22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER Anayasada yapılan değişiklik yürürlüğe girse bile YÖK Yasası değişmeden türban serbest bırakılamayacak Anayasa türbana yetmez İLHAN TAŞCI CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Suç İşliyorsunuz Babaannem Zehra Hanım nasıl giyinirdi bilemem. Çünkü baba tarafından dedem Yusuf Bey’le ve o sırada kimileri bebek amcalarım ve halalarımla birlikte, 1910’lardaki karşılıklı kıyımlar sırasında Taşnaksityun çetelerince Iğdır’daki evlerinde katledilmişler. Kurtulan bir tek, o sırada üç dört yaşlarındaki babam olmuş. (Öyküyü merak edenler kardeşim Nihat Behram’ın “Miras” adlı romanından öğrenebilirler.) Zehra Hanım nasıl giyinirdi bilemem. Fakat herhalde, o yıllarda bütün toplumsal kesimlerden kadınlar gibi başında bir başörtüsü vardı. Tıpkı anneannem Gonca Hanım gibi. Sizler, başörtülerini dinsel bir simge gibi değil, Cumhuriyet öncesindeki geleneklerin bir gereği olarak taşıyan bu kadınlara karşı suç işliyorsunuz. ??? Çocukluğumun geçtiği Kars’ta, yağmura, toza toprağa karşı korunmak dışında annemi hiç başı örtülü görmedim. Fotoğraflarında da başında modern şapkalar vardır. Annem dört çocuk büyütmüş bir ev kadınıydı. Ama kemanıyla da bizlere klasik Batı müziği parçaları çalardı. Bu sırrı, uzun yıllar sonra Kars’a gittiğimde çözdüm. Evimizin bulunduğu sokaktaki konservatuvar binasının restorasyonu yapılıyordu. Demek ki müzik eğitimini orada, ya da belki bir halkevinde almıştı. Çocukluğumun geçtiği Kars, (Orhan Pamuk’un kurguladığının tam tersi) bambaşka bir yerdi. Ben orada, o yıllarda, ne çarşaflı, ne de türbanlı bir kadın gördüğümü anımsıyorum. Bugünün Kars’ı da bu türden görüntülerin uzağındadır. Siz benim anneme, teyzeme, onların arkadaşlarına, Cumhuriyet’in birinci, ikinci kuşak insanlarına karşı suç işliyorsunuz. ??? Ergenliğimin önemli bir bölümü Çankırı’da geçti. Orada bir dindarlık havası vardı. Ama bu, tıpkı Yahya Kemal’in bazı şiirlerinde tarif ettiği gibi, töresel, kültürel bir dindarlıktı. Din konuşulmaz, günlük yaşamın içinde olağan bir olgu olarak yaşanırdı. Başörtüsü herhangi bir şeyin simgesi değil, daha çok yine yaşlı kadınların ya da nispeten daha yoksul kesimlerden kadınların taşıdığı bir örtüydü. Zenginlik, gösteriş ayıptı. Esnaf, işçi ya da memur komşularımız akşamları evlerine dönerken, ellerinde taşıdıkları şeylerin ne olduğunu anlayamazdınız. Bunun nedeni, o şeyler her ne ise, açıkta taşınırlarsa, alamayacak durumdaki insanlara karşı ayıp ve günah olacağı içindi. En saygı duyduğumuz kişi, aynı mahallede oturduğumuz, eşi ve kızı annemin arkadaşları olan kent müftüsüydü. Bembeyaz sakalı, koyu renkli, tertemiz, modern giysileriyle o, sokaktan geçerek evine doğru giderken, çevresine ürküntü değil, iyilik, hoşgörü saçan iyi yürekli bir masal kahramanı, içimizden biriydi. İlkokul, ortaokul, lise arkadaşlarımın birçoğu, esnaf ya da köylü çocuklarıydı. İlkokulda yoksul bir kız arkadaşımızın okula bir gün, bildiğimiz hamam takunyalarıyla geldiğini unutamam. Ama türban denen bir şey bu öğretim basamaklarının hiçbirinde aklımızın ucundan geçmezdi. Kızerkek eşittik, arkadaştık. Hangi toplumsal tabakadan gelirsek gelelim, hepimizi birleştiren ortak bir ışık, bir aydınlık vardı. Bu ışık, yine kadın ya da erkek, bütün öğretmenlerimizin, bütün o sevgili insanların açık alınlarında, açık başlarında onurla ışıldayan şeydi. Siz bütün bu anlattıklarıma, bütün bu insanlara karşı suç işliyorsunuz. Sizin görgüsüz, şatafatlı düğünleriniz; marka merakınız; kibirli, gösterişçi, ikiyüzlü halleriniz; bir zamanlar bu toplumun insanlarının günlük yaşamlarında doğal bir yaşam alanı olarak var olan kutsal yerleri miğfere ve süngüye dönüştürmeye çalışan dindarlığınız; benim anlattığım, yaşadığım bu Türkiye’ye ne kadar yabancı, uzak ve düşman… ??? Suç işliyorsunuz, evet. Nice güçlükler aşılarak bir araya getirilmiş bu ülkenin insanlarını laikler ve dindarlar, inananlar ve inanmayanlar gibi, çoktan geride kalmış yapay ve zorlama ayrımlarla birbirinden ayırmaya çalışarak bu ülkeye ve insanlarına karşı suç işliyorsunuz. Günlük yaşam içinde töre olarak kalması gereken dinsel değerleri bu yaşamın yönlendiricisi yapmaya çalışarak, akla, bilime, özgür düşünceye ve aynı zamanda da bu dinin kendisine karşı suç işliyorsunuz. Demokrasiyi yüzde hesaplarına vurarak demokrasiye karşı suç işliyorsunuz. Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyetin, bağımsızlıkçı, emperyalizm karşıtı ideallerine, fotoğrafları altında ister istemez durduğunuz Mustafa Kemal’in aydınlık aklına, ruhuna, bu ülkenin insanlarının doğal vatanseverliğine, özverisine, Ortadoğu çamuruna değil, kadının ve erkeğin gerçekten eşit ve arkadaş olduğu bir dünya özlemine; Batılı değerleri bile daha da yüceltecek azmine, beklentilerine, çalışkanlığına, yaratma yeteneklerine karşı suç işliyorsunuz. Suç işliyorsunuz, evet. Siz ve içerdeki ve dışardaki her türden yardakçılarınız, hep birlikte suçlusunuz. Ne kadar yadsısanız da, bu böyle… ANKARA TBMM Genel Kurulu’nda bugün ikinci tur görüşmeleri yapılacak olan anayasanın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklik yapılmasına ilişkin önerinin mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, üniversitelerde türban serbestliği için yeterli olmayacağına dikkat çekiliyor. Çünkü söz konusu düzenlemelerle Anayasa Mahkemesi’nin yasak kararı aşılamıyor. Bu kararların aşılabilmesi için YÖK Yasası’nın ek 17. maddesindeki “yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” hükmünden sonra “Hiç kimse, başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından yoksun bırakılamaz ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz. Ancak başın örtülmesi, kişinin yüzü açık ve ? AKP’nin anayasa taslağını hazırlayan komisyonda yer alan Doç. Dr. Serap Yazıcı, anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılması planlanan değişikliklerin yürürlüğe girse bile türban yasağını “otomatik” olarak ortadan kaldırmayacağını belirterek konunun YÖK ya da rektörlere de havale edilemeyeceğini kaydetti. kimliğinin tanınmasına imkân verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir” ifadesinin getirilmesi öngörülmüştü. Ancak AKP bu düzenlemeden geri adım atarak şimdilik yalnızca anayasa değişikliğiyle sınırlı tutuyor. AKP’nin geri adım atma eğiliminde son dönemde Yargıtay Başsavcılığı’nın parti hakkında kapatma davası açma hazırlığında olduğuna ilişkin haberlerin de etkili olduğu belirtiliyor. AKP’nin anayasa taslağını hazırlayan komisyonda yer alan Doç. Dr. Serap Yazıcı anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılması planlanan değişikliklerin yürürlüğe girse bile türban yasağını “otomatik” olarak ortadan kaldırmayacağını belirterek “Özellikle 42. maddedeki ifade, bu konuda bir kanuni düzenleme yapılmasını gerektirmektedir. YÖK Kanunu’nun ek 17. maddesine eklenmesi düşünülen hüküm kabul edilmedikçe türban yasağı ortadan kalkamaz” dedi. Doç. Dr. Serap Yazıcı, anayasadaki iki madde değişikliğinin doğrudan türban yasağını ortadan kaldıracak içeriğe sahip olmadığını belirterek konunun YÖK ya da rektörlere de havale edilemeyeceğini kaydetti. Yasa koyucunun amacının bağlayıcı olmadığını anımsatan Yazıcı, rektörlerin anayasa değişikliği yasağı kaldıracak sonuç yaratmadığı için yasak kararını sürdürmek zorunda olduklarını vurguladı. Yazıcı, “Rektörler kanun koyucunun amacını araştırmak zorunda değil, hukuk devleti neyi emrediyor ona bakmak zorundalar... Rektörler hakkında hukuki takibat yapılabilir. Ben rektör olsaydım mevcut durumu korurdum” dedi. Üniversiteler karışabilir 28 Şubat öncesinde olduğu gibi YÖK’ün anayasa değişikliğini gerekçe göstererek üniversitelerde türbanın serbest bırakılması için rek törlüklere genelge göndermesi durumunda ise kaos yaşanacak. Bazı rektörler bu karara uyarken kimileri ise YÖK Yasası’nın ek 17. maddesi ve anayasadaki “laiklik” ilkesi uyarınca türbanın serbest bırakılmaması kararını uygulayacak. Üniversitelere türbanlıları alan ve almayan rektörler davalarla karşı karşıya kalabilecek. Çünkü YÖK’ün talimatını “kanunsuz emir” olarak değerlendirecek üniversiteler, kurulun bu idari işlemine karşı idare mahkemelerine dava açabilecek. Ayrıca üniversiteye alınmayan türbanlılar da fakültelerinin bağlı olduğu rektörlüğün işleminin iptali için idare mahkemesine başvurabilecek. AKP’nin siyaseten sorumluluğunu almadığı, ancak uygulamaya ilişkin kararı üniversite ve YÖK’e bırakması nedeniyle yaşanacaklardan zarar gören öğrencilerden rektörlere kadar herkes dava açabilecek. Tüm yurtta sivil toplum örgütleri ve meslek odaları türban serbestisi çalışmalarını protesto ediyorlar AKP ve MHP’ye yoğun tepki 2. TUR OYLAMA BUGÜN İttifak fire vermek istemiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP ve MHP’nin üniversitelerde türban serbestisi getiren anayasa değişikliği önerisinin ikinci tur oylaması bugün yapılacak. Öneriyi “ezici” çoğunlukla Meclis’ten geçirmek isteyen AKPMHP ittifakı, çok önemli mazeret izinleri dışında, milletvekillerine “Meclis’te olmaları” talimatını verdi. Ancak yurtdışında bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan oylamaya katılamayacak. Bakanların yerine gizli oylama da olsa vekâleten oy kullanılabildiği için, Erdoğan’ın yerine başbakan yardımcılarından birinin vekâleten oy kullanması bekleniyor. MHP’de ilk tur oylamada yurtdışında bulunan İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan da oylamada hazır bulunacak. Haber Merkezi AKP ve MHP’nin türbanla ilgili yasal düzenleme girişimlerine toplumun her kesiminden tepki yağıyor. Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, AKP’nin, türban oylamasıyla özgürlükten yana olma ya da özgürlüklere karşı olma olgusunu gündeme taşıdığına dikkat çekildi. AKP ve MHP’nin, özgürlük ve demokrasiyi savunma fikriyle ortaya çıkmasının tarihsel bir ironi olduğu vurgulanan açıklamada, “AKP ve MHP’yi uyarıyoruz, bu tasarı ve dayatma politikasından derhal vazgeçin. Bir kez daha, özgürlükçü, eşitlikçi, laik ve demokratik anayasa çağrımızı yineliyoruz” denildi. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu, ülkemizde laiklik ilkesinin temelini, gericiliğe karşı verilen aydınlanma mücadelesinin oluşturduğunu vurguladı. Şube açıklamasında, “Şimdi gericiliğe daha fazla alan açmak ve emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’ni adım adım gerçekleştirmek, Türkiye Kadınlar Adana büromuzu ziyaret etti Adana Ulusal Uyanış Platformu’na üye kadınlar gazetemizi ziyaret etti. Türban düzenlemesine karşı çıkan kadınlar, üniversitelerde türbana serbestlik getirecek düzenlemenin iptal edilmesini istedi. larda göstermeyi de sürdürüyor. Kamu Emekçileri Sendikaları İzmir Şubeler Platformu üyeleri, bugün saat 12.00’de Konak’ta eski Sümerbank binası önünde bir araya gelecek. Milas’ta da saat 12.00’de Salı Pazarı’nda miting gerçekleştirilecek. rerek protesto etti. İstanbul’dan gönderilen iki koli yazmayı AKP ve MHP grupları reddederek kolileri geri çevirdi. USTKB Yürütme Kurulu Üyesi ve Basın Sözcüsü Deniz Banoğlu, “Yazmaları bugün yapılacak eylemde ellerimizde taşıyacağız” dedi. Halkın Kurtuluş Partisi Genel Merkezi’nce yapılan değerlendirmede ise AKP’nin Türk halkının temiz, saf dini inançlarını, MHP’nin de yurttaşların yurtseverlik ve milli duygularını sömürdüğü vurgulandı. Açıklamada “Türbanı, ortaçağcı siyasal İslamı, MHP’yi Türk milletinin başına saran ‘ABD’ emperyalistleridir. Bunların tümü ABD yapımıdır. ” Mustafa Kemal Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kuran’da, İslamda ve Türk kültüründe “türban”ın yerinin olmadığı vurgulanarak, bu gerçeğin göz ardı edilmesinden kaynaklanan sorunların en kısa zamanda düzeltilmesi gerektiği belirtildi. Cumhuriyeti’ni ılımlı İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürmenin bir aracı olarak bu yasak kaldırılmak istenmektedir” görüşüne yer verildi. Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu da “Türban ile ülke gerçeklerinin örtülmesine izin verilmemelidir” uyarısını yaptı. EgeKoop Danışma Kurulu’ndan yapılan açıklamada da AKP ve MHP’nin ateşle oynadığı vurgulandı. Sivil toplum örgütleri ve yurttaşlar tepkilerini alan Oyalı yazmaya ret Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (USTKB), üniversitelerde türban serbestisi için işbirliği yapan AKP ve MHP Meclis gruplarına oyalı yazma gönde DTP varlığını hissettirecek İlk tur oylamada, öneriye destek vereceklerini açıklamalarına karşın, gizli oylamada bir kısmının “ret”, bir kısmının “çekimser” oy kullandığı hesaplanan DTP’lilerin ikinci tur oylamaya daha geniş katılımı bekleniyor. DTP’lilerin büyük bölümü Şırnak’ta “canlı kalkan” eylemine katıldıkları için, ilk tur oylamaya partiye destek veren Bağımsız Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani dahil 9 DTP’li katılmıştı. Anayasa değişikliği paketinin ikinci turda referandumsuz kabulü için en az 367 milletvekilinin destek vermesi gerekiyor. 330367 arasında kabul edilen değişiklikler ise otomatik olarak referanduma gidiyor. Anayasa değişiklikleri 367’nin üzerinde oyla kabul edilse dahi, Cumhurbaşkanı’nın isterse referanduma sunma yetkisi bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, anayasa değişikliğini referanduma götürmeyi düşünmediğini açıklamıştı. AKPMHP ittifakının oyları ise firesiz katılım durumunda 410’a ulaşıyor. DTP’lilerin bir bölümü ile BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu “kabul” cephesinde yer alıyor. Eski Başbakan ve Bağımsız Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ilk tur oylamaya katılmazken, Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç, “ret” cephesinde yer aldı. ÖDP Genel Başkanı Ufur Uras ise “boş oy” kullananlar arasında bulunuyor. Başbakan binlerce üyesi olan STÖ ve kurumların görüşlerini önemsemiyor Erdoğan kurumları yok sayıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türbanla ilgili eleştirilerini ortaya koyan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) ve Türkiye Barolar Birliği’ni (TBB) “ÜAK veya TBB Türkiye’deki ne tüm öğretim üyelerini ne de tüm avukatları temsil ediyor” diyerek eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geniş kesimleri temsil eden sivil toplum örgütlerini ve kurumları yok sayıyor. TBB Başkanı Özdemir Özok, “Sayın Başbakan ile ülke demokrasisine, çoğulcu, katılımcı demokrasiye bakışımızın örtüşmediği son derece net” derken ÜAK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın da “Kendisi ne kadar partisini temsil ediyor TBB Başkanı Özok: Başbakan ile ülke demokrasisine çoğulcu bakışımız örtüşmüyor. ÜAK Başkanı Mustafa Akaydın: Erdoğan tüm Türkiye Cumhuriyeti halkının görüşlerini temsil etmiyor. sa biz de üniversitelerimizi temsil ediyoruz” değerlendirmesini yaptı. Başbakan Erdoğan, Almanya’ya hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında ÜAK ve TBB’nin üniversitelerde türbana serbesti getiren öneriye yönelik eleştirilerine tepki göstermiş, “Bu demek değil ki Türkiye’deki tüm avukatlar olumsuz bir yaklaşım içindedir. Kimsenin iradesine kimse ipotek koyamaz. Kaldı ki burada asıl olan milletin kendisidir ve millet adına konuşma yetkisi, bu söylediğiniz kurumlarda değildir. Millet adına konuşma yetkisi aslında parlamentodadır” demişti. Başbakan’ın sözlerini değerlendiren ÜAK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Başbakan’ın sözleri kısmen doğru, bizler ÜAK ve rektörler olarak tüm öğretim üyelerinin görüşlerini tabii ki temsil etmiyoruz ama kendisi de tüm Türkiye Cumhuriyeti halkının görüşlerini temsil etmiyor” dedi. Rektörlerin üniversitelerinde çok yüksek oy oranlarıyla seçildiklerini anımsatan Akaydın, “Örneğin, benim üniversitemde aldığım oy oranı Başbakan’ın 22 Temmuz seçimlerinde aldığı oydan daha yüksek. O ne kadar halkı temsil ediyorsa, ben de üniversitemi temsil ediyorum” diye konuştu. Türban söz konusu olduğunda rektörlere üniversitelerinde verilen desteğin katlanacağını vurgulayan Prof. Dr. Akaydın, “Sayın Başbakan’ın demokrasi anlayışını bundan daha iyi hiçbir şey göstermez” dedi. ‘Anlayışlarımız kesinlikle örtüşmüyor’ TBB Başkanı Özdemir Özok da Erdoğan’ın sözlerine, “Bizim hiçbir yerde hiçbir zaman Türkiye’deki 70 bin avukatın temsilcisi olduğu yönünde bir iddiamız olmadı, olamaz da, biz gerçekten katılımcı ve çoğulcu demokrasiden herkesin özgür düşüncesini ortaya koymasını ve bunların içinde ortak akıl neyse onun benimsenmesini anlıyoruz” dedi. TBB’ye bağlı 78 baronun tümünün özgür ve bağımsız olduğunu vurgulayan Mustafa Akaydın. CUMHURİYET 06 K Özdemir Özok. Özok, şöyle devam etti: “Sayın Başbakan’la kesinlikle ve kesinlikle ülke demokrasisine, çoğulcu, katılımcı demokrasiye bakışımızın örtüşmediği son derece net. Biz birinin söyleyip herkesin kabul ettiği bir demokrasi anlayışı değil, herkesin en ufak bir rahatsızlığını hukuki zemin içerisinde mutlaka ifade etmesi gereken bir sivil toplum, bir siyasi parti, devlet yapısı özlüyor ve bekliyoruz. Birisi söylesin, herkes onu takip etsin... Bu demokrasi anlayışı çağın gerisinde kaldı.” ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle