22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2008 SALI 6 HABERLER Akdeniz Üniversitesi’ndeki faşist saldırıya tepki yağdı, gerilimin arkasındaki odaklara işaret edildi SALI ORHAN BURSALI ‘80 öncesi yaşanır’ korkusu Haber Merkezi Antalya Akdeniz Üniversitesi’ndeki öğrencilere yönelik faşist saldırıya tepki yağıyor. Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, 1980 öncesi öğrenci olaylarına dönülmesinden endişe ettiklerini açıkladı. Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’nde önceki gün silahlı, taşlı, sopalı, bıçaklı saldırıyla iligili basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Rektör Akaydın, “Haftalardır pek çok üniversitede benzer olaylar yaşanıyor. Bu gerilimin arkasında hangi odaklar var, bunu niçin yapıyorlar bu konuda yorum yapmayı doğru bulmuyorum” diye konuştu. Bir gazetecinin yurtta 4 gündür PKK bayrağı asıldığı yönünde iddiayı gündeme getirmesi üzerine Akaydın, “Bunlar provokasyona yönelik şeyler. Antalya’nın göbeğinde bir öğrenci yurdunda PKK’nin bayrağı 4 gün asılı kalması mümkün değil” dedi. Akaydın, kent merkezindeki üniverAkdeniz Üniversitesi Rektörü site yerleşkesinde bir hastanede bulunması nedeniyle güvenlik önlemlerinin Prof. Dr. Mustafa Akaydın. Tarih, Ulus Bilinci2 AKP döneminde bir ilk daha gerçekleşti: Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), “Ulusalcılık akımını, aşırı sağ faaliyetler” kapsamına aldı. (29 Mart 08 tarihli gazeteler!) Kurumun, Türk ulusunun EGM’si olduğunu düşünecek olursak, komik veya paradoksal bir durum! EGM, Ergenekoncular için başka bir “niteleme” bulsun! Ulus, ulusal, ulusalcılık, son tahlilde, bir ülkenin varlık sorunu! EGM eğer bu varlık üzerinde bir suç icat ediyorsa, altından kalkamayacağı bir yükün altına girebilir. Ulusalcılık, yani Türkiye’nin çıkarlarını savunmak, epeydir tukaka!.. Özellikle de bu, AKP iktidarıyla ve bir kısım aydınla ittifakla tepe noktası çıktı. Ve sonuçta EGM’nin “suç dosyasına” girdi! Liberaleski solcu bir kısım aydının “ulus”, “ulusal yarar” deyince tüylerinin diken diken olduğunu, ulus yararını savunmayı faşizmle eşdeğer gördüklerini biliyoruz. AKP’nin de “ulusçu” yerine ümmetçi olduğunu, bu niteliklerine uygun olarak din unsurunu da iktidar siyasetinin mihrakına oturttuğunu biliyoruz. AKP, ulusalcılığa küfretmeyi, önemli parasal katkılarla desteklediği “müttefiklerine” bırakmıştı! Dinci AKP’li yazarlar da, ulusalcılığın küresel çağda sona erdiğini ve gericilik olduğunu savlayan postmodern yıkıcılar safına katıldılar! Bu da ruhlarına uygundur! AKP, birleştirici tek veya ana unsur olarak dini görüyor. Bu rotayı, taa 1995’te intihalci ideolog ve milletvekili Ömer Dinçer çizmişti! Küreselliğin “İslam kültürüne” uygun iktidar ve ülke yapısını müjdelediğini açıklamıştı. AKP bu rota üzerinde seyrediyor ve bu türbanlılar cemaati “toplum mühendisliğini” gerçekleştiriyor! Ümmet, ulus öncesi din toplumlarının niteliğidir. ??? Wikipedia’da ulusun tanımına baktım: Ulus veya millet, geçmişte bir arada yaşamış, şimdi bir arada yaşama inancında, istek ve kararında olan; aynı vatan ve o vatanın maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan; aralarında din, dil, kültür, tarih ve duygu birliği olan insanların oluşturduğu toplum.” Bu tanıma göre, güncel olarak ülkemizde, ulusu oluşturan unsurlar arasında ciddi ayrılıklar var: 1) Dinin, ulusun ana unsuru yapılmak istenmesi; 2) Vatanın maddi ve manevi değerlerine sahip çıkmanın küçümsenip aşağılanması, dahası EGM’de suç dosyasına girmesi; 3) Küreselleşme ve küreselleşmenin çıkarlarının ulusun çıkarlarına üstün kılınması (işbirliği değil tabiyet!); 4) “Kültürdintarih ve duygu birliği”nde de çok ciddi sorun ve uçurum var: Farklı kültür, farklı din, farklı tarih ve farklı duygular söz konusu. Üzerlerindeki “ortaklık”lar zayıflıyor, yıkıma uğratılıyor, (ulussuzlaştırma). Örneğin, Atatürk dönemi, devrimleri üzerinde anlaşma bitmiştir! Oysaki Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş kayıtlarıdır bunlar; “Türkiye Cumhuriyeti keşke kurulmasaydı” siyasetiideolojisi ciddi olarak gündemdedir ve toplum şimdi bu görüşle yoğrulmak istenmekte! Tezimiz şuydu: “Ülkemizin ‘ulus olma’ bilinci ve maddi temelleri zayıftır, uluslaşma tam olarak/yeteri düzeyde gerçekleşmemiştir. Fransa ve Türkiye’de ‘son gazilere’ yapılan devlet törenlerindeki farklılığın nedeni burada yatıyor!” Türkiye’de “ulusalcılığa” karşı, yukarıda saydığımız yeni/ve yoğun duruş ve gelişmeler de, aslında, bu saptamayı doğrulamakta! ??? Kurtuluş Savaşı sonrası Kuruluş’u reddeden AKP iktidarının Osmanlılığı da içi kof bir özentidir! AKP’nin Gül’ü, uçak kapılarında Arap şeyhlerini karşılıyor. Krallarca otel odalarına çağrılıyor! Arapların “iki malı” var: İslami devlet ile paraları! AKP, Arapların bu “yörüngeleri” etrafında dönüyor! AKP’nin “köprü kurduğu” Osmanlı ise bir “güneş”ti. Hiç Araplaşmadı! Bir Anadolu İslamı anlayışı yoğurdu! Bu açıdan bir “din devleti” bile değildi! Medreselerinde bile, Arap müderris oranının yüzde 1’in üzerine çıkmasına izin vermedi! AKP iktidarı, anlayışıyla ve politikalarıyla ancak bir “sömürge” ideolojisine sahip olabilir! Ulussuzlaştırma’nın, UlusYıkımı’nın bu dönemde artması, rastlantı değildir! (Yazının üçüncüsü gelecek,) OKUR NOTU: “6 Nisan 2008 günlü Pazar yazınızda 1) Eğer Türkçe öncelenecekse yazınızdaki “bir ‘sabite’ (gösterge) olarak kabul edilebilir” yerine, “bir gösterge (sabite) olarak kabul edilebilir” denmesi daha uygun olabilir. 2) En son satırda “DEuluslaşma” içinde yabancı DE eki yerine: “ulusbozum, ulussuzlama, ulusdışılama...” gibi bir karşılık daha uygun olmaz mı? Ömer Demircan. ? Akdeniz Üniversitesi Rektörü Akaydın, 1980 öncesi öğrenci olaylarına dönülmesinden endişe edildiğini söyledi. KESK Genel Başkanı Tombul, saldırganların derhal yakalanması gerektiğini belirtirken DİSK’in değerlendirmesinde, “Defalarca gördüğümüz film yeniden sahneye konulmak isteniyor. Oyunlara seyirci kalmayacağız” denildi. çok sıkı olamadığını vurgulayarak şunları söyledi:“Burada olay çıkmasın dediğiniz anda üniversiteyi tatil etmeniz lazım. Kötü niyetli insanlar varsa ve kampusa girmek isterlerse, kentin içinde herhangi bir yere girmek kadar kolay.” Çatışmalar, AKP hükümetiyle birlikte arttı. Üniversiteleri de siyasi tartışmalarına çekmeye çalışıyorlar. Türkiye bu gerilime izin vermemeli. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer: Türban ve yeni anayasa tartışmaları üniversiteyi siyasete çekti. Yaşananları basit bir sağsol çatışması olarak göstermek, üniversitelerde oynanmak istenen oyunlara alet olmaktan başka bir anlama gelmeyecektir. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli: Durum, 12 Eylül öncesi dönemden bile daha vahim. Ülkemiz her geçen gün kaosa doğru ilerliyor. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi: Akdeniz Üniversitesi’nde malum bir grubun silahlı saldırısı, medyada “öğrenci çatışması” olarak lanse edil di. Oysa Türkiye’nin siyasal gündemine bir müdahale niteliği taşıyan bu saldırı, daha önce defalarca gördüğümüz filmin yeniden sahneye konulmak istendiğinin ipuçlarını vermektedir. KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul: Faşist saldırganların üniversitelerde başlattıkları bu kanlı tertiplere seyirci kalmayacağız. Kimlikleri emniyet tarafından bilinen, pek çoğu belli bir siyasi partiyle ilişkili olan bu saldırganlar derhal yakalanmalıdır. MHP’den ‘haksızlık’ savunusu MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise Akdeniz Üniversitesi’ndeki silahlı saldırganların MHP ile ilişkilendirilmesinin “haksızlık” olduğunu ileri sürdü. Vural, “Provokasyon kokuları geliyor” derken, olayın arkasında olanların ortaya çıkarılması, kim olursa olsun sonuna kadar gidilmesi gerektiğini söyledi. Vural, “Bu konuda partimizi ve ülkücü gençliği bu tip gerilimlerin bir parçası gibi göstermek bühtandır. MHP’nin ismini böyle kolaylıkla kullanmak ne demek yani... ” dedi. ‘Üniversiteler siyasete çekildi’ Faşist saldırıya tepki gösteren sendika, sivil toplum örgütü, eğitimci ve akademisyenlerin görüşleri ise şöyle: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Akbulut: Şimdi yapılması gereken hükümetin ortalığı yumuşatmasıdır. Türkiye geçmişte bu senaryoları çok gördü ve çok acılar çekti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin: MUSTAZAFDER Öğrencilere ateş açan iki kişiden biri olan ve MHP ile ilişkisi açığa çıkan Ömer Ulusoy kayıp Türbanlı çocuklara şiir okutuldu ? Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisinde de yer alan MustazafDer üyeleri, bu yılki Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde öncekilere benzer bir uygulamaya imza attı. ARİF FARAÇ ŞANLIURFA Şanlıurfa’da geçen yıl düzenledikleri gecede sahneye türbanlı küçük çocukları çıkarmaları nedeniyle tepki toplayan ve Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisinde de yer alan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği (MustazafDer) üyeleri, bu yılki Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde de benzer bir uygulamaya imza attı. Haremselamlıklı gecede 10 yaşlarındaki iki türbanlı çocuk şiir okudu. Çamlık restoranda düzenlenen “Kutlu Doğum Konferansı”na katılanlar önce polis noktasından geçirildi. Salonda 600 erkek ön tarafta, 50 çarşaflı kadın ise arkada oturdu. Kuranıkerim okunmasıyla başlayan programda daha sonra Kardeşler İlahi Grubu sahneye çıktı. MustazafDer Şube Başkanı Cemal Çınar, yoksul ile zengin arasında köprü olduklarını söyledi. Kürsüye “Âlim” sıfatıyla çağrılan Mustafa Durgun Hz. Muhammed’in yaşamını anlattı.10 yaşlarındaki türbanlı 2 çocuk peygamber sevgisini anlatan şiir okudu. Konuşmalardan sonra Kürtçe yağmur duası yapıldı. Ceylanpınar ilçesinde de MustazafDer tarafından İMKB İlköğretim Okulu yanındaki arazide düzenlenen etkinliğe, bin kişi katıldı. Programı çoğunluğu kara çarşaflı kadın ile erkekler, araya çekilen şeritle etkinliği haremselamlık izledi. Programda sahneye, yaşları 5 ile 12 arasında değişen 8 kız çıktı. Türbanlı ve yeşil renkte tek tip kıyafet giymiş kızlardan biri def (arbane) çalarken, diğer 7 kız ilahi okudu. Mardin’in Kızıltepe ilçesinden geldikleri ve bu tip etkinliklerde sahneye çıktıkları belirtilen kız çocuklarının ilahi okumaları sırasında izleyiciler salavat getirdi. Silahlı saldırgan yakalandı ? Silahlı saldırganlardan Ömer Ulusoy’un Antalya Ülkü Ocakları 3. Gençlik Şöleni’nde en önde yer aldığı ortaya çıktı. GÜRSU KUNT ANTALYA Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’nde önceki gün silahlı, taşlı, sopalı, bıçaklı çatışmayla ilgili 36’sı üniversite öğrencisi olmak üzere 40 kişi gözaltına alındı. Öğrencilere silah çeken iki kişiden biri yakalandı. Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesine götürülen saldırganın kimliği açıklanmadı. Kayıplara karışan silahlı saldırganlardan Ömer Ulusoy’un (34) üniversitede öğrenci olmadığı, Antalya Ülkü Ocakları 3. Gençlik Şöleni’nde ise en önde yer aldığı ortaya çıktı. Olayların ardından bazı gençler yurttan ayrıldı. Akdeniz Üniversitesi’nde solcu ve ülkücü öğrenciler arasında çıkan kavgada silahların çekilmesinin ardından dün yerleşkede geniş güvenlik önlemleri alındı. Antalya Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada olaylar sırasında yurt binasında 3 kişinin bıçakla, 18 kişinin de arbede sırasında muhtelif yerlerinden hafif yaralandığı ve ayakta tedavi gördükleri belirtilerek 36’sı öğrenci 40 kişinin gözaltına alındığı ifade edildi. Sivil toplum kuruluşları ve Akdeniz Üniversitesi öğrencileri yerleşke girişinde olayı prostesto etti. ce intihar girişiminde bulunduğunu açıkladı. Olaylarda kullanılan silahlardan birinin kurusıkı, diğerinin 9 milimetre çapında olduğu belirlendi. MHP İl Başkanı Mustafa Akar, Ömer Ulusoy’un partiyle ilgisi bulunmadığını açıklasa da Ulusoy’un YouTube’daki görüntüleri Antalya Ülkü Ocakları 3’ncü Gençlik Şöleni’nde en önde yer aldığını gözler önüne serdi. Haberin yayımlanmasının ardından videoların siteden kaldırıldığı ortaya çıktı. Ömer Ulusoy’nun, 4 ay önce Antalya şehir merkezinde karıştığı bir bıçaklı kavgadan sonra polisle tartışırken, MHP Antalya İl Teşkilatı’nın düzenlediği Alpaslan Türkeş’in ölüm yıldönümü etkinliklerinde de dua ederken kameralar tarafından tesbit edildiği bildirildi. yakala”, “Ülkeyi yobazlara ve gericilere bırakmayacağız” yazılı dövizler taşıyıp slogan atan grup adına konuşan EğitimSen Şube Başkanı Nurettin Sönmez, “Faşist ülkücülerin silahlı, bıçaklı saldısından sonra gruba müdahale yerine saldırılara maruz kalan öğrenciler vahşice dövülerek, gözaltına alındı” dedi. Açıklamanın ardından yerleşke içine yürümek isteyen göstericileri polis engelledi. Gerilim Rektör Prof. Mustafa Akaydın’ın araya girmesiyle giderildi. Rektörün izniyle gençlerin, öğretim üyeleriyle birlikte Olbia Çarşısı önüne yürümelerine izin verildi. Sivil toplum örgütü temsilcileri ise dışarı çıkarıldı. Saldırıyı protesto ettiler KESK Antalya Şubeler Platformu, EMEP, ÖDP, Yeniden Sosyalist Kuruluş Meclisi, DTP, TKP, HÖC, Halkevleri, GençSen, Antalya 78’liler Girişimi, Antalya Barış Meclisi, Eğitim Emekçileri Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Akdeniz Üniversitesi Öğrencileri yerleşke girişinde olayı prostesto etmek üzere bir araya geldi. “Öğrenciye dayak, tetikçiye kıyak”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Polis, sakallı tetikçiyi 5 kez gözaltına alınmış Açıklamada saldırgan Ömer Ulusoy’un hakkında daha önceden “darp, tehdit, 6136 Sayılı Kanuna muhalefet ile sarkıntılık suçlarından 2005 2008 yılları arasında ayrı ayrı tarihlerde toplam 5 kez işlem yapıldığı” belirtildi. Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan da Ulusoy’un daha ön obursali?cumhuriyet.com.tr. Türkiye’den muharip askerler desteği alamaması yeni sıkıntının sinyali olarak görülüyor SGK BAŞKANVEKİLİ UYARDI ABD misilleme peşinde BAHADIR SELİM DİLEK ‘Çocuklarınızı sigortalatın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanvekili Tahsin Güney, yeni sosyal güvenlik sisteminin hak kaybına uğratacağı gerekçesiyle insanların çocuklarını şimdiden sigortalatmaları konusunda, “yasal bir engel olmadığını” söyledi. Güney, SGK Başkanlığı Erdoğan Özen Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, “vatandaşların yeni yasanın ardından çocuklarını, hatta 5 aylık olanları bile sigortalatmaya çalıştıklarını’’ ifade etmesi üzerine, “Kayıt dışı çalışanların bir an önce kayıtlı olarak çalışmaya başlamaları gerekiyor. Neden? Çünkü artık emeklilik sisteminde 2000 yılından sonra işe girenler 7 bin günde emekli olurken bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bu süre 7 bin 200 güne yükselecek, 5860 olan yaş 65’e çıkıyor. Aylık bağlama oranı düşüyor. Bu nedenle, kişilerin kayıt içine girmelerinin faydalı olacağına inanıyoruz’’ dedi. Güney “Çocukların çalışmadıkları halde kayda girmeleri için bir gerek yok, ancak yasal bir engel de yok’’ diye konuştu. Hizbullahçı kurucular Kurucuları arasında Hizbullahçıların bulunduğu MustazafDer tarafından geçen yıl 22 Nisan’da Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen Kutlu Doğum Konferansı’na 2 bin kişi katılmıştı. Konferansta yaşları 5 ile 12 arasında değişen, yeşil renkte giyinmiş, başları örtülü 8 kız çocuğu, Atatürk posteri ve Türk Bayrağı önünde ilahi okumuştu. Geceye katılan çok sayıda türbanlı çocuk da başlarına Arapça yazıların bulunduğu bantlar takmıştı. ANKARA Türkiye’nin Afganistan’a muharip asker göndermesi için en üst düzeyde girişimde bulunan, ancak istediğini alamayan Washington yönetiminin “misilleme çabası içinde olduğu” öğrenildi. ABD’nin, geçen haftaki NATO zirvesinin hemen öncesinde Ankara’ya, “Terörle mücadele konusundaki yaklaşımlarımızın örtüşmesi için Afganistan’a verdiğiniz destekle Washington yönetiminin PKK’ye karşı mücadelede vermekte olduğu desteğin koşut olması gerekir” mesajı verdiği ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre, Türkiye’nin Afganistan’a muharip asker göndermek yerine, eğitim, sağlık ve imar konularında görev yapacak yardımcı birlik desteğini öne çıkarması, AnkaraWashington hattında yeni bir sıkıntılı dönemin sinyalleri ? NATO zirvesinde, Erdoğan’ın Bush’a Afganistan’da gerekli desteğin sağlanacağı sözünü verdiğini anımsatan ABD’li yetkililer “Afganistan’daki de, Türkiye’nin PKK ile yaptığı gibi terörle mücadeledir. Çifte standart olmaz” dedi. Washington’ın Türkiye’nin tavrına karşı PKK konusunu kullanacacağı görüşü öne çıktı. olarak değerlendirildi. Türkiye’nin Afganistan’a muharip birlik göndermeme kararı, Washington yönetimini sıkıntıya sokarken geçen 24 Nisan tarihleri arasında Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılan NATO zirvesi öncesinde ABD’nin Ankara’da son bir girişimde daha bulunduğu belirtildi. ABD’li yetkililer Ankara’da gerek hükümet, gerekse Dışişleri Bakanlığı düzeyindeki temaslarında, George Bush’un zirve sırasında Afganistan’daki muharip asker sayısının arttırılmasını isteyeceğini belirtip Türkiye’nin resmi pozisyonunu gözden geçirmesini istediler. Ancak Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı’na, “Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından ortaya konmuş resmi pozisyon aynen korunmalı” yönünde değerlendirme ilettiler.Bunun üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün zirveye gitmeden önce, “Türkiye muharip asker göndermeyecek” yönünde açıklama yapması kararlaştırıldı. Türk yetkililerin de NATO zirvesinde askeri önlemlerin yanı sıra Türkiye’nin imar, eğitim gibi konulardaki katkısı üzerinde durmasına ilişkin görüş birliği sağlandı. Ancak ABD tatmin olmadı. Diplomasi kulislerine, Baş bakan Tayyip Erdoğan’ın, 5 Kasım 2007’de Bush ile yaptığı görüşmede, Afganistan’da ABD’ye gerekli desteğin sağlanması yönünde söz vermiş olmasına karşın bu konuda beklentilerin karşılanmadığı bilgisi yansıdı. ABD’li yetkililerin bunu zirve sırasında Türk yetkililere aktardığı öğrenildi. ABD’li yetkililer, “Afganistan’daki de, Türkiye’nin PKK ile yaptığı gibi terörle mücadeledir. Bunda çifte standart olmaz” görüşünü ileri sürüp tepki gösterdiler. Bunun üzerine Washington yönetiminin PKK ile mücadele konusunda verdiği desteği keseceği ya da görünürde destek sağlayıp bu konuda Türkiye’yi Afganistan’a asker göndermesi için zorlayacağı görüşü öne çıktı. Bu bağlamda da Türkiye’nin ABD ile bundan sonra yapılacak ilk temasta bu sıkıntılı tablonun ortadan kaldırılması için girişimde bulunacağı belirtildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle