22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2008 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI K 5 K 7 K 7 K 8 B 12 B 10 PB 11 PB 9 K 4 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 5 K 5 K 6 K 5 B 4 B 4 B 2 B 1 PB 15 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 9 PB 12 PB 6 PB 7 PB 6 PB 6 K 3 K 0 K 9 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar, Karadeniz kıyı kesimi ile Marmara’nın güney ve doğusunda karla karışık yağmur diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı batı kesimlerde 13 derece artarken, doğu kesimlerde ise 13 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB 0 K 2 PB 1 PB 6 PB 5 PB 6 PB 7 PB 3 PB 7 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB 4 PB 5 Y 13 PB 3 PB 3 PB 4 PB 13 PB 14 PB 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 5 PB 8 K 16 PB 4 K 3 PB 1 K 4 PB 15 Y 12 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ra olduğunu bu cümlelerle açığa vuruyor RTE. Gecikmiş bir itiraf. Ama RTE gerçeğini olduğu gibi yansıtıyor. “Bize inan yıllar yılı onların diline tercüman olacak siyasetçiyi bekleyen kitle” 70 milyonun içinde hangi kitle? Hesaplara ve araştırmalara göre AKP’ye destek verenlerin yüzde 5’i olan köktendinci kitle ve tarikatlar RTE’nin sözünün ettiği kitle! Bu kitle, evet, yıllar yılı yeraltında, yerüstüne tek amacın peşindeydi: Karşıdevrimin! Karşıdevrimi gerçekleştirmek için iktidara gelen parti ve lider, artık işbaşında. Karşıdevrim; Atatürk’ün ölümüyle 1938’de başladı. 1946’dan 1950’ye kadarki CHP’nin tek partili, Milli Şef’li dönemde somut biçimde uygulamalarla ilk kez gerçek yüzünü gösterdi. 1950’de Demokrat Parti iktidarında alabildiğine serpildi. Sonraki sağ iktidarlar döneminde, örneğin Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan, hatta Kenan Evren iktidarlarında gelişti ve sonunda dinci AKP iktidar oldu. Karşıdevrimin gelişme aşamasına uygulamaları, konuşmalarıyla imza atan Süleyman Demirel bugün “Millette bir karşıdevrim korkusu var” diyor. Tebrikler! Oysa, dinci kafalı RTE, 1938’den 2002’ye kadar geçen süreçte karşıdevrimin serpilip gelişmesine olanak tanıyanlar sayesinde iktidara geldi. Pişmanlığın beş para değeri yok! ??? Öfkenin bir hitabet sanatı olduğunu kabul ve ilan eden bu kafa, gerginliğin baş mimarı olduğunu itiraf etti. Laikliği anayasadaki tanımından başka biçimde anladıklarını artık çekinmeden açıklıyor. Bu gerçeği CHP Genel Sekreteri Önder Sav, “Laiklik öyle RTE’nin küçücük beynine sığmayacak kadar geniş bir kavramdır” cümlesiyle özetliyor. Sav’ın dediği gibi, “Başbakan tedavisi gayri kabil bir hastalığa tutuldu”. RTE’ye; ruhsal açıdan “bir klinik vak’a!” diye bakmak gerekiyor. “Maalesef işine geldiği zaman medyayla beraber” mi, hayır medya da RTE ile beraber oldu. RTE’yi şımartan bir dizi destekten sonra bir kısım medya da laikliği boğazlayan davranışlara karşı çıkma görevine sarıldı. Laikliği tarif ederken RTE diyor ki: “…inanç gruplarına aynı mesafede olmak, eşit mesafede olmak, onları güvence altına almaktır”... Bu da palavra. Türbanı güvence altına alırken türban takmayanlara karşı girişilen ve girişilmesi olası eylemlere karşı önlem almayı düşünmüyor. AKP’li belediyelerde “insanların yaşam şekli değişmedi” diyor ki bu, büyük bir yalan. İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde içkili yerlere müdahale, Taksim Meydanı’na büyük cami girişimi tersyüz olmasıydı, daha ileri giden dinci önlemleri uygulamaktan geri kalmayacaktı. İki bine yakın AKP’li belediye başkanından kimilerinin laikliğe karşı, gericiliğe prim veren eylemleri saymakla bitmez. Bu olayların hiçbirini anımsamamak, ancak RTE kafasına yakışır. Çırılçıplak dediği mayolu kadın resimlerini diline dolayarak, “Bu konuda yaptığımız veya yapabileceğimiz bir şey vardı da, yaptık mı? O zaman nedir bu feryat?” diye soran RTE’ye, Oktay Ekşi’nin yanıtı pekâlâ yerinde: “Biz söyleyelim” diyor ve söylüyor: “Çünkü gazetelerin birinci sayfasında veya eklerinde mayolu bir kadın fotoğrafı gördüğünüz zaman aklınızdan çok muhtemelen ‘Ya Rab! Şu güzelliğe insan hayran olmaz ne yapar’ türü sözler geçse de ‘şeytan görmüş’ gibi tepki gösteriyor ve hemen ‘ahlak zabıtası’ rolüne soyunuyorsunuz” ??? RTE’ye göre; yok çocuğu olmuyormuş da, yok hastaymış da diyerek iki, üç, dört kadını eş diye eve kapatan bir erkeğin her akşam dört kadından birini yatağında konuk etmesi sağlam bir aile, toplum ahlakı ve din açısından uygun oluyor. Bu kafa mayolu resim basan gazeteleri ahlaksızlığın kışkırtıcısı diye tanımlayabiliyor. “Önümüzdeki dönemde çok daha farklı konuma geçeceğiz” cümlesini şöyle okumak gerekiyor: “Önümüzdeki dönemde İslam yolunda yeni adımlar atarak farklı bir konuma geleceğiz!” “Sütlüce mezbahasından bugüne nasıl geldiğinin hesabını veremeyenlerden... Sahte evrak düzenlemekten, zimmetten, ihaleye fesat karıştırmaktan, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapanlardan, laikliği silmeye çalışanlardan” her şey beklenir… Ama her şey! Yine aydınlanmadı Danıştay’a ve gazetemize yönelik saldırıların tetikçisi Arslan’ın arkasındaki ‘asıl güce’ yakalanmasının üstünden 1.5 yıl geçmesine karşın ulaşılamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay ve gazetemize yönelik saldırıların da faili olan Alparslan Arslan hakkında savcılık 4 kez ağırlaştırılmış müebbet isterken mahkeme 2 kez müebbet hapis cezası verdi. Yaklaşık 1.5 yıl süren davada, Arslan yakalandığı günden bugüne değin saldırı planlarını Danıştay’ın türban yasağına ilişkin kararı nedeniyle kendisinin bireysel olarak yaptığını savundu. Davada, tetikçi Arslan’ın arkasındaki “asıl güce” ise ulaşılamadı. 17 Mayıs 2006’da Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik silahlı saldırı gerçekleştirerek 4 yüksek yargıcı yaralayan ve Mustafa Yücel Özbilgin’i öldüren avukat Arslan’ın yargılanmasına 11 Ağustos 2006’da başlandı. Yaklaşık 1.5 yıl sonunda da karar çıktı. Savcı Salim Demirci esas hakkındaki mütalaasında, Arslan’ın “Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine başka bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek, bu amaçla örgüt kurmak ve yönetmek, Özbilgin’i yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek, daire üyelerini yaptıkları kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs etmek” suçlarından 4’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti. Gazetemize 3 kez bomba atılması eyleminin de aralarında bulunduğu suçlardan da 72 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Önceki günkü karar oturumunda ise mahkeme, Arslan’ı 2 kez GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘TÜRBAN İÇİN YAPTIM’ DEDİ, DİNCİLER GÖRMEZDEN GELDİ Danıştay saldırısının hemen ardından dinci kesim Alparslan Arslan’ın dini amaçla saldırıları gerçekleştirdiğini söylemesine karşın bunu görmezden geldi. Arslan’ın “dinci mi, ulusalcı mı” olduğu tartışması yargılama aşamasında duruşma salonuna da yansıdı. Sanık Süleyman Esen’in avukatı Mehmet Ener, ulusalcı olarak nitelendirilen Muzaffer Tekin ve Tamer Ünal’ın gözaltına alınması nedeniyle soruşturmanın genişletilmesini istedi. Ancak Arslan, “Davanın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği’ne yönelik Girdap operasyonuyla, vatanseverler, ulusalcılar ve derin devletle alakası yoktur. Saldırının amacı, Allah’ın dinine, peygamberine, Müslümanlara yapılan alçakça hareketlere ceza vermektir.Yakalanmasaydım, Aydın Doğan medya grubuna, Koç grubuna, Şener Eruygur’a ve bazı bankalara saldıracaktım. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i öldürecektim. Bunlar hadlerini aşıyorlar. Rahat rahat, geniş geniş hakaret edeceklerini sanıyorlar. Onlara ‘Akıllı olsunlar’ demiyorum, ama rahat da olmasınlar” diyerek karşı çıkmıştı. Yargılama sonucunda da Arslan’ın “ulusalcı çete” olarak nitelendirilen kesimle ilişkisine dair belirleme yapılmadı. ağırlaştırılmış müebbet ve 68 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. madığına” ilişkin rapor alınması istemiyle dilekçe vermişlerdi. Mahkemece tam teşekkülü hastaneden rapor alınan Arslan’ın akıl sağlığının yerinde olduğu saptanmıştı.Arslan duruşmalardan birisinde de Fethullah Gülen’e saygı ve sevgilerini bildirerek “Onu kırdım ve üzdüysem özür diliyorum. Bu olayın Ayhan Parlak ile, Veli Küçük ile, Muzaffer Tekin ile uzaktan yakından alakası yoktur. Türkiye’de yaşayan iman etmiş insanlara film, fırıldak çevirmesinler’’demişti. dirmeye çalıştı. Vakit gazetesi, mahkumiyet kararını “Tetikçiye iki müebbet” başlığıyla görürken haberini şöyle sundu: “Ergenekoncuların bulunduğu cezaevlerinde kalmak isteyen Arslan dün yaptığı son savunmada, ‘Türkiye’de şeriatın ilan edilmesini istiyorum’ dedi. Arslan’ın İslama saldırıların yoğunlaştığı şu günlerde sarf ettiği bu sözler, Ergenekon çetesinin son hamlesi olarak değerlendirildi.” Yeni Şafak ise “Bombaların kaynağını korudu” başlığıyla haberi sürmanşetten aktardı. Zaman gazetesiyse mahkemenin herhangi bir belirlemesi olmamasına karşın “yakalandıktan sonra ulusalcı örgütlerle bağlantıları ortaya çıktığını” ileri sürerken Arslan’ın “Şeriat ilanı istiyorum” sözlerini provokatif açıklamalar olarak nitelendirdi. Namaz için kaçıyordu... Arslan, 17 Mayıs 2006’da Danıştay’a yönelik saldırının ardından yakalandığında ilk ifadesinde eylemi 2. Daire’nin türban yasağı kararı nedeniyle gerçekleştirdiğini söylemişti. 1.5 yıl süren davada Arslan, her duruşmaya gelişinde farklı bir profil sergiledi. Kimi zaman “susma hakkını” kullanan kimi zaman ise yalnızca başıyla sorulara yanıt veren Arslan, eylemi türban nedeniyle gerçekleştirdiği ifadesini ise hep korudu. Silahıysa hırsızlık yaparak aldığını söyledi. Arslan, bir duruşma sırasında cuma namazı kılmak istemiş, parmaklıklardan atlayarak kaçmaya çalışmıştı. Arslan’ın avukatı ve babası mahkemeye “akli durumunun yerinde olup ol Dinci basın çarpıtıyor Arslan’ın yakalanmasından bugüne değin saldırıları Danıştay’ın türban kararı nedeniyle yaptığını açıklamasına ve “şeriat” istemesine karşın dinci basın Arslan’ı “ulusalcı” olarak nitelendirdikleri çetelerle ilişkilen YÖK GENEL KURULU Katsayı krizi 2009’a kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – YÖK Genel Kurulu’nun, imam hatiplere katsayı engelini kaldırmak için yaptığı toplantısında uzlaşı sağlanamadı, konunun 2009ÖSS’de çözülmesine karar verildi. ÖSS’ye türbanla başvuru konusunda da değişiklik yapılmadı. YÖK Genel Kurulu, Prof. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında toplandı. Engin Ataç, Fikret Şenses ve Tunçalp Özgen’in yurtdışında bulunmaları nedeniyle katılamadığı toplantı, bir üyenin yerinin ise boş olması nedeniyle, 17 kişi ile gerçekleştirildi. Toplantının ikinci bölümüne katılan ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın, sınav takviminin aksayacağı uyarısı üzerine 2008 ÖSS Kılavuzu onaylandı. Toplantıda meslek liselilere yönelik katsayı farklılığının kaldırılması konusunda uzlaşma sağlanamadığı öğrenildi. Kuruldan yapılan açıklamada, katsayı uygulaması eleştirildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Katsayıların değiştirilmesi yerine ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda; Avrupa yükseköğretim alanındaki çağdaş ve başarılı uygulamaları da dikkate alan sivil toplum örgütlerinin ve konunun bütün ilgililerinin görüşlerine önem veren, 2009 öğretim döneminde uygulamaya konulacak biçimde yeni bir çalışmanın yapılmasına karar verilmiştir.” Gidiş o ki, 17 ya da 18 Şubat günü Kosova bağımsızlığını ilan edecek. Kosova Başbakanı Haşim Taçi, AB’den gelen cesaretlendirmelerin de etkisiyle Birleşmiş Milletler planına da karşı çıktı ve bağımsız Kosova’nın önünde hiçbir engel olmadığını vurguladı. Sırbistan Başbakanı Voyislav Koştunitsa, olası bağımsızlık ilanının ardından Kosova’daki Sırpların evlerini terk etmemelerini istedi. ABD, AB Kosova’nın yanında, Rusya Sırbistan’la birlikte hareket ediyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün düzenlediği yıllık basın toplantısındaki şu sözleri ilginçti: “Kosova’nın bağımsızlığını tanımaya hazırlanan AB ülkeleri utanç duymalı. Kuzey Kıbrıs 40 yıldır bağımsız. Niye tanımıyorsunuz? Avrupalılar, çifte standart uygulamaktan utanmıyor musunuz?” Putin’in bu sözleri biraz kızgınlık biraz da çaresizlik kokuyor! ??? Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra neler yaşanabilir? Balkanlar, 1990’lı yılların başından beri kanıyor. Son birkaç yıldır azıcık durulmuş gibiydi. Kosova’nın bağımsızlık kararıyla korkarız ki, yeni bir bölünmeparçalanma süreci başlayacak. İkinci kuşak parçalanma diyebileceğimiz bu sürecin, şu andaki egemen devletlerin içini karıştıracağını görmek için ne usta gazeteci olmaya gerek var ne de deneyimli diplomat! Kosova’nın kararı şimdiden en az 3 ülkeyi doğrudan etkileyecek: Arnavutluk, Sırbistan, Makedonya. Arnavutluk, bağımsız Kosova’yı belki de bir hafta içinde kendi topraklarına katmak için harekete geçecek. Buna karşılık BM, “ben de Kosova’nın ayrı bir yönetim olmasını istiyordum ama hazırladığım planda Kosova’nın Arnavutluk’la birleşmesine ve Makedonya’nın içini karıştırmasına karşıydım. Bu hareket ikisine de neden olabilir” diyecek! Kosova’daki 3 milyon Arnavut’un yanı sıra, Makedonya’nın Kosova sınırında da 500 binden fazla Arnavut var... Balkanlar’daki öteki etnik gruplar da Kosova’dan esinlenip soluğu ABDAB kapısında alacak: “Bize de!” ??? Türkiye ne yapacak? Putin’in yaptığı gönderme aslında Ankara’nın içten içe tarttığı ama, bir türlü tam yol haritası çizemediği durum! Kosova’yı tanıma eğilimindeki Ankara’nın bu hareketinden hemen sonra bütün dünyaya dönüp şunu demesi lazım: “Ey ahali... İşte Kosova’nın hali... Oranın bağımsızlığını tanıdınızsa, KKTC’yi de tanımanız gerekir...” Ancak bu durum, AKP hükümetinin şu anda izlemekte olduğu politikayla da tam örtüşmüyor! Konunun bir başka boyutu da şu: Kosova, sonuçta NATO operasyonu ve BM öncülüğüyle bağımsızlığa ulaşmış bir ülke olacak! Böyle bir durum daha önce yaşanmamıştı. Kosova’nın bağımsızlığından görünür gelecekte iki sonuç beklenebilir: 1 Balkanlar’da ikinci dalga... 2 Öteki coğrafyalara örnek oluşturacak bir ayrışma! ankcum?cumhuriyet.com.tr Vakıflar Yasası görüşülüyor ‘Yurtdışından bağış’aynen geçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Vakıflar Yasası’nda yapılan değişiklikle kurucuların çoğunluğu yabancı uyruklu olan vakıfların kurduğu şirketlerin mal edinmesine sınırlama getirildi. Vakıfların yurtdışından bağış ve yardım almalarını öngören madde kabul edildi. TBMM Genel Kurulu’nda, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği Vakıflar Yasası üzerindeki görüşmelere devam edildi. Yasanın en çok tartışılan vakıfların yurtdışından bağış ve yardım almasına ilişkin 25. maddesi değişiklik yapılmadan kabul edildi. Buna göre, vakıflar, amaç ve faaliyetleri doğrultusunda uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek. Vakıflar, yurtiçi ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi bağış ve yardım alabilecek. Yurtiçi veya yurtdışındaki benzer amaçlı vakıf ve derneklere ayni ve nakdi bağış ve yardımda bulunabilecek. Faizde 0.25’lik indirim ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz oranlarını çeyrek puan düşürdü. Buna göre, gecelik faiz oranı yüzde 15,25’e, borç verme faiz oranı da yüzde 19,25’e çekildi. Kurul 17 Ocak’ta yaptığı toplantıda da çeyrek puan indirime gitmişti. Toplantı öncesi eylem YÖK Genel Kurulu toplantısı öncesinde Halkın Kurtuluşu Partisi üyesi bir grup, YÖK Binası önünde protesto eylemi yaptı. Ellerinde, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın istifa etmesini isteyen dövizler taşıyan grup üyeleri, “Şeriat,ortaçağdır’’ yazılı pankart açtılar. Grup, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Özcan’ı, başlarına ABD bayrağından örtü takılmış halde gösteren fotomontajlı pankart taşıdı. (Fotoğraf: AA) Üniversitede saldırı: 18 yaralı ? Dış Haberler Servisi ABD’nin Şikago kentindeki Kuzey Illinois Üniversitesi’nde iki kişi tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırıda en az 18 kişinin yaralandığı bildirildi. Üniversite tatil edilirken öğrencilerin okula gelmemeleri için uyarıldıkları öğrenildi. Üniversite yerleşkesi Şikago’nun 65 kilometre batısında yer alıyor. Ağar ‘Susurluk’tan yargılanacak ? Baştarafı 1. Sayfada görevli, yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun ve bir milletvekilinin bir arada bulunmamaları gerekirken, aynı ortamda birlikte bulunmaları ve bu birlikteliğin Abdullah Çatlı’nın gerçek kimliği bilinerek, uzun süreli yakın ilişkiler içerisinde sürdürülmüş olması, özel kasıtla bir araya gelindiğini ve teşekkül oluşturulduğunu göstermiştir.’’ İstanbul DGM tarafından, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin, Korkut Eken ve çok sayıda polis memuru hakkında dava açıldığı anımsatıldı. Davaların açıldığı dönemde Bucak ve Ağar’ın milletvekili olmaları ve dokunulmazlıkları nedeniyle haklarında dava açılamadığı anımsatıldı. Kararda, Susurluk soruşturması kapsamında hazırlanan fezleke Sahte kredi kartı çetesi çökertildi ? MADRİD (AA) İspanya İçişleri Bakanlığı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda Avrupa ülkesinde kredi kartı sahteciliği yapan uluslararası bir çetenin çökertildiğini bildirdi. İspanya, Romanya, İtalya, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda, İngiltere ve Türkiye’de kredi kartı sahteciliği yapan çetenin, bugüne kadar 6 milyon Avro’dan fazla para dolandırdığı kaydedildi. ile Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırıldığı ve şüpheli hakkında söz konusu suçlardan daha sonra kamu davası açıldığı belirtildi. İstanbul 6 No’lu DGM’de yapılan yargılamada verilen görevsizlik kararının sanık Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olması ve Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerindeki usule tabi olarak hakkında soruşturma yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu belirtilen kararda, yargılamanın durdurulduğu belirtildi. Bağlantı tespit edildi Dairenin kararında, Ağar’ın dokunulmazlığının kalkmasının beklendiği ve dosyanın Danıştay’a gönderildiği kaydedildi. Kararda, Ağar’a isnat edilen “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek’’ suçuyla ilgili yargılanan diğer sanıklarla Ağar arasın ‘Domuz bağı’ 7 yıl sonra çözüldü ? KONYA (Cumhuriyet) Konya’da 7 yıl önce domuz bağı yöntemi ile öldürülen dolmuş şoförü Recep Özekerci’nin katili 7 yıl sonra yakalandı. Hizbullah tarafından işlenildiği sanılan cinayetin Bilal Çetin tarafından gerçekleştirildiği belirlendi. Batman’da yakalanan zanlı Konya’ya getirildi. Emniyet yetkilileri, zanlının dikkatleri başka yöne çekmek için domuz bağı kullandığını açıkladılar. da bazı bağlantılar tespit edildiği vurgulandı. Kararda, Ağar’ın, üstüne atılı “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek’’ suçunu işlediğini doğrulayacak ve hakkında kamu davasının açılmasını gerektirecek yeterli kanıt bulunduğu bildirildi. Daire Ağar’ın “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek’’ suçu yönünden yargılanmasına karar verdi. Ağar’ın vali statüsünde bulunması nedeniyle yargılamasının Yargıtay’ın ilgili dairesinde yapılmasına hükmeden daire, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat’ın ilgili maddesi gereğince karara tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içerisinde Danıştay İdari İşler Kurulu’na itiraz edilebileceğini, kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi halinde, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini kararlaştırdı. Mal edinmeye sınırlama Yasanın vakıfların şirket kurmasını düzenleyen 26. maddesinde yapılan değişiklikle yabancıların kurduğu şirketlerin mal edinmesi sınırlandırıldı. Buna göre, vakıflar gelir temin etmek amacıyla şirket kurabilecek, kurulmuş şirketlere ortak olabilecek. Elde edilen gelirler vakfın amacından başka bir amaca tahsis edilemeyecek. Kurucuların çoğunluğu yabancı uyruklu olan vakıfların kurduğu yahut paylarının yarıdan fazlasının bu nevi vakıfların sahip olduğu şirketlerin mal edinmeleri hakkında Tapu Yasası’nın 35. maddesi hükümleri uygulanacak. Söz konusu maddeye göre, yabancıların Türkiye’de edinebileceği malların toplam yüzölçümü 2.5 hektarı geçemiyor. Bakanlar Kurulu, bu miktarı 30 hektara kadar arttırabiliyor. Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 1974 yılında Yargıtay’ın kararı üzerine azınlık vakıflarının 114 taşınmazının Hazine, 28’inin de Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini belirterek, yasayla bu taşınmazların vakıflarına geri verileceğini bildirdi. Eşme’nin yerine Özgenç seçildi Toplantıda İsa Eşme’den boşalan YÖK başkan vekilliğine AKP’nin kurula atadığı üyelerden İzzet Özgenç oyçokluğuyla seçildi. Özgenç, yürürlükte bulunan TCY’nin hazırlanmasında aktif rol alarak, “zina yapanlara hapis cezası verilmesini” önermiş, bu önerisi kamuoyunda sert eleştiriler almış ve tartışılmıştı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle