04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2008 PAZAR 4 HABERLER Öğretmen ve öğrencilerin cuma namazı için camiye gittiği öne sürüldü DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Uzun Gündüzler Dönemi Sevgili, Daha önce de dile getirmiştim sanırım, her yıl 21 Aralık’ta içimi bir sevinç kaplar, uzun günler döneminin başlama sevincidir bu. Aslında 21 Aralık günü gecenin en uzun olduğu dönemdir, ama tam saat 24’te, günün gece karşısındaki gerilemesi sona erer. Artık günün gerilemesini durdurup atağa geçmesinin zamanı gelmiştir. Ertesi gün, o günden daha uzun olacaktır. Oysa 21 Aralık günü, 20 Aralık’tan daha kısaydı. Günlerin uzaması ilk ağızda hemen fark edilmez, İstanbul’da yine, hele hava bulutlu ya da yağmurluysa 16.30 sıralarında kaçacaktır gün. Ama erken akşam artık keyfimi bozmaz, çünkü gidişin döndüğünü bilirim. Bilirim ki, artık gece günü değil, gün geceyi kemirmektedir. Bir haftadır ise, uzun günler dönemine girdik. Hele bugün yaz saati uygulamasının başlamasıyla birlikte, hava 19.30’da kararacak. Bu yaz saati uygulamasına bayılıyorum. Devletin yurttaşına pek fazla lütufta bulunmadığı bir diyarda, sanki bizim günümüze bir saat daha ekleyerek armağan sunmuşlar gibi geliyor bana. Bu armağanı, çağla bademi, ardından yeşil can ve de papaz erikleri, sonunda da baharın ecesi kirazlar izleyecek. ??? Eskiden olsa, o güzelim “Arnavutköy” ya da “Osmanlı” çileklerini de eklerdim listeye. Ama onlar güzel günlerimizle birlikte yitip gidenler listesine eklendiler bile... Artık çilekler, kimi adamlara benzer oldu, kalıbına bakıyorsun adam, rengi yerinde, şekli şemali de, ama bir de bakıyorsun herifte adam tadı kıvamı yok. Görünüş iyi, ama içerik kof. Arada Balıkpazarı’nda ya da herhangi bir köşe başında, bir kamyonetin ardında, Uludağ’dan, Karadeniz Ereğlisi’nden getirilmiş o cins çileklere rastlamak mümkün olmuyor değil, ama adam gibi adama rastlamak gibi tesadüfe kalmış bir şey. Damağımızdaki bu eksikliğin hüznünü, yeni cinslerin aşılanmasıyla ülkemizde kirazın uzayan ömrü gideriyor biraz... Artık mayıs başında boy gösteren kiraz, temmuza kadar lezzetini bize sunmayı sürdürüyor. Oysa eskiden üç hafta, bilemedin bir ayda kaybolur giderdi. Yaşam böyle işte, tatlardan, zevklerden, aşklardan kimileri gidiyor, yerlerine yenileri geliyor. Uzun günlerin gözlerimizi şenlendirecek, içimizi ışıtacak güzelliklerinden biri de erguvanlar. Onlar şu sıralarda, uzun kış uykularından gerinerek henüz uyanmış, bir yıl boyunca hiç fark edilmeden durdukları köşelerinde renkli şehrayinlerini başlatmak üzere elleri kulaklarında bekliyorlar. ??? Sana tavsiyem, bugünlerde, etrafına daha dikkatlice bakmandır. Dikkat et, şu önümüzdeki günlerde bir köşede, eski bir duvarın ardında ya da uzakta, Boğaz’ın öbür yakasında birden kendine özgü rengiyle bir cümbüş fırlayıverecek önüne... Erguvanın rengini nasıl anlatsam? Renkler anlatılmaz ki, yeşilin tam bir tanımını yapamazsın, belki ancak “yaprağın rengi” dersin, maviye “göğün rengi” dediğin gibi, erguvanın rengi ise kendi adını taşır ya da erguvan renginin adını. Evet, erguvanlar, seni sürpriz mutluluklara taşımak üzere elleri kulaklarında bekliyorlar, artık dikkatle bakmaya başla çevrene... Erguvan, leylak gibi toplumcu bir ağaçtır. O herhangi bir meyve ağacı gibi ürününü sahibine sunmakla yetinmez, zaten meyvesi yoktur, o rengini sunar her bakanın gözüne; yalnızca sahibini, kendini dikeni değil, kendisine bakmayı bilen herkesi mutlu eder. Bakmayı bilen hemşerilerim, erguvan varsılıdırlar; ne kadar erguvanı kucaklayabilirler, seyredebilirlerse, o kadar erguvanın zenginliği onlarındır. İşte artık erikli, kirazlı, hafiften ısıtan güneşli, insanın aklını başından alan bahar yelli uzun günler dönemine girdik. Bu sana bedava bir armağandır Sevgili, güle güle kullan, keyfini çıkar! Lisede toplu namaz MEHLİKA AKGÜN Eyüp Otakçılar Lisesi’nde öğretmenlerin ve öğrencilerin ders saatleri içerisinde cuma namazını kılmak için camiye gittiği öne sürüldü. EğitimSen 4 No’lu Şube Eğitim Sekreteri Günay Deniz, “Öğrencilerden bir kısmı ders saatleri içerisinde öğretmenleriyle birlikte namaza gidiyor. Namaza gitmeyen diğer öğretmenler, sınıflarında bulunan öğrencilerin namaza git mesine izin vermemesi durumunda ‘din düşmanı’, ‘dinsiz’ olarak nitelendiriliyor” değerlendirmesinde bulundu. Toplu namazı öğrencilerden ve velilerden gelen şikâyetler üzerine öğrendiklerini anlatan Deniz, ders sırasında öğrencilerin öğretmenleriyle namaza gitmelerinin “baskı” anlamına geldiğine dikkat çekti. Bu durumdan hoşnut olmayan öğretmenlerin ise baskılar nedeniyle şikâyet edemediklerini anlatan Deniz, “Her hafta tekrarlanan bir olay bu. Veliler, çocuklarının derslerinin cuma günleri boş geçtiğini, namaza giden öğrencilerin de gitmeyen öğrenciler üzerinde baskı yaptığını söylüyorlar. ” dedi. Lisenin Müdür Yardımcısı Özcan Dinç ise iddiaları kabul etmeyerek, derslerin bu nedenden ötürü boş geçmediğini, velilerden ya da öğrencilerden kendilerine bu yönde bir şikâyet gelmediğini ileri sürdü. Lisedeki bazı kız öğrencilerin türban takması dikkat çekti. (VEDAT ARIK) Bazı olaylar vardır ki, ülkenin tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilirler. Kızıldere’de 30 Mart 1972’de, 10 devrimci arkadaşımızın ve 3 İngiliz teknisyenin 12 Mart askeri darbecileri tarafından öldürülmesi de, 1968 gençlik hareketinin liderleriyle ilgili tasfiye hareketinin bir anlamda son noktasının konulmasıydı denebilir. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Ankara Mamak Askeri Cezaevi’nde yanı başımızdaki hücrelerde bir anlamda haklarında verilen idam kararının son aşamalarını yaşıyorlardı. Mahir Çayan, Ömer Ayna, Cihan Alptekin, Ziya Yılmaz ve Ulaş Bardakçı, bir süre önce İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçmışlardı. Ulaş, kaldığı evde basılıp öldürülmüştü. Ziya Yılmaz ise yaralı yakalanmıştı. Mahir Çayan ve arkadaşları, 12 Martçıların baskıları nedeniyle kendilerini kapana kıstırılmış gibi hissediyorlardı. Bu arada Koray Doğan Ankara’da Mahir’lere yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına alın Kızıldere’nin 36. Yılında... mak istenirken öldürüldü. ??? Denizler idam hücresinde beklerken, Mahir’lerin sessiz kalmaları mümkün değildi. Onları kurtarmak için bir şeyler yapmaları gerektiğine inanıyorlardı. Ancak koşullar çok kötüydü ve Mahir’lerin çevresindeki kuşatma artıyordu. Sonunda Karadeniz’deki İngiliz üssünü basıp İngiliz teknisyenleri kaçırmaya karar verdiler. Aslında bu eylem 1968 kuşağının cezaevinde olmayan liderlerinin neredeyse son ve kritik eylemiydi. ??? 12 Mart 1971 askeri darbesinin arkasındaki nedenleri zaman içinde daha iyi anlamaya başladık. Ordu içindeki iki askeri kanat arasındaki çatışma bir darbeyle sonuçlanmıştı. Darbeciler birbirlerini alt edebilmek amacıyla alttan alta çekişirken, darbe sola karşı bir imha hareketine dönüşmüştü. 1960’lı yıllarda yükselen sol hareket, darbecilerin hedefiydi. Gençlik hareketinin liderleri, öğretmen hareketinin, kitle hareketinin, işçi hareketinin liderleri, ilerici öğretim üyeleri askeri cezaevlerine kapatıldılar, ağır baskılarla yüz yüze geldiler. ??? 12 Mart 1971 müdahalesi, bir iç hesaplaşma gibi başlasa da, iktidardaki Süleyman Demirel hükümetini hedef almış gibi gözükse de, sol hareketi ezmeye girişti. Sol örgütler arkası arkasına kapatıldı ve yargılandı. DevGenç, TİP , TÖS, DİSK davaları gibi büyük davalar açıldı. Binlerce insan gözaltına alındı, işkence tezgâhları kuruldu. Askeri cezaevleri solcularla dolduruldu; askeri savcılar, idam talebiyle yüzlerce solcuyu mahkemeye sevk ettiler. ??? Kızıldere’yi de bu tablo içinde anlamak gerekiyor. O dönemin gençliği, dünyada gelişen devrimler ve direnişlerden etkilenmişti. Küba’da Fidel Castro ve arkadaşları Amerikancı Batista rejimini yıkarak bir devrim gerçekleştirmişlerdi. Vietnam’da komünistler önderliğinde ABD işgaline karşı bir kurtuluş savaşı yürütülüyordu. ABD işgalcileri dünyanın dört bir yanında gösterilerle lanetleniyordu. Türkiye’de de Vietnam işgali karşıtı gösteriler yapılıyordu. Vietnam’da ABD’nin uğradığı yenilgi yeni umutlara kapı açıyordu. Devrim beklentisini tüm dünyaya yayıyordu. 68 gençliği, bu umutların içinde oradan oraya koşuyor, geleceğe umutla bakıyordu. ??? Tabii her yeni umut, kurulu düzenin baskısını da beraberinde getiriyordu. Gençler, devlet yanlısı ülkücü çetelerin saldırısına uğruyor, kurulan pusularda öldürülüyordu. 12 Mart, 68’le yükselen solun hesabının sorulması hamlesiydi. Bizler devrim için umutlarla dolu eylemler yaparken, darbeciler daha baskıcı bir rejimin hazırlıklarını yapıyordu. Kızıldere’de 36 yıl önce 10 devrimci genç imha edildi. Orada bu imha hareketine katılanlar daha sonraki yıllarda da, Türkiye’nin kaderi üzerinde rol oynadılar. 12 Mart’ın generalleri, savcıları, işkencecileri siyasi hayatımızda varlıklarını sürdürdüler. Daha etkili yerlere geldiler. ??? Kızıldere’nin 36. yılındayız. Arkadaşlarımızın vahşice öldürülmesinin yıldönümünde bir grup 68’li arkadaşımız Kızıldere’ye gittiler, onları öldürüldükleri yerde anıyorlar. Kızıldere, bize tarihimizle yüzleşmemiz gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. Kızıldere, bu ülkeyi ölümler ve acılarla yönetmeye alışmış bir geleneği sorgulamamız gerektiğini gözler önüne seriyor. Kızıldere’de yitirdiğimiz sevgili arkadaşlarımızı hep sevgiyle anacağız. Onlar bizim kuşağın gözüpekliğinin ve fedakârlığının temsilcileriydiler... BOSS TURİZM Otobüste namaz molası MELTEM YILMAZ asirmen?cumhuriyet.com.tr Zonguldaklılar Toptan’ı uyardı Haber Merkezi Zonguldaklılar ile Zonguldak dostlarının oluşturduğu ve yaklaşık 2 bin üyeye sahip “Zonguldaklılar Grubu”, TBMM Başkanı Köksal Toptan’a mektup göndererek anayasa değişikliği çalışmalarından vazgeçilmesini istedi. Mektupta toplumda uzlaşma sağlanması gerektiği belirtilerek, “Böyle bir kaosu göz göre göre yaratanlar tarih önünde sorumlu olurlar. Anayasanın değiştirilmesi konusunda, yürütülen çalışmaların, gerek milletvekili yemini açısından, gerek siyasi etik açısından, gerekse çoğulcu demokrasinin çağdaş dünyada yerleşmiş kuram ve kuralları açısından tamamen hatalı olduğunu vurgulamak istiyoruz” denildi. Ankara Söğütözü’nden 23 Mart Pazar günü saat 15.00 sularında kalkan Boss Turizm firmasına ait nonstop (molasız) otobüsün, hareket ettikten yaklaşık bir saat sonra “namaz molası” için durduğu ortaya çıktı. Ankara’daki polis yeğenini ziyaret ettikten sonra memleketi İstanbul’a geri dönmek için Boss Turizm firmasından kızı ve kendisi için iki kişilik bilet alan yurttaş, otobüsteki yaklaşık 20 kişilik fesli, sakallı ve aralarında çoğu zaman Almanca konuşan grubun namaz kılmak için otobüsü durdurduğunu söyledi. Otobüs kalktıktan yaklaşık bir saat sonra muavine namaz molası verilip verilmeyeceğini soran gruba muavin de mola verileceğini söyledi. Bunun üzerine otobüsteki diğer yolcular nonstop bilet aldıklarını, bu tip seyahatlerde mola verilmemesi gerektiğini söylediler. Otobüsteki diğer yurttaşlardan gelen şikâyetler üzerine muavin, “Bir şikâyetiniz varsa şikâyet formunu doldurun” yanıtını verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle