05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde bir süredir tedavi gören başyazarımızın sağlık durumu iyiye gidiyor 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Demirel’ den Selçuk’a ziyaret Demirel hastane çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) İstanbul Haber Servisi Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde bir süredir tedavi gören gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarımız İlhan Selçuk’un sağlık durumu her geçen gün daha iyiye gidiyor. İlhan Selçuk, önceki gün yoğun bakım ünitesinden çıkarılarak normal bir odaya alındı, ancak ziyaretçi yasağı devam ediyor. Geçirdiği kalp spazmı ve pnömoni sonucu geçen hafta sonu hastaneye kaldırılan İlhan Selçuk’u dün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Kıraça Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç ziyaret etti. Paris’i Yaşamak... Puslu, serin bir Paris sabahını yazmak istedim bugün... O yarı aydınlık geceyi, şafağın söküşünü, kentin hareketlenmesini... Köleliğe dönüşmüş bir özlemi, düşlerde, belleklerde kalmış bir tutam sevgiyi nasıl anlatabilirim Paris’i yazarken... Altınla çürümüş kalyonları, yüreğimizin içinde kopan fırtınaları... Yaşamı, aşkı, özgürlüğü... Kimi kaçışları, umutların tükenişini... Gecenin ilerlemiş saatlerinde Cemal Kıral’la “yurtseverlik” ve “ulusalcılık” üzerine sohbetimizi... Serdar Kızık’ın anılar denizinden çıkardığı 1980 öncesi olaylarını, fotoğraflarını, hapislik yıllarını... Türkiye Komünist Partisi’ni... Dönekleri, Soros’un Çocukları’nı... Ne diyordu Cemal Ağabey: “Yurtsever olmadan Marksist olunmaz!” Montmartre’den Paris’i seyrederken artistler sokağında resimlerini satamayan yaşı 70’i geçmiş ressam kadını nasıl anlatabilirim? PereLachainse Mezarlığı, Paris Komünü’nün son direnişçilerinin vurulduğu Federalistler duvarı... Nasıl yazabilirim? Kimler yatıyor o mezarlıkta? Chopin, Baron Haussmann, Balzac, Isadora Duncan, Colette, Edith Piaf, Yılmaz Güney... Puslu, serin bir Paris sabahında o tepedeki, artistler mekânında kahvelerimizi yudumlarken Serdar fotoğrafımı çekiyor... Yüreğimde sakız beyazı bir coşku... Umutlarımızı yok etmiş bir zaman dilimi... Seine ırmağı, 1700’lü yıllardan kalan binalar... Tarih soluk alıp veriyor... Yaşam sevdanın içinde, sevda yaşamın içinde... Philippe Jaccottet’in dizeleri... Seine ırmağı bozbulanık akarken okuyorum Jaccottet’i: “Artık sadece uzaklaştırmak isterim bizi aydınlıktan ayıran şeyi/bırakmak isterdim yalnızca meydanı/hoşgörülmüş iyiliğe.” Paris uyanıyordu artık... On ikinci kattaki otel odasının penceresinden güneşin doğuşunu seyrediyordum... ??? Yves Bonnefoy’un güneşin tırnakla yırttığı son mutlu can lacivert rengini gittikçe yitirip, önce kırmızılaşıp, ardından mavileşiyordu... Gecenin taşlarına bağlanmış bir sarmaşık gibiydi her şey gün ağarırken... O noktada Edmond Jabes’in “Kelimenin içinde hayat ile ölüm arasında söyleşi” si beynimin içinden yüreğime indi... Jabes ne diyordu: “.... Hayat için yazı sayfasıyım ben; tıpkı ölümün benim için okuduğum sayfa olması gibi. Onun için de yazı ölümün, hem ölçüsü hem de ölçüsüzlüğüdür. Daha önceki halini okuyorsun; ötekini, geleceğin okuru kılıyorsun. Onun için de, kitaptaki hayat ancak okunaksızlıktan okunaklılığa geçişe ulaşmak ve aynı anda onu yitirmektir.” Ve ekliyordu: “Seçilebilir hayat. Seçilmiştir oysa, ölüm.” “Büyüyen ve tedirgin eden duyulmazlığında, gizlenmiş söyleşisi bizim en derinimizde sürüp gider.” Bir de şunları yazmıştı: “Gövde düşüncenin ona parlamasını ve kanamasını sağlayan başyapıtıdır kendi ışınlarıyla parlamasını ve yitmesini. Ölü gövdeden tek kalan, ruhun külleridir. Oraya dek, kendi düşüncelerimize eşlik etmiş oluruz.” Balzac’ı, Yılmaz Güney’i, Edith Piaf’ı PereLachainse Mezarlığı’nda kendi düşleriyle baş başa bıraktım... Saint Michel Bulvarı’nda kitapçılara uğradım, kafelerde oturdum, sinemaların afişlerine baktım... İnsanların yüzünde bir gülümseme arıyordum... ??? Görkemli yalnızlıklar, iç çekişler, karamsarlıklar... Öfkeler, hainlikler, satılmışlıklar... Aşk en yüce değer değil miydi insanlar için? Stephan Sçpaçyov’un birlikte yaşanacak koca ömrünü anlatan dizelerini anımsadım sorunun yanıtını vermeye çalışırken: “Değerini bilmek gerekir aşkın/ve ona kattığı değeri yılların./Aşk ne iç geçirmektir bir bankta/ne de el ele dolaşmak mehtapta/Gün olur yağmur yağar, kar yağar/Birlikte yaşanacak koca bir ömür var/ Güzel bir şarkıya benzer aşk/ama kolay mıdır bir şarkı yaratmak.” Paris hem çok yakın hem de çok uzak benim için... 76 yaşındaki sosyalist Cemal Ağabey (Kıral) o gece metroya yürüyerek gitti. Giderken de şöyle dedi: “Nisan sonunda İzmir’deyim... Bu yıl 1 Mayıs’ı İzmir’de kutlayacağım...” Yüreği 30 yıl önceki gibi sımsıcaktı Cemal Ağabey’in. Gözlerinde ise biraz hüzün... Anı defterini imzaladı Ziyaret sonrası bir açıklama yapan 9. Cumhurbaşkanı Demirel, Selçuk’u çok iyi gördüğünü söyleyerek “Kendisinin en kısa zamanda sağlığına kavuşacağını umuyorum. Kendisine acil şifalar diliyorum” dedi. Selçuk’u ziyarete giden okurları ve yurttaşlar hekimlerin zi yaret yasağı nedeniyle açılan defterleri imzalıyorlar. Selçuk’u dün Hürriyet gazetesi köşe yazarı Doğan Hızlan, SelmaYılmaz Tankut telefonla arayarak, Mehmet Ağar ise hastaneye gelerek geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da önceki akşam Selçuk’u ziyaret edenler arasındaydı. Aynı serviste tedavi görmekte olan tiyatro oyuncusu Yıldız Kenter de el yazısıyla İlhan Selçuk’a geçmiş olsun mesajı gönderdi. 9. CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN’I YANITLADI BAŞBAKAN TRABZONDA PARTİLİLERE SESLENDİ ‘Fazla nüfus sıkıntı yaratır’ İstanbul Haber Servisi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kadınlardan “en az üç çocuk” yapmaları çağrısına, sayılarla örnek vererek yanıt verdi. Demirel, “Bugün içinde bulunduğumuz sıkıntıların en önemli kısmı nüfus artışındandır. Elimizdeki imkânlar ancak yüzde 1 civarındaki bir çoğalmaya imkân veriyor” dedi. İstanbul’da düzenlenen “Rotary 2420 Bölge Toplantısı’’nda, “2008 Nisanında Türkiye ve Dünya’’ konulu bir konferans veren Demirel, dünya ekonomisinin son 50 yılda 7 kat büyüdüğünü, buna karşın dünyanın rahat olmadığını, bunun, nüfus artışı, yoksulluk ve iklim değişikliğinden kaynaklandığını ifade etti. Türkiye’de yılda bir milyon civarında çocuk dünyaya geldiğini, yüzde 5’lik bir büyüme ile ancak 500 bin kişiye istihdam yaratılabildiğini belirten Demirel, “Burada bir tercih yapmak durumundasınız, acaba daha çok işsizlik, yoksulluk, eğitilmemişlik ve daha çok muhtaç insan mı elde etmek istiyorsunuz, o zaman çoğalın. Yoksa daha sağlıklı, daha zengin, daha eğitimli, işi olan bir toplum mu elde etmek istiyorsunuz, o zaman herkes bakabileceği kadar çocuk yetiştirsin” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirel, Başbakan’ın açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, “Kimse ile bir tartışmam yok. Seçenler yanlış bir hedef seçmiş. Polemiğe hevesim yok’’ dedi. Erdoğan’ın hedefi solcular AHMET ŞEFİK TRABZON Trabzon’da temaslarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, işçi örgütlerinin ve emeklilerin karşı çıktığı Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’na “solcuların karşı olduğunu” ileri sürdü. Erdoğan, “Bu solcular ve onun yanında olanlar karşı çıkıyor. ‘Biz işçinin, emekçinin yanındayız’ diyorlar ama bunun karşısına dikiliyorlar. Çünkü bunların işçiden, emekçiden yana olmak gibi bir derdi yok. Sistemi kilitleme derdi var” dedi. AKP gençlik kollarının il kongresinde konuşan Erdoğan, hiçbir gerginliğin tarafı olmadıklarını ve olmayacaklarını belirtti. Başbakan, AKP’li gençlere, “Sağduyulu olun. Gerginliğe meydan vermeyin. Trabzon’a nifak tohumu ekmeye çalışanlara karşı dikkatli olun” çağrısı yaptı. “Üç çocuk” istemini yineleyen Erdoğan, “Şu anda ‘Sakın doğum yapmayın’ diyenler, ülkenin iyiliğini, yararını düşünmüyorlar. Bilimle konuşuyorum, bu hızla devam ederse 2037’de Türkiye yaşlı bir nüfusa sahip olacak. Onun için nüfusun artması lazım” dedi. Erdoğan’dan önce kürsüye çıkan AKP’li Osman Yağmurdereli de ölümden korkmadıklarını söyleyerek, “Politikaya atıldığım zaman bize bir şey öğrettiler; bizim iki beyaz gömleğimiz var, biri bayramlık, biri idamlık’’ dedi. Trabzon’un ardından Erzurum’a geçen Erdoğan, “etnik, bölgesel, dinsel ayrım” yapmadıklarını vurguladı. Bakan, oğlunun şirketini açtı Yurt Haberleri Servisi Spordan sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, büyük oğlu Hakan Başesgioğlu’nun Kastamonu’da kurduğu Proje ve Uygulama Danışmanlık Sanayi Ticaret ve Limitet Şirketi ARGEV’in açılışını yaptı. Hakan Başesgioğlu’nun Kastamonu merkezli kurduğu şirket Çankırı, Sinop, Karabük, Bartın, Zonguldak’taki yerel yönetimlere ve sivil toplum örgütleri ile KOBİ’lere danışmanlık hizmeti verecek. ‘Çabalar sonuçsuz kalır’ SİLİFKE (AA) AKP Milletvekili Prof. Zafer Üskül, Silifke ilçe teşkilatı binasında bazı belediye başkanları ve partililerin katılımıyla yaptığı toplantıda, Türkiye’de savcıların dava açıp iddianame hazırladıklarını, mahkemelerin de karar verdiğini belirterek, “Türkiye’de, savcılığın hazırladığı iddianamelerin aşağı yukarı yarısı sonuçsuz kalır, bunu da biliyoruz’’ dedi. Üskül, AB’nin PKK’yi terör örgütü listesinden çıkarmadığını söyledi. ABD’den Sulukule mektubu WASHINGTON (AA) ABD hükümeti kuruluşlarından biri olan Helsinki Komisyonu’nun eşbaşkanları Demokrat Parti Florida Milletvekili Alcee Hastings ve Demokrat Parti Maryland Senatörü Ben Cardin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek İstanbul Sulukule’nin yıkılmamasını istediler. Hastings ile Cardin’in yanı sıra ABD Helsinki Komisyonu üyeleri, Joseph Pitts ve G. K. Butterfield’in imzalarını taşıyan mektupta, “Sulukule’nin, villa tarzı evlerle yer değiştirmek üzere yıkılmasının planlanmasından derin bir rahatsızlık duymaktayız” denildi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle