02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2008 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Tarih Böyle mi Yazacak? Biz av yapmayı severiz. Buna bir çeşit sürek avı da diyebilirsiniz! Solcudur, komünisttir, Sovyetçidir, Marx'çıdır, Engels'çidir diye, bir bakarsınız sürü sürü insanlar, çoğunlukla aydın, düşünür takımı, tek tek ya da topluca avlanır!.. Mahkemeler, işkenceler, gözaltı- na almalar, tutuklamalar, yıllar süren sürgünler!.. Kim destekler böyle tutumları? Kim vardır bu tür düşmanlıkları sürgit yaratan?.. AB mi, ABD mi? Bu kez sürek avında tek tek ya da topluca avlananlar ülkesini sevenler, milletiyle onurlanan- lar... Aylardır ulusalcı avı gözler önünde yaşanıyor, adını da koydular: "Ergenekon".. Ergenekon daha ilkokul yıllarında ezberlediğimiz bir efsanemiz, Türk ulusunun masalsı destanı... Her milletin böyle inandırıcı masalları vardır; onur veren kahramanları, bir topluluğun anlamını geçmişin karanlığında saklı olan ve kutsallığını yüzyıllardır koruyan serüvenleri... Bizim de Ergenekonumuz var. • • • Bir yıldır Ergenekoncu diye tanımlanan yurttaşlar adalet önünde hesap vermeye çağrıldı; ama hesap nedir daha bilen yok, soran da yok. Askerler, öğret- menler, yazarlar, gazeteciler, üniversite öğretim üyeleri var. Hepsi aylardır bir yerlerde kapatılmış beklemekteler.. Neyi mi? Iddianameyi... Neden, niçin suçlandıklarını bir türlü öğrenemeden!.. Bit- miyor; bir de bakıyoruz yeni kişiler de sabah akşam yakalanıp suçlu sayılanlar kümesine katılıyorlar; gen- eraller, subaylar, işadamları, yazarlar, gazeteciler... Eski yıllarda olsa, kolaydı suçlamak, "Komünist- tirler, solcudurlar, vatan hainidirler" dergeçerdik... Şimdi suçları en kutsal bir anlamı olan Türklük ve Türklüğü sevmek, savunmak.. kimilerinin koyduğu adla, Ergenekonculuk!.. Nedir, nasıl şeydir, kim bulmuş, kim uydurmuş bilmiyoruz. Daha önce de buna benzer uydurma, yakıştırma adlar da sürüldü ortalığa.. Sarıkızlar bilmem neler.. Hepsi unutulup gitti... Bilmem Er- genekon da sonunda böyle mi olacak? * • • Bu kez değerli bir arkadaşımız da Ergenekon suçlamasıyla.. çoluk çocuğu, aile yakınlarıyla evin- de otururken yaka paça ele geçirildi. Evi arandı, gazetedeki odası altüst edildi. 'Cumhuriyet'in Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay... Güçlü bir yazarımız; ne yapmış ki bu denli bir muameleye layık görülmüş? Okurları bilinçlendiren, gerçek Atatürk Cumhuriyeti'ni anlatan, savunan yazıları yüzünden mi, yazdığı bunca kitaplardan mı yoksa? La Fontaine'le yakın dostluk kurması mıdır suçu? Yüzde kırk yedi oyla iktidar olan bir politikacı grubunun, günden güne hem kendini hem de halkını karanlık bir çıkmaza sürüklediğini yazdığı için mi? Dün solcu olmaktı suç! Şimdi ulusalcı, yani Türk milliyetçisi olmak!.. Tarih böyle yazacak ilerde... ABD Belgeleri Şimdi mi Buldu? Şükrü M. Elekdağ CHP htanbul Milletvekili A BD'deki Ermeni lobisi ve Kon- gre'deki destekçileri, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını açıkça beyan etmeyen herhan- gi bir büyiikelçi adayının Er- menistan'a atanmasını engelliyor. Erivan Büyükelçiliği'nin iki yılı aşkın bir süredir boş kalnıasından rahatsız olan ABD Dışişleri bu kez bu göreve Marie Yovanovitz'in atan- masının öngörüldüğünü Senato Dışişleri Ko- mitesi'ne bildirdi. Nc var ki, Büyiikelçi ada- yımn, Komite'deki konuşmasında, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı lmparator- luğu'nun Ermeni uyruklanna "etnik kıyım ve zorla göç" uyguladığı ve bu suretlc 1.5 mil- yon Ermeni'nin lıayatını kaybetmesine neden olduğunu belirtmesi ve 1915 olaylannı "et- nik temizlik" olarak nitelem'esi, Ermeni yan- lısı senatörleri tatmin etmedi. Sözkonusu senatörler, Yovanovitz'in "soykırım" sözü- nü ağzına almaması nedeniyle Erivan'a atan- masını bir süre için askıya aldırdılar. Bu tar- tışmalann Tiirkiye açısından oıtaya koyduğu yeni gelişnıc, Bush yönetiminin bıuıdan böy- le 1915 olaylannı "etnik temizlik" olarak ta- nımlayacağıdır. Nitekim, Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried de kısa sürc öncc Er- meni iddialannı bu kavramla nitelemişti. Etnik temizlik nedir? Etnik temizlik kavramı, yoğun olarak 199O'lı yıllarda Yugoslavya Federal Cum- huriyeti'nin parçalanması sırasında çıkan çatışmalarda belirli halk gruplanna karşı ya- pılan zulüm ve vahşeti tanımlamak için kııl- lanılmaya başlandı. Bu tür muameleleıin fa- illeri genellikle Sırplar, kurbanlan ise Müs- liiman Boşnaklardı. Günümüzdc etnik te- mizlik teriminin uluslararası ilişkiler termi- nolojisindeki anlamı, bir bölgeyi diğer etnik gruplardan arındırarak etnik açıdaıı homojen hale gctirmck suretiyle o bölge üzerinde "dc facto" hak iddiasında bulunabilecek bir du- rum yaratmak amacıyla, belirli bir gruba nıeıı- sup halkın söz konusu bölgedcn başka bir böl- geye zor ve şiddet kullanılarak süriilmesidir. Hukuksal açıdaıı etnik temizlik kavrarru bir süre eiddi tartışmalara yol açmıştır. Bazı hu- kukçular etnik temizlikle soykınm arasında fark olmadığını iddia etmişlerdir. Etnik te- mizlik teriminin herhangi bir uluslarara- sı anlaşmada yer almamış ve örf ve âdet hu- kuku alanında kendi başına bir suç kate- gorisi oluşturmamış olıııası bu tartışmalara zemin hazırlamıştır. Fakat, 1993 ve 1994'te kunılan Yugoslavya vc Ruanda uluslararası ceza mahkemelerinin verdikleri kararlar, bu iki kavram arasındaki farkları belirleyen bir içtihat oluşturdu. Uluslararası Adalet Diva- nı'nın (UAD), Bosna Hersek'in Sırbistan'a karşı açmış olduğıı dava hakkındaki 26 Şu- bat 2007 tarihli karan da bu içtihadı teyit et- miştir. Ancak bu konuya eğilmeden önce özel kasıt kavramı üzerinde kısaca durmamız ge- rekiyor. Soykırım ve etnik temizlik 1948 tarihli BM Soykınm Sözleşmesi uya- nnca. bir suçun soykırım olarak nitelenme- si için, ulusal, etnik, ırksal vcya diıısel bir grubun hcdcf olarak alınması ve kurbanla- rın sırf bu gruplardan olmaları nedeninc odaklanan özel bir kasıtla (dolııs specialis) kısnıcn vcya tamamen yok edilmeleri ge- rekiyor. Soykırım sııçunun işlendiğini is- patlamak için savcıların, failin kurbanlarını sırf sözleşme kapsamındaki dört gruptan bi- rine mensubiyetleri nedeniyle ve grubun ta- mamının veya bir bölümünün yok edilmesi- ne odaklanmış zihinsel bir saplantıyla öl- dürdüğünü hiçbir kuşkuya meydan venne- yecck şekilde kanıtlamalan gerekiyor. Bu noktadan hareketle UAD yukarda be- lirttiğhniz karannda etnik temizlik eylemle- rinc özel soykınm kasti eşlik etmedikçe bu ey- lemlerin soykırım oluşturmadığını şu şekil- de açıklıyor: "Ne bir politika konusu olarak bir ala- nın etnik açıdan türdcş hale getirilmesi, ne de böyle bir politikayı uygulamak amacıyla gerçckleştirilen operasyonlar, sadece bu halleriylc soykırım olarak tanımlanmala- rına imkân verir. Soykırımı nitclcycn esas unsur, belirli bir grubu tümüyle veya kıs- men yok etmektir. Bir grubun üyelerinin sınır dışına sürülmesi veya yaşadıkları bölgenin dışına çıkarılması, zor kullanarak gerçekleştirilmiş olsa bile, bu grubun im- hasıyla eşdeğer de (...) değildir. Etnik te- mizlik amaçlı önlemler, ancak, grubun var- lığını tamamen veya kısmen ortadan kal- dıracak fiziki yaşam koşullarına (...) zor- lanması halinde ve gerçekleştirilen eyleınin grubu yaşadığı bölgenin dışına çıkarmak değil, yok etme özel kastı (dolus specialis) ilc uygulanması durumuııda bir soykırım olarak nitelenebilir." (1) Bundan anlaşılan, katliamm boyutu çok bü- yük olsa da, özel kasıtla işlenmediği durum- larda cürümün soykırım oluşturmayacağıdır. Esasen bu nedenledir ki, etnik temizlik ya- pıldığına dair iddia ve bunu kanıtlayan un- surlann mevcut bulunduğu, fakat özel kastın eksik olduğıı vakıalarda, uluslararası adhoc ceza mahkemeleri, bu iddialarla ilgili ko- vuşturmayı, insanlığa karşı suçlar veya savaş suçları kategorilcrinde yapmışlardır. İnsanlığa karşı suçlar Eğer, 1915 olayları ABD yetkililerinin id- dia ettikleri gibi 1.5 milyon Ermeninin ya- şamını yitirdiği bir etnik temizlik olayı ise, bıı- nun, insanlığa karşı suçlan modifiye eden Ro- ma Statüsü'nün 7. maddesi çerçevesinde de- ğerlendirilmcsi gerekiyor. Bu madde uyarmca, "herhangi bir sivil topluluğa karşı geniş çapta veya sistematik nitelikteki bir sal- dırının bir parçası olarak işlcnen suç ey- lemleri" insanlığa karşı suç oluşturmaktadır. "Saldırının bir örgüt veya devlet siyaseti- niıı uzantısı veya daha ileri götürülmesi" suçun gerçekleşmcsinin tcmcl şartıdır. Mad- dede sıralanan 11 suç eylemi arasında "top- lu yok etme" ve "halkın sınır dışı edilnıc- si veya zorla nakli" de bulunmaktadır. İnsanlığa karşı suçun oluşınası için suçun maddi ve manevi unsurlarının yetkili bir mahkeme önünde kanıtlanması zorunludur. Tanınmış bir akademisyen ve uluslararası ce- za hâkimi olan Antonio Cassese "toplu yok etme" sııçunun oluşması için gerekli maddi unsurlann şıınlar olduğunu bclirtiyor: (1) Sanığın veya astının bazı ismi verilmiş vc tanımlanmış kişilcrin öldürülmesine katılması. (2) Fiil veya ihmalin, hukuka aykırı ve kas- tî olması. (3) Fiil veya ihmalin yaygın ve sis- tematik bir saldırının bir parçasını oluşturması. (4) Saldırının herhangi bir sivil nüfusu hedef alması. Roma Statüsü'nün 30. maddesinde ay- nntılı olarak belirtilen manevi unsurun oluş- ması içinse, failin, eylemleri yaygın veya sis- tematik bir saldırının bir parçası olarak vc bu bilinçle gerçcklcştirmesi zorunludur. Bu bakımdan, Bakan Yardımcısı Dan Fried'de soruyoruz: Türkiye'ye yöneltti- ğiniz "1,5 milyon Ermeninin telef olduğu etnik temizlik" iddiasının maddi ve ma- nevi unsurları yetkili bir hukuki merci ta- rafından saptanmadığı, dolayısıyla suç oluşmadığı ve karara bağlanmadığına »ö- re neye istinaden Türkiye'yi suçluyorsu- nuz? İkinci ve çok önemli bir sorumuz daha var. Birinci Dünya Savaşı sonunda lngiltere'nin İstanbul'un işgali sırasında, Ermenilere kar- şı vahşet ve katliam suçundan Sevres Ant- laşması'nın 230. maddesi gereğince yargı- lanmaları öngörülen ve aralannda Osmanlı • Arkası 20. Sayfada PENCERE Konuşup Anlaşamayanlar Ülkesi... Son günlerde Erdoğan ile Başbuğ görüştüler... Kapalı bir görüşmeydi... Benzeri bir görüşmeyi Erdoğan, daha önce Ya- şar Büyükanıt Paşa'yla yapmıştı... Önce Başbakan ile Genelkurmay Başkanı baş başa görüşüyorlar... Sonra Kara Kuvvetleri Komutanı'yla Başbakan yine kapalı kapılar ardında buluşuyorlar... Dışarıya hiçbir şey sızmıyor... • Acaba neler konuştular?.. Hangi konularda anlaştılar?.. Yanıt: - Hiçbir temel konuda anlaşamazlar... Neden?.. Çünkü eğitimleri zıt... Oğretimleri ters... Ve kafaları birbirine karşıt... Denebilir ki: - Hiç öyle şey olur mu?.. Bir ülke ya da devlette hükümetin başında bulunan adamla ordunun ba- şında bulunan adam birbirine zıt kimlikte olabi- lir mi?.. Zaten günümüzdeki Türkiye'nin temel sorunu da bu... • 1923 Cumhuriyeti kurulduktan sonra Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası çıkarılmıştı; bi- limselliğe dayanan eğitimle yurttaşlar aydınlatı- lacak, yeni kuşaklar çağdaşlaşacaklardı... Çok partili rejimde bu ternel ilke özellikle bo- zuldu; Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun canına okundu... Kızları da kapsayan imam okulları açıldıkça açıl- dı; meslek öğretimi niteliğinden çıkarıldı; temel öğ- retim kurumlarına dönüştürüldü... Peki, sonuç?.. Başbakan RTE imam okulu çıkışlı... KKK ilker Başbuğ Harbiye'den... Dünya görüşleri birbirine kökünden zıt... Konuşsalar ne olacak?.. Konuşmasalar ne olacak?.. Uzun süreden beri Türkiye'de birbirine ters iki öğretim türünde birbirine zıt kuşaklar yetiştiriliyor... • Türkiye ikiye ayrıldı... Birbirine yabancılaşan insanlarımız, bugün birbirlerine giriyorlar... Karmakarışık görünen itiş kakışın nedeninde ya- tan gerekçe bu kadar basittir... Dua edelim de ikiye ayrılan Türkiye'deki kav- ga büyümesin; ülke, devlet ve ulusun sonunu ge- tirmesin...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle