Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2008 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN [email protected]
CMYB
C M Y B
Şimdisorun,insanoğlununhayatta
kalmayõbaşarõpbaşaramayacağõ
FIDEL CASTRO RUZ
T
icaret insanoğlunun ürettiği
mal ve hizmetin toplum
içinde ve ülkeler arasõndaki
değişimidir. Üretim araçlarõnõn
sahipleri kazancõn da sahibidir.
Bir sõnõf olarak kapitalist devleti
yönetirler. Sosyal ilerleme ve
refahõn itici gücü olmakla
böbürlenir ve şaşmaz bir tanrõ
gibi gördükleri piyasaya taparlar.
Her ülkede en güçlülerle en
zayõflar, fiziksel olarak daha
enerjik olanlarla, daha iyi
beslenenlerle, okuma yazmayõ
bilenlerle, okula gidebilenlerle,
daha çok deneyim sahibi
olabilenlerle, daha çok sosyal
ilişkisi olabilenlerle, daha çok
birikimi olanlarla tüm bu
avantajlardan yoksun olanlar
arasõnda bir çekişme vardõr.
Ülkeler arasõnda ise yerleştikleri
bölgelerde daha iyi bir iklime,
bereketli topraklara, daha çok
suya, doğal kaynaklara sahip
olanlarla, teknolojiye
hükmedenlerle, daha çok gelişmiş
olanlarla, sõnõrsõz medya
olanaklarõnõ yönetenlerle tüm bu
ayrõcalõklardan
yararlanamayanlar arasõnda bir
çekişme söz konusudur. Zengin
ve yoksul ülkeler arasõndaki bu
fark bazen çok büyük olabilir.
Bu, orman kanunudur. Irklar
arasõnda zihinsel yetiler açõsõndan
bir farklõlõk yoktur. Bu, bilimsel
olarak kanõtlanmõş bir doğrudur.
Günümüz toplumu, insan
yaşamõnõn evriminin doğal bir
sonucu değildir. Zihinsel olarak
gelişmiş insanõn yaratõmõdõr.
Şimdi sorun, insanoğlunun bu
yaratõcõ zekâsõ ile hayatta kalmayõ
başarõp başaramayacağõ.
Kriz ve ABD’de seçim
Gelişmiş kapitalist sistem, doğal
ayrõcalõklarõyla beyaz
Avrupalõnõn düşlerine,
düşüncelerine ve tutkularõna
ulaştõğõ bu vatan, şimdi büyük bir
kriz içinde. Ama bu, belli
aralõklarla olan alõşõlmõş
krizlerden değil; 1930’lardaki
travmatik kriz de dahil, dünyanõn
ilerleme ve gelişme modeli olarak
kapitalist modeli seçtiği
zamandan bu yana yaşadõğõ en
kötüsü.
Gelişmiş kapitalist sistemin
bugünkü krizi, imparatorluğun
başkanlõk seçimlerinin hemen
öncesinde patlak verdi. İki
partinin adaylarõ -çoğu daha önce
hiç oy vermeye zahmet etmemiş-
şaşkõn seçmenleri ikna etmeye
çalõşõyor, orta sõnõfõn tüketim
gücünü ve esenliğini güvence
altõna alacağõnõ söylüyor.
Dünyanõn tanõdõğõ en mükemmel
sistem olarak tanõmladõklarõ bu
düzende gerçek bir değişimden
söz eden yok.
Öyle bir dünya ki onlarõn
düşüncesine göre yüzde 5’inin
mutluluğu diğerlerinden daha
önemli.
Diğer yüzde 95’in kaderi, savaş
ya da barõş, soluk alõnabilecek ya
da alõnamayacak bir atmosfer;
hepsi imparatorluğu yöneten
liderin kararõna bağlõ. Bu
anayasal görev, bilgisayarlarõn
denetimindeki nükleer silahlar ve
uzay kalkanlarõ çağõnda ve etik
değerlerin giderek yok olduğu bu
zamanda yönetene gerçek bir güç
verse de vermese de bu ülkenin
başkanõnõn böyle korkunç bir rolü
olduğunu gözden kaçõramayõz.
ABD’de köklü bir õrkçõ gelenek
var. Adõ “Beyaz” olan bir
başkanlõk sarayõna siyah bir
başkan, eşi ve çocuklarõnõn
yerleşmesine milyonlarca beyazõn
pek azõnõn aklõ yatar. Demokrat
Parti adayõnõn, geçmiş onyõllarda
eşitlik ve adalet düşleyen Martin
Luther King ve Malcolm X’in
kaderini paylaşmamõş olmasõ bir
mucize. Boşluğa dalmõş rakibine
sakince bakõp onun diyalektik
açmazlarõna gülebilen biri. Öte
yandan, saldõrgan bir kültürden
gelen Cumhuriyetçi aday, West
Point’in (askeri akademi - çn.) en
kötü öğrencilerinden biri.
Matematikten anlamadõğõnõ itiraf
ediyor. Ekonomi bilimlerindeki
yetisini tahmin etmek zor değil.
Kuşkusuz rakibi zekâ ve
soğukkanlõlõkta onu çok aşõyor.
McCain ileri yaşta ve sağlõk
durumu belirsiz. Bu bilgilerden
söz ediyorum; çünkü seçilirse ve
sağlõk nedenleriyle başkanlõğõ
sürdüremezse tüfekli
hanõmefendi, deneyimsiz eski
Alaska Valisi ABD Başkanõ
olabilir. Hanõmefendinin
dünyadan haberi olmadõğõ
görülüyor.
Bush’un bıraktığı
borç mirası
Başkan Bush’un gelecek
kuşaklarõn sõrtõna yüklediği
10.266 trilyon dolarlõk borcu
düşününce, 8 yõlda ikiye katlanan
bu borcu para olarak saymanõn ne
kadar zaman alacağõnõ
hesapladõm: Günde 8 saat çalõşan
bir kişi hiç durmadan 1 dolarlõk
yüz banknotu bir dakikada
sayacak olursa ve yõlda 300
çalõşma günü olduğunu
varsayarsak, 715 bin yõl
gerekiyor. Her gün sözü edilen bu
borç yükünü bundan daha iyi
açõklayacak bir yol bulamadõm.
Amerikan yönetimi, paniğin
yayõlmasõnõ önlemek için 250 bin
dolarõ aşmayan mevduat
hesaplarõnõ güvence altõna
aldõğõnõ açõkladõ. Böylece
bankalarõ ve
Lenin’in abaküsle
saymayõ hayal bile
edemeyeceği
toplamlarõ
yönetiyor olacaklar.
Şimdi Bush
yönetiminin
sosyalizme ne gibi
bir katkõsõ olduğunu
kendimize
sorabiliriz; ama
hayal kurmayõ
bõrakalõm.
Bankacõlõk
operasyonlarõ
normale
döndüğünde
emperyalistler
bankalarõ özel şirketlere geri
verecekler. Bu yarõkürede daha
önce örneklerini gördüğümüz
gibi. Her zaman faturayõ halk
öder. Kapitalizm her sosyal
sistemde kendini yeniden üretme
eğilimindedir, çünkü egoizm ve
insanõn dürtülerinden beslenir.
İnsan toplumuna bu çelişkiyi
aşmak dõşõnda fazla bir seçenek
kalmadõ. Bunu başaramazsa
varlõğõnõ sürdüremez.
Şimdi gelişmiş ülkelerin merkez
bankalarõnca dünya finans
sistemine akõtõlan para denizi,
azgelişmişliklerini borsalarõ
aracõlõğõyla aşmaya çalõşan
ülkelerin bu kurumlarõna ağõr
darbeler vuracak. Küba’nõn bir
hisse senedi borsasõ yok.
Kuşkusuz, ekonomimizi
geliştirmek için daha rasyonel ve
sosyalist bir finans modeli
oluşturacağõz.
Güncel kriz ve ABD hükümetinin
acõmasõz kurtarma önlemleri daha
çok enflasyon, ülke paralarõnda
daha çok devalüasyon, daha çok
pazar kaybõ, ihraç mallarõnda
değer düşüşü, değişimde eşitsizlik
nedeni olacak. Ama aynõ
zamanda halklara gerçeği daha iyi
kavramalarõnõ, daha çok
uyanõklõğõ, daha çok isyankârlõğõ
ve daha çok devrimleri getirecek.
Kriz nasõl gelişecek ve
önümüzdeki 25 gün içinde
ABD’de neler olacak göreceğiz.
İspanyolcadan çeviren: Engin
Demiriz (Granma gazetesi,
Küba, 11 Ekim 2008)
CASTRO - Güncel kriz ve
ABD hükümetinin acõmasõz
kurtarma önlemleri daha
çok enflasyon, ülke
paralarõnda daha çok
devalüasyon, daha çok
pazar kaybõ, ihraç
mallarõnda değer düşüşü,
değişimde eşitsizlik nedeni
olacak. Ama aynõ zamanda
halklara gerçeği daha iyi
kavramalarõnõ, daha çok
uyanõklõğõ, daha çok
isyankârlõğõ ve daha çok
devrimleri getirecek.
Savurganlõk artõk bir lüks
PAOLA COPPOLA
G
ünde üç kere 620 bin
500 kişi için sofra
kurduğunuzu varsayõn.
Maliyeti en azõndan bir milyar
Avro olabilir. İtalya’da büyük
süpermarketlerde her gün çöpe
atõlan gõda maddesinin
maliyetine eşdeğer.
Satõlmadõğõ için rafta kalan ve
çöpe giden maddelerin
maliyeti bir hayli tuzlu.
25 milyon ton gõda maddesi ise
İtalyan ailelerin çöp
tenekelerinde son buluyor.
Kimi tüketici sabõrsõz, ilk
küflenen yiyecekle yüz yüze
geldiğinde hemen atõveriyor,
ancak 7 milyon kişi açõşõndan
bundan böyle dengeli
beslenmek alõşkanlõğõ çoktan
bir lüks oldu.
Gitgide daha yoksul
bir doğal kaynağa
sahip olan
gezegenin
yağmacõsõ, aç gözlü
tüketicileriyiz. Gõda
örneğinde olduğu
gibi “kullan at”
mantõğõnõn hâkim
olduğu bir toplumda
akõntõya karşõ kürek çeken
direnebiliyor.
Antonio Galdo, Einaudi
yayõnevinin yayõmladõğõ
“Savurgan Olma” adlõ
kitabõnda yeni bir yaşam
tarzõnõn gölgesinde çõktõğõ
yolculukta hayatõ, gõdayõ ve
kaynaklarõ anlatõyor.
Bologna Üniversitesi’nde
Ekonomi ve Tarõm
Mühendisliği bölümünde
doçent olarak görev yapan
Andrea Segrè ise büyük
süpermarketlerde her gün
atõlan gõda maddelerini geri
kazanmak için bir grup
öğrencisiyle birlikte “Last
minut food” adlõ bir zincir
yarattõ. Adriyatik’te bir
hipermarket bu denemede ilk
pilot merkez seçildi. Zincir
bugün İtalya’da 13 şehir ve 8
bölgeye ulaştõ. Özellikle
ekonomik krizin gündemde
olduğu bir dönemde ayõn
sonunu getiremeyen aileler
açõşõndan da son derece yararlõ
bir uygulama.
Ulusal çapta kampanya
Savurgan davranõşlarõn sonucu
biriken borçlarõn da savunulur
bir tarafõ yok dünya ile
ilişkimizde. Mevcut doğal
kaynaklarõ dünyanõn üretme
kapasitesini 3’te 1 oranõnda
aşan kuzeyde tüketiyoruz.
Çevre örgütü Legambiente
bugünlerde savurganlõğõn
önünü kesmek için ulusal çapta
bir kampanya hazõrlõğõnda.
Tüketicilerin televizyon
“stand by” durumunda iken
enerji harcadõğõnõ bilmeleri
gerekir. Legambiente’nin
araştõrmasõna göre, aileler
televizyon, kişisel bilgisayar
ya da video cihazõnõn kõrmõzõ
gösterge lambasõnõ kapatmayõ
ihmal etmeseler yõlda 100
Avro tasarruf edebilirler.
Napoli örneğinde olduğu gibi
savurganlõğõn ürünü olan çöp
yõğõnlarõ da gerçekten verimli
bir kaynağa dönüşebilir.
Örneğin Lombardiya
bölgesindeki Brescia’da
çöpleri imha eden atõk arõtma
sistemi, 3 bin ton atõğõ sõcak
suya ve Brescia halkõ için
enerji kaynağõna dönüştürüyor.
Antonio Galdo’nun
“Savurgan Olma” adlõ kitabõ,
savurganlõğõn gündelik
tüketimden siyasete, sağlõktan
hayatõn pek çok alanõna kadar
uygulanabileceğini gösteren
bir araştõrma. Galdo’nun
araştõrmasõndan çõkan bazõ
çarpõcõ bilgiler şöyle: Her yõl
240 bin ton gõda maddesi
büyük süpermarketlerin
raflarõnda kalõyor, satõlmõyor.
Yine her yõl 25 milyon ton
gõda maddesi çöpe atõlõyor.
Çöpe giden gõda
maddelerinin yüzde
15’i ekmek ve
makarna, yüzde 18’i
ise et ürünleri.
Tüketiciler ve
satõcõlarõn neden
olduğu savurganlõğõn
maliyeti 30 milyar
Avro dolayõnda.
“Stand by”da bõrakõlan
elektronik cihazlarõn her aileye
yõllõk maliyeti ise 100 Avro.
Cep telefonlarõnõn da şarj
edilirken her bin saatte 1
Avro’luk bir masrafa neden
olduğunu hatõrlatalõm.
İtalyanlarõn yüzde 5’i alõşveriş
etmedikleri zaman kendilerini
mutlu hissetmiyor. Alõşverişte
savurgan olanlar ise genelde
14 - 21 yaş grubu gençler...
İtalyancadan çeviren: Aslı
Kayabal (La Repubblica,
İtalya, 17 Ekim 2008)
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Toklar Kurtarılıyor..
Peki Ya Açlar?
Dünyayı kasıp kavuran büyük mali krizin önü,
milyarlarca dolar desteğine karşın kesilmiyor.
Dünya borsaları sürekli inip çıkan asansörler gi-
bi. Ne var ki, daha çok sert inişler, dibe vuruşlar
baskın. Uzmanlara bakılırsa milyar dolarların et-
kisi zaman alacak. Beklerken, bu kez çok sayıda
ülke, başta Avrupa olmak üzere resesyon (dur-
gunluk) korkusuyla karşı karşıya, panikte. Fransa,
Almanya ve İngiltere’nin geçen hafta sonunda bir-
biri ardından sallantıda gördükleri bankaları güç-
lendirmek için toplam on milyar Avro’yu aşan pa-
raları gözden çıkarmaları resesyon korkusunun aşıl-
masına yetecek gibi görünmüyor. Bütün bu olum-
suz gelişmeler ABD’de başlayan büyük mali kri-
zin domino etkisi yaratacağı öngörüsünü haklı çı-
karıyor. Dünya ekonomisinin belirgin bir yavaşla-
ma sürecine girdiği konusunda hemen herkes
hemfikir.
Fransa Cumhurbaşkanı ve AB Dönem Başka-
nı Nicolas Sarkozy önceki gün W. Bush’u Camp
David’de ziyaret etmek için yola düştü. Amaç, ar-
tık ‘topal ördek’ aşamasına gelmiş olsa da küre-
sel finans krizine uluslararası bir yanıt verilmesi,
daha açık bir deyişle, dünya finans sisteminin re-
formunun takvime bağlanmasına ve 1944’te
Amerikan Doları’nın değişim birimi olarak kabul
edildiği Bretton Woods türü yeni bir anlaşmanın
gerekliliğine ikna etmek. Başkan Sarkozy’nin bu
konuda başarılı olup olmayacağı, henüz belli de-
ğil. Bilinen, çok sayıda uzmanın alınan kurtarma
önlemlerinin amacının bankaları mı, yoksulları mı
kurtaracağı konusunda kuşkulu olmaları. Örneğin
şu çarpıcı saptama BM Genel Sekreter Yardım-
cısı Philippe Douste-Blazy’den: “Birkaç banka-
yı kurtarmak için birkaç günde 2000 milyar dolar
sağlandı. Oysa yılda kamusal kalkınmaya ayrılacak
100 milyar dolarla, sağlığa harcanacak 150 milyar
dolarlık yardım, 1 milyar insanın sağlık sorunları-
nın ortadan kalkmasına ve karnının doymasına ye-
tecektir.” Ama, ne yazık ki, bu aklı başında yak-
laşımlar yıllardır sürüncemede bırakılmakta ve baş-
ta zengin ülkeler olmak üzere dünyanın çoğu ül-
kesi bu utancı üzerlerinden atmayı başarama-
maktadır. Bu yaklaşımlara; her kriz döneminin ar-
dından gelen, krizlerin baş sorumluları bankalar-
la, spekülasyonlardan milyarlarca dolar vuran sı-
nır, kural, ahlak tanımaz, aç gözlü vahşi piyasa-
cıların ayağa kaldırılmasına ve yeniden eskinin tat-
lı kârlarına dönmelerini sağlamaya yönelik kurtarma
planlarında ise zerrece yer verilmemekte.. zen-
ginlere daha fazla zengin olmanın yolları yeniden
açılırken, açlar açlıklarıyla kalmaktadırlar. Vahşi ka-
pitalizmin değişmeyen kuralı budur.
Krizin paniğinde devleti akıllarına getirenleri sos-
yalist ya da bolşevik olmakla suçlayanlara bak-
mayın. Devlete sığınmak geçicidir. Ömrü de
‘köprüyü geçene’ kadardır. Krizin şaşkınlığında
vahşi kapitalizmi, kural tanımaz serbest piyasacılığı
yerden yere vuran, dahası krizin sorumlularının ce-
zalandırılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Sar-
kozy’nin günün koşullarını hesaba katarak söy-
lediklerine de pek kulak asmamak gerek. Zira, kı-
sa sürede yelkenleri suya indirerek, yeniden es-
kiden olduğu gibi zengin dostlarının kayığında kü-
rek çekmeye başlaması kimseyi şaşırtmayacak-
tır. Bordeaux Siyasal Bilimler Üniversitesi öğretim
üyesi ve Keynesçi Araştırma Birliği Başkanı Ed-
win Le Heron bakın bu konuda neler diyor: “Dev-
letten her söz ettiğimde Marksist olmakla suç-
landım. Oysa Keynesçiler sadece daha fazla ‘re-
gülasyon’ olduğunda insanlar daha fazla kazanır-
lar demekle yetiniyorlar. Fransız Cumhurbaşkanı’nın
söylediklerini tebessümle karşılıyorum. Eğer aynı
şeyleri ben söylesem bolşevik olmakla suçlanırdım.”
(Le Monde, 2 Ekim 08)
Öte yanda gelişmekte olan ülkeler de kriz kar-
şısında seslerini giderek yükseltmektedir. Brezil-
ya Başkanı Lula, “Hindistan, Brezilya, Güney Af-
rika’nın katıldıkları Delhi toplantısında, dünyayı de-
vasa bir kumarhaneye çeviren spekülatörlerin so-
rumsuzluklarının faturasının yoksul ülkelere kesil-
mesi haksızlıktır” demiştir. Ama işte, öyle ya da
böyle bu muazzam fatura ABD ve AB başta olmak
üzere dünyanın tüm yoksulları, emekçileri ve ne
kadarı kalmışsa dar gelirli orta sınıfının ensesin-
de patlayacaktır.
Krizin bir başka ağır faturası da dünyanın aç in-
sanlarına çıkacaktır. Tuzu kuru ülkelerin aslında son
derecede yetersiz olan yardım taahhütlerini, bir-
kaç İskandinav ülkesi dışında hiçbir ülkenin tam
olarak yerine getirmedikleri düşünüldüğünde,
bunun kriz ortamında gerçekleşmesi hemen he-
men olanaksız görünmektedir. Dahası, mali krizin
yanı sıra geçen yıldan bu yana yüzde ellinin üze-
rinde artış kaydeden gıda fiyatları da açların sa-
yılarını arttırmıştır. Spekülatörleri ve onlara aracı-
lık eden bankaları kurtarmak için göz açıp kapa-
yana kadar kısa sürede milyarlarca dolar sağla-
yan zengin ülkeler, sıra milyona yakın aç insanın
açlık ve sağlık sorununu ortadan kaldırmak için ge-
rekli yılda toplam 250 milyar doları bulmakta zor-
lanmaktadır. BM’nin Beslenme Hakkı eski rapor-
törü İsviçreli bilim adamı Jean Ziegler’in şu çar-
pıcı sözleri unutulmamalıdır: “Bugün açlıktan
ölen her çocuk, cinayet kurbanıdır.” Ama kimin
umurunda.. Açlığa Karşı Eylem Örgütü, “Banka kur-
tarmak için olanak çok, ama açlığa gelince yok” di-
ye haykırmakta. “Açlar için Paulson planı ne za-
mana” diye sormaktadır. Gerçek şu ki bugün dün-
yada 923 milyon insan açlığın pençesindedir. Le
Monde, 6 Ekim 08 tarihli başyazısında, “Açlığı ön-
lemek için gerekli para Paulson’un banka kurtar-
ma planının sadece yüzde 5 gibi sefil bir oranını
oluşturmaktadır” demektedir. Hele 900 milyonu aş-
kın aç insanın yüz seksen milyonunun küçük yaş-
taki çocuklardan oluştuğu ve Tanrı’nın her günü,
her beş dakikada bir çocuğun açlıktan öldüğü dü-
şünüldüğünde...
Gitgide daha yoksul bir doğal kaynağa
sahip olan gezegenin yağmacõsõ, aç gözlü
tüketicileriyiz. Gõda örneğinde olduğu gibi
“kullan at” mantõğõnõn hâkim olduğu bir
toplumda akõntõya karşõ kürek çeken
direnebiliyor.
İZMİR l. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN
GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI
DOSYA NO: 2007/5
İzmir l. Sulh Hukuk Mahkemesince satõş sureti ile satõlarak ortaklõğõn giderilmesine karar verilen ve satõşõ İcra İflas
Kanunu Hükümlerine göre yapõlacak olan gayrimenkul tapunun İzmir İli Konak İlçesi Güzelyalõ Mahallesi 43351Ada,
3 nolu Parselde kayõtlõ Ana Taş.Nitelik: 2 Katlõ 3 bina bir Tem. ve Arsa yazõlõ 451,00 m2 yüzölçümlü gayrimenkul Ali
Fuat Cebesoy Mahallesi 9306 Sok. No: 47 ve 49 Yeşilyurt İzmir adresinde olup
Bilirkişi Raporunda; satõş konusu gayrimenkul Ali Fuat Cebesoy mah. 9306 sok. no. 47 ve 49 Yeşilyurt İzmir adre-
sinde bulunan 9303 sok. ile 9501 sokağõn kesiştiği köşede kalan, üzerinde iki adet bina bulunan arsadõr. Krokide yeri ve
üzerindeki binalar 49 nolu olan A ve 47 nolu olan B harfleriyle gösterilmiştir, Tapuda 2 katlõ bina olarak kayõtlõ B bi-
nasõnõn 3 katlõ, temel olarak kayõtlõ A binasõnõn ise iki katlõ bina olarak mevcut olduklarõ, A BİNASI: 49 kapõ nolu be-
tonarme karkas sistemle yapõlmõş iki katlõ teras çatõlõ bina olup, 3. kat kolonlarõ ve dõş tuğla duvarlarõ yapõlmõş vaziyet-
tedir, binalarda oturulmakta olduğu, zemin katta 2 oda 1 salon, mutfak, banyo ve alaturka WC, arkada ufak bahçe var-
dõr, 98 m2 alanlõ dairenin yerleri seramik kaplõ, mutfağõ hazõr mutfak dolaplõ ve mermer bankoludur. 1.KAT dairenin
planõ da aynõ olup 114 m2 alanlõdõr 2 oda, 1 salon, mutfak banyo, alaturka WC ve ön arkada birer adet olmak üzere iki
adet balkonu vardõr, yerler seramik kaplõ, hazõr, mutfaklõ, mermer bankolu ve hilton lavaboludur. Bina 3A sõnõfõ yapõ-
larõndan olup %10 yõpranmalõdõr.B BİNASI: 47 kapõ nolu betonarme karkas sistemle yapõlmõş 3 katlõ teras çatõlõ bina olup
üç katõndada oturulmakta olduğu. Zemin kat dairesi 101 m2 üst katlar 117 şer m2 alanlõdõr standart yapõ malzemeleri-
nin kullanõldõğõ daireler 3 oda, l salon, mutfak, banyo, alaturka WC ve iki adet balkondan ibarettir, zemin dairede arka-
da ufak bahçe vardõr, yerler karo plaka ve beton olan dairede mermer bankolu standart mutfak dolaplarõ mevcuttur. 3A
sõnõfõ yapõ %20 yõpranmalõdõr. Şeklinde belirtilmiştir
İmar Durumu: İmar Planõnda Konut bölgesinde kalmakta olup TAKS -0.40,KAKS -1.60 olmak kaydõyla Blok ni-
zamda, H=12.80 m Ç.Katsõz bina yüksekliğinde, 4 katlõdõr imar hattõ tahakkuku gerekir.
Tapu kaydõnõn Muhdesat Bilgilerinde: Binalar Sebahattin Yõldõrõm ve Adil Dursunoğullarõ’na aittir şerhi vardõr.
Şerhler bölümünde; Y. Yurt Şb. Md. Gelir Şef. 21.06.2006 tarih 2150 sayõlõ yazõlarõ üzerine 30.06.2006 Tarihi 0220
yevmiye nolu Adil Dursunoğullarõ hissesine haciz şerhi.
Şerhler Bölümünde; Torbalõ Vergi Daire Müdürlüğü’nün 03.09.2008 tarih ve 18271 sayõlõ yazõlarõ üzerine 17.09.2008
Tarih 17169 Yev. nolu Sebahattin Yõldõrõm hissesine haciz şerhi,
SATIŞ ŞARTLARI: İHALESİ İZMİR l. SULH HUKUK MAHKEMESİ DURUŞMA SALONUNDA YAPILA-
CAKTIR.
MUHAMMEN KIYMETİ: 262.250,00.-YTL
1. İHALESİ: 15.12.2008 Günü Saat 15.00-15.15. arasõnda yapõlacaktõr. Bu artõrmada verilecek bedel masraflar ile
birlikte kõymetinin %60’õnõ bulmaz veya alõcõsõ çõkmazsa 2. ihalesi yine aynõ mahkemede 10 gün sonra yapõlacaktõr.
2. İHALESİ: 25.12.2008 Günü saat 15.00-15.15 arasõnda yapõlacaktõr. Bu artõrmada verilecek bedel masraflar ile bir-
likte kõymetinin %40’õnõn altõnda satõlmayacaktõr. İhaleye girmek isteyenler %20 nakti teminatlarõnõ İzmir l. Sulh Hu-
kuk Mahkemesi’nden alacaklarõ yazõ ile Türkiye Vakõflar Bankasõ Adliye Bürosuna yatõracaklardõr. İhaleye girmek is-
teyenler satõş şartnamesini okumuş, kapsamõm aynen kabul etmiş sayõlõrlar. İhaleye bedelinden başkaca alõm harcõ, dam-
ga resmi, katma değer vergisi alõcõsõna aittir. Satõş şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkese açõktõr, ilan olunur.
09.10.2008 Basõn: 55767
17 Ekim 2008 The Independent