07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER Temel ceza yasalarına uyum öngören yasada yapılan son dakika değişikliğiyle örtülü af getirildi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Türban Neyi Örtüyor? Abdülaziz’in 1867’deki ünlü Avrupa ziyaretinin Londra ayağında rivayet odur ki, nüktedanlığıyla ünlü Fuat Paşa, Kraliçe Victoria ile sohbet ederken şöyle bir söz söyler: Siyasette herkesin bir fiyatı vardır. Yani herkes mi satın alınır, demek istiyorsunuz diye irkilerek sorar Kraliçe. Evet Haşmetmeap diye yanıtlar, Fuat Paşa. Kraliçe biraz da öfkeyle sorar: Ne yani şimdi bana ne önerebilirsiniz ki?.. Gördünüz mü der muzipçe gülerek Fuat Paşa, pazarlığa başladık bile... Son türban tartışmalarını izlerken hep yukarıdaki öykü geldi aklıma. Dini siyasetin temeline oturtmayı yasaklayan laiklik tartışılırken iktidar da, onun dolduruşuna gelen laik muhalefet de elinde olmadan, dini vecibeleri tartışmanın odağı haline soktular. Başını örtmenin Tanrı’nın emri olup olmadığını tartıştılar, belirli bir ayetin bir suresinin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde, çeşitli çevirilere bakarak yorumlar getirdiler. Bu arada da “Laiklik elden gidecek mi, gitmeyecek mi” diye soruluyordu. Oysa, yasaların değişmesinin gerekçelerinin dinsel esaslara göre tartışılmasıyla birlikte, Fuat Paşa’nın deyimiyle “pazarlık başlamıştı bile”. ??? Aslında laik Cumhuriyeti savunanlar, karşıdakilerin inanca değil, inanç sömürüsüne, din ticaretine dayandığını göstermek istiyorlardı ki, haklıydılar. Din âlimlerinin, ilahiyatçıların bir bölümü örtünmenin şart olmadığını, kutsal metinlere ve kaynaklara dayanarak açıklıyorlar. Kısacası, konu tartışmalı. Ama AKP cephesi türban dayatmasını sürdürüyor. Türkiye’nin son yıllarını izleyenler, vurgunu, talanı görenler haklı olarak soruyorlar kendi kendilerine: Bu türban aslında neyi örtüyor? Vurgunu örtüyor, talanı örtüyor, yalanı örtüyor. Din âlimi, ilahiyatçı olmadığıma göre, çizmeyi aşmayacağım. Ama kime sorduysam aldığım yanıt aynı olduğuna göre, İslamiyetin faizi yasakladığını söylememe kimse karşı çıkmayacaktır sanırım. Bu konu örtünme gibi tartışmalı da değil. Türbanı dinin gereği olarak getirip kamusal alana simge olarak sokmanın savaşını verenlerin talan ekonomisinin temeli ise hepimiz biliyoruz ki, yüksek faiz. Bugün Türkiye’de düzen bununla dönüyor, Türkiye bugün en yüksek reel faizi ödeyen ülke. Ve AKP iktidarı, ekonomi politikasının bu temel taşını örtüyor türban ile. ??? Asaf Savaş Akat’ın Vatan’daki köşesinde 7 Şubat tarihinde yayımladığı “Karşılaştırmalı Reel Faiz” yazısına kısaca göz atalım: “...Amerikan Merkez Bankası ocak ayı içinde 1.25 puan faiz indirimi yaptı. Faiz yüzde 3’e düştü. 2007’de TÜFE yüzde 4.1 arttı, 2008’de yüzde 2.8 artış bekleniyor. Yıllık reel faiz fiili enflasyonla eksi yüzde 1.2, beklenen enflasyonla yüzde 0.2 oluyor. Avrupa Merkez Bankası, Avro bölgesi faizini yüzde 4’te tutuyor. Avro bölgesinde 2007 enflasyonu yüzde 3.2 idi. 2008’de yüzde 2.3 öngörülüyor. Yıllık reel faiz fiili enflasyonla yüzde 0.8, beklenen enflasyonla yüzde 1.7 çıkıyor. Türkiye’de gecelik faiz ocakta yüzde 155’e indi. 2007 enflasyonu yüzde 8.4 idi. 2008’de TÜFE artışı yüzde 6.5 bekleniyor. Yıllık reel faiz fiili enflasyonla yüzde 7.3, beklenen enflasyonla yüzde 9 bulunuyor...” Asaf Savaş Akat, enflasyonu bize yakın üç ülke ile yaptığı karşılaştırmada da şu sonuçlara varıyor. Arjantin’de yıllık reel faiz yüzde 2.7, Güney Afrika’da yüzde 2.3, Macaristan’da yüzde 0.1. Üniversiteye (hiç kuşkunuz olmasın ki bunu diğer kamu alanları da izleyecek) dini inanç gereği siyasal dinsel simgeleri sokmakta beis görmeyen, TV’de içki görüntüsünü bile sansürleyen, orada burada içki yasağı getirenler, konu faize gelince suspus oluyorlar. Çünkü yüksek faiz yeterince üretmeyen avanta, talan düzeninin anahtarı. Faizlerden, inançtan, dinden imandan söz açın, bakın gıkları çıkıyor mu? Tek söyleyecekleri, “Faizimi takrire manidir hicabım” olacak. Görüyorsunuz türban gerçekte neleri örtüyor. AKP uyumdan af yarattı EMİNE KAPLAN ANKARA AKP hükümeti, temel ceza yasalarına uyum öngören yasada son dakikada yaptığı değişiklikle 2 yıla kadar hapis cezasına hükmolunan suçlarda “hükmün açıklanmasının ertelenmesi” hükmünü getirdi. Buna göre taksirli öldürmek, dolandırıcılık, Türklüğe hakaret, hırsızlık, aile içi şiddet, kasten yaralama, evrakta sahtecilik başta olmak üzere birçok suçta, hükümlülerin 5 yıl süreyle bazı koşulları yerine getirmesi durumunda davaların düşmesine karar verilebilecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün onayladığı 580 maddelik temel ceza yasalarına uyum öngören yasadan “kapsamlı bir örtülü af” çıktı. AKP, CHP’nin geçen yasama döneminde sert muhalefeti nedeniyle TBMM’den geçiremediği “hükmün açıklanmasının ertelenmesi” düzenlemesini TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında önergeyle getirdi. Öner ? AKP, TBMM Genel Kurulu’nda temel ceza yasalarına uyum öngören yasada son dakikada bir değişiklik yaparak taksirli öldürmek, dolandırıcılık, Türklüğe hakaret, hırsızlık, aile içi şiddet, kasten yaralama, evrakta sahtecilik başta olmak üzere 2 yıla kadar hapis cezasına hükmolunan suçlarda “erteleme affı” getirdi. Örtülü af kapsamına Maliye Bakanı Kemal Unakıtan başta olmak üzere pek çok AKP’li yönetici ve milletvekili de giriyor. geye “devrim yasalarına karşı işlenen suçlar”ın kapsam dışı bırakılması koşuluyla CHP ile MHP de imza verdi. Yargıtay’ın da “örtülü af” uyarısında bulunduğu düzenlemeye göre yargılama sonucunda hükmolunan ceza 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilecek. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşulları aranacak. kapsama gireceğini belirterek Eraslan’ı doğrulamışlardı. Yeni düzenlemeye göre örtülü af kapsamına girmesi kesin ve olası olan bazı suçlar şöyle: Af kapsamına giren suçlar (Cezasının üst sınırı 2 yıla kadar hapis cezası olan suçlar): Reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, haberleşmenin engellenmesi, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, taksirli iflas, çevrenin kasten kirletilmesi, suçu ve suçluyu övme, yasalara uymamaya tahrik, görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma, müstehcenlik, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, birden çok evlilik, hileli evlenme, imam Unakıtan’ın davası var Geçen yasama döneminde Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında CHP’li eski milletvekili Orhan Eraslan, düzenlemenin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı da kurtarmaya yönelik olduğunu vurgulamıştı. Unakıtan hakkında evrakta sahtecilik suçlamasından açılmış dava bulunuyor. Unakıtan eğer ceza alırsa, bu aftan yararlanabilecek. O dönem komisyona katılan Yargıtay temsilcileri de Vergi Usul Yasası’na muhalefet suçlarının da bu nikâhı, halkı askerlikten soğutma. Af kapsamına girmesi olası suçlar ile öngörülen hapis cezaları: Kasten yaralama (13 yıl), aile içi şiddet (1.54.5 yıl), taksirli öldürme (26 yıl), eziyet (25 yıl), cinsel saldırı (27 yıl), şantaj (13 yıl), hırsızlık (13 yıl), bazı nitelikli hırsızlık suçları (25 yıl), dolandırıcılık (15 yıl), kaçak inşaat (15 yıl), besinlere zehirli madde katma (215 yıl), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (25 yıl), kıymetli damgada sahtecilik (15 yıl), resmi belgede sahtecilik (25 yıl), özel belgede sahtecilik (13 yıl), suç işlemeye tahrik (6 ay5 yıl), halkı kin ve düşmanlığa tahrik (13 yıl), suç işlemek amacıyla örgüt kurma (26 yıl), görevi kötüye kullanma (13 yıl), cumhurbaşkanına hakaret (14 yıl), Türk bayrağını aşağılama (13 yıl), Türklüğü, cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama (6 ay3 yıl), askerleri itaatsizliğe teşvik (13 yıl), parada sahtecilik (212 yıl). Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını destekleyen yazar, çizer ve aydınların önemli bir kısmı türban yasağının kaldırılması gündeme gelince beklenenden farklı bir tutum içine girdi. AKPMHP ittifakının Türkiye’de özgürlük karşıtı bir cephe oluşturmasından endişe ettiklerini belirttiler. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi, Azınlık Vakıfları Yasası gibi AB’nin beklediği demokratik reformlar konusunda AKP’nin oyalayıcı tutumunu onaylamadıklarını söyleyen bu isimler, türban/başörtüsü konusundaki AKP’nin “özgürlük” iddiasını da bu nedenle samimi bulmadıklarını ifade ettiler. Söylediklerini kısaca şöyle özetleyebiliriz: Özgürlükler ve demokratikleşme konusunda bir tutarlılık gerekiyor. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesini iki yıldır değiştirmeyip sürüncemede bırakırken “türban” konusunu gündemin en ön sıralarına getirip çözeceğini iddia etmek inan Türban Tartışmasında Yeni Eğilimler dırıcı değildir. Hatta gereken uzlaşma gerçekleştirilmeden yapılacak böyle bir değişiklik, yaratacağı hukuki sonuçlar itibarıyla işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği yeni bir karar, türban konusunu sonsuza kadar yasak duruma itebilir. ??? Düne kadar AKP’ye sıcak bakan, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinin olgunlaşmasında rol oynayan bir kesim yazar, çizerin AKP’ye “özgürlük” noktasından tutum alması, yeni bir durumdur. Bu gelişme, AKP’nin bugüne kadar desteğini aldığı bazı entelektüel kesimlerden kopmasının işareti olarak da kabul edilebilir. Bu gelişme neden ve nasıl ortaya çıktı? Daha düne kadar AKP’yi AB yolunda bir imkân olarak gören kesimler ne oldu da bu kadar sert bir tutum içine girdiler? ??? Aslında bu inişçıkışlar son yıllarda hep yaşandı. Ermeni Konferansı sırasında dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, toplantıyı düzenleyenleri, Türkiye’yi “arkadan hançerlemek”le suçlamıştı. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden aydınlar yargılanırken, hatta duruşma salonlarında saldırı altında kalırlarken “Neden 301. maddeyi kaldırmıyorlar” sorusunun cevabı verilememişti. Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra ortaya çıkan bilgi ve belgeler de korkutucuydu. Hükümetin bu konudaki tavrı endişeyle beklenmişti. Tabii en önemli kırılma noktalarından birisi Şemdinli’ydi. Hükümet, Şemdinli’de “derin devlet” tarafından “ikna edilmiş”ti. “İyi çocuklar”ın tahliyesi bir başka hayal kırıklığıydı. Başörtüsü/türban yasağına karşı olduklarını söyleyen bu kesimin, tam bu yasağın kaldırılması girişimi başlar başlamaz aldığı tutum, bazı çevreler tarafından sürpriz olarak görülebilir. Bir yönüyle gerçekten sürpriz sayılan bu gelişme, bir başka yönden bakıldığı zaman, uzun zamandır biriken tepkilerin açığa vurulması diye de değerlendirilebilir. Bundan sonra ne olabilir? Belli ki bir kesim AKP’ye karşı şimdiye kadar yaptığından farklı olarak açıktan muhalefete başlayacaktır. Sayıca çok olmayan bu kesimlerin, kamuoyunun oluşturulmasında önemli bir ağırlıkları olduğunu biliyoruz. AKP , demokrasi ve özgürlükler konusunda erteleyici ve savsaklayıcı tutumunu sürdürdükçe bu muhalefetin daha da artması mümkün. AKP’ye AB ve özgürlükler tarafından yapılacak eleştiriler yeni bir eğilimin de gelişmesine yol açabilir. AKP, türban kamplaşması yüzünden MHP’ye yaklaşırsa gelişmeler başka boyutlar kazanabilir. Böyle bir gelişme en çok Güneydoğu’daki süreci tetikler. Güneydoğu’da daha sert bir siyasi çizgi egemen olabilir. ??? AKP’nin önünde “devletleştirilme” tabelası asılı duruyor. Birçok siyasi akımın, birçok hükümetin yaşadığı inişçıkışları onlar da yaşıyor. Türban tartışması siyaset alanında bir yenilgiyle sonuçlanırsa AKP’nin hareket alanı iyice daralacaktır. Türkiye’nin demokratik bir anayasaya gereksinimi bulunduğu bir gerçek. Demokratik ve özerk bir üniversiteye de... AKP, elindeki büyük Meclis çoğunluğuyla bu konularda adım atmak yerine, Cumhurbaşkanlığı konusunda “ısrarcı” davrandı, “türban” konusunu da diğer paketlerden kopararak gündeme getirdi. 5 yıllık iktidarın en kritik döneminden geçtiğimiz bir gerçek… Gül’ü karşılamaya gelen kadınların arasına karışan türbanlı erkek gösterici gözaltına alındı. Gül’e, Gaziantep’te çifte protesto BEKİR ŞAHİN asirmen?cumhuriyet.com.tr P ARTİLELERİNİ HIRSIZLIKLA SUÇLADILAR AKP’lilerin ‘rüşvetçi’ kavgası sokağa taştı CEMİL CİĞERİM SAMSUN AKP Grup toplantısı öncesinde AKP’li Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Vekili ve yerel Denge gazetesinin sahibi Adnan Bahadır, aynı partiden Canik Belediye Meclisi üyeleri İbrahim Akdoğan ve Zafer Özata tarafından sokak ortasında feci şekilde dövüldü. Tabancasını çeken Bahadır’ı, Gazi Belediye Başkanı AKP’li Süleyman Kaldırım engelledi. AKP Grup Toplantısı için saat 11.00 sıralarında Gazi Belediyesi’ne giden Bahadır’ın yolunu, Canik Belediye Meclisi üyeleri AKP’li İbrahim Akdoğan ve Zafer Özata kesti. Görgü tanıklarının ifadesine göre meclis üyeleri “Rüşvetci, hırsız” diye bağırarak Adnan Bahadır’ı tekmetokat dövdü. Yere düşen Bahadır, belindeki silahını çıkararak Akdoğan ve Özata’ya ateş etmek istedi. Bahadır’ı Gazi Belediye Başkanı Süleyman Kaldırım ve diğer meclis üyeleri engelledi. Saldırganlar kaçarken, Bahadır da bir araca bindirilerek olay yerinden uzaklaştırıldı. Adnan Bahadır’ın şikayetçi olmaması nedeniyle olayın polise iletilmediği bildirildi. GAZİANTEP Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gaziantep’te protestolarla karşılandı. Önce İhlaszede bir kadın, “İhlas paralarımızı aldı, ödemedi. Ne olacak bizim halimiz” diye bağırırken daha sonra başına türban takan bir erkek, üzerinde ne olduğu anlaşılamayan bir pankart açmaya çalıştı. Gül’ün ziyareti nedeniyle kentte geniş güvenlik önlemleri alındı. Valilik girişinde halkı selamlayan Gül, bu sırada 8 yıl önce İhlas Holding’e 70 bin YTL yatıran ve bir daha geri alamayan Nuray Koçak’ın protestosuyla karşılaştı. “Bizi duyun, ne olacak halimiz? İhlas paralarımızı aldı, ödemedi, perişanız. Yılların birikimiydi” diye bağıran kadını polisler engellemeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Gül’ün izniyle serbest kalan Koçak, “Benim babam polis emeklisi. Tek çocuğu da benim. Babam yılların birikimini 8 yıl önce İhlas’a yatırdı, ama bir daha geri alamadı. Bunun stresi, sıkıntısı yüzünden de öldü. Bize yardım edin” diye ağladı. Gül ise “Üzülmeyin, konuyla ilgileneceğiz” demekle yetindi ve Koçak’ın oğlu Fatih’in yanağını okşayarak hemen ayrıldı. Daha sonra Gaziantep Valiliği girişindeki türbanlı kadınların arasına karışan ve boynunda Türk bayrağı asılı, türban takmış bir erkek, Cumhurbaşkanı Gül’ü protesto etti. Gül’ün valiliğe gelişi sırasında türbanlı kadınlar arasından fırlayarak ne yazdığı anlaşılamayan pankart açmak isteyen 45 yaşlarındaki eylemci, korumalar tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. Gül, valilik ziyaretinin ardından Anadolu Ajansı tarafından Sanko Sanat Galerisi’nde açılan “Atatürk Fotoğrafları Sergisi”ni gezdi. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi’ne geçen Gül, 5’inci Zırhlı Tugay Komutanlığı ziyaretini iptal ederek cuma namazı için Nakipoğlu Camii’ne gitti. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle