06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: [email protected] [email protected] faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ Ne kadar yükselirsen uçmayı bilmeyenlere o kadar küçük görünürsün. Nietzsche 6 kez Türkiye, 2 kez de Avrupa Şampiyonu olan Dünya 4.’sü satrancın altın kızı Kübra Öztürk: ‘Satranç sabır demek’ atranç, kesin olarak okul başarısını arttırıyor. Buna en güzel örneklerden biri, 16 yaşındaki Kübra Öztürk. 6 kez Türkiye Şampiyonu, 2 kez Avrupa Şampiyonu olan, 2007 Dünya Şampiyonası’nda da 4. olan Kübra Öztürk, turnuvalar nedeniyle pek çok derse girememesine karşın birinci yarıyılı ‘’teşekkür’’ alarak bitirdi. ABD’deki Dallas Üniversitesi’nden 4 yıllık eğitim bursu teklifi de alan Öztürk, hukuk fakültesine gitmek ve ‘’satranca en yakın meslek’’ olarak gördüğü avukat olmak istiyor. Ankara Mamak’ta yaşayan Kübra Öztürk, satranca, Kayaş Sakarya İlköğretim Okulu 2. sınıfta başlamış. Dersleri iyi olanlar, mahallede açılan satranç kursuna gönderiliyormuş. Kübra’nın ilk hocası İslam Osmanoğlu, satrancı oyun gibi öğreterek çok sevdirmiş. Satranca başladıktan 8 ay sonra, 8 yaşında İspanya’da düzenlenen Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’na gönderilen Kübra Öztürk, 4.5 puanla 44. olmuş. İkinci şampiyonada 34., üçüncü şampiyonada ise 9. olmuş. ‘’Çocukluğum satrançla geçti. Oyunlarda biraz aklım kalsa da satranca hep isteyerek gittim’’ diyen Kübra Öztürk, 20002006 Türkiye Yaş Grupları Şampiyonaları’nda hep birinci olmuş. İki yıl üst üste Avrupa şampiyonu olan Kübra Öztürk, 2007 Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’nda da Türkiye’nin en iyi derecesini yaparak birinci ile aynı puanı almış, ama averajla dünya dördüncüsü olmuş. Mamak Lisesi 3. sınıf öğrencisi olan Kübra Öztürk’ün tüm dersleri çok iyi, ama özellikle matematik ve geometri en iyi dersleri. Satrancın, hayatında hiçbir zorluğa neden Satranç... Zekâ oyunu olarak bilinir ‘satranç’. Satranç oyunu Hintliler tarafından bulunmuştur. Satranç, karmaşık görünen bir ‘nedensonuç’ bileşkesidir. Elbette bir ‘zekâ oyunu’dur ama sadece bu değildir. Satranç, eşit başlayan oyunlardandır. Bu oyunda şansın, talihin, belirsiz etkenlerin hiçbir rolü yoktur. Satrançta zar atma yoktur, kâğıt çekme yoktur. Yaptığınız her hamlenin sonucunu görürsünüz. Satranç annenin şefkatini, babanın himayesini, dayının desteğini barındırmaz. Kişi, kendi yazgısını kendisi belirlemektedir. İki kişi olarak oynandığı için de karşınızdakinin ne yaptığını görmeniz, ne yapacağını anlamanız gerekir. Görmek ve anlamak. Bu da ‘empati’yi öğretir. Zor durumları atlatmak zorunda kalırsınız. Olumsuz bir pozisyonu olumluya çevirme olanağınız vardır. Oyunun başı, ortası ve sonu ayrı stratejiler gerektirir. Satranç size çok çeşitli seçenekler sunar. Bilginiz, beceriniz, ustalığınız ölçeğinde bunlardan yararlanırsınız. Kumarbazların oyunu değildir satranç. Bu oyun, zoru sevenlerin oyunudur. İlk hamleden başlayarak sonunuzu kendiniz hazırlarsınız. Satrancı yaşama benzetirim. İradeniz bu oyunda kendini ortaya koyar. Kişiliğiniz, karakteriniz, başarınız, beceriniz ortaya çıkar. Kendinizi tanımanız için bir fırsat yaratır bu oyun. Satrancı bir ‘yenmeyenilme oyunu’ olarak görenler bu oyunu anlayamazlar. Bu bir strateji oyunudur, taktik zenginliğiyle oynanır. Yenilmenin etüdünü yaparsanız çok şey öğrenirsiniz. Hep yenerek sevinmek isterseniz satrançtan çok şey öğrenemezsiniz. Bu oyun bir ‘ego şişirme aracı’ değildir. Ara etütler, oyunun kendisi kadar zevklidir. Satranç yarışmaları da bir ölçüt değildir. Yaratıcı hamleler bulmak, işin en zevkli yanıdır. Elbette benim en çok sevdiğim oyundur. Herkesin, her çocuğun, her öğrencinin, her yetişkinin satranç oynamasını dilerim. Eleştirel düşünce geliştirmenin çok doğru bir yoludur satranç. Bulana, bilene, oynayana binlerce selam olsun... S Kübra Öztürk, yaşıtlarına satranç oynamalarını öneriyor. (Fotoğraf: ZEYNEP SAĞANAK) BİREYSEL GÜÇ VE YETENEKLERİ AÇIĞA ÇIKARTIR lanlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır. Hızlı, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir. Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir. Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur. Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır. Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavranmasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir. Konulara karşı kuşkucu yaklaşımı benimsetir, ezberci zihniyetten arındırır. Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar. Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir. Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir. Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir. Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir. Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar. Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini, veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır. Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir. Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamın zenginleşmesine yardımcı olur. P olmadığını söyleyen Kübra Öztürk, ‘’Satranç deyince aklıma sürekli çok pozitif şeyler geliyor. Bir kere sabırlı olmayı öğreniyorsunuz. 6 saat satranç tahtası önünde oturmak çok büyük sabır gerek tiriyor. Satranç her zaman hayatımda olacak. Dünyanın en iyi oyuncularından biri olmak istiyorum’’ diyor. Kübra Öztürk’ün en çok karşılaşmak istediği satranç ustası ise Macar Judith Polgar. Milli takım için piyon piyona 718 yaş grupları arasında 47 ilden 1200 sporcu ilk 10 hedefiyle Antalya’daydı A ntalya Kemer’de düzenlenen 2008 Türkiye Yaş Grupları Satranç Şampiyonası’nda, 718 yaş grupları arasında 47 ilden 1200 sporcu yarıştı. Şampiyona sonunda ilk 10’a giren sporcular Milli Takım Havuzu’na alındı. Bu sporcular, yıl boyunca kamplara katılacaklar ve uluslararası turnuvalarda yarışacaklar. Limak Limra Otel’de düzenlenen şampiyona boyunca Satranç Federasyonu’nun ana sponsoru İş Bankası’nın da desteğiyle çeşitli etkinlikler düzenlendi. Son iki yılın 16 yaş Avrupa Şampiyonu Kübra Öztürk ve 18 yaş dünya üçüncüsü Betül Cemre Yıldız da A Milli Takım Kampı için Kemer’deydiler. Gözler olimpiyatlarda Satranç Federasyonu Başkanı Ali Nihat Yazıcı, kapanış töreninde yaptığı konuşmada, “Her yıl büyüyen ailemizin sonraki hedefi yeni Betül’ler, yeni Kübra’lar çıkarmaktır. Artık okullarda satranç oturdu, şimdi sıra kulüplerde satranç” dedi. Yazıcı, A Milli Takımı’nda çok yetenekli sporcuların bulunduğunu ve hepsinin de büyük bir azimle çalıştıklarını anlatarak “2012 ya da 2014 Olimpiyatları’nda şampiyon olacağız’’ dedi. Çok başarılı satranç oyuncularının bulunduğu kimi küçük yerlere antrenör yollayamadıkları için büyük üzüntü duyduklarını da vurgulayan Yazıcı, “Antrenör yollayamadığımız yerlerde yılda 78, satrançta çok yetenekli çocuk ortaya çıkıyor. Bu çocuklara büyük kentlerimizdeki özel okullar burs verebilse, yatılı olarak okuyabilseler hem satrançta çok ileri düzeylere çıkabilirler hem de eğitimde’’ diyerek bu durumdaki çocuklar için destek istedi. GENÇLERİN KÖŞESİ ERDAL ATABEK Kadın Saçları Ben bir tıp öğrencisiyim. Okuduğum okulun ısıtma sistemi, binaları, yolu ve yurtları üzülerek söylüyorum ki yok denecek kadar kötü. Her gün çamur içinde okula gidiyor ve buz gibi sınıflarda ders dinliyorum. Kaldığım yurtta ise yemek çıkmıyor. Hukuksuz bir referanduma trilyonları hiç düşünmeden harcayan, dünyanın dört bir yanını fuzuli yere gezen, bütün bunların parasını devletin hazinesinden ödeten AKP iktidarı, üniversitelerin binalarını, yollarını, yurtlarını yapmaktan aciz. Türk gençliğinin geleceğine yatırım yapmaktan aciz. Ama türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi için elinden gelen her şeyi yapabiliyor. Türkiye’nin hiçbir sorunu için bu kadar tartışmazken türban sorunu için adeta seferber oluyor. Çünkü AKP, Türk kadınının başını kapatmayı başarı(!) olarak görüyor. Üstüne üstlük bunu “özgürlük” olarak tanımlıyor. Peki, madem özgürlükse neden İran gibi şeriatla yönetilen ülkelerde kadınlar başlarını kapattığı için mutsuz ya da kendi eşleri başlarına ilk defa türban geçirildiğinde takmak istemediler? Cevap çok basit. Türban özgürlük olmaktan çok, esaretin, kadını aşağılamanın, kadına hükmetmenin, ikinci sınıf insan muamelesi yapmanın ilk adımı. Dünyanın birçok gerçek anlamda özgür yetiştirilmiş kadını asla ve asla türban takmak istemez. Tıpkı bugün birçok aydınlık Türk kadınının istememesi gibi. AKP iktidarı günah olarak gördüğü kadın saçını bir bez parçasıyla örtmek istiyor. Acaba kendi günahlarını örtebilecek kadar büyük bir bez bulabilecek mi? AKP’nin türban konusunda unuttuğu bir şey var ki o da Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliği! Biz Türk gençliği olarak geçmişte dinin siyasete alet edilmesinin ne gibi facialara neden olduğunu çok iyi bilmekteyiz ve AKP iktidarının karşıdevrim yapmak istediğinin bilincindeyiz. Tarihin tekerrür ettiğini düşünüyoruz ve günü geldiği zaman AKP İslamcı rolünü oynarken biz de Mustafa Kemal Atatürk’ün rolünü oynayacağız. Hem de bir kişi olarak değil milyonlar olarak… IŞIL DEVRİM Yaratıcılığın ufkuna yelken aç! osch Sanayi ve Ticaret AŞ’nin düzenlediği “İçindeki Çocuğu Uyandır Oyuncak Tasarım Yarışması’’nın bu yılki sloganı “Yaratıcılığın ufkuna yelken aç!”. Proje, yetişkinlerce kullanılacak yaratıcı oyuncak tasarımları yaratmayı ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin öğrencilerinin mesleki gelişimine katkı sağlamayı amaçlıyor. Geleneksel hale getirilen yarışmaya üniversitelerin mimarlık, mühendislik, endüstriyel tasarım ve güzel sanatlar fakültelerine kayıtlı lisans ve B yüksek lisans öğrencileri katılabiliyor. Yarışmaya son katılım tarihi 15 Mayıs 2008. 7 kişilik jüri, yarışmaya katılan projeleri, yenilik boyutu, kullanıcı ile girdiği etkileşim zenginliği, farklı kesim ve yaş gruplarına hitap edebilirliği, kolay algılanabilirliği ve oynanabilirlik özellikleri ile değerlendirilecek. Ödül töreni 20 Haziran 2008’de yapılacak. Yarışmanın sonunda ilk üç finalist, İtalya’nın Milano kentinde bulunan tasarım okulu Domus Academy’de iki haftalık yaz okuluna katılma şan sı kazanacak. Mansiyon ödülü alanlar Bosch’un Almanya’da bulunan ArGe merkezinde staj yapma fırsatını yakalayacaklar. Yarışmaya başvuru formları, ilgili üniversitelerin fakülte ve bölümlerinden alınabilecek. Şubat ve mart ayları boyunca üniversitelerde tanıtım toplantıları gerçekleştirilecek. Yarışma ile ilgili ayrıntılı bilgilere www.bosch.com.tr, www.etmk.org ve www.icindekicocuguuyandir.com adreslerinden ya da 0212 335 06 00 No’lu danışma hattından da ulaşılabilir. Bahçeşehir’e yeni araştırma merkezi Bahçeşehir Üniversitesi’nde, toplumsal ve ekonomik sorunlara yönelik araştırmalar yapmak ve politikalar üretmek amacıyla “Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi” (BETAM) açıldı. Çalışmalarını Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda yürütecek olan BETAM bünyesinde, Prof. Dr. Taner BERKSOY, Prof. Dr. Seyfettin GÜRSEL, Prof. Dr. Yılmaz ESMER ve Doç. Dr. Deniz GÖKÇE gibi akademisyenler ile genç araştırmacılar bir araya gelecek. ‘Bilişimin geleceği’ anlatılacak Microsoft Türkiye ve GNÇTRKCLL’in üniversite öğrencilerine yönelik olarak düzenlediği “Gençsen Geleceksin” turu, şubat ve mart aylarında devam edecek. Etkinlikler kapsamında Mobil Teknolojiler, IPTV , Robotlar, Surface, Web 3.0 gibi yakın geleceğin teknolojileri ve bunların yaşamımıza etkileri ele alınacak. Tur, üniversiteli gençleri ve teknolojik gelişmeleri izleyenleri, Surface, İnternet Televizyonu gibi uygulamalar konusunda bilgilendirmeyi, geleceğe yönelik trendleri aktarmayı amaçlıyor. ‘Işığın Sesi’ sergilenecek Mimar Antoni Gaudi ve besteci Frederic Mompou, Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği “Işığın Sesi” adlı sergide bir araya geliyorlar. Kadir Has Sanat Galerisi’nde ve Haliç Salonu’nda 13 Şubat’ta başlayacak etkinlikte, Gaudi’nin yapıtlarından oluşan fotoğraf sergisi açılacak, dijital ortamda işlenmiş görüntülerin eşliğinde, Mompou’nun bestelediği eserlerin çalındığı piyano konseri verilecek. Ayrıca iki sanatçıyla ilgili konferanslar dizisi de gerçekleştirilecek. İlk kez 2002 yılında İspanya’da açılan “Işığın Sesi” sergisi, 2003 yılında Latin Amerika’ya taşındı. Sergi turu, İspanya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı elçilikler ve kültür merkezleri ile müzelerin ve Amerikan üniversitelerinin de desteği alınarak düzenlendi. BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. [email protected] CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle