23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul B 32 Sinop B 27 Edirne B 36 Samsun B 29 Kocaelı B 33 Trabzon PB 26 Çanakkale PB 33 Giresun PB 27 Izmir B 37 Ankara PB 34 Manisa B 39 Eskişehir PB 33 Aydın B 40 Konya PB 33 Denizli B 38 Sıvas B 29 Zonguldak B 27 Antalya B 37 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van b B PB PB PB PB B PB 34 31 41 4 1 39 39 32 29 Yurdun kuzeydoğu ke- simleri parçalı çok bu- lutlu, Doğu Anado- lu'nun kuzeydoğusu ve Artvin çevreleri kısa sü- reli ve yerel olmak üze- re sağanak ve gök gü- rültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı mevsim nor- malleri üzerinde seyre- decek. DIS MERKEZLER üslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y PB PB 19 1 7 18 23 21 22 24 15 Berlin Y 23 Moskova Y Budapeşte PB 27 Aşkabat PB Madrid B 32 Astana Y Viyana Belgrad PB 24 Taşkent A 29 Bakû PB 26 Soyfa Roma _Y 27 Bişkek Y 25 PB 30 Tiflis Atlna B 33 Kahire Münih PB 21 Zürih PB 25 Şam B 37 34 36 0 Açık Parçalı bulutlu Sisli , Bulutlu t Çok bulutlu ı Yağmurlu Karlı ı kar JŞfc Gök gürültûKi GUNCEL CÜNEYT ARCAYUREK I Baştarafı 1. Sayfada Anayasa devletin temel yasası ise devletin bütün ku- rumları gibi partiler de temel hedef olarak anayasa hü- kümlerine göre kurulmak ve siyaset yapmak zorunda değiller mi? Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi AKP'yi ka- patılmaktan kurtarmak için eşyanın doğasına aykırı, ama bütün kurumlar gibi partileri de bağlayan anayasayı ve hükümlerini hiçe sayıyor ve laikliğin siyasi partile- re uygulanamayacağı görüşünü karara bağlıyor. Bu, tehlikeli açılışlara olanak sağlayacak bir sapta- ma. Karar, siyasal tarihimizde dün de bugün de görülen dini, amaç olarak programına alacak ve uygulayacak partilere yol açıyor. ••• Anayasamızda devletin temel kuralı laiklik olmasaydı, AKP, anayasa değişikliğiyle türban konusunu arkadan dolanarak gerçekleştirmeye girişmez, elini kolunu sallaya sallaya sadece üniversitelerde değil kamu ku- ruluşlarında da türbanı serbest bırakırdı. Anayasa değişikliği gibi dikenli yollara başvurmadan, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak sorunu bir yasa ile çözebilirdi. AKPM, bir yandan "dine dayanan bir partinin Iktl- darda" olduğunu kabul ediyor; diğer yandan bu par- tinin laikTürkiye'nintemellerini dinamitlemeye çalışan olayları onaylar biçimde kapatma davasına (ve tabii id- dianamede yazılı olan kanıtlara, saptamalara) karşı çı- kıyor. Geleneksel bir dış politika kuralını AKP'nin siyasal ve dinsel açılımları uğruna katlettiği de söylenebilir. Yakın günlere kadar partiler iç çekişmelerin dış kay- naklara malzeme olmamasına özen gösterdi. AKP gelenekselleşen ne kadar kural, anlayış varsa hepsini çöpe attı. Son örnekler ortada. AKP'Iİ parlamenterler AKPM'de kapatma davasına doğrudan müdahaleyi, Anayasa Mahkemesi'ne baskı yapmayı amaçlayan karar tasa- rısını onaylıyor, Türk yargısına saldınyı alkışlıyorlar. Sosyalist Enternasyonal'e CHP'yi darbeci diye jur- nalliyorlar. Bağımsızlık duygusu bunlarda bir noktaya kadar... • • • AKPM karannın hemen her satın doğrudan Türk yar- gı erkinetehdit! Yadediğimi yapar, partiyi kapatmaz... ya da kısacası ya kırk katır ya da kırk satır demeye ge- tiriyor... Bir bakıma AKPM, kapatma davasını da aştı. Ba- ğımsız bir devletin bağımsız bir erkini adeta vesayet altına almak istiyor. Kapatma davasının ötesine taşan, bağımsız bir dev- lete saldıran AKPM kararına karşı TC Adalet Bakanı tepki gösterecek, yargıyı savunacak mı, merak konusu. Yoksa ellerini ovuşturarak dudaklarında hazdan çiz- gilerle izlemeye devam mı edecek? Başbakan mı? Baştan beri yargı darbesinden söz eden RTE'den; "kararın, yargının Anayasa temelinde değil, olası bir kapanmanın yaratacağı siyasi sonuçla- n dikkate alması beklentisini yansıttığını" veya kimden gelirse gelsin bağımsız Türk yargısına saldırının kabul edilemeyeceğini söylemesi beklenebilir mi? Üstelik; laik, demokrat, sosyal bir hukuk devletinde başbakan olmanın sorumluluğunu sindirmemiş bir in- sandan... Güldürmeyin insanı! Türk Devrimini Anlamamak • 2. Sayfada Kadınlardaki okuma yaz- ma oranının sıfir olduğunu belirten onlarca kaynak var; eski yazıya dinsel anlam yükleyenlerin eline düşen bir halkın, bir gecede oku- maz yazmaz duruma düşü- rüldüğünü söylemek, bile bile toplumu yanıltmaktır. Türk Devriminin hiçbir par- çası "bir gecede" tasarlan- mış ve yaşanıa geçirilnıiş değildir. Harf Devıimi, cum- huriyetin kuruluşundan tam beş yıl sonra yapılmıştır. Ne ki kimi politikacılann ağ- zmdan okullara akan bu yan- hş saptamalann artık tek bir yaran vardır; "takıyye" de- ııilen maske çıkanlmışhr. Atatürk devrimleri de- ğil; ama devrimi sindireme- mek, yaklaşık 90 yıldır ki- mileri için gerçekten "trav- ma"ya dönüşmüştür. Yü- reklerinde hâlâ saltanat ve hi- lafeti sancağı taşıyanlar için Atatürk'ün en büyük suçu; laikliği getirnıesi, tesettürü kaldırması, yazıyı değiştir- mesidir. Çünkü yüzyıllarca "din"le kurulan dayatma- lar ve dinsel anlam yüklcncn "eski yazı büyüsü" orta- dan kalktığında tutunacak dallan kalmayacaktır. Laik cumhuriyet, halk egemenli- ğini getirmiş; tesettürden çı- kıp okullu olan kadın erke- ğin arkasmdan yanına gel- miş; yeni yazı çağdaş dün- yayla yanşma, ulusal ve ev- rensel değerleri bilgiyle, sa- natla hamıanlanma yolunu açmıştır. Bu eylemleriıı adı, tek sözcükle aydınlanmadır. Tüıt Devıimi en çok da biz kadınlar için yaşamsal de- ğerdedir. Biz kadınlan, "Sa- çı uzun aklı kıt" tanımla- masıyla yönetip yönlendir- meye kalkanlar, elbette Türk Devrimini bir "travma" gi- bi görecektir. Belli ki Latiıı kökenli Yeni Türk Abecesi, kimi politikacılan yalnızca okuryazar yapmıştır; peki Türk Devriminin amacı ney- di? Saçı gibi aklı da kısa olanlan, kimsenin saçına ba- şına kanşmadan aklmı kul- lanan eğitimli yurttaşlar yap- mak. .. Türk Devrimini doğ- ru anlayan ve uygulayan po- litikacılaryetiştiğinde de akıl ve bilimden başka doğru ta- nımayan kuşaklar, bilgi ek- sikliği içindeki, önyargılı politikacılara inancını kul- lanma izni vermeyecekti. Devrim süreci, içinden çıkan karşıdevrimci anlayışın ço- ğunca iktidar olmasıyla sık sık engellemelerle karşılaş- tı. Devrimi doğru algılayan politikacılar çoğunlukta ol- saydı, koskocaman profe- sörler ikili oynamasaydı, el- bette doğru bilgiyle yetişecek kadınlarımız, saçını değil aklım sakınması gerektiğini de Kurruluş Savaşı'nı da doğru öğrenecek, Humey- ni'yi Atatürk'ün önüne ge- çiren "travma"lardan sıyn- lacakrı. Yaşananlann ilk sorum- lusu politikacılardır; ama tek sorumlusu onlar değildir. Politikacılann hık deyicile- ri arasında yazık ki kadınla- nn oluşu, hatta kimisinin alan alan, tclevizyon tel- evizyon gezme özgürlüğünü nasıl edindiğini bile ölçüp tartamaması, "travma"nm asıl adresini işaret etmekte- dir. Atatürk devrimlerine "travma" demek "sosyo- lojik, tarihsel tespit" değil, artık saklanamayan bir "he- saplaşma"dır. Evet, her dev- rim karşıtlannı da yaratır, on- lara türlü "travma"lar ya- şatır; ama önemli olan crken tanıdır. Ne diyelim, Tanrı böylesine akıl ve bilimden yoİcsun hesaplaşmalara giri- şenlerin hepsine kendi "trav- ma"lanndan kurfulma gücü ve sabn versin! Amasya'da yaşamını yitiren hastanın yakınları, doktorlann ilgisizliğinden yakındı Keneden bir ölüm daha MEHMET MENEKŞE AMASYA - Amasya'da ts- mail Karakaya (63), Kınm Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Tokat'ın Al- mus ilçesinde çobanlık yapan C. İ. (64) de KKKA şüphesiyle Almus Devlet Hastanesi'ndc tc- davi altına alındı. Amasya'nın Merzifon ilçcsinc bağlı Yeşiltepe köyünde yalnız yaşayan lsmail Karakaya, geçen pazar günü rahatsızlandı. Yeğeni Seyit Ahmet Karakaya tarafin- dan Merzifon Devlet Hastane- si'ne kaldınlan Karakaya, serum verildikten sonra eve gönderildi. Karakaya, iyileşmemesi üzerinc ertesi güıı yeniden aynı hastane- yc götürüldü. Buradan Amasya Şerafettin Sabuncuoğlu Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Doktorlar uyarmadı Burada hastayla ilgilenilmedi- ğini savunan yeğeni Scyit Ah- met Karakaya, "Igisizlik vardı. Amcamı sedyeyle odaya aldı- lar. Giriş kayıtlarını yaptırıp odaya döndüğümde amcamı yalnız ve kanlar içerisinde buldum. Doktorlar kendileri- ne tedbir alıyorlardı ama bizi uyarmıyorlardı. Samsun'a ha- vale ettiler. Artık hastalığın son belirtileri olan kanamalar başlamıştı. Ama biz bunu Samsun'da öğrendik" dedi. Samsun Ondokuz Mayıs Eğitim ve Araştırma Hastanasi'ne sevk edilen Karakaya, burada yaşa- mını yitirdi. Amcasmın ölü- münde ilımal bulunduğunu ileri süren Seyit Ahmet Karakaya, "Riskli olan bu bölgenin dok- torları bu belirtileri sıradan bir hastalık belirtisi olarak gördüler. Anlamadılar. Bizle- rin de hayatını tehlikeye attı- lar. Çünkü ben hastanede am- cama yardımcı olurken mec- buren onun kanına elim değ- di. Evde sağa sola götürürken ev halkının teması oldu" dedi. Nasıl bulaştığı bilinmiyor Erciyes Üniversitesi Tıp Fa- kültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bi- lim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orhan Yıldız da yaptığı açıkla- mada, Tıp Fakültesi Gevher Ne- sibe Hastanesi Acil Servisi'nde hasta bakıcı olarak görev yapan t. D'de (24) KKKA hastalığı tes- pit edildiğini belirtti. Bu kişiye hastalığın bulaşma yolunu kesin olarak saptayamadıklannı bildi- ren Yıldız, şunlan kaydetti: "Ça- lışanımız, kendisini kenenin ısırmadığını söylüyor. Ancak bacağında bir ısırık izi var. Isı- rığın bulunduğu bölgede de il- tihaplanma oluşmuş. Acil ser- vise başvuran hastalarla da di- yaloğu olmamış. Buna rağmen yapılan kan tahlilleri sonucu hastalık taşıdığı tespit edildi." Gülen'in kaynaklan kuşkulu H Baştarafı 1. Sayfada li kaynaklanna yönelik çalışmalarına da yer verildi. Araştırmacılar, Gülen hareketinin bü- yük ve pahalı projelerinin finansmanına yö- nelik soru işaretleri olduğundan söz ederek "Gülen hareketinin Suudi Arabistan, tran ve Türk hükümetiyle gizli anlaşnıa içinde oldukları yönünde iddialar oldu- ğuna" dikkat çektiler. Savcılık belgesinde araştınnacılann "CIA'nın da bu projele- re flnansal ortak olduğu kuşkuları bu- lunuyor" yönüııdeki görüşleri de yer aldı. Savcılık aynca, Gülen'in "olağanüstü ye- tenekli eğitimci" olduğıuıu ispatlayama- masından ötürü ABD Vatandaşlık ve Göç- menlik Bürosu'nun (USCIS) Gülen'in bu statüdeki vize talebini reddetmcsinin hak- lı bir karar olduğu yönünde görüş bildirdi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY "Öncü bir düşünür, Mazhar Sevket İpşiroğlu" Yapı Kredi Se.rmet Çifter Salonu Istiklal Caddesi No:161 Galatasaray/lstanbul • Baştarafı 1. Sayfada miyor. AKP'yi kapatma, diyor. Kapatma çıkarsa, Tür- kiye'yi kara listeye alacağını, demokrasisi gelişme- miş ülkelersınıfına koyacağını ilan ediyor. Bir başka deyişle, Türkiye'nin demokrasi kaderini hukuka de- ğil, AKP'ye karşı Anayasa Mahkemesi'nin takınaca- ğı tutuma bağlıyor. Bu, dayatma değildir de nedir? Anayasa Mahkemesi'nde sadece bir kapatma davası olsa, belki AKPM'nin dayatması hoş görüle- bilir. Oysa mahkemede halen 3 kapatma davası sü- rüyor. AKP, DTP ve DEHAP... Son iki parti kapatıla- bilir, o zaman demokrasiye bir şey olmuyor. Ama AKP, asla! Bu, aşağılama değildir de nedir? Mahkemenin vereceği karar, sanık sandalyesinde oturanın ya lehine olacaktır ya aleyhine. AKPM gibi uluslararası bir kurum, karar sanığın lehine olursa öve- rim, aleyhine olursa döverim şeklinde özetlenebile- cek bir ön uyarı yapıyor. Bu, tehdit değildir de nedir? ••• AKPM 47 ülkeden 613 üyenin katıldığı bir yapı. AKP oylamasına dörtte birden daha az katılım oldu. Top- lam 71 üye katıldı. 65'i evet, 3'ü ret, 3'ü çekimser oy kullandı. Ret oyu verenler, 12 kişilik Türkiye heyeti- nin CHP'li ve MHP'li üyeleri... AKP'Iİ üyeler ise bü- yük bir azim ve inançla kararı desteklediler. Daha önce Avrupa kurumlarından gelen AKP lehi- ne haberlerin hemen tümünün AKP ya da destekçi- leri tarafından organize edildiği dikkate alınırsa, AKPM'nin de aynı yönde karar aldığını söyleyebiliriz. AKPM, AKP kapatılırsa Türkiye'de demokrasinin zarar göreceğini söylüyor. Soralım: Acaba işlerin bu noktaya gelmesinde AKP'nin hiç mi payı yok? Acaba Avrupa demokrasiyi oturturken, dinin dev- let işleri dışında kalması için az mı uğraştı? Acaba Türkiye'de hukukun yerini ulemanın alma- sı, Türkiye'yi AB'ye daha çok mu yaklaştıracak ya da demokrasiyi daha hızlı mı geliştirecek? AKP'ye de soralım: AKPM, sizin lehinize Türkiye'nin aleyhine olan ka- rarı aldıktan sonra bir karar daha aldı. Bu, Türkiye'nin Bozcaada ve Gökçeada'da oturan Rumlara daha ge- niş hak vermesine ilişkindi. Salt, içinde bulunduğu- nuz durumu anlatmak için soruyoruz; AKPM, bu iki ada Rumlarındır dese, evet oyu mu vereceksiniz? ••• AKP medyası AKPM'nin kararını doğal olarak göklere çıkardı. Çoğunda şu başlık vardı: AKP kapatılırsa AB ile mü- zakereler kesilir! Her şeyden önce AKPM'nin böyle bir yetkisi yok, AB ile de organik bağı yok. Salt da- nışma organı... Elbette aldı- ğı kararlar dikkatte tutuluyor, ama bağlayıcı değil. Dikkat çekici bir başka du- rum dazamanlama... önümüzdeki hafta hemen her gün AKP davasını konu- şacağız. 1 Temmuz Salı gü- nü Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcısı Abdurrahman Yal- çınkaya Anayasa Mahke- mesi'ne çıkacak, sözlü açık- lamada bulunacak. 3 Tem- muz Perşembe günü AKP sözlüye çıkacak. Bu sürecin hemen öncesinde AKPM, Türkiye'yi uyarıyor: Hukuk mukuk dinlemem, AKP'ye dokunursan yanarsın! AKP ile AKPM arasında bir harf farkı var! AKP isterse daha da özdeşleşebilir. ör- neğin AKP-M olur... 'M'si ne, derseniz... Manda yakışmaz mı? 29/05 31/08 "İmparatorluktan Cumhuriyete Kâğıt Paranın Öyküsü" "Osmanh'ntn ilk elyazntası kaimelerinden, Cumhuriyet'in bol stfırlt paralanna kadar 500 kağıt para... Hem okunacak henı nostalji yaşatacak..." edim Tör I 1 Galatasaray/ SERGİ Sanata hayat, hayata sanat katmak için. YapıKredi Kültür Sanat Yayıncılık YapıKredi ankcum@cumhuriyet.com.tr İslami eğitim kurumlannda dayak krizi Dış Haberler Servisi - Hollanda'da hükümet, Türk ve Faslılar başta olmak üze- re Müslüman çocuklann git- tiği İslami okullar, cami ve mescitlerde "fîziki şiddet uygulanıp Batı karşıtlığı yapıhyor" haberleri üzerine Amsterdam Slotervaart ilçesi Fas asıllı belediye başkanı Ahmet Morcouch'un ih- barıyla soruşturma başlattı. Işçi Partili Uyum Bakanı Elle Vogelaar, "İslami okullar ile cami ve benzeri yerlerde verilen dini eği- timin sınırları yasalarla belirlenmiştir. Çocukla- ra dayak atan kim olursa olsun karşısında yasaları bulur" diyc konuştu. Vo- gelaar, "Batı düşmanlığı yapmak kimseye bir şey kazandırmaz" diyerek eği- tim bakanlığının da du- rumdan haberdar edildiğini ve din dersleri veren okul ve camilerdeki eğitim kali- tesini mercek altına ala- caklannı kaydetti. Voge- laar, "Islam dersleri cami ve derneklerden alınıp eğitim bakanhğı kontro- lündeki devlet okullarm- da verilebilir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle