Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Pakistan’da ‘yeni’ dönem
(Çürüme ve çözülme)
Pakistan’da Devlet Başkanı General Müşerref’in
istifasını yorumlayan yazıma “Pakistan’da ‘yeni’
dönem” başlığı koymuştum. Şimdi bu başlığa, ge-
çen hafta, “bay yüzde10’un” devlet başkanlığını
yakalamasından ve ABD’nin Afganistan savaşı-
nı Pakistan’a taşımasından sonra “Çürüme ve Çö-
zülme” alt başlığını eklemek gerekir diye düşü-
nüyorum.
ABD müdahalesi krizi derinleştiriyor
Pakistan’da siviller, asker kökenli devlet baş-
kanından kurtulunca, tam da beklediğim gibi
(08/08/2008), ceplerini doldurmaya, birbirlerinin
boğazına sarılmaya başladılar. Benazir But-
to’nun Pakistan Halk Partisi, Nawaz Şerif’in Pa-
kistan Müslüman Birliği, Müşerref’i devirmek
için bir koalisyon kurmuşlardı. Müşerref’in yeri-
ne tarafsız bir sivili başkan yapacaklardı. Ancak
Benazir’in ölümünden sonra partinin başkanlığı-
na (19 yaşındaki oğluyla paylaşarak) gelen kocası
Asif Zardari, kendisi başkan olmaya kalkınca, Na-
waz Şerif koalisyonu terk etti, muhalefete geçti.
Zardari ABD’nin desteğini de yanına aldıktan son-
ra, parlamentodaki çoğunluğa dayanarak kendi-
ni devlet başkanı seçtirdi.
Tüm bu gelişmeler olurken Taliban yanlısı ra-
dikal Müslüman grupların düzenlendikleri bom-
balı suikastlarda ordunun düzenlediği operas-
yonlarda da yaklaşık 400 kişi ölüyordu. Bu sıra-
da, Afganistan’da Taliban’ın yükselişini durdu-
ramayan NATO ve ABD güçleri, savaşı, ABD he-
likopterlerinin ve komandolarının katıldığı bir
operasyonla ilk kez doğrudan Pakistan toprak-
larından taşıyarak ülkedeki krizi derinleştirdiler.
Sabaha karşı gerçekleşen saldırıda kadınlar ve
çocuklar dahil 40 sivil öldü, olay Pakistan’da bü-
yük infial yarattı, muhalefet partilerinin liderleri or-
duyu misilleme yapmaya çağırdı, ordu da kısa bir
süre için de olsa NATO ikmal yollarını kapattı. Bu
operasyon, Pakistan’da ABD karşıtı duyguları da-
ha da güçlendirdi; ABD yanlısı olarak bilinen Zar-
dari’nin meşruiyetini daha da zayıflattı.
The Guardian’da Peter Preston’un “Taliban hal-
kın sevgisini kazanmaya devam ederken ordu ye-
ni bir darbeye hazırlanıyor, Zardari’nin hiç şansı
yok” başlıklı yorumunda geleneksel olarak Pa-
kistan’da iki siyasi parti yarışır gibi görünse de as-
lında “politikacıların partisi ve ordunun partisinin”
yarıştığına, “demokrasinin kırılgan bir çiçek ol-
duğuna” işaret ediyordu. Preston’a göre, şimdi
Zardari’nin devlet başkanlığı altında bu den-
klem sona erebilir. Çünkü diyor Preston, “genç,
idealist, yürekli bir üçüncü parti dengeyi bozma-
ya başladı. Taliban’ın böyle tanımlanmasına alışık
olmayabilirsiniz ama kaba kuvvetin ondan yana ol-
duğu da bir gerçek” (08/09/08).
Ekonomik koşullar da...
Halkı düzen partilerinden uzaklaştıran, ekono-
mik koşullar da Taliban’dan yana. Siviller ve or-
du Taliban yanlısı hareketlere karşı hassas den-
geleri hâlâ yönetebiliyorlar, çünkü henüz ortada
kitlesel bir hareketlenme yok. Ancak Pakistan hal-
kının yaşam koşulları bir süredir öncelikle hızla ar-
tan yakıt ve temel gıda maddeleri fiyatlarından do-
layı çok zorlaştı. Geçen ay boyunca 40 derece-
ye varan sıcaklarda, elektrik kesintilerinin artarak
zaman zaman günde 19 saate ulaşması, halen Pe-
şavar’da bir kitap için araştırma yapmakta olan
Prof. Anatol Lieven’in gözlemlediğine göre hal-
kın sabrını taşırmaya başlıyor.
Ancak devletin bu gereksinimleri karşılaması ola-
naklı değil. Bloomberg’in bir analizine göre Pa-
kistan hazine kâğıtları dünyanın en riskli borcu ola-
rak görülüyor. Pakistan parası Rupi tarihinin en
zayıf dönemini yaşıyor. Yabancı yatırımlar kuru-
muş, içeride de yatırımlar hızla düşüyor. Pakis-
tan borsası da yılbaşından bu yana yüzde 32 de-
ğer kaybedince işlemler geçici olarak durdurul-
muş. Lieven bir hafta arayla The Times (Londra)
ve International Herald Tribune’de yayımlanan iki
yorumunda, ABD’nin Pakistan’a acilen mali yar-
dım yaparak hükümetin ayakta kalmasını sağla-
ması gerektiğini yazıyordu. Aksi halde bu hükü-
metinde ömrü sayılı diyor. Altı ay içinde bir aşi-
ret ayaklanması gündeme gelebilirmiş.
Bu hükümet de çökerse ne olur? Bir askeri dar-
be daha mı? Büyük olasılıkla... Ancak seçenek-
ler giderek azalıyor. Pakistan nükleer silahlara sa-
hip bir ülke. Devlet iktidarı bu silahlara sahip ola-
mayacağı bir noktaya doğru çözülüyor. Bu nok-
taya ulaşıldığında ABD ve NATO’nun Pakistan’a
girerek, Afganistan-Pakistan coğrafyasını tek bir
savaş platformu olarak birleştirmekten başka se-
çenekleri kalmayabilir. Bu tam anlamıyla bir fe-
laket senaryosu, özellikle Rusya’nın bölgede et-
kisini arttırmaya, NATO’nun genişlemesini dur-
durmaya çalıştığı bir dönemde…
Pakistan sürecinden alınacak dersler varsa on-
lar da sanırım, ABD gibi militarist odaklarla çok
iç içe girmenin, siyasal İslamla flört etmenin, kı-
sa dönemli istikrar adına siyasilerin yolsuzluk-
larına göz yummanın toplumsal maliyetiyle ilgi-
li olabilir.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Baykal, AKP liderinin Deniz Feneri yolsuzluğu davasõyla bağlantõsõnõn giderek netleştiğini söyledi
‘Erdoğan telaş içinde’EMRE DÖKER
İZMİR - CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal, Deniz Feneri yol-
suzluğunun “bir siyaseti finanse
etmek için” yapõldõğõnõ vurgula-
yarak “Bu yolsuzluğu yapanların
insan içine çıkmaya hakkı yok”
dedi.
CHP Merkez Yürütme Kurulu,
partinin kuruluşunun 85. yõldönü-
münde, kurtuluş gününü kutlayan
İzmir’de toplandõ. MYK öncesi
Yenişehir Pazaryeri açõlõşõna katõ-
lan Baykal, yurttaşlarõn AKP’li
Şaban Dişli olayõnõ kastederek
“Başbakan’ın dişini söktük” di-
ye seslenmesi üzerine, “Tepeden
tırnağa hepsi elden geçirilecek”
diyerek yeni dosyalarõn çõkacağõnõ
belirtti. MYK öncesinde gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulu-
nan Baykal, Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan’õn, Almanya’daki
Deniz Feneri Derneği’yle ilgili yü-
rütülen davayla bağlantõsõnõn gi-
derek netleşmesinden dolayõ telaş
ve saldõrganlõk içinde olduğunu
vurguladõ. Erdoğan’õn Deniz Feneri
davasõnda paralarõ toplayõp yön-
lendiren Mehmet Gürhan ile Ka-
nal 7’nin başõnda bulunan Zekeri-
ya Karaman’õ tanõyõp tanõmadõğõ-
nõ açõklamasõnõ istedi. Erdoğan’õn
paralarõ toplayan Gürhan’õ hiç ta-
nõmadõğõnõ söylemesine karşõn bu
kişiyle fotoğraflarõnõn gazetelerde
yer aldõğõnõ vurguladõ.
‘Yetim hakkı yeniliyor’
Baykal, derneğin kul, yetim hak-
kõ yediğini, bunu doğal karşõla-
manõn mümkün olmadõğõnõ vurgu-
layarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu hukuki bir tespittir. Bunu
Alman savcılığı, mahkemeleri
tespit etti. O kişiler yargılanı-
yorlar. Erdoğan daha önce, bu
paraları topladığı söylenen kişiyle
hiç tanışmadığını söylemişti. Ama
gazetelerde fotoğrafları çıkıyor.
Açılışlarda beraberler. Bu ne bi-
çim ilişki? Bu tablo ortaya çıkınca
ona buna çatarak, bağırarak,
bunu örtbas etmek mümkün mü?
Biz bunu söylüyoruz, o tutmuş bi-
risini yakasından, kavga etmeye
çalışıyor. Onun bu olayla ne ilgisi
var. Sen buna cevap ver. Mehmet
Gürhan’ı tanıyor musun tanı-
mıyor musun? Ortada bir yol-
suzluk var. Bu yurtdışında bir
grup insanın kendi başına yaptı-
ğı bir yolsuzluk değildir. Bir si-
yaseti finanse etmek için yapılı-
yor. Eskiden kişiler zengin olmak
için yapıyorlardı bunu. YİM-
PAŞ ve Kombassan da böyleydi.
Ama şimdi ilk kez doğrudan bir
siyaseti finanse etmek için mille-
tin yardım amacıyla verdiği pa-
ralar alınıp kullanılıyor. Bu yol-
suzluğu yapanların insan içine
çıkmaya hakkı yok. Böyle bir
olay yaşanmış, Türkiye bu olayın
üzerine gitmiş, o olayı irdeleme-
yecek mi? Kimler ne ölçüde bu
işin içindedir? Olay aydınlan-
mayacak mı? Çok açık bir tablo,
Başbakan’ın feryadı telaşı, savaş
açması, gelecek haftaya randevu
vermesi tüm bunların altında
olayı bu zeminden alıp bir başka
zemine oturtma çabası vardır.
Olayı örtbas etme çabası vardır.”
Doğan Holding Yönetim Kurulu
Başkanõ Aydın Doğan’õn, rafineri
kurmak için Başbakan’dan ruhsat
istediğini, buna karşõn Başbakan Er-
doğan’õn “Biz orası için ‘bizim’
Çalık grubuna söz verdik. Rusya
Başbakanı Vladimir Putin ve İtal-
ya Başbakanı Silvio Berlusco-
ni’yle çalışma yapacaklar” açõk-
lamasõnda bulunduğunu dile getiren
Baykal, “Başbakan bu konuda
hiçbir açıklama yapmıyor. Sayın
Aydın Doğan söyledi bu sözleri.
Kulaklarıma inanamadım. Bu
sözleri Başbakan söyledi mi?
Başbakan, ‘ben rafineri ruhsatõnõ
sana vermeyeceğim, bizim Çalõk
grubuna vereceğim. O, Putin ve
Berlusconi’yle işbirliği yapacak’
dedi mi, demedi mi? Eğer dediyse
bu Türkiye’de siyaset nasıl ya-
pılıyor, devlet nasıl yönetiliyor,
bunu göstermesi açısından fev-
Erdoğan’õn Deniz Feneri davasõnda paralarõ toplayõp yönlendiren Mehmet Gürhan ile Kanal
7’nin başõnda bulunan Zekeriya Karaman’õ tanõyõp tanõmadõğõnõ açõklamasõnõ isteyen Baykal,
Erdoğan’õn paralarõ toplayan Gürhan’õ hiç tanõmadõğõnõ söylemesine karşõn bu kişiyle
fotoğraflarõnõn gazetelerde yer aldõğõnõ vurguladõ. Baykal, toplanan paralarõn siyasetin
finansmanõ için kullanõldõğõnõ belirtti.
ANAYASA MAHKEMESİ
SosyalGüvenlik
gerekçeli
karardan önce
Anayasa Mahkemesi, AKP’nin
kapatõlmasõ ile ilgili davanõn gerekçesini
yazmadan, 1 Ekim’de yürürlüğe girecek
Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlõk Sigortasõ
Yasasõ’nõ görüşerek karara bağlayacak.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi’nin, kamuoyunda “Sosyal Güvenlik
Reformu” olarak bilinen Sosyal Güvenlik ve Genel
Sağlõk Sigortasõ Yasasõ ile ilgili CHP’nin
başvurusunu, yasanõn yürürlüğe gireceği 1 Ekim’e
kadar sonuçlandõracağõ bildirildi.
CHP, yasanõn, “sosyal devlet ilkesi, emekli
hakları, emeklilere milli gelir artışından pay
verilmemesi ve sağlık yardımlarında kazanılmış
haklar” gibi yönlerden anayasaya aykõrõlõk
gerekçesiyle incelenmesi için Anayasa
Mahkemesi’ne başvurmuş “Hükümetin kamu
görevlileriyle ilgili daha önce Anayasa
Mahkemesi’nin vermiş olduğu iptal kararına
uymamasına ilişkin” iptal başvurusunu da
yinelemişti.
CHP Grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu
tarafõndan 20 Haziran’da Anayasa Mahkemesi’ne
verilen dilekçede iptali istenen bazõ maddeler ve
içerikleri şöyle:
Anayasa Mahkemesi’nce uygulama olanağõ
kalmadõğõ gerekçesiyle 5110 sayõlõ Sosyal Güvenlik
ve Genel Sağlõk Sigortasõ Yasasõ’nda iptal edilen
düzenlemeler, 5510’u değiştiren 5754 sayõlõ yasada
da aynen getirilmiştir.
5510 sayõlõ yasayõ değiştiren 5754 sayõlõ
yasada “Güncelleme katsayısı: Her yılın aralık
ayına göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllık tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranının
yüzde 100’ü ile sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi
hâsıla gelişme hızının yüzde 30’unun toplamına
(1) tam sayısının ilâve edilmesi sonucunda
bulunan değer” olarak tanõmlanmõştõr. Yaşlõlõk
aylõğõnõn hesaplanmasõnda ortalama aylõk kazancõn
hesabõna büyümedeki (refahtaki) artõşõn sadece
yüzde otuzunun yansõtõlmasõ sosyal hukuk devleti
ve sosyal güvenlik ilkeleri ile bağdaşmamaktadõr.
En az çalõşma yaşõnõn 16 olarak belirlendiği
koşullarda, 18 yaşõndan küçüklerin kõsa ve uzun
vadeli sigorta dallarõnõn uygulanmasõ kapsamõnda
kabul edilmemesi anayasanõn 2 ve 60. maddelerine
aykõrõ olup iptali gerekir.
Toplumdaki yoksul ve muhtaç insanlarõ sosyal
güvenlik sisteminin kapsamõndan çõkaran
hükümler.
İsteğe bağlõ sigortalõlõğõ, prim ödeme gücü
bulunanlara hiç çalõşmadan emekli olma imkânõ
sağlayan bir yapõya sokan madde, fõkra ve bendler.
Memurun farkı
Memur ve diğer kamu görevlisi olarak görev
yapanlardan 5434 sayõlõ kanuna göre gelir ve aylõk
alanlarõn yararlanacaklarõ sağlõk yardõmlarõnõ diğer
sigortalõlar gibi aynõ kurallara tabi tutan ve bunlarõn
sağlõk yardõm ve giderlerinin genel sağlõk sigortasõ
kurallarõna göre yapõlmasõnõ öngören hüküm.
5754 sayõlõ Kanunun 58. Maddesi ile 5510
sayõlõ Kanunu’nun 98. maddesinin ikinci fõkrasõndan
sonra gelmek üzere eklenen fõkrada: “Yıllık veya
daha uzun süreli tamamlayıcı veya destekleyici
özel sağlık sigortalarına ilişkin usul ve esaslar
kurumun uygun görüşü alınarak Hazine
Müsteşarlığı tarafından belirlenir” hükmü yer
almaktadõr. Hiçbir devlet organõ, anayasadan aldõğõ
yetkiyi, başka bir organa devredemez. Çerçevesi
çizilmeyen, sõnõrlarõ belirlenmeyen bir alanda
Hazine Müsteşarlõğõ’na usul ve esas belirleme
yetkisi veren düzenleme anayasanõn 2 ve 7.
maddesine aykõrõ olup iptali gerekir.
kalade önemli bir şey” dedi. Bay-
kal, “Eğer Başbakan bu sözleri
söylediyse uluslararası iki lideri
yolsuzluk söylentilerine karış-
tırmış olduğunun ifadesidir” di-
yerek bu konuda Başbakan’õn açõk-
lama yapmasõ istedi.
‘Kamuoyu aydınlatılmalı’
Gelinen noktada şirket kayõrma,
şirket engelleme, devletin doğru-
dan işin içinde bulunduğu ticari çõ-
kar ortaklõklarõnõn var olup ol-
madõğõnõ da soran Baykal, “Tica-
ri çıkar ortaklıkları uluslarara-
sı liderler düzeyinde Türki-
ye’deki yatırımcılara karşı, iş-
birlikçilere karşı himaye edilen
gözde ticari firmalar aracılığıy-
la yürütülmekte midir? Başba-
kan’ın damadının genel müdür
olduğu firma devlet imtiyazıyla
donatılmış mıdır? Bunu anla-
mak mümkün değil, seyretmek
de mümkün değil; derhal ay-
dınlığa kavuşmalıdır. Başbakan
kamuoyunu aydınlatmalıdır”
dedi.
CHP’nin kuruluş yıldönümü
85. yõl nedeniyle yurt genelinde düzenlenen törenlerde Atatürk’ün
kurduğu partinin tarihsel misyonuna vurgu yapõldõ
Haber Merkezi -
CHP’nin kuruluşunun
85. yõldönümü yurt ge-
nelinde parti örgütlerin-
ce düzenlenen törenler-
le kutlandõ. Adana İl Başkanõ Serdar Sey-
han, “Atatürk‘ün bıraktığı onurlu mira-
sı gururla taşıyanlar olarak sorumlulu-
ğumuz bugün daha da artmıştır” dedi.
Kuruluş yõldönümüyle ilgili ilk tören
Atatürk Parkõ‘ndaki Atatürk Anõtõ önünde
yapõldõ. Buradaki törenin ardõndan partili-
ler topluca il binasõna gitti. CHP İl bina-
sõndaki toplantõda konuşan İl Başkanõ Sey-
han, kökleri ulusal direniş hareketine da-
yanan ve bir devrim partisi olan CHP’nin,
Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cum-
huriyeti ile özdeş olan tarihsel bir misyonu
olduğunu vurguladõ.
CHP Bahçelievler ilçe örgütü yönetici ve
üyeleri de, CHP’nin 85. kuruluş yõldönü-
münde Bahçelievler’deki Atatürk Anõtõ’na
çelenk koyarak, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin
koruyucusu olduklarõnõ söylediler. CHP
Bahçelievler İlçe Başkanõ Hüseyin Öz-
kahraman, CHP’nin köklerinin 4 Eylül
1919 Sõvas Kongresi’ne dayandõğõnõ belir-
terek “İşte o tarih ki partimizin kuruluş
miladıdır. Emperyalist işgale karşı dire-
niş mücadelesi veren Anadolu ve Rumeli
Müdafa-i Hukuk cemiyetlerinin bir ifa-
desidir CHP” diyerek partinin tarihi hak-
kõnda bilgi verdi. AKP iktidarõyla birlikte
yolsuzluk ve rüşvetin artarak devam ettiğini
ifade eden Özkahraman, “İktidarın kim-
seyi iplemez tavrı, kurumlarla kavgalı ha-
li, ülkemize ciddi zararlar veriyor. Ku-
lakları ve gözleri kapatılan halkın dille-
rine de kilit verilmek isteniyor. Ve top-
lum hâlâ suskun. Bir başkaldırı ya da di-
reniş partimizin dışında hareketlenme-
di. ABD ve AB yörüngesinden çıkamayan
Erdoğan, AKP iktidarı ve yandaş basın
emperyalizmin emir eri olma sevdasın-
da’’ dedi. Halkõn yaşadõğõ bunca sõkõntõlara
karşõ Erdoğan’õn yolsuzluk ve rüşvet bata-
ğõnda olduğunu kaydeden Özkahraman,
“Erdoğan, düş yakamızdan artık, bırak
bu iktidarı. Çüntü temiz değilsin. Yazık
oluyor ülkeme, heba oluyor emekçi hal-
kın alın teri. Bu anlamlı günde, kurucu-
muza söz veriyoruz. Cumhuriyeti sizler
kurdunuz, bizler bu geleneği yaşatmaya
ant içiyoruz” diye konuştu. Etkinliğe,
CHP eski Bahçelievler Belediye Başkanõ
Saffet Bulut ve çok sayõda CHP’li katõldõ.
AKP’LİLERİN YARATTIĞI SON SKANDAL, KÖPRÜLÜ KANYON HİZMET GÖTÜRME BİRLİĞİ’NDE YAŞANDI
Hizmet yok ‘götürme’ var
GÜRSU KUNT
ANTALYA - AKP’de son
günlerde ortaya çõkan usul-
süzlük iddialarõna bir yenisi
Antalya’dan eklendi. Köprü-
lü Kanyon Hizmet Götürme
Birliği Başkanõ ve AKP’li İl
Genel Meclisi Üyesi Adem
Topal’õn, İl Genel Meclisi ka-
rarõ olmadan, İller Banka-
sõ’ndan 1 milyon 247 bin 847
lirayõ birlik hesabõna aktardõ-
ğõ, bu paranõn 200 bin
YTL’sini de harcadõğõ ortaya
çõktõ.
Antalya Valiliği konuyla il-
gili olarak soruşturma başla-
tõrken, Manavgat Köprülü
Kanyon Hizmet Götürme Bir-
liği’nin bankadaki hesabõnõ
da bloke ettirdi. İl Genel Mec-
lisi ise paranõn derhal iadesi-
ni istedi. Meclis aksi durum-
da, paranõn idari ve hukuki
yollarla alõnmasõ yönünde ka-
rar aldõ. İl Genel Meclis üye-
si ve CHP grup sözcüsü Ali
Erkan ise olayõ bir skandal
olarak değerlendirdi.
İl Özel İdaresi’nin Turizm
Altyapõ Birlikleri’ne ödediği
katkõ paylarõnõn yüzde 1’den,
yüz binde bir olarak meclis ka-
rarõyla değiştirildiğini anõm-
satan Erkan, “Antalya’da bu-
lunan 31 ayrı turizm altya-
pı birliğine, bu kararı 30
Kasım 2007’de bildirdik.
Manavgat İlçesi Köprülü
Kanyon Birliği’ne aktarı-
lan katkı payı ile ilgili olarak
meclis kararı bulunma-
maktadır. Meclisin kararı
olmadan İller Bankası ara-
cılığı ile para aktarılmış. Bu
olay bir skandaldır” dedi.
Konu İl Genel Meclis top-
lantõsõnda da gündeme geldi.
AKP’liler, Adem Topal’õn bir-
lik hesabõna aktardõğõ paranõn
geri alõnmasõ yerine, 2009
bütçesinden kesinti yapõlmasõ
istedi. AKP’lilerin bu önerisine
CHP’liler sert tepki gösterdi.
Tartõşmalarõn ardõndan paranõn
ivedilikle iade edilmesi, iade
olmamasõ durumunda da ida-
ri ve yasal yollarla geri alõn-
masõna karar verildi.
İl Genel Meclisi Üyesi ve
Birlik Başkanõ Topal ise ko-
misyon kararlarõnõn görüşül-
düğü meclis toplantõsõnda, ko-
nu hakkõndaki hukuki süreç
başladõğõ gerekçesiyle, ko-
nuşmak istemediğini söyledi.
Bu arada Köprülü Kanyon
Hizmet Götürme Birliği Baş-
kanõ Topal’õn, birlik hesabõn-
dan aylõk 2 bin 500 YTL ma-
aş aldõğõ da ortaya çõktõ.
AKP’li İl Genel Meclisi Üyesi ve Köprülü
Kanyon Hizmet Götürme Birliği Başkanõ Adem
Topal, meclis kararõ olmadan İller Bankasõ’ndan
birliğe para aktarõp bunun bir kõsmõnõ da kullandõ.
Çorlu’daki zimmet operasyonu
ÇORLU (Cumhuriyet) - Tekirdağ’õn Çor-
lu ilçesinde “irtikap ve zimmet, ihaleye fe-
sat karõştõrma” iddiasõyla belediyeye yönelik
düzenlenen operasyonda tutuklanan ve ara-
larõnda CHP’li Çorlu Belediye Başkanõ Al-
tan Ersin’in de bulunduğu 10 kişinin yargõ-
landõğõ davaya devam edildi. Çorlu Ağõr Ce-
za Mahkemesi’ndeki duruşmada Başkan Er-
sin ile yardõmcõlarõ Soner Demir, Hüseyin
Alan ve Erdoğan Yõldõz suçlamalarõ kabul et-
medi. Mahkeme heyeti, Mehmet Karaca ve
Hasan Tezcan’õn tutuksuz yargõlanmasõna ka-
rar vererek duruşmayõ erteledi.
İzmir’de çeşitli törenlere katılan Baykal’a yurttaşlar sevgi gösterisinde bulundu.