08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2008 CUMA 15 ŞUBAT 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 10 arşamba akşamı Ankara’da ilginç bir Ç “uğurlama” ve “karşılama” vardı. Aralarında, önemli bir bölümü ilk kez “büyükelçiliğe” yükselenler de olmak üzere, yurtdışında yeni görevlere atanan otuzu aşkın Türk diplomatı uğurlandı. Yemekli toplantıyı, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) düzenlemişti. İlk anda,“müteahhitler” ile “büyükelçiler” arasında ne alıp veriliyor ki gibilerden bir soru akla gelebilir. Türk müteahhitlerinin çeşitli ülkelerde iş yaptıklarını az çok biliyordum, ama ne denli önemli iş yaptıklarını TMB Başkanı M. Erdal Eren’in konuşmasından sonra öğrendim. Son 56 yılda Türk müteahhitlerinin yurtdışı iş hacminin önemli gelişme gösterdiğini söyleyen Eren, bir bilim heyetinin hazırladığı bir araştırmadan şu cümleyi aktardı: “Dünyada kişi başına ulusal geliri Türkiye kadar olan hiçbir ülkede rekabet gücü Türk inşaat sektörününki kadar yüksek bir inşaat sektörü yoktur.” Sonra yaptığım bir araştırmada şu rakamlar Eren’i doğruladı: 2002: 1.7 milyar dolar 2003: 3.5 milyar dolar 2004: 6.5 milyar dolar 2005: 9.8 milyar dolar 2006: 15.9 milyar dolar 2007: 19.5 milyar dolar 2008: (Hedef) 25 milyar dolar Türkiye’de 20 bin kadar DIŞ HABERLER KAVŞAK ÖZGEN ACAR la başa geçmişti. Onu, Rusya 3.6, Katar 1.9, Türkmenistan 1.6, Kazakistan 1.1 milyar dolarla izliyordu. Bu açılımda Türk büyükelçilerine önemli görevler düşüyordu. Artık, “monşer” elçiler gitmiş Türk işadamlarına pazar arayan diplomatlar gelmişti. Eren, başta Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ertuğrul Apakan olmak üzere elçilerin desteklerine şöyle teşekkür etti: “Kapılarınız bizlere açık olduğu sürece, yolumuzdaki engelleri kaldırdığınız, sorunlarımıza çözüm ürettiğiniz sürece, dünya devleriyle girdiğimiz yarışları kazanmayı sürdüreceğiz. Ekonomik, ticari ve teknik başarımlarımızla uluslararası siyasal ilişkilerde sizleri daha güçlü kılmak için var gücümüzle çalışacağız.” Yabancı diplomatların kıskanç bakışları altında, toplantının çıkışında, ağırlıkları 5 kiloyu aşan çantalar içinde yeni elçilere, gidecekleri ülkelerde karşılaştıkları sorunlar, oralardaki yatırımlar, geleceğin ihalelerini içeren yüklü dosyalar verildi. Apakan’ın çantaları daha ağırdı, çünkü her elçinin dosyalarının birer kopyası ona da verilmişti. Diplomasi artık “laf üretmek” değil “dolarları çoğaltmak”tı. TMB, büyükelçileri Ankara’da uğurlarken gidecekleri ülkede sorunlarla “karşılamaya” şimdiden hazırlanıyordu. dishab?cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER Hizbullah komutanı Mugniye toprağa verilirken, Batı yanlısı siyasetçi Hariri anıldı dishab?cumhuriyet.com.tr 11 EROL MANİSALI Türk Müteahhitleri Dünyada Üçüncü 1. Petrol fiyatındaki artımüteahhit vardı, ancak 140’ı şın zenginleştirdiği ülkelerbirliğe üyeydi. Üyelerden le yakın ilişkiler kurulması, 20’si 2006’da, 22’si 2007’de 2. Türkiye’de 2001 budünyanın en büyük 225 münalımı nedeniyle ülke içinteahhitlik firma sıralamasıde iş yapamayan müteahna girmeyi başarmıştı. hitlerin gözlerini yurtdışına Eren’e göre Türkiye, müteçevirmeleri, ahhitlik hizmetlerinde ABD 3. 19902000 yılları arave Çin’den sonra 3. sırasında yurtiçinde yabancıdaydı. Bu başarıda, “binlarla ortak işler yapan Türk lerce kişinin birikimi, ememüteahhitlerinin, ği, yaratıcılığı ve alın uluslararası koşullateri” vardı, “düşük fira uygun üretim, proyat, hizmet kalitesi, je ve sözleşme yöneteknoloji kullanımı ve timinde deneyim kaverimliliğin yarattığı zanmaları. yüksek rekabet güSon yıllarda Türk cü” etkili olmuştu. Türk müteahhitlemüteahhitleri 68 ülri önce petrol zengikede “pazarlarını çeni ülkelerde “küçük şitlendirmekle” kalölçekli ve emek yomamış, “yeni uzM. Erdal ğun projeler” almışmanlık alanlarında” Eren lardı. Şimdilerde ise ün kazanmışlardı. “daha az sayıda, ancak yük19722007 arasında iş hacsek katma değerli büyük mi Bağımsız Devletler Topölçekli işleri” başarıyla sürluluğu (BDT) ülkelerinde dürüyorlardı. Geçen yıl iş yüzde 46, Afrika’da 22, Oralanlarının yüzde 44.3’ü bitadoğu 21.7 oranında dana, 25.9’u ulaşım ağırlıklı ğılırken BDT yine önde idi, işlerdi. Bunların alt dalları Ortadoğu’da gerileme varhavaalanı yüzde 14.7, tidı, ancak Afrika’nın payı caret merkezi 14.2, konut yüzde 15’ten 29.7’ye çı13.1, yolköprütünel 9.2 karak ikiye katlanmıştı. oranında idi. TMB’ye göre 20005 yılları arasında dubaşarının temelinde üç neraklama yaşanan Libya, den yatıyordu: geçen yıl 4.9 milyar dolar Putin’in KKTC çıkışı Beyrut suikastlardan bıktı K Dış Haberler Servisi Kosova’nın bağımsızlığı için geri sayım sürerken, bağımsızlık kararına karşı çıkan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa ülkelerini KKTC ile Kosova’ya yaklaşımları konusunda çifte standart uygulamakla suçladı. Kremlin’de dün düzenlediği yıllık basın toplantısında, Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanını tanımanın “ahlaka aykırı ve yasadışı” olacağını kaydeden Putin, bölgenin bağımsızlığını tanımayı planlayan Avrupa ülkelerinin, bu çifte standarttan “utanç duymaları” gerektiğini söyledi. Putin, “Kimseyi gücendirecek bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Kuzey Kıbrıs aslında 40 yıldır bağımsız. Niye tanımıyorsunuz?” diye konuştu. BIÇAK SIRTI ‘AB Süreci’ Üzerinden Türban “Türkiye AB’nin kapısındayken bunlar yapılır mı?” “AB sürecindeki Türkiye’de bizi olumsuz etkiler.” Bu tür açıklamalar “Türban’’ meselesi dolayısıyla iyice arttı. Önceki yıllarda başka nedenlerle de sıkça duyduk. Ancak türban bağlamında işin çok ilginç bir yönü var. Karşıt görüşleri savunanların birçoğu aynı şeyi söylüyorlar: “AB kapısında bu yapılır mı?” Türbana karşı çıkanlar, “AB kapısında kafalar bağlanır mı” diyerek tepki gösteriyorlar. Onlara göre “Türkiye uygar bir dünyaya girerken, kafaların İslami bir simge olarak bağlanması yanlıştır”… Türbanı savunanlar ise “Bu, bireyin dini özgürlüğüdür, AB kapısındaki Türkiye, özgürlükleri kısıtlamamalıdır” görüşündeler. Bu iki karşıt çevrenin, “samimi olarak” bu düşüncede olduklarını varsaysak bile şu öngörülerden hareket ettiklerini kabul etmek durumundayız; 1) AB kapısındaki (aday ülke) Türkiye için Brüksel ile ilişkiler normal seyrinde gidiyor. AB bir süre sonra Türkiye’yi, hiçbir ayrıcalık yapmadan tam üye yapacak. Türbanın takılması (veya yasaklanması) bu normal gidişi bozar. 2) AB’nin Türkiye üzerinde “Kürdistan projesi” bulunmuyor; Ermenistan projesi yok. Fener Patrikhanesi’nde Lozan’ın koşullarını kabul ediyor, hiçbir sorun yaşanmıyor. Dicle ve Fırat konusunda bir dayatması yok. AB Türkiye’yi, “kesinlikle” federasyona götürmek istemiyor. Cumhuriyet’in değerlerine ve Atatürk ilkelerine saygılı… Oysa AB ile ilişkiler bir cehennem kapısı niteliğinde. Lozan’ın altı, ite kaka Brüksel ve içimizdeki ortakları tarafından oyulmakta. Hal böyle iken türbana karşı çıkan taraf, “AB içinde aydınlanacak Türkiye’yi karartıyorsunuz” derken türbancı cephe, “Türkiye AB’ye girerken özgürlükleri kısıtlıyorsunuz” kelamını ediyor. Türbancıları anlayabiliyorum; söylediklerinin doğru olmadığını bilseler de; kafaları kapatmanın Türkiye’yi ‘ortaçağ’a götüreceğini düşünseler de “AB’yi kullanmakta haklılar”. Ne de olsa, AKP de AB’yi arkasına almış, onu kullanıyor. Türkiye’yi türbanlamak için AB ideal bir kaldıraç durumuna sokulmuş. duğunu söyleyen çok geniş bir cephe var. Bu cephenin bir kısmı, “Türbana karşı çıkarken, AB için bunlar olmamalıdır” diyorlar. Oysa, ABD ve AB yüzünden bütün bunlar başımıza geldi demeleri gerekirdi. AKP’yi getirenler onlar, Cumhuriyet’in yerine ılımlı İslamı getirmek isteyenler yine onlar. Liberallerin bir bölümü türbana karşılar. Onlar da AB’yi gerekçe gösteriyorlar. Türbancı AKP’den hiçbir farkları kalmıyor.. onlar da takıyye yapıyorlar. Esas niyetleri Batı kapitalizminin Türkiye’de egemen kılınması ve bütün işlerin piyasaya devri. Beraberinde BOP’nin kabulü. Kimi sosyal demokratlar da “AKP kapısını” kullanıyorlar. TürkiyeAB ilişkilerindeki fiili gidişi göremeyecek ve imzalanan anlaşmaların içeriğini okuyup da anlayamayacak kadar geri olduklarına inanmıyorsak, bunların da takıyye yaptıklarını kabul etmek zorundayız. Neyin takıyyesi: “Türkiye’deki oligarşiye, örtülü desteğin gizlenmesi …” Milliyetçiler (ve MHP) içinde de “AB süreci masalını” kullananlara rastladım. Bunlar, hiç kuşkunuz olmasın, “Türk değilse bile, Amerikan milliyetçisi olmak durumundalar”. Bir de DTP’liler var tabii. Onlar AB ve ABD konusunda kaderlerini onlarla bütünleştirmişler. En açık onlar oynuyorlar; Biz Ankara’yı değil Brüksel’i tercih ederiz demeye getirdikleri için, AB kapısında olmak onlar için cehennem değil. DTP; AB ve ABD’nin Türkiye planlarının bir parçası haline gelmiş. “AB yolunda türbana destek” diyerek hem Brüksel hem de AKP ile paslaşmış oluyorlar. osova’yı tanımayı planlayan ülkelerin çifte standarttan ‘utanç duymaları’ gerektiğini söyleyen Rusya Devlet Başkanı, ‘Kuzey Kıbrıs 40 yıldır bağımsız, niye tanımıyorsunuz’ diye sordu. ALMANYA YANGINI Toprak bütünlüğünün uluslararası yasalarca güvenceye alınmış olduğunu belirten Putin, Gürcistan’dan bağımsızlığını isteyen Abhazya ve Güney Osetya ile Moldova’daki ayrılıkçı bölgeleri örnek gösterdi ve “Burada bir ayrıcalık yok ve bunu herkes gayet iyi anlıyor” dedi. 2 Mart’ta yapılacak devlet başkanlığı seçimine gözlemci göndermeyi reddeden Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nı da (AGİT) eleştiren Putin, AGİT üyesi olarak sorumluluklarını yerine getirdiklerini, ancak teşkilat içindeki bazı grupların Rusya’ya nasıl davranması gerektiğini öğretmeye çalıştığını söyledi. “Bırakın karılarına lahana çorbası yapmayı öğretsinler” diyen Putin, baskılara boyun eğmeyeceklerini kaydetti. Putin ayrıca, devlet başkanlığı seçimlerinin ardından başbakanlık görevini üstlenmeye hazır olduğunu ifade ederek, “ikinci adam” olmanın kendisine yeterince güç sağlayacağını, “nitekim güce bağımlı olmadığını” söyledi. Sırbistan Başbakanı Voyislav Koştunitsa, Kosova’nın bağımsızlığının BM’nin kuruluşundan beri gerçekleşecek “ilk yasal suç” olacağını belirtti. S Savcı: Bir şüphelinin eşkâli belirlendi Haber Merkezi Almanya’da 9 Türk’ün hayatını kaybettiği faciayla ilgili açıklama yapan Alman savcı bir şüphelinin eşkâlinin belirlendiğini ve kundaklama ihtimalinin hâlâ devam ettiğini söyledi. 80 kişilik bir komisyonla çalışmaların devam ettiğini kaydeden Alman savcı, şu ana kadar 81 ipucuna ulaştıklarını ve bunlardan 23’ü üzerinde yoğunlaştıklarını vurguladı. Kazada yaralanan kişi ve ailelerin ifadelerine henüz başvurma imkânı bulamadıklarını belirten Alman savcı, çalışmaları ne zaman sonlandırabilecekleri yönünde bir tarih veremeyeceklerini dile getirdi. Alman savcı küçük kızların verecekleri bilgiler doğrultusunda olay yerinden kaçtığı iddia edilen kişinin fantom resmini çizdirebileceklerini söyledi. Savcı, “Ancak fantom fotoğrafları çizdirmemiz, yangının kundaklama olduğu anlamına gelmez” dedi. uriye’de uğradığı bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’a bağlı “Cihad Konseyi” adlı gizli askeri örgütün başkanı Mugniye’nin Beyrut’taki cenaze törenine yüzbinler katıldı. Aynı saatlerde, Hariri’yi anma gösterileri düzenleyen hükümet yandaşları da Hizbullah’a taziye mesajları gönderdi. Emekli askerler Barak’ı uyardı ? Dış Haberler Servisi İsrail’de bir grup emekli general, Filistinlilere yönelik seyahat kısıtlamalarının İsrail’e karşı düşmanlık duygularını beslediğini ve barış sürecine zarar verdiğini belirterek Batı Şeria bölgesindeki barikatların ve kontrol noktalarının kaldırılması amacıyla kampanya başlattı. İsrail ordusundan emekli 12 eski komutan, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’a gönderdikleri mektupta, Batı Şeria’daki askeri kontrol noktalarının yaklaşık 2 milyon Filistinlinin hayatını ciddi bir biçimde zorlaştırdığını ve Filistin ekonomisine büyük zarar verdiğini belirtti. Mektupta imzası bulunan, orduda Filistin sorunlarıyla ilgili idarenin eski Başkanı İlan Paz, İsrail radyosuna yaptığı açıklamada, “Tünelin sonunda bir ışık göremeyen, ekonomilerini geliştiremeyen ve bir yerden diğerine gidemeyen Filistin halkının çaresizliğinin verdiği zararı anlamanız gerekiyor. Bu, terörü yaratan koşulların ortaya çıkmasına yol açıyor” dedi. Dış Haberler Servisi Lübnan’daki Şii örgütü Hizbullah’ın başkomutanı İmad Mugniye’nin Şam’da uğradığı suikastla öldürülmesi, Batı yanlısı hükümet dahil, ülkedeki her kesim tarafından kınanırken, “Lübnan üzerinde oynanan oyunların boşa çıkarılması” yönünde çağrılar yapıldı. Mugniye’nin Güney Beyrut’taki cenaze törenine Hizbullah’ın çağrısıyla yüzbinlerce kişi katıldı. Birkaç kilometre uzaktaki Şehitler Meydanı bölgesinde de eski Başbakan ve işadamı Refik Hariri’nin 3 yıl önce suikastla öldürülmesi nedeniyle düzenlenen anmaya hükümet yanlısı binlerce kişi katıldı. apu ve Kadastro Genel T Müdürü Zeki Adlı “Ev Rüşvet mi Bahşiş mi? alan mutlu vatandaş üç beş kuruş bahşiş bırakıyor. Rüşvet değil bahşiş alınıyor” dedi. Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak “Bahşişle rüşveti karıştırmamak gerekir” diyerek arka çıktı, tepkiler gelince kıvırdı. Bazı örnekler verelim, “rüşvet” mi “bahşiş” mi olduğuna sizler karar verin. İşadamı Remzi Gür, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarına “burs” verdi? Bu “bahşiş” mi? Gür, hızını alamayıp CHP milletvekili Mehmet Yıldırım’a “Sen akıllı adamsın. Senin oyunu bekliyoruz. Maddi manevi ne gerekirse yaparız” demiş. Gür, yargılandığı Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “telefon ettiğini, ancak rüşvet önermediğini” söylemiş. Erdoğan’ın çocuklarının burs babası Gür, Yıldırım’a herhalde “bahşiş” önermiş olmalı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay açıkladı. AKP’nin iktidarda olduğu 20032007 yılları arasında ihtiyaç sahibi ailelere 5.8 milyon ton kömür dağıtılmış, bahşişin bedeli yaklaşık 1 milyar YTL Hazine’den karşılanmış. Yani AKP , başkalarının vergileriyle, başkalarının oyuncakları ile “iktidar” olup gerdeğe girmiş. Zaman gazetesi her gün 700 bin gazeteyi bedava dağıtıyor. Bu bahşişin maddi kaynağı nedir diye soran Maliye adında bir bakanlık yok. Bakan, oğullarının mısır bahşişiyle meşgul olmalı. Borç batağındaki Ankara Büyükşehir Belediyesi her gün üç bin aileye 5 koliden oluşan 60 kiloluk gıda ve temizlik malzemesini “bahşiş” olarak dağıtıyor. Etimesgut Belediyesi de 20 bin aileye eve teslim yardımın yanı sıra bazı kişilere “evde sürpriz doğum günü partileri” düzenliyor. Yerel seçim öncesinde bu bahşiş mi? Araplar “bahşiş” işini iyi bilirler... Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız Suudi Arabistan Kralı Ankara’ya geldiğinde otelinde ayağına giderek hizmet vermişlerdi. Kralın da onlara, “asgari ücretin on katını aşmaması gereken” hediyeler yerine, çok değerli hediyeler verdiği yazılıp çizilmişti. Acaba ne gibi hizmetler karşılığında Suudi Kralı bu bahşişleri verdi? Nasrallah: Açık savaş olsun Cenazeye katılanlara videokonferans sistemi aracılığıyla seslenen Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Mugniye’nin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu İsrail’e “savaş” ilan etti. “Siyonistler, eğer böyle bir açık savaş istiyorsanız, işte bütün dünya dinlesin: Peki, açık savaş olsun. İmad Mugniye’nin kanı Yahudi devletinin ortadan kaldırılışına katkı sağlayacaktır” dedi. Senato’dan CIA’ya sınırlama Afganistan’da ülkeyi etkisi altına alan son “40 yılın en şiddetli soğuğu” nedeniyle halk, yerel ve uluslararası yardım kuruluşlarının yiyecek ve eşya dağıtımına akın ediyor. Başkent Kâbil’de dün yapılan battaniye dağıtımı büyük izdihama neden oldu. Afganistan Ulusal Afet Yönetim Komisyonu verilerine göre soğuk hava ve çığ nedeniyle en az 654 kişinin hayatını kaybettiği, 100 binden fazla hayvanın da telef olduğu belirtiliyor. (Fotoğraf: AP) Viyana’da Türklerin oturduğu iki binada yangın Bu arada dün Avusturya’nın başkenti Viyana’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı onuncu bölgede bulunan Knöll sokağında iki binada birden yangın çıktı. Yedisi çocuk on kişinin hastaneye kaldırıldığı yangında Viyana itfaiyesinin erken müdahalesi ve binanın taş yapı olması, olası bir faciayı önledi. 600’ü aşkın kişi soğuktan öldü ? Dış Haberler Servisi ABD Senatosu, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü’nün (CIA) “işkence” eleştirilerine neden olan “sert sorgu yöntemlerini” kullanmasını yasaklayan bir kararı kabul etti. Demokratların çoğunlukta olduğu Senato’da 45’e karşı 51 oyla kabul edilen karar, Amerikan ordu talimnamesinde belirtilen 19 sorgu yönteminin kullanılmasına yasak getiriyor. Mutteki cenaze töreninde Cenaze törenine Lübnan Dışişleri Bakanı Fevzi Salluh, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Lübnan ordusundan üst düzey bir heyet, Filistinli örgütlerin sözcüleri, Hizbullah liderliğindeki muhalefet içinde yer alan Emel örgütü, Lübnan Komünist Partisi ve bazı Hıristiyan gruplardan temsilciler katılırken, parlamentodaki Batı yanlısı çoğunluğun lideri Saad Hariri ve Başbakan Fuad Sinyora’nın da Nasrallah’a taziye mesajı göndermesi dikkat çekti. Hariri, Mugniye’ye yönelik suikastın, 3 yıl önce babasının öldürülmesi gibi ülkenin karşılaştığı yeni bir zorluk olduğunu belirterek “Lübnan halkı böyle zorluklar karşısında birleşmelidir” dedi. Lübnanlı Sünni Müslümanların müftüsü Muhammed Reşid Kabbani de suikastı kınayarak birlik çağrısı yaptı. Lübnan’ın son Devlet Başkanı Emil Lahud ise “Bu cinayet İsrail’in 2006’da Lübnan’da aldığı yenilgiye tepkisidir” diyerek, suikastın İsrail’e karşı direnişi güçlendireceğini kaydetti. Es Sefir gazetesi, Hasan Nasrallah’ın, Hizbullah’ın yan kuruluşu olan “Cihad Konseyi” adlı gizli askeri örgütün başına yeni bir atama yaptığını yazdı. ‘AB süreci’ neyin süreci? “Türbanın AB süreci” meselesi yalnız dinciler tarafından değil, Türkiye’yi Batı’ya tek yanlı bağlamak isteyen liberaller ve kimi sağcılar tarafından; Türkiye’de mevcut oligarşinin sürmesini isteyen kimi sosyal demokratlar ve gardrop Atatürkçüleri eliyle de bol bol kullanılmaktadır. Bu “istismar” en az türban kadar tehlikelidir,12 Mart 1971’den itibaren sıkça kullanıldı ve son 30 yılda şu sonuçları doğurdu; Türkiye’de sosyal devlet çökertildi. Yerini tarikatlar, cemaatler ve büyük sermaye almaya başladı. Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet’in değerleri tasfiye ediliyor. Sorunun bir ucunda içimizdeki oligarşi, diğer ucunda ABD ve AB’nin dayattığı BOP var. Türkiye, içindeki oligarşiyi tasfiye ederek gerçek demokrasiyi sağlamak zorundadır. Kafalar, “Nasıl olacak” sorusunda karışıktır… Kafamızı netleştirmeye ve Türkiye’deki tehlikeyi tanımaya, “önce kendimizden başlayarak, onu bulup, ortadan kaldırmak zorundayız”… www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Türban karşıtlarının çelişkileri… Ama türbana karşı çıkanların bunu “kullanma” olanağının bulunmaması gerekir. Uygar ve demokratik Türkiye’de “Kadının kafasının kapanması bizi ortaçağa götürür”. “Bu Atatürk devrimlerini ortadan kaldırmak demektir, onun için kesinlikle kabul edilemez” gibi değerlendirmeleri anlayabilirim. Ama kalkıp, “AB kapısındaki Türkiye’de türban olmaz” demek, “Türbanı şemsiye yaparak AB’nin cehennem kapısını örtmek anlamına gelmez mi”?.. AB’nin Lozan ve Atatürk devrimlerini tasfiye girişimlerini unutturmak sayılmaz mı? Türbana üniversite ve kamusal alanda karşı ol Hariri’nin mezarını ziyaret eden Batı yanlısı gruplar ile Hizbullah liderliğindeki muhalefet arasında çatışmalar yaşanmaması için 8 bin asker barikatlar kurdu, mağazalar kepenk indirdi, Sevgililer Günü kutlamaları iptal edildi. (Fotoğraflar: AP /AFP) CUMHURİYET 1011 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle