03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2008 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI [email protected] YolsuzluklardaSahlinölçütü... İsveç’te, hemen bütün parti liderlerinin uymaya özen gösterdikleri etik bir kural var: Liderler, iki veya üç dönem görev yaptõktan sonra, kendi istençleriyle yerlerini parti içindeki diğer kadrolara bõrakõyorlar. Kendileri de, “Artık benim işim bitti!” diyerek bir kenara çekilip oturmuyorlar. Politikadaki etkinliklerini milletvekili, bakan veya büyükelçi olarak sürdürüyorlar. Daha önce başbakanlõk ve parti liderliği yapmõş olmalarõna karşõn, partideki yeni liderin buyruğunda görev yapmayõ yüksünmüyorlar. Sosyal Demokrat Parti lideri İngvar Karlson, başbakanlõktan ayrõldõktan sonra, sõradan bir bakan olarak hükümette görev aldõ. Sağcõ partinin eski lideri ve Başbakanõ Carl Bild, daha sonra büyükelçilik yaptõ; şu anda da sağcõ koalisyonun Dõşişleri Bakanlõğõ görevini yürütüyor. İsveç sosyal hareketinin mimarlarõndan Tage Erlander ve Olof Palme’nin yakõn çalõşma arkadaşlarõndan İngvar Karlson, iki dönem başbakanlõk ve parti liderliği yaptõktan sonra, görevi bõrakmaya karar verdi. Yerine geçecek en şanslõ aday kendisi gibi parti gençlik örgütünden yetişmiş, kadõn başbakan yardõmcõsõ Mona Sahlin’di. Sosyal Demokrat Parti liderliğine seçilmesine kesin gözüyle bakõlan Mona Sahlin’in siyasetteki geleceği, 1995 yõlõnda yaşadõğõ şanssõz bir olayla karardõ. O sõralar başbakan yardõmcõsõ olan Mona Sahlin, kendisine bakanlõk göreviyle ilgili harcamalarda kullanõlmak üzere verilen banka kredi kartõyla 200 Kronluk (Yaklaşõk 40 YTL) özel alõş veriş yapmõştõ. Daha sonra, parayõ yerine koymasõna karşõn, yakasõnõ denetim çarklarõndan kurtaramadõ. Devlete ait kredi kartõyla yaptõğõ özel alõş- veriş kayõtlara geçmişti. Bir anda kõyamet koptu. Vergi dairesi, kimseden uyarõ beklemeden kendiliğinden harekete geçti. Başbakan Yardõmcõsõ Mona Sahlin’in bütün banka hesaplarõ didik didik incelendi. O parayla, ne satõn alõndõğõ da merak edildi. Bir alõş-veriş merkezinde dolaşõrken birden canõ çikolata çeken Mona Sahlin, yanõnda özel kredi kartõnõn bulunmadõğõnõ fark edince çikolatayõ devletin kredi kartõnõ kullanarak Toblerone marka bir çikolata satõn almõştõ. Ancak, özel kredi kartõnõn yanõnda bulunmamasõ mazeret değildi. Devletin, usulsüz harcanan 200 Kronu ile 200 milyonu arasõnda bir fark yoktu. Olayõn basõna yansõmasõndan sonra Mona Sahlin, olayõn üzerini örtmeye, konuyu pişkin bir tavõrla geçiştirmeye çalõşmadõ. Halkõn önüne çõktõ, büyük bir yanlõş yaptõğõnõ itiraf etti. İsveç halkõndan özür dileyerek başbakan Katedralde düğünve MaviAtlõ’lar Carl Orff müziği pencerelerden dõşarõ taşõyor. Evin önünden geçerken merakla durup insanõn ruhunu dolduran melodiye kulak kabartõyoruz. Sonra yine ağõr ağõr tepeye doğru yolumuza devam ediyoruz. Uzun yokuşun sonunda Meryemana Katedrali tüm görkemiyle karşõmõzda göğe yükseliyor. Kocaman kapõyõ açõp içeri adõm atõyoruz. Burada da müzik. Orgdan Mozart melodileri duyuluyor, kubbelerde Mozart’tan bir arya yankõlanõyor. Katedralde düğün var. Az sonra org susuyor, soprano aryasõnõ bitiriyor. Beyazlar içindeki yaşlõ papaz duasõna başlõyor. Düğün erkânõ ayağa kalkõp hep bir ağõzdan ona eşlik ediyor. Melekler, tanrõlar, çõplak kadõnlar uçuşuyor, şaha kalkmõş atlar yükseliyor gökyüzünün sonsuzluğuna. Yüksek pencerelerden giren güneş õşõnlarõ barok ve rokoko dev yapõyõ aydõnlatõyor, kubbelerdeki, duvarlardaki melekleri, çõplak kadõnlarõ, aşağõdaki insanlara tepeden bakan İsa’yõ... Az sonra yine Carl Orff Müzesi’nin önünden geçerek göle doğru iniyoruz. Carmina Burana’nõn yaratõcõsõ, büyük besteci daha 17 yaşõna geldiğinde bir opera ve pek çok şarkõ bestelemişti. Çocukluğunda sõk sõk geldiği şirin Ammer gölü kõyõsõndaki Diessen’e 1955 yõlõnda yerleşir. Evinin pencerelerinden gölün karşõ kõyõsõnda, Andechs yamaçlarõndaki dev manastõr görünür. Ammer gölü bugün rüzgârlõ, dalgalõ da. Yelkenliler, motorlar, gezi gemileri yine de gidip geliyor, martõlar uçuşuyor, kazlar, ördekler ise kõyõya çõkmõş, ağaç altlarõna sõğõnmõş. Yolumuz güneye, Alp eteklerine doğru uzanõyor. Berrak havada doruklarõ hafif beyaz dağlar ne kadar da yakõn. Tarihi evleri ve sokaklarõ ile ünlü Weilheim’da bir yemek molasõ verip, Staffel gölü kõyõsõndaki Murnau’ya ulaşõyoruz. Şirin kentte önemli bir sergi var. Dõşavurumcu sanatçõlar Wassily Kandinsky ve Gabriele Münter 1908’de Murnau’da bir ev satõn alõp, doğasõna hayran olduklarõ yöreye yerleşirler. Kõsa süre sonra Marianne von Werefkin, Aleksey Javlenski, Franz Marc, August Macke de onlara katõlõr ve 1911’de “Mavi Atlı” grubunun temeli atõlõr. Şimdi 2008’de, Kandinsky ile Münter’in, Staffel gölü kõyõsõna yerleşmelerinin 100. yõlõnda tarihi sarayda Alman dõşavurumculuğunun ünlü ressamlarõnõn eserleri sergileniyor. Aynõ yapõnõn üst katõnda, yine yõllarõnõ burada geçirmiş, Macar-Avusturyalõ yazar Ödön von Horváth sürekli bir sergiyle anõlõyor. 1924’ten, Hitler Almanyasõ’ndan kaçtõğõ 1935 yõlõna kadar yaşadõğõ Murnau’da değerli eserler verir. Ünlü romanõ “Allahsız Gençlik” (Türkçesi: Burhan Arpad) 1938’de Nazilerce yasaklanõr. Akşama doğru ovaya sis iniyor. Gölün sularõ durgun, kõyõlarõnda yüksek otlar, sazlõklar. Geniş çayõrlar yamaçlarda yükseliyor, Alplerin eteğinde küçük köyler, çiftlikler, korular, az ötede başka göller. Bizim yolumuz Starnberg’e, göl kõyõsõndaki şirin Seeshaupt’a. Batmaya hazõrlanan güneş odanõn kocaman pencerelerinden içeri giriyor. Balkondaki rahat koltuklara kurulup, aşağõdaki iskeleye yanaşan son gemiyi seyrediyoruz. Anõlarda o gün yaşadõklarõmõz... www.ahmet-arpad.de AHMET ARPAD MÜNİH ALİ HAYDAR NERGİS MALMÖ yardõmcõlõğõ görevinden istifa etti. Daha sonra yapõlan Sosyal Demokrat Parti kurultayõnda da genel başkanlõğa aday olmadõ. Yerine Göran Persson seçildi. Bu olay, Mona Sahlin’in politik yaşamõndaki 12 yõlõna maloldu. Gözden düştü, uzun yõllar “Tobleroneci bakan” adõyla anõldõ. Bu olayõn belleklerden silinmesi için yõllarca beklemesi gerekti. Nihayet, geçen yõl, mart ayõnda, Sosyal Demokrat Parti Genel Kurulu’na gidilirken, iki dönem başbakanlõk ve parti liderliği yapan Göran Persson, Mona Sahlin’in gecikmiş hakkõnõ teslim etti; onu kendisinden sonraki genel başkanlõğa önerdi. Mona Sahlin’in cezasõnõ yeterince çektiğini düşünen partililerin eğilimi de bu yöndeydi. Genel Kurul’da, Mona Sahlin oyçokluğuyla genel başkanlõğa getirildi. İsveç, halen sağcõ partiler koalisyonu ile yönetiliyor. Kamuoyu yoklamalarõna göre 2010 yõlõnda yapõlacak genel seçimde Sosyal Demokrat Parti’nin iktidara gelmesine kesin gözüyle bakõlõyor. Bu seçimle birlikte, 120 yõllõk Sosyal Demokrat Parti tarihinde ilk kez bir kadõn olarak genel başkanlõğa getirilen Mona Sahlin’e, başbakanlõğõn yolu da açõlacak. Böylece, Mona Sahlin’in, politikanõn uzun ince yollarõndaki serüveni de mutlu bir sonla noktalanacak. Gökten üç elma düşecek; biri Mona Sahlin’in, biri okuyanlarõn, biri de ders almasõ gereken politikacõlarõn başõna... [email protected] Kârõ özelleştir, zararõ devletleştir Fortis Belçika’nõn neyi olur? Geçen pazar günü Belçikalõlar bu mevsimde bir mucize gibi gelen güneşin altõnda bahçelerine sonbahar çiçekleri dikerken Belçikalõ yöneticiler Hollanda ve Lüksemburglularla birlikte kapalõ kapõlar ardõnda Fortis’i kurtarmak için ter döküyorlardõ. (Fortis, hani şu Dõş Bank’õn büyük kõsmõnõ satõn alõp bir anda kõrmõzõ beyaz lacivert tabelalarõyla Türkiye’deki cadde ve sokaklarõ da pullayan bankacõlõk ve sigorta devi...) O güneşli pazar, Avrupa Merkez Bankasõ başkanõ ile birlikte iki başbakan dahil Benelüks’ü yöneten büyük adamlar tarafõndan ifadesi alõnan Filip Dierckx daha iki gün önce Fortis’in başõna getirilmişti. Bankanõn 27 yõllõk çõlgõn yöneticisi Maurice Lippens ise belki de diğer Belçikalõlar gibi bahçesinde çiçek dikiyordu emekliliğinin bu ilk “sıcak” günlerinde... “Kötü yönetti bankayı” diyorlardõ onun için. Boyuna posuna bakmadan geçen yõl Hollandalõ ABN Amro’nun bir kõsmõnõ satõn almõştõ Fortis. Zaten ne olduysa bu kocaman lokmayõ yutmakta zorlandõğõ için oldu. Banka o gün bugündür değer kaybediyordu. 5 gün üst üste hisseleri düşünce Amerika’da pişen batõk bankanõn yanõk lezzeti Belçika’ya düşmüş, gazete okuyan bankaya koşmuştu. Banka yönetimine göre aslõnda ciddi bir sorun yoktu ortada. Belçika’da para çok, güneş azdõr. Her şeye rağmen o gün Belçikalõlar güneşin tadõnõ çõkardõlar. Hem avuç içi kadar Belçika’dan yola çõkõp 50’den fazla ülkeye tezgâh açan, 65 binden fazla profesyonelin çalõştõğõ, kimilerine göre dünyanõn 14. büyük şirketi olan Fortis batacak değildi ya... İşte o güneşli pazar günü, üç komşu ülkenin yöneticileri kurtarma operasyonunun gerçekleştiği salonun kapõsõndan çõktõklarõnda, her birinin kendi ülkesindeki Fortis’lerin yüzde 49’u devletleştirilmişti... Fortis içi yansa da, pazartesi sabahõ Belçika’ya gülümseyerek günaydõn diyebilirdi... Yok pahasõna Fransõzlara satõlmaktan da batmaktan da kurtulmuştu. Ne var ki “o pazartesi” Avrupa bankacõlõk tarihinin en sevimsiz günlerinden biri olarak kayda geçti. 29 Eylül’de Fortis son 15 yõlõnõn en düşük değerine indi. Bir günde borsada tam yüzde 24 oranõnda değer kaybetti. Değeri düşerken bir yandan devlet Fortis’in kapõ gibi arkasõnda olduğunu söyleyip duruyordu. Salõ günü piyasalar düzelmeye başladõ. Fortis hisseleri yükselişe geçti. Belçika Başbakanõ Yves Leterme de kravatõnõ gevşetebilirdi artõk. “Sorumluluğumuzu üstlendik, tasarruf sahiplerini terk etmedik” dedi Leterme... Fortis batamazdõ. Belçika’nõn en büyük bankacõlõk ve sigorta şirketi olma sõfatõyla iki Belçikalõdan birini kapõsõndan içeri sokmayõ başarmõş, daha Belçika kurulmadan hayata gözlerini açmõş bir bankanõn dönüşe dönüşe aldõğõ son şekildi. Ülkenin dokusuna işlemiş hatta dokuma ipliğini satõn almõş bir kurumun torunu olduğu da söylenebilinir. Zira, 1822’de ulusal endüstriye “destek” amacõyla kurulan Sociéte Générale’in devamõydõ. Socitete Général, daha Belçika ilk kurulduğunda parasõnõn basõldõğõ adresti. Hem Belçika’nõn hem de Hollanda’nõn endüstrileşmesinde önemli bir rol oynamõş, Kral II. Leopold Afrika’daki sömürgesi Kongo’dan ülkeye zenginlik akõtõrken Kral’õ finanse etmiş bir bankaydõ. Dünyanõn dört bir yerinde inşa ettiği demiryollarõnõn bir kõsmõ Osmanlõ topraklarõndan da geçiyordu. Daha Belçika 1830’da kurulmadan 8 yõl önce, yani 1822’de, Orange hanedanõndan Prens I. William’õn Brüksel’de kurduğu bankanõn artçõlarõnõ 1998’de Fortis Grubu olarak satõn alarak tarihini de soylulaştõrmõştõ Fortis. Belçika’nõn Hollanda ve Lüksemburg’la işbirliği ile gerçekleştirdiği Fortis’i kurtarma operasyonunun ardõndan bir başka bankasõ olan Dexia, iflasla burun buruna geldi. Belçika bu defa Fransa’yla bir olup Dexia’yõ da kurtardõ. Önceki gün Fortis’in kaderi Hollanda tarafõndan yeniden çizildi. Hollanda hükümeti Fortis’in Hollanda kanadõnõ devletleştirdi. Belçika siyasi sorunlar yüzünden kõrõldõ kõrõlacak, bölündü bölünecek bir ülke ama bu 10 milyonluk ülke mal canõn yongasõ dendi mi ulusal çõkarõna nasõl dört elle sarõldõğõnõ dünya âleme göstermiş oldu bu vesileyle. Toplumlar arasõ görüşmeler, bölgeler arasõndaki diyalog, bölünme senaryolarõ ve hükümet krizine alõşõk olan Belçikalõlar birkaç günlüğüne de olsa siyasi iç çekişmelerden biraz uzaklaşma fõrsatõ buldular. Ekonomik kriz diğer tüm krizlerin bir müddet unutulmasõnõ sağladõ. Kahve makinesinin olduğu yere muzip bir arkadaşõmõz kocaman bir liste asmõş. “2007 Yılında dünyanın en güvenli bankaları” yazõyor listenin başõnda. Standard & Poor’s, Moody’s ve Fitch gibi değerlendirme kuruluşlarõnõn verdikleri puanlara gore dünyadaki bankalarõ sõralamõşlar. Bu sõralamada Dexia 13’üncü, Fortis ise 46’ncõ sõrada yer alõyor. Hafta başõnda yaşananlarõ görünce bu listeye gülmemek mümkün değil. Hafta başõnda yaşanan Fortis ve Dexia krizleri Belçikalõlara kişi başõna 700 Avro’ya mal olmuş. Geçen yõlõn ortasõndan itibaren Belçika’yõ da etkisine alan kredi krizinin maliyeti ise kişi başõna 7.300 Avro olarak hesaplandõ. Ne borsada hissem ne de bahsi geçen bankalarda param var ama göz göre göre (göz görmeye görmeye) cebimizden paracõklar uçuvermiş. Başbakan Yves Leterme ve Başbakan Yardõmcõsõ ve Maliye Bakanõ Didier Reynders, Meclis Maliye Komisyonu’nda Fortis ve Dexia’ya yaptõklarõ son müdahaleleri savundular. Belçika hükümetinin banka kurtarma operasyonlarõnda 5.7 milyar Avro yatõrõm yaptõğõnõ söyleyen Başbakan Leterme, yatõrõmõn boşa gitmeyeceğini özellikle vurguladõ ve geçmişten örnekler verdi. Hafta başõndaki banka kurtarma işlemlerinde Belçika, Lüksemburg ve Hollanda hükümetleri Fortis’e toplam 11.2 milyar Avro aktarõrken, Belçika, Lüksemburg ve Fransa hükümetleri de Dexia’ya 6.4 Avro destek çõkmõşlardõ. Kõsmi devletleştirme şeklinde yapõlan müdahaleler olumlu sonuç verdi, Dexia ve Fortis hisselerindeki düşüş eğilimi durdu, hatta artõşa geçti. Borsalardaki hastalõk sokaktaki vatandaşõ da vurdu. Ekonomi finans gazetesi De Tijd’õn hesaplamalarõna göre kredi krizi Belçikalõya kişi başõna 7.300 Avro’ya mal oldu. Kriz geçen yõlõn yarõsõndan itibaren ailelerin mali varlõklarõnõn 78 milyar Avro azalmasõna yol açtõ. Hisselerdeki ve yatõrõm fonlarõndaki değer kaybõ tüketimi 1.6 milyar azalttõ. Ancak pahalõ petrol ve Avro ve ekonomik yükselişten sonraki kaçõnõlmaz soğuma, Belçika ekonomisini olumsuz etkiledi. Büyük bankalarõn ekonomistleri Belçika ekonomisi büyüme oranõnõ 2008’de yüzde 1.5, 2009’da ise yüzde 0.9 olarak tahmin ediyorlar. Bu rakamlar sõradan bir vatandaş için hiçbir şey ifade etmiyor. Hatta bir Belçikalõ “krizden bana ne, ne bankada param var ne de borsada hissem var” diyerek son gelişmelerin yapay olduğunu ve gerçek hayatla hiç ilgisi bulunmadõğõnõ söyledi. Borsadaki yapay yönlendirmelerin ve oynamalarõn, reel ekonomi yerine rant ekonomisinin yaşamõ yönlendirmesini eleştiren Belçikalõlar da var. Ancak en güzel saptamayõ arkadaşõm Michael yaptõ; “Kârı özelleştir, zararı devletleştir”. Bu da bana Özal’lõ yõllar ve sonrasõndaki Türkiye’yi anõmsattõ nedense. Belçika’da yapõlan son banka operasyonlarõ teorik düzeyde serbest pazar ekonomisinin yeniden sorgulanmasõnõ gündeme getirirken, yurttaşlarõn da sisteme olan güvenlerini sarstõ. Son olarak önemli bir Belçikalõ siyasi, “Müdahaleler istisna olarak kalmalı” dedi. Teorik düzeydeki tartõşmalar bir tarafa, kriz sõradan vatandaşõn sofrasõna da indi. Hem bütçesine olumsuz yansõdõ hem de sohbetlerde yerini aldõ. Bankacõlõk sistemini sorgulamaya başlayan Avrupalõnõn bir gün sistemi de sorgulamaya başlama şansõ hâlâ var! [email protected] ERDİNÇ UTKU BRÜKSEL ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL Avustralya’nın en büyük kenti Sydney’in Bondi sahili bir süredir yoga meraklılarına ev sahipliği yapıyor. “Topluca içe dönme ve dünyanın görünenden öte kesimine erişme” amacındaki yoga meraklıları böylece daha sağlıklı ve kendileriyle barışık yaşayabileceklerine inanıyor. Katılımcıların internet üzerinde örgütlenip tanışmış olması ise etkinliğin diğer bir ilginç yanı. (Fotoğraflar: REUTERS) Yoga meraklıları sahilde buluşuyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle