29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Aleviler Danıştay’ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili kararından memnun AVRUPA GÜRAY ÖZ ‘Devlet dindar üretemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, Danıştay’ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili kararıyla “Eğitimde İslamizasyona son verin” dediğini belirterek “Danıştay, devletin asli görevinin din ve dindar üretmek değil, çağdaş bireyler yetiştirmek olması yönünde mesaj vermiştir” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ile EğitimSen de zorunlu din derslerine bir an önce son verilmesini istediler. Eser, yaptığı yazılı açıklamada, yıllardır Türkiye’de “İnanç özgürlüğünün olmadığı” konusundaki görüşlerini dile getirdiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını belirterek “Ne zaman hukukun evrensel dilini devreye soktuk, paslanmış ku Emperyalistin Reel Politiği “Reel politik” ile gerçek, yani “realite” arasında tuhaf bir ilişki vardır. Bir tür inkâr ve ayniyet ilişkisi. Hakikat ise bambaşkadır. Bir haftadır Türkiye’nin Meclis’te alınmış siyasi bir karara dayalı sınır ötesi askeri operasyonlarını tartışıyoruz. ABD’den izinli mi başladı? ABD “çık” dediği için mi çıkıldı? Herkes olayları değerlendirip konuşmaları, demeçleri, açıklamaları alt alta, üst üste koyup bir sonuca varıyor. Cumhurbaşkanı “Ben biliyordum” diyor. Genelkurmay Başkanı “Kendi kararımızdır, Zebari nereden öğrenmiş araştırmak lazım” diyor. Başbakan “Biz hiç kimseden izin almayız, bu böyle biline” diyor. Ama böyle bilinemiyor. Çünkü, reel politiğin gerçekle, yani realiteyle ilişkisi buna izin ve imkân vermiyor. ??? Türkiye’nin devlet ricalinin dillendirdikleri reel politik, ABD’nin güçten, yılların birikiminden destek alan reel politiği ile baş edemiyor. Üstün bir birikime sahip emperyalist, bir son dakika golüyle “Buraların efendisi benim ve benden habersiz kuş uçmaz” realitesini burnumuza dayayıveriyor. O zaman “Asker izinli mi girdi izinsiz mi, çık dediler de mi çıktık, kendimiz mi karar verdik” soruları anlamını yitiriyor. Türkiye’ye “anında istihbarat” vererek sınır ötesi harekât kapılarını açan ABD’nin Savunma Bakanı Gates “anında” öğrendiği çekilmeyi, “Yanlış anlaşılmasın, Türkler kendi başlarına buyrukturlar zehabına kapılınmasın” diyerek, ta Hindistan’dan demeci patlatıyor: “Çıkın artık!” Arkasından koşa koşa gelip Ankara’da yineliyor: “Çıkın!” Sonra Bush, “mümkün olan en kısa zamanda” kelimelerini ekleyerek konuşuyor: “Çıkın!” Bu üstün stratejik, taktik birikim, tecrübe, daha doğrusu ve Türkçesi hinlik emperyalistlere mahsustur. Ondan sonra siz “Biz zaten çıkacaktık” deseniz de sizin reel politiğiniz yenilmiştir. ??? ABD’nin bu politikaya damga vurma becerisi Türkiye’nin reel politiği ile karşılaştırıldığında somut gerçek ortaya çıkar: Gerçek, herkesin bildiği gibi, askeri harekâtın başından sonuna ABD ile bir mutabakata dayandığıdır. Başka türlü olması düşünülemez. Başka türlü düşünülemez, çünkü ABD Irak’ta işgalci üstün güçtür. Irak’ta siyasi, askeri başka bir otorite yoktur. Irak egemen bir devlet değildir. Son sözleri Irak’taki ABD işgal güçleri, Pentagon söyler. Pentagon’un aktif bir şekilde içinde bulunduğu ABD dış politikasını Başkan Bush dillendirir. Gerisi lafü güzaftır. ??? Peki, bölgemizde büyük bir güçle uzunca bir süredir, Sovyetler dağıldığından bu yana, politikaları tek başına çizen ve uygulayan ABD’nin reel politikalardan güç alan manevraları hep geçerli olacak, ABD hep kazanacak mı? Emperyalistler yukarıda söylendiği gibi bin yılın birikimine sahiptirler. Üstün silah gücü, krize girdiği zaman bile öteki ülkeleri depreme tutulmuş gibi sallayan ekonomileri ile gerçekten güçlüdürler. Stratejide, taktikte üstlerine yoktur. Ama aynı nedenlerle hiçbir halkın sevgisine, sempatisine de sahip olamıyorlar. Halklar onları sevmiyor. Strateji, taktik tamam da, sevgiyle sempatiyle çok yakın bir ilişkisi olan ideolojide fena halde çuvallıyorlar. Stratejiler ve taktikler zamana yenilirler. İyisiyle kötüsüyle, din de dahil, ideolojiler daha dayanıklıdırlar. Her ülkede emperyalistlerin onlara ideolojik destek sağlamaya gönüllü dostları, okumuş yazmış “muhipleri” vardır. Ama “reel politikten” realiteye, gerçeğe uzanan yola döşenmiş yalan taşlarının üstüne basa basa yürüyen bu “muhiplerin” de ideolojiyle alışverişleri dönemseldir. Bugün öyle, yarın böyle. Yurtseverler geçici aldanışlara ve “reel politiğe” fazla kulak asmazlar. “Gerçeğin” peşinden gitmek ve “hakikati” hep ufukta tutmak her zaman daha iyidir. eposta: [email protected] ? Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, “Hükümet boş konuşmaktan vazgeçsin. Ulema yerine, evrensel hukukun referanslarına başvurarak zorunlu din derslerini derhal kaldırsın” görüşünü dile getirdi. laklar açılmaya, kemikleşmiş kanaatlar yumuşamaya başladı” dedi. AKP hükümetine “Alevilere yönelik ayrımcılık ve Alevilerin özgürlük alanlarına yönelik tecavüzlere son verin” çağrısında bulunan Eser, “Nasıl ki Sayın Başbakan’ın özgürlük alanına tecavüz edilmesine tahammülü kalmadıysa, Alevilerin hem tahammülü hem de sabrı kalmamıştır. Artık tribünlere konuşmaktan ve gerçekleri türbanla örtmekten vazgeçip, Alevilerin özgürlük haklarını tanıyın ve gereğini yapın. Hükümet boş konuşmaktan vazgeçsin. Ulema yerine, evrensel hukukun referanslarına başvurarak zorunlu din derslerini derhal kaldırsın” görüşünü dile getirdi. Alevilerin zorunlu din dersi konusundaki haklılıklarının önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ardından da Danıştay tarafından anlaşıldığını, buna karşın AKP iktidarının bunu anlamamakta ısrar ettiğini belirten Eser, “Danıştay aslında, eğitimde İslamizasyona son verin demiştir. Zaten laik bir hukuk devletinde zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin anayasada güvence altına alınması ise ayrı skandaldır. Sosyal bilgiler, biyoloji, Türkçe, matematik, sanat, fizik, kimya gibi dersleri anayasada zorunlu olarak ele alınmıyorsa, din dersi de alınmamalıdır. ABF olarak talebimiz gayet açık ve net: Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır ve anayasada konu edilmekten çıkarılmalıdır” dedi. ‘Derslere son verilsin’ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ile EğitimSen de ortak basın toplantısıyla zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerine bir an önce son verilmesini istedi. PSAKD Başkanı Kâzım Genç, yargının verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesini isteyerek “Bu somut yargı kararları karşısında hükümeti AİHM’nin ve Danıştay’ın kararlarına uymaya ve zorunlu din dersi uygulamasına derhal son vermeye davet ediyoruz. Bu aşamadan sonra görev ve sorumluluk hükümet ve hükümetin başbakanına ait olacaktır’’ dedi. Genç, bu konuyu Türkiye’nin sorunu olarak gören yurttaşları “zorunlu din derslerine’’ karşı dava açmaya davet etti. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de hükümeti eleştirerek “Ne kadar özgürlükçüsünüz; özgürlük, demokrasi konusunda, kişi, hak ve hürriyetleri konusunda ne kadar samimisiniz, bunu ortaya koyun ve hemen anayasanın 24. maddesinin değişiklik teklifini vererek, bu dersleri zorunlu olmaktan çıkarın’’ dedi. DANIŞTAY KARARI DİN KÜLTÜRÜ KİTAPLARI MEB itiraz hazırlığında ? MEB hazırlayacağı savunmasında, “kitapların zaten yenilendiği ve Alevilikle ilgili unsurların konduğu”nun belirtileceği bilgisi alındı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Danıştay’ın din kültürü derslerine ilişkin verdiği karara itiraz edeceği öğrenildi. MEB’in yeni bir savunma hazırlayacağı ve bu savunmada, “Danıştay’ın kararına gerekçe olan kitapların zaten yenilendiği ve Alevilikle ilgili unsurların konduğu”nun belirtileceği bilgisi alındı. MEB, yeni kitapların incelenmesini ve ondan sonra karar verilmesini isteyecek. Danıştay’ın, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içeriği itibarıyla zorunlu tutulamayacağına ilişkin kararına MEB itiraz hazırlığı yapıyor. Alınan bilgiye göre MEB, kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na götürecek, ancak bundan önce yeni bir savunma hazırlanacak. Bu savunmada din kültürü kitaplarının ve müfredatın, 28 Aralık 2006’da yenilendiği, Danıştay’a götürülen davanın ise bu tarihten önceki kitaplara ve müfredata ilişkin olduğu belirtilecek. İncelenen kitapların eskisi olduğuna işaret edecek olan bakanlık, yeni kitaplarda Aleviliğin yeterli derecede yer bulduğunu savunacak. MEB, yeni din kültürü kitapları ve müfredat içeriği incelendikten sonra karar verilmesini isteyecek. ‘Tasavvufi yorum doğru’ MEB’in, bugün okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında Aleviliğin yeteri derecede yer bulduğunu düşündüğü ve yeni savunmada buna dikkat çekeceği de öğrenildi. Eski müfredat hakkında açılan davada, Alevilerin bazı haklı gerekçeleri bulunduğu, ama yeni müfredat ile bunun ortadan kalktığı öne sürülecek. MEB yetkilileri, Aleviliğin kitaplarda “tasavvufi yorum” olarak anlatılmasının ise doğru olduğunu düşünüyor. Müfredat değişti içerik aynı ZEYNEP ŞAHİN Alaturka Demokrasi adlı kitabını imzalayan Kanadoğlu öğrencileri provokasyonlara karşı uyardı. Kanadoğlu, dinin siyasete alet edildiğini söyledi ‘Türban sorunu yok’ CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, anayasa değişikliğiyle türbanın serbest bırakıldığını ileri sürenlerin kaba bir yalan uydurduklarını belirterek, “Anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin, malumu ilandan ve eski metinden hiçbir farkı yoktur’’ dedi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Eskişehir Şubesi’nin davetlisi olarak Anadolu Üniversitesi Sinema Salonu’nda “Anayasanın Güncel Sorunları” konulu bir konferans veren Kanadoğlut ürbanın üniversitelerde serbest bırakılması girişimlerini “art niyet” olarak nitelendirdi. Türkiye’de siyasetin “sorun yaratma sanatı” haline geldiğini savunan Kanadoğlu, “Türkiye’de bir türban sorunu yoktur. Türkiye’de 2 sorun vardır. Birincisi Türkiye devamlı olarak dinin siyasete alet edileceği ve bundan siyasi çıkar sağlanacağı bir ülke olarak kalacak mıdır? Yoksa laik Cumhuriyetin gereği mi yerine getirilecektir? İkincisi ise Türkiye hukuk devleti olmaya hak kazanmış mıdır, hukukun üstünlüğü geçerli midir, yoksa Türkiye hukuk devletiyle ilgisi olmayan ve üçlünün her türlü isteğini yerine getirebildiği bir ülke olarak mı kalacaktır?’’ diye konuştu. GÜRUZ: TÜRBANLA ÖSS’YE GİRİLEMEZ BURSA (Cumhuriyet) Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, öğrencilerin türbanla ÖSS’ye girmelerinin olanaksız olduğunu söyledi. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Çağdaş Eğitim Kooperatifi Eğitim Yerleşkesi’nin temel atma töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gürüz “Sınava türbanlıları alırlarsa suç işlemiş olurlar. Türkiye’nin üç büyük hukukçusu, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu çok açık söylüyor. Bunun aksine hareket edenler Türk hukukunun önünde er geç yargılanacaktır. YÖK Başkanı o yayımladığı bildiriden dolayı, eninde sonunda Türk yargısının önünde, Türk halkının önünde hesap verecek” dedi. TÜRBAN TEPKİ ANKARA Danıştay’ın kararı sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarının içeriğinin yenilendiği savunusunu yapıyor, ancak bu gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Eğitimciler, yenilendiği savunulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi kitaplarının, “Sünni bakış açısıyla hazırlandığı ve özellikle Hanefiliğin esaslarını öğretmeye dönük olduğunu” vurguluyor. Kitapların içeriğinde Aleviliğin sadece “adının” yer aldığına dikkat çekiliyor. Eğitimİş üyesi din kültürü öğretmenlerince hazırlanan raporlarda, MEB’in “yeniledik” dediği ilköğretim din kültürü kitaplarındaki eksik ve yanlışlıklar şöyle sıralanıyor: ? Tüm konular Sünni İslam inancının koyu bir propagandası biçiminde yer alıyor. Sünni inançla İslam dini özdeşleştirilerek, diğer İslam yorumları yok farz ediliyor. ? Alevilerin cem ibadeti görmezden geliniyor. Cem, semah, muharrem matemi ve orucu, müsahiplik, kırklar cemi ve meclisi, hızır orucu, deyiş, nefes, cemevi gibi AleviBektaşi kavram ve terimlerine yer verilmiyor. ? Alevilik tasavvufi bir yorum olarak görülürken bazı Alevi önderleri ise Sünni inançtaymış gibi gösteriliyor. Hacı Bektaş Veli anlatılırken yıllarca Alevileri Sünnileştirmek için Anadolu’da köy köy, kasaba kasaba gezen ve misyonerlik faaliyeti yürüten ve Alevi köylerine cami yaptırmakla övünen Abdulkadir Sezgin’in kitaplarından alıntılar yapılıyor ve onun bakışı egemen kılınıyor. Hacı Bektaş Veli bile Alevi bakış açısıyla anlatılmıyor. ? “Ramazan ve Oruç İbadeti” ünitesi işlenirken Alevilerin oruç ibadetine hiç değinilmiyor. Milyonlarca Alevi ve Bektaşi’nin tuttuğu muharrem ve hızır oruçlarından tek cümleyle söz edilmiyor. DİN KÜLTÜRÜ DERSİ AKP’liler de karara hak verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’ın din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle ilgili verdiği karar, AKP’de de tartışma yarattı. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Danıştay’ın kararının doğru olduğunu belirtirken Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, seçmeli bir ikinci din dersinin olabileceğini söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, partisinin grup toplantısı öncesinde gazetecilerin soruları üzerine Danıştay’ın kararını değerlendirdi. Kararın doğru olduğunu belirten Aydın, “İtiraz içeriğine yönelik bir kararsa gereken düzenleme yapılır. Asıl bağlamda içeriğine yönelik bir değerlendirme yapılmışsa yeniden ele alınabilir” dedi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in konuyla ilgili değerlendirmelerin yapılacağını söylediğini anımsatan Aydın, mahkemenin kararına saygı duymak gerektiğine de işaret etti. Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu ise benzer soruları yanıtlarken, kararın din derslerinin içeriğiyle ilgili bir karar olduğunu belirterek “Daha önce insan hakları mahkemesinden çıkan bir karara benziyor. Gereken yapılır, bakılır” dedi. Yazıcıoğlu, din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle isteğe bağlı bir din dersinin olabileceğini dile getirdi. Diplomasını BÜ’ye iade etti GÜRSU KUNT ANTALYA Eski Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Hülya Bilgin, Boğaziçi Üniversitesi’nin (BÜ) türban konusundaki tutumunu protesto etmek amacıyla diplomasını iade etti. Bilgin, Rektör Prof. Dr Ayşe Soysal’a da bir mektup göndererek üniversitenin, hükümetin emir komuta zincirinde olduğunu belirterek türbanı serbest bırakmasına tepki gösterdi. Üniversitelerde türban nedeniyle yaşanan kaosa yurttaşların tepkileri sürüyor. Antalyalı tornacı Salih Küçükoğlu’nun (52) YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan hakkında türbanlı öğrencilerin üniversiteye alınmasına yönelik bildirisi nedeniyle suç duyurusunda bulunmasının ardından, Hülya Bilgin de Boğaziçi Üniversitesi’nden aldığı diplomayı, noter kanalıyla iade etti. Davayı kazanan öğrenciler din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olacak Her öğrenci ayrı dava açacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’ın ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin bu içeriği ile Alevi öğrencilere zorunlu tutulmasının hukuka aykırılığına ilişkin kararı benzer başvurularda örnek teşkil edecek. Din dersi müfredatı değiştirilmedikçe davayı kazananlar dersten muaf tutulacak. Danıştay 8. Dairesi, kararıyla din derslerinde belirli bir din anlayışının esas alındığını ve bunun da din bilgisi dersi olarak kabul edilemeyip din eğitimi olacağını vurguladı. Daire, devletin eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına ? Davanın açılım biçimi bireysel nitelik taşıdığı için yalnızca davayı açan öğrenciler açısından sonuç yaratabilecek. Bazı hukukçular, konunun özelliği nedeniyle idarenin bir adım atması gerektiği görüşünde birleşiyorlar. dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerektiğine işaret etti. Danıştay bu kararı genel düzenleyici bir işleme karşı almadı. Karar, herhangi bir yasa, yönetmelik ya da genelge iptaline yönelik değildi. Dolayısıyla davanın açılım biçimi bireysel dava niteliği taşıyor. Bu nedenle de kararın kesinleşmesiyle birlikte tüm öğrenciler için değil yalnızca davayı açan öğrenciler açısından sonuç yaratabilecek. Ancak benzer durumdaki öğrenciler de Danıştay’ın bu kararından hareketle davalar açabilecek. İdare mahkemeleri de Danıştay’ın bu kararına atıfla öğrencilere muafiyet konusunda vize verebilecek. Davayı kazanan öğrenciler din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muafiyet elde edebilecekler. Milli Eğitim Bakanlığı’nın din dersi kitaplarının içeriğini karar uyarınca değiştirmedikçe bu muafiyet sürecek. Ancak, bakanlığın hiçbir dini öne çıkarmadan genel din bilgisine kitaplarda yer vermesi durumunda ise muafiyete gerek kalmayacak. Çünkü davacıların baş vurusu ve Danıştay’ın kararı “zorunlu din dersi eğitiminden muaf tutulma” istemi üzerine şekillendirildi. Bazı hukukçular, davanın bireysel olmasına karşın konunun özelliği nedeniyle idarenin bir adım atması gerektiği görüşünde birleşiyorlar. Bakanlık Danıştay’ın bu kararına karşı karar düzeltme isteminde bulunabilecek. Bu kararı da din dersini hukuka aykırı bulan 8. Daire karara bağlayacak. Karar düzeltmeyi 8. Daire’nin reddetmesi durumunda dosya idare mahkemesine gidecek. İdare mahkemesi dairenin kararına uyarsa yeniden daireye gelecek ve onanacak. İdare mahkemesi ilk kararında direnirse dosya bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gidecek. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle