06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA 2 HEPSİ birden bayram etmekteler. Bütün etekler zil çalıyor. Avrupa Birliği’nin etekleri. Washington’dakilerle Birleşmiş Milletler’dekilerin. Londra ve Atina’dakilerle Moskova’dakilerin. Tabii, AKEL’cilerin ve bir ölçüde Papadopulos ve yandaşlarının. Türkiye’deki İkinci Cumhuriyetçilerle AB tutkunlarının. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni şimdi yönetmekte olanların. Ne yazık ki, Türkiye’yi yöneten AKP iktidarının da. Neymiş? Güney Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini AKEL’in, yani Kıbrıs Komünist Partisi’nin lideri Dimitris Hristofias kazanmış ve o Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin merhum lideri Özker Özgür’ün eski arkadaşıymış, şimdiki lider Mehmet Ali Talât’ın dostuymuş. Dolayısıyla, o da çözümden yanaymış. Sanki hepsi çözümden yana da, başka kimse çözümden yana değilmiş gibi. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Bayram Sonrası O ysa, kimin niçin neden yana olduğu önemli; seksen türlü çözüm var. Güney’le birleşerek oranın bir eyaleti olarak çözüm. İki devletli gerçek bir federal çözüm. Bir federasyon içinde öbür federe devletle “eşit” görünüp de aslında pek eşit olmayan bir çözüm. İki devlet arasında zayıf bağlarla konfederal çözüm. 1960 Garanti antlaşmalarını bir yana iterek birleşme. Etkin bir Türk askeri gücünü adada tutarak birleşme. Ya da Türk askerini adadan çıkaran bir çözüm. Şöyle bir bakınca anlaşılıyor ki, etekleri zil çalanların istisnasız hepsi, şu ya da bu nedenle, Türk askerinin adadan çekilmesini iste B mekteler. Kimi, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecini biraz daha sürdürüp birkaç ödün daha koparabilmeye olanak sağlayacağı için. Kimi, Türkiye’yi zayıflatmayı ileriye götürebilmek, hem haklı hem güçlü olduğu bir davayı kazanamamış duruma sokup saygınlığını örselemek için. Kimi, Türk askerinin bırakıp gittiği bir adada Türk halkını canından bezdirip göç etmeye daha çabuk zorlayabileceği için. Kimi, ağırlığını ve etkisini kaybetmiş bir ordunun Türkiye’sinde gericiliğin, Cumhuriyet düşmanlığının daha kolay at oynatacağını bildiği için. öylesine çok yönlü bir cepheleşme bayramı tarihte çok az görülmüştür. Ama kim ne derse desin, Kıbrıs Türkiye’ye lâzımdır ve ülkenin çıkarını, güvenliğini, Cumhuriyetinin savunmasını düşünenler adanın altımızdan çekilip bir yerlere götürülmesine sessiz ve seyirci kalamaz. Halk Ne İstiyor, Ne İstemiyor? PENCERE Sacit SOMEL Emekli Elçi alkımız şeriat rejimini istemiyor. Aylardan beri, hemen hemen bütün büyük şehirlerimizde yapılan protesto mitingleri ve “Türkiye laiktir laik kalacak” haykırışları bunu göstermektedir. Son kez Sağlık Bakanlığı önündeki meydanda yapılan toplantıya Anadolu’dan katılan kadınlarımızın söyledikleri sözler ve yine Anadolu’dan gelen bir nenemizin, hükümeti protesto amacıyla, başındaki bez parçasını çıkararak yere fırlatması, Türk halkının gericiliğe karşı tek vücut oluşturduğunu gözler önüne sermektedir. Hükümetin, halkımızın bütün bu protestolarını ve haykırışlarını “Teneke çalıyorlar” diye tepeden bakarak hor görmesi, halktan tamamen koptuğunu, artık halkımızı temsil etmediğini göstermektedir. Dolayısıyla AKP hükümeti, geçerli demokrasi normlarına göre, meşruiyetini tamamen yitirmiştir. Zaten halkımız da, defalarca, sözleriyle, yazılarıyla ve “Hükümet istifa” haykırışlarıyla bu H hükümetin kendilerini temsil etmediğini söylemiş veya ima etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan, son kez, türban yasasını çıkarabilme uğruna, anayasamızın değiştirilemez nitelikteki ikinci maddesini dolaylı yollarla etkisiz hale getirmeye çalışarak eski suçlarına vahim bir suç daha ilave etmiştir. Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra bunun da hesabını vermesi gerekecektir. Son yıllarda Yargıtay’a gösterdiği saygısızlığı, keza Danıştay ve Yargıtay kararlarını yok sayması, ayrıca devletin denetleme kurumlarını ortadan kaldırmak suretiyle keyfiliğin önündeki son engelleri de yok etmesi diktatör olmak istediğini göstermektedir. Nitekim, denetim dışı bir bütçe yapmaya kalkması ve 14 Şubat günü ülkemize gelen Amerika Genelkurmay İkinci Başkanı ile yapılan görüşmelerin hükümetten gizlenmesi de bunu kanıtlamaktadır. ? Arkası 8. Sayfada Savaş Cinayettir... Evet, savaş cinayettir... Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu gerçeği en çarpıcı biçimde dile getiren büyük bir savaş kahramanıdır... Kuzey Irak’ta süregelen ‘Güneş Operasyonu’ tartışılmaz hukuksal niteliği ve ‘asimetrik’ içeriğiyle bir savaş sayılamasa da şehitler nedeniyle içimizde tarifsiz bir hüzün oluşturuyor... ? Ancak bu hüznü sarıp sarmalayan olağanüstü bir gerçeğin iki gerçeklikten oluşan hakikatini algılamak zorundayız. Birinci gerçeklik ordu, asker, Türk Silahlı Kuvvetleri diye vurguladığımız kurumun şaşırtıcı yapısından kaynaklanıyor... Ordu gücü.. Yetkinliği... Kendine güveni.. Teknolojisi.. Kurumsal ideolojisi.. Ulusla moral alışverişi.. Halkın gözündeki ağırlığı.. Dünya ölçeğinde yeri.. Ve yüreklerdeki kahramanlık bilincinin savaş koşullarında doğallaşarak eyleme dönüşen davranış biçimi... Askerle birliğin, bireyle örgüt bütünleşmesinde dayanışması, kurumsallaşması ve vazgeçilmezliği... Kim ne derse desin, Türk ordusuna 21’inci yüzyılın başında devletin, ulusun, halkın, yurttaşın ve dünyanın gözünde özel bir değer kazandırmaktadır... ? Peki, bu gerçeğin ikinci boyutundaki şaşırtıcı derinliğin içeriği nereden kaynaklanıyor?.. Çok uzağa gitmeye gerek yok, şehit cenazelerindeki manzaralara bakınız... Şehidin arkasında kim kalmış?.. Ana mı?.. Baba mı?.. Eş mi?.. Yavuklu mu?.. Çocuk mu?.. Hüzün, gözyaşı, hıçkırık ve acının yanı sıra her şeye göğüs gerebilecek kudrette bir istenci vurgulayan ortak kültürün tek tümcesi: Vatan sağolsun!.. ? Bir yandan şehit cenazeleri gözyaşları ve hıçkırıklarla kalkarken, öte yandan askere alınan gençlerin davullu zurnalı bayram şenliğiyle uğurlanışlarına ne dersiniz?.. Anadolu’da tükenmeyen ortak kültürün birbirini tamamlayan tarihsel ve toplumsal gerçekliği paha biçilmez bir değerimizi vurguluyor... ? Evet, savaş cinayettir... Ama Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu’da barış içinde yaşamak için vuruşmak zorunda kalırsa ya da bırakılırsa ne yapsın?.. O zaman teröre karşı savaşın bayrağı, barış perisinin ellerinde yükselen hukuksal meşruluğun beratına dönüşür... [email protected] CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle