Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 ARALIK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Ahmet Önen:
“Avrupa Birliği,
Kıbrıs’ı istiyormuş.
İmralı’yı verelim; bir
taşla iki kuş vurmuş
olurlar!”
Bir kurbahlık
koyun türküsü:
Her yıl kriz olsa!
İşbirliği
Hamza Saykan:
“ABD Irak’tan
çekilirken yakın
işbirliği yaptığı
bin beş yüz kişiyi
götürecekmiş.
Bizden de bir iki kişi
götürse ne iyi olur!”
Tersine
Ahmet Çuhacı:
“Televoleci ekonomi
profesörleriyle futbol
yorumcularının
dediklerinin
yüzde 90’ının tam
tersi çıkıyor!”
Kilo
Engin Balım: “Bir kilo
pamuk mu daha
ağırdır yoksa bir
kilo demir mi?
Herkes aynı dese
de kafanıza düştüğü
zaman anlarsınız!”
YağmurDeniz
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku@yahoo.com
Dolap çevirmelerine engel olmazsan,
dolap beygirliği düşer payına!
Yörük sırtından kurban kesmek!
DİCLE Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Emrullah Güney,
Diyarbakır’dan Anadolu’nun içlerine
Nevşehir’e doğru bakıp, Türkiye’nin
acı gerçeği “sadaka kültürü”nü
yorumluyor:
“Benim köylü yurttaşım varsın
Kapadokya platosunda, sıfırın
altında 20 derecede titresin,
donsun. Varsın kilosunu 2 liraya
mal ettiği patatesi tüccar 25 kuruşa
bile almasın. Vergisini versin,
çocuğunu kutsal vatan
savunmasına göndersin; şehit
olursa da cenazesini kaldırsın! Ama
öte yanda da kentlerin
varoşlarındaki doymak bilmez bir
aç gözler topluluğu, belediyelerin
verdiği sadaka kömürle ısınsın,
sadaka bulgurla beslensin. Bir kış
boyunca yakacağı 50 çuval da
olsa, 200-500 çuval istesin. Bu
açgözlülüğün bedelini kim öder
peki? Tabii ki ürünü para etmeyen
köylü; Nevşehir’deki köylü,
Anadolu’daki köylü. Halkım, böyle
durumlar için filozofça sözler
yaratmıştır: ‘Komşu bağından sepet
doldurmak’ gibi, ‘Yörük sırtından
kurban kesmek’ gibi... Malum
belediyelerin icraatını tam
karşılayan bilgece sözlerdir bunlar.”
- Bayramınız
kutlu olsun...
“Elleriniz
kanlı olmasın!”
GEÇEN Şeker Bayramı’nda “kültürel
erozyona” parmak basarak Şeker Bayramı’nın
gerçek ve dört dörtlük adının “Ramazan
Bayramı” olduğunu büyük bir kararlılıkla bildiren
İslamcı iktidarın başı RTE’ye bu kez fırsat
vermeden Kurban Bayramı’nı ve “Kurban”ı
Orhan Hançerlioğlu’nun İnanç Sözlüğü’nden
öğrenelim:
Kurban Bayramı: İslam’da kurban kesimi için
saptanan zilhicce ayının onuncu gününden
başlamak üzere dört gün süren dinsel bayram.
Kurban: Genel inanç. Tapım gereği ya da bir
adağı yerine getirmek için kesilen insan ya da
hayvan. Kurban, paleolitik çağdan beri doğaüstü
güçlere hoş görünmek, onlardan kötülüklere
engel olmalarını istemek, yerine getirdikleri bir
istekten ötürü teşekkür etmek için
gerçekleştirilmiş dinsel bir törendir. Tarihsel
süreçte sadece insan ve hayvan kesmek yoluyla
değil, çeşitli sungular sunmak yoluyla da
gerçekleştirilmiştir.
En ilkel inançlardan en gelişmiş dinlere kadar
tüm doğaüstü tapımında ortaktır. Kurban
kurumunun kaynağı üstüne çeşitli varsayımlar
ileri sürülmüştür. Örneğin Robertson Smith’e
göre, ‘kurbanın amacı, insanla tanrısı arasında
bir hısımlık bağı kurmak için bunları yenen
kurbanın etinde birbirine karıştırmak’tır. Kimi
incelemeciler de kurbanın, ‘tanrıların beslenmesi
gerektiği inancı’ndan doğmuş olduğunu ileri
sürmüşlerdir.
Lods, İsrail adlı yapıtında şöyle der: ‘Gezer’de
içlerinde yeni doğmuş çocukların cesetleri
bulunan küpler keşfedilmiştir. Bu iskeletlerin
hiçbiri sekiz günlükten fazla değildir. Bu yeni
doğmuş çocukların hep aynı yaşta olmaları bu
cesetlerin o yerin tanrısına kurban edilmiş, ilk
doğan çocuklar olduğu düşüncesini
uyandırmaktadır.’
İlk doğan çocukların kurban edilmesinin, ilk
ürünün daha bol ürün vermesi için tanrıya ait
olduğu düşüncesinden doğduğu da ileri
sürülmüştür.
Nitekim hak kurbanı adı verilen bu anlayış
hemen bütün ilkellerde saptanmıştır. İlkellerde
elde edilen ilk ürün, ilk av doğaüstü gücün
hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları doğaüstü
güçten sonra toplumun şef ve rahipleri yerler,
kalanı toplum halkına paylaştırılır.”
Devamı yarın!
Kurban-1
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
‘Mustafa’ Filminin
Ölüm Noktası….(1)
“Mustafa” Türkiye’de fırtınalar yaratırken sergim
için bir ay kadar yurtdışında kaldığımdan, filme an-
cak iki hafta önce gidebildim. Vurucu eleştirim için
sizi bekletmeme gerek yok; Can Dündar’ın nasıl bir
uçuruma yuvarlandığını göstermek için, size bir so-
ru yönelteceğim: 2050 yılında Türk futbolu hakkın-
da yapılan bir belgesel, 2000’lerdeki büyük başa-
rılarımızdan hiç söz etmezse, gülünç bir duruma dü-
şer değil mi?
İşe önce “ölüm noktası” olarak adlandırdığım bu
düzeydeki gaftan başlayalım. Filmin ikinci yarısın-
da, 1930’da, Atatürk’ün üç haftalık bir yurt gezisi-
ne çıktığı, halktaki hoşnutsuzluğu, dalkavuklardan
ve rüşvetlerden şikâyetlerini biraz şaşkınlıkla öğ-
rendiği anlatılıyor. Oğlumun kulağına fısıldıyorum
“Bak şimdi Serbest Fırka’dan söz edecek”. Ne ge-
zer! Dündar, o noktadan sonra birden 1933’e, 10.
Yıl Nutku’na atlıyor, sonra da ardından Atatürk’ün
yine ne diktatörlüğü kalıyor ne de muhalefeti top-
tan yok etmesi…
Yani Atatürk’ün 1930’da uzun aylara yayılan bir
süreçte Fethi Okyar’ı çağırttığı, kendi partisinin, ya-
ni CHP’nin karşısında bir muhalefet partisi oluş-
turması için görev verdiği; Okyar’ın da bunu ger-
çekleştirdiği “yaşanmamış” sayılıyor. O günleri ben
tabii ki “içinden” yaşamadım. Ama o yılların her ga-
zetesini, aylara yayılan bir süreçte satır satır tara-
dım. Atatürk’ün “Serbest münakaşa en beğendiğim
rejim tarzıdır”, “İki partinin Cumhuriyeti güçlendire-
cek mücadelesini memnuniyetle müşahade ede-
ceğim” gibi demeçlerini ezbere biliyorum. Şimdi
Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransız sevgilisi Corin-
ne’le olan mektuplaşmalarından, Atatürk’ün İnönü’ye
yazdığı tarihi notlara kadar her belgeye “ulaşmış”
Can Dündar, bu koca Serbest Fırka gerçeğini hiç
duymadığı için mi (!) yoksa önemsiz bulduğu için mi
(?) koymamayı seçti?
Yoksa her ikisi de size “olanaksız” görünüyorsa,
bunun daha “liberal” (!!) gerekçeleri mi var? Dündar’ın
filmi, Türk halkını “enayi” yerine koyup, o gülünç bi-
linçli ıskalamayı yaptığı anda gözümde vefat etti.Hiç
kimsenin kendisini bu kadar kurnaz sanmaya hak-
kı yok. Bir yandan Atatürk mirasını “incelikle” kul-
lanıp Cumhuriyetçileri kendine bağlamak, bir yan-
dan da “2. Cumhuriyetçi” ekolle tüm omurga iliş-
kilerini canlı tutmak! Dündar’ın tek “uyanık” hede-
fi olmuş kurgusunda, araya sıkıştırdığı bazı marş-
lar ve övücü cümlelerle Atatürkçülere göz kırparken
öte yandan insafsız ve anakronik yorumlarla Ata-
türk’ü yıpratıp Altan biraderlere “Gördünüz mü na-
sıl yıktım tabuları” diyebilmek! Dündar, verdiğim o
tek örnekle bile bu film üstünden şah mat oluşunu
değiştiremez, bu bilginin son 15-20 yılda şekillenen
tüm demokratik tartışmalarımızdaki kocaman yeri-
ni göz ardı edemez.
Siz hiç kendisine karşı parti kurduran, her gün de-
mokrasiyi öven, çok partili rejimin tüm altyapısını ge-
tiren “enayi” bir diktatör heveslisi duydunuz mu öm-
rünüzde? Ama anlaşılan Gül ve Erdoğan’a da “bel-
gesel” yapabilme oportünizminde kalmak, böyle bel-
lek, mantık ve kimlik kayıpları gerektiriyor! Halbuki
bu filme, yağan onca eleştiriden etkilenmeden, nes-
nel kalma kararlılığımla tam tersine, Atatürk’ü insani
anekdotlarla, kanlı canlı bir gerçek haline dönüş-
türmüş olması ümidiyle gittim. Daha önce ulusalcılık
tartışmalarında, Dündar’ın konuklarının “bizler”
aleyhine abartılı dengesizliğini dile getirmiştim.
Ama bu kadar hassas bir konuda, daha özenli ola-
cağını sandım. Filmi de başından itibaren sanatsal
hoşgörüyle izledim. Ne yazık ki ilk yarıda eleştirile-
rimi dengeleyebilecek çıkışları Dündar adına ara-
dıysam da, ikinci yarıyla beraber “niyet” abartılı bir
çöküşle hızlanarak belli oldu.
Ama konu yönetmenimizin tüm akışı sonunda ne-
reye getirip dayatmak istediğine geliyor. Siz o ha-
rika anekdotlarla yüklü muhteşem hayatı “yalnızlık”
içinde geçen, tüm muhaliflerini yok eden, sonunda
da “Çekelim gidelim buralardan” diyen bir pişmanlıkla
biten bir melodram haline getirmek istiyorsanız, mız-
rak çuvala ancak bu kadar sığar! Bu konuyu haftaya
işlemeye devam edeceğim.
Herkese iyi bayramlar...
SADIK ÇELİK
Kurban Bayramı, İslami-
yet öncesi ve sonrasında
Türk toplulukları tarafından
kutlanan bir bayram olmak-
la birlikte, kökeni sadece İs-
lamiyeti kabul etmiş kavimler
ve milletlerle sınırlı değildir.
Hz. Adem’in çocuklarının
adakları ile ilgili olarak bizle-
re ulaşmış olan bilgiler kurban
kesme ya da adamanın, adak
sunmanın ilk insanla başla-
dığını, yani her toplulukta ve
kavimde olduğunu gösterir
niteliktedir.
Kurban kesimi öncesinde,
esnasında ve sonrasında ya-
pılması ve dikkat edilmesi
gereken noktalar burada an-
latılamayacak kadar ayrıntı-
lıdır. Bu nedenle, kısaca kur-
ban kesimi konusunda yetkili,
bilgili ve deneyimli kişiler-
den yardım alınmasını öneri-
riz.
Buradaki önemli hususlar-
dan birisi, günümüzde kur-
ban edilecek hayvanın seçi-
mi ve kesilmesidir.
Bir ikinci önemli nokta ise
kurban kesim yerlerinin nasıl
olması gerektiğidir. Kurban
kesimleri, mutlaka Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı’ndan ruh-
sat alınmış mezbaha ve kom-
binalarda ya da geçici ruhsatlı
kesim yerlerinde yapılmalıdır.
Kesim yapılacak yerler kolay
temizlenebilen ve dezenfek-
te edilebilen malzemeden
yapılmış olmalıdır. Zeminde
su ve kanın birikmemesi sağ-
lanmalıdır. Kesim sonrası
oluşan atık ve artıkların de-
polanması ve bertarafı için
gerekli çevre düzenlemeleri
yapılmalıdır.
Kurban kesimi, sadece ke-
sim işlemiyle sona eren bir
süreç değildir. Aynı zaman-
da, kesilen etlerin muhafazası
ve derisinden sakatatına ka-
dar nasıl değerlendirileceği
de önemli hususlardır.
Kurbanlık etlerin serin bir
yerde hava alması sağlana-
rak kesim sıcaklığından oda
ısısına düşmesi beklendikten
sonra buzdolabına kaldırıl-
malıdır. Kurbanlığın kesimin-
den sonraki ilk 24-48 saat
arasında hayvanda ölüm ka-
tılığı oluşacağından ve etin ol-
gunlaşması gerçekleşmeye-
ceğinden, bu zamandan ön-
ce etin pişirilmesi sindirim bo-
zukluklarına, ette kalitesizliğe
ve lezzetsizliğe yol açtığından
kurbanlığın tüketilmesi ol-
gunlaşmadan sonra olmalıdır.
Olgunlaşmış et + 0/+2 de-
recede 3-5 gün arasında mu-
hafaza edilebilir. Kıymada
ise bu süre 3 gündür. Buz-
lukta birkaç hafta, uzun sü-
reli muhafazalarda ise etler
derin dondurucuda eksi 18
derecede 3 ay muhafaza
edilebilir.
Kurban derilerinin usulüne
uygun bir şekilde yüzülme-
mesi ve korunmaması çok
büyük ekonomik kayıpların
oluşmasına ve ülkemizden
ciddi oranlarda dövizin yurt-
dışına gitmesine ve milli ser-
vetin kaybına neden olduğu
bilinmektedir. Bu nedenle,
kurban kesiminin ehil ellerde
yapılması önemlidir.
Aynı zamanda, kurban ke-
sim sürecinden önce kur-
ban kesecek kişilerin derile-
ri nasıl değerlendireceklerine
ya da nereye bağışlayacak-
larına önceden karar vermiş
olmaları ve bağışlarının nasıl
ve nerede kullanılacağını
araştırmaları önemlidir.
Son olarak, Kurban Bay-
ramı’nda nasıl beslenilmesi
gerektiğine dair uzmanların
birkaç önerisini okuyucuları-
mıza rehberlik etmesi adına
paylaşmak istiyoruz. Kurban
bahanesiyle, kendi sağlığımızı
kurban etmemek için her-
kes, özellikle de kalp-damar
hastalığı, kolesterol yüksek-
liği, diyabet (şeker hastalığı),
hipoglisemik yatkınlığı, yük-
sek tansiyonu ve mide ra-
hatsızlığı olan kişiler, diyet-
lerini bozmamalı, doymuş
yağ ve kolesterol alımını
azaltmak için, yağsız veya az
yağlı etleri tercih etmelidir.
Etlerin sebzelerle birlikte
pişirilmesi veya salata ile tü-
ketilmesi, besin çeşitliliği sa-
yesinde dengeli beslenme
sağlar. Ayrıca sebze ve sa-
latayla yenmesi bağırsak faa-
liyetlerinin sağlığı için gerek-
lidir. Yine bayram ziyaretle-
rinde, bol çeşitli bol tatlılı
sofralar ve ikramlar kilo kont-
rolü için belli bir program
uygulayan kişilerin rutin bes-
lenme düzenlerini bozma-
malıdır.
Kurbanlık etteki demirden
maksimum düzeyde fayda-
lanabilmek için dikkat edil-
mesi gereken bazı hususlar
vardır. Örneğin aynı öğün
içinde tüketilen yoğurt, ayran
(kalsiyum), bağırsakta, etin
içindeki demiri tutarak emili-
mini azaltır.
Bu yüzden aynı anda et
ürünleri ile yoğurt ve ayran tü-
ketimi alışkanlığımızdan vaz-
geçmemiz daha doğru ola-
caktır. Tam aksine, kırmızı et
ürünlerinin yanında C vitamini
almak ve (taze sıkılmış por-
takal suyu iyi bir seçenek ola-
bilir) bu ürünlerin birlikteliği
demir emilimini arttıracaktır,
sağlığımıza daha yararlı ola-
caktır.
sadik.celik@keyveni.com
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
9 Aralık
Adalar
SESSİZ SEDASIZ (!)
Kurban Bayramı’na
İlişkin!
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Güney Anado-
lu’ya özgü, tahin,
limon, zeytinyağõ,
kimyon ve sarmõ-
sakla yapõlan bir
tür meze... Bir to-
pu raketle ya da
sopayla belli bir
yere atmaya daya-
nan oyun. 2/ Açõk
alanlardan ve ka-
labalõk yerlerden
aşõrõ derecede
korkma. 3/ “Sağ yanõm-
da yârem var / --- yana
dönder beni” (Türkü)...
Endonezya ve Malez-
ya’ya özgü bir tür deniz
taşõtõ. 4/ Sanayi... Pem-
be renkli şarap. 5/ Suda
yaşayan basit yapõlõ bit-
kilerin genel adõ. 6/ Ra-
fineri. 7/ Cennet ile ce-
hennem arasõnda bulun-
duğuna inanõlan yer... Briçte roberi oluşturan iki bö-
lümden her biri. 8/ İlkel bir silah... Donuk renkli... Ja-
pon lirik dramõ. 9/ Hariç... Denizli’nin bir ilçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Mõsõr unu, nişasta ve pekmezle yapõlan bir tatlõ...
Ateş. 2/ Ruslarõn ünlü destanõ... “Mektup alõr efkârla-
nõrõm /--- içer efkârlanõrõm” (Orhan Veli). 3/ Çanak-
kale’nin Gelibolu ilçesine bağlõ, Namık Kemal’in
mezarõnõn da bulunduğu belde. 4/ Rütbesiz asker... Pi-
lotlar ve havacõlar için yayõmlanan bülten. 5/ Yarõk,
çatlak... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. 6/
Toplu tartõşma... Tantal elementinin simgesi. 7/ Po-
lonya halkõnõn ulusal dansõ. 8/ Aşõrõ şişman... Or-
du’nun Perşembe ilçesinin eski adõ. 9/ Eski Mõsõr’õn
üç büyük piramidinden biri.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Ç O T A N A K S
İ L İ K K Ö R E
T U R A Ç K İ R
İ K A M E T M E
N N E D A M E T
E M T E K İ L A
K E F N A L N
K E P E N E Z
Ç E R İ A T A Ş
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
bedri.baykam@gmail.com
Faks: 0212 227 34 65
ANKARA ASLİYE İKİNCİ TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN
ESAS NO: 2005/ 321
Davacõ Müflis Marmara Bankasõ A.Ş. İflas İdaresi vekili tarafõndan davalõlar Protek İth. İhr. Ltd. Şti, Macit Uçak, Bekir Durmuş ve Ertan
Dedeoğlu aleyhine mahkememizde açõlan alacağõn tahsili istemli davanõn yapõlan açõk yargõlamasõ sonucu 14.03.2007 tarihinde;
"Davanõn KISMEN KABULÜ İLE,
1- 416,00 YTL teminat mektubu bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta tüm davalõlar tarafõndan müştereken ve müteselsilen DEPO EDİL-
MESİNE,
2- a) Komisyon borcu 215,50 YTL, BSMV 10,77 YTL, b) Gecikme faizi 841,41 YTL, BSMV 42,07 YTL,
Toplam 1.110,98 YTL'nin davalõlardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacõya ödenmesine,
Komisyon borcu 215,50 YTL'ye 23.03.2004 dava tarihinden ödeme tarihine kadar yõllõk % 112,5 faiz oranõ ile faizin % 5'i oranõnda BSMV
uygulanmasõna, Fazla istemin reddine...."
Karar verilmiş olup, anõlan kararõn davalõ Macit Uçak'õn tüm araştõrmalara rağmen tebligata yarar açõk adresinin bulunamamasõ nedeniyle
ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, anõlan davalõya kararõn 7201 Sayõlõ Tebligat Kanunu'nun 31/1. maddesi uyarõnca ilan tarihinden iti-
baren (7) gün sonra tebliğ edilmiş sayõlacağõ ve bu tarihten itibaren de (15) günlük yasal süresi içerisinde Yargõtay'a temyiz başvurusunda bu-
lunma hakkõ olduğu ilanen tebliğ olunur. Basõn: 66803