02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Onaylı Nail Muzaç: “ABD’ye, haydi artık sınır ötesi için harekat izni verin de süre dolmadan şu türban onayını o kargaşada yapalım, ricasında bulunulmuş mudur acaba!” Ya ğ m u r E k i m Tekel’in satışı zevkli geçmiş... “Zevk için sattıkları belliydi.” CAMBAZA bak Türkiye; cambaz ip üstünde ne de güzel oynuyor. Kara harekâtı için Türk Silahlı Kuvvetleri sınırı geçip Irak’ın kuzeyine girerken Başkomutan da türbanı anayasaya sokuşturmak için imzayı basıyor. 12 Mart döneminde askeri cuntanın emrindeki Başbakan Nihat Erim anayasanın üstüne şal örtmüştü, ABD’nin himayesindeki İslamcı iktidar döneminde başkomutan Abdullah Gül de anayasanın üstüne türban örttü! Yalan mı? Kaya Çetin’in şu sorusu yanlış mı: “Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliğini onaylamak için Milli Güvenlik Kurulu’nda askerin tutumunu görmek istiyor biçiminde yorumlar yapılmıştı. Toplantıdan sonra gelen türban imzası ile askerin türbana onay verdiği sonucunu çıkarabilir miyiz?” Ne yorumlar yalanlandı ne de bu soru yalanlanacak! GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Futbolda son durum: Kasımdan aşşa Galatasaray! Bursa Fener’i vursa! Zafer Necati Yıldırım: “Medya, şu sıra AKP hükümetine haksızlık ediyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük zaferi ‘türban harekâtı’nı unuttular!” Anayasanın üstüne türban örtmenin zamanlaması gerçekten mükemmel bir hesap işiydi. Askerin kara harekâtını magazinleştirme ise mükemmelin de ötesinde ve hatta Bülent Ersoy’un deyimi ile fevkaladenin de fevkinde oldu: Mehmetçik, karda gözü kamaşmasın diye gözlerinin altını siyaha boyuyor. Mehmetçik sırtındaki çantada 35 kilo malzeme taşıyor. Mehmetçik top mermisinin üstüne tebeşirle “şehitler ölmez” yazıyor. Şehit askerin son arzusunun, terhis olduğunda iş bulursa kazanacağı parayla babasını hacca göndermek olduğu yazılıyor. Sen bana Mehmetçiği anlatma. Mehmetçik benim! Sen bana, beni her saniye ensemde izleyen Cambaz Pentagon’u anlat! Bana İslam gömleği giydirmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri’nin, benim hangi adımı nereye kadar atmama izin verdiğini anlat! Bakın başkomutan, anayasanın üstünü türbanla örtmenin gerekçelerini ne güzel anlatıyor: Türban isteyen milletvekili sayısı, seçmenin yüzde 80’ine tekabül ediyor; halkın ezici çoğunluğu karşısında endişeye düşen bir kısım halkın gönlünü hem özde hem de sözde ferah tutmakla hükümeti görevlendiriyor ve Anayasa Mahkemesi’ne “Sen karışma” diyor. Asker Irak’ta. Başkomutan Tanzanya merakında. Türban anayasada. Bu saatten sonra artık ne diyelim? Başkomutan, yakın dostu Suudi Kralı’nın kontenjanından şehit erin babasıyla birlikte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı hacca göndermeye kalkarsa şaşmamak gerekiyor. (Maalesef) Hep Haklı Çıkmışım! Söz uçar, yazı kalır. Hem de sizi her yerde, peşinizi bırakmadan takip eder. Orta yere laf atmak kolaydır, iddialarınızın zaman sınavından geçerek doğrulanması ise başka şeydir. Gerçi Türkiye gibi belleksiz toplumlarda, son haftalardaki gibi yıllardır söylediğinin hep tersi çıkmış tatlı su balıkları azıcık renk değiştirirse, onları kahraman ilan etmeye kalkabilirler! Biz yine de hatırlatalım: Yıl 1987, İran küstahlığı: ABD’den Türkiye’ye yeni dönmüşüm. Özal’ın, İran Başbakanı’nın Anıtkabir’i ziyaret etmeyi reddetmesine olan tepkisizliğini ve benzer uygulamaları gördükten sonra “Demokrasinin Kutusu” ve “Kubilay Odası” gibi sanatsal işlerimi yapıp, tüm röportajlarda “irtica geliyor” diye açık açık bağırmışım. (Milliyet, 11/07/1987) Yıl 1989, 163. Maddenin TCK’den kaldırılmasına karşı uyarım: “163. maddenin demokrasi adına kaldırılması gereği, hakikaten sol demokrat entelektüelin eşitlik, kardeşlik, özgürlük gibi inançlarının tamamen suistimali sayesinde kendilerine inandırılmıştır… Bu kişiler ‘Türkiye hiçbir zaman bir İran olmaz’ kanılarını topluma yayarak rejimin düşmanlarının arzu ettiği şekilde bir ‘tehlike yok’ rehaveti getirmektedirler…” (Cumhuriyet, 15 /12/1989) Yıl 1990, Sıvas’a “ön” gönderme: Katliamdan 3.5 yıl önce, Sıvas’ı aynen tarif etmişim: “163. maddenin kaldırılmasıyla şeriatçılar, serbestçe at koşturdukları bu ortamda arkalarına korkunç bir propaganda ve devlet güvencesi alırlar. Tabii oyları yüzde 7’lerde kalmaz, fırlar. Kaldı ki belirli bir sokak gösterileri patlamasından sonra bu şeriatçı partinin yüzde 3040 oya da ihtiyacı yoktur... Mesela, birden bir sokak mitingi, gözü dönmüş din fanatikleri tarafından bir toplu linç veya katliama dönüşebilir. Çünkü bu fanatikler için ‘Hak’ yolunda her şey mubahtır…” (Playboy, 01/01/1990) Yıl 1993, solda birlik: Kritik yerel seçimlerin yapılmasına 10 ay kala, “Taban Operasyonu” hareketini en kritik ikazlarla örgütlemiş, sivil toplum, sendikalar, aydınlar, “14 Nisan”ın kozası, ilk defa bir araya gelmiş, solun acil birleşmesini talep etmiştik: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve yasama nedenlerinin temel ilkeleri, hızla yok edilmek istenmektedir… 1994 yerel seçimlerinden önce tabanın istemi olan birleşme konusunda sosyal demokratların kaybedecek vakitleri yoktur… Cumhuriyetin varlık nedeni olan Atatürk Devrim ve İlkelerinin korunması… doğrultusunda, bu üç partinin birleşerek siyasi yaşantıdaki gerçek yerini almasını bekliyoruz…” ( 26/8/1993) Yıl 1996, merkez sağ iflası: “… Merkez sağın fazlasıyla yolsuzluklardan nasibini aldığını, ahlak dışı koalisyon anlaşmalarına girmekten çekinmediğini, Refah Partisi’nin tabanını genişletmekten başka bir işe yaramayan tavizleri artık içinden çıkılmaz şekilde genlerine geçirdiğini, ödünsüz laikliğin demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ şartı olduğunu anlamadığını ve RP’nin ellerine bu rejimi teslim etmekten hiç çekinmediği ortaya çıkmıştır…” ( Yeni Yüzyıl, 28/07/1996) Yıl 2002, seçimler ve sivil toplum: Bahçeli’nin faulüyle Türkiye seçime hazırlıksız yakalandığında, tüm kararsızlar ve USTKB’leri CHP’ye destek vermeye davet etmişim: “Sivil toplum örgütleri ve aydınlar artık tarafsız kalamazlar. Laik ve demokratik bir partiyi desteklemeye mecburlar… Demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen herkes bugün derneklerle, vakıflarla, gençlik örgütleriyle, medyasıyla toplumu her saniye yoğurup, RP için çalışıyor. Laikliği ve Atatürkçülüğü savunan vakıf ve dernekler ise, ‘taraf görünmeyelim’ diye çabalarını güdük bırakıyor. ‘Biz taraf tutmuyoruz’ diye diye meydan yobazlara kaldı!…” (Milliyet, 16 /08/ 1999) Yıl 2007, türban ve özgürlükler: Türbanın özgürlük adına getirildiği yalanına karşı 2007 seçimlerinden bir ay önce “AKP Ekspresi: Avrupa Biletiyle Tahran’a” kitabımda yüzlerce örnekle AKP’nin 2002’de başlayarak sırayla hangi özgürlükleri yok etmeye çalıştığının dökümü var. Ve bellek tazelemek isteyen günümüzün “şaşkın entelleri” için, daha neler neler! email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) AKP ve noterinin istediği gibi KÖŞK’ÜN türbanı onaylayacağından hiç kuşku duymadığını söylüyor Naci Beştepe: “Aslından Meclis’ten geldiği gün onaylamalıydı. İran İslam devriminin 29. yıldönümü ile örtüşecek ve çok şık olacaktı. Sanki inceleniyor, ince elenip sık dokunuyor görüntüsü verildi. Oysa sonuç ilk günden belli idi. Aslını inkâr edecek hali yoktu ya. Avrupa’da dava açan sıkma başlı eşine rağmen mi reddedecekti? Ne denmişti daha köşk’e ulaştığı gün; 411 parmak kalkmış, Meclis’in yüzde 80’i kabul etmiş, kamuoyu yani tarikat, cemaat, Fetoş ve diğerleri de talep ediyor; ne yapsaydı yani; isterse onaylamasın! Sözde, MGK’de askerin görüşü alınacaktı. Basına öyle duyuruldu. Askerin görüşü alınacaksa, cevap da, yapılacak iş de belli değil miydi? Amaç askerin görüşünü almak mı, yoksa ‘Helal olsun, askerin itirazına rağmen onayladı’ dedirtmek miydi? Öncelikli amaç muhalif kamuoyunun tansiyonunu düşürmekti. 11. 11 gün bekleyerek bunu yaptı. Onay tarihi de sınır ötesi kara harekâtının başladığı güne denk getirilerek gürültü patırtı yaratmadan aradan çıkartma kurnazlığı sahneye kondu. Cumhurbaşkanı harekâtın başlama zamanını bilmiyordu diyecek saf var mıdır bilmem. Şu ana kadar işler AKP ve noterinin istediği gibi gitti. Şimdi söz yargıda. İnanıyoruz ki tarafsız Türk adaleti en doğru kararı verecek. yapılmış gibi yapılan bu değişikliğin de gündem işgal etmenin ötesinde bir işlevi olmayacaktır.” Skor Ebru Ata: “Tayyip atağı hazırladı, Bahçeli topu ortaladı, Gül vurdu gol... Laik cumhuriyet sıfır, yobazlık bir!” Gibi Akif Kökçe: “Topbaş İstanbul’u beşe bölecekmiş. Hazret kendini Bush zannediyor galiba!” Şubat 2008’in Dördüncü Haftası’nda... PERİHAN ERGUN Şubatın her gününe çarpıcı olaylarla girdik. Bunlardan sadece birkaçına değinmek istiyorum. Haftaya Sayın Başbakan’ın bağırıp çağırmaları eşliğinde, satılmış medyanın ‘köşe yazarları’ndan bazılarının türbana izin vermek niyetiyle yapılmak istenen 10’la 42’nci anayasa maddelerindeki değişikliğe sevinenlerine karşın, yıllardır tehlikenin farkında olmalarını istediğimiz liberal yazarların da başlarına taş düşmüşçesine başta 301 olmak üzere düşünce özgürlüğünü yok sayan konular dururken, yıllardır sabrettik(!) sızlanmalarıyla ortaya atılan türban konusunun karşıtlığına soyununca başbakanlarının öfke ve tehditlerine uğradılar. ??? Kış ve karın şiddetle sürdüğü 20 Şubat gecesi başlayan sınır ötesi terör operasyonu o hainleri şaşırtığı kadar, bizlerce de beklenmeyen bir olaydı. TSK’mizin başarılı olacağına inandığımız harekâtı başkumandanlık niteliğini taşıyan Türkiye Cumhurbaşkanı’nca bizlere ve tüm dünyaya övünçle belirtilmesi gerekirken, halkın gönlünü ve kafasını verdiği konudan faydalanırcasına sözde uzlaşılması dileğiyle on bir gündür beklettiği taslağı TBMM’ye gönderiverdi. Operasyonun başarısı yanında gencecik subay, astsubay ve erlerimizin şehitliklerinin giderek çoğalmaması dileğiyle başta “Vatan sağ olsun deyebilen” Türk ulusunun erdemlilik örneği olan yakınlarına sabırlar diliyorum. Ulusseverler bu duygu ve düşünceleri yaşarlarken, AKP’liler karambolle aynı günde Lozan’ı delen Azınlık Vakıfları Yasası’nı, kapsamını ve Trakya Türklerinin haklarını gözardı eden Yunanistan’ın haksız tutumlarını hatırlamaksızın yasalaştırarak AB ile ABD’nin emirlerini yerine getiriverdiler. Yetmedi; gene gece yarısı üçkâğıtçılığıyla utanmaksızın hükümetçe Haziran 2008’den başlayarak emeklilerin aylıkları IMF’nin emriyle indirilecekken milletvekillerinin maaşlarına 1500 YTL ekleyiverdiler. Bir de yolsuzlukla cezaları kesinleşmiş ve kesinleşmesi beklenenleri de af kapsamına alıverdiler. ??? Tek tesellimiz, hafta ortasında İsviçre’nin Luzern kentinde Fazıl Say’ın orkestra eşliğinde verdiği görkemli konseri oldu. Orada binlerce kişinin doldurduğu salonda dakikalarca süren alkışlarla dünyaya dehasını duyurması övüncümüz oldu. Haremde Binbir Gece adını taşıyan keman konçertosunu seslendiren Moldavyalı viyolonist yalın ayaklı Patriçya’nın beden diliyle de harikalar yaratması görülmeye değerdi. Yayınıyla bu gururu bizlere yaşatan Haber Türk TV’ye de teşekkür borcumuzdur. Terörle savaşımda şehit düştüklerini duyduğum gün kendimi tutamayarak ağlarken, bu konser de övünçle gözlerimi yaşarttı. Aymazlara sesleniyorum; kendileri dış ülkelere bin kere de gitseler, sanat elçilerimizin etkinliğinin binde birini yapamazlar, bunu bilsinler(!). ??? Hafta ortasında düşündürücü bir olayı da yıllarca toplumsal eylemlerde beraberliğimiz olan bir arkadaşımla üzülerek yaşadık. Sarıkamış’taki Allahuekber Dağları’nın kışında Ruslarla savaşmaya giden binlerce askerimizin donuşunu, tıpkı 1914 kışında Van’da da Taşnak çeteleriyle savaşmak zorunda kalan 120 on iki ile on yedi yaş çocuğunun senaryolaştırılan filmi ile öğrendik. Türk çocuğunun doğuştan vatan kahramanlığını sergileyen bu öyküsünü üzülerek belirtmeliyim ki boş kalan sinema salonunda sadece 8 kişiyle üzüntü duyarak izledik. Halkımız, özellikle de ev hanımlarımız TV’lerin reyting amacıylar yayımlanmakta olan niteliksiz, hiçbir toplumsal ve kültürel amaç taşımayan kadın programlarıyla eğitimsizliklerinin de nedenleriyle yurt sorunlarından habersizleştiriliyorlar. Aynen Fethullahçıların etkisinde yozlaşıp giderek yobazlaştıkları gibi. Dışa bağımlı ekonomisini ve eğitimini halledememiş bir toplumun ortaçağ karanlığından kurtulması ancak ve ancak Atatürk gibi bir dehanın ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmasıyla mümkündür. Bunu yapacak gücü azımsayanlara karşın yine de çoğunluktayız. Bizler de varız... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Şubat www.mumtazarikan.com SAYI: 2008/1 SATIŞ Karamürsel Sulh Hukuk Hâkimliği’nin, 25.09.2007 tarih ve 2007/160 Esas, 2007/487 Karar sayılı 3.01.2008 tarihinde kesinleşen mahkeme ilamı ile Gayrimenkulün satılarak paraya çevrilmesine, satış bedellerinin hissedarlara paylaştırılmasına karar verilmiş olmakla; 1 TAPU KAYDI: Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Sarıkum Mahallesi, mevkiinde kain, Tapunun 12 Pafta, 317 Ada, 15 Parselde kayıtlı 276.00 M2. lik taşınmaz üzerinde bulunan Bahçeli Kargir Ev ve Dükkan cinsinden taşınmaz 16.01.2007 tarihli, bilirkişi raporuna göre TOPLAM 154.476,00 YTL. 2 İMAR DURUMU: Satılmasına karar verilen gayrimenkul Karamürsel Belediye sınırları içersindedir. 3 MUHAMMEN BEDELİ: Değeri yukarıda yazılıdır. 4 ÖZELLİKLERİ: İlanda yazıldığı şekildedir. Taşınmaz imar durumu bitişik nizam 3 (ÜÇ) kattır. Taşınmazın imar yoluna isabet eden kısımlarının, yola terki yapıldıktan sonra, oluşacak parsellerin yola cephesi 6,60 metrenin altına düşmeyecek şekilde, iki parsele ifrazı mümkündür. 5 SATIŞ GÜNLERİ: Gayrimenkulün birinci satışı 04.04.2008 günü, saat 14.0014.10 arasında Yazı İşleri Müdürü odasında yapılacak, o gün sürülen pey muhammen bedelin %60’nı bulmaz veya alıcı çıkmaz ise ikinci satışın 14.04.2008 günü, aynı yer ve saatlerde yapılacağı ve en çok pey sürene ihale edilecektir. İhale bedeli satış masraflarının ve paylaştırma masraflarını karşılamak üzere mutlak surette muhammen bedelin % 40’ını geçmiş olacaktır. 6 Satışa iştirak edeceklerin, muhammen bedelin % 20’si miktarındaki teminatı nakden vermeleri veya geçerli dövizi nakden yatırmaları gerekmektedir. 7 Satış, peşin para iledir, alıcı istediğinde kanunda yazılı olduğu üzere 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. 8 Damga Resmi, Tellaliye ile, KDV. ve satış harcı alıcıya aittir. Birikmiş vergi borçları, Nispi İlam harcı ile varsa İcra ve İpotek borçları, ilgili yerlere satış bedelinden düşülerek, Memurluğumuzca yatırılacaktır. 9 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerden, intifa hakkı sahiplerinin iddialarını dayandıkları belgeler ile birlikte 15 gün içersinde, ilan tarihinden itibaren Memurluğumuza bildirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde tapu kaydı ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç tutulacaklardır. 10 Satış bedeli, hemen veya verilen sürede ödenmediği takdirde, İİK.130 md.’si gereğince ihale fesh edilir ve sonradan yapılacak ihalede doğacak fark ile kanuni faizden, birinci alıcı sorumlu tutulur ve kendisinden tahsil edilir. 11 Şartname, ilan tarihinden itibaren dairede açık olup, isteyen alıcıya masraf verildiğinde suret gönderilebilir. 12 Satışa iştirak edenler, şartnameyi görmüş ve kapsamını aynen kabul etmiş sayılırlar, daha fazla bilgi almak isteyenlerin, Satış Memurluğundaki 2008/1 Sayılı dosyaya başvurmaları, kendilerine tebligat çıkartıldığı halde, adreslerinde tebligat yapılamayan hissedarlara da tebliğ yerine geçerli olmak üzere ilan olunur. 12/02/2008 (Basın: 9479) KARAMÜRSEL SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ İZALEYİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Korkusuz, çe1 vik ve güçlü bir köpek cinsi. 2/ 2 “Bey” denilen bir 3 dişi arıyla kovandan çıkan arı top 4 luluğu... Dağke 5 çisi. 3/ Bir kumar 6 aracı... Yapma, et7 me. 4/ Ender, seyrek... “ oluban 8 eriyem / Yanam 9 hey dost deyü de1 2 3 4 5 6 7 8 9 yü” (Yunus Emre)... Ka1 K UMA N L A R lay elementinin simgesi. 2 A V İ Z E Y A S 5/ Divan edebiyatında L meyhaneye verilen ad. 6/ 3 R A M A Z A N P İ L A K İ Saz şairi... Uçurum. 7/ 4 A L R A K İ P Bir iskambil oyunu... 5 Y A T E Ş K I N Kadınların omuzlarını 6 L A L A Ç AM örtmek için kullandıkla 7 A K rı geniş atkı. 8/ Din 8 R E K T Ö R Y A adamlarının simgesi sa 9 S İ S T R E Ç yılan başlık... İskambilde koz. 9/ İzmir ve Ayvalık yöresinde çokça bulunan, lezzetli bir midye cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hayvanın derisine ya da tüyüne dokunmaktan duyulan güçlü korku. 2/ İyi huylu kimse... Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konargöçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. 3/ Yalnız iki geniş yüzü testereyle düzeltilmiş tahta... Ağ yatak. 4/ Bir toplulukta çalışan insanların her biri... Bir nota. 5/ Bir sonuca ulaşılana değin yapılan aynı eylem... İnişli yer, bayır. 6/ Kuzu sesi... Bir tür halk türküsü. 7/ Yüce, yüksek... Üç bentten oluşan Batı şiiri türü. 8/ Tokat’ın bir ilçesi... Bir cetvel türü. 9/ Şeker ve limonla içilen sıcak su... Köpük kıvamında, tuzlu ya da tatlı yiyecek. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle