24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
türünde hiçbir azalma olmadõğõnõ açõkça gösteriyordu. DİKKAT BU KİTAP SAKINCALI! Çocuk yazõnõndaki ilk atõlõm hem çocuk hem yetişkin okuyucuyu bu- luşturan taşlama türü kitaplarla ger- çekleşiyor. Rıfat Ilgaz’õn aynõ yõl- larda yayõnlanan, tiyatro ve sinema- ya konu olan Hababam Sõnõfõ’nda otoriter okul izleğini bir dizi komik olay ve gülünç tiplemeler dile geti- riyor. Daha sonraki yõllarda yazdõğõ Bacaksõz dizisiyle köyden kente gel- miş yoksul bir ailenin çocuğu olan Bacaksõz’õn yaşamõndan sunduğu kesitler çocuğun kaldõramayacağõ denli baskõlõ bir ortamõ ve koşullarõ gülmece ve taşlama aracõlõğõyla can- landõrõr. Rõfat Ilgaz Bacaksõz tiple- mesiyle hem içi dõşõna sõğmayan uya- nõk ve cingöz, hem de söylediğini sa- kõnmayan bozulmamõş, nahif bir tip yaratõr. Bacaksõz bu özel- likleriyle şimşekleri üzerine çekip güç du- rumlarõn içine düşse de, gene de bir şekilde işin içinden sõyrõlõr. Kaçak sigara satarak üç beş kuruş kazanma- dan okulda yaratõlan zen- gin-yoksul ayõrõmõna, ço- cuğun yaşamõndan ko- puk ezberci ve otoriter okul sisteminden da- yak sorununa, ülkücü öğretmenin yarattõğõ şiddet ortamõndan aile içinde baskõya değin türlü sahnele- ri izleriz Bacaksõz’õn yaşamõndan. İlköğretim çocuklarõ göz önüne alõ- narak yazõlan bu dizi “Şimdiki Ço- cuklar Harika”nõn tersine çok da- ha yalõn, basit ve çocuksudur. Ancak tõpkõ Aziz Nesin gibi Rõfat Ilgaz da çocuklara yönelik yapõtlarõnda da ye- tişkinlere yönelik yapõtlarõnda oldu- ğu gibi sözünü sakõnmaz ve gerçek- leri tüm çõplaklõğõyla sergiler. “Sınıf” adõ altõnda toplanan ve yetişkin oku- yucuya olduğu denli genç okuyucu- ya da seslenen daha ilk şiirlerinde kü- çük yaşta hem okula gitmek, hem de altõndan kalkamayacağõ kadar ağõr iş- lerde çalõşarak para kazanmak zo- runda olan çocuklarõn çaresizliğini öylesine çarpõcõ bir biçimde gözler önüne serer ki, bu şiirleri yüzünden hakkõnda soruşturma açõlõr ve altõ ay tutuklu kalõr. KULAK VERİN: DUYUYOR MUSUNUZ ÇOCUKLARIN SESİNİ? Son yõllarda çõkan çocuk yayõnla- rõnda en göze çarpan özellik çocuk bakõşõnõ yakalama çalõşmalarõ. Ya- zarõn kendi görüşlerini çocuğun ağ- zõndan vermekten kaçõnmasõ, doğ- rudan çocuğun dünyasõndan yola çõkmasõ, çocuğun gerçeklerini, onun çevresini ve yaşamõnõ kendi öznel de- ğerlendirmesiyle alõmlayan bakõş açõsõndan dile getirmeye çalõşmasõ. Oldukça sõnõrlõ diyebileceğimiz bu tür yayõnlarõn içinde Mavisel Yener’in, Ayla Çınaroğlu’nun, Ay- tül Akal’õn ve Aysel Gürmen’in ve Sevim Ak’õn yapõtlarõ başõ çe- kiyor. Sevim Ak öyküle- rinde çocuklarõn ya- şamlarõndan sundu- ğu komik, üzücü, şaşõrtõcõ kesitleri hep çocuğun bakõş açõsõndan canlandõ- rõyor. Böylece öy- külerinin dokusunu oluşturan özellikler, sözgelimi yetişkinlerin gözünde bel- ki de hiç de önemli olmayan bir ol- gunun çocuk için neredeyse varo- luşsal bir önem kazanmasõ, buna karşõlõk gerçekten şaşõrtõcõ olanõn doğala dönüşmesi, düş ve gerçeğin iç içe girerek birbirine karõşmasõ, ya- şanõlan ilk heyecanlarõn, düşkõrõk- lõklarõn bõraktõğõ izlenimler vb. ol- gular yetişkinlerin algõlama biçi- minden çok farklõ bir dünyayõ can- landõrõyorlar. Öykülerinin bir başka ilginç yanõ da çocuk okuyucuyu bir- likte düşünerek ya da düş kurarak ka- tõlõma çağõran açõk biçimi. Çocuğun yaşamõndan anlõk duyarlõlõklarõ içe- ren hiçbir öyküsünde yapay bir olay- lar örgüsüne rastlamõyoruz. Son yõl- larda kaleme aldõğõ romanlarõnda ise ailenin çözülmesi ve boşanma so- rununun çocuğun üzerinde yarattõğõ yõpratõcõ etkiler ya da yetimler yur- dunda büyüyen çocuklarõn ya da özürlü çocuklarõn yaşadõklarõ so- runlarõ yumuşak ve esprili bir anla- tõmla dile getiriyor. Aynõ şekilde Aysel Gürmen’in öykülerinde, sözgelimi 9-12 yaş gru- bu çocuklarõnõn çok severek okudu- ğu Selen dizisinde gene çocuk ba- kõşõnõn yakalandõğõnõ görüyoruz. Küçücük bir kõzõn gözünden anlatõ- lan öyküler onun yaşamõnõ, duygu- larõnõ, mutluluğunu, düş kõrõklõğõnõ öylesine özgün bir biçimde canlan- dõrõyor ki, öyküleri okurken yetişkin okuyucu olarak da tat alabiliyoruz. Bu da kanõmca temel bir ölçüt, çün- kü belli bir düzeyi tutturabilen bir ço- cuk yazõnõ, çocuk okuyucuya oldu- ğu kadar yetişkin okuyucuya da ses- lenebiliyor. Gürmen’in öykülerinin en güçlü yanõ yoğun bir espri anla- yõşõnõn yanõ sõra gözlemciliği, büyük bir duyarlõlõk ve empati duygusuyla çocuklarõn dünyasõna girebilmesi. SONUÇ Yazarlarõn gerçekleri gizlemeden çocuklarõn dünyalarõnõ bulgulamaya başlamalarõ, sõkõntõlarõ ve sorunlarõ- nõ sergilemeleri altmõşlõ yõllarda top- lumsal sorunlara duyulan ilgiyle bir- likte başlõyor. Amaç, çocukta daha çok küçük yaşta eleştirel bakõşõ uyandõracak, onun sorgulama ve düşünme yetilerini arttõracak me- tinler sunmaktõ. Böylece otoriter olan, milliyetci ya da dinsel duygu- larõ kamçõlayan, ötekini dõşlayarak tek doğru benim doğrumdur anlayõ- şõnõ körükleyen her tür yazõnsal me- tine şiddetle karşõ çõkõlõrken, o za- mana değin çocuk anlamaz gerek- çesiyle sansüre uğrayan tabu konu- lar da gündeme gelmeye başladõ. Ör- neğin özürlü olma, çevre kirlenme- si, õrkçõlõk, yabancõ düşmanlõğõ, şid- det, savaş gibi konular çocuk ve gençlik yazõnõnda yepyeni bir çõğõr açan yazarlar tarafõndan çok duyar- lõ bir biçimde ele alõnmaya başlandõ. Ancak bu yolda daha aşõlmasõ gere- ken çok yol var. Bu açõdan küçük çapta da olsa Ba- tõ’daki gelişmelerle bir koşutluk ol- duğu söylenebilir. Küçük çapta, çün- kü bu yõllarda başlayan olumlu kõ- põrtõlar Batõ’da olduğu gibi temel ya- põsal değişikliklere yol açmadõğõn- dan, yani eğitimde köklü bir reform yapõlmadõğõndan ister istemez sõ- nõrlõ kalõyor. Bu bakõmdan çocuğa yaklaşõmda çağdaş çocuk yazõnõ alanõndaki ge- lişmeler umut verici. Önemli olan bu tür yayõnlarõn yaygõnlaştõrõlmasõ, özellikle de Anadolu’daki okuyucu kesimlerine de ulaşabilmesi. Bunun için de eğitimle ilgilenen herkesin, öğretmenlerin, anne ve babalarõn duyarlõ davranmalarõ ve gelişmele- ri izlemeleri gerekiyor. Çünkü çocuk yazõnõnõn önemli bir özelliği çocuk- lara olduğu kadar yetişkinlere de ses- lenmesi. BİTTİ CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2008 PAZAR 6 DİZİ Çocuk yazınının sağlıklı bir gelişim gösterebilmesi için, bu alanda araştırma ve inceleme yapılması, eleştiri- ler yazılması gerekiyor. Bu tür çalışmaların son yıllarda iyice yoğunlaşması çok se- vindirici bir gelişim. Ancak yapılan araştırmaların ço- ğunda gene de sorgulayıcı ve eleştirel bakışın eksikliği duyumsanıyor. Bir başka önemli nokta da eğitimcile- re, annelere babalara ve öğ- retmenlere ulaşmak. Bu açı- dan çocuk yayınlarının ilk ve ortaöğretimde yardımcı ders malzemesi olarak kullanıl- ması da önem kazanıyor. Bu alanda son yıllarda ÇYDD çerçevesinde yapılan çeşitli yayınları ve okullarda öğret- menlere verilen seminerleri örnek getirebilirim. Örneğin eğitim uzmanı Oya Adalı ve Dilbilimci Prof. Dr. Şeyda Ozil’le birlikte geliştirilen Ya- ratıcı Okuma projesi çok ba- şarılı bir proje olarak gelişti. Sevim Ak, Seza Aksoy, Ma- visel Yener, Nazan İpşiroğlu ve benim yazar olarak katıl- dığım bu projede yazarlar güncel konuları içeren ço- cuk kitapları yazdılar, bizler de her bir kitaba çocukların okuma becerilerini ve yaratı- cılıklarını geliştirici çok eğ- lenceli çalışma malzemeleri hazırladık. Amacımız hem çocukların okudukları üzeri- ne kendi yaşamlarıyla bağ- lantı kurarak düşünmelerini, hem de düş güçlerini geliş- tirmelerini sağlamaktı. So- nuçta ataerkil aile yapılan- masından çevre sorunlarına, beslenme ve şişmanlık so- runlarından medyanın yaşa- mımızdaki etkisine değin çe- şitli konuları içeren hem dü- şündürücü, hem de eğlence- li kitaplar oluştu. Çeşitli sivil örgütlenmelerin çerçevesin- de yürütülen bu tür etkinlik- lerin zamanla çoğalması okuma kültürünün geliştiril- mesi açısından çok önemli. Çocuk yazõnõ alanõnda yerli yapõtlarõn az olu- şu, çevirinin ister istemez ağõrlõk kazanma- sõna yol açtõ. Örneğin Almanya ve Türkiye arasõn- da çocuk yazõnõ alanõnda bir kõyaslama yaptõğõ- mõzda, çağdaş çocuk yazõnõnõn oluşmasõnda daha bir arayõş sürecinde bulunmamõza karşõn, çeviri alanõnda inanõlmaz bir zenginlik göze çarpõyor. Böylece bizim çocuklarõmõzõn bir Batõ ülkesindeki çocuklara oranla farklõ kültürlere ve dünyalara ilişkin daha zengin bir birikimleri olduğu söylene- bilir. Bu önemli bir gelişim ancak burada belirle- yici olan, hem çevirilerin niteliği hem de seçimi. Çağdaş Batõ yazõnõnõn en önemli örneklerinin arõ bir dille Türkceye kazandõrõlmasõ, hem çocuk kül- türümüzü geliştirecek hem de çocuğa yaklaşõmõ- mõzda egemen olan otoriter yaklaşõmõ kõracak. Bu Batõ’ya öykünme değil, dõş dünyaya açõlarak ken- dimizi geliştirmek, yenilemek demek. Son yõllar- da Alman çocuk yazõnõndan yapõlan çevirilerin içinde Christine Nöstlinger’in kitaplarõnõn ağõrlõk kazanmasõnõ (Günõşõğõ Yayõnlarõ) buna örnek geti- rebilirim. Kültürler arasõ etkileşimin önemi Okuma kültürü “Gözlemlerime göre kuşku, günümüz çocuk yazınında önemli bir yer tutuyor. Kabuk bağlamış olan her şeye karşı kuşku ve geleneksel kahramanlık anlayışına ve hiyerarşik düzenlemeye karşı bir tavır: Krallar artık budalaya dönüşüyor, cadılar iyi yürekli meleklere arslanlar tehlikeli olmaktan çıkıyor, şövalyeler gülünçleşiyor, devler küçülüyor, cüceler büyüyor”. James Krüss 1967 yõlõnda Aziz Nesin’in sa- yõsõz baskõ yapan ve onca yõl- dõr büyük küçük herkesin elinden düşmeyen “Şimdiki Çocuklar Ha- rika” kitabõ ilk kez yayõmlandõğõn- da tüm şimşekleri üzerine çekmişti. Bir yazar ilk kez büyük bir açõk yü- reklilikle çocuklarõn sorunlarõnõ di- le getiriyordu. Bu da yetmiyormuş gi- bi çocuklarõ baskõ altõnda tutan bü- yükleri, anneleri, babalarõ, öğret- menleri alaya alarak acõmasõzca eleştiriyor, büyüklerin ikiyüzlülük- lerini, yalanlarõnõ, haksõzlõklarõnõ, eğitim alanõndaki saçmalõklarõnõ tüm çõplaklõğõyla sergiliyordu... Aziz Nesin’in kitabõn sonraki baskõlarõnda eklediği çocuklara mek- tupta bu kitabõn ne tür engellemelerle karşõlaştõğõnõ öğreniyoruz. Kitap “Doğan Kardeş” dergisinin dü- zenlediği bir çocuk romanõ yarõş- masõna katõlõr ve jüri üyelerinin bir bölümü tarafõndan öğretmenleri kü- çük düşürdüğü gerekçesiyle sakõn- calõ bulunarak elenir. İşin şaşõrtõcõ ve yadõrgatõcõ yanõ kitabõ eleyen jüri üyelerinin sayõsõz ürün vermiş ta- nõnmõş yazarlardan oluşmasõdõr. Hiç- birinin tutuculukla ya da resmi ideo- lojiyle uzak yakõn ilgileri yoktur. Söz konusu çocuk okur olduğu anda bu yazarlarda bile otosansürün işlerlik kazanmasõ, yazarlarõn nasõl de Ami- cis örneğinde olduğu gibi bir ikile- me düştüklerini açõkça gözler önü- ne seriyor. Mektup roman biçimin- de yazõlmõş olan Şimdiki Çocuklar Harika’da iki çocuk Ahmet ve Zey- nep birbirlerine yazdõklarõ mektup- larda günlük yaşamda büyüklerle iliş- kilerinde okul ve aile yaşamõnda yaşadõklarõ şaşõrtõcõ ve komik olay- larõ anlatõrlar. Kitap toplumumuzda baskõ altõnda tutulan ve gelişmesi en- gellenen çocuğun dünyasõnõ öylesi- ne gülünç olaylar ve durumlarla canlandõrõr ki, hem çocuk hem de ye- tişkin okuyucuya ulaşõlõr. Ancak çocuk okuyucu gülme yoluyla ya- şadõğõ baskõlarõn ağõrlõğõndan kurtu- lurken (burada gülmenin gerilimi atõ- cõ, rahatlatõcõ işlevinden söz edile- bilir), yetişkin okuyucu kitabõ ken- di dünyasõna yapõlan bir taşlama olarak alõmlayacaktõr. BABAMI KULAKLARINDAN DUVARA ASARDIM Kitabõn başõnda sözü edilen araş- tõrmada farklõ katmanlardan gelen ço- cuklara ‘Siz baba olsanız, babanız da çocuğunuz olsa, ne ceza verir- diniz?’ diye soruluyor. Özellikle altkatmandan gelen çocuklarõn ba- balarõna verdikleri cezalar onlarõn şiddet kültürünün içinde nasõl yo- ğurulduklarõnõ gözler önüne serdi- ğinden çok düşündürücü. Örneğin ‘Onu topal ata bindirirdim. Üstüne çadır örterdim. Çadırın tepesine de bir bıçak asardım. At topalladık- ca bıçak kafasına dokunsun, akıl- lansın’. Yaklaşõk otuz yõl sonra ay- nõ soruşturmayõ üniversite bünye- sinde bir okulda yaptõğõmõzda. ‘Ku- laklarından duvara asmadan eşek sudan gelinceye kadar dövmeye, aç bırakmadan falakaya yatırmaya’ değin öngörülen cezalar şiddet kül- ‘Aziz Nesin, ‘Şimdiki Çocuklar Harika’ adlõ kitabõnda çocuklardan babalarõnõ çocuk yerine koyarak onlara ceza vermelerini istiyor. Aziz Nesin kitabõnda çocuklara eğitim adõ altõnda yapõlan haksõz ve saçma uygulamalara dikkat çekiyor ‘Büyüklerin ikiyüzlülüğü’ SU BASKINLARI ÖNLENEMİYOR İstanbul’u yine sel aldõ DENİZ TATARER İstanbul’da dün akşam saatlerinde başlayan ve Anadolu Yakasõ’nda etkili olan sağanak yağõş nedeniyle 43 ev ve işyerini su bastõ. Son yağõşlarla birlikte 19 Eylül’den bu yana kentte aralõklarla süren yağõşlarõn neden olduğu su baskõnõ sayõsõ da 543’e yükseldi. Kurak geçen yaz aylarõnõn ardõndan ilk yağmurlarla sel sularõna teslim olan İstanbul’da, rögar kapağõ olmayan kanalizasyonlar, taşan dereler ve kentin ana arterlerinde biriken yağmur sularõ can ve mal kayõplarõna neden oluyor. İstanbul’da dün akşam saatlerinde aniden başlayan sağanak yağõş nedeniyle Ümraniye’de 13, Üsküdar’da 17, Maltepe’de ise 13 ev ve işyeri su baskõnõna uğradõ. 19 Eylül’de başlayan ve yaklaşõk bir hafta etkili olan sağanak yağõş nedeniyle de başta Maltepe, Kartal, Sultanbeyli, Bakõrköy ve Zeytinburnu’nda olmak üzere 500 ev ve işyerini su basmõştõ. 23 dere yatağõnõn bulunduğu Sultanbeyli’de evinin su altõnda kalmasõna neden olan tõkanõk rögar kapağõnõ açmak isteyen İsmail Esen (59) adlõ yurttaş yaşamõnõ yitirmişti. Betonlaşma temel neden İnşaat Mühendisleri Odasõ İstanbul Şubesi Başkanõ Cemal Gökçe, su baskõnlarõnõn temel nedeninin İstanbul’daki hõzlõ betonlaşma olduğuna dikkat çekti. İstanbul genelinde mazgal ve rögarlarõn zamanõnda bakõmõnõn yapõlmadõğõnõ da kaydeden Gökçe, “Eylül ve ekim aylarında yağmur yağacağının bilinmesine karşın temizlenmeyen kanal sistemi suyu boşaltamıyor, taşmalar meydana geliyor” diye konuştu. Gökçe, hõzla imara açõlan Kartal, Maltepe ve Ümraniye’nin sel sularõna maruz kalmasõnõn tesadüf olmadõğõnõ söyledi. BAKIRKÖY BELEDİYESİ Sokak hayvanlarõ sahipsiz kalõyor İstanbul Haber Servisi - Dünya Hayvanlarõ Koruma Günü nedeniyle Bakõrköy Belediyesi’nce düzenlenen etkinlikte sokak hayvanlarõna sahip çõkõlmasõ çağrõsõ yapõldõ. Bakõrköy Belediyesi Sokak Hayvanlarõ Rehabilitasyon Merkezi, sokak hayvanlarõna yeni yuva kazandõrmak amacõyla dün Bakõrköy Özgürlük Meydanõ’nda stant açtõ. Standõ gezen yurttaşlar, kafesler içindeki köpek ve kedileri severek yetkililerden bilgi aldõ. Etkinlik kapsamõnda “International K-9- Horse Club”da eğitim alan iki köpek gösteri yaptõ. Bakõrköy Belediyesi Sokak Hayvanlarõ Rehabilitasyon Merkezi Sorumlusu Özlem Yağan, Dünya Hayvanlarõ Koruma Günü’nü yurttaşlarla birlikte kutlamak, aynõ zamanda hayvanlarõ sahiplendirmek amacõyla bu etkinliği düzenlediklerini söyledi. Merkez olarak daha önce de sahiplendirme etkinliği düzenlediklerini belirten Yağan, “Amacımız hayvanlarımıza ömür boyu yaşayabilecekleri yuvalar bulmak, aynı zamanda da vatandaşlarımızı sokak hayvanları için ücretsiz tedavi, aşılama ve kısırlaştırma hizmeti veren barınağımızdan haberdar etmek. Barınağımız yaklaşık 10 yıldır hizmet veriyor ve 500’e yakın kedi ve köpek bu barınakta yaşıyor” dedi. Etkinliğe hayvanseverler yoğun ilgi gösterdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle