07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 11 Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan 128 bin Gergerli, ilçelerinin yerel gazetesinden yaşadıkları yerle ilgili haber okuyorlar En yaygın yerel gazete: Fırat nun her eylemi, her savaşımı, görevini, yetkisini kötüye kullanan, gücünü aldığı devletin adını kötüye çıkartan, “onu bitlendiren” bürokratlara, teknokratlara karşıydı... Bunlar, Gerger’i, güneyini, kuzeyini ya da daha doğusunu bir vatan parçası olarak değil de, zorunlu yapılan görev gereği gidilen bir mahrumiyet bölgesi, daha çok cezalı personelin sürgüne gönderildiği bir bölge olarak düşünen kamu görevlileriydi... En iyimser yaklaşımıyla bölge insanını beşinci sınıf yaratık gören, daha da kötüsü bölücü, terörist diye algılayan ham ervah tiplerdi bunlar genellikle... Hastalıklı bakış açıları ve her icraatlarıyla da Gazeteci Haco için haber malzemesiydiler... Hangi görevde, hangi yetkide olursa olsunlar, ne denli ürkütücü, korkutucu, tehdit yüklü, afralı tafralı tavırlar sergileseler de hiç farketmezdi... Dostluk, hemşerilik duyguları bile onun mesleksel ilkelerinden ödün vermesi için yeterli olmazdı... O kendisini Gerger’in muhtarı, bekçisi gibi değil, polisi gibi görürdü... Hani, bekçinin ben bu mahallenin bekçisi değilim, gerekçesine sığınarak olay ve olgular karşısında takındığı gibi pasif bir tutum sergilemezdi... O halkını seven, devletin bilinçli bir polisi gibi davra O nır; gördüğü, tanık olduğu, öğrendiği her olay ve olguya el koyar, gazeteci olarak ilgilileri, yetkilileri uyarır; icabında sorgular, yargılardı... Gerektiğinde, kendisini azarlayan bir savcıyı bile hemen uyarır, göreve davet eder, karşısında babası yaşında birisi olduğunu anımsatmaktan çekinmezdi... TünelTaksim arasında işleyen tramvayda gördüğü aksaklığı da yazar, İstanbul’daki Gergerliler oy verdi diye Eminönü Belediyesi’ni de masaya yatırır, objektifini o yöne çevirirdi... Toplam üç bin aboneden iki bini İstanbul’da dağıtılan bir yerel gazete düşünün... 128 bin Gergerli Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşıyor ve bunlardan bazıları Haco’nun gazetesi Gerger Fırat’ın abonesi oluyorsa.. Türkiye’de bir gazeteci olarak Haco’nun ilgi alanına girmeyen yer yok gibidir... Böyle bir örgütlenme ve tiraja sahip 10 Temmuz 1992’de kurulan Gerger Fırat, Türkiye’nin en yaygın yerel gazetesi unvanına sahiptir... Gergerlilerin önce Gerger’de, sonra yurdun pek çok yerinde gözü, kulağı, sesidir... Kimbilir, bu gidişle yurtiçi örgütlenmesinden sonra yurtdışındaki Gergerlilere de ulaşmak amacıyla dünyanın birçok yeri bizim Haco’nun ilgi alanına girebilir... Gerçek Fırat Haber Ajansı benimki ürkiye’nin bu en yaygın yerel gazetesine haber servisi yapan bir de haber ajansı var Haco’nun... Gazetenin adı “Fırat” olur da, haber ajansına başka isim yakışır mı? Ajansın da adı, anlı şanlı “Fırat Haber Ajansı (FHA)”... Bunu duyunca şaşkınlıkla, “Fırat Haber Ajansı mııı?” demişim... “İllegal, yasaklı” falan dememe kalmadı, “Bu FHA, o FHA değil” diyerek söze girdi, “benimkinin o FHA’yla ilgisi yok” diye devam etti sonra, “Yasaklı FHA’nın ne zaman, nerede kurulduğunu bilen de yok... Gerçek Fırat Haber Ajansı benimki” diye aydınlattı beni... Fırat gazetesi gibi FHA’nın da İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Hacı Boğatekin’di... “Benim FHA’m T ‘Balık baştan kokar’ yle hal hatır sormak için arasalar pek sorun çıkmayacak, haberler makaleler yazmak zorunda kalmayacak, onun da başı derde girmeyecekti... Arayan haber için arıyordu Boğatekin’i... Onlar için namludaki fişekten farkı yoktu Boğatekin’in... Hani, kaleminin de endazesi yoktu... Boğatekin’in ceza aldığı davalardan biri de Adıyaman Valisi Halil Işık’ın “Balık Baştan Kokar” yazısı üzerine açtığı davadan gelmişti... Söz konusu yazının yazılmasına yol açan olay ise 2001 yılında Adıyaman Valiliği’nin Fak Fuk Fon ve Köylere Hizmet Birliği kaynaklarından lojman yapımı ve onarımı, otomobil alımıyla ilgiliydi... Bizim Haco, konuyu Gerger Fırat’ın sütunlarına taşıyınca kendisini Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin karşısında buldu. Yargılama sonunda mahkeme 7 ay hapis cezası verdi... Haco hemen itiraz etti, kararı temyiz bozdu... Ancak mahkeme, kararında ısrar etti; bu kez tecili de kaldırdı... Haco, “Bu davadan belki hapis yatabilirim” diyor... ‘Çetedevlet’ Haco, yargılandığı davalardan birinin de “ÇeteDevlet” yazısı üzerine açıldığını anlattı. TCY’nin şimdiki 301. maddesinin karşıtı olan 159. maddeden açılan “basın yoluyla hakaret” davasından beraat ettiğini belirtirken yasaların acımasız, art niyetli yetkililerin elinde yurttaşları nasıl zor durumda bıraktığına güzel bir örnek oluşturan iki para cezasının nasıl verildiğini anlattı... O günlerde gazetesini Mersin’de bastırıyormuş... Baskı sırasında matbaada bulunmadığı için gazetenin yayın tarihi 24.08.2004 yerine “24”süz olarak basılmış... B oğatekin, adına ister arzuhalcilik, ister davavekilliği ister avuktalık deyin, kimsesizlerin sorunlarıyla ilgilenirken gazetesi Fırat’ı en güncel şekilde çıkarmayı başarıyor. Boğatekin’e oğlu Özgür, gazetenin masaüstü yayıncılık işleri dahil her konuda yardımcı oluyor (Büyük fotoğraf). Hacı Boğatekin, çeteci, cemaatçi ve ırkçı kadrolaşmanın tehlikelerine dikkat çektiği bir yazısı üzerine TCY’nin 301. maddesi gereğince 6 ayla 3 yıl hapis istemiyle açılan davanın Gerger Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmasından çıkarken (Küçük fotoğraf). yasal, tescilli, imtiyaz hakkı da bana ait... 1998’de kurdum... Gazetem Gerger Fırat’ı kurarken yaptığım gibi FHA’yı kurarken de yasal prosedürü yerine getirdim... İnanmayan Gerger Kaymakamlığı’na başvurarak konuyu inceleyebilir...” Gerger Fırat gazetesi nasıl Türkiye’nin en yaygın gazetesiyse FHA da muhabir ağı açısından Türkiye’nin en yaygın yerel ajansıydı... Ne de olsa Türkiye’nin çeşitli bölgelerine dağılmış 128 bin Gergerli’de Hacı Boğatekin’in telefonları vardı... Onun ilgilenebileceğini düşündükleri bir olay ve olguya tanık olduklarında hemen onu arayıveriyorlardı... O da orası benim sorumluluk bölgem değil, demeden eline kalemi alıyordu... Ö ‘Müftülükte hırsız var’ SÜRECEK C MY B C MY B O sıralar binbir sorunla boğuştuğunu belirten Haco, yanlışlığın nasıl yapıldığını anlatırken, “Ne internetten, ne yeni basın yasasından haberimiz vardı” dedi. Ona göre bu denli önemsiz bir biçimsel kusura günümüz parasıyla yasanın üst sınırı olan 19 bin YTL’lik ceza kesilmişti... Haco’nun da soluğu kesilmiş, “aman yaman” demesine kalmadan, savcılık bir de ön ödeme emri göndermemiş mi? Bizim Haco, kafası oldukça karışık biçimde yeni yasayı bir inceler ki ne görsün, yayın kuruluşları yerel, bölgesel, ülkesel diye sınıflandırılmamış mı? Yoruma, yaklaşıma göre verilecek ceza yüzde yüze varan oranlarda da artırılmıyormuş mu? Onun esenliğine dönük bir yorum çıkmayacağından adı gibi kuşku duymadığı için 19 binlik YTL’nin 4050 bin YTL’ye çıkmasının işten bile olmadığını düşününce 34 gün uykuları kaçmış... Haco, o sıkıntılı günlerini, “Varımı yoğumu satsam, yine de ödeyemezdim” diye anlatıyor... Sonunda meslek örgütlerinin giri şimleriyle bu cezacı yaklaşım makul bir çizgiye çekilebilmiş de bizim Haco da 500 YTL’lik cezayla kurtarmış yakayı... O günlerde çektiği sıkıntıyı başka söz gerektirmeyecek bir soluk bırakıştan sonra, “Tırşıkçıların aldığımı söylediği iki ceza bu türden para cezalarıydı işte” diye dile getirdi... Bir dava da Eminönü Belediyesi’nden K aşyazı Köyü’nden bir yurttaş, az sonra Gerger Adliyesi’nde TCY’nin 301. maddesinden yargılanacak olan Hacı Boğatekin’den bir kamu kurumundaki sorunlarının çözümü için yardım istiyor. Şöyle uzaktan bakınca, “Gerger niree, Eminönü niree?” diye düşünebilir insan... Öyle ya, bu adamın başka işi mi yoktu da, taa Gerger’den kalkıp İstanbul’a gelerek Eminönü Belediyesi’nin AKP’li Başkanı Nevzat Er ile Yardımcısı Mahir Katırcı hakkında yazı yazdı? Olur a yazar, Patagonyalı bir gazeteci Allah hakkında, bir başkası ABD Başkanı Bush hakkında yazar da bizim Haco Eminönü Belediye Başkanı hakkında yazmış neden çok görülür? Kaldı ki, Türkiye çapındaki üç bin abonesinden iki bini İstanbul’dadır Gerger Fırat gazetesinin... Haco yazar, yazabilir... İyi de belediye Başkanı Er ile Yardımcısı Katırcı bu “küçücük gazetesiyle küçücük gazetecisi” hakkında neden 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açar? Cumhuriyet’te yayımlanan bir savunmasında, ne demişti Haco, anımsamakta yarar var: “Küçücük bir ilçede, küçücük bir gazetede, küçücük bir gazetecinin yazdığı ‘Feto ile Apo’ başlıklı köşe yazısı bir anda Türkiye’de gündemi oluşturuyorsa bu yazı üzerine binlerce haber, makale yazılıyor, program yapılıyorsa, halkımızda Cumhuriyet’in tarikat tehlikesi altında olduğu bu haber vesilesiyle duyarlılık sağlanmışsa bu gazeteciyi cezalandırmanın ve onun yazdığı haber üzerine yapılan haberleri yayından kaldırmanın, durdurma kararı verilmenin hukuki bir hata olduğu inancındayız.” Demek ki, bu küçücük gazetenin Eminönü’ndeki etkisi de oldukça büyük olmuştu... Haco, bu davayla ilgili olarak da savunmasını yapmak üzere yargıcın karşısına çıkacak... eki, bu 90’ı aşkın dava açmalar, para cezaları almalar onu yıldırdı mı? Hayır... O hiçbir baskı, tehdit ve gözdağına pabuç bırakmadı; korkularının boğazını sıkarak postemperyalizmin işbirlikçisi, insanlık düşmanlarının üzerine gitti hep... “İmam, felaketzedelerin parasını cebe indirirse, acaba cemaat ne yapar?” diye sormadan edemedi. Bu yazısını da Gerger Müftülüğü’nden bazı kişilerin adının karıştığı bir yolsuzluk olayı üzerine kaleme almıştı... Yazıya konu olan kaza haberi hiç de yabancımız değildi. Televizyonlardan dinlemiş, gazetelerden okumuştuk... Güneydoğu’nun çeşitli yörelerinden Karadeniz’e fındık toplama işçiliği için giden gruplardan birkaçı peşpeşe trafik kazası geçirmişti... Bunlardan bazıları da Gergerli köylülerdi... Kaza üzerine camilerde açılan yardım kampanyasında toplanan paraların yarısını zimmetine ge P H acı Boğatekin hakkında yeni davalar açıldığını duyan Gergerliler moral vermek için peşpeşe ziyaretine geliyorlardı. Destek ziyaretine gelenler arasında Cevizpınar Köyü muhtarı Sadık Deniz ile CHP Gerger İlçe Sekreteri Mehmet Polatdemir de vardı. çirdiği ihbar edilen Gerger Müftülüğü’nden bir imam, çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konulmuştu... Derhal açığa alınan imam, şu anda zimmetine para geçirme suçuyla yargılanıyor. Ayrıca, camilerde cumaları toplanan yardım paralarının da akıbetiyle ilgili savlar vardı... Bunlar, bizim yaman gazeteci Haco’nun gözünden kaçacak türden değildi... Oturup bir çırpıda yazdığı yazının başlığı aynen şöyleydi: “Müftülükte hırsız var...” Böylece bir dava da Gerger Müftüsü Musa Çelik’ten geldi Haco’ya. Müftüye göre Boğatekin o yazıyı yazarak “müftülüğe hakaret etmişti.” İmam da bela gazeteci Haco da Gerger Müftülüğü’nün davalıları olmuştu bir anda... Ancak, aralarında bir fark vardı; imam zimmetten, Haco zimmeti yazarak hakaret etmekten müftülüğün davalısı durumuna düşmüştü...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle