07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2008 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Şehir Tiyatroları’ndan 2008 İstanbul Festivali’ne: Sorunlar, zorluklar... AYNA ADNAN BİNYAZAR Dereden tepeden ve tiyatrodan ugün, “dereden tepeden” yazmak geliyor içimden. Garip bir umutsuzluk içindeyim, karamsarım. Böyle zamanlarda geleceğe değil de geçmişe dönerim nedense. Sararmış notların, resimlerin, mektupların arasında dolaşırım. Elimde Tunç Yalman’dan el yazısı tutulmuş notlar... “Hepimizin Hocası Muhsin Ertuğrul.” 1964’te Rumeli Hisarı’nda “Coriolanus” oynanırken Muhsin Hoca’nın gözüne çarpanlar, eleştiriler, öneriler. Aslında, geleceğe belgeler bunlar. İşte birkaç örnek: “Temsilin başlamasına kadar yüksek sesle bir panayır çığırtkanı ‘Tek numaralar burda, tek numaralar burda!’ diye bağırıyoronun yerine biri arenanın başında durup bilet numarasını sorsa... daha iyi olmaz mı, biraz daha ciddi, biraz daha kibar olmaz mı?” Aynı geceden bir başka not: “Senato sahnesinin halısı serilirken Özdemir’in ayağıyla tekme vururcasına bezi düzeltmesi çok yakışıksız kaçıyor ve başlayacak meclisin şerefini bir paralık ediyor. O sahne ihtimamla ve saygıyla oynanmalı ki senatonun kudretine inanalım.” “Üçüncü sahnede hanımların girişi çabuk olacaktı, yine ağırlaştıkça ağırlaşmış.” “Doğan Bavli’nin Erdem ve Siyasal Kimlik Cumhurbaşkanı Gül, yalnızca yurttaş Gül değil artık, AKP’nin ikinci adamı da değil; Cumhurbaşkanı’dır. Halkımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi sayılan laikliğin güvencesi olmasını bekliyor ondan! Bu, ona yakıştırılan “Çankaya Noteri” adlandırmasını da geçersiz kılacaktır. Bir yöneticinin erdemi eylemine yansımalıdır. Anayasayla bağdaşmayan beklentiler karşısında adaletini gösterme fırsatı her zaman bir yöneticinin eline geçmez. Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye’yi selamete çıkarma yönünde vereceği bir karar, onun, yeminine bağlılığının da göstergesi sayılacaktır. Bu durumda kimse ona, “partisinin cumhurbaşkanı” gözüyle bakmayacaktır. ??? Ülke bilgiyle yönetilir; inatla, saldırganlıkla değil! Bilim adamı konuştu; “Sen kimsin?” diye üzerine yüründü. Ülkemizin ilk üniversitesinin rektörü tehlikenin boyutlarını belirtti; sırtına siyaset hırkasını geçirince kimlik değişimine uğrayan, hem de anayasa hukuku profesörü olan bir bilim adamınca, “Amuda kalkma!” diye azarlandı. Oysa bilim, erdem aşılar kişiye, saldırganlık değil! Rektörler, erdemli olmanın örneğini vererek bu ilkel nitelemelerin sahiplerini yanıtlama gereğini bile duymadılar. Erdem, kişinin cevherini gösterir. Cumhurbaşkanı şimdi ‘sırat’tan da ince bir çizginin üzerindedir; cevherini gösterirse Türkiye’nin geleceği selamete erecektir. ??? Gerçekleşmeyeceğini bile bile, bir özlemimi dile getirmek istiyorum. Ülkenin siyasal kaosa sürüklendiği şu günlerde, Cumhurbaşkanı, türbanlı eşini karşısına almalı, ondan, Cumhuriyetimizin “ilelebet payidar” kalması uğruna yarım metrekarelik bir bez parçasını başından kaldırıp atmasını, ulusunun karşısına Atatürk Türkiye’sinin çağdaş kadını olarak çıkmasını istemelidir. Türk insanının yüksek varlığına, yeryüzü cenneti ülkemize bu daha uygun düşmez mi?.. ??? Pascal’ın, “Akıl veren çoktur, akıl yoktur” özdeyişini düşünselliğin ilkesi sayan bir kişi olarak, Cumhurbaşkanı’na akıl verme ölçüsüzlüğüne düşmeyeceğim açıktır. Dostoyevski’nin, bu söz üzerine “Suç ve Ceza” gibi dev bir roman kondurduğunu da biliyorum. Yaşar Kemal’in, “En büyük zekâ halkın zekâsıdır” uyarısı, kırk yıldır belleğime çakılı kalmıştır. Üç beş çuval zahireye, yarım ton kömüre kanan halkın değil ama; alnının teriyle çalışıp düşüncesini özgür kılmış halkın zekâsı... ??? Son altmış yılda neler yaşanmadı Türkiyemizde... Başbakanlar, bakanlar mı asılmadı?.. Darağacında fidanlar mı sallandırılmadı?.. Binlerce yurt evladı mı öldürülmedi?.. Dünya tarihi göstermiştir ki, siyaset meydanlarında boynuna ip geçirilen çok kişi, kötü yöneticilerin yanlış politikalarının kurbanıdır. Bir muhalefet lideri düşünün; yirmi birinci yüzyılın başlarında, idam cezasının Türk Ceza Yasası’ndan kaldırılmasına karşın kürsüye çıkıp, başbakanın önüne ip atabiliyor; altı ay geçmeden de onun arkasında kör teker gibi yalpalayabiliyor!.. Bu ortamda Cumhurbaşkanı’na düşen, kendine şu soruları yönelterek vicdanının sesiyle hesaplaşmaktır: Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşundan seksen beş yıl sonra kızlarımız türbanlı türbansız diye mi ayrılmalıydı?.. Borç batağında mı boğulmalıydı?.. Kalbi dolara göre mi atmalıydı?.. [email protected] B ? “Bir tiyatro istiyorum... Ben bir tiyatro istiyorum. Bir tiyatro binası lazım; bu İstanbul şehrine her şeyden evvel tiyatro binası lazım. ” jestlerinde ‘gösterme’ işareti olarak kullandığı tek parmak, ucu aşağıya dönük olunca bir gagayı hatırlattığı için ‘jest’ görevini yerine getirmiyor, sözleri süsleyeceği ve kuvvetlendireceği yerde zayıflatıyor. Aman o parmağa dikkat.” Ve “Netice: Genel olarak az kayma olmuş. Bütün arkadaşları başarılarından dolayı candan tebrik ederim. Olumlu bir çalışma çıktı ortaya.” Kaç yıl oldu, Rumeli Hisarı’nda klasikler oynanmıyor artık. Şehir Tiyatroları keşke bu geleneği yeniden başlatabilse ama, Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’nın önünde çözülmesi gereken o kadar çok sorun var ki... Tiyatronun özerk bir yasaya kavuşturulması, genel bütçeye geçmiş olmanın yarattığı inanılmaz problemler, buna bağlı olarak ihaleyle sanatçı alımının neden olduğu olumsuz tepkiler ve de yeniden elinde kazma, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne indirmek için bekleyenler... Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi dedim de, bu yıl İstanbul Tiyatro Festivali de mekânlarla bir anlamda köşe kapmaca oynuyor, daha doğrusu mekânlarla değil, gelecek olan konuklarla. Derdimizi anlatmak, anlatabilmek zor. Bizler içinde yaşadığımız ortam nedeniyle birbirimizin dilinden anlıyoruz ama, dün İstanbul’a davet edilen bir topluluğa, bugün “Pardon, sizi hayatımızdan çıkardık çünkü mekân sorunu var” demek ne derece inandırıcıdır bilemiyorum. Bırakın Festivali, tiyatro sanatına saygı önemli. AKM bağlamında bu saygı gösterildi. Onarım için sezon sonuna kadar bekleme kararı alındı. Bu arada, Festivalin haziran ayına taşan oyunlarında tabii ki açmazlarla karşılaşacağız, karşılaşıyoruz ama, şu noktada yapacak pek bir şey yok. Ve Muhsin Ertuğrul’un 1931 yılında Darülbedayi dergisindeki mektubu bu alanda yaşanan sorunlara dünden bugüne hiçbir çözüm üretilemediğinin işareti. “Bir tiyatro istiyorum efendim... Ben bir tiyatro istiyorum. Bir tiyatro binası lazım; bu İstanbul şehrine her şeyden evvel bir tiyatro binası lazım. Bu bina her şeyden daha mühim... Bir tiyatro, bir bina lazım.” Aradan, az değil, yetmiş yedi yıl geçmiş ve bugün hâlâ ‘Bu İstanbul şehrine her şeyden evvel tiyatro binası lazım’ diyoruz. Tam donanımlı ve dünyadaki benzerleri gibi, merkezden uzak olmayan tiyatro binası, tiyatro binaları... Kongre vadilerinden, alış veriş merkezlerinden, gökdelenlerden ve de onların arasına sıkıştırılmış ve ezberimizde yer etmiş ‘çok amaçlı’ salonlardan önce, gerçek tiyatro binaları, gerçek tiyatro mekânları lazım bize, size, onlara ve de gençlere, her şeyden önce gençlere... SANATÇI İZLEYENLERİ BÜYÜLEDİ İdil Biret Antakya’daydı MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA Usta piyano sanatçımız İdil Biret, geçen hafta sonunda Hatay Kültür Merkezi’nde verdiği resitalle izleyenleri büyüledi. Defne Müzikseverler ve Kültür Derneği’nin kuruluşunda ilk resitali veren Biret, derneğin 2008 yılı etkinliklerini de böyle başlatmış oldu. Sanata ve sanatçıya verdiği kat kılarını sürdüren Volkswagen Hatay Bayii Gümüş Otomotiv’in sponsorluğundaki resitali, Hatay Valisi Ahmet Kayhan ve eşi, MKÜ Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda ve çok sayıda davetli izledi. Uluslararası müzik literatüründe özgün bir karakter taşıyan, “harika çocukluğundan” bu ya na Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz akı olan sanatçı İdil Biret’in resitaline büyük ilgi gösterildiğini açıklayan Defne Müzikseverler ve Kültür Derneği Basın Sözcüsü Tülin Erduran, İdil Biret’in altı yıl önce derneğin açılmasına katkı olarak Antakya’da ilk resitalini verdiğini belirtti. Dünya çapında eşsiz bir sanatçı, repertuvarı az rastlanır bir genişliğe sahip Biret, resitalde Beethoven’in piyano sonatlarının seçkin yorumunu izleyenlere sunarken ayakta alkışlandı. Biret resitalden sonra, geçen yıl Can Yayınları’nca Türkçe baskısı yapılan ‘Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti İdil Biret’ adlı kitabı ile CD’lerini imzaladı. Resital sonunda İdil Biret’i kutlayan Defne Müzikseverler ve Kültür Derneği Onursal Başkanı Rene François Saullais, İdil Biret’i Hatay’da ağırlamanın heyecanını yaşadıklarını söyledi. Güldestan Avrupa yolcusu Kültür Servisi İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ‘Güldestan’ projesi, şubat ayında Hollanda, mart ayında Saraybosna, haziran ayında Almanya olmak üzere üç yurtdışı turnesine gidiyor. 2005 yılında Türk dans sanatının yurtdışında tanıtılması amacıyla yaratılan proje, 14 Şubat’ta Amsterdam De Meervaart’da, 15 Şubat’ta Utrecht, Stadsschouwburg’da, 16 Şubat’ta Dordrecht, Schouwburg Kunstmin’de, 17 Şubat’ta Rotterdam, Theater Zuidplein’de seyircilerle buluşacak. Koreografisinin Beyhan Murphy, müziğinin Mercan Dede’ye ait olduğu ‘Güldestan’, 21 kişilik bir dansçı ekibi ile sahnelenecek. (0 212 249 11 35) ANTALYA’DA TİYATRO İZLEMEYEN KİŞİ KALMAYACAK Askıda tiyatro bileti SELDA GÜNEYSU ANKARA Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT), geçen ay başlattığı “Tiyatrosuz Çocuk Kalmasın” tasarısının ardından bu kez de “Askıda Tiyatro Bileti” tasarısını başlatıyor. Böylece, tiyatroya gitmeye ekonomik durumu elvermeyen yurttaşlar oyunları ücretsiz izleyebilecekler. Yaşamında hiç tiyatroya gitmemiş 50 bin çocuğu tiyatryla buluşturmayı amaçlayan “Tiyatrosuz Çocuk Kalmasın” tasarısı kapsamında bugüne dek 2,500 çocuk oyun izledi. Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Ticaret Odası’nın da destek verdiği tasarı, sezon sonuna dek sürecek. “Askıda Tiyatro Bileti” tasarısı kapsamında da Antalyalı tiyatroseverler, bir ya da iki bilet alıp askıya bırakacaklar. Böylece diğer yurttaşlar da tiyatro hizmetinden yararlanabilecek. ADT Müdürü Selim Gürata, amaçlarının Antalya’da tiyatro izlemeyen kişinin kalmamasını sağlamak olduğunu söyledi. Ülkede çok iyi çocuk oyunlarının sahnelendiğini, ancak bir o kadar da kötü oyunlar sahneleyen tiyatrolar bulunduğunun altını çizen Gürata, en büyük kaygılarının kötü yapılan işler olduğunu söyledi. Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Lemi Bilgin de çocuk tiyatrolarının önemini ortaya çıkarmak için DT’nin ülkenin çeşitli yerlerinde, belirli zamanlarda, “Küçük Hanımlar Küçük Beyler”, “Akdamar Çocuk Tiyatroları Şenliği” gibi etkinlikler düzenlediğini belirtti. Dosya No:2006/6496 ESAS Müdürlüğümüz yukarıda numarası yazılı dosya borcundan dolayı aşağıda tapu kaydı, cins ve kıymeti yazılı Narlıdere İlçesi, Yıldırım Kemal Caddesi’nden Batı Sokağa girildiğinde 200250 mt gidildiğinde köprüyü geçişte, derenin bitişiğindeki Narenciye Bahçesidir. İZMİR adresinde bulunan taşınmaz açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır. Satış ilanı ilgililerin adresine tebliğe gönderilmiş olup, adreste tebligat yapılmaması veya adresleri bilinmeyenler için de işbu satış ilanının tebliğe kayim olacağı ilan olunur. TAŞINMAZIN TAPU KAYDI: İzmir İli, Narlıdere İlçesi, Yıldırım Kemal Caddesi kargir kule ve motorlu su kuyusu 9 plan, 23 ada, parsel 122 de kayıtlı, 5070M2 alanlı taşınmazın tamamı. İMAR DURUMU: Narlıdere ilçesi, Yıldırım Kemal Caddesinde bulunan 9 pafta 23 ada, parsel 122 de kayıtlı taşınmaz, sulama imkânı bulunan taşınmazın arazi yapısı düz ve engebesiz olup, düzgün bir geometrik şekle sahip olduğu, güney hududu tamamen, batı hududu kısmen yola cepheli olup etrafı 3 mt. aralıklarla dikilmiş 2.5 mt yüksekliğindeki beton direkler arası dikenli telle çevrili olduğu, üzerinde yaklaşık 160 adet düzgün, bakımlı ve tam mahsuldar mandalina ağaçları mevcut olduğu, imar durumu bakımından 3. derece doğal sit alanı ve tarımsal niteliği korunacak alana isabet etmekte olup, yapılaşma koşulları, komşu çekme mesafeleri 5 mt olacak şekilde inşaat müsaadelidir. ÖNEMLİ ÖZELLİKLER: Tapu kaydının beyanlar hanesinde 3194 sayılı yasanın 18. maddesine tabi ayrıca korunması gerekli taşınmaz Kültür varlığıdır şeklinde şerh mevcuttur. MUHAMMEN BEDELİ: Taşınmazın halihazır durumu, konumu, ulaşım ve taşıma imkanları, Belediye hizmetlerinden istifade ediş biçimi, yol, su ve elektrik hizmetlerinin taşınmazın yanına kadar ulaşmış olması, yakınında ve yöresinde bir ve iki katlı sayfiye evi tarzında binaların mevcut oluşu, imar durumu bakımından 3. derece doğal sit alanı ve tarımsal niteliği korunacak alana isabet etmekte olup, yapılaşma koşulları, komşu çekme mesafeleri 5 mt olacak şekilde inşaat müsaadeli oluşu nazara alındığında serbest piyasa alım satım rayiçlerine göre arazi ve üzerindeki ağaçlarla birlikte toplam: 300.000.00 YTL değer taşımaktadır. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 04.04.2008 günü saat 13.3013.40’a kadar 9. İcra Müdürlüğü İzmir adresinde; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 14.04.2008 günü aynı yerde aynı saatte ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/6496 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. TAŞINMAZ AÇIK ARTTIRMA SURETİYLE SATIŞ İLANI İZMİR 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN Biricik, ONUR ’umuz 09 Şubat 2008 tarihinde aramıza katılarak mutluluğumuzu arttırdı. Nalan Murat Eroğlu Bizim Gençliğimizde Buraları Yemyeşildi TEMA Ormanlarımız Yanıyor. Seyirci Kalmayın. Fidan Dikim Hattı: (0 212) 284 80 00 www.tema.org.tr (İİKm.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 7247 CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle