05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Depreme rağmen betonlaşma hevesi bitmeyen ilimiz, bundan böyle doğa ve kültürle kalkınacak 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Yalova’nın ‘mucizevi’ planı on günlerde “maden ocaklarına izin verilmiyor” haberleriyle çevrecilerin yüreklerine su serpen Yalova’daki bu “örnek” tutumun ardında ne var biliyor musunuz? İnanamayacaksınız ama “planlama disiplini”. Türkiye, “planlı plansızlık” dönemini yaşarken İstanbul’un yanıbaşında, bu “çağdaş uygarlık erdemi”ni başlatan ise Vali Yusuf Erbay. Valilik, yemyeşil ilin bereketli doğasına göz koyan maden ocakları taleplerine artık “hayır” demesinin gerekçesini, 1/100 bin ölçekli “stratejik plan” ve 1/25 bin ölçekli “çevre düzeni planı”na bağlıyor. İl ve belediye meclislerinden onaylanarak yürürlüğe giren planlara göre, Yalova bundan böyle öncelikle “organik tarım”, çevre ve yerel kültür odaklı “alternatif turizm”le kalkınacak. Bu nedenle madenciler için, bakanlığın “ruhsat verin” talimatlarına bile; “Doğayı koruyarak kalkınmayı öngören ve herkesi bağlayan il planlarımıza aykırıdır” deniyor. Zincirin Son Halkasındaki Aydın (4) 1923’ten bu yana sergilediğimiz aydın haritamızın bugünkü son durağında sorulması gereken şudur: Bir ‘Yıkılış’ın ardından, olabileceğine ‘Tek Adam’ın dışında kimsenin inanmadığı bir ‘Kuruluş’u gerçekleştiren, o ‘Tek Adam’ın irade gücü ve ödün tanımaz kararlılığı ile peş peşe yaptığı devrimlerle, bugün acı bir özlemle! ‘Türk Aydınlanması’ diye adlandırdığımız kısa ve onurlu bir dönemin yaşanmasını sağlayan aydın kesimi ile sonraki aydın kesimleri arasındaki fark ne olabilir? Türk Aydınlanması’nın aydınları, “Köy Enstitüleri”, “Halkevleri”, “Tercüme Bürosu” ve “Tercüme Mecmuası” gibi, neredeyse her biri sadece bu ülkenin kültür tarihinde değil, fakat dünya kültür tarihinde birer ‘ilk’ niteliğini taşıyan atılımları başarıyla gerçekleştirirken, en yetkin ve tek örneklerini Mustafa Kemal Atatürk’te bulurlar: Örnek aldıkları ‘Tek Adam’, yaşadığımız iklimlerde inanılmaz gibi gözükeni inandırıcı bir biçimde başarmış, imkânsızı mümkün kılmıştır. Komutanlığında ve devlet adamlığında ömrünün sonuna kadar düşünce ile eylem arasındaki çelişkisiz bir bağı kendine rehber edinen, bu bağ sayesinde gerçekçilikten bir an bile kopmayan Mustafa Kemal, sadece “İdarei maslahatçılar devrim yapamazlar!” ilkesinden yola çıkmakla kalmamış, tarihsel bağlamda kısa süreye sığdırılmak zorunda olan devrimlerle yetinmemiş, bu devrimlerin uzun vadede kalıcı olabilmesi için gerekli neredeyse tüm önlemlerin de yaratıcısı ve fikir babası olmuştur. Biraz yukarıda andığımız ve tümü de “Kemal’in Aydınları”nın eserleri olan kurumlar gerçekçidir. Bugünden geriye doğru nesnel bir bakışın süzgecinden geçirildiğinde, bütün bu atılımların aynı zamanda dönemleri ve ülkenin içinde bulunduğu koşullar açısından birer ‘olmazsa olmaz’ niteliğini taşıdıkları da görülür. Bu ‘olmazsa olmaz’lar, çağdaşlaşma telaşıyla hep zincirlerin son halkalarına yapışma çabasında olan ve bunun her şeye yeteceğine inanan, bilgi açısından temelsiz bir kesimin değil, ama son halkaya ancak zincirin bütününün sağlıklı sentezini çıkararak varmanın gerçek anlamda bir çağdaşlaşmaya götürebileceğinin bilincinde olan, bu nedenle de aşılması gereken mesafe bağlamında sürenin kısalığını gerek düşünsel gerekse eylemsel açıdan çok yoğun bir üretim seferberliği ile dengeleyen bir aydınlar kuşağının eseridir. Ne var ki, kırklı yılların ortasından başlayarak gittikçe etkisini arttıran bir ‘aydın’ kesimi, topluma da damgasını vurmaya başlamıştır. Bu aydınların büyük çoğunluğunun birincil kaygıları, artık aydın’lıklarını aydınlatma misyonuna dönüştürmek değil, fakat bir ‘statü simgesi’ ve ‘ayrıcalıklı konum’ arayışı kılmaktır. Bir zamanlarki Tercüme Bürosu’nu oluşturmuş aydınların, bir yandan gece gündüz dünyanın düşünce hazinelerini dilimize aktarırken öte yandan bir ‘klasik’ kavramını bile kılı kırk yararcasına tartışmayı zorunlu saymış tutumlarından çok farklı olarak bu aydınlar, kavramları birer düşünme aracı saymak yerine çoğunlukla ancak ‘lügat parçalama’ amacına hizmet eden ezber konuları sayarlar; Batı düşüncesi karşısındaki tutumları, o düşüncenin yöntemleriyle kendi düşünce iklimlerinin sentezlerini oluşturmaya değil, fakat olabildiğince ‘alıntı’ yapmaya yöneliktir; bu yüzden kendi ortamlarının kozmopolit kültüründen hızla uzaklaşırken, zaten doğru dürüst takmasını beceremedikleri ‘Batılı’ gözlüklerle kendi toplumlarının hiçbir sorunu için doğru ve sağlıklı çözüm üretemez hale gelirler. Bu aydınlar, örneğin Walter Benjamin’in “Tarih Üzerine Tezler”ini elbette çoğunlukla sadece bir ‘başlık’ olarak! ağızlarından düşürmezken, ‘tarih’ ile ‘geçmiş’ kavramları arasında ayrım gözetmeyi gereksiz bulurlar. Brecht’in epik tiyatro kuramını ‘hatmetmeye’ çalışırken, meddahlık üzerinde durmayı akıllarının ucundan bile geçirmezler. Ya da 20. yüzyılda Batı düşüncesindeki varoluşçuluğun yabancılaşma kavramı konusunda mangalda kül bırakmazken 13. yüzyılda dizelerinde insanın kendi kendisine yabancılaşma durumunun daniskasını dile getirmiş olan bir Yunus Emre’ye bakmayı bile gereksiz bulurlar. Haritadaki gezintimizin son saptaması: Bugün büyük çoğunluğunun hiçbir şeyi sorgulamadığından, okuma özürlü ve bu haliyle umarsız olduğundan yakınılan gençliği, bu aydınların “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet”lerinin ürününden başka bir şey değildir! [email protected] S malarını, öncelikle plana uyarak gerçekleştiriyor...” Peki “maviyeşil yol” boyunca neler var; neler oluyor? Yaklaşık 250 km’yi bulan ve büyük çoğunluğu ormanlarla kaplı ilin, en gözden ırak köyleri ve en bakir köşeleri, en 2 gizli ve gizemli akarsuları, vadilere saklanmış birbirinden güzel şelaleleri, bakımsız ve sahipsiz kalan tüm tarihsel değerleri; dahası yaylaları, yayla evleri ve doğanın, geçmişin armağanı olan her şeyi, bu “yol ağı”, hem birbirlerine bağlıyor, hem de il, ilçe ve belde merkezlerine.. Eskiden kalma ve bazıları zamanla terk edilmiş yollar yeniden düzenlenirken, yıllardır “sapa” kalarak yalnızlaşan köyler için de yeni bağlantı yolları açılarak, bölgenin tüm köşelerine, doğayla iç içe ulaşım sağlanıyor. Hele, kimi yüksek tepelerin sırtlarından açılan “seyir yolları”ndan kuzeye bakıldığında, Marmara ve İstanbul, güneye bakıldığında da İznik Gölü, Gemlik Körfezi ve hatta Bursa’ya kadar, dağların dalgalanmasıyla uzanan yeşilmavi dünya, hayal bile edilemeyecek güzellikte manzaralar sunuyor. Maviyeşil yolun güzergâhları ile durmaktan doyulamayacak duraklarını sıralasak, bu sayfaya sığmaz. Ancak, Yalova Valiliği’nin internet sitesi merak edecekleri tüm ayrıntılarıyla bilgilendiriyor. Böylesi bir il projesinde, “yapılaşma çılgınlığı”ndan ötürü adeta “umutsuz vaka” gibi hüzün veren Çınarcık ve Yalova’nın merkeziyle kimi beldelerdeki uygunsuz betonlaşma içinse Vali Erbay’ın mesajı açık: “Belediyelerimizin, imar yetkilerinde bu planı gözeteceklerinden eminim...” Yalova, “belalı” komşusu İstanbul’un, 2010’daki ‘Avrupa Kültür Başkenti’ ev sahipliğine “çiçek”leriyle destek verecek. Eminönü’nden Sultanahmet ve Beyazıt’a kadar yollar ve kaldırımlar “halı çiçekler”le kaplanacak. Ne dersiniz; İstanbul’un, bunun karşılığında hiç değilse şu “plan disiplini”ni örnek alması, Yalova’ya en anlamlı teşekkür olmaz mı? DOĞAYI İZLEYEREK 1 3 ATATÜRK’ÜN KENTİNDE ÖDÜLLÜ PROJE Vali Erbay, Yalova’nın yıllardır gözden ırak kalan tüm doğa ve kültür zenginliklerini kucaklayan “MaviYeşil Yol Projesi”yle 2007’de “yılın turizm valisi” ödülünü kazandı (1). 1936’da, bir çınarın kesilmesine neden olacağı için Atatürk’ün isteğiyle ağaçtan uzaklaştırılan “Yürüyen Köşk” 1936’da yeni yerine taşınırken (2). Bizans döneminden bu yana sağlık merkezi olan Termal (3). Valinin bu duyarlılığı, Yalova’daki “Millet Çiftliği”nde bir çınarın kesilmesini engellemek için yanıbaşında inşa edilen koca köşkü “yürüterek” ağaçtan uzaklaştıran Atatürk’ün unutulmaz çevreciliğine tarihsel saygıyı simgeliyor. Çünkü yine Atatürk’ün “Benim kentim” dediği Yalova, yakın tarihine damgasını vuran “rant yapılaşması”yla para kazanmanın “sürdürülemez” olduğunu “nihayet” kabul ederek; tek bir ağacın bile “kesilmemesi”ni öngören “yaşanılabilir” gelişmeyi, “il planları”yla güvenceye bağlıyor. Böylece yakın gelecekte artık ‘Yalova’ denince akla depremden bile ders alınmayan betonlaşma gelmeyecek. Geleneksel çiçekçilik, meyvecilik, her türlü tarımsal faaliyetler organik üretimle yaygınlaşırken gelişkin altyapılarıyla, termal sularında sağlık turizmi, mesirelerinde doğa turizmi, orman içinde dinlence ve spor alanları, eşsiz manzaralara sahip seyir yolları, kentte kültür ve çağdaş sanat, kırda geleneksel ve yöresel değerler, kısaca kuşaktan kuşağa esenlikli bir yaşam ve ATATÜRK’ÜN ANISINA çevreyle uyumlu projelerle donatılmış bir ‘Yalova’ya kavuşulmuş olacak. Nasıl mı? Yine Vali Yusuf Erbay’ın; “Artık yasal ve herkesin uyması zorunlu olan bir yol haritamız var..” dediği planlar ve onlara uymayı çağdaş uygarlık kabul eden “Cumhuriyet bilinci” sayesinde. DO’DA ESİNLENEBİLSE İlk anlatıldığında insana “abartı” gibi gelen böylesi bir bilincin projelerini doğrudan Vali Erbay’dan dinlerken, “keşke” diyorum içimden, “şu İDO da biraz esinlenebilse...” Çünkü, Anadolu’yu İstanbul’a çok daha çabuk kavuşturan karayoludenizyolu bağlantısı, bir kıyı güzeli olan Yalova’da, ken İ tin tam önüne sıralanan İDO iskeleleriyle sağlanıyor. Kıyı mahalleleriyle denizin ilişkisi artık sadece “uzaktan bakışmak”tan ibaret. İskele binalarıyla birlikte muazzam genişlikteki “bekleme otoparkları” kentlilerin denizle buluşma alanlarını yok ederken Yalova’dan transit geçen araçların bile kente girişini adeta zorunlu kılan bu ilkel yer seçimi de umarım aynı planlara saygı duyularak değiştirilir... Valinin, “planlamanın omurgası” dediği şu mucizevi temel çalışmanın tam adı: “Alternatif Turizm ve Organik Tarıma Dayalı Bölgesel Kalkınma Projesi”. Bunun öncü uygulaması ise “YeşilMavi Turizm Seyir Yolu” olarak yaşama geçiyor. Bu yol kapsamında, yaklaşık 40 alt bölge için, her biri yine doğa, çevre ve kültür odaklı 700’den fazla yerel proje, geçen 5 yılda devreye girmiş bile... Planların “eksiksiz sahiplenme”yle geleceğe yön verebilmesi için ilgili tüm kurumlardan 150 üyeli “Yalova Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Konseyi”ni kurduklarını belirten Erbay diyor ki: “Planlar için 17 toplantı yaptık. Tam görüş birliği sağlandığından, artık herkes, tüm uygula YENİDEN ÇAĞIRIYORUZ... ELİMDEN HAKLARIMI GÖNLÜMDEN İMANIMI ALAMAZSIN!! BAŞIMA ÖRTÜYÜ SARAMAZSIN!! VAKIFLAR YASASINI PROTESTO ETMEK İÇİN; SOSYAL GÜVENLİK YASA TASARISINI PROTESTO ETMEK İÇİN; EMEKÇİ KADINLARIMIZA YAPILAN BASKILARI PROTESTO ETMEK İÇİN; BAYRAK BAYRAK; GELİNCİK GELİNCİK; KORKUNUN VE KARANLIĞIN KRALLIĞINI YIKMAK İÇİN TEHLİKENİN FARKINDA OLAN BÜTÜN YÜREKLİ VATANSEVER YURTTAŞLARI 8 MART 2008 TARİHİNDE SAAT 12.00’DE ÇAĞLAYAN MEYDANINA BEKLİYORUZ. www.bizkackisiyiz.com İrtibat Numarası: 0534 483 12 17 / 0506 728 43 53 0216 336 41 82 / 0216 336 04 82 KIRŞEHİR 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 9 MART 2008 PAZAR Saat: 11.00 “YOLSUZLUK YOKSULLUK VE SİYASAL İSLAM” KONUŞMACI TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU GAZETECİ YAZAR SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ İLETİŞİM: 0533 438 50 22 0537 871 82 34 YER: ADEN OTELİ (KADIKÖY RIHTIM) KAHVALTI EDERİ: 20 YTL LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ www.cumok.org Dosya No: 2005/4484 ES Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: TAPU KAYDI: Kırşehir ili, Merkez ilçesi, Aşıkpaşa mah., 517 ada, 8 parselde kayıtlı, 529,00 m2 taşınmazın, borçluya ait 96/2400 hissesi. EVSAFI HALİHAZIR DURUMU: Kırşehir merkez, Aşıkpaşa mah., 517 ada, 8 parsel, her ne kadar (529,00 m2) tarla olarak gözükmekte ise de, parsel üzerinde bina bulunmakta olup (cins değişikliği yapılmamış) malikin hissesi arsa paylı olduğundan ve yeri belli olmadığından, bilirkişilerce arsa payı üzerinden değerlendirilmiştir. Borçluya ait 96/2400 arsa hissesi satılacaktır. Arsa üzerindeki bina, zemin dahil, 4 katlı, bodrumlu, yaklaşık 30 yıllık, sobalı 300 m2 taban alanlı, betonarme kargas, asansörsüzdür. Binanın doğubatı cephesi açık olup, kuzeygüney yönü kapalı, diğer binalara bitişiktir. Muhammen Bedeli: 23.494,00.YTL Taşınmazın İmar Durumu: Kırşehir Belediye Başkanlığı’nın 21.09.2006 tarih ve 9851682 sayılı yazısına göre 517 ada, 8 parsel üzerinde mevcut bina bulunduğu, saçak seviyesinin 15, çıkma derinliğinin 1,5 ve inşaat alanının ise %40 olduğu bildirilmiştir. 1) Satış Şartları: SATIŞ YER GÜN VE SAATLERİ: Birinci Satış: 18/04/2008 günü, saat 11.00 11.10 arasında, KIRŞEHİR 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDE açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 28/04/2008 günü, aynı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere, artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.2) Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga vergisi, ÖİV, KDV, tapu alım harcı ve masrafları ile tahliye teslim masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler ve tellaliye harcı ile tapu satım harcı satış bedelinden ödenir. 3) İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. 4) İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5) Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6)Satışa iştirak edenlerin, Şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/4484 ESAS sayılı dosya numarasıyla, Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 26.02.2008 (İc. İfl. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Adlarına tebligat yapılamayan ilgililere gazete ilanı tebligat yerine geçerlidir. (Basın: 11065) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle