05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 21 Mart gecesi gözaltına alınan eski İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu ‘şartla’ serbest bırakıldı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Doğu Perinçek tutuklandı İstanbul Haber Servisi Ergenekon terör örgütü operasyonu kapsamında 21 Mart gecesi Ankara’da gözaltına alınan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak”, “devlete ait gizli bilgi ve belgeleri temin edip elinde bulundurmak” suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun da “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçunu işlediği gerekçesiyle adli kontrol altına alınmasına karar verildi. Alemdaroğlu’nun yaşı ve sağlık durumu dikkate alınarak tutuklanmadığı belirtildi. Perinçek, suçlamaların hayal ürünü olduğunu söyleyerek “ABD’nin, CIA’nın ve iktidar partisi olan AKP’nin komplolarıyla bu tür suçlamalarla karşı karşıya kaldım” dedi. Alemdaroğlu mahkemede de susma hakkını kullandı. Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Prof. Dr. Alemdaroğlu, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akfırat, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk ve işadamı İbrahim Benli ise Beşiktaş’taki özel yetkili ağır ceza mahkemesine önceki gün saat 13.00 sıralarında sevk edildi. Savcılıktaki ifade alma işlemi saat 17.00’de başladı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile Cumhuriyet Savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından yapılan sorgulama 24 Mart 2008 Pazartesi günü gece saat 01.00’de bitti. Alemdaroğlu, İlsever ve Akfırat “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçundan Bolluk ise “Ergenekon terör örgütüne yardımda bulunmak” suçlamalarıyla nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Şüphelilerden Akfırat ve İlsever, örgüt üyesi oldukları iddiasıyla, Bolluk ise örgüte yardım ettiği iddiasıyla tutuklandılar. Mahkeme, Prof. Alemdaroğlu’nun üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunmasını dikkate alarak, tutuklamanın şartlarının oluştuğunu belirtti. Alemdaroğlu’nun yaşı ve sağlık durumunu Hukuk Toto Yazıma, o ünlü “Taşlar bağlı, köpekler serbest” özdeyişi ile başlayacaktım. Ve ilk tahkikat aşamasında olan; ayrıca yayın yasağı da konulduğu bilinen, “Ergenekon soruşturması” üstünde, delil, belge ve ifadeler adı altında özellikle son üç gündür yazılanların, nasıl bir çevre kirliliği yarattığından söz edecektim. Şimdilik ,40 zanlısı bulunan bu soruşturmanın 271 gündür devam ettiği biliniyor. Bu süre içerisinde birer kopyası sadece İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ile yine İstanbul’daki özel yetkili Cumhuriyet Savcısı’nda bulunması gerekli ifade, kanıt ve belgelerin de yüz binlerce sayfayı bulduğu belirtiliyor. Somut yayın yasağına karşın, içeriğinde soruşturmanın geleceği üstüne “güçlü tahmin”lere de yer verildiği söylenilen bir kitap, öyle umarım ki yasağı koyan cumhuriyet savcısının ve savcılarının gözünden kaçtığı için satıcı raflarında, o yasağa meydan okumayı sürdürüyormuş!. ? Serbest bırakılan Prof. Alemdaroğlu, “Emniyette ve savcılıkta bana yöneltilen suçlamayla ilgili gizlilik kararı gerekçe gösterilerek bilgi verilmediği için suçlamaları kabul etmeyerek susma hakkımı kullandım. Burada da susma hakkımı kullanıyorum” diye konuştu. ? Mahkemede verdiği ifadede kendisine yöneltilen suçlamalardan birinin de “Ergenekon yapılanması olarak belirtilen örgütün belgesini kaleme almak” olduğunu söyleyen Perinçek “Bu belge karakterimle, üslubumla ve mücadelemle kesinlikle bağdaşmamaktadır” dedi. nin yazılı olduğu’ belirtilerek bu yazının kendisine ait olup olmadığının sorulduğunu belirtti. Müvekkilinin bu yazının kendisine ait olmadığını belirttiğini kaydeden Türer, “Benim anladığım, bu aramadan önce buraya, birilerinin, bulunması ve bu soruşturmada kullanılması amacıyla bu bloknotu koyduğu yönündedir. Yani olmayan delil yaratılmak istenmiştir” dedi. “ABD, CIA ve AKP komplosu” İP lideri Perinçek de önceki gece saat 02.30 sıralarında adliyeye getirildi. Perinçek adliye binasına alınırken “Ordunun hedef alındığını ve suç ortağı olarak gösterildiğini” söyledi. Sabah saat 06.20’de savcılık sorgusu biten Perinçek’i eşi ve oğlu da yalnız bırakmadı. Tutuklanması istemiyle İstanbul nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen Perinçek’in avukatları, ifade işlemine geçilmeden önce, mahkeme yargıcının bu dosya açısından tarafsızlığını yitirdiğini belirterek çekilmesini istediler. Yargıcın dosyaya ilişkin, telefon dinleme ve arama kararları verdiğini, dosya hakkında kısıtlama getirdiğini belirten avukatlar, birkaç saat sonra başka yargıcın nöbetinin başlayacağını belirttiler. Yargıç Metin Özçelik, avukatların söz ettiği kararların, haftalık nöbet işiyle yapılan olağan işlemler olduğunu belirterek çekilme talebini usul ve yasaya uygun bulmayarak reddetti. Bu karardan sonra Perinçek’in sorgusuna geçildi. Perinçek, “Ben üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Benimle ilgili iddialar hayal ürünüdür” dedi. Kendisine yöneltilen suçlamalardan birinin de “Ergenekon yapılanması olarak belirtilen örgütün belgesini kaleme almak” olduğunu söyleyen Perinçek şöyle devam etti: “Bu belge dikkatlice incelendiğinde benim karakterimle, üslubumla ve mücadelemle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Ben İşçi Partisi Genel Başkanı’yım. Bölücü terörle ve çetelerle sürekli savaş halinde oldum. Ancak ABD’nin CIA’nın ve iktidar partisi olan AKP’nin komplolarıyla bu tür suçlamalarla karşı karşıya kaldım.” Delilleri karartma ve kaçma şüphesinin olmadığını, kişiliğinin ve yaptığı mücadelenin bunun en büyük kanıtı olduğunu söyleyen Perinçek, “Şu anda burada bulunmam bile benim yöneticisi olduğum iddia edilen örgütle hiçbir ilgimin olmadığının kanıtıdır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak serbest bırakılmamı talep ediyorum” dedi. Perinçek’in avukatlarından Mehmet Cengiz, müvekkilinin hayatının, Susurluk hükümlüleri, İntikam Tugayı kurucuları gibi kişilerle ve yapılarla mücadeleyle geçtiğini, bu dosyada adı geçen kişilerle aynı potada tutulmasının mümkün olmadığını belirtti. Cengiz, “Atılı suçu işlediğine hiç kimseyi inandırmak mümkün değildir. Müvekkilimin kişiliği dikkate alınarak serbest bırakılmasını talep ediyorum” dedi. Mahkeme, Perinçek’in üzerine atılı suçun niteliği, delil durumu, atılı suçun CMK 100. maddesinde sayılan suçlardan olması ve şüphelinin bu suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması nedeniyle tutuklanmasına karar verildiğini açıkladı. Önceki gün oğlu Can ile adliyeye gelerek eşi Doğu Perinçek’i beklemeye başlayan Şule Perinçek, dün sabah eşinin Bayrampaşa Cezaevi’ne götürülmesinin ardından adliyeden ayrıldı. Mahalle kabadayıları gibi Yasağa meydan okuyuş; sadece o gazetecikitap yazarı ile de sınırlı değil. İktidar partisi ve Çankaya Köşkü ile yakın ilişkileri olduğu bilinen bazı gazeteciler ya da yazarlar, hatta isimlerinin başındaki unvana bakılırsa bilim adamları bile, kimin göz altına alınacağına kadar tahminler yapıyor, bir tür hukuktoto oynuyorlar. Gözaltına alınan, daha sonra da özgürlükleri geri verilenlere, kendilerine sorgu aşamasında yöneltilen sorular ile verdikleri yanıtlar üstünde ayrıntılı bilgiler vermemelerinin tembih edildiğini aktarmakla yetinen gazetelerin yanı sıra omuzlarına astıkları ceketleri ile sokak lambaları altında mahalleyi sindireceklerini düşünen eski kabadayıları çağrıştıran bir takım “sözde gazeteci ve yazarlar”ın çok bilmiş yorumları, kehanetleri, dahası adalete yol gösterme histerileri bugüne değin örneği görülmemiş bir hukuk cinayetini oluşturmak üzere. Virüs mikrobu... Bu “hukuk cinayeti” tanımlamasını abartılı bulabilecekler için söyleyeyim. Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından hazırlanarak, geçen hafta cuma akşamüstü Anayasa Mahkemesi’ne teslim edilen iddianamenin, gözaltına ve daha sonra tutuklanan bir zanlıya ait bilgisayarda, 14 Mart’tan iki gün önceki tarih ile kaydedildiği ileri sürülebiliyor. Yani öylece Başsavcı’nın, Ergenekon olayı ile ilişkili olduğu dedikodusu, bir şişesinden çıkartılmış virüs mikrobu gibi çevreye salınmış oluyor! Her sağduyulu yurttaş, sadece bu ucu açık, içeriği 271 gündür hâlâ bilinmeyen Ergenekon adlı soruşturmanın, nereye kadar gidecekse gidip sonuçlanmasını elbette istiyor. Ama.. Başbakan’ın vurguladığı gibi gerçek bir temiz eller operasyonu özeni içinde yürütülerek. Oysa, dün CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol’un da vurguladığı gibi, yargı dışındaki güçler bu soruşturmadan ellerini çekmedikleri için, Ergenekon olayı, tamamen politize edilmiş bir hale gelmiş bulunuyor. CHP Grup Başkan Vekili, bu durumun “Emniyet içindeki bazı güçlerin, istedikleri basın organlarına servis yapmaları olasılığını” öne çıkartan açıklamasının bir suç duyurusu olarak kabul edilmesini de istiyor. Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Doğu Perinçek Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi. (AA) dikkate alındığında ise adli kontrol sisteminin uygulanmasına karar veren mahkeme, yurtdışına çıkışını da yasakladı. Mahkeme, Alemdaroğlu’nun, her ayın 1. ve 15. günlerinde evine en yakın karakola gidip, kendisine uygun bir saatte başvuru ve imza vereceğini hükme bağladı. Alemdaroğlu’na adli kontrol kararına uymadığı taktirde hakkında tutuklama kararı verilebileceği konusunda uyarıda bulunuldu. hakkımı kullanıyorum” dedi. Örgüt üyesi olduğu yönündeki iddiaların siyasi bir komplodan ve safsatadan ibaret olduğunu savunan Adnan Akfırat, evinde ele geçirilen Susurluk belgelerine ilişkin “İddiaları kabul etmiyorum. Bende yakalandığı belirtilen belgeler kesinlikle devletin gizli belgeleri değildir. Gazeteciyim ve birçok gazetecide bulunabilecek belgelerdir” dedi. Şüphelilerden Ferit İlsever’e mahkeme sorgusunda İşçi Partisi’nde ele geçirildiği söylenen Yargıtay krokisinin ve güvenliği ile ilgili bilgilerin bulunduğu CD hakkında bir bilgisinin olup olmadığı soruldu. İlsever, “Bana savcılıkta ve emniyette hiçbir soru sorulmamıştır. Bu CD’yle hiçbir ilgim yoktur” dedi. Serhan Bolluk ise mahkeme ifadesinde, “Genel yayın yönetmeni olduğum Aydınlık dergisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptıklarıyla ilgili yayın politikamız nedeniyle bu dosyayla irtibatlandırıldığımı düşünüyorum” dedi. ‘Sabancı suikastı soruldu’ Avukatı Sait Türer ise müvekkiline, Aydınlık dergisinin Eminönü’ndeki idarehanesinde kendisinin olmadığı bir zamanda, han görevlisinin imzası alınarak yapılan aradama ele geçirilen, ‘mavi renkli 1995 yılına ait bir bloknotta, Özdemir Sabancı suikastının olduğu tarih ve denk gelen sayfaya bu olayın sanıklarının isimleri Mahkemede de ‘sustu’ Prof. Alemdaroğlu, “Emniyette ve savcılıkta bana yöneltilen suçlamayla ilgili gizlilik kararı gerekçe gösterilerek bilgi verilmediği için suçlamaları kabul etmeyerek susma hakkımı kullandım. Burada da susma İstanbul Barosu eski başkanlarından Kazan, Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdi Savcıya suç duyurusu İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan, Ergenekon soruşturması kapsamında kamuoyunun da büyük tepkisine neden olan son olaylarla ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) “İfadeye çağırma, zorla getirme/yakalama ve arama”ya ilişkin maddeleri çiğnediği, toplumda büyük korku ve dehşete yol açtığı gerekçesiyle özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu. Avukat Kazan, Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 12 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili CMK’nin ifadeye çağırma, zorla getirme ve aramaya ilişkin 145, 146, 98, 116 ve 188’inci maddelerini hiçe saydığı ve toplumda büyük korkuya neden olduğu gerekçesiyle dün Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında suç duyurusunda bulundu. Dilekçesinde, CMK’nin konuyla ilgili maddelerinin çok açık olduğunu vurgulayan Kazan, mevcut maddelere özel yetkili olan savcılık tarafından da aynen uyulması gerektiğine dikkat çekti. “Konutlarda, işyerlerinde ‘gece vakti arama yapılamayacağı’ temel kuralı”nın çiğnendiğini ifade eden Kazan, CMK’nin 118. maddesinin 2. fıkrasında istisnaların gösterildiğini, ancak bu istisnaların keyfi biçimde genişletilip ana kurallara dönüştürülmesinin mümkün olamayacağını vurguladı. 12 Eylül örneklerini aşan yöntemler... Eski İstanbul Barosu Başkanlarından Avukat Turgut Kazan, dün Adalet bakanı’na aynı doğrultuda yaptığı başvuruda, özellikle geçen hafta cuma akşamı gerçekleştirilen soruşturma yöntemlerinde yaratılan dehşetin 12 Eylül örneklerini bile aştığını anlatıyor. Gece yarısı arama yaptırılmasının CMK’nin 145, 146, 90, 116 ve 118. maddelerine aykırı tam bir keyfilik olduğunu, hem Bakanlığın, hem de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kayıtlarına geçirtiyor. Sahi... Türkiye, kendi hukuk sisteminde AB ölçütleri ile eşdeğer değişiklikler yapmıştı değil mi? Ne oldu da o değişiklikler gece yarısında altüst edildiği zaman, kendilerine AB sözcülüğü sıfatını layık görenlerden tek eleştiri sesi bile duymadık?.. Bırakın eleştirmeyi, yapılanları insanlığa sığmayan homurtularla alkışlayan, adeta “Vur vur inlesin” diye amigoluk yapanlar da onlar değil miydi?.. Söyler misiniz, kabahat onlarda mı? Yoksa taşları bağlayıp da... Son olay, güvenceyi yıktı Yasal gerçeğin değerlendirilmesi için mevcut maddeleri dilekçesinde aktaran Kazan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e hitaben yazdığı dilekçede, “Çok iyi biliyorsunuz ki, yargılama yasaları herkes için, özellikle suçsuzlar için güvencedir. Son olay, bu güvenceyi yıktı. ‘Geceleyin kapı çalınınca, sütçü gelmiştir diye uyanma hakkımız’ öldürüldü. Böyle demokrasi olmaz. Böyle hukuk devleti olmaz” görüşlerine yer verdi. Son uygulamalarla yaratılan dehşetin 12 Eylül örneklerini aştığını, yaşananların dehşetine kapılmış tüm yurttaşlar adına suç duyurusunda bulundu ğunu belirten Kazan, şöyle devam etti: “Soruşturmanın 8 aydır ucu açık tutulması ve toplumsal olaylara denk dalga operasyonlara başvurulması, bu yönüyle makul sürenin aşılması ve adli yargılanma hakkının yaralanması bir yana, şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğunu unutan ve temel kurallara aykırı davranan, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında 2802 sayılı yasanın 82. maddesi uyarınca, soruşturma açılması gerektiğini düşünüyorum. Yasal güvencelerin (halen) geçerli olduğu inancını tekrar canlandırabilmenin ve yaratılan korkuyu dağıtabilmenin başka yolu kalmadığını belirtiyorum.” Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net SUSURLUK DAVASI’NDA GÖREV YAPTI Alemdaroğlu’nun avukatı eski hâkim İstanbul Haber Servisi Ergenekon terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve serbest bırakılan eski İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun avukatlığını, Susurluk davasının görüldüğü İstanbul 6 No’lu DGM’nin başkanlığını yapan Metin Çetinbaş yapıyor. Alemdaroğlu’nun gözaltına alındığı operasyonda, Susurluk davası hükümlülerinden Sami Hoştan da tutuklu bulunuyor. Çetinbaş, Susurluk davası sanıklarına en üst sınırdan ceza vermişti. Çetinbaş kararında, “Unvanı, görevi, sıfatı, siyasi ya da sosyal konumu ne olursa olsun, suç işleyen herkesin derhal ve en kısa zamanda yargı önüne çıkarılıp hesap vermesi sağlanmalıdır. Birtakım idari, siyasi ve yasal düzenleme manevralarıyla yargı denetiminin önüne geçilmesi, toplumumuzdaki herkesi üzmekte, korkutmakta, adaleti ve adalet duygusunu zedelemektedir. Suç işleyenin cezasını çekmediği bir toplumda sosyal ve siyasi istikrar sağlanamaz, huzur ve refah tesis edilip sürdürülemez. Suç işleyip de bazı siyasi, sosyal, idari ve yasal koruma kalkanlarını muhafaza edenler ya da kaldırmayanlar unutmamalıdır ki, adalet bir gün onlara da lazım olacaktır” demişti 16 saat sorgu Başsavcı Engin, basında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi ‘Davalar birbiriyle ilişkili değil’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, “Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında yapılan operasyon ve işlemlerin, kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilişkisi bulunmadığını’’ belirtti. İsim vermeden “Yargıtay’ın AKP’yi kapatma davasının rövanşı” değerlendirmelerini kasteden Başsavcı Engin, “operasyonların, eşzamanlı olmasını gerektiren nedenler” yüzünden gece yapıldığını kaydetti. Aykut Cengiz Engin yaptığı yazılı açıklamada, 21 Mart 2008 tarihinde yapılan operasyonla ilgili olarak basın ve yayın organlarında yer alan haber, yorum ve değerlendirmelerin önemli bir bölümünün gerçeği yansıtmadığının görüldüğünü ifade etti. Başsavcı Engin, gece baskınlarıyla gözaltına alma uygulamasını şöyle değerlendirdi: “Yetkili cumhuriyet savcılarının talimatıyla bu soruşturmanın icrasıyla görevlendirilen kolluk biriminin başvurusu üzerine, acil sebepler ve operasyonun eşzamanlı olarak yapılmasının gerektirdiği zorunluluk nedeniyle ve mahkeme kararlarına istinaden arama, el koyma ve gözaltı işlemlerinin gece yapıldığı, bu soruşturma sebebiyle gözaltına alınan şüphelilerin, tüm yasal haklarının korunması hususunda gerekli özenin gösterilmesi ve tedbirlerin alınması için görevli cumhuriyet savcıları tarafından ilgili birimlere talimat verilerek, yasal işlemlerin kısa sürede ikmal edilmesinin sağlandığı tespit edilmiştir.’’ Sonuna yaklaşıldı Basın ve yayın organlarının bu soruşturmayla ilgili gizlilik ve yayın yapma yasağını dikkate almalarının soruşturmanın selameti açısından gerekliliğini vurgulayan Engin, “Soruşturmanın kapsamı, elde edilen deliller, bil gi ve belgelerin yüz binlerce sayfa oluşturması, bunların incelenmesi, analizi ve tasnifinin uzun süreyi gerektirmesi, bu belgelere istinaden ek operasyonlar yapılması gibi zorunlu sebeplerle soruşturmanın bugüne kadar uzadığı, ancak bu süreçte bu soruşturma sebebiyle tutuklu bulunanların tutukluluk halleri ve hukuki durumlarının en geç birer aylık sürelerde hâkim tarafından incelenerek tutukluluk hallerinin devam edip etmeyeceği hususunda kararlar verdiği ve bu sürecin sonuna yaklaşıldığı tespit edilmiştir’’ açıklamasında bulundu. Tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol ile 16 saat süren sorgunun ardından serbest bırakılan Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu “Anayasaya, yasalara, demokrasilere, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılamaz bir suçlama. Aslında hepimizin takdir edeceği nedenlerle yapılmıştır. Yargının bazı kararları arkadaşlarımızla ilgili olmuş ise de yargıya saygılıyız. Burada emniyet güçlerine de teşekkür ederim. Onlar bizi gayet güzel ağırladılar. İnanıyorum ki Türk toplumu, bu Ergenekon soytarısının ne demek olduğunu, en kısa zamanda ortaya çıkmasının ve birilerinin, iktidar sahiplerinin, Ergenekon’un üzerinden bir takım mesajlar iletmesini ve Ergenekon üzerinden bir takım çalışmalar yapmasını mutlaka ödeyecektir” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle