24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada rejim tartışmasına kadar bir dizi gerilim var. İstanbul buluşması, ne yazık ki bunları bitirmeye yetme- di, zaten bu olanaksızdı. İki ülke arasındaki gerilim öylesine karmaşık ki; bir örnek: Pakistan’daki binlerce medresede okuyan mil- yonlarca öğrencinin bir bölümü Afgan. Afganlar mezun olunca Pakistan’dan ayrılıp Afganistan’a gidiyor. Sonra da Pakistan düşmanı kesilip din devleti yarışına giriyor! Irak’ta da ABD’nin 3 yıl daha kalışının Meclis ta- rafından da kabulünün ardından ülke içindeki mez- hepler arası gerilim, yeni bir boyut kazanmış gö- rünüyor. ABD mandasına “evet” diyen Kürt ve Şii gruplara karşılık Sünnilerin gönülsüz davranma- sı, 2012 sonrasındaki olası gerilimlerin haberci- si. Dün Bağdat’tan haber veren muhabirler, bay- ramın birinci gününde Firdevs Meydanı’ndaki 14 Temmuz Camisi’nin bomboş olduğunu söylü- yorlardı. Halk, terör korkusuyla ortak paydalarından biri olan camiye gitmeye çekiniyordu! Yukarıda aktardıklarımız, din kardeşliğinin tek başına iç barışı kurmaya ve korumaya yetmedi- ğini gösteriyor. Din, elbette ülkelerin ortak paydalarından biri ama, din vicdandaki yerinden alınıp, iktidar kav- gasının parçası haline getirilince; işin rengi deği- şiyor. Ortak payda, paylamaya dönüşüyor. “Dindarlık” yarışı, beraberinde her anlamda “dar- lık” getiriyor... Çünkü, böyle bir yarışın ucu yok. En ılımlı şekliyle başlasa bile devamında en radi- kal uca gitmesi kaçınılmaz hale geliyor. Bunun, et- rafımızdaki coğrafyada sayısız örnekleri var. Türkiye’de Kurban Bayramı, her şeye ama her şeye karşın kardeşlik duyguları içinde başladı. İki temel bayram rengimiz var; ulusal bayram- lar ve dini bayramlar... Biri ötekinin rakibi değil, tamamlayıcısı. Zaman zaman rakibi haline geti- rilmeye çalışılsa da toplumun sağduyusu, bunu kusuyor ve girişenin elinde kalıyor. Bayramları özünde anlamlı kılan ve gerçek anlamda bayram kılan, iç barış zeminidir. Eğer iç barış kaybolursa, dünyanın her ülkesiyle barışık olsanız ne yazar, yeryüzünün bütün bayramları si- zin olsa ne yazar? Türkiye’de her iki bayram rengimiz de ne yazık ki sık sık siyasallaştırılmak isteniyor. Vurguladığımız gibi, toplum bunları kussa da deneyenler pek de usanmaktan yana değil. Bazı şeyler vardır ki kıymetini kaybedince an- larız ve ona kolay kolay yeniden kavuşamayız. Erozyona uğramış bir toprağı yeniden hayata döndürmek yıllar ister... Kirlenmiş bir denizi, ırmağı yeniden temiz hale getirmek, içinde canlıların yaşadığı bir suya dön- üştürmek olanaksız gibidir... Kurumuş bir ağacı, artık ne kadar sulasanız da, gübreleseniz de kâr etmez... İşte iç barış da böyle bir şey... Kaybetmeye gel- mez. Avrupa’daki birlikler, dünyadaki birlikler, yerinde sağ olsun... Önce Türkiye’nin birliği! Bayramınız kutlu olsun... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada fetten ve iktidar sahiplerinden dinlemeye toplumca ar- tık alıştık. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Diyanet İşleri kur- ban kesiminde dikkat edilmesi gereken, ne yazık ki fazla riayet edilmeyen öğeleri açıkladılar yine. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise sokak- lara, bulvarlara taşan, bütün öğütlere karşın hunhar- ca boğazlanan hayvan artıklarının bu bayramda ne öl- çüde giderildiğini saptamaya gelen AB gözlemci heyetine ağır sözcüklerle saldırdı. Neymiş? Bakan beyefendi “geçenlerde önüne ge- len bir fotoğrafta AB üyesi bir ülkede balıklara yapı- lan işkence gibi avlanmaların olduğu vahşice görün- tüleri” rezalet diye ve sanki bizdeki onaylanması ola- naksız uygulamaları hafifletmek istercesine anlatan bir demeç verdi. Sonra: Kurban Bayramı’nda alınmasını istediği önlemleri sı- raladığı genelgede (AB’nin titizlendiği ve uyulmasını gerekli gördüğü önlemleri sıralayarak) “hayvanlara ezi- yet edilmeden kurban edilmelerini… çevreyi kirlet- memelerini… kurban kesiminin çocukların gözü önün- de yapılmamasını… acemi kasaplar yerine tecrübeli olanların kullanılmasını… tüm işlemlerin sağlık ve hij- yen koşullarını karşılayan yerlerde yapılmasını…” is- tedi. Özellikle dini bayramlarda bir yaşa gelenlerin yaz- dıkları, ya artık yaşlandı, çocukluğunu anımsıyor ya da nostaljik takılıyor diye değerlendiriliyor. Bir anlamda bana vız gelen bu yorumlar, genç yaşta dul kalan an- nemin kısıtlı öğretmen veya emekli maaşı ile iki erkek çocuğunu bayramlarda nasıl sevindirdiğini unuttura- bilir mi? Bizim evde bayram hazırlıkları varlıklı kimi aileler- de olduğu gibi bir hafta, üç gün önce başlamazdı. Öncelikle baklava, sonra bülbül yuvası tepsileri ha- zırlanmazdı. Arifeden bir gün önce tepsi tepsi subö- rekleri yapılmaz, sarmalar, çorbalar hazırlanıp Kurban Bayramı’nda et pişirilmezdi. Kurban etinden ve ciğerinden hemen kavurma da yapılmazdı. Maşa üzerinde taze kurban etinden üze- rine tuz, karabiber, kekik serpilen külbastı da pişiri- lip sofraya getirilmezdi. Annem, anneannem ve ağabeyim her zaman olduğu gibi mütevazı öğle yemeğinde bir araya gelirdik. Maddi olanakları elveriyorsa annemin; kimi bay- ramlarda ilk gün uyandığımızda ya Sümerbank ürü- nü bir çift ayakkabı veya bir çorap bulurduk ayaku- cumuzda, sevinirdik. Elini öptüğümüz zaman annem, cebimize küçük bir harçlık koyardı. Ama mutluyduk. Sokaklarda herkes tanısın tanımasın birbirine gü- lümseyerek bakardı. Nerede o eski bayramlar diyeceğim ama, yine nos- talji hastalığı depreşti, günümüz iktidarının sağladığı müreffeh günlere bayramda bile muhalefet yazıyor di- yeceklerinden kaygılanıyorum. Merak bu ya; çocuk yaşta vakti hali yerinde olan komşu evlerde genellikle gözlerden uzak bahçe için- de kurbanın nasıl kesildiğini öğrenme merakına ka- pılmıştım. Hâlâ geçerlidir herhalde ama bugün uygulanıyor mu bilmem elbette olanaksız: Bana kesimden evvel ya kasabın ya kurban sahi- binin anlattıkları hâlâ belleğimde. Kurbana eziyet etmeden ayaklarından şöyle bağ- layacaksın… Gözünü bir bezle kapayacaksın ve bı- çağı… İlk kez izlediğim kesimde birden kan fışkırdı hayvanın boğazından…Bir daha bu manzarayı izlemedim ve kur- ban kesimden hep uzak durdum, kaçtım. Fakat kurbanlık hayvan öyküleri vardır, unutulmaz. İşte o öykülerden biri: Bir seçim arifesinde liderleri izlerken gözden ırak ama gönülden uzak olmayan dostum Fikret Otyam’la yo- lumuz Antalya’nın Side’sine düştü. Adalet Partisi Ge- nel Başkanı Demirel gelecekti Side’ye. Halkın toplaştığı yolun başında güzel mi güzel, siyahlı beyazlı danayı tutan bir adam ilişti gözümüze. Otyam, “Bu güzel hay- vana (sonradan dananın sahibinin kasap olduğunu öğ- rendik) nasıl kıyacak bu herif” dedi. Danayı kurtaracaktık! Vardık yanına adamın. Önce fiyatını sorduk. Kaç para eder bu dana? Ceplerimize uygun bir fiyat söyledi. Danayı bize satmasını öner- dik. Ters ters baktı adam, olmaz, dedi. Demirel’e kurban edecekti danayı, kararlıydı. Dana bize siyah iri gözlerle bakıyor gibi. Belki de kur- tuluşu bizden bekliyor. Ama nafile. Adamı kandıra- madık. Ama biz tartışırken adam danayı tutan ipi gevşet- miş olmalı ki, hayvan birden fırladı elinden ve…Side’nin antik harabelerine doğru kaçtı. “Kaç kaç” diye bağı- rıyorduk hızla, koşarak kaçan dananın arkasından. Adam da peşinden. Yakalayamadı danayı. Demirel’e kurban edilmekten kurtuldu! Öyle sevindik ki Fikret’le… O gün keyfine vardığı- mız günlerden bir gün gündü. Akşamı lokantada da- na şerefine kadeh kaldırdık. Ya bu Kurban Bayramı? Fikret’in deyişiyle “eski can- lara, dostlara hasret” ve demokrasi koşullarına kurban! Yaşayıp gidiyoruz galiba… ankcum@cumhuriyet.com.tr isilozgenturk gmail.com SAYFACUMHURİYET 17HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 8 Edirne PB 8 Kocaeli Y 8 Çanakkale PB 11 İzmir PB 12 Manisa PB 10 Aydın PB 12 Denizli PB 9 Zonguldak Y 10 Sinop Y 12 Samsun Y 12 Trabzon Y 15 Giresun Y 13 Ankara K 3 Eskişehir K 2 Konya K 3 Sıvas K 2 Antalya B 16 Adana Y 16 Mersin Y 16 Diyarbakır Y 7 Şanlıurfa Y 9 Mardin Y 11 Siirt Y 10 Hakkâri K 5 Van K 4 Kars K 4 Oslo K - 4 Helsinki K 3 Stockholm B 3 Londra K 5 Amsterdam Y 7 Brüksel K 2 Paris K 2 Bonn K 1 Münih PB 3 Berlin PB 4 Budapeşte PB 7 Madrid Y 11 Viyana PB 5 Belgrad PB 7 Soyfa PB 5 Roma Y 16 Atina B 13 Zürih B 6 Moskova K 5 Aşkabat B 16 Astana PB 3 Taşkent Y 16 Bakû PB 12 Bişkek Y 10 Tiflis PB 11 Kahire PB 20 Şam Y 16 Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın do- ğusu, Kuzey Ege’nin iç kesimleri, Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Is- parta ve Antalya’nın do- ğu kesimleri yağışlı ge- çecek. Yağışlar İç Ana- dolu’nun doğusu Doğu Anadolu’nun iç ve batı kesimlerinde orta kuv- vette, kıyı kesimlerde yağmur şeklinde olacak. 9 ARALIK 2008 SALI IŞIL ÖZGENTÜRK Onu Gelinliğiyle Gömdüler Deniz kõyõsõnda bir kahvede oturan ve kahvele- rini yudumlayan iki kadõndan sarõşõn olanõ gaze- tedeki fotoğrafa uzun uzun bakõp, “Vahşet bu” dedi. “Kız henüz on üç yaşındaymış” Öteki sor- du: “Neden vurmuş kendini? Mutlaka bir aşk hikâyesidir” “Pek aşk hikâyesi değil” diye ya- nõtladõ sarõşõn olanõ. “Ailesi kızı yetmiş yaşlarında zengin bir adama vermek istemiş. Adam başlık parası olarak babaya tam sekiz milyar vermiş.” Bu kez öteki büyük bir dikkatle baktõ fotoğrafa. “Gelinliği ne kadar da benim gelinliğime ben- ziyor” dedi. “Yalnız benimkinin yakası daha açıktı ve çevresine Fransız danteli geçirilmişti.” Sarõşõn olanõ, “Doğru” dedi, “gerçekten ben- ziyor. Neyse sen onu bunu bırak, adam tam se- kiz milyar saymış kız için, biz bedavaya gitmi- şiz” “Vallahi doğru” diye başõnõ salladõ öteki. Bir süre düşünceye daldõlar. Olayõn sonrasõ şöyle oldu: “Adam vakit geçir- meden başlık parasını geri istedi. Baba tam bir gün bir gece kızına beddualar yağdırdı. Anası kız kardeşleriyle gizlice yıkadı onu. Gelinli- ğindeki kanları gizlice temizleyip yeniden giy- dirdiler. Dağ çiçeği kokan saçlarını gizlice ör- düler, biri bir tel kopardı, telli duvağından. Giz- lice ağladılar onun için, kendi alın yazılarına ağ- lar gibi ağladılar. Gözyaşları kana bulandı gizlice. Kan da boynu bükük nergislerin özsu- yuna. Sonra bir nergis kokusu sardı ortalığı, bir de bir güvercin hiç durmadan kanat çırptı.” Deniz kõyõsõnda oturan iki kadõn, onlarõ bekle- yen ev işlerini düşündüler. Ne kadar da çok işle- ri vardõ. Bir telaş bir telaş kalktõlar masadan. Son anda birinin gözü çok uzaklarda, ufukta salõnõp du- ran sarõ boyalõ bir kayõğa takõldõ. Uzun uzun bak- tõ kayõğa. Sonra kendi kendine alçak sesle mõrõl- dandõ. “Özgürlük nasıl bir şey acaba?” Baştarafı Arka Sayfada SELDA GÜNEYSU ANKARA - Tüm dünyayõ et- kisi altõna alan ekonomik kriz, Kurban Bayramõ’nõ da etkiledi. Sõ- vas, Erzurum, Kars gibi doğu il- lerinden Ankara’ya kurbanlõk sa- tõşõ yapmak için gelen hayvan üre- ticileri, kriz nedeniyle kurbanlõk satõşlarõnõn geçen yõla oranla yüz- de 50’lere varan oranda düştüğü- ne dikkat çektiler. Ayrõca uyarõ- lara karşõn Ankaralõlar, yine ye- şil alanlarda, refüjlerde, ara so- kaklarda ve yol kenarlarõnda kur- ban kesti. Ankara Anakent Bele- diyesi’nin zabõtalarõ denetim yap- mazken, belirlenen yerler dõşõnda kurban kesenlere herhangi bir ceza da uygulamadõ. Ekonomik kriz, kurbanlõk sa- tõşlarõnõ büyük ölçüde etkiledi. Sõ- vas’õn Kangal ilçesinden baş- kente kurbanlõk hayvan satõşõ yapmak için gelen hayvan üreti- cisi Mehmet Sığırcı, “4 yıldır ay- nı fiyata kurbanlık koyun satı- yoruz. Bayramın ilk günü ol- masına karşın yurttaşlar koyun alırlar mı diye sabahtan bu ya- na bekliyorum. Sırtımdan su çıktı. Zararına mal veriyoruz, Cezaevlerinde açık görüş bugün ANKARA (AA) - Kurban Bayramõ dolayõsõyla tu- tuklu ve hükümlülere tanõnan açõk görüş bugün başlõyor. Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin tarafõn- dan cumhuriyet başsavcõlõklarõna gönderilen genel- geye göre, Adana E Tipi, Ankara 1 ve 2 No’lu L Ti- pi, Antalya E ve L Tipi, Bakõrköy-Metris 1 No’lu T Tipi, Bayrampaşa Kapalõ, Bursa E Tipi, Denizli D Ti- pi, Gaziantep E Tipi, İzmir Buca Kapalõ, Mersin E Tipi ile Ümraniye E ve T Tipi kapalõ ceza infaz ku- rumlarõndaki hükümlü ve tutuklular, 9-10-11-12-13- 14-15 Aralõk günlerinde 7 gün boyunca açõk görüş- ten yararlandõrõlacak. Diğer bütün ağõr ceza merke- zi ve müdürü bulunan bağlõ ceza infaz kurumlarõn- da kalan hükümlü ve tutuklulara 9-10-11-12-13 Aralõk’ta 5 gün açõk görüş yaptõrõlacak. Müdürü bu- lunmayan bağlõ ceza infaz kurumlarõnda kalan hü- kümlü ve tutuklulara ise 9-10-11 Aralõk’ta 3 gün açõk görüş yaptõrõlacak. Vahşet AB’ye bildirilecek İstanbul Haber Servisi - Her Kurban Bay- ramõ’nda yaşanan kanlõ sahneler bu bayramda da değişmedi. Kentin cadde, sokak ve park- larõnda yaşanan vahşet görüntülerine bu kez uluslararasõ sivil toplum örgütü üyeleri de ta- nõklõk etti. Ara sokaklarda çocuklarõn gözü önünde hayvanlarõn kesilmesini kameralarõ ile kayda alan STK üyeleri, gördükleri man- zaralar karşõsõnda dehşete kapõldõlar. Kurban Bayramõ nedeniyle Fransa, Belçi- ka ve İngiltere’de örgütlü bulunan Hayvan Refahõ Örgütü’nden (Animale Welfare Or- ganization) bazõ üyeler, AB’ye rapor hazõr- lamak üzere dün İstanbul’un kurban satõş ve kesim yerlerini gezdiler. İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ Başkanõ Tahsin Yeşildere ile Hayvan Refahõ Örgütü üyesi Christine Hafner, Kozyatağõ’ndaki kurban kesim ve sa- tõş yerlerinde inceleme yaptõ. Hafner, kurban kesim yerinde gördüklerini eleştirerek, “Hay- vanı keserken birden yere düşürdüler. Hayvan ayağa kalkmaya çalıştı ama yer- ler kaygan olduğu için kalkamadı. Bana göre hayvan çok acı çekti. Kesim belki İs- lami şartlara uygundu ama.. sağlık şart- larına uygun değildi” yorumunu yaptõ. Hayvanlarõn barõndõrõldõğõ yerlerin çok kirli olduğunu vurgulayan Hafner, hayvanlarõn kal- dõğõ yerde kesim yapõlmasõnõ da çok ilginç bulduğunu belirtti. Yeşildere de önceki yõllarda yaşanan olum- suz görüntülerin sürdüğüne dikkat çekerek, “Bu tarz görüntülerin olmaması için in- celemelerde bulunuyoruz. Kurban kesi- minden kalan atıklar, kesim hataları, hayvanların uygunsuz şartlarda nakle- dilmesinden kaynaklanan ölüm olayları.. derilerin kesimi, yüzüm ve muhafazasının iyi yapılmamasından kaynaklanan hata- lar yüzünden ekonomik kayıp çok büyük rakamlara ulaşıyor” dedi. Bu inceleme sonrasõ hazõrlanacak raporun Avrupa Birliği Komisyonu’na gönderileceğini anlatan Ye- şildere, “Onlar da Türkiye için değerlen- dirme yapacaklar” dedi. Beylerbeyi sahilinde denize doğru kan akõşõ nedeniyle Boğaziçi adeta “kan gölüne” döndü. E-5 kenarõnda kurban kesmeyi tercih eden yurttaşlar, kesim alanlarõnõn yetersizli- ğinden şikâyet ederek yollarda kurban kes- mek zorunda olduklarõnõ söylediler. Her bayram değişmeyen kurban manzaralarõna bu yõl kriz de eklendi Ankara kan gölüne döndü alan yok. Resmen perişan ol- duk. 2 bin 500 YTL’lik bir bü- yükbaş hayvanı, bin 500 YTL’ye satıyoruz. Geçen yıl bir yem torbasının fiyatı 20 YTL idi. Şimdi 30 YTL. Buna karşın biz geçen yılki rakamlar üzerinden kurbanlık satışı ya- pıyoruz. Kâr edemiyoruz. Bize de yazık” dedi. Öte yandan, Kurban Bayra- mõ’nõn ilk gününde başkentte kurban kesimi, belediyelerce ay- rõlan merkezler yerine, yine sokak aralarõnda yapõldõ. Bu bayramda da bilindik görüntüler sahnele- nirken yurttaşlar, kurban kesim yerleri yerine yeşil alan, orta re- füj, apartman aralarõ, boş arazi, oto yõkama merkezleri ile sokak ara- larõnda hiçbir kurala uymadan kurban kesti. Yapõlan tüm uyarõ- lara karşõn yurttaşlarõn büyük bö- lümünün kurban kesim uyarõla- rõlarõna uymamasõ nedeniyle baş- kent sokaklarõ kan gölüne döndü. Mamak Belediyesi Kurban Ke- sim Alanõ’nda da yurttaşlar hijyen kurallarõna uymadõ. Yeterli mik- tarda su bulunmadõğõ gözlenen alanda, kurbanlõklardan arta kalan pisliklerin alana öylece bõrakõl- masõ ise dikkat çekti. Alanda kurban sahipleri, pis- likleri sadece süpürmekle yetin- di. Bazõ ailelerin de kesim sõra- sõnda çocuklarõna yardõm ettirdi- ği gözlerden kaçmadõ. Başkentte, Natoyolu’nda ise yurttaşlar, kurbanlõklarõnõ, akan trafiğe karşõn cadde ortasõndan ge- çirmeye çalõştõ. Bu durum belli bir süreliğine Natoyolu’ndaki trafiği de aksattõ. Yurttaşlar, kurbanlõk- larõnõ elektrik direklerine ve tra- fik lambalarõnõn direklerine asa- rak, yüzmekten ise çekinmediler. Haber Merkezi - Bayra- mõn birinci gününde yurt ge- nelinde hastaneler kurban ke- simi sõrasõnda yaralanan in- sanlarla doldu taştõ. Tüm uya- rõlara karşõn bazõ yurttaşlarõn çocuklarõnõ kurban kesim alan- larõna getirdiği görüldü. Eskişehir’de 100, Samsun, Erzurum, Sõvas, Kayseri ve Denizli’de 440, Bursa, Sakar- ya, İzmir, Yozgat ve Tokat’ta kurban keserken el, kol ve ba- caklarõndan yaralanan 329 ki- şi hastanelere başvurdu. Sõ- vas’ta kestiği kurbanõn üzerine düşmesi sonucu bir bacağõ kõ- rõlan 66 yaşõndaki Osman Er- temiz, Sõvas Numune Hasta- nesi’nde tedavi altõna alõndõ. Şanlõurfa’da 2 kurbanlõk boğa kesime götürülürken ipini ko- parõp kaçtõ. Kurban Bayramõ dolayõsõy- la Türkiye’deki yakõnlarõnõ 48 saat yatõlõ ziyarete gelen Suri- yeli yurttaşlar da Cilvegözü Gümrük Kapasõ’ndan yurda giriş yapmaya başladõ. Afyonkarahisar’õn Kõzõlö- ren ilçesinde ise yurttaşlar yüzyõllardõr çõnar altõnda bay- ramlaşma geleneğini sürdürü- yor. Mersin’de de Kurban Bay- ramõ dolayõsõyla şehir mezar- lõğõnõ ziyaret eden Müslüman ve Hristiyan din adamlarõ, “Geleneksel Dua Töreni” nde birlikte dua ettiler. İzmir’de Büyükşehir Bele- diyesi tarafõndan çok sayõda kurban kesim yeri belirlenme- sine karşõn, yurttaşlarõn bu alanlarõn dõşõna çõktõğõ görüldü. Mahalle aralarõnõ seçen yurt- taşlar, dana ve koçlarõnõ ke- serken, hijyen kurallarõna uy- madõlar. Adana’da ise bayra- mõn tadõnõ çocuklar çõkardõ. Havanõn soğuk olmasõna kar- şõn Seyhan Nehri kõyõsõndaki Merkez Parka koşan çocuklar, parktaki oyun alanlarõnda do- yasõya eğlendi. Yurttan bayram manzaralarõ ZEYNEP ŞAHİN Cemaat bağlantõlõ dershaneler eğitim sistemindeki etkisini gi- derek artõrõyor. Gösterişli tanõ- tõmlarla, altõndan arabaya varan pahalõ hediyelerle başarõlõ öğren- cileri yanlarõna çekerek, özellik- le son 10 yõldõr merkezi sõnavlarda dereceli öğrenciler çõkarõyorlar. Gerek kazanõlan başarõlar gerek- se ödüller, bu kurumlarõn daha fazla kişi tarafõndan tercih edil- mesini sağlarken, şube açtõklarõ yerlerde ise yerel yönetimlerin ve yerel basõnõn desteğini almalarõ da dikkat çekiyor. Cumhuriyet’in, “eğitimciler- den ve bu kurumlara belli bir süre gidip sonrasında ilişiğini kesen öğrencilerden” aldõğõ bil- gilere göre, ilk hedef ilköğretim son sõnõf ve lise öğrencileri. Bu yaş grubunun yaşamõnõ sõnav ka- zanmaya odaklamõş olmasõ, ce- maatlerin işini kolaylaştõrõyor; çünkü gençlere vaadedilecek şey- ler ve sunulacak olanaklar ken- diliğinden ortaya çõkõyor. Genç- lere aylarca hiçbir dini öğretiden bahsedilmiyor; güven kazanõl- dõktan sonra ise karşõlõklõ iletişim istenilen amaç doğrultusunda şe- killendiriliyor. Fen liselerindeki örgütlenmeye oldukça önem ve- riliyor çünkü buralardaki başarõ- lõ öğrencilere geleceğin önemli yerlere gelmiş bireyleri gözüyle bakõlõyor. Özellikle son 10 yõlda, liseye ve üniversiteye giriş sõ- navlarõnda derece yapan ya da yüksek puan alan öğrencilerin birçoğunun, cemaat bağlantõlõ dershanelerden çõkmasõ dikkat çekiyor. Bu öğrencilerin elde et- tiği başarõ kullanõlarak, dersha- nenin abartõlõ reklamlarõ yapõlõyor. Üstelik derece yapan öğrencilere, şatafatlõ törenlerle hatõrõ sayõlõr he- diyeler veriliyor. Bu da yeni ba- şarõlõ öğrencileri çekme aracõ ola- rak kullanõlõyor. Çok sayõda aile- nin ve öğrencinin ise söz konusu eğitim kurumlarõnõn yapõsõnõ tam olarak bilmeden ve araştõrmadan kayõt yaptõrdõğõ gerçeği ortaya çõkõyor. Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şu- be Başkanõ Vahap Güzey ise sadece İstanbul’da 635 dershane ve 51 özel etüd merkezi bulun- duğunu ama bu sayõnõn çok üze- rinde kaçak kurs olduğunu belirtti. Güzey, “İstanbul’daki dersha- nelerin büyük bölümü tarikat bağlantılı. Bu dershaneler aynı zamanda etüd merkezi-yurt şeklindeki evlerde eğitim yapı- yor ve ideolojik misyonlarını ye- rine getiriyor. Okul idareleriy- le bağlantı kurarak, başarılı öğrencilere ulaşıyorlar, çeşitli vaatlerle kendi kurumlarına gelmelerini sağlıyorlar. İstan- bul’daki kimi okullarda iş da- ha da ileriye gidiyor ve bizzat idareciler bu kuruluşların rek- lamını üstleniyor. Öğrencileri buralara yönlendirerek, yüz- de 40’lara varan özel indirim- ler yaptırıyor” dedi. Güzey, ce- maat dershanelerinin, şube açtõk- larõ yerlerde gerek yerel yöne- timlerin gerekse yerel basõnõn tam desteğini aldõğõna da dikkat çekerek, şu örnekleri sõraladõ: “Öncelikle yerel ve bazı ulu- sal gazetelerde, haber sitele- rinde bu tür dershanelerin ha- berleri, ‘Başarõya doymuyor, Re- kor başarõ elde etti’ gibi övgülerle yer alıyor. Örneğin bu yıl Pa- mukova Belediye Başkanı Fe- ridun Turan, OKS’de dereceye giren 8 FEM Anafen öğrencisini makamında kabul etti. OKS Türkiye birincilerinden FEM Anafen Dershanesi öğrencisi Şule İdacı, Sakarya Belediye Başkanı tarafından dizüstü bil- gisayarla ödüllendirdi. Bayburt Valisi Musa Küçükkurt FEM Dershaneleri Bayburt Şube- si’ne veda ziyaretinde bulundu. Bunun gibi çok sayıda örnek var. FEM Dershanesi ilahili, se- malı iftar yemeği düzenledi. Aynı dershane geçen yılın ÖSS şampiyonlarına birer araba he- diye etti; üstelik İstanbul Gös- teri Merkezi’ndeki görkemli bir törenle.” Cemaatler ‘eğitimle’ büyüyorlar Fotoğraf: HİCRAN ÖZDAMAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle