Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 MART 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 21 Öneri Faruk Sayılı’dan anonim bir söz: “AKP kapatılmamalı, yabancılara satılmalıdır!” Ya ğ m u r D e n i z RTE, Manisa’da sehpanın üstüne çıkıp konuşmuş... “Aman ha!” DÜNYA medyasının önemli haber kaynaklarından Fransız haber ajansı AFP ve İtalyan haber ajansı ANSA’nın çok güzel bir şekilde bildirdiğine göre Nobel Edebiyat Ödülü sahibi çok değerli “Türkiyeli” yazar Orhan Pamuk’u öldürmek isteyen çetenin üyelerinden İlhan Selçuk evi polis tarafından basılarak gözaltına alındı. Fakat ne yazık ki İlhan Selçuk, polisteki ve savcılıktaki uzun sorgusundan sonra, sadece yurtdışına çıkışı yasaklanarak serbest bırakıldı. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgiye göre İlhan Selçuk’a yurtdışına çıkış yasağının, yurtdışında yaşayan değerli yazar Orhan Pamuk’un güvenliği için alındığı sanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zirvesi olarak nitelenen Çankaya Köşkü’nden kısa bir süre önce yapılan bir açıklamada okunması önerilen gazeteler arasında gösterilen ve son yıllarda GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM You Tube kapanmış. Desenize Türkiye onu da “Yutub” bitirdi! Marifet Sezer Dener: “Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddesi şöyle olmalı: Türkiye, seçilmiş bir imam ve yurtdışında ikamet eden bir vaiz marifetiyle yönetilir.” siyasetin nabzını tutan Anadolu’da Vakit gazetesinin bildirdiğine göre önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in de aynı çeteyle ilgili olarak ifadesine başvurulabileceği gündeme getirildi. Ülkenin en değerli yazarlarından Abdurrahman Dilipak’ın, engin bilgi ve kültürüyle kaleme aldığı makalesinde ortaya attığı bu fikir, Türkiye’nin kültür işlerinden sorumlu bir bakan olan değerli Müslüman Ertuğrul Günay’ın bir süre önce yaptığı devletin en üst kademelerine kadar sızılmış olduğu yolundaki düşüncesiyle çok güzel bir şekilde örtüştü. Değerli yazar Dilipak’ın, İlhan Selçuk’un başyazarı olduğu Cumhuriyet gazetesinin malvarlığına el konulmasıyla ilgili önerisinin de Değerli Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nca değerlendirilmek istendiği ve el konulmak üzere İlhan Selçuk’un sahibi veya ortağı olduğu bir banka arandığı öğrenildi. Ülkenin bir başka önemli gazetesi Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç adıyla bediüzzaman yani zamanın güzeli yazılar kaleme alan ve değerli Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “kanka” kadar yakın olan değerli kalem erbabından Fehmi Koru’nun analizlerinde ne kadar isabetli olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Değerli yazar Koru’nun İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasından birkaç saat önce yazdığı yazıda “Şu günlerde Cumhuriyet gazetesi dikkatle izlenmeli” uyarısının boru olmadığı görüldü. Öte yandan adının açıklanmasını istemeyen değerli bir yazar, “Bu günlerinizin değerini bilin” dedi. Pardon, Rejim Değişti de Haberimiz mi Olmadı? Bakın gittiğimiz istikamette hangi sesler yankılanıyor: “Ne zamandan beri Atatürkçü faaliyetler içindesiniz?”, “Başka Atatürkçü arkadaşınız var mı? Nerede oturuyorlar?”, “Bir yürüyüşte ‘Yobazlar İran’a’ diye tempo tuttuğunuz doğru mu?” İnsanlık onuru çiğnendi geçen hafta sonu. Bu Cumhuriyetin içinde yol aldığı geminin de artık her an kendi buzdağı ile bodoslama bir hesaplaşmaya doğru gittiği ortaya çıktı. Olay şu: Uyuyan (gizli tarikatçı) hücreler, birden ABD’den düğmeye basılınca hızı 5. vitese aldılar. Dincifaşizmin nelere kadir olabileceği konusunda yalnız küçük bir prova yaşıyoruz, hepsi bu. Bakın İlhan Selçuk neler yapmışmış: “Örgüte üye olmaksızın, örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek.” Vay, vay, vay.. sen neymişsin be İlhan Ağabey! Böyle bir yoruma girecek olursanız, dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir ciddi siyasi makale yazılamaz! Gazeteler çiçek böcek yayını halini alır! Ne ilginçtir ki, o meşhur 2. Cumhuriyetçiler (Selçuk’un o yaşta gece yarısı götürülmesini protesto eder görünen birkaç gözü yaşlı timsah dışında) düşünce özgürlüğü kavramında bir dipsiz kuyu talep ederken, buna hiç ses çıkarmadılar! Böyle bir mantık var mı? Selçuk yazacak.. “Ondan ‘esinlenen’lerin bir şey yapma olasılığı olabilir” diye, kendisi hakkında dava açılacak! Dünya hukuk literatürüne geçer bu olay! Yobazlar, yirmi yıldır her gün sövüyorlar bu Cumhuriyet’e… Bugüne kadar devlet bunlara gece 04.00 baskınları mı düzenledi!? Türkiye geçen hafta yeni bir kavramla ilk defa somut olarak tanıştı: Muhbir gazeteciler. İktidar sarhoşluğu ile ölçüyü kaçıran ve “Neden hepsi içeride değil? Bu yetmez, yeni medya tutuklamaları lazım” diye fetva veren gafiller! 2. Cumhuriyetçilerin sahte demokrat maskeleri düştü. O söylem hemen “Susturun şunları”na dayandı. Ahmet Altan, açık açık, “Kemalizmin kökünü kazımak lazım” diyerek, idam “şimdilik” kalkmış olduğu için, tüm azılı lider kadroları içeri tıkmayı önerdi! İlginç olan, 89 aydır içeride tutuklu insanları olan bir “davanın”, dolaşan dedikodular dışında iddianamesi yok. Oluşturulan suni yağmur bombaları ile şişirilmiş bulutlar öyle saçma bir ilişkiler dizisi yaratıyor ki! Dincifaşistler tarafından işlenmiş Rahip Santoro ve Dink cinayetlerinin kara bulutları bile “Ergenekon” üstünden “ulusalcı”ların sırtına yıkılabiliyor (!) Ben bu yöntemlerle Kutup Eskimoları ile Afrika’nın Zulu kabileleri arasında, size bol soslu bir ilişki kurabilirim! Üstelik burada “ağır” bir hatırlatma yapacağım: Yıllardır, bu ülkede Atatürkçü yazarlar teker teker öldürülürken, bu “ılımlı ve 2. Cumhuriyetçi” takım, hâlâ her gün bu ülkenin üzerine oturduğu Atatürkçü düzeni acımasızca ve savunma hakkı vermeden yerle bir eden on bin yazı yazdılar. Şimdi bu mantıkla onların da IBDAC ve İslami Hareket ile ilişkilendirilmeleri mi gerekirdi? Ya da Sıvas’ta 37 can yoldaşımızın acı kaybına neden olan yobaz ayaklanmanın öncesinde ve sonrasında malum takımın yazdıkları ortada! Her sabah 04.00’te “zemin hazırlamak ve yön vermek” gerekçesiyle içeri alınmaları mı lazımdı? İşte bu nedenlerle, kamuoyunda yarattığı büyük bölünme, ülkede oluşturduğu huzursuzluk ve kargaşa yüzünden, “Ergenekon” davasını götüren Savcı Zekeriya Öz, elinde net metinler varsa, belgelerle ortaya koymalı, yoksa tek bir yeni hamle ile ülke yine krize girecek. Bu toplum, dört gündür son tutuklamalara verdiği tepkiyi, bundan önceki yazarlara neden vermediğini de sorgulamalı. Örneğin Ergun Poyraz, Emin Gürses neden yatmaktadır? Ümraniye bombalarıyla nasıl ilişkilendirilmişlerdir? Kamuoyunun bunları bilme hakkı vardır. “Cuma” tutuklamalarına dönersek… Yargıda “yeni filizlenen” acayip mantığa göre Atatürkçülüğü savunmak artık “yasaklı” ve “tehlikeli” olacaksa, AKP karşıtlığının adı “Ergenekon’a zemin hazırlamak”sa o zaman, ortada 30 milyon Ergenekon geziyor(!), siz ülkenin yarısına dikenli çit çekip gözaltına alın! Bir de şu önemli noktaya geliyoruz: Rejim değişti de bizim mi haberimiz olmadı? Ülkenin siyasalhukukilaik temel altyapısını savunmak artık “provokasyon” ve “suç” sayılıyorsa bunu bize tebliğ edin de, nerede durduğumuzu öğrenelim! Geçen hafta kapatma davası açılmasaydı makalem “Sıra ne zaman yazarçizerlere gelecek Sn. Erdoğan” başlığını taşıyacaktı. Başbakan’ın dikensiz gül bahçesi isteyen tahammülsüzlüğünü işleyecektim. Tabii, parti kapatma gerekçelerinin yok sayılmasının istendiği kuralsız bir ortamda, kimin neden içeri alınacağına dair kural aramak, ahmaklık olur. Çünkü artık rejim “demokrasi ve hukuk devleti” ile ilişkilerini kaybetmektedir! Yani, McCarthy’ci gözaltılara hiç mi hiç şaşırmadım! Bu korkunç hafta sonu başladığında, sergi ve söyleşim için Adana’daydım. Kendimi yedim bitirdim. Ama beni en çok etkileyen, günün sonunda omzumda ağlayan o genç Nazlı oldu, “Ne olacağız biz? Herkes sizi dinledi, ardından güle oynaya dizi izlemeye gitti” diye hıçkırıyordu. Dik dur Türkiyem, bu karanlığı da yeneceğiz. İlhan Selçuklar’ına güven… email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Parakol ve Kafakol yoksa Karakol’a! CUMHURİYET okurlarından Fatih Aker “Parakol, Kafakol ve Karakol” diyerek yazıyor: “Dönemin özeti şu: Türkiye’de Parakol’a alınmışlar, halkı Kafakol’a almakla görevlendiriliyorlar. 35 yıldır okuduğum Cumhuriyet gazetesi ile İlhan Selçuk’a ise Karakol’u gösteriyorlar. İşte bu sınırdır. Sınırdır ama temelli bir güce de işaret etmektedir! İlhan Selçuk’un Karakol’a alınması ve 45 saat sonra serbest bırakılması, hem gazete için, hem yazarları ve okurları için ‘hakikaten’ bir güçlülüğün, iktidarın (iktidarların) güçsüzlüğünün taze birer tescili olmuştur. Parakol’a alınıp, Kafakol’a almaktansa, Karakol’a alınmak, bu sürecin tazelenmesine, diğer deyişle sınırın ötesini ‘daha net görmeye’ yol açmıştır. Daha ne olsun! Geçmiş olsun Usta!” Ahmet Balcı: “İlhan Selçuk, tek başına laik cumhuriyetimizin kalesidir. Bu yüzden onu seçtiler ve fakat yıkamadılar. Yıkamadıkları için yıkılacaklarından emin olabiliriz!” Mustafa Alpaslan Yener: “12 Mart’tan 21 Mart’a; Ziver Bey’in köşkünden, Cerrah Bey’in köşküne. Sorgucular da, sorgulananlar da aynı!” Aydın Türkaydın: “Ey Türk gençliği; İlhan Selçuk 83 yaşında. Koca çınar hâlâ senin görevinin başında!” Aslan Çeker: “İlhan Selçuk’la beraber yüzde 53.5’u da içeri almaları gerekirdi!” Vahdi Bingöl: “AKP’nin, ‘mini anayasa paketi’ hazırlığı, iddianamede isnat edilen suçu kabul etmenin itirafıdır.” İtiraf Perinçek Gülhan Elmas: “Doğu Perinçek’in Ermeni soykırımı iddialarını yalanladığı belgeler suç kanıtı olmuş. Perinçek’i yakalamışken İsviçre’ye teslim etsinler!” Düşünüyoruz, Öyleyse Hepimizi Vurun (*) PERİHAN ERGUN Demokratik, laik, sosyal Cumhuriyetimiz’in devrim ve ilkelerini Pencere’sinden aydınlanmanın ışığıyla yarım asrı aşan süredir toplumuna yorulmaksızın, kalemiyle aktaran abide insan Sayın İlhan Selçuk’a bin selam (!). İki gündür boş kalan köşenize hoş geldiniz. ??? Bu ilke ve inançları benimseyip savunanları 21/Mart’ın 04.30’unda baskınla gözaltına aldırtıp sindirip yıldırmaya çalışanlar, amaçlarına ulaşamayacak, yaya kalacaklardır. Çünkü bu kınanası eylem tüm Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlık gönüllülerini içermektedir. O sabah terörle mücadele timlerince başta Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi, Başyazarı Sayın ilhan Selçuk olmak üzere İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, Ulusal TV Genel Yönetmeni F. İlsever, Aydınlık dergisi yayın sorumlusu Serhan Bolluk’la yandaşları gazeteciler ve işadamı İbrahim Benli Ergenekon çetesi katılımcıları olarak apar topar asayiş şubesine götürüldüler. Oysa; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer’in açıklamalarına göre: “Terörle mücadeleyle ilgili 2003’te bir yasa çıkarıldı. Buna göre kişiler silahlı faaliyetlerde bulunurlarsa terör suçlusu sayılırlar. Reform niteliğindeki bu kurala göre ülke demokrasiyle yönetiliyorsa ifadesi alınmak üzere birime çağırılır. Uygulama böyle olmalıdır.” Ayrıca: Türkiye’nin gazetecilikte yüce bir simgesi olan Sayın İlhan Selçuk’un kapısında iki koruma görevlisi beklerken, oturma ve işyeri herkesçe bilinmekteyken, bir de buna rahatsızlıklarıyla yaşı eklenince delilleri yok edip kaçma ihtimaliyle bu tedhişin yaratılmasına ne isim verilebileceğini bilemiyorum. Ama onu tanımadıkları için korkutacaklarını sandılar, ve de yanıldılar. O her zamanki gibi İstanbul efendiliği, tevazuu ve sükunetiyle durum kendisine bildirilip “evi arandıktan sonra şubeye götürüleceği” söylendiğinde “Buyurun ben sizlere bir çay yapayım” diyerek, yücelik dersini de vermiş. Tanrı ona daha uzun ömürler versin. Çünkü onun örneklendiklerine daha çok gereksinmelerimiz var. Onun sorgulamadan tertemiz çıkacağına inanmakla beraber, Ziverbey Köşkü’nü, 12 Eylül’ü hatırlayarak sağlığından endişe etmekle beraber tekrar bayraklaşacağını düşünerek içimi serinletiyordum. Öyle de oldu. Şimdi dileğim; Lozan’lara kadar giderek ceza alması pahasına sözde Ermeni katliamının asılsızlığını ispatlama yürekliliğini gösteren, ABD’nin BOP’undaki işbirlikçilerini Fethullah gladyosunu kanıtlarıyla açıklayan Sayın Perinçek’le beraber öteki zanlıların da aklanıp salıverilmeleridir. Asya kavimlerinde tüm kırsal kesimin de Bahar Bayramı olan Nevruz’la Ergenekon Destanı’nın birleştirildiği gün olan 21 Mart’ta bu trajik senaryonun sahneye konulması da oldukça düşünmeye değer. Söylentilere ve 31 Ocak 2008’de çıkan habere göre; Tuncay Güney nam biri 2001’de bir oto kaçakçılığı sebebiyle evinden alınırken, suç dosyası da ele geçiriliyor. Bu dosyada Ergenekon çetesi ile ilgili hiçbir kayıt yokken sonradan buna dayanılarak senaryo yazılıyor. Bu kişi serbest bırakıldıktan sonra üç yıl Samanyolu TV’de görev yapıp daha sonra da kimselere verilmeyen on yıllık oturma izniyle ABD’ye yerleşiyor. Şimdi de Kanada’daki bir sinagogda hahamlık yaptığı söyleniyor. İşte nedense Yargıtay C. Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılmasıyla ilgili iddianamesi, Anayasa Mahkemesi’ne gönderilince iktidar paçası tutuşmuşçasına büyük bir telaşla 9 aydır iddianamesi bile yazılamamış Ergenekon çetesinin can simidine sarılarak, adeta sivil darbe denilebilecek yasadışı işlemlerle Cumhuriyet ve Atatürk gönüllülerini korkutup sindirmeye çalışıyor. Biz bu filmleri çok gördük. Misakı Milli ile Kuvayı Milliye’ye bir kez ahtetmiş ve bu yola can koymuşuz. Korkmayız, sinmeyiz ve de yılmayız; bu böyle biline (!). *Sayın İlhan Selçuk’un yapıtına telmihen ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Mart www.mumtazarikan.com DOSYA NO: 2006/253 E. TAŞINMAZIN EVSAFI: Satılmasına karar verilen taşınmaz Mersin ili 5. Bölge Tapu Müd.787 parsel’de Zemin kat Bağımsız Bölüm (2)No’lu dükkan ve Mersin ili 1. Bölge tapu Müd.4 parsel’de 2. kat Bağ. Blm. 3 No’lu meskendir. 2.No’lu Dükkan: Sağlık mah. Kuvai Milliye cad. üzerinde 3.sınıf A Grubu yapılar sınıfında zemin kat dahil toplam 4 katlı Akasya apartmanın zemin katında Batı cepheli 1/8’er arsa paylı, Brüt 37 M2 büyüklüğünde işyeridir. Zemin üstü mesken türü yapı meskun alanlardır. Bina dış cephesi püskürtme sıvadır. Taşınmaz giriş cemakan kapısı ve penceresi: düz camlı, Alimünyum profil doğrama, Duvarlar ve tavanlar: Plastik boya, zemini karo mozaik kaplamadır. Belediye hizmetlerinin tamamından yararlanmaktadır. İmar planı: Blok nizam 7 kat konut alanı olarak işaretlidir. Muhammen bedeli: 3/20=7.500,00 YTL, 3/20=7.500,00 YTL, 3/20=7.500,00 YTL, Toplam: 22.500,00 YTL. 3.No’lu Mesken: Limonluk mahallesi, İsmet İnönü Bulv. ile İstemihan Talay Bulvarının kesiştiği köşebaşında. Kuzeydoğusu İnönü Bulvarı’na cepheli, çevre düzenlemesi yapılmış, bahçesi apt. otoparklı kameriyeli, 5278,91 m2 yüzölçümlü parsel üzerine Betonarme karkas türde 4. sınıf A Grubu yapı sınıfında, asansörlü, yangın merdivenli olarak inşaa edilmiş, B/2 kapı no’lu bodrum ve zemin kat dahil toplam 11 katlı, Reşat Çakmaz apt. 2. katında, KuzeydoğuGüneybatıGüneydoğu cepheli, 3 kapı nolu 42/2100 arsa paylı, ortak alanlar dahil yaklaşık Brüt: 185 m2, 4 oda, l salon, antre, hol, mutfak, 2 adet banyo, WC ve 2 adet balkon’dan müteşekkil ikametgah meskendir. Belediye hizmetlerinin tamamından yararlanmaktadır, Bina dış cephesi düz sıva üzeri akrilik boya ve BTB kaplama, Bina giriş kapısı: Ferforje demir doğrama, Giriş hol: Mermer ve silikonlu boya kaplama, alçı kartonpiyerli dekoratif asma tavan, zemini mermer, kat merdivenleri: mermer, asansörlü, yangın merdivenli, Mesken giriş kapısı çelik, iç kapılar Amerikan hazır kapı, Pencereler ve balkon cemakanları: plastik doğrama, duvarlartavanlar: alçı kartonpiyer, plastik boya, zemin hacimler seramik, Elektriksu ve tesisatı ile kalorifer borular mevcuttur. (E=l,25) Konut alanına isabet ettiği belirtilmektedir. Muhammen bedel: 165.000,00 YTL. 1 SATIŞ ŞARTLARI: 2 No’lu dükkan Taşınmaz 06/05/2008 Salı günü saat 10:0010:10 arasında 3 No’lu Mesken Taşınmaz 06/05/2008 Salı günü saat 10:3010:40 arasında Mersin 4. İcra Müdürlüğü odasında açık arttırma suretiyle 1. ihalesi yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydı ile; 16/05/2008 Cuma günü aynı yerde ve aynı saatler arasında 2. açık arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememiş ise taşınmaz en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanın da gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’nı bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi YTL veya bu miktar kadar bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga resmi, %18 KDV alıcıya aittir. Tapu harç ve masrafları yarısı alıcıya aittir. Tellaliye resmi ücreti ve birikmiş vergiler ihale bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılar ve diğer ilgililerin (ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususi ile faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4ihaleye katılan ve daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizini müteselsil mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacaktır, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5Şartname, ilan tarihinden herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6Satış ilanı ilgililerin adreslerine tebliğe gönderilmiştir. Adreste tebligat yapılamaması halinde ve adresi bilinmeyenler için de işbu satış ilanının İ.İ.K.127 mad. gereğince ilanen tebligat yerine kaim olunacağına, 7Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecat kabul etmiş sayılacakları başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/253 E. Sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 19/03/2008 Basın: 16077 TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI MERSİN 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bilanço. 2/ Üstü 1 kapalı olarak anlatma... Boyaların in 2 celtilmesinde kullanılan kimyasal bi 3 leşik. 3/ “Şalvarı 4 Osmanlı / Eyeri 5 kaltak Osmanlı / Ekende yok biçen 6 de yok / Yiyende 7 ortak Osmanlı” 8 (Mani)... Bir cetvel türü. 4/ Rütbe 9 siz asker... Gizli görevli. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 5/ Havadaki su buharı... 1 T A Ş D Ö Ş E K Memelilerde ana ile dölüt 2 U L A R E D İ F arasında kan alıp verme 3 M E R S E R İ Z E işini sağlayan organ. 6/ KıB ON E İ L vırcık bir saç biçimi... Ka 4 B lın bükülmüş sicim. 7/ Ak 5 A D A M M A R A H lama... Lifleri dokumacı 6 D İ Y A B E T T A T AM İ lıkta kullanılan değerli bir 7 I R bitki. 8/ Yankı... “Türkçem 8 Z İ H A F R E Y benim bayrağım” (F. H. 9 L A A B İ Y E Dağlarca). 9/ Kömür tozu ve katran tortusundan basınçla elde edilen, tuğla biçiminde yapı gereci... Tellür elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Taş ya da sıva yüzeyini taraklamaya, yumuşak taşları yontmaya yarayan bir tür taşçı çekici. 2/ Belirti... Hava basıncı birimi. 3/ Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir... Kimi Batı ülkelerinde kullanılan bir soyluluk sanı. 4/ Uzaklık işareti... Üstün. 5/ Rafları olan kapaksız ve taşınır dolap... Tavlada “üç” sayısı. 6/ Osmanlı devletinde Bulgarlardan oluşturulan “Voynuk” örgütündeki subaylara verilen ad. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Bir soru sözü... İskambilde bir kâğıt. 8/ Eskişehir yöresine özgü, çubuk biçiminde bir helva... İyilik, lütuf. 9/ Genel mağazalara mal bırakılırken karşılığında alınan ticari belge. C MY B C MY B