29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ÖSS’ye türbanlı başvuru hakkındaki görüş ayrılığı, 13 Mart’ta yapılacak toplantıda ortaya konacak 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT YÖK’te tansiyon yükselecek ZEYNEP ŞAHİN Bu Madalyonun da İki Yüzü Var Parlamento, dün yeni bir maratona başladı. İktidar partisi, nüfusu 2 binin altına inmiş olan belediyelerin kapılarına kilit vuracak bir yasayı çıkarmak amacıyla milletvekillerinin sürekli çalışmaları için karar aldırdı. Muhalefetin, parmak gücü, bu sürekli çalışma kararını engelleyemez ise siz bu yazıyı okuduğunuz sırada, AKP’nin küçük belediyeleri kapatma yasası belki de Meclis’te kabul edilmiş bile olacak. 863 belde belediyesi tarihe karışırken büyükşehir belediyeleri sınırları içinde 43 yeni ilçenin kurulması da aynı tasarı içinde ele alınacak ve o ilçelerde de, doğal olarak ilk yerel seçimlerle birlikte yeni belediyeler oluşturulacak. Özellikle CHP, yasanın asıl amacının önümüzdeki yerel seçimlerde de kendi adaylarına oy vermesini beklediği, önemli bir bölümü geleneksel olarak bu partinin yandaşı olan belediyelerin köy ya da mahalle haline getirileceği savı ile tasarıya karşı parlamento dışında bir lobi hazırlama çalışması başlatmış. CHP’nin öncülük yaptığı girişimin, geniş ölçüde başarılı olduğu, örneğin bu yeni yasanın kabulü ile Fatih ilçesine bağlanacak olan İstanbul’un ünlü Eminönü’sünde bulunan AKP dışındaki bütün siyasal partilerin oluşturduğu bir direnme komitesinin ortaya çıkması ile anlaşılıyor. O komite üyeleri olan ilçe başkanları, birlikte hazırladıkları bir raporu ana muhalefet partisi genel başkanına vermek amacıyla dün CHP Meclis Grubu’ndaydılar. AKP gibi, görünüşte kendi toplumunun geleneksel değerlerine önem verdiğini söyleyen bir politik oluşumun, “gündüz” ve “gece” nüfusları arasındaki sürekli değişime dayanarak “Dersaadet”in kalbi sayılacak olan Eminönü’nü adeta siyasi coğrafyadan silmek istemesinin hiçbir mantıksal açıklaması olamaz. Çalışma günlerinin o yoğun trafiği içinde İstanbul’un en eski ticaret merkezinde yine çöpler toplanacak, kanalizasyonlar dolup boşalacak, oteller kapılarını açık tutacaklar, tarihi yarımada olarak adlandırılan beldedeki müzelerin kapılarında turist otobüsleri sıralanacak, fırınlar ekmek çıkaracaktır. Bu faaliyetlerin düzgün yapılabilmesi için kentin ilk belediyesi olarak kurulmuş olan İstanbul Şehremaneti’nin devamı sayılması gereken Eminönü Belediyesi’nin kapıları kilitlenecek, ama bütün görevler Fatih Belediyesi’nin omuzlarına bindirilecektir. ANKARA YÖK Genel Kurulu’nun, ÖSS’ye türbanlıların da alınması konusunun ele alınacağı 13 Mart’taki toplantısında, “tansiyon yüksek” olacak. Daha önce, “toplantıya katılmama” kozunu kullanan türban karşıtı 9 üye, bu kez “genel kurula gitme ve türbanlı başvuru yapılmaması için diğer üyeleri ikna etmeye çalışma” düşüncesinde. Toplantıda, türban düzenlemesinin yargıda olduğuna dikkat çekilerek YÖK’ten bu düzenlemeye dayanılarak çıkarılacak bir kararın, “kaos”a yol açabileceği uyarısı yapılacak. Üniversitelerde türban serbestisine ilişkin anayasa değişikliğinden sonra, YÖK Genel Kuru ? Daha önce, “toplantıya katılmama” kozunu kullanan türban karşıtı 9 üye, bu kez “genel kurula gitme ve türbanlı başvuru yapılmaması için diğer üyeleri ikna etmeye çalışma” düşüncesinde. lu 13 Mart’ta toplanacak. Bundan önceki toplantıda, ÖSS’ye türbanlı başvuru ve sınava türbanla girilmesi konusu kurulun gündemine gelmiş ancak düzenleme henüz yasalaşmadığı için “bir sonraki toplantıda konuşalım” görüşü üzerinde uzlaşılmıştı. yor. Ancak bu noktada, adeta YÖK’teki “direnç noktası” haline gelen 9 üyenin ne yapacağı merak ediliyor. Bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan 3 üye ile Üniversitelerarası Kurul’dan (ÜAK) seçilerek gelen 6 üyenin, son genel kurul toplantısında önemli bir işlevi olmuştu. 9 üye “toplantıya katılmama” kozunu kullandı. Söz konusu üyeler katılmadan yeter sayıya ulaşılamayacağı ve toplantı yapılamayacağı için, “türban ve katsayının görüşülmeyeceği garantisi” alındıktan sonra genel kurul yapılabildi. Kaos uyarısı Aynı yöntemin 13 Mart’taki toplantıda tekrar gündeme gelmesine pek ihtimal verilmiyor. Üyelerin aynı kozu tekrar kullanmayı düşünmediği, bunun yerine toplantıya katılarak diğer üyeleri ikna etme yolunu seçeceği belirtiliyor. Alınan bilgiye göre, ÖSS’ye türbanlı başvuru için karar alınmak istenirse, anayasada yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne götürüldüğüne ve dayanak gösterilecek yasa maddelerinin yargıda olduğuna dikkat çekilecek. Ayrıca, YÖK’ten türbanlı başvuruya izin verilmesi, ancak ardından Anayasa Mahkemesi’nden “yürütmeyi durdurma” kararı çıkmasının, genel kurulun kararını tartışmalı hale getireceği, hatta uygulanamaz kılabileceği uyarısı yapılarak, “kaos doğacağına” vurgu yapılacak. İki karşıt görüşün tartışılacağı toplantıda, tansiyonun yükseleceği tahmin ediliyor. ‘Direnç noktası’ Bu nedenle, kurulun 13 Mart Perşembe günü yapılacak toplantısında, ÖSS’ye türbanlı başvuru alınması ve sınava da böyle girilmesi konusunun görüşülmesine “kesin” gözüyle bakılı 9 üyenin kozu Toplantı öncesi, “katsayı ve türban” konusunun görüşüleceğinin ve bu yönde karar alınacağının gündeme gelmesi üzerine, İzmir’de iki imam hatip lisesinin ‘haremselamlık’ anlaşma yaptığı ortaya çıktı. Erkek ve kız öğrencileri ayırdılar EMRE DÖKER Şerh koyacaklar Tüm uyarı ve karşı koymalara karşın, türbanlı başvruya onay çıkması kararında diretilmesi halinde ise 9 üyenin şerh koyacağı belirtiliyor. YÖK Genel Kurulu’ndaki üye ağırlığı, 11 kişi ile hükümete yakın isimlerde bulunurken ancak bu oyçokluğu sayesinde karar alınabilecek. Öte yandan, toplantının resmi gündemi henüz bildirilmedi ancak resmi gündemde olmasa bile YÖK Başkanı Özcan’ın konuyu görüşmeye aldırma yetkisi bulunuyor. Niçin Çünkü tek adam, öyle buyurmuştur da onun için. O tek adam, muhalefetin önemli bir yasa nedeni ile ortak cephe oluşturması karşısında dün partisinin grubunda, ayrıntılı bir konuşma yapmak ve hazırlanan yasanın yerel hizmetlerin daha güçlü yapılmasını sağlamak amacına dayandığı gibi gerekçeleri anlatırken, millete daha iyi hizmet götürmek, demokrasi kültürünü zenginleştirmek için yerel yönetimlerin de güçlü olması gerekçesinden yola çıkıyor. Ancak, yerel yönetimlerin kiminin köklerine kibrit suyu dökülmek istenilirken, kimine yeni biçimler verilme hazırlığı yapılırken, oralarda doğup büyüyen, oturan ya da çalışanlara ne düşündüklerini sormak gereği bile duyulmuyor. Açıkçası önce bir referandum kararı alalım. Hemşerilere soralım. Sormadan önce de o beldelerde açık ya da kapalı toplantılar düzenleyelim. Sonra sandığı getirip düşünceleri oy halinde mazbatalara nakledelim denilmiyor. Tam aksine bundan fellik fellik kaçılıyor. İZMİR Türkiye, dinci kesimlerin baskılarıyla türban ve katsayı tartışmalarına sürüklenirken, İzmir’de iki imam hatip lisesi, aralarında yaptıkları “centilmenlik” anlaşmasıyla kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı eğitim görmesini sağlıyor. İzmir İmam Hatip Lisesi ile Konak İmam Hatip Lisesi’nin harem selamlık uygulaması, şeriat rejimiyle yönetilen ülkelerdeki sistemi anımsatıyor. Konak İmam Hatip Lisesi’ne sadece kız öğrenciler alınıyor. Erkek öğrenciler ise İzmir İmam Hatip Lisesi’nin düz lise bölümüne yönlendiriliyor. Bu kurumun içinde yer alan Anadolu lisesinde ise karma eğitim yapılıyor. İzmir İmam Hatip Lisesi Müdürü Arif Ayyıldız, okulun düz lise bölümünde sadece erkek öğrenci olduğunu doğruladı. Okulda 400’e yakın erkek öğrenci olduğunu söyleyen Ayyıldız, 212 kız öğrencinin sadece Anadolu lisesi bölümünde okuduğunu dile getirdi. Zonguldak İl Genel Meclisi’nin bağımsız üyesi Mehmet Öztürk dün meclis toplantısına takkeyle katılarak AKP hükümetinin türbanı üniversitelerde serbest bırakma girişimlerini protesto etti. Öztürk, diğer meclis üyelerinin şaşkın bakışları arasında yerine oturdu. Bazı meclis üyelerinin neden takkeyle geldiğini sorması üzerine Öztürk, “Kamusal alana bu şekilde girildiğinde ne kadar garip olduğunu kanıtlamak için giydim. Yarın bir gün TBMM’de de buna benzer şeyler olabileceğini düşünüyorum” yanıtını verdi. (ALİ AYAROĞLU) Türbana takkeli protesto ÜAK Başkanı türbanla ilgili tavrı nedeniyle yıpratılmaya çalışılıyor Akaydın dinci basının hedefi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın’a, dinci basının “yolsuzluk” suçlamasıyla yüklenmesinin çarpıtma olduğu ortaya çıktı. ÜAK Başkanı Akaydın, “türbanla ilgili keskin tavrı ve üniversitelerin bu yöndeki görüşlerini ortaya koymasına öncülük etmesi” nedeniyle, dinci basın aracılığıyla baskı görüyor. Özellikle ÜAK’ı iki kez türban gündemiyle olağanüstü toplaması, bu toplantılardan sert bildiriler çıkması ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın engellemelerine boyun eğmemesi, şimşeklerin Akaydın’ın üzerine çekilmesine yol açtı. Türbana geçit verilmeyeceğinin vurgulandığı ve Özcan’ın istifasının istendiği son ÜAK toplantısını, “rektörlerin gelmediği, müsamereye dönüştüğü” gibi iddialarla karalamaya çalışan dinci basın ya da hü Müdür doğruladı Konak İmam Hatip Lisesi Müdürü Fahrettin Adsız da okullarında erkek öğrenci olmadığını belirterek, “1999 yılında okulumuz müstakil hale geldiğinde buraya sadece kız öğrenciler kaydolmuş. O zamandan beri böyle. ‘Erkek öğrenci geldi de biz kaydetmedik’ diye bir şey söz konusu değil” diye konuştu.EğitimSen 1 No’lu Şube Başkanı Mahir Ulus uygulamanın 1996 yılından bu yana devam ettiğini öğrendiklerini söyledi. Resmi olarak bir ayrım olmamasına karşın erkeklerin ve kızların farklı okullara kaydedildiğini dile getiren Ulus, uygulamayla Eğitim Birliği Yasası’nın da çiğnendiğini kaydetti. İranlı Suphi’den uyarı Türkiye’ye türban ve ılımlı İslam konusunda bir uyarı da İranlı heykeltıraş Babek Suphi’den geldi. Akdeniz Üniversitesi Kültür Sanat Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin düzenlediği çalıştaya katılan Suphi, “İran’da İslam devrimini kimse tahmin etmiyordu. Türkiye laiktir, hiçbir şey olmaz demeyin. Sessizlik tepki değildir, tepki gösterin” dedi. Çalıştay nedeniyle düzenlenen kokteyle, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Akaydın da katıldı. kümete yakınlığıyla bilinen gazeteler ise bu yöndeki haberlerinin gerçeği yansıtmadığı anlaşılınca, bu kez doğrudan Akaydın’ı hedef almaya başladı. ÜAK Başkanı’nın, geçmiş dönemde “yolsuzluğa” adının karıştığı ve kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen af sayesinde yargılanmadığı ve rektör olabildiği yorumlarıyla, bilgiler çarpıtılarak aktarılıyor. Hakkındaki iddialara Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayarak açıklık getiren Akaydın, rektör yardımcısı olduğu dönemde, üniversitenin satın alma komisyonunun, küçük alımlarda ihale ile değil komisyon kararı ile hareket ettiğini belirtti. Bu komisyonun, üniversitenin çeşitli kırtasiye işleri için Orkun Grafik isimli şirketten bazı alımlar yaptığını, bu şirketin sahibiyle, komisyonun bağlı olduğu Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanı’nın ise kardeş olduğunu kaydetti. Akaydın, usul gereği bu akrabalık ilişkisinin yanlış olduğunu anlattı. Orkun Grafik’ten yapılan alımların rektörlüğü döneminde de devam ettiğini, ancak bu akrabalık ilişkisini ne kendisinin ne de rektör yardımcılarının bildiğini söyleyen Akaydın, “Burası, piyasa koşullarının çok altında mal satıyor. Yani üniversitenin zarara uğraması söz konusu değil” dedi. Referandum yapar mı? Hem de kim tarafından? Referandum kurumunu sözde en fazla savunur görünen AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından. Elbette aynı “niçin” sorusu akıllara gelecektir. Hangi hızlı AKP’li, genel başkanım böyle istiyor diye kalkıp da o doğup büyüdüğü baba yurdunun belde statüsünden köy haline gelmesi için aptallık edecek, o referandumda oy verecek? Dün başlayan maratonun bir başka yüzü ise büyükşehir belediyeleri sınırları içinde oluşturulacak 43 yeni ilçeyi ve o ilçelerde doğal olarak kurulacak yeni belediyeleri içeriyor. Niye yeni belediyeler sorunuzun da kısa yanıtını Kadıköy sınırları içinde hazırlanan Ataşehir Belediyesi için verebilirim. Erdoğan, bölgenin İstanbul’un yeni ekonomi merkezi olacağını niçin ısrarla söylüyor? Niçin bankaların genel müdürlüklerini, o arada Merkez Bankası’nı da bu yöreye taşımak için bastırdıkça bastırıyor? Her yeni belediye, yeni imar planları demektir... Bakın havalar da güzelleşti. Bir çevre gezisi yaparak, kimler nerelerde yeni arsalar kapatıyor soruşturması için bu güzel havaları değerlendirmeye ve öğrendiklerinizi bize de aktarmaya ne dersiniz? ODTÜ’DEN ÖZCAN’A TEPKİ ‘Hukuk dışı davranma’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Göreve geldiği günden bu yana siyasi çıkışlarıyla dikkat çeken YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’a kendi üniversitesinden de tepki geldi. ODTÜ’lü 185 öğretim üyesi, yeni bir yasal düzenlemeye gerek duyulmaksızın türbanlı öğrencilerin üniversitelere alınmasını isteyen Özcan’ın tutumunun “hukuk dışı olduğunu ve devlet gelenekleriyle bağdaşmadığını” bildirdi. Aralarında eski ODTÜ Rektörü Prof. Süha Sevük, eski YÖK Başkanvekili Prof. Aybar Ertepınar, Prof. Aykut Kence’nin bulunduğu akademisyenler tarafından yapılan açıklamada, “Cumhuriyetin kuruluş felsefesini oluşturan ilkeleri ve yurttaşların hukuksal eşitliğini yok sayarak, siyasal bir simge olan dinsel örtünmeyi üniversitelerde serbest kılmayı amaçlayan yasal düzenleme girişimlerinin, toplumun geniş bir kesimi tarafından laik Cumhuriyeti değiştirmeye yönelik eylemler olarak algılandığı, üniversiteyi ve toplumu kaosa sürükleme riski taşıdığı” belirtildi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net Kocaeli Üniversitesi’ni ziyaret eden Prof. Özcan öğrencilerin tepkisiyle karşılaştı Şengör: İTÜ en sağlam kaledir ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mustafa İnan Kütüphanesi, yeni binasında törenle hizmete girdi. İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör, “İTÜ, tarihinde iki rektörünü yobaz ayaklanmalarına şehit verdi. Akıl düşmanlarına karşı İTÜ, Türkiye’nin en sağlam kalelerinden biridir. Bugün ordumuzla iftihar ediyoruz. Onların içinde okudukları okullar bizim bağrımızdan çıkmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin en yüce müessesesinde bulunuyoruz” dedi. YÖK Başkanı’na yumurtalı protesto SAKARYA/KOCAELİ (Cumhuriyet) Türban konusunda yaptığı açıklamalar ve uygulamalarıyla tepki çeken YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan dün Sakarya ve Kocaeli’ne ziyaretlerde bulundu. İlk olarak Sakarya Valisi Hüseyin Atak’ı ziyaret eden Özcan, kendisine zırhlı araç tahsis edildiğini hatırlatan gazetecilerin “Tehdit mi alıyorsunuz” sorusunu “Şahsımda aldığım bir tehdit yok. Benim bildiğim hiçbir tehdit yok” diye yanıtladı. Sakarya Üniversitesi’nde (SAÜ) Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman ile de görüşen Özcan, türbana ilişkin soruları “Artık başörtü meselesinden biraz olsun uzaklaşıp, akademik işlerimizi yapmak istiyoruz” diye geçiştirdi. Ardından Kocaeli’ne geçerek Vali Gökhan Sözer’i ziyaret eden Özcan, senato toplantısına katılmak için gittiği Kocaeli Üniversitesi’nde öğrencilerin yumurtalı protestosu ile karşılaştı. Özcan’ın üniversite yerleşkesine girişi sırasında Türk bayrağı ve Atatürk posteri açan öğrenciler, “Türban değil, üniversite”, “Gerici Özcan, üniversiteden def ol”, “Gerici değil, demokratik eğitim istiyoruz”, “Türbanı pazarlık etmek için mi geldin?”, “Ferman devletin, üniversiteler bizimdir” sloganları attı. Senato toplantısına katılan Özcan’ın otomobilini yumurta yağmuruna tutan öğrenciler, bir süre rektörlük binası önünde oturma eylemi yaptıktan sonra dağıldı. Öğrencilerden tepki ? ESKİŞEHİR (AA) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde (ESOGÜ) bir grup öğrenci, bazı arkadaşlarının yerleşkedeki güvenlik görevlilerince dövüldüğü iddiasıyla protesto gösterisinde bulundu. ESOGÜ Meşelik Yerleşkesi’ndeki Mühendislik Fakültesi önünde bir araya gelen öğrenciler adına konuşan Ufuk Köylü, yerleşke içinde yaptıkları bir toplantıya çağrıda bulunmak için afiş asan 3 arkadaşlarının özel güvenlik görevlilerince dövüldüklerini öne sürdüler. Öğrenciler açıklamanın ardından dağıldı. Güvenlik güçleri geniş güvenlik önlemi alırken öğrenciler Özcan’ın otomobilini yumurta yağmuruna tuttu. (Fotoğraf:AA) CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle