Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
türünde hiçbir azalma olmadõğõnõ
açõkça gösteriyordu.
DİKKAT BU KİTAP
SAKINCALI!
Çocuk yazõnõndaki ilk atõlõm hem
çocuk hem yetişkin okuyucuyu bu-
luşturan taşlama türü kitaplarla ger-
çekleşiyor. Rıfat Ilgaz’õn aynõ yõl-
larda yayõnlanan, tiyatro ve sinema-
ya konu olan Hababam Sõnõfõ’nda
otoriter okul izleğini bir dizi komik
olay ve gülünç tiplemeler dile geti-
riyor. Daha sonraki yõllarda yazdõğõ
Bacaksõz dizisiyle köyden kente gel-
miş yoksul bir ailenin çocuğu olan
Bacaksõz’õn yaşamõndan sunduğu
kesitler çocuğun kaldõramayacağõ
denli baskõlõ bir ortamõ ve koşullarõ
gülmece ve taşlama aracõlõğõyla can-
landõrõr. Rõfat Ilgaz Bacaksõz tiple-
mesiyle hem içi dõşõna sõğmayan uya-
nõk ve cingöz, hem de söylediğini sa-
kõnmayan bozulmamõş, nahif bir tip
yaratõr. Bacaksõz bu özel-
likleriyle şimşekleri
üzerine çekip güç du-
rumlarõn içine düşse
de, gene de bir şekilde
işin içinden sõyrõlõr.
Kaçak sigara satarak
üç beş kuruş kazanma-
dan okulda yaratõlan zen-
gin-yoksul ayõrõmõna, ço-
cuğun yaşamõndan ko-
puk ezberci ve otoriter
okul sisteminden da-
yak sorununa, ülkücü
öğretmenin yarattõğõ
şiddet ortamõndan aile
içinde baskõya değin türlü sahnele-
ri izleriz Bacaksõz’õn yaşamõndan.
İlköğretim çocuklarõ göz önüne alõ-
narak yazõlan bu dizi “Şimdiki Ço-
cuklar Harika”nõn tersine çok da-
ha yalõn, basit ve çocuksudur. Ancak
tõpkõ Aziz Nesin gibi Rõfat Ilgaz da
çocuklara yönelik yapõtlarõnda da ye-
tişkinlere yönelik yapõtlarõnda oldu-
ğu gibi sözünü sakõnmaz ve gerçek-
leri tüm çõplaklõğõyla sergiler. “Sınıf”
adõ altõnda toplanan ve yetişkin oku-
yucuya olduğu denli genç okuyucu-
ya da seslenen daha ilk şiirlerinde kü-
çük yaşta hem okula gitmek, hem de
altõndan kalkamayacağõ kadar ağõr iş-
lerde çalõşarak para kazanmak zo-
runda olan çocuklarõn çaresizliğini
öylesine çarpõcõ bir biçimde gözler
önüne serer ki, bu şiirleri yüzünden
hakkõnda soruşturma açõlõr ve altõ ay
tutuklu kalõr.
KULAK VERİN:
DUYUYOR MUSUNUZ
ÇOCUKLARIN SESİNİ?
Son yõllarda çõkan çocuk yayõnla-
rõnda en göze çarpan özellik çocuk
bakõşõnõ yakalama çalõşmalarõ. Ya-
zarõn kendi görüşlerini çocuğun ağ-
zõndan vermekten kaçõnmasõ, doğ-
rudan çocuğun dünyasõndan yola
çõkmasõ, çocuğun gerçeklerini, onun
çevresini ve yaşamõnõ kendi öznel de-
ğerlendirmesiyle alõmlayan bakõş
açõsõndan dile getirmeye çalõşmasõ.
Oldukça sõnõrlõ diyebileceğimiz bu tür
yayõnlarõn içinde Mavisel Yener’in,
Ayla Çınaroğlu’nun, Ay-
tül Akal’õn ve Aysel
Gürmen’in ve Sevim
Ak’õn yapõtlarõ başõ çe-
kiyor.
Sevim Ak öyküle-
rinde çocuklarõn ya-
şamlarõndan sundu-
ğu komik, üzücü,
şaşõrtõcõ kesitleri
hep çocuğun bakõş
açõsõndan canlandõ-
rõyor. Böylece öy-
külerinin dokusunu
oluşturan özellikler,
sözgelimi yetişkinlerin gözünde bel-
ki de hiç de önemli olmayan bir ol-
gunun çocuk için neredeyse varo-
luşsal bir önem kazanmasõ, buna
karşõlõk gerçekten şaşõrtõcõ olanõn
doğala dönüşmesi, düş ve gerçeğin
iç içe girerek birbirine karõşmasõ, ya-
şanõlan ilk heyecanlarõn, düşkõrõk-
lõklarõn bõraktõğõ izlenimler vb. ol-
gular yetişkinlerin algõlama biçi-
minden çok farklõ bir dünyayõ can-
landõrõyorlar. Öykülerinin bir başka
ilginç yanõ da çocuk okuyucuyu bir-
likte düşünerek ya da düş kurarak ka-
tõlõma çağõran açõk biçimi. Çocuğun
yaşamõndan anlõk duyarlõlõklarõ içe-
ren hiçbir öyküsünde yapay bir olay-
lar örgüsüne rastlamõyoruz. Son yõl-
larda kaleme aldõğõ romanlarõnda
ise ailenin çözülmesi ve boşanma so-
rununun çocuğun üzerinde yarattõğõ
yõpratõcõ etkiler ya da yetimler yur-
dunda büyüyen çocuklarõn ya da
özürlü çocuklarõn yaşadõklarõ so-
runlarõ yumuşak ve esprili bir anla-
tõmla dile getiriyor.
Aynõ şekilde Aysel Gürmen’in
öykülerinde, sözgelimi 9-12 yaş gru-
bu çocuklarõnõn çok severek okudu-
ğu Selen dizisinde gene çocuk ba-
kõşõnõn yakalandõğõnõ görüyoruz.
Küçücük bir kõzõn gözünden anlatõ-
lan öyküler onun yaşamõnõ, duygu-
larõnõ, mutluluğunu, düş kõrõklõğõnõ
öylesine özgün bir biçimde canlan-
dõrõyor ki, öyküleri okurken yetişkin
okuyucu olarak da tat alabiliyoruz.
Bu da kanõmca temel bir ölçüt, çün-
kü belli bir düzeyi tutturabilen bir ço-
cuk yazõnõ, çocuk okuyucuya oldu-
ğu kadar yetişkin okuyucuya da ses-
lenebiliyor. Gürmen’in öykülerinin
en güçlü yanõ yoğun bir espri anla-
yõşõnõn yanõ sõra gözlemciliği, büyük
bir duyarlõlõk ve empati duygusuyla
çocuklarõn dünyasõna girebilmesi.
SONUÇ
Yazarlarõn gerçekleri gizlemeden
çocuklarõn dünyalarõnõ bulgulamaya
başlamalarõ, sõkõntõlarõ ve sorunlarõ-
nõ sergilemeleri altmõşlõ yõllarda top-
lumsal sorunlara duyulan ilgiyle bir-
likte başlõyor. Amaç, çocukta daha
çok küçük yaşta eleştirel bakõşõ
uyandõracak, onun sorgulama ve
düşünme yetilerini arttõracak me-
tinler sunmaktõ. Böylece otoriter
olan, milliyetci ya da dinsel duygu-
larõ kamçõlayan, ötekini dõşlayarak
tek doğru benim doğrumdur anlayõ-
şõnõ körükleyen her tür yazõnsal me-
tine şiddetle karşõ çõkõlõrken, o za-
mana değin çocuk anlamaz gerek-
çesiyle sansüre uğrayan tabu konu-
lar da gündeme gelmeye başladõ. Ör-
neğin özürlü olma, çevre kirlenme-
si, õrkçõlõk, yabancõ düşmanlõğõ, şid-
det, savaş gibi konular çocuk ve
gençlik yazõnõnda yepyeni bir çõğõr
açan yazarlar tarafõndan çok duyar-
lõ bir biçimde ele alõnmaya başlandõ.
Ancak bu yolda daha aşõlmasõ gere-
ken çok yol var.
Bu açõdan küçük çapta da olsa Ba-
tõ’daki gelişmelerle bir koşutluk ol-
duğu söylenebilir. Küçük çapta, çün-
kü bu yõllarda başlayan olumlu kõ-
põrtõlar Batõ’da olduğu gibi temel ya-
põsal değişikliklere yol açmadõğõn-
dan, yani eğitimde köklü bir reform
yapõlmadõğõndan ister istemez sõ-
nõrlõ kalõyor.
Bu bakõmdan çocuğa yaklaşõmda
çağdaş çocuk yazõnõ alanõndaki ge-
lişmeler umut verici. Önemli olan bu
tür yayõnlarõn yaygõnlaştõrõlmasõ,
özellikle de Anadolu’daki okuyucu
kesimlerine de ulaşabilmesi. Bunun
için de eğitimle ilgilenen herkesin,
öğretmenlerin, anne ve babalarõn
duyarlõ davranmalarõ ve gelişmele-
ri izlemeleri gerekiyor. Çünkü çocuk
yazõnõnõn önemli bir özelliği çocuk-
lara olduğu kadar yetişkinlere de ses-
lenmesi.
BİTTİ
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2008 PAZAR
6 DİZİ
Çocuk yazınının sağlıklı
bir gelişim gösterebilmesi
için, bu alanda araştırma ve
inceleme yapılması, eleştiri-
ler yazılması gerekiyor. Bu
tür çalışmaların son yıllarda
iyice yoğunlaşması çok se-
vindirici bir gelişim. Ancak
yapılan araştırmaların ço-
ğunda gene de sorgulayıcı
ve eleştirel bakışın eksikliği
duyumsanıyor. Bir başka
önemli nokta da eğitimcile-
re, annelere babalara ve öğ-
retmenlere ulaşmak. Bu açı-
dan çocuk yayınlarının ilk ve
ortaöğretimde yardımcı ders
malzemesi olarak kullanıl-
ması da önem kazanıyor. Bu
alanda son yıllarda ÇYDD
çerçevesinde yapılan çeşitli
yayınları ve okullarda öğret-
menlere verilen seminerleri
örnek getirebilirim. Örneğin
eğitim uzmanı Oya Adalı ve
Dilbilimci Prof. Dr. Şeyda
Ozil’le birlikte geliştirilen Ya-
ratıcı Okuma projesi çok ba-
şarılı bir proje olarak gelişti.
Sevim Ak, Seza Aksoy, Ma-
visel Yener, Nazan İpşiroğlu
ve benim yazar olarak katıl-
dığım bu projede yazarlar
güncel konuları içeren ço-
cuk kitapları yazdılar, bizler
de her bir kitaba çocukların
okuma becerilerini ve yaratı-
cılıklarını geliştirici çok eğ-
lenceli çalışma malzemeleri
hazırladık. Amacımız hem
çocukların okudukları üzeri-
ne kendi yaşamlarıyla bağ-
lantı kurarak düşünmelerini,
hem de düş güçlerini geliş-
tirmelerini sağlamaktı. So-
nuçta ataerkil aile yapılan-
masından çevre sorunlarına,
beslenme ve şişmanlık so-
runlarından medyanın yaşa-
mımızdaki etkisine değin çe-
şitli konuları içeren hem dü-
şündürücü, hem de eğlence-
li kitaplar oluştu. Çeşitli sivil
örgütlenmelerin çerçevesin-
de yürütülen bu tür etkinlik-
lerin zamanla çoğalması
okuma kültürünün geliştiril-
mesi açısından çok önemli.
Çocuk yazõnõ alanõnda yerli yapõtlarõn az olu-
şu, çevirinin ister istemez ağõrlõk kazanma-
sõna yol açtõ. Örneğin Almanya ve Türkiye arasõn-
da çocuk yazõnõ alanõnda bir kõyaslama yaptõğõ-
mõzda, çağdaş çocuk yazõnõnõn oluşmasõnda daha
bir arayõş sürecinde bulunmamõza karşõn, çeviri
alanõnda inanõlmaz bir zenginlik göze çarpõyor.
Böylece bizim çocuklarõmõzõn bir Batõ ülkesindeki
çocuklara oranla farklõ kültürlere ve dünyalara
ilişkin daha zengin bir birikimleri olduğu söylene-
bilir. Bu önemli bir gelişim ancak burada belirle-
yici olan, hem çevirilerin niteliği hem de seçimi.
Çağdaş Batõ yazõnõnõn en önemli örneklerinin arõ
bir dille Türkceye kazandõrõlmasõ, hem çocuk kül-
türümüzü geliştirecek hem de çocuğa yaklaşõmõ-
mõzda egemen olan otoriter yaklaşõmõ kõracak. Bu
Batõ’ya öykünme değil, dõş dünyaya açõlarak ken-
dimizi geliştirmek, yenilemek demek. Son yõllar-
da Alman çocuk yazõnõndan yapõlan çevirilerin
içinde Christine Nöstlinger’in kitaplarõnõn ağõrlõk
kazanmasõnõ (Günõşõğõ Yayõnlarõ) buna örnek geti-
rebilirim.
Kültürler arasõ
etkileşimin önemi
Okuma kültürü
“Gözlemlerime
göre kuşku,
günümüz çocuk
yazınında önemli bir
yer tutuyor. Kabuk
bağlamış olan her
şeye karşı kuşku ve
geleneksel
kahramanlık
anlayışına ve
hiyerarşik
düzenlemeye karşı
bir tavır: Krallar
artık budalaya
dönüşüyor, cadılar
iyi yürekli meleklere
arslanlar tehlikeli
olmaktan çıkıyor,
şövalyeler
gülünçleşiyor, devler
küçülüyor, cüceler
büyüyor”.
James Krüss
1967 yõlõnda Aziz Nesin’in sa-
yõsõz baskõ yapan ve onca yõl-
dõr büyük küçük herkesin elinden
düşmeyen “Şimdiki Çocuklar Ha-
rika” kitabõ ilk kez yayõmlandõğõn-
da tüm şimşekleri üzerine çekmişti.
Bir yazar ilk kez büyük bir açõk yü-
reklilikle çocuklarõn sorunlarõnõ di-
le getiriyordu. Bu da yetmiyormuş gi-
bi çocuklarõ baskõ altõnda tutan bü-
yükleri, anneleri, babalarõ, öğret-
menleri alaya alarak acõmasõzca
eleştiriyor, büyüklerin ikiyüzlülük-
lerini, yalanlarõnõ, haksõzlõklarõnõ,
eğitim alanõndaki saçmalõklarõnõ
tüm çõplaklõğõyla sergiliyordu...
Aziz Nesin’in kitabõn sonraki
baskõlarõnda eklediği çocuklara mek-
tupta bu kitabõn ne tür engellemelerle
karşõlaştõğõnõ öğreniyoruz. Kitap
“Doğan Kardeş” dergisinin dü-
zenlediği bir çocuk romanõ yarõş-
masõna katõlõr ve jüri üyelerinin bir
bölümü tarafõndan öğretmenleri kü-
çük düşürdüğü gerekçesiyle sakõn-
calõ bulunarak elenir. İşin şaşõrtõcõ ve
yadõrgatõcõ yanõ kitabõ eleyen jüri
üyelerinin sayõsõz ürün vermiş ta-
nõnmõş yazarlardan oluşmasõdõr. Hiç-
birinin tutuculukla ya da resmi ideo-
lojiyle uzak yakõn ilgileri yoktur. Söz
konusu çocuk okur olduğu anda bu
yazarlarda bile otosansürün işlerlik
kazanmasõ, yazarlarõn nasõl de Ami-
cis örneğinde olduğu gibi bir ikile-
me düştüklerini açõkça gözler önü-
ne seriyor. Mektup roman biçimin-
de yazõlmõş olan Şimdiki Çocuklar
Harika’da iki çocuk Ahmet ve Zey-
nep birbirlerine yazdõklarõ mektup-
larda günlük yaşamda büyüklerle iliş-
kilerinde okul ve aile yaşamõnda
yaşadõklarõ şaşõrtõcõ ve komik olay-
larõ anlatõrlar. Kitap toplumumuzda
baskõ altõnda tutulan ve gelişmesi en-
gellenen çocuğun dünyasõnõ öylesi-
ne gülünç olaylar ve durumlarla
canlandõrõr ki, hem çocuk hem de ye-
tişkin okuyucuya ulaşõlõr. Ancak
çocuk okuyucu gülme yoluyla ya-
şadõğõ baskõlarõn ağõrlõğõndan kurtu-
lurken (burada gülmenin gerilimi atõ-
cõ, rahatlatõcõ işlevinden söz edile-
bilir), yetişkin okuyucu kitabõ ken-
di dünyasõna yapõlan bir taşlama
olarak alõmlayacaktõr.
BABAMI
KULAKLARINDAN
DUVARA ASARDIM
Kitabõn başõnda sözü edilen araş-
tõrmada farklõ katmanlardan gelen ço-
cuklara ‘Siz baba olsanız, babanız
da çocuğunuz olsa, ne ceza verir-
diniz?’ diye soruluyor. Özellikle
altkatmandan gelen çocuklarõn ba-
balarõna verdikleri cezalar onlarõn
şiddet kültürünün içinde nasõl yo-
ğurulduklarõnõ gözler önüne serdi-
ğinden çok düşündürücü. Örneğin
‘Onu topal ata bindirirdim. Üstüne
çadır örterdim. Çadırın tepesine de
bir bıçak asardım. At topalladık-
ca bıçak kafasına dokunsun, akıl-
lansın’. Yaklaşõk otuz yõl sonra ay-
nõ soruşturmayõ üniversite bünye-
sinde bir okulda yaptõğõmõzda. ‘Ku-
laklarından duvara asmadan eşek
sudan gelinceye kadar dövmeye, aç
bırakmadan falakaya yatırmaya’
değin öngörülen cezalar şiddet kül-
‘Aziz Nesin, ‘Şimdiki
Çocuklar Harika’ adlõ kitabõnda
çocuklardan babalarõnõ çocuk
yerine koyarak onlara ceza
vermelerini istiyor.
Aziz Nesin kitabõnda çocuklara eğitim adõ altõnda yapõlan haksõz ve saçma uygulamalara dikkat çekiyor
‘Büyüklerin ikiyüzlülüğü’
SU BASKINLARI ÖNLENEMİYOR
İstanbul’u
yine
sel aldõ
DENİZ TATARER
İstanbul’da dün akşam saatlerinde
başlayan ve Anadolu Yakasõ’nda etkili
olan sağanak yağõş nedeniyle 43 ev ve
işyerini su bastõ. Son yağõşlarla birlikte 19
Eylül’den bu yana kentte aralõklarla süren
yağõşlarõn neden olduğu su baskõnõ sayõsõ
da 543’e yükseldi.
Kurak geçen yaz aylarõnõn ardõndan ilk
yağmurlarla sel sularõna teslim olan
İstanbul’da, rögar kapağõ olmayan
kanalizasyonlar, taşan dereler ve kentin
ana arterlerinde biriken yağmur sularõ can
ve mal kayõplarõna neden oluyor.
İstanbul’da dün akşam saatlerinde aniden
başlayan sağanak yağõş nedeniyle
Ümraniye’de 13, Üsküdar’da 17,
Maltepe’de ise 13 ev ve işyeri su
baskõnõna uğradõ. 19 Eylül’de başlayan ve
yaklaşõk bir hafta etkili olan sağanak
yağõş nedeniyle de başta Maltepe, Kartal,
Sultanbeyli, Bakõrköy ve Zeytinburnu’nda
olmak üzere 500 ev ve işyerini su
basmõştõ. 23 dere yatağõnõn bulunduğu
Sultanbeyli’de evinin su altõnda kalmasõna
neden olan tõkanõk rögar kapağõnõ açmak
isteyen İsmail Esen (59) adlõ yurttaş
yaşamõnõ yitirmişti.
Betonlaşma temel neden
İnşaat Mühendisleri Odasõ İstanbul
Şubesi Başkanõ Cemal Gökçe, su
baskõnlarõnõn temel nedeninin
İstanbul’daki hõzlõ betonlaşma olduğuna
dikkat çekti. İstanbul genelinde mazgal ve
rögarlarõn zamanõnda bakõmõnõn
yapõlmadõğõnõ da kaydeden Gökçe, “Eylül
ve ekim aylarında yağmur yağacağının
bilinmesine karşın temizlenmeyen
kanal sistemi suyu boşaltamıyor,
taşmalar meydana geliyor” diye
konuştu. Gökçe, hõzla imara açõlan Kartal,
Maltepe ve Ümraniye’nin sel sularõna
maruz kalmasõnõn tesadüf olmadõğõnõ
söyledi.
BAKIRKÖY BELEDİYESİ
Sokak hayvanlarõ
sahipsiz kalõyor
İstanbul Haber Servisi - Dünya
Hayvanlarõ Koruma Günü nedeniyle
Bakõrköy Belediyesi’nce düzenlenen
etkinlikte sokak hayvanlarõna sahip
çõkõlmasõ çağrõsõ yapõldõ.
Bakõrköy Belediyesi Sokak Hayvanlarõ
Rehabilitasyon Merkezi, sokak
hayvanlarõna yeni yuva kazandõrmak
amacõyla dün Bakõrköy Özgürlük
Meydanõ’nda stant açtõ. Standõ gezen
yurttaşlar, kafesler içindeki köpek ve
kedileri severek yetkililerden bilgi aldõ.
Etkinlik kapsamõnda “International K-9-
Horse Club”da eğitim alan iki köpek
gösteri yaptõ. Bakõrköy Belediyesi Sokak
Hayvanlarõ Rehabilitasyon Merkezi
Sorumlusu Özlem Yağan, Dünya
Hayvanlarõ Koruma Günü’nü yurttaşlarla
birlikte kutlamak, aynõ zamanda
hayvanlarõ sahiplendirmek amacõyla bu
etkinliği düzenlediklerini söyledi. Merkez
olarak daha önce de sahiplendirme
etkinliği düzenlediklerini belirten Yağan,
“Amacımız hayvanlarımıza ömür boyu
yaşayabilecekleri yuvalar bulmak, aynı
zamanda da vatandaşlarımızı sokak
hayvanları için ücretsiz tedavi, aşılama
ve kısırlaştırma hizmeti veren
barınağımızdan
haberdar etmek.
Barınağımız
yaklaşık 10
yıldır hizmet
veriyor ve
500’e yakın
kedi ve köpek bu
barınakta yaşıyor”
dedi.
Etkinliğe hayvanseverler yoğun ilgi gösterdi.