06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2008 PAZAR 14 ‘ROMANIMIZA NE OLDU?’ 3 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Ünlü besteci 90. yaşında yapıtlarının seslendirildiği bir konserle anıldı SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Tarih sosu, cinsellik ve şatafat ENVER AYSEVER İstanbul’ dan Karayev geçti EGEMEN BERKÖZ SADEM Etkinlikleri Dünyada Telif Hakları’nın en özgün ve uluslararası koruyucusu olan SAGEM’in işlevleri doğrultusunda aldığı kararlar, prensipler, toplantılar, uğraşılar, müzik yaratımları, festivaller, yazışmalar ve tüm etkinlikler konusunda üyeleri ile bağlantıyı sağlayan yayının adı “La Lettre”dir. Benim de üyesi bulunduğum SAGEM’den gelen “La Lettre”in No: 68 Ocak 2008 sayısından bazı bölümleri, bu köşemizin sayın okuyucularına kısaca sunuyorum. Önsözde “2008 yılı SAGEM’in kültürel hareketleri açısından zor bir yıl olacak” deniyor. Özel sektörün kopya alışverişi, yazar hakkı ve birlikte çalışma hakları konusunda yüzde 25’lik bir durum gösteriyor. Fransız kültürü bakımından elverişsiz bir manzara var. Yazar hakkı, komşu hakları yanında verimsiz. SAGEM kaynakları kültürel bütçenin 2007 yılına göre küçülmüş. FastTrack projesi bütün dünya yazarlarının hizmetinde görülüyor. 2007 yılı SAGEM Büyük Ödülleri gelecek yıllar için geniş çapta gösterileri kapsamakta. Büyük ödüller çerçevesinde: Jazz (Caz) Patrice Caratini, Audio Görüntü Ödülü’nde Raul Sangla, Audiovisuel Ödül için Bruno Goulais. Müzikal Edisyon Büyük Ödülü için Max Amphoux. Fransız Şarkısı Büyük Ödülü için Jacques Demarny. Senfonik Müzik Büyük Ödülü için Philippe Fenelon. Dünya Müzikleri ve Çevirisi Büyük Ödülü için Kassav... Fransız müziğinin yorumu için Eddy Mitehell.. Şairlerin Büyük Ödülü için Michel Butor.. Güldürü’nün Büyük Ödülü için Alexandre Autier. SAGEM 2008 Genel Kurul Toplantısı 17 Haziran 2008’de toplanacaktır. 2008/2009 seçimleri için hazırlık toplantısı, Programlar Komisyonu, Kültür Komisyonu için hazırlıklar 31 Mart 2008’de başlayacaktır. Film Müzikleri’nin 100. yılı... Olivier Messiann’in 100. Yılı... Edith Piaf’a Anılar Günü.. SAGEM’e bağlı festivaller ve toplantılar, MİDEM Konserleri. Grenoble Caz Festivali... METRO GROUP Dünyanın uluslararası şirketleri arasında yer alan Metro Group Avrupa, Afrika, Asya kıtalarında 150 farklı ırktan 270 milyon kişiye hizmet etmektedir. 1990 yılında Türkiye’ye gelip yatırım yapan ilk yabancı perakende kuruluş olan Metro Group, Türk perakende sektörüne örnek olmuştur. Güçlü markaları ile yön veren Metro Group 2007 Eylül ayında İstanbul Ümraniye’de açtığı dünyanın ilk jeotermik alışveriş merkezi olan M 1 Meydan ile yenilikçiliğin yaşamasını kanıtlamıştır. Dünya perakende alışverişinde “yenilikçi lider” unvanını alan Metro Group geleceğin mağazası olarak, çalışmalarını artırmıştır. Metro Group, Çağdaş Yaşama Destekleme Derneği’nin girişimleri ile “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasına da destek olmuştur. Ekonomik olanaksızlıklar ve farklı nedenlerle okullara gidemeyen çocuklar Metro Group’un katkıları ile eğitim yolunda Aydınlık Türkiye için çalışmaktadırlar... İbreyi kendimize doğru yöneltirsek, ülkemizde bu tür aile kurgularından öte tarih soslu anlatıların öne çıktığını gözleyebiliriz. Ahmet Oktay’ın “Romanımıza Ne Oldu?” sorusuna yanıt ararken yaptığı saptamalar önemlidir. Eskiden toplumsallıktan beslenen romanlar, şimdilerde içinde eğlence, heyecan ve egzotik öyküler olunca ilgi çekici oluyor. Çarpık kadınerkek ilişkileri, aldatma hikâyeleri, kahramanlık serüvenleri, Osmanlı saray soylularının şatafatlı yaşamları, harem kadınları, eşcinsellik gibi konular alıcı buluyor. Eğer romanların toplumların kendiyle yüzleşmesinde önemli bir araç olduğunu düşünürsek; içinde yaşadığımız toplumun ya şizofrenik bir hal aldığından dem vurmalıyız veya beteri, okumaya düşkün kişilerin düşünsel beklentiler taşımayanlardan oluştuğunu söylemeliyiz. Çok satarlar listelerinde boy gösteren Murathan Mungan’ın ‘Yüksek Topuklar’ı sözde kadın duyarlığını ele alan, ağırlıklı olarak modern mekânlarda, alışveriş merkezlerinde geçen bir hezeyan romanıydı. Sanki söyleyecekleri vardı da, bir türlü dile gelemiyordu. Bir başka örnek, aynı dönem yayımlanan Perihan Mağden imzalı ‘İki Genç Kızın Romanı’. İki ergen kızın, biri varlıklı, diğeri yoksul ucube öykülerinden oluşan, sığ ve içeriksiz bir romandı söz konusu olan. Aralarında aşk mı, eşcinsel ilişki mi, yoksa dostluk mu olduğu belli olmayan kahramanlar; şehrin modern mekânlarında, alışveriş merkezlerinde turlayarak bir yaşam sürüyorlardı. Ortada toplumsal olana dair hiçbir şey yoktu. Ahmet Altan’ın ‘Aldatmak’ isimli romanı, daha başlığında okura ticari bir serüven vaat ediyordu… Okumuş yazmış insanların sözde trajedisi, özünde bir kadının eşini boynuzlamasından ibaret uyduruk bir kurgudan öte geçmiyordu. ‘Hayatta her şeyi yaptım, biraz da roman yazayım’ diyen varlıklı kadınların yazdığı romanlar da raflarda ön sıralarda yer aldı. Bu yılın çok satışlı Nermin Bezmen romanı ‘Sır’ bunun en güzeli örneği. Ağdalı dili, bol cinsel soslu kurgusu, salt bir fantezi dünyasını yansıtmaktan öte geçemiyor. Bir de Tuna Kiremitçi gibi “Git Kendini Sevdirmeden Önce” isimli romanlar yazanlar var. Romancılıktan ziyade sözcüklere takla attırmakla meşgul bu kişiler çok okunuyor, ama gerçek gereksinimlere yanıt verebiliyorlar mı, orası kuşkulu işte… Almanlar kendi dertlerini romanlarında buluyorlar demek. Bizde durum bu açıdan da felaket. Albert Camus’un bir türün süprüntülerden oluşan kötü örneklerinin, iyilerinin varlığını gölgelememesi arzusunu anımsayalım. …Geçen Kara Karayev’in kendisi değildi elbette, yapıtlarıydı. Çünkü Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının bu önemli bestecisi 1982’de aramızdan ayrılmıştı. Ama Karayev’in yolu İstanbul’a hiç düşmemiş de değildi. İstanbul Filarmonia’nın sürekli şefi Hakan Şensoy’un konser öncesindeki konuşmasında söylediği gibi, İstanbul Müzik Festivali’nin ilk yıllarında iki kez gelmişti kentimize Karayev. ‘Don Kişot’tan ‘Yıldırımlı Yollar’a Süit’i çaldı. Dinlediklerimiz dışında üç senfonisi, bir keman konçertosu, keman ve piyano sonatları, senfonik şiirleri, iki yaylı çalgılar dörtlüsü, süitleri, opera, bale, oratoryo ve kantatları, hatta film müzikleri olan Karayev, müzik eğitimine yedi yaşında annesiyle başlamış, Baku Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra girdiği Moskova Konservatuvarı’nda Şostakoviç’in de öğrencisi olmuş. ‘Gerçek bir düşünürdü’ 1918 doğumlu Kara Karayev’i doğumunun 90. yılında bir konserle andıkları için İstanbul Filarmonia ve Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi’ne (CKM) teşekkür etmeliyiz. Ancak bu önemli konseri yalnızca Kadıköylü müzikseverlerin değil, tüm İstanbullu müzikseverlerin izlemesini isterdik. İstanbul Filarmonia’nın konserleri de Borusan Filarmoni ve Akbank Oda Orkestrası konserleri gibi, kentimizin Avrupa yakasında da (örneğin, Cemal Reşit Rey’de ve hatta bir de Yunus Emre’de, İspirtohane’de Kara Karayev ya da Kültür Üniversitesi’nin konser salonunda) yinelenemez mi? 14 Şubat akşamı CKM’de Kara Karayev’in üç yapıtını seslendiren İstanbul Filarmonia’yı Azerbaycanlı şef Yalçın Adıgüzel yönetti. Genişletilmiş bir kadroyla sahnede yer alan orkestra, bestecinin “Leyla ile Mecnun” Senfonik Şiir’ini, “Don Kişot” Senfonik Tablolar’ını ve ana izleği Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığı olan “Yıldırımlı Yollar” balesinden 2. Tüm yapıtlarını Azerbaycan ulusal müziğinden esinlenerek besteleyen, büyük bir müzik insanı olmanın yanı sıra gerçek bir düşünür olan Karayev’in, Hakan Şensoy’un, besteci üzerine bilgi verdiği konuşmasında aktardığı şu sözleri üzerine tüm aydınlarımızın, sanatçılarımızın, müzikçilerimizin, özellikle de “Türk sanat müziği” yapan müzikçilerimizin düşünmesi gerekir kanımca: “Köhneleşmiş görenekleri ideal haline getirmek toplumları hiçbir yere ulaştırmaz. Ancak gelenekselleşmiş kültürü çağdaş öğelerle ele alabildiğiniz sürece ileri gidebilirsiniz.” ‘Kadayıflar Gecesi’ her pazar Baraka’da Kültür Servisi 60 ve 70’li yılların unutulmaya yüz tutmuş müzikleri, her pazar Beyoğlu Baraka Cafe&Bar’da meraklısıyla buluşacak. ‘Hayatı daha çekilir kılmak ve umut yıllarını yeşertmek’ amacıyla yola çıkan ‘Kadayıflar Gecesi’ tasarısı; Atomic Rootster, Krautrock, funk, Rythm’n Blues, 70’lerin disko müzikleri ve ‘psikodelik’ tınılarla bu akşamdan itibaren her pazar Beyoğlu Baraka Cafe&Bar’da. Brecker’dan, caza Türkçe yorum Kültür Servisi Almış olduğu 11 Grammy Ödülü’nün yanı sıra yapmış olduğu albümlerle de ismini ölümsüzleştiren trompetçi Randy Randy Brecker bu akşam Brecker saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda caz severlerle buluşacak. Brecker CRR Bigband eşliğinde vereceği konserde, kendi yapıtlarının yanı sıra Türk caz repertuvarı ile de dinleyenlere unutulmaz bir gece yaşatacak. (www.biletix.com / 0 216 556 98 00) ‘Kara Kaplı’ Fransız Kültür’de ? Kültür Servisi Tiyatro Yüzleşme, Jean Claude Carriere’nin yazdığı ve Musa Uzunlar’ın yönettiği “Kara Kaplı” oyununu sahneliyor. Fransız Kültür Merkezi’nde yarın ve 31031 Mart Pazartesi günleri 19.30 ‘da tiyatroseverlerle buluşacak. Oyunda Zeynep Utku, Musa Uzunlar rol alıyor. (www.tiyatroyuzlesme.com) SÜRECEK TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 82. YILI 1923 Devrimi’nin temel direği olan “Türk Medeni Kanunu, 82 yıl önce bugün TBMM’de oybirliğiyle kabul edilmişti. “Köklerini dinden alan yasaların, uygulandıkları toplumları, gökten indikleri ilkel çağlara bağlaması”na da, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nde son verildi. Ne yazık ki, 82 yıl sonra günümüzde, kaynağı dine, inanca bağlanan bir yasa ile Anayasa değişikliği yapıldı. (9 Şubat 2008) Kadına “ikinci sınıf yurttaş” görünümü veren ve bunu onaylayan kuralları içimize sindirme olanağı yoktur. Kadının ikinci sınıf yurttaşlığını, 82 yıl önce tümüyle kaldıran Türk Medeni Kanunu, 110. maddesiyle “Devrim Yasaları”mızın dördüncüsü olarak tüm Anayasalarda yer almıştır. Bugün yeni bir Anayasa yapmayı kendine görev biçen yönetimin hazırlayacakları Anayasa’da, bu Devrim Yasası’nın aynen yer almasını bütün varlığımızla izleyeceğiz. İSTANBUL KIZ LİSELİLER adına Birnur Özümert ACI KAYBIMIZ Şehit Hava Kurmay Albay Nusret ve merhume Neriman Şenkon’un kızları, Perihan Şenkon’un yeğeni; Hasret, Hançer, Hale, Hatıra, Mehmet ve Refik’in biricik ablaları; Utku, Hande, Ufuk, Müge, Tolga ve Yavuz’un sevgili teyzeleri, İ.Ü. Fen Fak. emekli öğretim üyesi, İ.K.Ü. ve Hava Harp Okulu öğretim üyesi ÜSKÜDAR 2. AİLE MAHKEMESİ’NDEN 2007/597 Davacı Seher Bektaş tarafından davalı Ayhan Bektaş aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle; Sivas İli, Akıncılar İlçesi, Balçık Köyü Cilt No: 30 Hane No: 9 BSN: 12 TC No: 50221673972’de nüfusa kayıtlı Necati ve Mehriban oğlu Suşehri05.12.1971 doğumlu davalı; Ayhan Bektaş’ın dava dilekçesinde belirtilen “Fikirtepe, Coşkunlar Sok. No: 28/2 Kadıköy/İSTANBUL” adresine dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden ve araştırma sonucu adresi tespit edilemediğinden 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. maddesi gereğince ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Duruşma günü olan 31.03.2008 günü saat 09.30’da davalının veya vekilinin duruşmada hazır bulunması, aksi takdirde yokluğunda yargılama yapılıp karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 8587 Prof. Dr. HÜLYA ŞENKON 16 Şubat 2008 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi, İ.Ü. Fen Fak./Vezneciler’de 18 Şubat 2008 Pazartesi günü (yarın) saat 10.00’da yapılacak törenin ardından Fatih Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği’ndeki aile kabristanına defnedilecektir. Kendisine Tanrı’dan rahmet, tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. AİLESİ CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle