22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ankara dışından da katılımın sağlanacağı mitinge, onlarca sivil toplum kuruluşu destek veriyor 7 Laiklik için Sıhhiye Meydanı’na ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ve MHP’nin üniversitelerde türban serbestliğini öngören anayasa değişikliği önerisinin bugün Meclis’teki ikinci tur oylamasının yapıldığı saatlerde Ankara’da büyük bir miting gerçekleştirilecek. Laikliğe ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak amacıyla düzenlenen “Bağımsızlık ve Laiklik” mitingine on binlerce yurttaşın katılması bekleniyor. 76 sivil toplum ve meslek örgütünün destek verdiği mitinge, başta CHP olmak üzere bazı siyasi partiler de katılacak. Mitinge Ankara dışından da katılım olacak. Sıhhiye Meydanı’nda saat 12.00’de başlayacak mitingin GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ ? Laikliğe ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak amacıyla bugün Ankara’da yapılacak “Bağımsızlık ve Laiklik” mitingine on binlerce yurttaşın katılması bekleniyor. 76 sivil toplum ve meslek örgütünün destek verdiği mitinge, başta CHP olmak üzere bazı siyasi partiler de katılacak. ADD de 2 Mart Pazar günü Ankara’da, 14 Nisan Cumhuriyet Mitingi’nin bir benzerini gerçekleştirmeyi planlıyor. 15.00’e kadar sürmesi planlanıyor. Mitinge destek vermesi için yurttaşlara şu çağrı yapılıyor: “Başbakan tarafından Madrid’den yapılan açıklama ile gündeme oturan türban sorunu, özünde anayasamızda laiklik ilkesinin korunması ya da bu ilkeden vazgeçilmesi sorunudur. Çoğunlukla iktidarda olmak ve TBMM’nin çoğunluğu ile yasal bir değişikliği gerçekleştirmek olanaklıdır. Ancak Cumhuriyetimizin kurucu unsurlarından olan ve halk egemenliğinin temelini oluşturan laikliğin ihlali, iktidarın meşruiyetini tartışmalı hale getirecek bir girişimdir. Cumhuriyet devrimlerini gözü gibi korumakta kararlı olan yurttaşların, bu değişimi sessiz kabul etmeleri ve muhalefetlerini ifade etmekten kaçınmaları beklenemez. Bizler, halkın kutsal din duyguları üzerinden siyaset yapılması ve bu siyasetin bir rejim değişikliği girişimi olması karşısında bir kez daha siyasal iktidarı ve yandaşı partileri, aydınlanmanın, çağdaşlığın ve devrimciliğin bir gereği olan laikliği muhafazaya davet etmek için Sıhhiye Meydanı’nda olacağız. Muhafaza edilmeyen bir değeri müdafaa etmenin, tümümüzün görevi olduğu inancı ile herkesi mitinge davet ediyoruz.” Bu arada ADD de 2 Mart Pazar günü Ankara’da, 14 Nisan Cumhuriyet Mitingi’nin bir benzerini gerçekleştirmeyi planlıyor. “Büyük Buluşma” adıyla organize edilen miting için, genel merkezden tüm ADD il, ilçe, belde ve şube başkanlıklarına genelge gönderildi. Genelgede ADD’nin, “laik Cumhuriyetten yana olan, ulusalcı çizgideki demokratik kitle örgütleriyle birlikte, büyük bir miting düzenleme kararı” aldığı belirtilerek, “yoğun ve etkin katılım sağlanması için acilen hazırlıklara ve çalışmalara başlanması” istendi. Sağduyu Beklentisi Boşa mı Çıkacak? Laiklik ilkesini tipik bir takıyye uygulamasıyla delme girişiminde son güne ulaştık. Laiklik ilkesinin delinmesi “özgürlük” adına yapılıyor ama hem yeni yasaklar hem de geriye dönüş özgürlüğü gibi çağımıza uymayan bir yaklaşımı da beraberinde getiriyor. Değiştirilmesi istenilen 42’nci maddeye ilişkin öneriye bir kez daha göz atalım. “Kanunda AÇIKÇA yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.” “Açıkça” kelimesini büyük harflerle ben yazdım. Anayasa değişikliği bugün de kabul edilir ve ardından Cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanırsa kılıkkıyafet konusunda herhangi bir sınırlama yürürlükte olmayacak. Yürürlükteki tek yasa Şapka Giyilmesi Hakkındaki Yasa. O da, öncelikle kamu görevlilerinin şapka giyebileceklerini belirtiyor. Türk halkının baş giyeceğinin de şapka olması gerektiğini vurguluyor. Bu kurala aykırı baş giyeceklerinin yaygınlaşmasının önlenmesi görevini de hükümetlere veriyor. Şöyle bir çevremize baktığımızda takkeli, sarıklı kişilerin dolaştığını ve hükümetin yasayı ciddiye almadığını görüveriyoruz. Demek ki yasa yapmak yetmiyor. Uygulamadıktan sonra da yasanın kıymeti harbiyesi kalmıyor. Sınırlayıcı yasa yürürlükte olmadığı için benzer uygulamaları üniversitelerde yaşamayacağımızı söylemek olanaksız. Çünkü yalnız genç kızların türbanına yasak geliyor. Yasayı erkek çoğunluğu yaptığı için olsa gerek, erkekler için kılık kıyafet konusunda herhangi bir sınırlama öngörülmüyor. ??? AKP ve MHP yetkilileri, yaptıkları değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nce sadece şekil yönünden incelenebileceği yolundaki kurala bel bağlamış durumdalar. Acaba öyle mi? Daha doğrusu bu değişiklik, TBMM’nin yasa yapma yetkisini sınırlayan başlangıçtaki maddeler varken yapılıyorsa, şekil bakımından da sakatlanmış mıdır? Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesi ile ilgili bir davada, suçun işleniş tarihi itibarıyla eski 159’uncu maddeye göre açılması gerektiği belirtilmiş, Adalet bakanından izin alınmadığı için de cumhuriyet savcısının bu davayı açmaya yetkisi olmadığına karar verilmişti. Ortada bir suç olduğu iddiasına karşın yargıçlar hukukun temel kurallarını dikkate almışlardı. “Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” demeyi sürdüren bir kısım siyasetçinin kendilerini hukukla bağlı saymadıklarını cümle âlem biliyor. Ama hukukçuların önemli bir bölümü onlar gibi düşünmüyor. Yapılanın şekil bakımından sakat olduğunu söylüyorlar. Muhalefet sözcülerinin, görüşmelerin şekil kurallarına aykırı olduğunu ileri sürmeleri ve bu durumu oylama yapılmasını sağlayarak tutanağa geçirmeleri, şekil konusundaki bir başka eksikliğin de gündeme getirileceğini gösteriyor. ??? Anayasa değişikliğinin dinsel nedenlerle yapıldığı ortada. Öyle olmasaydı, aksi iddia edilmesine karşın 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’na eklenmek istenen ve “başın örtülmesini” sağlamayı amaçlayan yasa önerisi o değişiklikle birlikte TBMM’ye sunulmazdı. ??? Anayasa değişikliği ile yasa değişikliğinin öneri olarak getirilmesi hükümeti soyutlamıyor. Çünkü, verilen önergeleri kabul edip etmediği hükümet adına temsilcisi bakana soruluyor ve o ne derse o oluyor. Laiklik ilkesi yönünden Türkiye, bugün önemli bir siyasi sınav daha verecek. Dileriz, tırmanan gerginliği ve bölünmeyi durduracak sağduyu ile hukuk galip gelir. İTÜ ve GYİAD’dan uyarı İstanbul Teknik Üniversitesi Senatosu yaptığı açıklamayla ‘türban endişesini’ bir kez daha kamuoyuna duyururken, Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği laik devlet yapısının esnetilmeye çalışıldığını vurguladı TBMM BAŞKANI TOPTAN: İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Senatosu “türban” endişesini yeni bir açıklama yaparak ikinci kez kamuoyuna duyurdu. Senato açıklamasında, “Türkiye Cumhuriyeti, kadın haklarına önem veren demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek bu nitelikler, devletimizin ve bütünlüğümüzün temel taşlarını oluşturmaktadır. TBMM’ye üye seçilen milletvekillerimiz, ‘Laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına büyük Türk milleti önünde ant içerek’ görevlerine başlamışlardır. Üzerine yemin etmiş oldukları ‘hukuk devleti’ olma ilkesi, toplumu yönetenlerin anayasaya aykırı tutumlardan kaçınmalarını, yasa koyucunun dahi bozamayacağı temel hukuk ilkelerinin varlığının bilincinde olmalarını öngörür. Yapılmak istenen değişiklikler, anayasanın demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkelerine ters düşmektedir” denildi. İTÜ Senatosu’nca yapılan açıklamada, dinsel inançların, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmamasının laiklik ilkesinin temeli olduğu vurgulanarak şu görüşlere yer verildi: “Laiklik ilkesinin zedelenmesi durumunda demokratik toplum düzeni olumsuz yönde etkilenecek, eğitim alanında izlenmesi hedeflenen çağdaş, özgür, akılcı ve bilimsel düşünce önünde ciddi engeller oluşacak, toplumumuzda bölünmelere yol açılacaktır. Türbanı özgürlük adına bir siyasal simge gibi kullanmak isteyenler, üniversitelerin ve üniversite öğretim üyelerinin temel haklarından biri olan, düşünce özgürlüğünü kullanmalarına dahi tahammülleri olmadığını örneklerle göstermektedirler. Bu davranışları özgür düşünce anlayışlarının hangi noktada olduğunun göstergesidir. Aydın, çağdaş ve laik cumhuriyetçi gençler yetiştirmeyi üstlenmiş bulunan üniversitelerimizin, ilkeleri ile çelişen uygulamalara karşı sessiz kalması beklenemez. İTÜ, aklın ve bilimin önderliğinde yol almaktadır, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine her koşulda bağlı kalacaktır.” Özel okul sayısı hızla artmalı ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan, eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması gerektiğini belirterek “Eğitimciler, eğitim sendikaları bunu neden dile Köksal Toptan. getirmiyorsunuz? Öğretmen aşağı yukarı 3 ay tatil yapacak, dünyada böyle bir şey var mı?” dedi. Toptan, özel üniversite açılma yasağının da anayasadan çıkarılması gerektiğini savundu. Toptan, Özel Okullar Birliği Derneği’nce Antalya’da düzenlenen “Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar” sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’de eğitim süresinin uzatılması gerektiğini söyledi. Avrupa’daki eğitim süresinin ortalama 210 gün olduğunu, Japonya’da ise 232 gün olduğunu belirten Toptan, şöyle konuştu: “Şimdi 180 gün eğitim yapacaksın, elâlem 210230 gün yapacak. Ondan sonra küresel rekabete katılmak istiyorsunuz, bu çok zor iş. Beni ziyarete gelen eğitimciler, eğitim sendikaları var, bunu neden dile getirmiyorsunuz? İşin doğrusu kimsenin işine gelmiyor. Niye gelmiyor? Öğretmen aşağı yukarı 3 ay tatil yapacak, dünyada böyle bir şey var mı? Okul yönetimi memnun, bakanlık da, 3 ay okullarda problem olmayacak. Ama bunu yapamayız arkadaşlar. Bu sesin sizlerden çıkmasını bekliyorum.” Toptan, zorunlu eğitimin de mutlaka 12 yıla çıkarılması gerektiğini vurguladı. Toplam okullaşmada özel okulların oranının yüzde 2’ye yaklaştığına dikkat çeken Toptan, “Dünyada özel okullaşma oranının yüzde 20’nin altında olan ülke sayısı çok az. Yüzde 2’ye yaklaşan özel okul oranının yüzde 1520’ye çıkmasıyla devletin eğitimde neler yapabileceğini düşünün. Burada dertleşiyorum” dedi. Toptan, özel üniversitelerle ilgili olarak da anayasada değişiklik yapılmasını önerdi. Bu kurumların vakıf üniversitesi olarak dolaylı yoldan kurulduğunu belirten Toptan, “Anayasamızda özel üniversite açılması yasağının kaldırılması lazım. Bu çağda özel üniversite yasağı olan bir ülke var mı, bilmiyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, eşi Semra Sezer alkışlarla karşılandı 10. Sezer’le birlikte Orhan Asena’nın yazdığı, Mehmet Ege’nin yönetmenliğini üstlendiği “Yıldız Yargılanması” adlı oyunu izledi. Akün Sahnesi’nde sahnelenen oyunu izlemeye gelen tiyatroseverler, Sezer’i alkışlarla karşıladı. Oyunu izlemeye gelenler arasında, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin ve eşi, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Fırat Demirağ ve oyunun yönetmeni Mehmet Ege de vardı. Oyunun bitiminde kapıda bekleyen yurttaşlar, Sezer’i yine alkışlarla uğurladı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Lemi Bilgin, Sezer’in kendilerine, oyunu çok beğendiğini ve en kısa zamanda yeniden tiyatroya gelmek istediklerini söylediğini belirtti. (Fotoğraf: AA) Çatışma uyarısı Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) Yönetim Kurulu da “Türkiye’nin, türban sorunu ile bir çatışma ortamına sürüklendiği” uyarısında bulundu. GYİAD Yönetin Kurulu’nca yapılan yazılı açıklamada, GYİAD’ın, üniversitelere türbanla girilebilmesi ve türbanlı kız öğrencilerin eğitimöğretim hakkından mahrum bırakılmaması gerekçesiyle yapılmaya çalışılan anayasa değişikliğini, “Türkiye Cumhuriyeti’nin laik devlet yapısını esnetmeye ve ileride daha büyük sorunlar çıkarmaya yönelik” bir girişim olarak gördüğü ifade edildi. oerinc?cumhuriyet.com.tr EğitimSen Genel Başkanı Dinçer ‘Hükümet takıyye yapıyor’ dedi Pamuk’tan türbana destek ? ROMA(AA) Nobel edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk, İtalyan La Repubblica gazetesinde yayımlanan demecinde, türban veya başörtüsünün bir köktendincilik göstergesi olarak algılanamayacağını savunarak “Türbanın İslam köktendinciliğiyle alakası yok. Bu, bir gelenektir. Tepeden çözümler dayatmak yanlıştır. Türkiye’nin asıl sorunları başka meselelerdir” dedi. Pamuk, üniversitelerdeki türban yasağı nedeniyle kimi insanların öğrenim hakkından yoksun kalarak mağdur duruma düştüklerine de işaret ederek “Erdoğan, kızları kendilerini özgür hissedebilmek için köktenci Bush’un ülkesine gitmek zorunda kaldılar. Ancak, herkesin böyle bir olanağı yok. Erdoğan güçlü” diye konuştu. ‘Düzenleme geri çekilsin’ İstanbul Haber Servisi EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, AKP hükümeti ve yandaşlarının yıllardır halkın inanç, gelenek ve beklentilerini istismar ettiğini belirterek, “Çoğu zaman demokratik sendikal hakları için mücadele eden kesimlere karşı tahammülsüz davrananların, ‘türbanı’ diğer tüm hak ve özgürlükleri ile bağlantılı sorunlardan kopararak ele alıp onu özgürlük sembolü olarak yansıtması hiç samimi değil” dedi. Dinçer, AKP ve MHP’nin türban konusunu siyasi rant sağlayacak şekilde çözmek istediğini ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın öğrenim affı getirmekten söz ettiğini anımsattı. Dinçer, “AKP hükümeti bu tavrıyla ‘takıyyeci’ taktiği uyguluyor. Üniversitelere türbanı getirmeyi istedikleri için bu düzenleme ile desteklemeye çalışıyor” diye konuştu. 3 üniversiteyi gezdiğini dile getiren Dinçer, “Üniversitelere türban girmemeli. Üniversitelere türban girerse bunu ortaöğretim kurumları ve ilköğretim kurumları da takip eder. Atılacak her adım ülkeyi karmaşa ve kaosa sürüklemek anlamına gelir. Bu nedenle toplumu ayrıştırmaya iterek bölen, yeniden kutuplaşmalar yaratılmasına neden olan türban düzenlemesi derhal geri çekilmelidir” dedi. Dink davasında görüntülü kayıt ? İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 11 Şubat Pazartesi günkü duruşmasında, yeni kurulan sistem sayesinde ilk kez sesli ve görüntülü kayıt yapılacak. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde duruşmaların uzamasının önüne geçebilmek ve gizli tanıklar ile yaşı küçük mağdurların daha rahat dinlenebilmesi için başlatılan çalışma kapsamında, mahkeme salonlarına sesli ve görüntülü kayıt sisteminin döşenmesine karar verildi. Kültür Bakanı türban serbestisini savunurken ‘Anayasaya iki cümle ekledik’ dedi Günay’dan ‘basit değişiklik’ yorumu MEHMET MENEKŞE Meslek liseleri kapatılsın Toptan’dan sonra söz alan Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı İrfan Erdoğan, ortaöğretimdeki meslek liselerinin kapatılması gerektiğini söyledi. Mesleki eğitimin, yapısını bozmadan ön lisans düzeyine kaydırılmasını öneren Erdoğan, “Meslek liselerini ön lisans düzeyine çekerek bu tartışmalardan iyileştirici bir adımla çıkabiliriz” dedi. Erdoğan, ortaöğretim kurumlarının hiçbirinin ek katsayılarla ayrıcalıklı kılınmamasını istedi. AMASYA Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dün Amasya’ya yaptığı ziyarette üniversitelerde türbanın serbest bırakılması girişimlerini savundu. Kamuda eşitliğin esas olduğunu belirten Günay, “İnsanlar kanun, hukuk, devlet önünde de, Yaradan’ın önünde de eşittir. Kamu hizmetinden yararlanmada insanlar arasında hiçbir ayrım yapılamaz” dedi. Günay, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal için de “Atatürk ol sa kapıdan atardı” ifadesini kullandı. Amasya’da “Kentsel Ölçekte Markalaşma” toplantısına katılan Bakan Günay, öncesinde Vali Celalettin Lekesiz’i, ardından da AKP İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Günay, partililere hitaben yaptığı konuşmada, anayasada türbanla ilgili olarak son derece “basit” bir değişiklik yaptıklarını ileri sürerek “Anayasanın iki maddesine birer cümle ekledik. Bir tanesinde dedik ki kamuda eşitlik esastır. Anayasaya göre de dünyanın bütün ev rensel hukuk belgelerine göre de insanlar herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan birdir ve eşittir. Kanun, hukuk, devlet önünde de eşittir. Yaradan’ın önünde de eşittir. Kamu hizmetinden yararlanmada insanlar arasında hiçbir ayrım yapılamaz” diye konuştu. ‘Atatürk kapıdan atardı’ Günay, CHP’nin anayasa değişikliği ile ilgili eleştirilerine de şöyle yanıt verdi: “İsmi büyük, geleneği büyük bir siyasi partinin, çok üzüntü duyuyorum benim de geç miş yıllarda emeğim olan bir siyasi partinin bugünkü genel başkanı diyor ki: ‘Siz anayasa değiştiremezsiniz. Anayasa ya bir kurtuluş savaşı sonrasında değişir ya da ihtilali göze alırsınız, kelleyi koltuğa...’ Böyle bir şey olabilir mi? Yani darbe yapanların, demokrasiye son verenlerin, Cumhuriyete son verenlerin anayasa değiştirme hakkı var, milletin kendi azim ve kararıyla kendi anayasasını değiştirmeye hakkı yok. Atatürk sağ olsaydı kapıdan atardı, pencereden atardı.’’ Danıştay’a tehdit içerikli yazı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aşağı Ayrancı semtinde bulunan ve Danıştay personelinin yaşadığı lojmanların asansörüne tehdit içerikli bir yazı bırakıldı. Nevzat Tandoğan Caddesi’ndeki “Danıştay Konutları”nın asansörünün tavanında yazı olduğu ihbarını alan polis, lojmanlara gelerek incelemelerde bulundu. Parmak izi örneği alan olay yeri inceleme ekipleri, binanın çevresinin fotoğraf ve görüntüsünü de çekti. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle