03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2008 PAZAR 20 ZMO Başkanı Şengül: HABERLER “Buğday üreticisi sıkıştırılıyor” ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Dünyada küresel ısınmaya bağlı tarımsal üretimdeki azalma ve gıda fiyatlarında yaşanan artış nedeniyle Türkiye'de en erken yetişen Çukurova buğdayına tüccarlar, uncular ve yemciler yoğun ilgi gösteriyor. Mayıs ayı ortalarında başlayacak olan buğday hasadı öncesinde mali yönden zor duruma düşen üreticilere tüccarların ve spekülatörlerin kanca attığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Prof.Dr. Haydar Şengül, “Gıda fiyatlarındaki artış üreticiye yansımıyor. Çünkü üreticinin girdi maliyeti de arttı. Bu fiyat artışından tüccarlar ve spekülatörler para kazanıyor. Hasadı en erken yapılan Çukurova buğdayına tüccarların ilgisini üreticiler de biliyor ama nakite sıkışan üreticiyle tüccar arasında hasat başlamadan anlaşmalar yapılabiliyor” dedi. Buğdaya gösterilen ilginin üreticiye dönük olmadığını aktaran Şengül, “Henüz hasat başlamadan buğdaya gösterilen ilgi üreticilerin lehine gibi gösterilse de durum öyle değil. Çukurova'da buğdayın iyi fiyatla satılacağına dair garanti yok. Geçen yıl ki düşük rekolte, stoklarda kalmayan buğday nedeniyle, tüccarlar üreticilerle anlaşmaya çalışıyor. Üreticilerin başka seçeneği kalmıyor çünkü örgütsüz olması, krediyle üretim yapması gibi nedenler nakite sıkışan çiftçileri zorluyor. Türkiye'de ilk çıkan buğday, Çukurova buğdayı olduğu için bu ilgi üreticileri zorluyor” diye konuştu. Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen ise, Türkiye'nin göz göre göre gelen tarımsal krizlere hazırlıksız yakalandığını söyledi. Yetkili kişilerin istatistiki bilgileri değerlendirmeden, afaki konuşmalar yaptığını açıklayan Girmen, şeklinde konuştu. Türkiye'de en erken yetişen Çukurova buğdayının tahmini olarak 260 bin hektarlık alana ekildiği ve 1 milyon 500 bin ton üretimin beklendiği öğrenildi. Mayıs ayı ortalarında hasadı yapılacak olan buğdayın Adana Ticaret Borsası'nda şu an 6065 Ykr'ye satıldığı, hasadın başlamasıyla bu fiyatın 55 Ykr'ye kadar gerileyebileceği bildirildi. Tekstilde ithalat uyarısı YUSUF BAŞTUĞ ADANA DİSK'e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak, tekstil sektöründe Çin ve Hindistan'dan yapılan ithalatın yerli üretimi bitirme noktasına getirdiğini söyledi. Ucuz girdili ürünlerin Türkiye'ye gelmesiyle yerli sanayinin çöktüğünü kaydeden Budak, “Sanayicinin, işçinin bu kadar sorunu varken, türbanla uğraşacaklarına bunların sorunlarına çözüm üretsinler. İthalata sınırlama getirsinler” dedi. İthalat nedeniyle tekstil sektöründe yatırımların durma noktasına geldiğini, fabrikaların üretimden çekildiğini aktaran Budak, “Çin ve Hindistan başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ucuz ithal ipliklerle rekabet edemeyen yerli firmalar üretimlerine ara verirken, işçilerini ya ücretsiz izine çıkarıyor, ya da işten çıkarıyor. Bu tür çalışma yapan firma sayısında artış olması çok kaygı verici” diye konuştu. Dünya ülkelerinin sanayilerini korumak için yoğun çaba sarfettiğini belirten Budak, “Bize sürekli piyasa ekonomisinden bahsediyorlar. Piyasa ekonomisi toplumun sosyal sorunlarını görmezden gelemez. Piyasa ekonomisini uygulayan ülkeler sanayilerini ve istihdamı da koruyorlar. Bangladeş'ten, Hindistan'dan, Çin'den ithal edilen ürünlere karşı yerli üreticiler savunmasız bırakılıyor” şeklinde konuştu. Yerli iplik kullanım şartının kaldırılması ile başlayan ucuz ithalatın üretimi ve istihdamı bitirdiğini irdeleyen Budak konuşmasını şöyle tamamladı: “Gaziantep'te Konukoğlu gibi bir kuruluş tekstilden çekildi. Sabancılar'ın BOSSA fabrikalarında 810 bin kişi çalışıyordu, şimdi ise 2 bin kişi var. Örneğin; CEYTAŞ'da 5 yıl önce 600 kişi vardı, şimdi 200 işçi çalışıyor. Bu kararın alınmasıyla birlikte yüzde 6070 oranında üretim ve istihdam düşmüş, ödenen vergiler ve ihracat azalmıştır. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı Almanya ve Fransa'da bile piyasa ekonomisi toplumun sosyal yapısını bozamaz. Bu nedenle ithalata kesinlikle sınırlama getirilmelidir. Türkiye sanayisi çöküyor. Yetkililer, türbanla uğraşacaklarına istihdama, üretime yönelik sanayinin sorunlarına çözüm bulmak için çaba harcasınlar, üretimle, işsizlikle uğraşsınlar” BASTONLU FOTOĞRAF: Demek ki, ömrünün kum saati iyice azalmaya başlamış... Fotoğrafın altına düşünülen tarih doğruysa (ki, doğru olması gerekiyor) 9'u 5 geçeye, tamı tamına beş ay on dokuz gün kalmış... “Hatay meselesi”ni çözmek uğruna hiçbir uyarıya aldırmayarak güneye yaptığı ve bedelini de sağlığıyla ödediği o geziden kalmış olmalı bu sepya fotoğraf... Kimbilir, belki de Mersin'de onuruna yapılan törende, yine uyarılara aldırmayarak ayakta, saygı duruşunda izlediği askerin geçit resmi sonrasında çekilmiştir bu enstantane; yüzünden akan yorgunluğa bakılırsa büyük olasılıkla öyledir; büyük önderin bir yorgunluk kahvesi içmek için geldiği Viranşehir (Mersin)'de adını öne çıkarmayacak denli büyük bir fotoğraf sanatçısı tarafından ölümsüzleştirilmiştir bu ölümsüz anı... Neredeyse 70 yıl sonra gün ışığına çıkartılan fotoğraf. Sözcükler edebiyat der gisinde yayımlanır yayımlanmaz sanatçılardan gerekli ilgiyi görmekte gecikmedi... Dünyanın bir ucunda yaşasa da, yüreği hep Adana'da, Çukurova'da, Türkiye'de atan Adanalı ŞairYazar Nihat Ziyalan Sidney (Avusturalya)'den duygu akıtmakta gecikmedi bu çok şey anlatan güzel fotoğrafa... “Bastonlu Fotoğraf” adını verdiği şiirinde O'nun o anını “...saçı bulutlu/gözleri geçmişe bakışlı/soluklanan bir oturuşta........” diye betimleyen Ziyalan (1937) şiirini şu dizelerle noktalıyor: “Bu yaşımda olmak isterdim o zaman / hayatını gözünün önünden geçirmeye alışık biri olarak / tepsiyle yanına varıp / hazırolda söylerdim: Kahveniz Paşam...” Şiirin de yanına kolajlandığı “Bastonlu Fotoğraf”, Adanalı yurtsever işadamı Mehmet Bacaksızlar tarafından büyütülüp çerçeveletilip, çoğaltılarak çeşitli kurumlara armağan edildi. Bunlardan biri de Adana Cumhuriyet Kültür Sanat Merkezi'nin kısmetine düştü... (Çetin Yiğenoğlu) Devlet Tiyatroları 10. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali Orhan Kemal ve ‘Eskici Dükkanı’ SAV AŞ KÜRKLÜ ADANA Devlet Tiyatroları 10. Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali, yine önemli bir başyapıt, Adanalı sanatseverlerin yakından tanıdığı yazar Orhan Kemal'in eseri, “Eskici Dükkanı” adlı oyunla sürüyor. Tiyatroseverlerin çok yakından bildiği Orhan Kemal'in, çok beğenilen oyununun da katılmasıyla festivalin daha da önem kazandığını vurgulayan ADT Müdürü Ahenk Demir, “Her eseri okunan, sahnelenen yapıtları yoğun ilgi ve beğeni toplayan büyük yazarımız Orhan Kemal'in oyununun yine büyük ilgiyle izleneceğini umuyoruz” dedi. Festivalde tüm oyunların kapalı gişe oynanmasının sanat, özellikle tiyatro adına çok sevindirici olduğunu vurgulayan ADT Müdürü Demir, bugün ve yarın 20.00'de Antalya Devlet Tiyatrosu'nun sahneleyeceği, Orhan Kemal'in ölümsüz eseri, “Eskici Dükkanı” ile ilgili şunları söyledi: “Çok beğenilen, burada da benenileceğinden kuşku duymadığımız bir oyun. Üstelik oyun zaten Çukurova'da geçen bir öykü. Bundan dolayı, Adanalı tiyatroseverin daha iyi anlayacağını, kendinden bir şey bulacağını biliyoruz. Tiyatroseverin her izlediğinde kendisinden bir şeyler bulduğu, zaman zaman duygulandığı, öfkelendiği, sevindiği bir başyapıt. Eskici Dükkanı, Orhan Kemal'in, Çukurova'nın sarı sıcağında ırgatlık yapan, el işçiliğinden fabrika işçiliği ve makineleşmeye geçen toplumda, gitgide yoksullaşan bir ailedeki kuşak çatışmalarını ve bireyin sıkıntılarını birkaç katmanda anlattığı bir öykü. Kısacası kaçırılmaması gereken, herkesin ders çıkartması gereken bir öykü.” ADT Müdürü Ahenk Demir, Kazım Akşar'ın yönettiği oyunda, Selim Gürata, Kader Gözpınar, Haluk Cömert, Meltem Gülenç, Necmi Çavdarlı, Oktay Gözpınar, Gökhan Tüzün, Aslı Turanlı, Şenol Kaderoğlu, Deniz Şen, Mustafa Doğan Ayhan, Pelin Tozkoparan, Çağdaş Çobanoğlu, Mevlana Şems Çankaya, Sinan Yalçın ve Aylih Aslan'ın paylaştığını anımsattı. Pamukta makineli hasat tartışılıyor ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova'da bu ay içerisinde başlanacak pamuk ekimi öncesinde “pamukta makineli hasat” konusu yeniden gündeme geldi. Bazı kesimlerin “tarım işçilerinin işini elinden aldığı” gerekçesiyle karşı çıktığı makineli hasatla ilgili düşüncelerini açıklayan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeliha Bereket Barut, makineli hasatta ürün kaybının azaldığına dikkat çekerek, “İşçiye gereksinim de aynı oranda azalıyor. Bu durum pamuk toplamak için Çukurova'ya gelenlerin işsiz kalıp, mağdur olmasına yol açıyor. Bu nedenle alternatif çözüm yollarının bulunması gerekir” dedi. Tarım İl Müdürlüğü verilerine göre Çukurova Bölgesi'ne her yıl pamuk tarlalarında çalışmak için ortalama 150 bin kişinin geldiğini, 20052006 pamuk sezonunda makineli hasada geçiş ile birlikte pamuk üretiminde yaşanan “işçi bulma” ve “nitelikli pamuk toplama” sorununun da ortadan kalktığının ileri sürüldüğünü anımsatan Doç.Dr. Barut, bu ay sonunda başlanacak pamuk ekimi öncesinde bazı kesimlerin, iş imkanı bırakmadığı için makineli hasat yapılmasına karşı çıktığını söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle