23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Bir Çerkez Köyünde Anadolu topraklarının kutsallığı, yalnızca burada yaşayan insanların binlerce yıl boyunca kurdukları büyük uygarlıklardan, görkemli kültürlerden kay- naklanmaz. Bu topraklar, aynı zamanda acı çeken, varlıkları tehlikeye girmiş toplumların ve kültürlerin de sığınma alanı olmuştur. Hele Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinin başla- masıyla Balkanlar’da, Kafkasya’da, Ege adalarında varlıklarını tehlikede gören insanlar, bir ana kucağı gibi, son sığınma alanı olarak Anadolu’ya koşmuş- lardır. 1700’lü yıllardan başlayarak Osmanlı Devleti ile Rusya’nın Kafkasya’da karşı karşıya gelmeleri, bu bölgede yaşayan sayıları onları, yüzleri bulan farklı etnik toplulukları zor durumda bıraktı. Varlıklarını na- sıl koruyacaklarını bilemediler. Toprakları iki büyük devlet arasında birkaç kez el değiştirdi. Sürekli bir savaş alanına dönen yörede 1800’lerin ikinci yarısında Anadolu’ya göç hareketleri başladı. Gemilere bin- dirilen insanların büyük bölümü yollarda açlık ve has- talıklardan öldü. Sağ kalanlar, İsrail’den Mısır’a, Kıbrıs’tan Bal- kanlar’a dek Osmanlı coğrafyasına yayıldılar. Ama en yoğun yerleştikleri alan Orta ve Batı Karadeniz böl- gesi oldu. Belki geldikleri yurtlarına en çok benze- yen yer olarak buraları gördüler. Gür ormanlarla, dağ- larla, tepelerle kaplı kendi topraklarına benzettiler. Nitekim, tarihte de İzmit’ten başlayıp Sakarya neh- rinin iki yanını kuşatarak Düzce’ye dek uzanan ge- niş düzlük alana, gür ormanlarla kaplı olması nede- niyle ‘Ağaç denizi’ denmiş. İşte kimi Çerkes toplulukları da, bu ağaç denizi için- de yerleştikleri küçük köylerde kendilerine yeni bir hayat kurmuşlar. Geçen hafta sonu bir Çerkes arkadaşım, beni mut- lu çocukluğunun geçtiği, bu yöredeki köylerine gö- türdü. Dedesinin yaptığı taş evin avlusunda, dayısının diktiği kırk yıllık dev çam ağaçlarının gölgesinde, şim- şirlerle kaplı bahçede, aile yakınları arasında çaylar içip, hüzün ve sevinçli anılar içinde bir gün geçirdik. Çamların tepesini görebilmek için başımı kaldırınca, çok yukarlarda dal uçlarının yeşiliyle göğün mavisi- nin birbirine karışmasıyla oluşan sonsuzluk duygu- su içinde başım döndü. Ağaçlara olan merakımı bilen arkadaşım evin bahçesindeki öteki ağaçları da tek tek gezdirdi ba- na. Bahçenin arka yanında sağlıklı birer ceviz ve in- cir ağacı vardı. Hemen yol kenarında, artık kesilmiş olan bir karadut ağacı varmış ki, bu yaşlı ağaç her yıl haziran ayında meyveleriyle, köydeki bütün in- sanların ağızları mora boyalı dolaşmalarına neden olurmuş. Arkadaşımı sarsan bir yeni olay da, çocukluğu bo- yunca marmelat ve kompostolarıyla büyüdüğü kızılcık ağacının kuruduğunu görmek oldu. Kızılcık ağacının kuruması yanında, her daim ye- şil olan köyde belirgin bir kuraklık da göze çarpıyordu. Köyün gürül gürül akan deresinin yatağı küçülmüş, yerinde otlar bitmişti. Köydeki en temel değişim ise artık hiç üretim yapılmıyor olmasıydı. Ne bahçeler, ne de tarlalarla uğraşan vardı. Şaşkınlık verici bir ge- lişme de tıpkı kentlerdeki gibi bir minibüsle gelen seb- zeciden alışveriş yapılmasıydı. Köyde oturup şehir- den sebzecinin gelmesini beklemek, ülkemizde ya- şanan değişim süreci üstüne çok düşündürücü bir örnek değil mi? Geçen yüzyılların ağaç denizi artık sanayi çağının fabrikalar denizine dönüşmüştü. Ova ülke sanayisinin önemli unsurlarını barındırıyordu. Daha da ötesi yö- re sanayi kuruluşlarına açılırken çevresel önlemler, geleneksel tarım üretimi de göz ardı edilmişti. Sa- karya nehrinin taşıdıklarına bakmak yeterli bir izle- nim oluşturuyordu. turgay@fisekci.com OTEL ve APARTSIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Dijital Receiver_Uydu TV, Saç Kurutma www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 Kültür Servisi - Türkiye Jokey Kulü- bü’nün, 2010 Avrupa Kültür Başkenti ta- sarõsõna destek amacõyla İstanbul’a davet ettiği, dünyanõn en önemli panoramik fo- toğrafçõlarõndan biri olan, Brezilyalõ sanatçõ Dudu Tresca’nõn Veliefendi Hipodro- mu’ndaki sergisi sürüyor. Geçen cuma açõlan sergi, İstanbul’u kö- şe bucak gezen Tresca’nõn İstanbul ile ilk kez karşõlaşma heyecanõnõ yansõtõyor. Panaromik ve 360 derece fotoğrafçõlõğõn öncülerinden olan sanatçõnõn “heyecan verici” olarak tanõmladõğõ bu çalõşmanõn so- nunda ortaya çõkan İstanbul’un pek alõşõl- dõk görünmemesinin nedeni “immersion” fotoğrafçõlõğõnõn 2 boyutlu geleneksel fo- toğrafçõlõğa oranla çok farklõ bir anlatõm di- line sahip olmasõ. 8 gün boyunca 100’e yakõn tarihi yapõ- tõmõzõ ve başta Boğaziçi olmak üzere do- ğal güzelliklerimizi fotoğraflayan Tres- ca’nõn en önemli yapõtlarõ arasõnda Pirel- li’nin “Via Cinturato” dergisi için yaptõ- ğõ 18 tasarõlõk “Hidden Brasil” sergisi, ‘Panatlantica’ için gerçekleştirdiği “Rio Grande do Sul, impressions”, ‘Lloyd’s Bank’ için “Maraca-Rain Forest ve Ta- im-Penbrokeshire”, ‘Scania’ için hazõr- ladõğõ ‘Sao Paulo-Body and Soul’ ile “Toys, Art & Artists” adlõ kitaplarõ yer alõ- yor. Sergi 6 Ekim’e dek görülebilir. (0 212 245 21 22) Üç yüz altmış derece İstanbul... Gazipaşa ilçesi yakõnlarõndaki kazõda ortaya çõkarõlan kentin, adõnõ Kral 4. Antiochus’tan aldõğõ düşünülüyor Kommagene’den Bizans’a Antalya ŞENGÜL DURUCU A ntalya’nõn Gazipaşa ilçesine bağlõ Gü- neyköy’de yapõlan kazõlarda, Roma ve Bizans dönemine ait antik bir kent gün õşõğõna çõkarõldõ. ABD’deki Nebraska Üniver- sitesi’nin yürüttüğü kazõ çalõşmalarõnda şu ana kadar, antik çağdaki adõ dağlõk Kilikya olan böl- gede bulanan kentin kalesi, sütunlu caddesi, ago- rasõ, hamamõ, kilisesi ve nekropol alanõ bulun- du. Adõnõ Kommagene Kralõ IV. Antiochus’dan aldõğõ düşünülen ‘Antiocheia Ad Cragum’ an- tik kentinde, Kültür ve Turizm Bakanlõğõ uzmanõ Emel Özçelik gözetiminde yapõlan ve bu yõlki bölümü önceki hafta sona eren kazõlarõ, Nebraska Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Michael Hoff yönetiyor. Başkan yardõm- cõlõğõnõ aynõ üniversiteden Yrd. Doç. Dr. Ece Er- doğmuş ve ABD’deki Clark Üniversitesi Öğ- retim Görevlisi Rhys Townsend’in üstlendiği kazõlarda 12 arkeolog ve çok sayõda işçi görev aldõ. Yüzey araştõrmalarõna 10 yõl önce Gazipaşa Be- lediyesi’nin desteğiyle başlayan araştõrma ekibi, maddi olanaksõzlõklar nedeniyle 2006 yõlõnda ara verdiği çalõşmasõna Ece Erdoğmuş’un Amerikan Ulusal Bilim Enstitüsü’nden (National Science Foundation) aldõğõ üç yõllõk destek sayesinde bu yõl yeniden başladõ. Nebraska Üniversitesi ve Har- vard Üniversitesi Loeb Vakfõ’nõn da destek ver- diği tasarõnõn ileri aşamalarõ, özellikle restoras- yon aşamasõ için Türk ve yabancõ sponsorlar ara- nõyor. Yrd. Doç. Dr. Ece Erdoğmuş kazõnõn, klasik an- lamdaki kazõlardan farklõ olduğunu belirterek şun- larõ söyledi: “Bu, arkeolojik kazı olmanın ya- nı sıra mimari nitelikte bir kazı. Toprak yü- zeyinde büyük mermer bloklar bulduk. Blok- lar bitki örtüsüyle kaplanmış, yarı toprağa gö- mülü ya da üst üste olduğundan, mimari de- tayları ancak tek tek çevresi açılıp, düz alana yerleştirilince ortaya çıktı. Bu yöntemle işle- meli üçgen alınlıklar, üst yapının diğer par- çaları, kolon başlıkları bulundu. Kolon baş- lıkları klasik Roma mimari tarzlarından ko- rint stilinde. Üçgen alınlıktaki işleme çok iyi durumda olmasa da, tapınağın 3. yüzyıla ait bir imparatorluk tapınağı olduğuna dair ipuçları veriyor”. Grup, 2009 yazõnda taşlarõn onarõlmasõ için taş restorasyonu uzmanlarõndan yardõm almayõ planlõyor. 2007-2008 yaz aylarõndaki çalõşmalarda top- lam 226 blokun temizlenerek ölçümünün yapõl- dõğõnõ ve buluntular için bir elektronik veri tabanõ oluşturulduğunu belirten Erdoğmuş, “Araştır- macılar elde ne kadar tarihi mermer blok, ye- niden kullanılabilir yapı malzemesi olduğunu ve bunların yapısal durumunu anladıktan son- ra bir ‘mimari yeniden yapõlandõrma projesi’ ha- zırlanacak” dedi. Mimari yapõnõn bilgisayar or- tamõnda 3 boyutlu olarak modellendirildiği ça- lõşmada, yeraltõndaki buluntular ve odalarõn sap- tanmasõnda elektromanyetik radar sistemi kul- lanõldõ. Kazõlarda gün õşõğõna çõkarõlan ağõr ve büyük ölçekli mimari eserlerin yerinde, bir açõk hava mü- zesi olarak sergilenmesi; bulunacak küçük ve de- ğerli tarihi eserlerin ise Alanya Müzesi’ne teslim edilmesi düşünülüyor. Elausa Sebaste’de kazılar başladı ERDEMLİ (AA) - Mersin’in Erdemli ilçesine bağ- lõ Ayaş beldesindeki Elause Sebaste antik kentinde, 14’üncü dönem kazõ çalõşmalarõ 4 ayrõ noktada yeniden başladõ. 14 yõldõr sürdürülen kazõ çalõşmalarõnda özel- likle son 2 yõlda 300’ün üzerinde tarihi eserin çõkarõla- rak tescillendiğini belirten Kazõ Başkanõ Prof. Dr. Ev- genia Eqnini Schneider, yapõtlarõn Mersin Müzesi’ne teslim edildiğini söyledi. Schneider, kazõlarda çõkan ya- põtlarõn ağõrlõklõ olarak Roma ve Bizans dönemlerine ait seramik, cam, sikke, pişmiş toprak heykelcikler ve de- ğişik tip ve boyutlarda savaş malzemelerinden oluştu- ğunu belirtti. 12 Ekim’de bitecek kazõ çalõşmalarõ sõra- sõnda önemli yazõt ve heykeller bulmayõ umduklarõnõ be- lirten Schneider, Agora’daki restorasyon çalõşmasõnõ ise bu yõl tamamlayarak antik tiyatrodaki gibi ziyaretçile- rin ve turizmin hizmetine sunacaklarõnõ dile getirdi. Kültür Servisi - Galeri Apel, kuruluşunun onuncu yõlõnõ bu ay açõlacak üç ayrõ ser- giyle kutluyor. Bugüne dek yer verdiği ser- gilerle belli bir çizgiyi yakalayan galeri- lerden biri olan Apel tarafõndan düzenle- nen ve küratörlüğünü Nuran Terzioğ- lu’nun yaptõğõ üç sergi, galerinin kendi sa- lonunda, Fransõz Merkezi’nde ve Tütün Deposu’nda yer alacak. Galeri Apel’de 11 Eylül-11 Ekim günleri Canan Pak kişi- sel sergisi, Fransõz Kültür Merkezi’nde ve Tütün Deposu’nda ‘Galeri Apel Sanat- çıları’ karma sergileriyle; bugüne dek ga- leride açõlan sergilerden özel seçkiler sa- natseverlere ulaşacak. Galerinin gelişi- minde dikkat çekici bir nokta da çalõş- malarõnõ yurtdõşõndan aldõğõ çağrõlarla uluslararasõ boyuta taşõmasõ. 10. yõlda üç sergi birden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle