05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2008 CUMA 4 HABERLER Din kültürü dersi müfredatı yenilenmeden önce bakanlığa gönderilen taslak kitap dikkate alınmadı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Odierno’ya Kızmak Ve ‘Sivil Çözüm’ Süleymaniye baskını ve çuval olayıyla ülkemizde ünlenmiş olan, Kuzey Irak Kuvvetleri Başkomutanı ABD’li Korgeneral Odierno, ülkesinde yaptığı açıklamada PKK ile görüşmelerin başlaması gerektiğini söyleyince bizde yine kıyamet koptu, herkes bir ağızdan haykırmaya başladı: Ne demek istiyorsun? Oysa adamın ne demek istediği çok açıktı: PKK, sivil çözüm için görüşülecek siyasal taraftır. Elin Amerikalı generaline PKK’yi siyasal örgüt olarak gördüğü için kızarken, kendi kimi yazarlarımızın da kendi köşelerinde Brüksel’de AB güdümünde yapılan bir toplantıyla ilgili olarak, “...toplantıda PKK dahil Kürt siyasal hareketinin tüm temsilcileri vardı” dediklerini görmezden geliyoruz. “PKK dahil Kürt siyasal hareketinin tüm temsilcileri” diyenler ikide bir, “sivil çözüm” deyimini dillerinden düşürmeyenlerdir. Genelde sivil çözümden söz edenler boş ve içeriksiz konuşmakta.. ya lafı eveleyip gevelemekte, ya da cehaletten, çözüme hiç katkısı olmayacak öneriler ileri sürmekteler. Bunların en cahil ve düşüncesizce olanı ise, “Bölgenin ekonomik durumunu düzeltelim, oraya yatırım yapalım.. sorunun sivil çözümünün yolu açılmış olur” görüşüdür. Hatta bu görüşü savunanlardan biri olan Baskın Oran, bölgede “devletin gerekirse işsize çukur açtırıp doldurtmasını” öneriyor. ??? Öylesine saçma ki.. çok yinelenen bir yanlış olmasa ciddiyetle üzerinde durmaya bile değmez. Biz yine de irdeleyelim: 1 “İşsizliği önlemek için çukur açtırıp doldurtmak” ekonomik önlem değil, örtülü haraçtır. Bugünkü ekonomik yapıda bu bir çözüm değildir. 2 Etnik talepler ile ekonomik durum arasında bire bir bağlantı yoktur. Etnik talepler, illa en yoksul yerlerde uç vermezler. Bu olgunun birden fazla örneği vardır. Bask ülkesi, tarih içinde İspanya’nın en zengin bölgelerinden biriydi. Hakeza, ayrılıkçı Kuzey İtalya Ligi de ülkenin en zengin bölgesidir. Etnik talepler boy verdikten sonra, o bölgenin ekonomik durumu gelişse bile bu talepler azalmaz. Belçika’daki ValonFlaman etnik çekişmesinin yoğunlaşmaya başladığı dönemlerde, Flamanlar Valonlar’dan ekonomik açıdan daha geri idiler. Aradan geçen kırk yılı aşkın süre içinde, kömür madenlerinin yoksullaşması sonunda, Flamanlar hem ekonomik açıdan Valonlar’dan daha iyi duruma geldiler, hem de yeni haklar ve ayrıcalık elde ettiler.. ama etnik talepleri dinmedi, arttı. Şu anda Brüksel’i paylaşmayı becerseler, hemen ayrılmaya hazırlar. ??? 3 Ayrılıkçılığın tohumlandığı bölgelerde ekonomik gelişmeyi, kalkınmayı sağlamanın güç olduğunu tecrübeler göstermektedir. Em. Büyükelçi, MHP İstanbul Milletvekili yazar Gündüz Aktan’ın bu konuda verdiği Quebec örneği çok ilginçtir. Bir zamanlar, Kanada’nın en gelişmiş kenti olan Quebec, zamanla önce Montreal’in, sonra da Pasifik kıyısındaki Vancouver’ın gerisine düşmüş bulunmaktadır. 4 Ayrılıkçı akımın aynı zamanda terör ile desteklendiği bölgelerde ekonomik yatırımların yapılmayacağını bize, İspanya içinde ekonomik sıralamada gittikçe geriye düşmekte olan Bask ülkesi örneği olduğu kadar, Türkiye’nin güneydoğusunda Kürt yurttaşlarımızın yoğun olduğu bölgede yaşananlar da göstermektedir. PKK terörü sürdükçe, silahlar susmadıkça.. o bölgedeki tesisler, sayıları az olan fabrikalar, okullar, hastaneler doğru dürüst çalışmadıkça kim oraya yatırım yapar? Türkiye’nin Kürt kökenli yurttaşı olan, ülkenin öbür kesimlerinde büyük yatırımları bulunan büyük işadamlarımızın kaçının o bölgede, ne kadar yatırımı var söyler misiniz? Demek ki, “Bölgenin ekonomik koşullarını düzeltin, sorun çözülür” lafının hiçbir anlamı yoktur. Yeryüzünde de, bu yolla çözülmüş bir etnik sorun örneğine rastlamak mümkün değildir. MEB Alevilere kulak tıkadı ? 2006 yılında müfredat yenilenirken Cem Vakfı’nın isteği üzerine iki öğretmen, din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında yapılması gereken değişiklikleri içeren bir taslak kitap hazırladı. İncelenmek ve değerlendirmek üzere MEB’e gönderilen kitap dikkate alınmadı. ZEYNEP ŞAHİN Kursta türbanlı öğretmenler SEYFETTİN METE ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), din kültürü dersinin müfredatını yenilerken “Alevilerin isteklerine kulak tıkadığı”na dikkat çekildi. MEB’in müfredat değişikliği öncesi Alevi çevrelerince bir taslak kitap hazırlandığı ve bakanlığa gönderildiği, ancak bu kitabın dikkate alınmadığı öğrenildi. Kitapta, Alevilerin de dahil olduğu bir din kültürü dersinin nasıl verilebileceği konusunda öneriler bulunuyordu. MEB, içeriğine yönelik eleştirileri ortadan kaldırmak için 2006 yılında bugün okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi müfredatını hazırladı; müfredata göre de kitapları yeniledi. Bu ye ÇORUM Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğü geçen günlerde Çorum Anadolu Lisesi’nde okulların rehber öğretmenlerine yönelik ‘Okul Geliştirme Çalışmaları’ konulu bir eğitim semineri düzenledi. Çorum’daki değişik okullardan gelen öğretmenlerin katıldığı ve Çorum Anadolu Lisesi’nde düzenlenen kursta, iki öğretmen türbanlarıyla yer aldı. Milli Eğiniliği, Alevilerin de kitaplarda yer bulması açısından önemli ve yeterli gören MEB’in, değişiklikleri yaparken Alevilerin isteklerini pek de dikkate almadığı öğrenildi. Cem Vakfı’nın isteği üzerine Ali Kaya ve Mehmet Yaman isimli öğretmenler, din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında yapılması gereken değişiklikleri içeren bir taslak kitap hazırladı. Kaya, kitabı incelenmek ve değerlendirmek üzere 2006’da MEB’e gönderdiklerini fakat dikkate alınmadığını söyledi. Kaya, yapılan müfredat değişikliğinde ve hazırlanan yeni kitaplarda da Alevilerin taleplerini karşılayacak değişiklikler yapılmadığını kaydetti. tim’den izinli olarak düzenlenen resmi bir kursa türbanlı olarak gelmelerine izin verilen öğretmenlerin herhangi bir engelle karşılaşmaması dikkat çekti. Konuyla ilgili bir basın açıklaması yapan Çorum Eğitimİş Şube Başkanı Uğur Demirer, türban düzenlemesinin üniversitelerle sınırlı kalmayacağının ortaya çıktığını ifade ederek, “Türban meselesini gündeme getiren hükümet, resmen bu yasanın üzerini örterek gizlice işler yapmaktadır’’ dedi. Sünnilikte “kıyas” yönteminin olduğu, ancak Alevilikte olmadığı öğretilmeli. İşlenecek konu başlıkları arasında şunlar mutlaka bulunmalı: “Alevilikte ahlak esasları ve anlayışları, Alevilikte cem, on iki hizmet, musahiplik, kirvelik, hızır ve muharrem oruçları, dört kapı kırk makam, üç sünnet, yedi farz, on iki farz, Alevi erkânları, Alevi ibadetleri.” Ne istenmişti? Kaya ve Yaman’ın hazırladığı taslak kitaba göre din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin içeriğinde, şu değişikliklerin yapılması istenmişti: Alevilere has dualar da kitaplar da yer almalı. Cami, kilise, sinagog ibadet yeri olarak anlatılıyorsa, cemevleri de anlatılmalı. Muharrem orucu ve hızır orucundan bahsedilmeli. Alevi inancını tanıtıcı okuma parçaları kitaplarda yer bulmalı. Aleviliğin ahlak anlayışından, temel değerlerinden bahsedilmeli. Alevi inancının özlerinden “eline, beline, diline sahip olma” anlatılmalı. S ERT ELEŞTİRİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN H AYALİ TÜRBAN SAVUNUCULARI Diyanet yargıya hukuk öğretiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Danıştay’ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili kararını sert bir dille eleştirdi. Bardakoğlu, hac organizasyonu konusunda bilgi vermek amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Bardakoğlu, toplantının sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Danıştay 8. Dairesi’nin, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine ilişkin kararıyla ilgili sorusu üzerine Bardakoğlu, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olarak okutulmaya devam edilmesi gerektiğini söyledi. Bardakoğlu, “Bu son karar da AİHM’nin aldığı kararın adeta Türkiye’ye uyarlaması ve onun gölgesi gibi duruyor. Onun içindir ki AİHM’nin kararındaki yanlışlıkları daha ciddi boyutta devam ettiriyor” diye konuştu. Bir din hakkında bilgi vermenin o dinin eğitimini vermek anlamına gelmediğini belirten Bardakoğlu, İslamın ahlak prensiplerinin, inanç esaslarının, bir meşrebin ve mezhebin öğretisi olarak görülemeyeceğini kaydetti. Zaman’ın Alevi dernekleri İçişleri kayıtlarında yok MİYASE İLKNUR Zaman gazetesinde türbana destek verdiği öne sürülen Alevi dernekleriyle ilgili İçişleri Bakanlığı’nda iz süren Alevionline sitesi, söz konusu derneklerin ya hiç kurulmadığını ya da köy ve okul yaptırma derneği olarak kayıtlarda yer aldığını belirledi. Alevionline’ın İçişleri Bakanlığı resmi sitesinin dernekler bölümüne girerek yaptığı araştırmada adı geçen derneklerle ilgili bilgiler ayrıntılı bir şekilde yer aldı. Bu dernekler içinde Hasandede Türkmen Bektaşi Derneği dışındaki derneklerin hayali ve başka amaçlar için kurulmuş dernekler olduğunu öne süren Alevionline sitesi, Zaman gazetesini sahtecilikle suçladı. Site, araştırmasının sonuçlarına ilişkin şu bilgileri yayımladı: AntalyaFinike Alevi Derneği: Alevionline sitesinin yaptığı araştırmalara göre, İçişleri Bakanlığı kayıtlarında bu isimde bir dernek var olmadığı gibi, adında “Finike” ve “Alevi” kelimeleri geçen dernek de bulunmuyor. Çorum Bozköy Alevi Derneği: İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre bu isimde bir dernek yok. Olmadığı gibi içinde “Çorum” ve “Bozköy” kelimeleri yer alan hiçbir dernek de yok. Çorum Alaca Hamdi Köyü Alevi Derneği: Bakanlık kayıtlarında bu isimde bir dernek bulunmuyor. İsminde “Hamdi Köyü” ve “Alevi” ibaresi yer alan herhangi bir dernek de bulunmuyor. Sıvas Divriği Alacadağ Alevi Derneği: İçişleri Bakanlığı’nın kayıtlarında isminde “Alacadağ” ibaresi geçen tek dernek, Finike Alacadağ Köyü Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği. Haydar Sultan Derneği: İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre isminde “Haydar Sultan”, “Haydarsultan” gibi kelimeler geçen hiçbir dernek bulunmadığı gibi, “Haydar” ve “Sultan” kelimeleri geçen hiçbir dernek de bulunmuyor. Kırıkkale Hamzalı Alevi Derneği: “Hamzalı” kelimesi içeren 25 dernekten sadece bir tanesi Kırıkkale’de bulunuyor:Hamzalı Ortaokulu Yaptırma Yaşatma Ve Öğrenci Koruma Derneği. Ankara Altındağ’da da Hamzalı Beldesi Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği adıyla bir dernek var. Çankırı Şabanözü Alevi Derneği: Böyle bir dernek ismi İçişleri Bakanlığı kayıtlarında yeralmadığı gibi, isminde “Şabanözü” ve “Alevi” kelimeleri birarada yeralan hiçbir Alevi derneği bulunmuyor. [email protected] DİYANET’E TEPKİ asirmen?cumhuriyet.com.tr İLK İNCELEME TAMAMLANDI Mahkeme türban davasını kabul etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, CHP ve DSP’nin, AKP ve MHP’nin üniversitelerde türbanı serbest bırakmak amacıyla yaptıkları anayasa değişikliklerinin iptali istemiyle açtıkları davayı kabul etti. Anayasa Mahkemesi heyeti dün yaptığı toplantıda, CHP ve DSP’nin açtığı davada ilk incelemeyi yaptı. Yüksek mahkeme, başvurunun süresinde ve usule uygun olarak yapıldığına karar verdi. Davayı kabul eden yüksek mahkeme, dosyayı raportöre gönderecek. Raportör Doç. Dr. Osman Can’ın tamamlayacağı rapor üyelere dağıtılacak. Anayasa Mahkemesi Bakanı Haşim Kılıç’ın belirleyeceği günde toplanacak olan heyet, anayasa değişikliğinin “iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması” istemini karara bağlayacak. Anayasa değişikliklerinin iptaline ilişkin davalarda 11 kişilik heyetten en az 7 üyenin oyu gerekiyor. İslam cumhuriyeti uleması gibi beyan veremez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, yaptığı yazılı açıklamada, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretimde ve liselerde zorunlu olarak okutulmasını savunan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’na tepki gösterdi. Bardakoğlu’nun kendisini ve kurumunu yargının üstünde bir güç ve danışılması gereken kişi olarak gösteremeyeceğini ifade eden Eser, “Diyanet İşleri Başkanlığı her konuda fetva veren bir kurum olarak, herkesin kendilerine uyması ve tabi olmasını isteyen bir beklenti içindedir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde yer alan devletin niteliklerine saygı duyacaksa, o zaman, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde, İslam cumhuriyeti uleması gibi beyan veremez” dedi. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmasının din, vicdan ve inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu vurgulayan Eser, din dersinin iddia edildiği gibi mezhepler üstü olmadığını, “tamamen Sünnilik bakış açısıyla verildiğine” dikkat çekti. Eser, “Bu dersin sadece Sünni bakış açısıyla verilmesinin ve ayrımcı olduğunun resmi kanıtı ise gayrimüslimlere muafiyet hakkı vermesidir” diye konuştu. ‘Türban kadınlara dayatılıyor’ ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) tarafından organize edilen “Kadın Haftası Etkinlikleri” kapsamında Türk Hukukçular Derneği’nin düzenlediği “Atatürk’ün Türk Kadınına Mirası” konulu konferansta konuşan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, türbanı serbest bırakan anayasa değişikliğini eleştirdi. Çığ, “Türban, erkekler tarafından tamamıyla siyasi bir düşünce çerçevesinde kadınlara dayatılıyor” ifadesini kullandı. Ahmet Çakar’ı tanımam. Televizyondaki heyecanlı yorumlarını izlerim. FenerbahçeSevilla maçı için söylediklerini de duymadım. Gazetelerden okudum. İddiaya göre Çakar, Fenerbahçe turu geçerse bikini giyeceğini söylemiş. Kendisi böyle bir şey söylemediğini, bunu şaka ile karışık sohbet sırasında ortaya attığını ifade ediyor. Çakar’ın bu sözleri söyleyip söylemediğinin, hangi ortamda söylediğinin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Ben erkek tartışmalarının kadınlar üzerinden yürütülmesinin ilkelliğini ifade etmek istediğim için bu söylenenleri önemsiyorum. Erkekler böyledir, birisine hakaret etmek istediklerinde bu hakareti kadın gibi giyinmek, kadın gibi davranmak üzerinden yapmaktan çok mutlu olurlar. “Eğer” diye başlayan iddialaşmalarda, kavgalarda “etek giyerim”, “karı gibi oynarım” sözlerini çokça duyabilirsiniz. Yani Ahmet Çakar’ın Bikini Giymesi... kadına benzemek, erkek milletimiz için hakaretlerin en büyüğüdür. Çakar’a son günlerde yapılan sataşmalarda da, kendisinin söylediği iddia edilen “bikini giyerim” sözlerinde de bu erkek egemen kültürün bir yansıması yer alıyor. Kadına benzemek, kadın gibi giyineceğim demek, erkek dünyasında bir hakarettir. Çakar’ın da şakayla karışık bile olsa bu hakaret kapsamına girdiği görülüyor. ??? Tersi de, “erkek adamdır”. Yani sözüne güvenilir, saygı duyulması gerekir anlamındadır. Kötü adamlar ise “karı gibi adam” diye tarif edilir. Beğenilen kadınlar ise “erkek kadın” diye yüceltilir. Erkek dünyası, Çakar tartışmasından çok mutlu oldu. Bir erkek futbol insanının, “kadın gibi giyinirim” iddiası, medyaya iyi malzeme haline geldi. Gerçekten bir insanın kalitesini cinsiyet üzerinden yapmak, tam anlamıyla ilkel bir erkek ideolojisidir. Bir insanın değerini onun birikimi, yaratıcılığı, dünyaya kattığı değerler belirler. Erkek ya da kadın olmak, bir üstünlük ya da düşüklük ölçüsü olamaz. Ne yazık ki erkek egemen kültürün etkisini sürdürdüğü her yerde bu ifadeler, bu anlayış kendini gösterir. Bir ülke ne kadar geriyse o kadar erkek egemendir. Kadına da, toplumda o kadar az yer verilir. Kadının bir ülkedeki saygınlığı ve etkinliği uygarlığın da ölçüsüdür. ??? Bir kimse de bu tartışma sırasında çıkıp demiyor ki (belki diyen olmuştur da benim gözüme çarpmadı): “Yahu arkadaşlar, Ahmet Çakar’ın bikini giymesi ona bir hakaret sayılmaz. Sonuç olarak bir kadın giysisini tercih etmiştir. Bu da onun bileceği iştir.” Eğer Ahmet Çakar kadın giysisi giyeceğim demeyi bir hakaret olarak yorumluyorsa bu Ahmet Çakar’a değil kadınlara hakarettir. Sonuç olarak Fenerbahçe beklenenin ötesinde çok güzel bir oyun ortaya koyarak Sevilla gibi dünyanın en iyi takımlarından birisini eledi. Biz Fenerbahçeliler bundan çok mutlu olduk. Maç gerçekten çok heyecanlıydı. Tam iki buçuk saat boyunca izleyenler hop oturup hop kalktı. Çok uzun zamandır bu kadar heyecan dolu, zevk dolu bir karşılaşma izlememiştim. Başta Uğur Boral olmak üzere bu başarıda emeği geçen herkesi kutluyorum. Maç bitince bir grup futbol yorumcusu, Ahmet Çakar’ı diline doladı. Herkes gülümseyerek Çakar’ın sözlerini gündeme getiriyordu. Ta bii bu gülümsemenin ardından, “kadın bikinisi” giydirilmesi söz konusu ediliyordu. Bir erkeği kadın üzerinden aşağılama ilkelliği sürüyordu. Ahmet Çakar da üzülmesin, kadın elbisesi giymek bir hakaret olamaz. Olsa olsa ilkel bir erkekliğin dışavurumudur. ??? NOT: 68 olaylarının 40. yılındayız. Biz bir grup 68’li yıl boyunca ne yapabiliriz diye bir araya geldik. Çok uzun yıllardır birbirini görmeyen, saçları ağarmış eski militanların kucaklaşması görülmeye değerdi... Bu yılı bir dizi etkinlikle kutlamak ve 68’i, aradan 40 yıl geçtikten sonra yeniden değerlendirmek istiyoruz. Bu etkinliğimizin bir parçası olarak 8 Mart Cumartesi günü saat 11.00’de kadın siyasi önderlerimizden Behice Boran’ı Zincirlikuyu’daki mezarı başında anacağız. 68’li arkadaşlarımızı anma etkinliğine bekliyoruz. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle