29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Ortadireğin bile enflasyonu yüzde 30’lara dayandı, TÜİK’in sepeti ise yüzde 9’da kaldı 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Enflasyon ateşi mutfağı yaktı ? Resmi olarak yıllık yüzde 9.1 olarak açıklanan fiyat artışları mutfakta yüzde 25’i, kiralarda yüzde 16’yı aştı. Nüfusun yüzde 60’ından fazlasının en çok etkilendiği gıda ve konut fiyatlarındaki artışlar, yurttaşın harcamalarını kıstı. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat sonu itibarıyla tüketici fiyatları bazında yıllık enflasyonu yüzde 9.1 olarak açıklarken, orta ve dar gelirli grupların tüketim sepetindeki fiyat artışının ise çok daha yüksek olduğu belirlendi. Son bir yılda mutfaktaki enflasyonun yüzde 25’i, kiradaki artışın ise yüzde 16’yı geçtiği gözlendi. Ailelerin elektrik faturasının yüzde 17 arttığı son 12 ayda tüpgaz fiyatları yüzde 18, kömür fiyatları da yüzde 7 oranında artış gösterdi. İktisatçı Mustafa Sönmez’in TÜİK’in madde bazındaki fiyat artışı verilerinden yaptığı belirlemelerine göre, tüketici anketleri geneldeki fiyat artışlarından çok, mutfaktaki ve konuttaki fiyat artışlarının nüfusun yüzde 60’ını oluşturan kesimler açısından daha fazla önem taşıdığını ortaya koyuyor. 130 dolayındaki gıda maddesinin fiyat artışları üstün Sosyal Güvenlikte ‘Reform’ Aldatmacası Türkiye’nin gerek iktisadi, gerekse siyasi gündemi sürekli değişiyor. Hafta başında Gaziantep’ten okurumuz Mehmet Kavuşturan’dan bir elektronik posta iletisi aldım. Sayın Kavuşturan, “Şu anda Meclis’te bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık SigortasıSSGSS) yasa tasarısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz” uyarısıyla göndermiş olduğu iletisinde bir dizi örnek sunmaktaydı. Aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle: • Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar hem de erkekler için 65’e çıkarılacak. (Madde 28) • Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5 binden 7 bin güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9 bin gün prime çıkacak. (Madde 27) • Emekli maaşları yüzde 23 ila yüzde 33 arasında düşürülecek. (Madde 29) • Yıpranma hakkı gasp edilecek. • Aylık geliri 139.6 YTL’den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88) • Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak: Sadece ayakta tedavi olununca değil, hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de ‘katılım payı’ adı altında para ödenecek. (Madde 68). ‘Katılım payı’ gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68) • Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de ‘katılım payı’ ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de ‘ilave ücret’ adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5) • Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye’de ‘sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter’ mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek. • Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği yüzde 16 azaltılacak. (Madde 18, 19, 80) • Emekli BağKur’lularının maaşından 10 yıl süreyle yüzde 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88) • Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak. (Madde 88, 89, 90) ??? Türkiye, adına “reform” denilen süreç ile 24 Ocak 1980 tarihinden bu yana beraber yaşıyor. Önceleri, “yapısal uyum”; daha sonraları “küresel dünya ile entegrasyon” ve “yönetişim” gibi çarpıcı sözcüklerle betimlenen söz konusu dönüşüm, özünde ülkemizi uluslararası yeni dünya düzeninde büyük bir ticari iç pazar olarak gören yerli ve küresel sermayenin koşullandırmalarının bir uzantısıdır. Bu süreçte sosyalhizmet kavramı yerini piyasanın kâr zarar hesaplarına, “yurttaş” ise “müşteriye” indirgenmiş durumdadır. 70 milyonluk bir nüfusa sahip ülkemizde eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetlerin piyasalaştırılarak ticari bir kazanca dönüştürülebilecek olması, yerli ve yabancı tekellerin şimdiden iştahını kabartmaktadır. Dünyanın da başı dertte Küresel enflasyon baskısı yılbaşından bu yana yoğunlaştı. Artan belirsizlikler ve emtia fiyatlarıyla birlikte artık gelişmiş ülkelerdeki enflasyon da son dönemlerin en yüksek düzeyine ulaştı. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de üretici fiyatları endeksi ocakta yıllık bazda 26 yıldan uzun bir sürenin en büyük oranıyla yüzde 7.4 arttı. Yıllarca deflasyon (eksi enflasyon) yaşayan ve uzun süre deflasyonun eşiğinde kalan dünyanın ikinci büyük ekonomisi Japonya bile bu yıl enflasyon baskısını hissetti. Ülkede tüketici fiyatları ocakta geçen yılın aynı dönemine göre son 10 yılın en büyük oranıyla yüzde 0.8 arttı. Avro bölgesi ise ocak ayında yüzde 3.2 ile tarihinin en yüksek enflasyon oranına ulaştı. den yapılan analize göre, gıda fiyatlarının yüzde 13’e yakın arttığı Şubat 2007Şubat 2008 döneminde tüketici, ekmek, makarna, tavuk eti, süt, peynir, yağ, narenciye, sigarada yüzde 2030 dolayındaki fiyat artışları yaşandı. Gelirlerini bu yüksek fiyatlar öl çüsünde arttıramamış olan ücretli, memur ve diğer altorta gelirli kesim son 12 ay tüketimini biraz daha kısmak zorunda kaldı. ENERJİ VE GIDAYA DİKKAT Merkez Bankası, piyasaların beklentisinin çok üzerinde çıkan şubat ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmesinde, önümüzdeki dönemde temel enflasyon göstergelerindeki düşüşün devam etmesi, ancak enerji ve gıda fiyatlarından kaynaklanan iki yönlü risklerin sürmesinin beklendiğini bildirdi. Banka, şubat ayında yüzde 1.29 oranında artan tüketici fiyatlarında yıllık enflasyonun yüzde 9.1’e ulaştığına işaret ederken “Gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artış şubat ayında enflasyona yaklaşık 1.4 puanlık katkı yapmış ve Para Politikası Kurulu özetinde dikkat çekildiği gibi bu gelişme yıllık enflasyonun yükselmesine neden olmuştur” değerlendirmesinde bulundu. TÜZMEN’DEN İTİRAF Meclis’te AKP grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, enflasyon rakamında yaklaşık yüzde 100’e yakın bir sapma olduğunu itiraf etti. Tüzmen, “Şimdi alınan tedbirlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. Enflasyon beklenenden yüksek çıktı” dedi. Tüzmen, “Hükümetin ek bir tedbir alma gibi düşüncesi var mı” sorusunu, “Bu konuda ellerinden gelen çalışmaları yapıyorlar. Enflasyondaki sapma büyük bir sapma... Bu konuda sorumlu arkadaşlarımız herhalde gereken açıklamaları yapacaktır diye düşünüyorum” şeklinde cevap verdi. MEMUR FARK İSTİYOR KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul: Resmi enflasyonla hayatın içindeki enflasyonun farklı olduğunu hep söyledik. Şimdi resmi enflasyon rakamıyla hükümetin beklentileri de birbirini tutmaz oldu. MemurSen Genel Başkanı Ahmet Aksu: Enflasyonun artısının memurlara yansıtılmasını talep ediyoruz. Temmuz ayı beklenmeden enflasyon farklı memurlara ödenmeye başlanmalıdır. Türkiye KamuSen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş: Tutmayan enflasyon hedefleri memurları mağdur etmeye devam ediyor. TEK GIDA İŞ DAVA AÇTI İDO Genel Müdürü Paksoy: Halkın oylarıyla seçilen 9 vapurun yapımı sürüyor İ Ş Ç İ L E R D E N P ROT E S TO Tekel’de iptal yolu MURAT KIŞLALI Yeni vapurlar ekimde Boğaz’da ? İlk vapurun denize inmesinin ardından diğer vapurların bir ay arayla hizmete sunulacağını anlatan Paksoy, işletmelere AKP yandaşlarının alındığı iddialarının da doğru olmadığını söyledi. Ekonomi Servisi Şehir hatlarında eski vapurların seferden kaldırılmasıyla büyük eleştiri alarak gündeme gelen İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Genel Müdürü Dr. Ahmet Paksoy, “Yeni yapılacak vapurlardan niçin ses çıkmadı” sorusuna “Yakında” yanıtını verdi. Halkın oylarıyla seçilen vapurların yapımının Tuzla tersanelerinde devam ettiğini söyelyen Paksoy, ilk vapurun ekimde denize ineceğini dile getirdi. İDO’nun faaliyetleri ve hedefleri konusunda Cumhuriyet’e bilgi veren Paksoy, birleşmeden sonra İDO’nun üç kat büyüdüğünü anlatladığının altını çizdi. Soruları da yanıtlayan Paksoy’un verdiği bilgiye göre; kurumun geçen yıl bütçesi 340 milyon YTL. Bu yıl da 440 milyon YTL’lik bir bütçeden söz etmek mümkün. Geçen yıl 100 milyona yakın yolcu, 6 milyon civarında araç taşıyan İDO, Uluslararası Feribot Taşımacıları Birliği’nin (INTERFERRY) en büyük üyesi. Kurum, 82 vapurla 83 noktaya sefer yapıyor. İDO’da halen 3 bin 500 kişi çalışıyor. Birleşmeden sonra iskelelerde çalışanların kılığından kıyafetinden AKP’li oldukları yönündeki eleştirileri Paksoy, şöyle yanıtladı: “İDO’da 3 bin 500 kişi çalışıyor. Bunların 1700’ü taşeron. İskelelerde güvenlik, temizlik gibi işler... Birleşmeden sonra 400’e yakın eleman alındı. Bunların hemen hepsi denizcilik meslek okulu mezunu...” Eylülde deniz taksilerinin hizmete gireceği bilgisini veren Paksoy, 2009’da INTERFERRY başkanlığını da üstlenecek. Petkim’de mücadele sürecek ŞAHAP AVCI ANKARA Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun daha önce Petkim’de yürütmeyi durdurma amacıyla verdiği, Danıştay’ın esastan bozduğu “Kârlı ve stratejik yapısıyla özelleştirilmesinde üstün kamu yararı yoktur” kararı, Tek Gıdaİş ile Tütün Eksperleri Derneği’nin Tekel Sigara ihalesinin iptali için açtıkları davaya gerekçe oldu. Davanın dilekçesinde “Tekel’in kârı yaptığı yatırımlarla 600 milyon YTL’ye çıkacak. Kamu giderine yol açmayan ve halihazırda verimlilik esası üzerinden faaliyette bulunan Tekel Sigara’nın özelleştirilmesinde anayasa ve 4046 sayılı yasaya uyarlık bulunmamaktadır” denildi. Tek Gıdaİş ile Tütün Eksperleri Derneği’nin, avukat Gökhan Candoğan aracılığıyla, Tekel Sigara’nın özelleştirilmesine ilişkin İhale Komisyonu kararınının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davanın ana gerekçeleri şöyle: ? Kârlı durumda olan Tekel Sigara’nın satılması ana şirket Tekel’in mali bünyesini de olumsuz etkileyecek. ? Petkim’de Danıştay, “kârlı ve stratejik Petkim’in özelleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunmadığı ve 4046 sayılı yasadaki amaca uygun bir işlem olmadığı” sonucuna vararak yürütmenin durdurulması kararı verdi. Aynı durum Tekel için de geçerli. ? Tekel, binlerce çiftçinin yaşamlarını, varlıklarını sürdürmesine, tarımla uğraşan ve kırsal kesimde yaşamını idame ettirerek en önemli sorunlardan kente göç olgusunu engelleyen bir sürecin baş aktörlerinden birisidir. ? Daha rekabetçi bir yapı için Rekabet Kurumu bölerek satışı önermişti. Buna karşın tüm sigara markaları bölünmeksizin satıldı. ? Tekel 2001 markası, YDK raporunda da belirtildiği üzere, yurtiçi pazarın tek başına yüzde 14.2’sine sahiptir. Diğer üreticilerin hiçbir markasının bu düzeyde bir satış hacmi de yoktur. İDO Genel Müdürü Dr. Ahmet Paksoy. tı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerine ÖTV’de yakıt indirimi sağlayarak büyük bir destek verdiğini anlatan Paksoy, yakıtın bu indirimle yüzde 60 ucuzladığının, bunun da kuruma büyük katkı sağ ALİAĞA Petkim çalışanları, Danıştay 13. Dairesi’nin özelleştirmeye geçici onay veren kararını fabrika önünde protesto ettiler. Petrolİş Aliağa Şube Başkanı Salih Mehmet Aydın, Petkim’in özelleştirilmesi sürecinin tam bir skandal haline geldiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Geçen süreçte kurum önce içinde Ermenilerin olduğu bir konsorsiyuma satıldı. Bunun kamuoyun da tepki çekmesi üzerine ‘Biz araştırdık, bu Ermeniler karanlık kişilermiş. Onlara satmaktan vazgeçtik’ dediler. Kurumu bu sefer içinde Turcas’ın da bulunduğu Azeri ortaklığına verdiler. Koskoca Petkim bu kişilerin eline teslim edilemez.” B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK [email protected] Kadın deyince ilk akla gelenin türban olduğu bir hükümet işbaşında ise Türkiye’de toplumda kadının rolünün güçlendirilmesi söyleminin bir safsatadan öteye geçmesini kim bekleyebilir? Nitekim son yıllara ilişkin veriler ve raporlar bunu açıkça doğruluyor: Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu’na göre “cinsiyet gelişimi endeksi” sıralamasında Türkiye 92’nci sırada… Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) 2007 Eğitime Bakış raporundaki verilere göre, Türkiye genç kadınların istihdam ve eğitime katılımı açısından son sırada. 2529 yaş grubundaki kadınların yüzde 66’sı ne öğrenim görüyor ne de çalışıyor... Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) “İş Dünyasında Kadın” raporuna göre ise; Her 4 kadından 1’inin çalıştığı Tür Türkiye’de Kadın Olmak... kiye’de her 100 çalışan kadının 75’i kayıt dışı, yani sosyal güvencesi yok. Ücret ortalaması erkek çalışanda 100 YTL iken kadında 47 YTL. 20032007 arasında ekonomi yüzde 7’ye yakın büyürken, toplam istihdam yüzde 1.1 artarken, kadın istihdamı ise 0.8 azaldı. Kız öğrencilerin yüzde 12’si ilköğretimden yoksun. Kadınların istihdama katılım oranı ilkokul mezunlarında yüzde 11.30, meslek lisesi mezunlarında yüzde 28.30, üniversite mezunlarında ise yüzde 60.9. Girişimci kadın oranı ise sadece binde 7... Siyasi temsilde de küresel sıralamada liste sonlarındayız... Kadınların temsil oranlarını gösteren bir dünya haritası ve listesi yayımlayan BM’ye göre, Türkiye yüzde 9.1 ile 142 ülke arasında kadınların Meclis’te temsil edilme oranında 89. sırada geliyor. Kadınların kabinede temsil edilme oranları listesinde ise Türkiye yüzde 4.2 oranıyla 105 ülke arasında 89. sırada. Biliyorsunuz TÜRKONFED, kadının daha çok iş hayatına katılmasına yönelik önerilerin de sunulduğu bu raporu yalnızca basına ve iş dünyasına açıklamakla kalmamış, Ankara’da da bir toplantı düzenlemişti. Ankara’daki toplantıya Meclis’teki 50 kadın milletvekili ile partilerin kadın kolları başkanları da davet edilmiş, hatta rapor kendilerine önceden gönderilerek “Partinizin kadın politikasıyla TÜRKONFED raporunun örtüşüp örtüşmeyen yerlerini toplantıda bizlerle paylaşın” denilmişti. Ne yazık ki sadece 12’si “İş Dünyasında Kadın” raporu toplantısına katılmış, kürsüye çıkanlar da diğerlerini dinlemeden yalnızca kendi konuşmalarını yapıp ayrılmışlardı... Bu aşamada kadın siyasetçilerden fazla bir şey bekleyemeyeceğimiz aşikâr... Her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yine meydanlara çıkılacak, konuşmalar yapılacak... Topu topu bir hafta süren bu toplantılar ve paneller dizisinde kadınlar konuşup kadınlar dinleyecek, erkekler ise esneyip uyuklayacak... Sonra eski tas eski hamam, aynı düzene dönülecek... Geçen hafta Kadın Girişimcileri Des tekleme Derneği’nin (KAGİDER) eski başkanı Meltem Kurtsan ile yaptığımız sohbette “5 yılı aşkın süren KAGİDER başkanlığımda en büyük kırılma noktam ne oldu, biliyor musun? Dünya Ekonomik Forumu’nun 2005’teki Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda, Türkiye’nin, en sondaki Mısır’ın (57. sırada) önünde olduğunu duymak... Bir toplantıdaydım ve konuşma yapmak zorundaydım. Kürsüye çıktım. Ama söyleyecek sözüm kalmamıştı artık... Ne diyebilirdim ki? Kimi kime şikâyet edecektim? Hükümetin kadına yönelik icraatlarını, toplumdaki yerini adım adım gerilettiğini kime şikâyet edecektim? Sustum... Artık kendi içime dönme zamanım geldiğini o zaman anladım” sözleri samimi, samimi olduğu kadar da çarpıcı. Tıpkı Türkiye’de kadın olmanın boyutlarının inanılmaz derinliği gibi... CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle