24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Ahmet Önen: “Avrupa Birliği, Kıbrıs’ı istiyormuş. İmralı’yı verelim; bir taşla iki kuş vurmuş olurlar!” Bir kurbahlık koyun türküsü: Her yıl kriz olsa! İşbirliği Hamza Saykan: “ABD Irak’tan çekilirken yakın işbirliği yaptığı bin beş yüz kişiyi götürecekmiş. Bizden de bir iki kişi götürse ne iyi olur!” Tersine Ahmet Çuhacı: “Televoleci ekonomi profesörleriyle futbol yorumcularının dediklerinin yüzde 90’ının tam tersi çıkıyor!” Kilo Engin Balım: “Bir kilo pamuk mu daha ağırdır yoksa bir kilo demir mi? Herkes aynı dese de kafanıza düştüğü zaman anlarsınız!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Dolap çevirmelerine engel olmazsan, dolap beygirliği düşer payına! Yörük sırtından kurban kesmek! DİCLE Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emrullah Güney, Diyarbakır’dan Anadolu’nun içlerine Nevşehir’e doğru bakıp, Türkiye’nin acı gerçeği “sadaka kültürü”nü yorumluyor: “Benim köylü yurttaşım varsın Kapadokya platosunda, sıfırın altında 20 derecede titresin, donsun. Varsın kilosunu 2 liraya mal ettiği patatesi tüccar 25 kuruşa bile almasın. Vergisini versin, çocuğunu kutsal vatan savunmasına göndersin; şehit olursa da cenazesini kaldırsın! Ama öte yanda da kentlerin varoşlarındaki doymak bilmez bir aç gözler topluluğu, belediyelerin verdiği sadaka kömürle ısınsın, sadaka bulgurla beslensin. Bir kış boyunca yakacağı 50 çuval da olsa, 200-500 çuval istesin. Bu açgözlülüğün bedelini kim öder peki? Tabii ki ürünü para etmeyen köylü; Nevşehir’deki köylü, Anadolu’daki köylü. Halkım, böyle durumlar için filozofça sözler yaratmıştır: ‘Komşu bağından sepet doldurmak’ gibi, ‘Yörük sırtından kurban kesmek’ gibi... Malum belediyelerin icraatını tam karşılayan bilgece sözlerdir bunlar.” - Bayramınız kutlu olsun... “Elleriniz kanlı olmasın!” GEÇEN Şeker Bayramı’nda “kültürel erozyona” parmak basarak Şeker Bayramı’nın gerçek ve dört dörtlük adının “Ramazan Bayramı” olduğunu büyük bir kararlılıkla bildiren İslamcı iktidarın başı RTE’ye bu kez fırsat vermeden Kurban Bayramı’nı ve “Kurban”ı Orhan Hançerlioğlu’nun İnanç Sözlüğü’nden öğrenelim: Kurban Bayramı: İslam’da kurban kesimi için saptanan zilhicce ayının onuncu gününden başlamak üzere dört gün süren dinsel bayram. Kurban: Genel inanç. Tapım gereği ya da bir adağı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan. Kurban, paleolitik çağdan beri doğaüstü güçlere hoş görünmek, onlardan kötülüklere engel olmalarını istemek, yerine getirdikleri bir istekten ötürü teşekkür etmek için gerçekleştirilmiş dinsel bir törendir. Tarihsel süreçte sadece insan ve hayvan kesmek yoluyla değil, çeşitli sungular sunmak yoluyla da gerçekleştirilmiştir. En ilkel inançlardan en gelişmiş dinlere kadar tüm doğaüstü tapımında ortaktır. Kurban kurumunun kaynağı üstüne çeşitli varsayımlar ileri sürülmüştür. Örneğin Robertson Smith’e göre, ‘kurbanın amacı, insanla tanrısı arasında bir hısımlık bağı kurmak için bunları yenen kurbanın etinde birbirine karıştırmak’tır. Kimi incelemeciler de kurbanın, ‘tanrıların beslenmesi gerektiği inancı’ndan doğmuş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Lods, İsrail adlı yapıtında şöyle der: ‘Gezer’de içlerinde yeni doğmuş çocukların cesetleri bulunan küpler keşfedilmiştir. Bu iskeletlerin hiçbiri sekiz günlükten fazla değildir. Bu yeni doğmuş çocukların hep aynı yaşta olmaları bu cesetlerin o yerin tanrısına kurban edilmiş, ilk doğan çocuklar olduğu düşüncesini uyandırmaktadır.’ İlk doğan çocukların kurban edilmesinin, ilk ürünün daha bol ürün vermesi için tanrıya ait olduğu düşüncesinden doğduğu da ileri sürülmüştür. Nitekim hak kurbanı adı verilen bu anlayış hemen bütün ilkellerde saptanmıştır. İlkellerde elde edilen ilk ürün, ilk av doğaüstü gücün hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları doğaüstü güçten sonra toplumun şef ve rahipleri yerler, kalanı toplum halkına paylaştırılır.” Devamı yarın! Kurban-1 GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM ‘Mustafa’ Filminin Ölüm Noktası….(1) “Mustafa” Türkiye’de fırtınalar yaratırken sergim için bir ay kadar yurtdışında kaldığımdan, filme an- cak iki hafta önce gidebildim. Vurucu eleştirim için sizi bekletmeme gerek yok; Can Dündar’ın nasıl bir uçuruma yuvarlandığını göstermek için, size bir so- ru yönelteceğim: 2050 yılında Türk futbolu hakkın- da yapılan bir belgesel, 2000’lerdeki büyük başa- rılarımızdan hiç söz etmezse, gülünç bir duruma dü- şer değil mi? İşe önce “ölüm noktası” olarak adlandırdığım bu düzeydeki gaftan başlayalım. Filmin ikinci yarısın- da, 1930’da, Atatürk’ün üç haftalık bir yurt gezisi- ne çıktığı, halktaki hoşnutsuzluğu, dalkavuklardan ve rüşvetlerden şikâyetlerini biraz şaşkınlıkla öğ- rendiği anlatılıyor. Oğlumun kulağına fısıldıyorum “Bak şimdi Serbest Fırka’dan söz edecek”. Ne ge- zer! Dündar, o noktadan sonra birden 1933’e, 10. Yıl Nutku’na atlıyor, sonra da ardından Atatürk’ün yine ne diktatörlüğü kalıyor ne de muhalefeti top- tan yok etmesi… Yani Atatürk’ün 1930’da uzun aylara yayılan bir süreçte Fethi Okyar’ı çağırttığı, kendi partisinin, ya- ni CHP’nin karşısında bir muhalefet partisi oluş- turması için görev verdiği; Okyar’ın da bunu ger- çekleştirdiği “yaşanmamış” sayılıyor. O günleri ben tabii ki “içinden” yaşamadım. Ama o yılların her ga- zetesini, aylara yayılan bir süreçte satır satır tara- dım. Atatürk’ün “Serbest münakaşa en beğendiğim rejim tarzıdır”, “İki partinin Cumhuriyeti güçlendire- cek mücadelesini memnuniyetle müşahade ede- ceğim” gibi demeçlerini ezbere biliyorum. Şimdi Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransız sevgilisi Corin- ne’le olan mektuplaşmalarından, Atatürk’ün İnönü’ye yazdığı tarihi notlara kadar her belgeye “ulaşmış” Can Dündar, bu koca Serbest Fırka gerçeğini hiç duymadığı için mi (!) yoksa önemsiz bulduğu için mi (?) koymamayı seçti? Yoksa her ikisi de size “olanaksız” görünüyorsa, bunun daha “liberal” (!!) gerekçeleri mi var? Dündar’ın filmi, Türk halkını “enayi” yerine koyup, o gülünç bi- linçli ıskalamayı yaptığı anda gözümde vefat etti.Hiç kimsenin kendisini bu kadar kurnaz sanmaya hak- kı yok. Bir yandan Atatürk mirasını “incelikle” kul- lanıp Cumhuriyetçileri kendine bağlamak, bir yan- dan da “2. Cumhuriyetçi” ekolle tüm omurga iliş- kilerini canlı tutmak! Dündar’ın tek “uyanık” hede- fi olmuş kurgusunda, araya sıkıştırdığı bazı marş- lar ve övücü cümlelerle Atatürkçülere göz kırparken öte yandan insafsız ve anakronik yorumlarla Ata- türk’ü yıpratıp Altan biraderlere “Gördünüz mü na- sıl yıktım tabuları” diyebilmek! Dündar, verdiğim o tek örnekle bile bu film üstünden şah mat oluşunu değiştiremez, bu bilginin son 15-20 yılda şekillenen tüm demokratik tartışmalarımızdaki kocaman yeri- ni göz ardı edemez. Siz hiç kendisine karşı parti kurduran, her gün de- mokrasiyi öven, çok partili rejimin tüm altyapısını ge- tiren “enayi” bir diktatör heveslisi duydunuz mu öm- rünüzde? Ama anlaşılan Gül ve Erdoğan’a da “bel- gesel” yapabilme oportünizminde kalmak, böyle bel- lek, mantık ve kimlik kayıpları gerektiriyor! Halbuki bu filme, yağan onca eleştiriden etkilenmeden, nes- nel kalma kararlılığımla tam tersine, Atatürk’ü insani anekdotlarla, kanlı canlı bir gerçek haline dönüş- türmüş olması ümidiyle gittim. Daha önce ulusalcılık tartışmalarında, Dündar’ın konuklarının “bizler” aleyhine abartılı dengesizliğini dile getirmiştim. Ama bu kadar hassas bir konuda, daha özenli ola- cağını sandım. Filmi de başından itibaren sanatsal hoşgörüyle izledim. Ne yazık ki ilk yarıda eleştirile- rimi dengeleyebilecek çıkışları Dündar adına ara- dıysam da, ikinci yarıyla beraber “niyet” abartılı bir çöküşle hızlanarak belli oldu. Ama konu yönetmenimizin tüm akışı sonunda ne- reye getirip dayatmak istediğine geliyor. Siz o ha- rika anekdotlarla yüklü muhteşem hayatı “yalnızlık” içinde geçen, tüm muhaliflerini yok eden, sonunda da “Çekelim gidelim buralardan” diyen bir pişmanlıkla biten bir melodram haline getirmek istiyorsanız, mız- rak çuvala ancak bu kadar sığar! Bu konuyu haftaya işlemeye devam edeceğim. Herkese iyi bayramlar... SADIK ÇELİK Kurban Bayramı, İslami- yet öncesi ve sonrasında Türk toplulukları tarafından kutlanan bir bayram olmak- la birlikte, kökeni sadece İs- lamiyeti kabul etmiş kavimler ve milletlerle sınırlı değildir. Hz. Adem’in çocuklarının adakları ile ilgili olarak bizle- re ulaşmış olan bilgiler kurban kesme ya da adamanın, adak sunmanın ilk insanla başla- dığını, yani her toplulukta ve kavimde olduğunu gösterir niteliktedir. Kurban kesimi öncesinde, esnasında ve sonrasında ya- pılması ve dikkat edilmesi gereken noktalar burada an- latılamayacak kadar ayrıntı- lıdır. Bu nedenle, kısaca kur- ban kesimi konusunda yetkili, bilgili ve deneyimli kişiler- den yardım alınmasını öneri- riz. Buradaki önemli hususlar- dan birisi, günümüzde kur- ban edilecek hayvanın seçi- mi ve kesilmesidir. Bir ikinci önemli nokta ise kurban kesim yerlerinin nasıl olması gerektiğidir. Kurban kesimleri, mutlaka Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan ruh- sat alınmış mezbaha ve kom- binalarda ya da geçici ruhsatlı kesim yerlerinde yapılmalıdır. Kesim yapılacak yerler kolay temizlenebilen ve dezenfek- te edilebilen malzemeden yapılmış olmalıdır. Zeminde su ve kanın birikmemesi sağ- lanmalıdır. Kesim sonrası oluşan atık ve artıkların de- polanması ve bertarafı için gerekli çevre düzenlemeleri yapılmalıdır. Kurban kesimi, sadece ke- sim işlemiyle sona eren bir süreç değildir. Aynı zaman- da, kesilen etlerin muhafazası ve derisinden sakatatına ka- dar nasıl değerlendirileceği de önemli hususlardır. Kurbanlık etlerin serin bir yerde hava alması sağlana- rak kesim sıcaklığından oda ısısına düşmesi beklendikten sonra buzdolabına kaldırıl- malıdır. Kurbanlığın kesimin- den sonraki ilk 24-48 saat arasında hayvanda ölüm ka- tılığı oluşacağından ve etin ol- gunlaşması gerçekleşmeye- ceğinden, bu zamandan ön- ce etin pişirilmesi sindirim bo- zukluklarına, ette kalitesizliğe ve lezzetsizliğe yol açtığından kurbanlığın tüketilmesi ol- gunlaşmadan sonra olmalıdır. Olgunlaşmış et + 0/+2 de- recede 3-5 gün arasında mu- hafaza edilebilir. Kıymada ise bu süre 3 gündür. Buz- lukta birkaç hafta, uzun sü- reli muhafazalarda ise etler derin dondurucuda eksi 18 derecede 3 ay muhafaza edilebilir. Kurban derilerinin usulüne uygun bir şekilde yüzülme- mesi ve korunmaması çok büyük ekonomik kayıpların oluşmasına ve ülkemizden ciddi oranlarda dövizin yurt- dışına gitmesine ve milli ser- vetin kaybına neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, kurban kesiminin ehil ellerde yapılması önemlidir. Aynı zamanda, kurban ke- sim sürecinden önce kur- ban kesecek kişilerin derile- ri nasıl değerlendireceklerine ya da nereye bağışlayacak- larına önceden karar vermiş olmaları ve bağışlarının nasıl ve nerede kullanılacağını araştırmaları önemlidir. Son olarak, Kurban Bay- ramı’nda nasıl beslenilmesi gerektiğine dair uzmanların birkaç önerisini okuyucuları- mıza rehberlik etmesi adına paylaşmak istiyoruz. Kurban bahanesiyle, kendi sağlığımızı kurban etmemek için her- kes, özellikle de kalp-damar hastalığı, kolesterol yüksek- liği, diyabet (şeker hastalığı), hipoglisemik yatkınlığı, yük- sek tansiyonu ve mide ra- hatsızlığı olan kişiler, diyet- lerini bozmamalı, doymuş yağ ve kolesterol alımını azaltmak için, yağsız veya az yağlı etleri tercih etmelidir. Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya salata ile tü- ketilmesi, besin çeşitliliği sa- yesinde dengeli beslenme sağlar. Ayrıca sebze ve sa- latayla yenmesi bağırsak faa- liyetlerinin sağlığı için gerek- lidir. Yine bayram ziyaretle- rinde, bol çeşitli bol tatlılı sofralar ve ikramlar kilo kont- rolü için belli bir program uygulayan kişilerin rutin bes- lenme düzenlerini bozma- malıdır. Kurbanlık etteki demirden maksimum düzeyde fayda- lanabilmek için dikkat edil- mesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin aynı öğün içinde tüketilen yoğurt, ayran (kalsiyum), bağırsakta, etin içindeki demiri tutarak emili- mini azaltır. Bu yüzden aynı anda et ürünleri ile yoğurt ve ayran tü- ketimi alışkanlığımızdan vaz- geçmemiz daha doğru ola- caktır. Tam aksine, kırmızı et ürünlerinin yanında C vitamini almak ve (taze sıkılmış por- takal suyu iyi bir seçenek ola- bilir) bu ürünlerin birlikteliği demir emilimini arttıracaktır, sağlığımıza daha yararlı ola- caktır. sadik.celik@keyveni.com ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 9 Aralık Adalar SESSİZ SEDASIZ (!) Kurban Bayramı’na İlişkin! BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Güney Anado- lu’ya özgü, tahin, limon, zeytinyağõ, kimyon ve sarmõ- sakla yapõlan bir tür meze... Bir to- pu raketle ya da sopayla belli bir yere atmaya daya- nan oyun. 2/ Açõk alanlardan ve ka- labalõk yerlerden aşõrõ derecede korkma. 3/ “Sağ yanõm- da yârem var / --- yana dönder beni” (Türkü)... Endonezya ve Malez- ya’ya özgü bir tür deniz taşõtõ. 4/ Sanayi... Pem- be renkli şarap. 5/ Suda yaşayan basit yapõlõ bit- kilerin genel adõ. 6/ Ra- fineri. 7/ Cennet ile ce- hennem arasõnda bulun- duğuna inanõlan yer... Briçte roberi oluşturan iki bö- lümden her biri. 8/ İlkel bir silah... Donuk renkli... Ja- pon lirik dramõ. 9/ Hariç... Denizli’nin bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mõsõr unu, nişasta ve pekmezle yapõlan bir tatlõ... Ateş. 2/ Ruslarõn ünlü destanõ... “Mektup alõr efkârla- nõrõm /--- içer efkârlanõrõm” (Orhan Veli). 3/ Çanak- kale’nin Gelibolu ilçesine bağlõ, Namık Kemal’in mezarõnõn da bulunduğu belde. 4/ Rütbesiz asker... Pi- lotlar ve havacõlar için yayõmlanan bülten. 5/ Yarõk, çatlak... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. 6/ Toplu tartõşma... Tantal elementinin simgesi. 7/ Po- lonya halkõnõn ulusal dansõ. 8/ Aşõrõ şişman... Or- du’nun Perşembe ilçesinin eski adõ. 9/ Eski Mõsõr’õn üç büyük piramidinden biri. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Ç O T A N A K S İ L İ K K Ö R E T U R A Ç K İ R İ K A M E T M E N N E D A M E T E M T E K İ L A K E F N A L N K E P E N E Z Ç E R İ A T A Ş 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 ANKARA ASLİYE İKİNCİ TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2005/ 321 Davacõ Müflis Marmara Bankasõ A.Ş. İflas İdaresi vekili tarafõndan davalõlar Protek İth. İhr. Ltd. Şti, Macit Uçak, Bekir Durmuş ve Ertan Dedeoğlu aleyhine mahkememizde açõlan alacağõn tahsili istemli davanõn yapõlan açõk yargõlamasõ sonucu 14.03.2007 tarihinde; "Davanõn KISMEN KABULÜ İLE, 1- 416,00 YTL teminat mektubu bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta tüm davalõlar tarafõndan müştereken ve müteselsilen DEPO EDİL- MESİNE, 2- a) Komisyon borcu 215,50 YTL, BSMV 10,77 YTL, b) Gecikme faizi 841,41 YTL, BSMV 42,07 YTL, Toplam 1.110,98 YTL'nin davalõlardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacõya ödenmesine, Komisyon borcu 215,50 YTL'ye 23.03.2004 dava tarihinden ödeme tarihine kadar yõllõk % 112,5 faiz oranõ ile faizin % 5'i oranõnda BSMV uygulanmasõna, Fazla istemin reddine...." Karar verilmiş olup, anõlan kararõn davalõ Macit Uçak'õn tüm araştõrmalara rağmen tebligata yarar açõk adresinin bulunamamasõ nedeniyle ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, anõlan davalõya kararõn 7201 Sayõlõ Tebligat Kanunu'nun 31/1. maddesi uyarõnca ilan tarihinden iti- baren (7) gün sonra tebliğ edilmiş sayõlacağõ ve bu tarihten itibaren de (15) günlük yasal süresi içerisinde Yargõtay'a temyiz başvurusunda bu- lunma hakkõ olduğu ilanen tebliğ olunur. Basõn: 66803
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle