29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] CMYB C M Y B Şimdisorun,insanoğlununhayatta kalmayõbaşarõpbaşaramayacağõ FIDEL CASTRO RUZ T icaret insanoğlunun ürettiği mal ve hizmetin toplum içinde ve ülkeler arasõndaki değişimidir. Üretim araçlarõnõn sahipleri kazancõn da sahibidir. Bir sõnõf olarak kapitalist devleti yönetirler. Sosyal ilerleme ve refahõn itici gücü olmakla böbürlenir ve şaşmaz bir tanrõ gibi gördükleri piyasaya taparlar. Her ülkede en güçlülerle en zayõflar, fiziksel olarak daha enerjik olanlarla, daha iyi beslenenlerle, okuma yazmayõ bilenlerle, okula gidebilenlerle, daha çok deneyim sahibi olabilenlerle, daha çok sosyal ilişkisi olabilenlerle, daha çok birikimi olanlarla tüm bu avantajlardan yoksun olanlar arasõnda bir çekişme vardõr. Ülkeler arasõnda ise yerleştikleri bölgelerde daha iyi bir iklime, bereketli topraklara, daha çok suya, doğal kaynaklara sahip olanlarla, teknolojiye hükmedenlerle, daha çok gelişmiş olanlarla, sõnõrsõz medya olanaklarõnõ yönetenlerle tüm bu ayrõcalõklardan yararlanamayanlar arasõnda bir çekişme söz konusudur. Zengin ve yoksul ülkeler arasõndaki bu fark bazen çok büyük olabilir. Bu, orman kanunudur. Irklar arasõnda zihinsel yetiler açõsõndan bir farklõlõk yoktur. Bu, bilimsel olarak kanõtlanmõş bir doğrudur. Günümüz toplumu, insan yaşamõnõn evriminin doğal bir sonucu değildir. Zihinsel olarak gelişmiş insanõn yaratõmõdõr. Şimdi sorun, insanoğlunun bu yaratõcõ zekâsõ ile hayatta kalmayõ başarõp başaramayacağõ. Kriz ve ABD’de seçim Gelişmiş kapitalist sistem, doğal ayrõcalõklarõyla beyaz Avrupalõnõn düşlerine, düşüncelerine ve tutkularõna ulaştõğõ bu vatan, şimdi büyük bir kriz içinde. Ama bu, belli aralõklarla olan alõşõlmõş krizlerden değil; 1930’lardaki travmatik kriz de dahil, dünyanõn ilerleme ve gelişme modeli olarak kapitalist modeli seçtiği zamandan bu yana yaşadõğõ en kötüsü. Gelişmiş kapitalist sistemin bugünkü krizi, imparatorluğun başkanlõk seçimlerinin hemen öncesinde patlak verdi. İki partinin adaylarõ -çoğu daha önce hiç oy vermeye zahmet etmemiş- şaşkõn seçmenleri ikna etmeye çalõşõyor, orta sõnõfõn tüketim gücünü ve esenliğini güvence altõna alacağõnõ söylüyor. Dünyanõn tanõdõğõ en mükemmel sistem olarak tanõmladõklarõ bu düzende gerçek bir değişimden söz eden yok. Öyle bir dünya ki onlarõn düşüncesine göre yüzde 5’inin mutluluğu diğerlerinden daha önemli. Diğer yüzde 95’in kaderi, savaş ya da barõş, soluk alõnabilecek ya da alõnamayacak bir atmosfer; hepsi imparatorluğu yöneten liderin kararõna bağlõ. Bu anayasal görev, bilgisayarlarõn denetimindeki nükleer silahlar ve uzay kalkanlarõ çağõnda ve etik değerlerin giderek yok olduğu bu zamanda yönetene gerçek bir güç verse de vermese de bu ülkenin başkanõnõn böyle korkunç bir rolü olduğunu gözden kaçõramayõz. ABD’de köklü bir õrkçõ gelenek var. Adõ “Beyaz” olan bir başkanlõk sarayõna siyah bir başkan, eşi ve çocuklarõnõn yerleşmesine milyonlarca beyazõn pek azõnõn aklõ yatar. Demokrat Parti adayõnõn, geçmiş onyõllarda eşitlik ve adalet düşleyen Martin Luther King ve Malcolm X’in kaderini paylaşmamõş olmasõ bir mucize. Boşluğa dalmõş rakibine sakince bakõp onun diyalektik açmazlarõna gülebilen biri. Öte yandan, saldõrgan bir kültürden gelen Cumhuriyetçi aday, West Point’in (askeri akademi - çn.) en kötü öğrencilerinden biri. Matematikten anlamadõğõnõ itiraf ediyor. Ekonomi bilimlerindeki yetisini tahmin etmek zor değil. Kuşkusuz rakibi zekâ ve soğukkanlõlõkta onu çok aşõyor. McCain ileri yaşta ve sağlõk durumu belirsiz. Bu bilgilerden söz ediyorum; çünkü seçilirse ve sağlõk nedenleriyle başkanlõğõ sürdüremezse tüfekli hanõmefendi, deneyimsiz eski Alaska Valisi ABD Başkanõ olabilir. Hanõmefendinin dünyadan haberi olmadõğõ görülüyor. Bush’un bıraktığı borç mirası Başkan Bush’un gelecek kuşaklarõn sõrtõna yüklediği 10.266 trilyon dolarlõk borcu düşününce, 8 yõlda ikiye katlanan bu borcu para olarak saymanõn ne kadar zaman alacağõnõ hesapladõm: Günde 8 saat çalõşan bir kişi hiç durmadan 1 dolarlõk yüz banknotu bir dakikada sayacak olursa ve yõlda 300 çalõşma günü olduğunu varsayarsak, 715 bin yõl gerekiyor. Her gün sözü edilen bu borç yükünü bundan daha iyi açõklayacak bir yol bulamadõm. Amerikan yönetimi, paniğin yayõlmasõnõ önlemek için 250 bin dolarõ aşmayan mevduat hesaplarõnõ güvence altõna aldõğõnõ açõkladõ. Böylece bankalarõ ve Lenin’in abaküsle saymayõ hayal bile edemeyeceği toplamlarõ yönetiyor olacaklar. Şimdi Bush yönetiminin sosyalizme ne gibi bir katkõsõ olduğunu kendimize sorabiliriz; ama hayal kurmayõ bõrakalõm. Bankacõlõk operasyonlarõ normale döndüğünde emperyalistler bankalarõ özel şirketlere geri verecekler. Bu yarõkürede daha önce örneklerini gördüğümüz gibi. Her zaman faturayõ halk öder. Kapitalizm her sosyal sistemde kendini yeniden üretme eğilimindedir, çünkü egoizm ve insanõn dürtülerinden beslenir. İnsan toplumuna bu çelişkiyi aşmak dõşõnda fazla bir seçenek kalmadõ. Bunu başaramazsa varlõğõnõ sürdüremez. Şimdi gelişmiş ülkelerin merkez bankalarõnca dünya finans sistemine akõtõlan para denizi, azgelişmişliklerini borsalarõ aracõlõğõyla aşmaya çalõşan ülkelerin bu kurumlarõna ağõr darbeler vuracak. Küba’nõn bir hisse senedi borsasõ yok. Kuşkusuz, ekonomimizi geliştirmek için daha rasyonel ve sosyalist bir finans modeli oluşturacağõz. Güncel kriz ve ABD hükümetinin acõmasõz kurtarma önlemleri daha çok enflasyon, ülke paralarõnda daha çok devalüasyon, daha çok pazar kaybõ, ihraç mallarõnda değer düşüşü, değişimde eşitsizlik nedeni olacak. Ama aynõ zamanda halklara gerçeği daha iyi kavramalarõnõ, daha çok uyanõklõğõ, daha çok isyankârlõğõ ve daha çok devrimleri getirecek. Kriz nasõl gelişecek ve önümüzdeki 25 gün içinde ABD’de neler olacak göreceğiz. İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (Granma gazetesi, Küba, 11 Ekim 2008) CASTRO - Güncel kriz ve ABD hükümetinin acõmasõz kurtarma önlemleri daha çok enflasyon, ülke paralarõnda daha çok devalüasyon, daha çok pazar kaybõ, ihraç mallarõnda değer düşüşü, değişimde eşitsizlik nedeni olacak. Ama aynõ zamanda halklara gerçeği daha iyi kavramalarõnõ, daha çok uyanõklõğõ, daha çok isyankârlõğõ ve daha çok devrimleri getirecek. Savurganlõk artõk bir lüks PAOLA COPPOLA G ünde üç kere 620 bin 500 kişi için sofra kurduğunuzu varsayõn. Maliyeti en azõndan bir milyar Avro olabilir. İtalya’da büyük süpermarketlerde her gün çöpe atõlan gõda maddesinin maliyetine eşdeğer. Satõlmadõğõ için rafta kalan ve çöpe giden maddelerin maliyeti bir hayli tuzlu. 25 milyon ton gõda maddesi ise İtalyan ailelerin çöp tenekelerinde son buluyor. Kimi tüketici sabõrsõz, ilk küflenen yiyecekle yüz yüze geldiğinde hemen atõveriyor, ancak 7 milyon kişi açõşõndan bundan böyle dengeli beslenmek alõşkanlõğõ çoktan bir lüks oldu. Gitgide daha yoksul bir doğal kaynağa sahip olan gezegenin yağmacõsõ, aç gözlü tüketicileriyiz. Gõda örneğinde olduğu gibi “kullan at” mantõğõnõn hâkim olduğu bir toplumda akõntõya karşõ kürek çeken direnebiliyor. Antonio Galdo, Einaudi yayõnevinin yayõmladõğõ “Savurgan Olma” adlõ kitabõnda yeni bir yaşam tarzõnõn gölgesinde çõktõğõ yolculukta hayatõ, gõdayõ ve kaynaklarõ anlatõyor. Bologna Üniversitesi’nde Ekonomi ve Tarõm Mühendisliği bölümünde doçent olarak görev yapan Andrea Segrè ise büyük süpermarketlerde her gün atõlan gõda maddelerini geri kazanmak için bir grup öğrencisiyle birlikte “Last minut food” adlõ bir zincir yarattõ. Adriyatik’te bir hipermarket bu denemede ilk pilot merkez seçildi. Zincir bugün İtalya’da 13 şehir ve 8 bölgeye ulaştõ. Özellikle ekonomik krizin gündemde olduğu bir dönemde ayõn sonunu getiremeyen aileler açõşõndan da son derece yararlõ bir uygulama. Ulusal çapta kampanya Savurgan davranõşlarõn sonucu biriken borçlarõn da savunulur bir tarafõ yok dünya ile ilişkimizde. Mevcut doğal kaynaklarõ dünyanõn üretme kapasitesini 3’te 1 oranõnda aşan kuzeyde tüketiyoruz. Çevre örgütü Legambiente bugünlerde savurganlõğõn önünü kesmek için ulusal çapta bir kampanya hazõrlõğõnda. Tüketicilerin televizyon “stand by” durumunda iken enerji harcadõğõnõ bilmeleri gerekir. Legambiente’nin araştõrmasõna göre, aileler televizyon, kişisel bilgisayar ya da video cihazõnõn kõrmõzõ gösterge lambasõnõ kapatmayõ ihmal etmeseler yõlda 100 Avro tasarruf edebilirler. Napoli örneğinde olduğu gibi savurganlõğõn ürünü olan çöp yõğõnlarõ da gerçekten verimli bir kaynağa dönüşebilir. Örneğin Lombardiya bölgesindeki Brescia’da çöpleri imha eden atõk arõtma sistemi, 3 bin ton atõğõ sõcak suya ve Brescia halkõ için enerji kaynağõna dönüştürüyor. Antonio Galdo’nun “Savurgan Olma” adlõ kitabõ, savurganlõğõn gündelik tüketimden siyasete, sağlõktan hayatõn pek çok alanõna kadar uygulanabileceğini gösteren bir araştõrma. Galdo’nun araştõrmasõndan çõkan bazõ çarpõcõ bilgiler şöyle: Her yõl 240 bin ton gõda maddesi büyük süpermarketlerin raflarõnda kalõyor, satõlmõyor. Yine her yõl 25 milyon ton gõda maddesi çöpe atõlõyor. Çöpe giden gõda maddelerinin yüzde 15’i ekmek ve makarna, yüzde 18’i ise et ürünleri. Tüketiciler ve satõcõlarõn neden olduğu savurganlõğõn maliyeti 30 milyar Avro dolayõnda. “Stand by”da bõrakõlan elektronik cihazlarõn her aileye yõllõk maliyeti ise 100 Avro. Cep telefonlarõnõn da şarj edilirken her bin saatte 1 Avro’luk bir masrafa neden olduğunu hatõrlatalõm. İtalyanlarõn yüzde 5’i alõşveriş etmedikleri zaman kendilerini mutlu hissetmiyor. Alõşverişte savurgan olanlar ise genelde 14 - 21 yaş grubu gençler... İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (La Repubblica, İtalya, 17 Ekim 2008) DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Toklar Kurtarılıyor.. Peki Ya Açlar? Dünyayı kasıp kavuran büyük mali krizin önü, milyarlarca dolar desteğine karşın kesilmiyor. Dünya borsaları sürekli inip çıkan asansörler gi- bi. Ne var ki, daha çok sert inişler, dibe vuruşlar baskın. Uzmanlara bakılırsa milyar dolarların et- kisi zaman alacak. Beklerken, bu kez çok sayıda ülke, başta Avrupa olmak üzere resesyon (dur- gunluk) korkusuyla karşı karşıya, panikte. Fransa, Almanya ve İngiltere’nin geçen hafta sonunda bir- biri ardından sallantıda gördükleri bankaları güç- lendirmek için toplam on milyar Avro’yu aşan pa- raları gözden çıkarmaları resesyon korkusunun aşıl- masına yetecek gibi görünmüyor. Bütün bu olum- suz gelişmeler ABD’de başlayan büyük mali kri- zin domino etkisi yaratacağı öngörüsünü haklı çı- karıyor. Dünya ekonomisinin belirgin bir yavaşla- ma sürecine girdiği konusunda hemen herkes hemfikir. Fransa Cumhurbaşkanı ve AB Dönem Başka- nı Nicolas Sarkozy önceki gün W. Bush’u Camp David’de ziyaret etmek için yola düştü. Amaç, ar- tık ‘topal ördek’ aşamasına gelmiş olsa da küre- sel finans krizine uluslararası bir yanıt verilmesi, daha açık bir deyişle, dünya finans sisteminin re- formunun takvime bağlanmasına ve 1944’te Amerikan Doları’nın değişim birimi olarak kabul edildiği Bretton Woods türü yeni bir anlaşmanın gerekliliğine ikna etmek. Başkan Sarkozy’nin bu konuda başarılı olup olmayacağı, henüz belli de- ğil. Bilinen, çok sayıda uzmanın alınan kurtarma önlemlerinin amacının bankaları mı, yoksulları mı kurtaracağı konusunda kuşkulu olmaları. Örneğin şu çarpıcı saptama BM Genel Sekreter Yardım- cısı Philippe Douste-Blazy’den: “Birkaç banka- yı kurtarmak için birkaç günde 2000 milyar dolar sağlandı. Oysa yılda kamusal kalkınmaya ayrılacak 100 milyar dolarla, sağlığa harcanacak 150 milyar dolarlık yardım, 1 milyar insanın sağlık sorunları- nın ortadan kalkmasına ve karnının doymasına ye- tecektir.” Ama, ne yazık ki, bu aklı başında yak- laşımlar yıllardır sürüncemede bırakılmakta ve baş- ta zengin ülkeler olmak üzere dünyanın çoğu ül- kesi bu utancı üzerlerinden atmayı başarama- maktadır. Bu yaklaşımlara; her kriz döneminin ar- dından gelen, krizlerin baş sorumluları bankalar- la, spekülasyonlardan milyarlarca dolar vuran sı- nır, kural, ahlak tanımaz, aç gözlü vahşi piyasa- cıların ayağa kaldırılmasına ve yeniden eskinin tat- lı kârlarına dönmelerini sağlamaya yönelik kurtarma planlarında ise zerrece yer verilmemekte.. zen- ginlere daha fazla zengin olmanın yolları yeniden açılırken, açlar açlıklarıyla kalmaktadırlar. Vahşi ka- pitalizmin değişmeyen kuralı budur. Krizin paniğinde devleti akıllarına getirenleri sos- yalist ya da bolşevik olmakla suçlayanlara bak- mayın. Devlete sığınmak geçicidir. Ömrü de ‘köprüyü geçene’ kadardır. Krizin şaşkınlığında vahşi kapitalizmi, kural tanımaz serbest piyasacılığı yerden yere vuran, dahası krizin sorumlularının ce- zalandırılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Sar- kozy’nin günün koşullarını hesaba katarak söy- lediklerine de pek kulak asmamak gerek. Zira, kı- sa sürede yelkenleri suya indirerek, yeniden es- kiden olduğu gibi zengin dostlarının kayığında kü- rek çekmeye başlaması kimseyi şaşırtmayacak- tır. Bordeaux Siyasal Bilimler Üniversitesi öğretim üyesi ve Keynesçi Araştırma Birliği Başkanı Ed- win Le Heron bakın bu konuda neler diyor: “Dev- letten her söz ettiğimde Marksist olmakla suç- landım. Oysa Keynesçiler sadece daha fazla ‘re- gülasyon’ olduğunda insanlar daha fazla kazanır- lar demekle yetiniyorlar. Fransız Cumhurbaşkanı’nın söylediklerini tebessümle karşılıyorum. Eğer aynı şeyleri ben söylesem bolşevik olmakla suçlanırdım.” (Le Monde, 2 Ekim 08) Öte yanda gelişmekte olan ülkeler de kriz kar- şısında seslerini giderek yükseltmektedir. Brezil- ya Başkanı Lula, “Hindistan, Brezilya, Güney Af- rika’nın katıldıkları Delhi toplantısında, dünyayı de- vasa bir kumarhaneye çeviren spekülatörlerin so- rumsuzluklarının faturasının yoksul ülkelere kesil- mesi haksızlıktır” demiştir. Ama işte, öyle ya da böyle bu muazzam fatura ABD ve AB başta olmak üzere dünyanın tüm yoksulları, emekçileri ve ne kadarı kalmışsa dar gelirli orta sınıfının ensesin- de patlayacaktır. Krizin bir başka ağır faturası da dünyanın aç in- sanlarına çıkacaktır. Tuzu kuru ülkelerin aslında son derecede yetersiz olan yardım taahhütlerini, bir- kaç İskandinav ülkesi dışında hiçbir ülkenin tam olarak yerine getirmedikleri düşünüldüğünde, bunun kriz ortamında gerçekleşmesi hemen he- men olanaksız görünmektedir. Dahası, mali krizin yanı sıra geçen yıldan bu yana yüzde ellinin üze- rinde artış kaydeden gıda fiyatları da açların sa- yılarını arttırmıştır. Spekülatörleri ve onlara aracı- lık eden bankaları kurtarmak için göz açıp kapa- yana kadar kısa sürede milyarlarca dolar sağla- yan zengin ülkeler, sıra milyona yakın aç insanın açlık ve sağlık sorununu ortadan kaldırmak için ge- rekli yılda toplam 250 milyar doları bulmakta zor- lanmaktadır. BM’nin Beslenme Hakkı eski rapor- törü İsviçreli bilim adamı Jean Ziegler’in şu çar- pıcı sözleri unutulmamalıdır: “Bugün açlıktan ölen her çocuk, cinayet kurbanıdır.” Ama kimin umurunda.. Açlığa Karşı Eylem Örgütü, “Banka kur- tarmak için olanak çok, ama açlığa gelince yok” di- ye haykırmakta. “Açlar için Paulson planı ne za- mana” diye sormaktadır. Gerçek şu ki bugün dün- yada 923 milyon insan açlığın pençesindedir. Le Monde, 6 Ekim 08 tarihli başyazısında, “Açlığı ön- lemek için gerekli para Paulson’un banka kurtar- ma planının sadece yüzde 5 gibi sefil bir oranını oluşturmaktadır” demektedir. Hele 900 milyonu aş- kın aç insanın yüz seksen milyonunun küçük yaş- taki çocuklardan oluştuğu ve Tanrı’nın her günü, her beş dakikada bir çocuğun açlıktan öldüğü dü- şünüldüğünde... Gitgide daha yoksul bir doğal kaynağa sahip olan gezegenin yağmacõsõ, aç gözlü tüketicileriyiz. Gõda örneğinde olduğu gibi “kullan at” mantõğõnõn hâkim olduğu bir toplumda akõntõya karşõ kürek çeken direnebiliyor. İZMİR l. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI DOSYA NO: 2007/5 İzmir l. Sulh Hukuk Mahkemesince satõş sureti ile satõlarak ortaklõğõn giderilmesine karar verilen ve satõşõ İcra İflas Kanunu Hükümlerine göre yapõlacak olan gayrimenkul tapunun İzmir İli Konak İlçesi Güzelyalõ Mahallesi 43351Ada, 3 nolu Parselde kayõtlõ Ana Taş.Nitelik: 2 Katlõ 3 bina bir Tem. ve Arsa yazõlõ 451,00 m2 yüzölçümlü gayrimenkul Ali Fuat Cebesoy Mahallesi 9306 Sok. No: 47 ve 49 Yeşilyurt İzmir adresinde olup Bilirkişi Raporunda; satõş konusu gayrimenkul Ali Fuat Cebesoy mah. 9306 sok. no. 47 ve 49 Yeşilyurt İzmir adre- sinde bulunan 9303 sok. ile 9501 sokağõn kesiştiği köşede kalan, üzerinde iki adet bina bulunan arsadõr. Krokide yeri ve üzerindeki binalar 49 nolu olan A ve 47 nolu olan B harfleriyle gösterilmiştir, Tapuda 2 katlõ bina olarak kayõtlõ B bi- nasõnõn 3 katlõ, temel olarak kayõtlõ A binasõnõn ise iki katlõ bina olarak mevcut olduklarõ, A BİNASI: 49 kapõ nolu be- tonarme karkas sistemle yapõlmõş iki katlõ teras çatõlõ bina olup, 3. kat kolonlarõ ve dõş tuğla duvarlarõ yapõlmõş vaziyet- tedir, binalarda oturulmakta olduğu, zemin katta 2 oda 1 salon, mutfak, banyo ve alaturka WC, arkada ufak bahçe var- dõr, 98 m2 alanlõ dairenin yerleri seramik kaplõ, mutfağõ hazõr mutfak dolaplõ ve mermer bankoludur. 1.KAT dairenin planõ da aynõ olup 114 m2 alanlõdõr 2 oda, 1 salon, mutfak banyo, alaturka WC ve ön arkada birer adet olmak üzere iki adet balkonu vardõr, yerler seramik kaplõ, hazõr, mutfaklõ, mermer bankolu ve hilton lavaboludur. Bina 3A sõnõfõ yapõ- larõndan olup %10 yõpranmalõdõr.B BİNASI: 47 kapõ nolu betonarme karkas sistemle yapõlmõş 3 katlõ teras çatõlõ bina olup üç katõndada oturulmakta olduğu. Zemin kat dairesi 101 m2 üst katlar 117 şer m2 alanlõdõr standart yapõ malzemeleri- nin kullanõldõğõ daireler 3 oda, l salon, mutfak, banyo, alaturka WC ve iki adet balkondan ibarettir, zemin dairede arka- da ufak bahçe vardõr, yerler karo plaka ve beton olan dairede mermer bankolu standart mutfak dolaplarõ mevcuttur. 3A sõnõfõ yapõ %20 yõpranmalõdõr. Şeklinde belirtilmiştir İmar Durumu: İmar Planõnda Konut bölgesinde kalmakta olup TAKS -0.40,KAKS -1.60 olmak kaydõyla Blok ni- zamda, H=12.80 m Ç.Katsõz bina yüksekliğinde, 4 katlõdõr imar hattõ tahakkuku gerekir. Tapu kaydõnõn Muhdesat Bilgilerinde: Binalar Sebahattin Yõldõrõm ve Adil Dursunoğullarõ’na aittir şerhi vardõr. Şerhler bölümünde; Y. Yurt Şb. Md. Gelir Şef. 21.06.2006 tarih 2150 sayõlõ yazõlarõ üzerine 30.06.2006 Tarihi 0220 yevmiye nolu Adil Dursunoğullarõ hissesine haciz şerhi. Şerhler Bölümünde; Torbalõ Vergi Daire Müdürlüğü’nün 03.09.2008 tarih ve 18271 sayõlõ yazõlarõ üzerine 17.09.2008 Tarih 17169 Yev. nolu Sebahattin Yõldõrõm hissesine haciz şerhi, SATIŞ ŞARTLARI: İHALESİ İZMİR l. SULH HUKUK MAHKEMESİ DURUŞMA SALONUNDA YAPILA- CAKTIR. MUHAMMEN KIYMETİ: 262.250,00.-YTL 1. İHALESİ: 15.12.2008 Günü Saat 15.00-15.15. arasõnda yapõlacaktõr. Bu artõrmada verilecek bedel masraflar ile birlikte kõymetinin %60’õnõ bulmaz veya alõcõsõ çõkmazsa 2. ihalesi yine aynõ mahkemede 10 gün sonra yapõlacaktõr. 2. İHALESİ: 25.12.2008 Günü saat 15.00-15.15 arasõnda yapõlacaktõr. Bu artõrmada verilecek bedel masraflar ile bir- likte kõymetinin %40’õnõn altõnda satõlmayacaktõr. İhaleye girmek isteyenler %20 nakti teminatlarõnõ İzmir l. Sulh Hu- kuk Mahkemesi’nden alacaklarõ yazõ ile Türkiye Vakõflar Bankasõ Adliye Bürosuna yatõracaklardõr. İhaleye girmek is- teyenler satõş şartnamesini okumuş, kapsamõm aynen kabul etmiş sayõlõrlar. İhaleye bedelinden başkaca alõm harcõ, dam- ga resmi, katma değer vergisi alõcõsõna aittir. Satõş şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkese açõktõr, ilan olunur. 09.10.2008 Basõn: 55767 17 Ekim 2008 The Independent
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle