28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2008 SALI 6 SAĞLIK Kapalı yerlerde içme yasağının ardından bıraktırma merkezlerine başvurular arttı SALI ORHAN BURSALI Sigaraya başlama yaşı 7 Yasak ilaç bilmecesi aşılamıyor İstanbul Haber Servisi İngiltere’de 2 yaşın altındaki çocukların öksürük ve soğuk algınlığı tedavilerinde kullanılan 100 ilaç ve şurup eczanelerin raflarından kaldırılmaya başlayınca Türkiye’de kullanılan bu ilaçlarla ilgili ne yapılacağı merak konusu oldu. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, yasaklanan ilaçların İngiltere’de reçetesiz satıldığını ve yanlış kullanımlara yol açtığını belirterek Türkiye’de reçeteli ve hekim kontrolünde satılması nedeniyle sorun yaratmadığını söyledi. İngiltere’de yasaklanan listede Tixylix, Robitussin, Benylin ve Calpol gibi çok satan ilaçların olması ve bunlardan Calpol ile eşdeğerinin Türkiye’de kullanılması “İlaç yasaklanacak mı? Bundan sonraki süreçte durum ne olacak” sorularını gündeme getirmişti. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Güngör, İngiltere’deki ilaç yasaklanmasıyla ilgili yaptıkları araştırma sonucunda bu ilaçların reçetesiz satıldığını ve eczane dışında market gibi yerlerde de bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Yanlış ve bilinçsiz ilacın kullanılması çocuklarda belli bir yerden sonra karaciğer tahribatına yol açarak ölüme neden olabilir. İlaçların reçetesiz satılması ve reklamı Türkiye’de de gündemde. Biz eczacı odaları olarak bu uygulamaya başından beri karşıyız. Nedeni de bilinçsiz ilaç kullanımının artması ve geri dönüşümü olmayan hasarlara yol açmasıdır.” SİBEL BAHÇETEPE Demokrasi, Medya Darbesi “Tarih ve Ulus Bilinci” yazılarına bir ara verip, bu kavramlardan zerre kadar nasibini almamış Tayyip Erdoğan ile çekirdek dinci politikacılarının sürdürmekte oldukları “tek medya” darbeciliğine dönüş yapalım: Türkiye medyası büyük bir “iktidar darbesi” dönemi yaşıyor! Ülkede de bir AKP otokrasisi kurmanın ve Cumhuriyeti dinci bir niteliğe dönüştürmenin en önemli yolunun, kamuoyu oluşturma araçlarını “AKP’leştirmeFetolaştırmadincileştirme” yolundan geçtiğinin bilincinde! Kamuoyunu kontrolün en önemli araçları olan yazılı ve görsel medya kalelerini düşürmeyi, beş yıldır ana politika olarak uyguluyorlar. Bu bile, AKP’nin ülkeyi diktatörlüğe sürüklemek arzusunun başlı başına kanıtıdır! Önce kendi medyalarını oluşturdular. Dincidestekçi sermayedarları medyada gerekli satın almaları gerçekleştirdi. Gazete, dergi ve TV’ler... Bu medyanın köşe başlarına da, çeşitli araçlarla kendileştirdikleri liberaleski solcu takımdan (İçimizden Biri’leri de dahil!) mürekkep yalamışları yerleştirdiler... Merkezi büyük medyaya yönelik ilk büyük operasyon Sabah Grubu ile başladı! Önce TMSF’ye aldılar bu grubu, arkasından da, Erdoğan’ın iş çevrelerine göre bebek damadının CEO’luğunu yaptığı ve iktidarın himayesinde hızla yükselen Çalık Grubu’na (tek alıcı!) sattılar! Kendilerine yağ çekecek, en azından karşı çıkmayacak, gerekli destekçi transferleri de gerçekleştirerek!.. Sabah Grubu operasyonu nasıl iktidar eliyle büyük bir ray değiştirme ise, aynı zamanda 1.1 milyarlık bedelin de, yine iktidar emrindeki “devlet bankaları”, Vakıf ve Halk Bankası’ndan “sermayekredi” olarak ödeneceğine ilişkin yaygın bilgiler dolaşıyor! Sabah Grubu okur ve izleyicilerinin, bu medyanın “iktidarlaştırılması”, bir anlamda yalakalaşması ve iktidara karşı nesnel haberciliğini kaybetmesi karşısında tepkisiz kalacağını sanmıyorum! ??? Geride kalan en önemli kurum ise Doğan Medya’dır. Doğan Medya, özellikle Hürriyet ile Milliyet ve TV’ler, iktidarın en önemli baş ağrısı! Ve türlü çeşitli yollarla, iktidara karşı muhalif seslerinin kesilmesi, en azından iktidara karşı “tarafsızlaştırılması” çabaları var! Serdar Akinan adlı yazarın Akşam’da “en üst düzeyde” bir AKP’liden, üstelik “güvenilir” bularak, “Aydın Doğan’a operasyon mu geliyor?” başlıklı, iktidarın tehdit ve şantaj seslerinin dile geldiği yazısı, dikkate değerdir! Akıllara, iktidarın, Karamehmet Grubu’nun gazetesini, grubun “rakibi” Doğan Medya’ya karşı kullandığı geliyor! (intikam?!)! Eğer öyleyse yazık! Tam birbirine kırdırma taktiği! Yazının içeriğine bakıyoruz: PO (Petrol Ofisi) haddinden büyük promosyon yapıyormuş! Bu da akaryakıt kaçaklığına işaretmiş... Bense bir tüketici olarak, PO’dan daha büyük promosyon indirim yapan kartlarıistasyonları tercih ediyorum!.. Yazı aynı zamanda, Doğan Grubu’nun “büyük vergi kaçırdığı” iddiasında! Yani iktidar diyor ki, bütün müfettişlerimi salarım üzerine! Ayrıca da Aydın Doğan’a anımsatma yapıyor: Satın aldığın Hilton alanına inşaat yapabilmen benim iznime bağlı! Yapamazsan büyük zarar edersin! Bu nedenle yola geeeellll! Şantajın dik âlâsı! Öte yandan, iktidarın kılıcı Fehmi Koru da, ayda birkaç kez Doğan Grubu’nu hizaya getirme yazısı yazıyor.. tabii yanında diğerleri! ??? Doğan Grubu’nu TÜSİAD’la birlikte düşünmeli. Arzu Yalçındağ TÜSİAD’ın başında olduğu için değil! Pek çok büyük patronun, özellikle Cumhuriyetin kadimkurucu değerlerine bağlılığından dolayı! AKP’nin tüccaralım satımcı, siyasal İslamcı ve taşra değerleriyle ebedi ilişki kurmaları zor, boyun eğmeleri de. Ayrıca, AKP kendine bağlı ekonomi grubunu büyütüyor, ayrımcılık ve ayrıcalık yapıyor! Özellikle inşaat alanında yükselenlerin büyük çoğunluğu AKP’li! İktidarın, PO’nun iki yıldır rafine yatırımına da büyük engeller çıkarttığını okuyoruz. PO’nun rafine macerası, başlı başına, iktidarın grup üzerindeki baskısının öyküsü! Doğan Grubu’nu “düşürmek”, Türkiye Cumhuriyeti için de büyük bir kan kaybı olur! Sadece medyasında değil! Aydın Doğan Grubu ve TÜSİAD, kalıcı ve geçici olan değerleri ayırt edebilecek birikimlerle doludur! ??? Gelelim, medyanın tekleştirilmesi ile demokrasi ilişkisine! Eski solcu liberal, AKP’yi demokrasi şampiyonu ilan eden ve AKP’ye destek çıkmayan herkesi de cuntacı ve darbeci olarak niteleyen ekip, AKP’nin bu medya operasyonunu alkışlıyor veya operasyona karşı tek ses çıkartmıyor! Yolunuyordamını, fikrini, aklını şaşırmabaşkalaşmanın uç noktası! Onlara göre, anlaşılan, AKP’leşmeyen medyanın tam susturulması, demokrasinin geleceği için şart ve gereklidir! İlginçtir; teksesliliğin demokrasi diye yutturulduğu alçak zamanlarda yaşıyoruz! Yapılan araştırmalar dünyada 1.1 milyar, Türkiye’de ise 17 milyona yakın kişinin sigara içtiğini ortaya koyuyor. Sigara nedeniyle dünyada her yıl 5 milyon kişi yaşamını yitirirken Türkiye’de ise bu rakam 100 bin kişi olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (CTF) Sigarayı Bırakma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, Türkiye’de sigaraya başlama yaşının 7’ye düştüğünü vurgulayarak, bu oranın geri ve gelişmekte olan ülkelerde benzerlik gösterdiğini söyledi. Prof. Dr. Çelikoğlu, giderek kullanımı yaygınlaşan sigara ve sigara bırakma merkezleri ile ilgili Cumhu ? Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, Türkiye’de sigaraya başlama yaşının 7’ye düştüğünü vurgulayarak bu oranın geri ve gelişmekte olan ülkelerde benzerlik gösterdiğini söyledi. Araştırmalar her yıl Türkiye’de sigara nedeniyle 100 bin kişinin yaşamını yitirdiği gösteriyor. riyet’in sorularını yanıtladı. Çocuklar arasında sigara kullanımının yaygın hale geldiğine dikkat çeken Çelikoğlu, sigara firmalarının özellikle geri kalmış ülkeleri kendilerine pazar olarak seçtiklerini söyledi. duğunun anlaşıldığını anımsatan Çelikoğlu, özellikle sigara kullanan gençlerin hastalık boyutuna ulaşmadan tedavi merkezlerine gittiğini ve son 2 yılda da merkezlerine gelen hasta sayısında yüzde 50’lere varan oranda artış yaşandığını kaydetti. Sigara bırakmak için eş, dost tavsiyesi ile alınan birtakım ürünlerin sağlık açısından ciddi tehlikelere neden olabileceği uyarısında bulunan Çelikoğlu, şunları söyledi: “Sigara verem, şeker hastalığı Başvurular arttı Kapalı yerlerde sigara içme yasağını öngören yasa ile birlikte sigaranın sağlığı tehdit eden bir boyutta ol gibidir. Bir nikotin hastalığıdır, tedavisi de nikotindir. Nikotin vücutta doğal olarak bulunur. Sigaranın içilmesiyle birlikte nikotin vücuda dışarıdan verilir ve vücuttaki doğal nikotin kaynakları da kapatılır. Sigaranın bırakılması ile vücut nikotin yapamayacağı için eksiklik hissedilir. Bundan dolayı depresyon, mutsuzluk, aşırı sinirlilik, terleme, kabızlık, aşırı yorgunluk gibi sorunlar yaşanır. Sigara tedavi merkezlerinde nikotin vücuda ilaç, bant, sprey gibi farklı yöntemlerle hekim kontrolünde verilir ve bir süre sonra vücut doğal nikotin salgılamaya başlar. Bu yöntemler kesinlikle hekim kontrolünde olmalıdır, aksi halde fazla nikotin almak ölüme bile neden olur.” 18 yaşından önce estetik yaptırmayın İstanbul Haber Servisi Dünyada ve Türkiye’de en sık yapılan estetik cerrahi girişimleri arasında burun ameliyatları geliyor. Uzmanlar, burnun gelişiminin 18 yaşında tamamlandığını, bu nedenle ameliyatların bu yaşın öncesinde yapılmaması gerektiğini söylüyorlar. Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Operatör Dr. Sevin Özgül, Türkiye’de yaygın olarak gerçekleştirilen burun ameliyatı (rinoplasti) konusunda bilgi verdi. Estetik burun ameliyatının mutlaka plastik cerrahi uzmanı tarafından yapılması gerektiğini vurgulayan Özgül, 18 yaşına gelmeden estetik ameliyat olunmaması gerektiğini söyledi. Özgül, “Kapalı teknikte burun dışında hiç iz kalmaz. Açık teknik kullanılırsa veya yayvan burun deliklerinin daraltılması gerekiyorsa burun tabanında çok az iz kalabilir” dedi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Aktan hekimleri oy kullanmaya çağırdı. (SİBEL BAHÇETEPE) Tabip Odası’nda seçime doğru İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin en çok üye sayısına sahip meslek örgütlerinden İstanbul Tabip Odası’nda genel kurulda 3 ayrı grup yarışacak. 19 Nisan’da İstanbul Tabip Odası’nda merkezi kurul, seçimlerde 20 Nisan Pazar günü Sultanahmet Endrüstri Meslek Lisesi ile Sultanahmet Anadolu Ticaret Meslek Lisesi’nde yapılacak. Seçimlerde halen yönetimde olan Demokratik Katılım Grubu ile Milliyetçi Hekimler Grubu ve Hekim Hakları Grubu yarışacak. Halen yönetimde olan Demokratik Katılım Grubu, geçen günlerde İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenleyerek yeni dönemdeki programlarını ve adaylarını açıkladılar. Demokratik Katılım Grubu yönetim kurulu adayları arasında halen İstanbul Tabip Odası Başkanlığı’nı yapan Prof. Dr. Özdemir Aktan, Dr. Ali Küçük, Dr. Ayşegül Bilen, Dr. Hasan Oğan, Dr. Hüseyin Demirdizen, Dr. Nazmi Algan ve Dr. Zeynep Solakoğlu bulunuyor. Milliyetçi Hekimler Grubu’nun yönetim kurulu ise Doç. Dr. Baki Kumbasar, Prof. Dr. Dilşad Türkdoğan, Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, Doç. Dr. Oğuz Karamustafalıoğlu, Op. Dr. İdris Kurtuluş, Dr. Derya Aydoğ ve Dr. Abdurrahman Kavuncu’dan oluşuyor. Hekim Hakları Platformu Grubu yönetim kurumu üyelerini de Prof. Dr. Selami Albayrak, Op. Dr. Sadiye Eren, Uzman Dr. Mustafa Güveli, Prof. Dr. Mücahit Görgeç, Uzman Dr. Saim Şendil, Dr. Şuayip Birinci ve Uzman Dr. Yahyahan Güney oluşturuyor. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, Türk Tabipleri Birliği ve diğer meslek gruplarıyla yaptıkları eylemlerde İstanbul Tabip Odası’nın gücüne güç kattığını vurgulayarak, seçimlerin kazanılması durumunda hekimlerin özlük haklarının korunması, sağlık eğitimi gibi konuları savunmaya devam edeceklerini söyledi. Anlaşmalı eczanelerde ilaç bulamadı İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Mezarlıklar Müdürlüğü’nde memur olarak görev yapan Hamit Puhaloğlu, İBB’nin anlaşmalı olduğu yüze yakın eczaneden immün hastası kızı Senanur Puhaloğlu (10) için gerekli olan ilacı alamıyor. Doktorların “hayati öneme haizdir” raporu verdiği ilacı kullanamayan Senanur’un sağlık durumu ise giderek ciddileşiyor. Konuyu İBB Meclis gündemine taşıyan CHP Kadıköy Meclis üyesi Hüseyin Sağ, “Hayati öneme sahip ilaçların anlaşmalı eczaneler dışında da alınmasının önü açılmalı” dedi. Puhaloğlu, kızının bağışıklık sistemindeki bozukluktan kaynaklanan immün hastası olduğunu belirterek, kızı için hayati öneme sahip olan ilacın bulunması konusunda İBB’den yardım alamadıklarını söyledi. Puhaloğlu, “795 YTL maaş alıyorum. Kızımın ilacı ise bin 500 YTL. Anlaşmalı olmayan eczanelerde ilacı bulsak bile maaşımın iki katı olan parayı ödememiz gerekiyor. Ancak, bu parayı en az 2 buçuk ay sonra İBB’den geri alabiliyoruz. Bu prosedür kızımı öldürmesini istemiyorum” diye konuştu. 20. Kalp Haftası etkinlikleri sürüyor İstanbul Haber Servisi Türk Kalp Vakfı Kadın Kalp Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Filiz Ersel Tüzüner Türkiye’deki 17 milyon kalp hastasının yarısından fazlasını kadınlardan oluştuğunu belirtti. Türk Kalp Vakfı’nın 12 20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştireceği 20. Kalp Haftası etkinlikleri dün Taksim Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başladı. Açılış töreninde konuşan Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın, vakfın 20 yıldır aralıksız olarak sürdürdüğü Kalp Haftası etkinliklerinin ulusal ve uluslararası düzeyde birçok başarı elde ederek Barcelona’da gerçekleştirilen 15. Dünya Kardiyoloji Kongresi’nde örnek gösterildiğini söyledi. The Marmara Oteli Balo Salonu’nda devam eden törende Yıldırımakın, her yıl geleneksel olarak düzenlenen Doç. Dr. Edip Kürklü Ödülü’nü Prof. Dr. Bingür Sönmez’e verdi. Daha sonra, “Kadın Kalbine Kırmızı Alarm” ve “Türkiye’de Kalp Damar Hastalıkları” konulu bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumda konuşan Prof. Tüzüner, Türkiye’deki 17 milyon kalp hastasının yarısından fazlasını kadınlardan oluştuğunu söyleyerek, kadınların kalp hastalıklarına yakalanma riskinin yüksek olmasının nedenini kadın kalbinin ve kalp damarlarının menopozdan sonra dayanıksızlaşması olarak gösterdi. Tüzüner, “Kadınların kalp yapısı daha küçük ve sert olduğu için erkeklerden farklı. Kadın kalbinin kornelleri daha çabuk büzülüyor. Bu yüzden kadınlar kalp sağlığına çok dikkat etmeli” dedi. farkla kazanan bugünkü oda yönetimi. Onlar Demokratik Katılım Grubu adını taşıyor. Elbette İstanbul’daki binlerce hekim arasında bugünlerin karmaşası içinde görüş farklılıkları olacaktır. Ancak büyük çoğunluğun ileri sürülen eleştiriler ne olursa olsun, yukarıda sıraladığım konularda küçümsenemez çabalar ortaya koyan ve iktidarın geri adımlar atmasına yol açan bugünkü yönetimi destekleyeceğini tahmin edebiliriz. Yine hekimlerin büyük çoğunluğunun bugünkü iktidarın ülkedeki her kurumu ve her meslek odasını ele geçirme ve halk karşıtı neoliberal politikaları egemen kılma çabalarına karşı duracağını beklememiz çok yerinde olur. [email protected] Kalp Haftası etkinlikleri kapsamında Taksim Anıtı’na çelenk konuldu. (üstte) Etkinlikler kapsamında Doç. Dr. Edip Kürklü Ödülü Prof. Dr. Bingür Sönmez’e verildi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Tabip odaları yasa ile kurulmuş meslek örgütleridir ve yasada, kamu kuruluşu niteliğinde oldukları belirtilmektedir. Tabip odalarından, toplum sağlığı ile hekimlerin çıkarlarını buluşturan politikaları savunmaları beklenir. Bugüne kadar memnunlukla anmalıyız ki, tabip odalarına sosyal devlet ilkesini savunan hekimler sahip olmuştur. Oda üyesi doktorların büyük çoğunluğu bu ilkeyi benimseyenlere destek vermiştir. Bu geleneğin süregelmesi elbette en içten dileğimizdir. Ülkemiz ne yazık ki, son yıllarda artan bir şekilde sosyal devlet anlayışından uzaklaşmaktadır. Bu nedenle sağlık son derece önemli bir toplumsal muhalefet alanı olmuştur ve tabip odalarının Tabip Odaları ve Seçimler siyasal iktidarın sağlık politikalarına karşı duruşu son derece doğal karşılanmalıdır. Tabip odalarının sağlığın piyasalaşmasına, ticarileştirilmesine karşı çıkışı takdirle anılmalıdır. Bu doğrultudaki eylem ve davranışların “Tabip odaları siyaset yapıyor” diye suçlanması büyük bir yanlışlık ve haksızlıktır. Aslında tabip odalarının sadece hekimlerin özlük hakları ve hekim çıkarları ile ilgilenmesi eleştiri nedeni olmak gerekir. Tabip odaları tanımında sosyal olarak iyilik halini de içeren sağlıkla ilgilenirken sosyal olaylara kayıtsız kalmaları düşünülemez. Tabip odaları elbette Genel Sağlık Sigortası ile Sağlıkta Dönüşümle, Sosyal Güvenlik Yasası ile nükleer santrallarla özel sağlık kuruluşları, Tam Gün Yasası ile eğitim hastanelerindeki siyasi kadrolaşma ile ilgilenecekler ve ülkemizdeki iktidarın benimsediği neoliberal politikaların saldırısına karşı duracaklardır. Tabip odalarının tıp eğitiminin kalitesine, mezuniyet sonrası eğitime, hekimlik uygulamalarının denetimine hekim ve ilaç firmaları ilişkilerine daha çok ilgi duyması ve zaman ayırması da beklentilerimiz arasındadır. Yakında (20 Nisan) İstanbul Tabip Odası seçimleri var. Bu seçimlere 3 grup katılıyor. Milliyetçi Hekim Grubu, Hekim Hakları Grubu ve 2 yıl önceki son seçimi büyük obursali?cumhuriyet.com.tr. Yeni sağlık merkezi kuruldu ? İstanbul Haber Servisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne bağlı olarak Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Merkezin kurulmasına ilişkin yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı. Merkez, sağlık hizmetleriyle ilgili tüm alanlarda eğitimöğretim olanakları sağlayacak, bilimsel araştırma koşullarını hazırlayacak, her düzeyde tıp ve sağlık personeli yetiştirmek amacıyla tıp fakültesi başta olmak üzere, üniversite bünyesindeki diğer fakülte, enstitü, yüksekokul, araştırma ve eğitim merkezleri ile yurt içinde ve dışındaki diğer kurumlarla işbirliği yapacak, sağlık hizmetlerinin verimli ve kaliteli bir şekilde yürütülmesini sağlayacak. ‘Eczaneler kaşe vurmuyor’ CHP’li Sağ, İBB Meclisi’nin dünkü toplantısında konuyla ilgili meclis başkanlığına önerge verdi. Anlaşmalı üç eczanede ilaç bulunamadığı takdirde ilacın dördüncü eczaneden para karşılığı alınabileceğini anımsatan Sağ, “İlaç bulunmayan anlaşmalı eczaneler reçeteyi kaşelemek zorunda. Ancak, eczaneler anlaşmaları iptal edilmesin diye bu kaşeyi vurmuyorlar” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle