarını şık bul-
muyorum” diye konuştu. 1 yõl
içinde buna benzer yüzlerce in-
celeme yapõldõğõnõ, bunlarõn
bazõlarõnõn soruşturmaya dön-
üştüğünü belirten Şahin, Öz
hakkõndaki raporun tamam-
lanmasõ halinde bunu basõnla
paylaşacağõnõ söyledi.
Şahin, Deniz Feneri davasõ-
nõn Türkiye ayağõna ilişkin
olarak da davanõn Almanya’da
açõldõğõnõ, ancak söz konusu
davaya ilişkin Alman yetkili-
lerden bir başvuru gelmediği-
ni vurguladõ. Bakan Şahin,
“Böyle bir dosya geldiği tak-
dirde sözleşmenin gereği
neyse yerine getirilir. Şu ana
kadar böyle bir bilgi gelme-
diği için bakanlığımın res’en
harekete geçme görevi yok-
tur” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ergenekon soruş-
turmasõnõ yürüten savcõ Ze-
keriya Öz hakkõnda başlatõlan
inceleme sürüyor.
Adalet müfettişinin incele-
mesini tamamlamasõnõn ar-
dõndan Adalet Bakanõ Meh-
met Ali Şahin soruşturma iz-
ni verirse, müfettişler soruş-
turmaya devam edecek. Sav-
cõ Öz hakkõnda disiplin so-
ruşturmasõ olabileceği gibi
adli soruşturma da gündeme
gelebilecek. Müfettişler, ola-
sõ disiplin soruşturmasõ kap-
samõnda Öz’ün de savunma-
sõnõ alacaklar. Müfettişler suç
belirlemesi durumunda Ze-
keriya Öz hakkõnda disiplin
cezasõ teklif edebilecekler.
Müfettişliğin teklifi, Bakanlõ-
ğõn oluruyla ceza istemi Hâ-
kimler ve Savcõlar Yüksek
Kurulu’na iletilecek. Zekeri-
ya Öz hakkõnda bu cezalardan
herhangi birisi verilebileceği
gibi Öz’ün suçsuz olduğu ge-
rekçesiyle dosya kapatõlabi-
lecek.
Fındık-Sen’in
düzenlediği ve
yaklaşık üç bin
kişinin katıldığı
mitingde konuşma
yapan ÖDP Genel
Başkanı Ufuk
Uras, “Bizi sürüye
saymalarını
istemiyorsak,
başımıza çoban
kesilenlere
demeliyiz ki artık
biz kendi
kendimizi
yöneteceğiz” dedi.
ERDOĞAN ERİŞEN
GİRESUN - Giresun’da
toplanan fõndõk üreticileri,
AKP hükümetinin tarõm po-
litikalarõna isyan ettiler.
Fõndõk Üreticileri Sendi-
kasõ (Fõndõk-Sen) Genel Mer-
kezi’nce Giresun’un Bulan-
cak ilçesinde düzenlenen fõn-
dõk mitingi olağanüstü gü-
venlik önlemleri altõnda ya-
põldõ. Bulancak Otogar Mey-
danõ’nda düzenlenen mitinge
yaklaşõk 3 bin üretici katõldõ.
Meydana üzerleri aranarak
giren üreticilerin görüntüleri
polis tarafõndan tek tek kay-
dedildi. ÖDP Genel Başkanõ
Ufuk Uras ve CHP Giresun
Milletvekili Eşref Karaib-
rahimoğlu’nun da katõldõğõ
mitinge destek veren bazõ ku-
ruluşlar, etkinlik başlamadan
desteklerini çektiler.
Mitingi organize eden ku-
ruluşlarõn başõnda gelen Gi-
resun Esnaf ve Sanatkâr Oda-
larõ Birliği Başkanõ Ali Kara,
konuşmacõlar listesinde
Uras’õn yer almasõnõ protesto
ederek arkadaşlarõyla birlik-
te alanõ terk etti. Mitinge ka-
tõlan üreticiler, ellerinde “Fın-
dık kurdu ampul Tayyip”,
“4 liraya koruk fındık bile
satılmaz”, “Üretici hesabı-
nı sandıkta sorar” yazõlõ
pankartlar taşõrken sõk sõk
“AKP şaşırma, sabrımızı
taşırma”, “AKP halka he-
sap verecek” sloganlarõ attõ-
lar.
Mitingde ilk söz üreticile-
re verildi. Üreticiler Başbakan
Erdoğan’õ ve bölge millet-
vekillerini suçladõlar. Fõndõk-
Sen Genel Başkanõ Kutsi
Yaşar da konuşmasõnda AKP
hükümetini eleştirerek “Artık
sabrımız taşmıştır” dedi.
Üreticinin TMO kapõlarõnda
büyük bir işkence çektiğini
belirten Yaşar, şunlarõ söyle-
di: “Hükümet için önemli
olan geçimi sadece fındık
olan 8 milyon üretici değil,
bir avuç alivreci tüccarın
menfaati ve kazancıdır.”
ÖDP Genel Başkanõ Ufuk
Uras da konuşmasõnda üreti-
cilere örgütlenme çağrõsõnda
bulundu. Uras, “Ahlaklı ol-
mak, erdemli olmak sömü-
rüye karşı mücadele et-
mekten geçiyor” diye ko-
nuştu. Üreticilerin ekonomi-
yi, yurttaşlarõn yerel yöne-
timleri belirlemesi gerektiği-
ni belirten Uras şöyle devam
etti: “Bizi sürüye saymala-
rını istemiyorsak, başımıza
çoban kesilenlere demeli-
yiz ki artık biz kendi ken-
dimizi yöneteceğiz. Balıkçı-
lar bilir ki ancak ölü balık-
lar akıntıda yükselir. Akın-
tıda sürüklenen ölü balık ol-
mamak için sesimizi yük-
seltmeliyiz.
Hani Tayyip Bey ‘Ayaklar
baş mõ olsun?’ diyor ya, evet
efendim ayaklar baş olsun.
Büyük başların bu ülkeyi ne
hale getirdiğini hep birlik-
te gördük. Ayaklar baş ol-
sun, haramiler saltanatı son
bulsun.”
Fõndõk üreticileri Giresun’da AKP’nin tarõm politikalarõnõ protesto etti
‘Haramiler saltanatı son bulsun’
Savcı Öz’ün geleceği bakana bağlı