05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK haticetuncer?hotmail.com 9 Türk pop müziğinin mimarlarından Nino Varon, büyük aşkı eşi Jenny’nin ardından okuduğu ağıtları bir albümde topladı Bir Kadın Bu Kadar Özlenmez ki... HATİCE TUNCER Aşk bayatlamaz Nino Varon, yaklaşık 3 yıl önce kaybettiği sevgili eşi Jenny’nin (Ceni) yasını müzikle uğraşarak ve resim yaparak tutuyor: “Beni çok zamansız, imkânlarımızın çok kısıtlı olduğu bir dönemde yakaladı. Bir sene direndi, mücadelesini verdi. Benim yaşıma gelmiş arkadaşlarımın, karılarına çok daha büyük ihtimam göstermesi gerektiğini, aşkların bayatlamadığını, şu an kıymetini bilmelerinde müthiş bir fayda var. Dostum, beni sarmalayan sevgilim, hatta her şeyimdi. Kadın budur işte. 35 senemiz için Ceni’ye teşekkür ediyorum. O olmasaydı şarkı yazma sebebim de olmayacaktı.” Fotoğraflar: UĞUR DEMİR Türk pop müziğine, yapımcı, aranjör, besteci olarak 1960’ların sonlarından itibaren imzasını atan Nino Varon, kendi eserlerini seslendirdiği bir albüm çıkardı. “Ninovari” albümü, Varon’un 35 yıllık çok sevdiği eşi Jenny’yi kaybettikten sonra yazdığı ağıtlardan oluşuyor. Varon, şarkı söylemiyor, kendi melodileri üzerine acısını döküyor. Nino Varon ile geçen yıl, Odeon şirketinin “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” adı altında yayımladığı arşiv serisinin danışmanlığını yaptığı sırada uzun bir söyleşi yapmıştık. Bu kez de içini döktüğü “Ninovari” albümü nedeniyle buluşup tüm acısına karşın sıcak ve içten bir sohbete daldık. Nino Varon, 13 yaşındayken bir rahatsızlık sonucu saçlarının dökülmesi üzerine gitara sığınmasıyla yaşamının çizgisini de belirlemiş. 1967 yılında dönemin en ünlü plak şirketlerinden Odeon’da prodüktörlüğe başlayan Nino Varon, Nilüfer’i müzik dünyasına kazandıran isim. Ajda Pekkan, Modern Folk Üçlüsü, Tanju Okan, Timur Selçuk ve daha birçok ünlü şarkıcının plaklarının prodüksiyonunu üstlenen Varon, 60’lar ve 70’lerin Türk pop müziğinin öncülerinden sayılabilir. Ama kendi adını taşıyan ilk albüm, 2001 yılında ünlü yazarların metinlerini okuduğu “İtiraf” oldu. F ransız müziği etkisindeki “Ah O Hatıralar”da 1960’ların televizyonsuz günlerine, siyahbeyaz filmlerine ve Varon’un hep imrendiği İmpala marka arabalara bir davet var: “Anlık emprovize saçmalıklarımı, Türkçe tutarsızlığımı da göreceksin. Devrik cümleleri nasıl toplamaya çalıştığımı da göreceksin... Ah o hatıralar... Ama daha iyisini, bir daha çalamazdım. Çünkü o an geldiler. Bir hat çizersin, bir aynısını bir daha çizemezsin. Bu böyle bir sürpriz şarkı.” 1950’lerin Türkiyesi’nde ilk yolcu gemilerinden Ankara Vapuru’nun adını taşıyan parçada Akdeniz’de bir yolculuğa uzanıyoruz. Kahramanımız ise Varon’un babasıyla annesinin ilk kavgasına neden olan Şefika Hanım: “Ankara Vapuru’yla babamın Napoli’ye gittiğini hayal meyal hatırlıyorum. Sonra jilet oldu o gemi. Babam döndüğünde medim, parayı da sevmedim. Çünkü çok mutlu bir yaşamım vardı. Buna para eklendiğinde hiçbir şey değişmeyecekti. İnsan mutlu olmak için para kazanır. Bunu yakalayınca biz parayı terk etmeye başladık.” resimlerini gösterirken annem ‘Bu ne, dans ediyorsun sen’ diyor. Babam ‘Orkestra vardı, Şefika Hanım’la dans ettim’ diyor.” ‘Baba sen çılgının tekisin’ Albümde, “Üç Dakika Antrakt” adlı enstrüman parçanın ardından, Varon’un oğlunun, “Baba ya.. sen çılgının tekisin, çok manyak bir şey” yorumuna neden olan “Unutulur Blues” geliyor. Albümün son parçası “Beyoğlu 1961”de ise Varon bir rock denemesi yapmak istemiş. Bütün müzisyenlere bir tual Varon’un ev kayıtları üzerinde aranjör besteci Alper Çam biraz çalışmış, bazı parçalara gitar çalmış. 15 parçadan oluşan albümde ikisi dışındakilerin düzenlemelerini Varon yapmış. Albüm kapağına da üzerlerinde martıların uçuştuğu 1950’lerin vapurlarını anlatan resmini koymuş: “Müzik yapıyorsun, yorulduktan sonra eline kalemi alıp resim çiziyorsun. Bir hafta resim yapıp yine müziğe dönüyorsun. Yani bütün ressamların bir gitar alması, bütün müzisyenlerin de bir tual alması lazım.” fayton şarkısını yazdıktan sonra Ceni’ye diyetini ödedin’ demişti.” Hücum kayıt Nino Varon’un Rec by Saatchi firması tarafından yayımlanan “Ninovari” albümü işte bu aşkını yitirmişliğin acısının bir ürünü. Duygularını müziğe ve söze dökerken, evinde kurduğu klavye, mikser ve kayıt cihazından oluşan sistemle anında, müzik sektöründeki deyimiyle “hücum kayıt” yapmış. Hatta bunları CD’lere aktarıp zarflarının üzerine yelkenliler çizip, eşinin arkadaşlarına hatıra diye vermiş, fakat arkadaşlarının çok üzüldüğünü fark etmiş. Varon, kayıtlarını Rec By Saatchi firmasının sahibi Ercan Saatçi’ye de göndermiş. Saatçi aynı akşam telefon ederek çok duygulandığını söylemiş ve hemen albümü yayımlamak istemiş: “Şarkı değil bunlar, küçük müzikal hikâyeler. Yarı melodik, müzik içinde konuşuyorum. Ben şarkıcı değilim, artist hiç değilim. Bu hücum kayıt, bizim müzikte ancak çok belirli performansa ulaşanların yapabileceği bir şey. Ben ise tam tersine aklımdan çıkanları kaybetmemek için kaydettim.” zin sesi ve martılar karışıyor sözlere: “Vapurlarda da arka güvertede ‘sigara içilebilir’ diye bir tabela var. Allah’ın belası şu sigaradan kurtulamadığımdan mayısın ilk haftalarında o tabelanın karşısında oturunca, eşim de maalesef sigaradan hastalanıp dolayısıyla bu hastalıktan öldüğü için, yine de son ana kadar sigara içtiği için onu anımsayıp anında yazdığım bir şeydir. ‘Yine bir sigara yaktım’ diye başlayan şarkım var ama.. albüm kitapçığına da ‘Sigara sağlığa zararlıdır’ diye yazdım.” Hanımeli Varon; “Hanımeli”nde, müzik sektöründeki yoğun çalışmaları sırasında eşinden, evine geciktiği gecelerin özürünü diliyor: “Benim hayatımın on bin gecesi insanlara mutluluk sağlayan bir sektörde geçtiği için bunun beş bin gecesini bensiz yaşadı. Daima evime döndüm, bak bu çok mühimdir.” Faytonda “Faytonda” parçasında öyle sözler yazmış ki Nino Varon, acısı dinleyenin de bütün yüreğini kaplıyor. Fayton efektleriyle ilerleyen parçada insan kendini Büyükada’da yalnız yolculuk eden Nino Varon ile özdeşleştiriyor: “Yine bir arkadaşlarımdan dönüyoruz, gece saat üç. Arabada daima solumda karım otururdu. O gece yalnızlık bir koydu bana... Ve orada düşündüm. Ertesi gün bizim Fıstık Ahmet’in meyhanesine gittim, biraz geliştirdim. Akşam da melodisini buldum, üstüne okudum. Şalom gazetesinde yazan bir arkadaşım, ‘Bu Ada’nın model âşıkları Nino Varon ıslık çalarak başladığı “Bir Kadın Bu Kadar Özlenmez ki” şarkısında müthiş özlemini ağlayarak yazmış. “3. seneye giriyorum, inşallah normalleşmeye başlayacağım” diyor ve devam ediyor: “Ada’da biz model âşıktık. Benim her şeyimdi, en büyük destekçimdi, her şeyime katlandı. Parasız günlerime katlandı. Küçük bir yelkenlimiz vardı. Büyükada’da, Sedef Adası’nda yılın 6 ayında gezerdik. En büyük şansım sevebileceğim insanla karşılaşmak oldu. Şimdi biraz yalnızlık var tabii. İnsanın canının sıkıldığı çok geceler oluyor. Ne mutlu ki bana böyle hobilerim var. İki oğlum, bir cici gelinim ve Ada’da benim kolladığım kedilerim var.” Hoşgeldin Efkâr “Hoşgeldin Efkâr” parçasında Varon, “efkâr” duygusuna kişilik verip konuşurken naif ve doğal sözlerle yoğun bir duygusal atmosfer yaratıyor: “Türkçeyi benden çok daha süslü kelimelerle daha entelektüel konuşanlara saygım var. Ama benim kendi yerimi bilmem lazım. Kendimi asla mühimse Sigara İçilebilir Alan Varon, “Sigara İçilebilir Alan” ile başlıyor bu müzikal anlatıma. Rüzgârın uğultusu, deni C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle