08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 NİSAN 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 301. maddede değişiklik önerisi, TBMM Başkanlığı’na sunulurken dava açma izni Köşk’e bırakıldı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Hükümet topu Gül’e attı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 301. maddesinde değişiklik öngören yasa önerisi, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. “Türklüğü” yerine “Türk milleti”, “cumhuriyet” yerine “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ibarelerinin getirilmesini öngören AKP hükümeti, Türk milletini aşağılama ile temel milli yararlara karşı fiillerde dava açma iznini Adalet Bakanı yerine Cumhurbaşkanı’na vererek hükümete yönelik eleştirilerin önünü kesti. Türk milletini aşağılama suçunun cezası, üst sınırı 2 yıla düşürülerek erteleme kapsamına alındı. TCY’nin “Türklüğü aşağılama” başlıklı 301.maddesi ile “temel milli yararlara karşı hareket” başlıklı 305. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin yasa önerisi, dün TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 301. maddenin başlığını “Türk milleti Karşıt Görüşlerin Sokak Çatışması... Akdeniz Üniversitesi öğrencisi iki grup arasında silahlı çatışma olduğunu televizyonların akşam haberlerinde izlerken ürktüm. Sanki bir zaman tünelinde ve 12 Eylül 1980 öncesindeydim. Sakalı ve her hali ile o üniversitede öğrenci olmadığını ortaya koyan görünümü ile siyah elbise giymiş iri kıyım bir adam, elindeki silahı ateşleyerek kaçıyordu. Çevresindeki genç çocukları yönetir gibi bir hali vardı. Kameranın sadece seslerini alabildiği öteki gruptakilerden birisinin de sesi geliyordu. “Erdal Ağabey dikkat. Tabancası var” diyen o ses, o sakallı ve çıplak başlı adamın dışındaki çoğunluğun, bu yolun henüz acemi yolcuları olduklarını gösteriyordu. 12 Eylül öncesinde, sadece CHP’nin bir parlamenteri değil, partinin özellikle gençlik sorunlarından da sorumlu yöneticisi kimliği ile sağlı sollu fraksiyonları çok yakından izlemek durumundaki birisi olarak, Antalya’daki kampus çatışmasını oluşturan bu iki karşıt görüşe mensup öğrencilerin kavgasında boy gösteren iri kıyım delikanlının Ömer Ulusoy adında ve öğrencilik ile ilişkisi bulunmayan birisi olduğunu öğrenmek, ürküntümü daha da arttırdı. O dönemi yaşayan hemen herkesin bildiği, o lejyonerler demek ki yeniden sokaklara dönme hazırlığındaydılar. ? 301. maddenin başlığını “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” olarak değiştiren yasa önerisine göre, “Türklüğü” yerine “Türk milleti”, “cumhuriyet” yerine “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ibareleri getirilecek. Bu madde kapsamındaki suçlar, cezanın üst sınırı 3 yıldan 2 yıla düşürülerek erteleme kapsamına alındı. ni, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” olarak değiştiren yasa önerisine göre, “Türklüğü” yerine “Türk milleti”, “cumhuriyet” yerine “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ibareleri getirilecek. Bu madde kapsamındaki suçlar, cezanın üst sınırı 3 yıldan 2 yıla düşürülerek erteleme kapsamına alındı. “Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında arttırılır” fıkrası ise madde metninden çıkarılacak. Bu madde kapsamındaki suçlardan dolayı kovuşturma yapılabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın izni gerekecek. Öneride ayrıca, temel milli yararlara karşı (bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli güvenlik ve Cumhuriyetin anayasada belirtilen temel nitelikleri) fiillerde bulunmak amacıyla yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan kişiye 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilmesini düzenleyen TCY’nin 305. maddesi kapsamında kovuşturma yapılması da Cumhurbaşkanı’nın iznine bağlanıyor. Önerinin gerekçesinde, “Bu maddelerdeki suçtan dolayı kovuşturma yapılması, partiler üstü ve yansız bir kişi olan Cumhurbaşkanı’nın iznine bağlı kılınmıştır” denildi. 301. maddenin mevcut haliyle öneride öngörülen hali şöyle: Öneri: “(1) Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 1. fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. (4) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması Cumhurbaşkanı’nın iznine bağlıdır.” TCY’nin 301. maddesinin yürürlükteki mevcut hali ise şöyle: Mevcut hali: “(1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede, bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.’’ Uyuşturucu taşıyıcısı tosun Antalya polisinin verdiği bilgiye göre Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde bulunan ve Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı öğrenci yurdundaki kavgaya karışanların sayıları 40’ı buluyor. Bu 40 kişinin 25’i yurtta kalan öğrencilerden oluşuyor. 4’ünün ise öğrencilikle ilgisi bulunmuyor. Silahlı iki kişiden birisi olan Ömer Ulusoy 34 yaşında. Ateşli Silahlar Yasası’na muhalefet, uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından beş kez işlem yapılmış. Dün de gazetelerde okumuş olmalısınız. MHP il binasına girip çıkan, ama MHP İl Başkanı’na göre parti üyeliği de bulunmayan kimsesiz birisi imiş bu Ömer Ulusoy. Devlet Bahçeli yönetimindeki bugünün MHP’sinin binalarının birer yolgeçen hanı olmadığını Antalya’daki il başkanının bilmeyişi gerçekten vahim bir durum. İl başkanı, hem Ömer Ulusoy’un partilerinin üyesi olmadığının altını çiziyor. Hem de isteyenlerin binalarına özgürce girip çıkmasını çok doğal karşılayarak, bu karşıt görüşler arasındaki çatışmaya önlem almadıkları için Yurt Müdürü ile Üniversite Rektörü’nü sorumlu tutarak olaylardan sıyrılmaya çalışıyor! Bu eski tosun rolündeki uyuşturucu taşıyıcısının, kimi kirli senaristler tarafından oluşturulmaya çabalanan kirli senaryoların içine MHP’yi de bulaştırmak için kullanılabilecek birisi olabileceğini aklına getirmeyecek kadar da deneyimsiz birisi olmalı Başkan Mustafa Akar. Oysa, herkes Türkiye’de oluşturulmaya çalışılan bu son gerginlik için hem çok duyarlı olmalı. Hem de ilk tetiğin niçin Antalya’da ve Akdeniz Üniversitesinde çekilmek istenildiğini araştırmalıdır. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, aynı zamanda Üniversiteler Arası Kurul’un da başkanlığını yapıyor. PROF. GEORGE JOFFE: Avrupalı çifte standartlı ÇİMEN TUNÇ BATURALP C MY B C MY B BRÜKSEL Cambridge Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ne bağlı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Uluslararası İlişkiler Merkezi’nin kurucusu ve yöneticisi, aynı zamanda Oxford Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi’nde Avrupa’da İslam Göçü konulu araştırmalarını sürdüren Prof. George Joffé, “Avrupalılar bir yandan türbanın kültürel çeşitliliğin göstergesi olduğunu iddia ederler, diğer taraftan ise türban sizin ‘Avrupalı’ olmadığınızın bir işaretidir derler. Bu da onları rahatlatır” diyor. Joffé ile Avrupa’nın İslama bakışı ve Türkiye’deki gelişmeler üzerine konuştuk. Türkiye’de son yirmi yılda türban takanlar çoğaldı. Birçok Avrupalı ‘Bu sizin geleneğiniz.. niçin tepki gösteriyorsunuz’ diyor. Türbana sarılı Türkiye’yi tercih ediyor gibiler... Bu kendi değerlerine bir tür ihanet değil mi? JOFFÉ: Avrupa’da İslam dünyası geniş anlamda “öteki” olarak tanımlanır. Yabancıdır. Biz olamayan şeydir. Bir yandan Avrupalılar, türbanın kültürel çeşitliliğin göstergesi olduğunu iddia ederler, diğer taraftan ise türban sizin “Avrupalı” olmadığınızın bir işaretidir derler. Bu da onları rahatlatır. Bu da bir Avrupa başarıGeorge Joffé. sızlığıdır. Size kesinlikle katılıyorum. Siz Avrupa’dan baktığınızda Türkiye’yi nerede konumlandırıyorsunuz? JOFFÉ: Bu bölünme kaçınılmaz, çünkü Türkiye de de Latin Amerika’da olduğu gibi avantajlılar ve avantajsızlar var. Bu bölünmeyi örneğin Venezüella’da, Bolivya’da ya da Ekvador’da da görürsünüz. Bu fenomen sadece İslam dünyası veya Türkiye’ye özgü bir fenomen değil. İnsanlar yaşam standartlarını yüselttikleri, refaha ulaşmanın yöntemlerini edindikleri ölçüde toplumdaki gerilim azalacaktır. Türkiye toplum olarak değişim sürecine 1924’te Atatürk’le başladı, bu devam etmelidir. Edecektir de... Asıl güçlük Avrupa’yı ikna edebilmektedir. Avrupa, Türkiye’nin gerçekten laik bir ülke olmasının ortaya çıkardığı sonuçların üstesinden gelme çabalarını kabul etmelidir. Türkiye’de dinin toplumdaki etkisinin artması Avrupa’yı nasıl etkiler? JOFFÉ: Bugünkü gerginliklere ve Avrupa’dan gelen tepkilerin neden olduğu hayalkırıklıklarına rağmen, Türkiye modern bir devlet ve toplum olma hedefine bağlı, pozitif yönde gelişme gösteren bir ülkedir. Bu hedefe yönelik direnç ve gerici bir tutum yansıtan yeterince örnek olduğu bir gerçektir. Ama kanımca Türkiye siyasi yörüngesine kilitlenmiştir ve bunu hiçbir şey değiştiremez. Modernizm, toplum içinde karşı konulamayacak yeterince kalabalık bir azınlık tarafından benimsenmiştir. Türkiye’de ordunun rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Ordu Türkiye’de laikliğin garantisi olmuştur. Ve çok önemli bir rol bu. Ama aynı zamanda demokratik bir ülke olacaksanız ordunun sivil yönetimin altında olması gerekir. İtiraf ediyorum ki ordunun bu anlamda çok sıra dışı bir rolü var. Hem de nasıl? TÜSİAD, Türkiye için ek hazırlattı Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ve “Frankfurter Allgemeine Zeitung” adlı gazetede "Türkiye neden Avrupa'ya ait" başlığıyla yayınlanan ekte Almanya'nın önde gelen siyasetçileri ve işadamları Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin görüşlerine yer verildi. Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Walter Scheel, Türkiye'nin AB üyeliğinin, bir başarı öyküsünün mantıklı devamı olacağını söyledi. Nasyonal Sosyalizm döneminde ailesiyle Almanya'dan kaçmak zorunda kaldığı için Türkiye'de büyüdüğünü anlatan DaimlerBenz şirketinin eski Yönetim Kurulu Başkanı Edzard Reuter de, "Alman, Avrupalı ve Türkiye dostu olarak Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyorum. Bu bizi güçlendirecek" dedi. Alman Federal Meclisi üyesi Lale Akgün ile Berlin eyalet meclisi üyeleri Emine DemirbükenWegner ve Bilkay Öney de, Türk kökenli politikacılar olarak Avrupa'nın birlikte büyümesini yürekten desteklediklerini, böylece sadece Türkiye'nin değil, Almanya ve Avrupa'nın da Türkiye'yle birlikte kültürel ve ekonomik olarak gelişeceklerini ifade ettiler. "Türkiye Avrupa için bir kazançtır" başlığıyla TÜSİAD tarafından ekte yer alan bir açıklamada da, Türkiye'nin ekonomisinin ve enerji sağlama imkânlarının AB için büyük bir kazanç olacağına, Türkiye'nin ayrıca AB'nin güvenliğini arttıracağına dikkat çekildi. (Fotoğraf: AA) AKP iktidarının üniversiteleri genelgelerle yola getirmesi düşüncesiyle YÖK’ün başına oturturken, Cumhurbaşkanı’ndan TBMM Başkanı’na, Başbakan’dan, Maliye Bakanı’na kadar günümüzün politika kurtları tarafından “neyi, ne zaman ve nasıl yapacağı” konusunda bir dizi nasihat verilen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı geri çekilmeye zorlayan ilk girişimin sahibi olan Akaydın’ın rektörlük ettiği bir üniversitede olayların çıkarak büyümesini isteyenlerin seçimi olamaz mı Antalya? Gerçi, dün kendisine bu doğrultuda bir soru soran gazeteciye, böyle bir olasılığı düşünmediğini, düşünmek dahi istemediğini söylüyor Sayın Akaydın. Ama.. Perde gerisindeki gölgeler.. Yerleşke içindeki yurt binasının penceresine terör örgütü bayrağının asılması ile ateşlenen bir provokasyon girişimi ile atılan ilk adıma karşılık olarak başlayan protestoların oluşturduğu kavgalar, silahlı çatışmaya dönüşme eğilimi gösteriyor. Öyle olduğu için de, öncelikle farklı düşüncelere sahip, ama ülkesinin bütünlüğünü gözetecek gençlerin çok dikkatli olmalarını, ajitasyonlara gelmemelerini çağrıştıran bir dönemin kapısında olduğumuzu ortaya koyuyor. Provokatörler, “Nereden başlarsak başarırız?”ın yanıtını bulmak yarışında olmalılar. Çok değil. Bir ay kadar geriye doğru gazete arşivlerini tarayarak, ÜAK Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Akaydın için yazılanlara, verilen demeçlere göz atarsanız, o kara sakallı uyuşturucu taşıyıcısının öncü olarak kullanılmak istenildiği son olayın perde gerisindeki gölgeleri daha da saydam halde değerlendirebilirsiniz. MHP’den karşı kampanya 301. maddenin ‘virgülüne’ bile dokunulmasına karşı çıkan MHP yönetimi, başlatılacak karşı kampanya için yaklaşık 2 milyon YTL ’lik bir kaynak ayırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerde türban serbestisi için AKP ile işbirliği yapan MHP, hükümetin Türk Ceza Yasası’nın “Türklüğü aşağılama” fiiliyle ilgili cezaları düzenleyen 301. maddesini değiştirme girişimine ise “karşı kampanya” ile yanıt verecek. MHP yönetimi, gazete, televizyon ve billboard ilanlarıyla yürüteceği kampanya için 2 milyon YTL ’lik bütçe ayırdı. Avrupa Birliği’nin de bastırması sonucunda AKP’nin önümüzdeki günlerde Meclis gündemine getirmeye hazırlandığı 301. madde değişikliği konusunda MHP, etkin muhalefet yapmaya hazırlanıyor. 301. maddenin “virgülüne” bile dokunulmasına karşı çıkan MHP yönetimi, karşı kampanya için yaklaşık 2 milyon YTL ’lik bir kaynak ayırdı. TV’lere ilan verilecek Değişiklik Meclis gündemine gelir gelmez başlatılacak kampanya çerçevesinde gazete ilanlarının yanı sıra 2 ulusal televizyon kanalına da reklam verilmesi planlanıyor. İlanlarda “301 neden değişmemeli” sorusuna MHP tarafından verilen yanıtlar sıralanacak. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı üzerinde yer alacak “301 değişikliğine neden karşısınız” sorusuna, yine partinin bu konudaki gerekçeleri ve Bahçeli’nin bu madde değişirse ortaya çıkabilecek sıkıntılarla ilgili görüşleriyle yanıt verilecek. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net GÜMÜŞTEKİN YÖNETECEK İBB Bürüksel’de ‘merkez’ açıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Brüksel'de hazırlanan AB İstanbul Merkezi bugün açılıyor. İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın onursal başkanı olduğu merkezin başında AB hukukçusu ve CPS Stratejik Danışmanlık Grubu Genel Müdürü Tulu Gümüştekin bulunacak. AKP'ye yakınlığı ile bilinen isimlerin çoğunlukla olduğu Karma Koordinasyon ve Yönetim Kurulu üyeleri arasında ise Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmet Sever, AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, Sabah Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Zaman yazarı Andrew Finkel ve Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru dikkat çekiyor. Saraçhane'deki Belediye Sarayı'nda dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Topbaş, bu ofis ile amaçlarının 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'un AB kamuoyunda daha iyi tanıtılması olduğunu söyledi. ENTERNET / MEHMET SUCU Enternet köşesinin okurları son haftalarda yaşanan kopukluğun nedenini soruyorlar. Neden yazıların düzenli yayımlanmadığını soruyorlar. Aslında bu soruya yanıt vermek biraz zor. Ciddi bir sağlık sorunuyla uğraşıyorum. Bu nedenle de zaman zaman yazılarda maalesef aksamalar oluyor. Ancak sanırım zaman içinde bu aksamaları en aza indireceğiz. Tedavi süreci hem karışık hem de zaman zaman yorucu olduğu için böylesi bir durumla karşı karşıya kaldık. Pek de elimde olmayan bu nedenden dolayı özür dilerim. Geçen hafta Türkiye Bilişim Derneği’nin Çeşme’de düzenlenen 15. BİMY Semineri’ne de rahatsızlığım nedeniyle katılamadım. Ancak TBD mehmet?cumhuriyet.com.tr ni nasıl çalışır, bilişim suçları nasıl oluşur, hacker bundan nasıl kaçmaya çalışır, saldırı teknikleri ve hukuksal yorumları, yasal yaptırımlar ve eksiklikler gibi konular ele alındı. Gelen haberlere göre seminerin en ilgi çeken oturumu da bu olmuş. Bu seminerle ilgili olarak, özel ve kamu sektöründeki bilişim yöneticilerinin en önemli buluşması olan BİMY’de, böylece bilişim yöneticilerine hacker’ları daha iyi tanıma ve buna uygun güvenlik önlemleri planlama olanağının sağlanacağı belirtiliyordu. Etkinliğin son gününde ise sponsorlar için düzenlenen törende İstanbul’a geçmiş olsun dileklerini gönderen tüm bilişimcilere çok özel teşekkürler. Bilişimcilere Teşekkürler Başkanı Turhan Menteş’in orada yaptığı konuşmadan bir iki cümle aktarmadan da edemeyeceğim. Bu seneki toplantıya özellikle yurtdışındaki beyinleri davet ettiklerini belirten Menteş, “30’u aşkın üniversitenin bilgisayar mühendisliği bölüm başkanı etkinliğe katıldı. Ve üniversiteler çalışmaları anlatma fırsatı buldu” diye konuştu. TBD’nin bu semineri bilişim sektöründeki teknolojik gelişmeler, yeni nesil iletişim ağlarının kamu ve özel sektöre sağlayacağı olanaklar, bilişim politikalarının kurum ve şirketler ile bilgi işlem birimlerine yansımaları, küresel rekabet koşullarında var olma ve iş yapma yetenekleri, yüzyılımızın sorunu olan güvenli çalışma ortamları konularında bilgi alışverişinde bulunmalarını sağlayan bu etkinlik; 15 yıldır kamu ve özel sektör bilgi işlem yöneticilerinin buluşma noktası oluyor. Bu seneki BİMY, iki hacker’ı ağırladı. BİMY’15 kapsamında gerçekleştirilen “Bir Hacker’ın Savunması” başlıklı seminer, iyi savunma için saldırganı tanımak gerektiği fikrinden yola çıkılarak oluşturuldu. Muammer Ketizmen ve Çağlar Ülkederner tarafından verilen seminerde bir hacker’ın bey
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle