23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Teklif Nami Tepe: “AKP kapatılırsa, Türkiye AB’ye giremezmiş. Çok iyi. AKP’yi alsınlar, Türkiye bizim olsun!” Ya ğ m u r D e n i z AB, PKK’yi terör listesinden çıkarmış... “Ortak düşman Türkiye!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU AKP, AB sürecini yeniden başlatacakmış. Türkiye’ye AB’a altından sopa göstermek içindir! Kura Anıl Öçal: “Hac için kura çekiliyormuş. Allah’ın işine bak, referandum yapsaydık...” Mucize Özünal: “Bakan Faruk Çelik emeklilere emzirme parası vereceğini söylediğinde şaşkın ördeğin neresinden daldığını gördük...” Ördek AB Komisyonu’nun gelişmeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’e en derin hürmetlerini sunan Kemal Öncü’nün ayrıca bir çift de sözü var: “Bay Rehn ve Azizim Lagendijk; Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başsavcısı’nın, anayasa ve yasaların kendisine yüklediği görevi yerine getirerek iktidar partisi AKP hakkında açtığı kapatma istemli dava konusunda Anayasa Mahkemesi’ne yaptığınız tehdit ve şantajı memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Bu davanın görülmesi ve AKP’nin kapatılması durumunda şu anda zaten yürümeyen müzakerelerin askıya alınacağına ve Türkiye’nin AB’ye alınmayacağına ilişkin kesin yargılı tehdit ve şantajınız Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından ne yazık ki ‘imamın eşeğinin osuruğu’ muamelesi gördü ve davanın görüşülmesi oybirliği ile kabul edildi. Türkiye’de yaşanan sorunların askeri darbeyle sonlanmaması ve demokratik rejimin sivil mekanizmalarıyla sivil kurumlar nezdinde demokrasi çerçevesinde çözümlenebilmesi için bugüne kadar içte ve dışta yapılan eleştirilere uygun olarak, özellikle son birkaç aydır adeta ikiye bölünmüş ve kutuplaşmış olan Türkiye’de sorunun sivil çözüm açısından bir sivil kurum olarak yargıda değerlendirilmesini ‘yargı darbesi’ olarak adlandırmanızı da ayrıca takdir etmemek elde değil. AKP’nin yeni anayasa değişikliğinde belki bu konuda bir düzenlemeyeye gidilir ve yargının hangi konuları görüşüp görüşmeyeceği, görüştüğü konularda ne Haydi len yönde karar vereceği konusunda sizlerden talimat alması zorunluluğu getirilirse, kendimizi biraz olsun affettirebilir miyiz acaba? Bu arada uzun sözün kısası baylar, hem benim gibi emeklileri ve hem de çalışan emekçi kesimleri ilgilendiren sosyal güvenlik yasa tasarısı görüşülüyor. 65 yaşında emekli olacaklara emzirme parası gibi çok olumlu yönleri olsa da, kolayca öğrenebileceğiniz bir sürü madde ile yurdum insanının posasını çıkaracak bir yasa kabul edilmek üzere. Hani diyorum, tasarı üzerine de bir iki söz etseniz, sosyal haklar konusunda Avrupa standartlarının gerisine düşecek bir Türkiye’yi AB’ye almayacağınızı söyleseniz, bu vesileyle memurlara da toplusözleşme ve grev hakkı verilmesini sağlasanız, görelim bakalım yasama ve yürütme de yargının ayıbını paylaşıp ‘haydi len’ mi diyecek!” Türkiye Sosyalizmi Sosyalizm evrensel bir dünya görüşüdür, Türkiye sosyalizmi de dünya insanlığını kucaklayan, fakat Türkiye zemininden beslenen bir sosyalizm olmalıdır. Türkiye sosyalizmi, kendisini, Osmanlı’dan bu yana topraklarımızda ortaya çıkmış çeşitli sosyalist akımların doğal mirasçısı olarak anlamalı, aralarındaki görüş ayrılıkları hangi boyutlarda olursa olsun, sosyalist bir Türkiye için savaşım vermiş tüm sosyalist önderleri aynı saygıyla kucaklamalı, kendi siyasal stratejisinin belirlenmesinde onların deneyim ve birikimlerinden yararlanmalı, sosyalizm adına düşülmüş yanılgılardan, yapılmış hatalardan dersler çıkarmalıdır. Türkiye sosyalizmi, Fransız Devrimi’yle açılan Aydınlanma Çağı’nı, dünya işçi hareketlerini, dünya halklarının bağımsızlık ve kurtuluş savaşlarını insanlığın ortak değerleri olarak görmeli; Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını belirleyen, bu sınırlar içinde yaşayan her dilden, her dinden, her etnik kökenden insana yurt sunan Kurtuluş Savaşımıza ve bu yurtta yaşayan herkese çağdaş bir yaşam düzeyi sağlamayı amaçlayan Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmalıdır. Türkiye sosyalistleri kendisini ‘sol’ olarak tanımlayan her kişi, kuruluş ve örgüte dostça yaklaşmalı, kendileriyle ortak bir zemin aramalı, insani ilişkilerin vazgeçilmezi olan uzlaşma kültürünün oluşması için çaba göstermelidir. ??? Türkiye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun geniş kesimlerinde yarıfeodal üretim ilişkilerini barındıran, fakat genelinde kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir ülkedir. Türkiye kapitalizmi sanayi, enerji, bankacılık, hizmet, turizm gibi ekonominin çeşitli alanlarında dışa bağlı/bağımlıdır. Bağımlılık ilişkileri, Türkiye’nin Kuzey Atlantik Paktı (NATO) üyeliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile imzalamış olduğu ikili antlaşmalar nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri için de geçerlidir. Dolayısıyla ‘bağımsızlık’, Türkiye sosyalistlerinin gerçekleştirmek için uzun erimli bir savaşım verecekleri başlıca hedeflerinden biridir. Yeryüzünde hiçbir ülkenin, ekonomik ve sosyal yapısında feodal ya da yarıfeodal üretim ilişkilerini barındırdığı sürece ‘demokratik’ kabul edilmesi olası değildir. Demokratikleşme, Türkiye sosyalistlerinin gündeminde ilk sırayı oluşturacaktır. ??? Karl Marx ve Friedrich Engels gibi sosyalist düşüncenin başta gelen kuramcılarının ve onlardan sonra gelen, sosyalist düşünce kuramına katkıda bulunan düşünürlerin öngörülerinden farklı olarak Türkiye’de kapitalizm kendi liberal/demokrat üstyapısını oluşturamamıştır. Türkiye kapitalizmi, 2000’li yıllarla birlikte ve giderek artan bir hızla İslam ideolojisinin egemenliği altına girmiş, İslam, hızla gelişen kapitalist ekonomiye yön veren bir konuma gelmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının başlattığı kadrolaşma seferberliği gibi çabalarla kapitalist altyapının üzerinde hukuk, eğitim, kültür, sanat vb. kurumlarıyla İslami bir üstyapı oluşturulmasına çalışılmaktadır. Bu üstyapı güçlendikçe Türkiye, tüm İslam ülkeleri içinde tek ‘demokratik’ ülke olma niteliğini yitirecektir. Bu nedenle laikliği savunmak sosyalistlerin başlıca güncel görevlerinden biridir. ??? Bir ideolojinin uygulamada başarılı olabilmesi için hayatta karşılığı olmalıdır; bu sosyalizm için de geçerlidir. Bağımsızlığını yitirmiş ülkelerin toplumlarının demokratikleşmesine olanak yoktur. Dolayısıyla sosyalist Türkiye’ye uzanan yolda ülkemizin siyasalekonomikkültürel bağımsızlığını ve demokratikleştirilmesini gerçekleştirmek sosyalistlerin yakın amaçları olarak belirlenmelidir. Bu amaçlar sosyalizmi farklı yorumlayan kişi ve kuruluşların bir ortak paydada buluşabilmelerini de kolaylaştıracaktır. Somut hedefler doğrultusunda güç birlikleri gerçekleştirmek sosyalistler arasında zorunlu olan uzlaşı kültürünün oluşma sürecini de hızlandıracaktır. Türkiye’nin demokratik dönüşümü zorunluluktur, çünkü bu dönüşüm gerçekleştirilmeden sosyalizm hep bir ütopya/hayal olarak kalacaktır. eposta: dkavukcuoglu@superonline.com SESSİZ SEDASIZ (!) Mekke’ye gidiş İngilizlere emanet! SUUDİ Arabistan Hac Bakanlığı’nın talimatıyla Türkiye’den Suudi Arabistan’a hac organizasyonu yapan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’ne bağlı tur operatörlerine şu sıralar bir taahhütname imzalatılıyor. Taahhütnameye göre, Mekke’ye hac organizasyonu yapacak Türk seyahat acentelerinin IATA’ya veya ATOL’a üye olması koşulu getiriliyor. IATA, dünya havayolu ücret tarifelerini düzenleyen uluslararası bir birlik. Hac işi ile ilgisi yok. ATOL ise İngiliz havayolu seyahat organizatörleri birliği. Hıristiyan İngilizlerin, dünyadaki Müslümanların hac ziyaretleriyle ilgili ne çalışma yaptıkları kendinden menkul. Ama Suudiler, uzun yıllardır dünya çapında kabul görmüş bir yapıda çalışan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’ni ciddiye almıyor; İngilizlere güveniyor. Her dakika Suudi Arabistan Hac Bakanlığı ile görüşmeler yapan Diyanet İşleri Başkanlığı veya Diyanet’in bağlı olduğu Devlet Bakanlığı da Türkiye açısından bir aşağılanma kabul edilebilecek bu uygulamayı alıp aynen kabul ediyor. Hatta Suudi Arabistan Kralı tarafından yükte hafif fakat pahada epey ağır olduğu sanılan hediyelere boğulmak suretiyle büyük iltifatlara mazhar kılınan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat bile “yapma haşmetmahap, hani din kardeşiydik” diye ağzını açamıyor. Arap, İngiliz ile dans ediyor; bizimkilere de tef çalmak kalıyor! behicak?yahoo.com.tr Ucuzluk Gülhan Elmas: “Amerika’dan demokrasi, Avrupa’dan Sevr yasaları, Ortadoğu’dan şeriat, Afrika’dan gelir dağılımı, Uzakdoğu’dan ucuz mal ithal etmenin adı küreselleşme oldu!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Kent ve Karikatür Diyelim ki “cafe”ler yerine hâlâ “kahve”lere takılıyorsunuz... Devran değiştiği için de kadınlı erkekli tavla atarak, hatta okeye “dördüncü” arayarak... Kapıdan içeri, omzunda mendili, elinde de sopamsı bastonuyla biri girse, köşedeki sandalyeye kurularak bağrış çağrış konuşmaya başlasa, ne düşünürsünüz? Her halde “akıl”la sorunu olduğunu sanır, “Vah zavallı” deyip üzülürsünüz; “kim bilir neler de yaşadı?...” Oysa, vaktiyle “meddah”lar böyleymiş... Yaşadıkları ise “fazla akıllı” olmalarındanmış. Kahveye girer girmez ortalığı sevinçli bir sessizlik sarar; sözlerine başlayınca da gecenin nasıl geçtiği bilinmezmiş... Peki bu “cin fikirli” geveze hatipler neler mi anlatırlarmış? Padişahtan mahalle imamına kadar ne kadar fetva veren varsa, tümümız... Çizerlerimizle mahkemeleşme rekoru kıran Başbakan’ın, seçim afişlerinde “kanka”sı gibi resmi yer alan Menderes, demek ki sadece karşıdevrimi başlatan dönemi simgelemiyor. Karikatüre karşı benzer tutumların da aynı “siyasal genler”den geldiği anlaşılıyor... Ya şimdikiler?.. Modern meddahlarımıza gelince... Atalarının o yoksul bilgeliklerinden tek farkları, “vergi rekortmeni” olmaları değil. Örneğin yine meddahları Batı’daki “palyaço”lardan farklı kılan “sadece eğlendirmek yerine, güldürerek sorgulama” geleneğini sürdürdükleri de pek söylenemez. Palyaço, öncelikle “kralın soytarısı”ydı. Hatta sarayda yaşardı. En ünlüleri de “soytarıların kralı” oldu. Meddah ise sadece “halk”ın sanatçısıydı. Ya evinde ya da sokaklardaydı. Bu nedenle en ünlüleri bile yine meddah kaldılar... Nitekim Ferhan Şensoy’la Sunay Akın da onların izinde olmalı.. Siz hiç son yıllarda Başbakan’ı, bakanları, milletvekillerini, valileri, hatta belediye başkanlarını ve diğer yöneticileri “hicveden”, hiç değilse onlara söz atan, yanHalkın meddahı çarşıda.. lışlarını güldürerek anımsatan, halkın muhalif duygune halkın “söyleyemedikleri”ni... larını mizah ustalığıyla dile getiKendilerine, Arapçadaki “met ren yeni tolkşovcu gördünüz mü? hetmek” anlamına gelen “medOysa ülkenin bugünkü egemendah” demeleri de “güvenlik” ge leri, geçmiştekilerden çok daha rekçesiyle olmalıydı.. “Methe fazla “meddahlık” haldeler. Ne der” görünerek eleştirmek kadar var ki yine geçmiştekilerden çok “akıl” isteyen bir hüner var mı çok fazla “mizaha tahammüldır? süz”ler... Kim bilir belki de tarihe şu saNe zaman kızdılar? kız ettikleri “demokrasi” sözleBütün bunları 1940’ların “Ka ri nedeniyle “hoşgörüsüz demokrikatür” adlı dergisinde okuduk ratlar” olarak geçecekler... İmar Dosyası’nın bu akşamki tan sonra tarihçi yazar Necdet Sakaoğlu’na sordum: “Padişahlar “çizer” konuklarından Behiç Ak, kendileriyle alay edildiğini fark özetlediğim saptamalara “gülümettiklerinde, meddahlara gün seyerek” katılmadı ve dedi ki; “Dava açmaları çok da kötü lerini göstermezler miydi?” Kanal B’deki İmar Dosyası sayılmaz. Karikatürün hiç değilprogramını izleyenlerin de öğret se yayımlanabildiğini gösteriyor. meni olmaya başlayan Sakaoğlu Oysa kimi ülkelerde hâlâ basıl“Hayır” dedi ve ekledi; “bizde ması bile yasak...” Diğer çizer konuğumuz Kamil mizah kültürü öyle derin ki.. örneğin alıngan siyasetçilerin Masaracı da; “Canım, dava açılkarikatürcülere dava açıp sin mayan karikatürün ne kıymeti dirmeye çalışmaları da yüzler var...” demesin mi? Peki, özünde bir kent ve çevre ce yıllık meddah geleneğimize aldırmayan Menderes’le birlikte programı olan İmar Dosyası’nda meddahtan başlayıp karikatüre 1950’lerden sonra başladı... ” Üstat bunları söyleyince aklıma uzanmanın ne anlamı var? Yanıtı, bu gece 22.00’de, Kanal önce, geçen seçimlerdeki “AKP afişleri” geldi. Bir de yine son B ekranlarında... yıllardaki “modern meddah”lar denilen ünlü “talk show”cuları ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Nisan www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ İri ve sert taneli, uzun sap 1 lı ve kılçıklı 2 bir buğday 3 cinsi. 2/ Niğde, Nevşehir 4 yörelerinde 5 yetişen ve ka 6 liteli bir şarap 7 veren beyaz üzüm cinsi... 8 Ağır hapis 9 mahkumları1 2 3 4 5 6 7 8 9 nın boynuna geçirilen 1 S ÖĞÜ RME E demir halka. 3/ Bir 2 U Z M U A V İ N yağış şekli... AbdülP İ T İ K İ hak Hâmit Tarhan’ın 3 V Ç İ R manzum bir yapıtı. 4 L İ S T E R A Z 4/ Utanç duyma... İki 5 A N İ K U D U atla çekilen bir ge 6 K A K İ zinti arabası. 5/ Atla 7 İ Y O N O S F E R ra binilerek değnek 8 E Z A N U R A le oynanan bir tür top 9 O T M A N K E N oyunu... Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. 6/ Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge... Bir nota. 7/ Bir şeye karşı duyulan istek... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 8/ Şen, rahat... Dinlenmek için çalışmaya ara verme. 9/ Halk dilinde havuca verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sağlık yönünden yapılan genel yoklama... Karagöz ve ortaoyununda Ermeni tiplemesine verilen ad. 2/ İtalya’ya özgü, keçiboynuzundan yapılan bir içki... Oyunda cezalı çocuk. 3/ Kaynağı antik dönemlere dayanan kirişli bir çalgı... İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz. 4/ Şarkı, türkü... Doğu Karadeniz yöresine özgü bir peynir. 5/ Çin ve Japonya’dan tüm dünyaya yayılmış bir strateji oyunu... İskambilde bir kâğıt. 6/ Samsun’un bir ilçesi... Kuzu sesi. 7/ Kurutulmuş üzümün içine ceviz konarak yapılan bir yiyecek... Damızlık erkek koyun. 8/ Karışık renkli... İşçi. 9/ Havadaki su buharı... Belirti, iz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle