Katalog

5 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Borusan Filarmoni ile The Philharmonia Korosu’nun Dvorak’ın Requiem’ini yorumladığı konser bir müzik şöleniydi Sarova yaşamını yitirdi 15 ? Kültür Servisi Devlet Tiyatroları’nın öncü sanatçılarından Nermin Sarova önceki gün Ankara’da yaşamını yitirdi. Sarova’nın cenazesi bugün saat 11.00’de Büyük Tiyatro’da düzenlenecek törenin ve Karşıyaka Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 1920 yılında İstanbul’da doğan sanatçı, ADT Tiyatro Bölümü’nü 1941’de bitirdi ve Tatbikat Sahnesi’nde çalışmaya başladı. 1949 yılında Devlet Tiyatroları ailesine katılan sanatçı, yaş haddinden emekli olduğu 1985 yılına kadar birçok oyunda başarıyla görev yaptı. Rol aldığı oyunlardan bazıları: “Faust”, “Yanlışlıklar Komedyası”, “Kahvehane”, “Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası”, “Köşebaşı”, “Cyrano De Bergerac”, “Gölgeler”, “Elektra”, “Güzel Helena”, “Zor Nikâh”, “Oğuz Ata”. İlk seslendirilerin coşkusu arihi değerdeki bir müzik yapıtının “Türkiye’de ilk çalınması” bende hâlâ büyük heyecanlar uyandırır. Bugüne dek nice kayıttan dinlemişizdir, oysa canlı olarak onunla ilk karşılaşmak ayrı bir coşkudur. Antonin Dvorak’ın 1890’da, Op. 89 olarak bestelediği Requiem’inin ilk Türkiye seslendirisine tanık olmak da işte böylesi bir ayrıcalıktı. Bestecinin onca neşeli Slav dansları çalınır durur, hemen her yıl keman ve çello konçertoları, özellikle Yeni Dünyadan başlıklı senfonisi bütün orkestralarımızın izlencelerinde yer alır. Ancak Requiem’i bugüne dek kimse çalma yürekliliğini göstermemiş. Kocaman koronun ve büyük orkestranın görkemi, solistlerin ince işlemeleriyle Dvorak’ın Requiem’i 19. yüzyılın son yıllarındaki müziğin tüm birikimini sergiliyor. Taa Handel ve Haydn’ın oratoryolarından başlayarak; Mozart, Berlioz ve Verdi’nin Requiem’ini de selamlıyorsunuz yapıt boyunca. Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası son derece başarılı bir yorum sundu. İngiltere’den getirtilen, Prens Charles’ın himayesindeki dünyaca ünlü The Philharmonia Korosu ise üyelerinin çok yaşlı olması nedeniyle mi, yoksa Istanbul’un nemli havasına uyum sağlayamadıkları için mi, beklenen zengin tınıyı hiç veremedi. Özgeçmişlerinden öğrendiğimize göre solistlerden bir tek bariton Massimiliano Viapiano opera sanatçısı. O da zaten bu farkını ortaya koyuyor, söylediği partiye teatrikal bir yorum getiriyordu. Soprano Valentina Valente, güzel bir ses rengine sahipti: Requiem ve liedlerle deneyimlenim kazanmıştı. İnanılmaz koyu, kalın bir ses rengine sahip mezzosoprano Romina Boscolo da Alman liedleriyle, oratoryo ve requiemlerdeki solistliğiyle ün yapmış. Onu dinlemiş olmak bence tarihi bir olaydı. Dağarcığında gözüme çar T Fotoğraf: Yıldız Çelik açılması, çağdaş Türk müziğimize yeni yapıtlar kazandırılması adına, çok anlamlı bir girişim. Başeğmezler, onca yıl Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın viyola grubunda çalmış, şef olmuş, öğrenci yetiştirmiş, besteler yapmış, kendini müziğe adamış kültürlü bir sanatçı. Bu kez de bir Türk yapıtının ilk seslendirisine yine Gürer Aykal’ın yönetimi altındaki gencecik konservatuvar öğrencilerinden oluşan orkestrayla tanık olmak, heyecan vericiydi. Başeğmezler orkestranın yaylı çalgılar ailesini çok iyi tanıdığı için tını zenginliğini gözetmiş yapıtında. OSE CURA FIRTINA GİBİ GEÇTİ İSTANBUL’DAN Yine bir ilk’e tanık olduk önceki hafta İstanbul’da. Bu kez dünyada adından en çok söz ettirten tenorlardan José Cura, İşsanat’ın konuğu oldu. Dinleyiciyi hemen kavrayıveren, yaptığı işe güvenen, şarkı söylerken mutlu olan ve çevresini mutlu eden bir sanatçı. Kendi şefi Mario de Rose yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ona eşlik etti. Birçok sanatçı konserin başında az duyulmuş yapıtlarla başlar, sonuna doğru popüler yapıtları ikram eder. José Cura, Leoncavallo’nun Palyaço operasını başa almıştı. Böylece hemen halkla, halkın tanıdığı seslerle özdeşleşti. Program seçmek, salonu avucunun içine alabilmek, bütün bunlar bugünün sanatçısının sanat dalındaki üstünlüğü kadar önemli. Tenor dağarcığının en bilinen aryalarından Palyaço’dan “Vesti la giubba”, Tosca’dan “E Lucevan le stelle”, La Bohem’den “Che gelida manina” ve bis olarak söylediği Puccini’den “Nessun Dorma”, operayla hiç ilgisi olmayan dinleyicileri bile kanatlanıp uçurdu. www.evinilyasoglu.com Viyana ile Berlin İstanbul’da ? Kültür Servisi Dünyanın en iyi senfonik müzik topluluklarından Viyana Filarmoni ile dünyanın en eski ve saygın orkestralarından Berlin Filarmoni Orkestrası’nın üyeleri yarın saat 20.00’de Cemal Reşit Rey’de bir araya geliyor. Viyana ve Berlin Filarmoni Orkestraları’nın üyelerinden oluşan “Vienna Berlin Philharmonic Friends” Oda Orkestrası’nın İstanbul’da vereceği konserde, G. Rossini’nin Sonat, no. 3; Vivaldi’nin “La Notte (Gece)” ve Çaykovski’nin Serenad Op. 48 adlı yapıtları yorumlanacak. (0 216 556 98 00) J Ödül mü Yumurta’dan, Yumurta mı ödülden? Kültür Servisi Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) “40. Türk Sineması Ödülleri” önceki akşam TİM Maslak Show Center’da törenle verildi. Ceyda Düvenci ve Atilla Dorsay’ın sunduğu törende, toplam 13 ödülün 8’ini “Yumurta” kazandı. SİYAD Başkanı Murat Özer, açılış konuşmasında, 40. yıllarına özel, ödül alan filmleri ve bu filmler üzerine yazıları içeren “40 Yılın Serüveni” adlı bir kitap çıkardıklarını söyledi. Özer, Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ‘SİYAD Özel Bölümü’ düzenleneceğini, bu bölümde Coppola’nın ‘Kıyamet’ ve Ömer Kavur’un ‘Anayurt Oteli’nin gösterileceğini, gelecek yıldan başlayarak kısa film ve belgesel dallarında da ödül verileceğini belirtti. Sanat ve iş dünyasından çok sayıda ünlünün katıldığı gece ödüllerin açıklanmasıyla sürdü. “En İyi Film” seçilen “Yumurta”nın yönetmeni Semih Kaplanoğlu “En İyi Yönetmen” ödülünü de aldı. “En İyi Senaryo” ödülüne, “Yumurta” filmiyle Semih Kaplanoğlu ve Orçun Köksal değer görülürken, filmin başrol oyuncularından Nejat İşler “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü, Saadet Işıl Aksoy da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandı. “En İyi Görüntü” ödülüne, “Yumurta” filmiyle Özgür Eken, “En İyi Sanat Yönetimi” ödülüne, aynı filmle Naz Erayda değer görüldü. “En İyi Kurgu” ödülü de “Yumurta” filmiyle Ayhan Ergürsel, Suzan Hande Güneri ve Semih Kaplanoğlu’na verildi. “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü “Sis ve Gece” filmiyle İlyas Salman, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülünü ise “Adem’in Trenleri” filmiyle Derya Alabora kazandı. Zülfü Livaneli de “Mutluluk” filminin müzikleriyle “En İyi Müzik” ödülünün sahibi oldu. “Umut Veren Genç Sanatçı” ödülü, “Barda” filmindeki rolüyle Melis Birkan’a, “En İyi Yabancı Film” ödülü de “Pan’ın Labirenti” adlı filme verildi. “SİYAD Onur Ödülleri” Kadir İnanır, Müjde Ar ve Safa Önal’a verilirken “SİYAD Emek Ödülü”nü Üstün Karabol aldı. Gecede, katkılarından dolayı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Garanti Bankası ve Digiturk’e de teşekkür plaketleri verildi. ‘No Edebiyat Sanat Seçkisi’ ? Kültür Servisi Yayın yönetmenliğini Turgay Kantürk’ün yaptığı üç ayda bir okurla buluşan “No Edebiyat Sanat Seçkisi”nin üçüncü sayısı “Güzsonu” yayımlandı. Şiir, öykü, oyun, deneme, inceleme, mektup, gezi yazısı gibi türlerde yazıların bulunduğu sayıda Selim İleri, Enver Topaloğlu, Deniz Durukan, Ferman Darkuşan, Oğuzhan Akay, Celal Özcan, Jale Sancak, Mine Söğüt, Nilüfer Açıkalın, Ufuk Akbal’ın yapıtlarının yanı sıra D.H. Lawrence ve Jack Kerouac çevirileri yer alıyor. pan Stravinsky’nin Oedipus Rex adlı opera/oratoryosunu onun solistliğinde dinlesek diye düşledim. Mathias Stier ise mesleğe yeni başlamış gencecik bir tenor, onun da güzel ses rengi var ama giderek biraz daha güven kazanması gerekiyor. Dvorak’ın bu devasa yapıtından sonra belki de Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Berlioz’un devasa Requiem’ine de kapıları açar. Müzik tarihinin bu başyapıtları o denli az çalınıyor ki ülkemizde, Borusan gibi üstün bir orkestra bunları giderek programa almalı, çalınmayan büyük korolu yapıtları sunmalı. EJAT BAŞEĞMEZLER MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTESİ ÖDÜLÜNÜ ALDI Üniversitenin 125. kuruluş yıldönümü nedeniyle bir beste yarışması EN İYİ FİLM YUMURTA N 68’LİLER BİRLİĞİ VAKFI TÜYAP BURSA KİTAP FUARI’NDA 1 9 Mart 2008 Vakıf üyesi yazarlarımız Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR FİKRET BABUŞ HÜSEYİN KIVANÇ TURGUT ÜNLÜ MUZAFFER AYHAN KARA kitaplarını imzalayacaklar. ÇANAKKALE ADD VE CUMOK ÇAĞRISI 07 MART 2008 CUMA SAAT: 12.30 “AYDINLANMA KONFERANSLARI” Türkiye Nereye Gidiyor! KONUŞMACILAR TURHAN ÇÖMEZ 59. DÖNEM BALIKESİR MİLLETVEKİLİ ÖNER YAĞCI ÖĞRETMENYAZAR SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ YER: ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TERZİOĞLU KAMPUSU TROIA KÜLTÜR MERKEZİ İLETİŞİM: 0532 592 44 22 – 0544 728 18 83 ADANA BİRİNCİ SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2002/920 Davacı Emine Ekici vekili Av.Turgay Mumucuoğlu tarafından, davalılar Hatice Say Coşkun ve Diğ. hakkında, mahkememizde açılan izaleyi şüyu davasının, hâkimliğimizce yapılan duruşması sırasında, verilen ara kararı uyarınca; Mahkememizce, dava dilekçesi ile duruşma gününü bildirir davetiye, davalıların adresine gönderilmiş, tebligatın bila ikmal mahkememize iade edilmesi nedeni ile davalıların tebligata yarar adresi, emniyet müdürlüğü ve jandarma vasıtası ile araştırılmış, yapılan tüm araştırmalar sonucunda, davalıların tebligata yarar açık adresinin temin edilememesi nedeni ile duruşma gününün ve saatinin ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Davalılar: Hatice Say (Coşkun), Şeyma Aygün, Songül Coşkun, Türkan Coşkun, Hürü Adıgüzel, Faruk Doğan, Ahmet Faruk Doğan, Nurettin Doğan, Ali Doğan, Yakup Doğan, Saniye Doğan, Atiye Yıldırım, Nigar Ekici, Emine Ekici, Nagihan Doğan, Mustafa Doğan, Zeynep Yıldırım, Hasan Doğan, Nigar Doğan, Mehmet Fatih doğan, Hacer Doğan’ın, duruşmanın yapılacağı 27.03.2008 günü, saat 09.50’de bizzat mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde HUMK’nin 509. maddesi uyarınca, yargılamanın gıyabında yürütülerek karar verileceği, duruşma günü işbu ilanın yayımlanmasını müteakip, 15 gün sonra tebliği yerine geçerli olacağı ilanen tebliğ olunur. 25.12.2007 Basın: 11668 www.cumok.org CUMHURİYET 15 K