Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bazı okurlar neden bu ‘Balkan sendromu’na
taktığımı soruyorlar. Yüzyıl öncesinde kalmış
olayların bugünle ne ilgisi olabileceğini soran-
lar da var, kendini yetersiz gördüğü bu konu-
da okumak için kitap önerisi isteyenler de...
Oysa, bazı kişilerin biyografilerini ve anıları-
nı okumuş olanlar için ortada gizemli bir durum
yok.
O kişileri hemen herkes tanıyor.
O kişiler, o zamanlar küçük rütbeli birer su-
baydılar. Kimi yüzbaşı, kimi önyüzbaşı, kimi bin-
başı...
Mustafa Kemal Atatürk.
Enver Paşa.
Fevzi Çakmak.
Kazım Karabekir.
Ali Fuat Cebesoy.
Refet Bele.
Fethi Okyar.
Cafer Tayyar Eğilmez.
Ve daha birçokları... 20’nci yüzyılın başında
Balkanlar’ın dağların-
da, tepelerinde, vadi-
lerinde, ovalarında
‘çete’ kovaladılar. O
zamanlar ‘terörist’ de-
ğil ‘çete’ denirmiş ay-
rılıkçı militanlara... Bu
genç subaylar ve da-
ha birçok genç subay
ve asker, bir Türk ülkesi olan Balkan toprakla-
rında ‘çete’lerle savaşmışlar. Ayrılıkçılığın vu-
rucu gücünü oluşturan o çeteler sınır ötelerin-
den sızarak, silah taşıyarak köyleri, kasabala-
rı basıyor, sivil halkı ve Türk askerini öldürü-
yorlarmış. Önceleri yaptıkları vurkaç baskınla-
rı daha sonra ağır silahların kullanıldığı çatış-
malara bile dönüşmüş.
Zamanın hükümeti, o genç subayları çete ko-
valamak için o dağlara salarak sorunu çöze-
ceğini sanıyormuş. O çetelerin arkasında düş-
man Balkan ülkeleri, onların arkasında da Av-
rupa’nın büyük güçle-
ri olduğu halde, dağ-
larda çete kovalamak-
la olayı bitireceğini sa-
nıyormuş.
O kadar sanıyormuş
ki, artık büyük kent
merkezlerine kadar ula-
şan ‘çete’lerle güvenlik
güçlerinin arasına adeta ‘barış gücü’ gibi ya-
bancı jandarmaların girmesine bile izin vermiş.
‘Çete’lere karşı ‘çete’leri destekleyen güçler-
le ‘ortak operasyon’un yüzyıl önceki türü olsa
gerek...
Manastır’da, ayrılıkçı hareketleri koruyan,
kollayan, destekleyen, örgütleyen büyük dev-
letlerin büyükelçileri cirit attığı halde, zamanın
hükümeti, olup bitenlerden Türk askerini so-
rumlu tutmaya başlamış.
Zamanın devletinin masaya ve sahaya yum-
ruğunu vuracak ne gücü, ne iradesi varmış. Eko-
nomisinden adaletine, askeri eğitiminden sila-
hına, kömüründen ekmeğine kadar her şeyiy-
le dışarıya kuyruğundan bağımlı olan ülke, çe-
teleri tetikçi olarak kullanan, koçbaşı olarak kul-
lanan güçlere karşı gıkını bile çıkaramamış. Ol-
sa olsa ricacı olmuştur, “Aman şu çetelerle mü-
cadelede bize yardımcı olun, çete sorunu her-
kesin sorunudur; çetelere göz yumarsanız bir
gün sizi de vurabilir” diyerek...
Sonuç biliniyor. 1912’de düşman orduları İs-
tanbul kapılarına, Çatalca’ya kadar dayanmış.
Hâlâ vurguluyorum. Tarihi okumak gerek. Şu
sıralarda Balkan tarihini özellikle okumak gerek.
Özellikle okuması gerekenlerin okuması gerek.
Ve bir güncel haber: Türkiye Cumhuriyeti’nin
Dışişleri Bakanlığı heyeti, Irak’ta Kuzey Irak böl-
gesel lideri Barzani ile, terör örgütüne karşı or-
tak operasyon için görüşmeler yapıyormuş...
hikmet.bila@ntv.com.tr
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
refaha ait tutarsız söylemleriyle ekonomik yaşa-
mı överken giderek çoğalan yoksulluk ve açlığın
azaldığını kabul ettirmenin olanaksızlığını mı an-
ladı?
Hiçbiri değil. Burnu Kaf Dağı’nda. Her sorun-
da, her olayda benden büyük yok diyebilen böy-
le bir insanın eşine uygar ülkelerde rastlanmıyor.
Ama bu ülke değişik bir ülke. Eşine az rastla-
nan bir ülke. Öyle ki, insanlar hiç değilse bir ge-
ce olsun rahat uyumak, tatlı düşler görmek için
bakalım ne cevher yumurtlayacak, ne vaat ede-
cek diye kürsüdeki adamın ağzına bakıyor.
Doğu illerinden birinde halka Deniz Baykal’la
seçim kampanyalarına (yani gelecek yılın mart ayı-
na) kadar tartışma defterini kapattığını söyledi.
“Hiç cevap bile vermeyeceğini” ilan etti.
Evet, tek gıdası ana muhalefete çatarak ger-
çeklerin üstünü örtmek olan bir iktidar sahibinin
birden hız kesmesinin altında başka bir gerçek
olmalı.
Elbette susacak, açılıp saçılan, rüşveti de ik-
tidar sahiplerinin yolsuzluklarını ortaya döken ana
muhalefete yanıt vermeyeceğini değil, vereme-
yeceğini bilerek burnundan kıl aldırmayan kişi-
lere özgü bir üst tafra ile açıklayacak.
Âlemi kör ve sağır veya budala sanıyor.
CHP; RTE iktidarının, üstelik iktidar partisindeki
bir üst düzey görevlisinin rüşvet aldığını, bir di-
ğerinin hayali ihracat yapan şirketin başlıca or-
tağı olduğunu belgeledi ve… AKP ile en azından
manevi ilişkileri olduğunu Alman yargısının ortaya
koyduğu Deniz Feneri olayının Türkiye ayağına
el attı.
Bu olaylar AKP dönemindeki yolsuzluk ve
rüşvet olaylarının sadece şimdilik ortaya çıkan-
ları. Aysbergin üstü!
RTE belgeli muhalefetin arkası kesilmeyeceği
korkusuyla yaşıyor.
Yenilerini yanıtlayamayacağı kaygısını taşı-
yor.
Bulduğu çıkış yolu gayet basit; erkeklik ben-
de kalsın diyerek minderden kaçmak!
Oysa korkunun ecele bile yararı yok!
Kaçmamaya karar verse, her konuda alnı
açık, her konuda öne sürülen belgeli iddiaları bel-
gelerle yanıtlayacağına inansa Deniz Baykal’ın üç
olasılıklı önerisinden hiç değilse birini kabul
eder. Zaman zaman kullandığı hodri meydan slo-
ganı ile halk önünde ana muhalefet liderine
meydan okuyabilirdi.
Ama meydan okuyamadı.
Baykal, “Benim hakkımda türlü söylentiler çı-
karıyorsunuz. Senin kişisel durumun ve iktidarında
türlü yolsuzluklar belgelerle kanıtlanıyor. Gel bir-
likte TV’ye çıkalım. Karşılıklı ne varsa açıklayalım.
Yüreğin bunu kaldırmıyor mu? Öyleyse ikimizin
dokunulmazlıklarını hemen kaldırsınlar. Gidelim
yargıya. Kimin yüzü ak kiminki kara, yargıçlar sap-
tasın.
Öyleydi böyleydi diyerek yargı önüne çıkmak-
tan korkuyorsan benim dokunulmazlığımı kaldır.
Yargı benim, eşimin, ailemin malını mülkümüzü
bir güzel araştırsın...
Tırnak kadar bir yolsuzluğa rastlarsa boynum kıl-
dan ince” diyor.
RTE, yok benim boynum Baykal’ınki kadar in-
ce değil. Bakmayın nutuklarımda bağımsız diyerek
yargıyı övmeme, diye düşünüyor.
Böylece yargıya güvenim yok demiyor ama, do-
kunulmazlığının kaldırılıp Baykal’ın önerdiği gibi
yargı yoluyla temize çıkmaya bir türlü razı ola-
mıyor.
Bir ara Baykal benimle tartışarak prim yapmak
istiyor, diyordu.
Bu kez “Baykal’ı ademe (yokluğa) mahkûm et-
mekten” söz ediyor.
Görünen köy kılavuz istemez; Baykal’la tar-
tışmasının kendisine prim yapmayacağını ve
CHP liderini ademe mahkûm edeyim derken ken-
disinin yokluğa mahkûm olabileceğini anlamış ola-
bilir.
Partisi milletvekilleriyle birkaç dönek yalakadan
başka bu sözlerini alkışlayana da rastlanmıyor.
Lakin son günlerde RTE’yi öven kimse yok mu?
Bir kişi var. Kimin övgülerini partice, ailece sineye
çekiyor RTE? Düşünebiliyor musunuz:
Başbakan’a övgüleriyle gazete sütunlarında boy
gösteren; geçmişteki ve bugünkü yaşam biçimi
ahlak dedin mi; dinci, din kurallarına kurban
RTE’nin semtinden geçmeyen medyatik güller-
den Hülya Avşar!
SAYFA 15 EKİM 2008 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 21
Edirne PB 23
Kocaeli Y 22
Çanakkale PB 21
İzmir Y 26
Manisa Y 26
Aydın Y 25
Denizli Y 20
Zonguldak Y 21
Sinop Y 23
Samsun Y 25
Trabzon Y 25
Giresun Y 26
Ankara Y 17
Eskişehir Y 18
Konya Y 19
Sıvas Y 20
Antalya Y 25
Adana Y 29
Mersin Y 28
Diyarbakır Y 31
Şanlıurfa Y 29
Mardin PB 29
Siirt PB 32
Hakkâri PB 22
Van PB 23
Kars PB 21
Oslo Y 9
Helsinki Y 11
Stockholm Y 12
Londra Y 16
Amsterdam Y 16
Brüksel Y 16
Paris Y 18
Bonn Y 18
Münih Y 19
Berlin Y 18
Budapeşte Y 21
Madrid B 25
Viyana Y 18
Belgrad Y 21
Soyfa PB 21
Roma B 22
Atina B 24
Zürih Y 20
Moskova Y 12
Aşkabat B 25
Astana B 9
Taşkent B 26
Bakû Y 22
Bişkek PB 18
Tiflis Y 26
Kahire B 27
Şam B 27
Yurt geneli parçalı ve
çok bulutlu, Marmara’nın
doğusu, Ege, Akdeniz, İç
Anadolu, Karadeniz, Do-
ğu ve Güney Doğu Ana-
dolu’nun batısı ile Balı-
kesir, Diyarbakır çevreleri
sağanak ve gök gürültü-
lü sağanak yağışlı ge-
çecek. Yağışlar Batı ve
Orta Karadeniz, Güney
Ege ve Batı Akdeniz’de
kuvvetli olacak.
Kapitalizmin Sonu mu?
Alpaslan BERKTAY
En büyük kapitalist
ülke ABD, dünyayõ ve
özellikle Ortadoğu’yu
karõştõrmak, “kitle imha
silahları” bulup çõkar-
mak zorundadõr.
Sorun küreseldir ve
olmak ya da olmamak-
tõr. Yerküre bu çağdõşõ,
insana karşõ sistemden
kurtulmak zorundadõr.
Dünyanõn içine yu-
varlandõğõ bu kriz, bu
kaos, “Plan 1” diye hay-
kõrmaktadõr.
Yapay solunum, kalp
masajõ gibi yamama
yöntemler artõk yetmez.
“Sosyalizmi göm-
dük” diyen M. Thatc-
her, ve bu topraklarda
onun gibi Demir
Lady’liğe özenip “Böl-
gede son sosyalist dev-
let yıkıldı” diyen ben-
zeri bayan başbakan, ki-
min kimi gömmekte ol-
duğunu söylemekte ace-
le mi etmişlerdir?
Akõl-bilim çağõ bu
çağdõşõ kalmõş kapita-
lizmi sõrtõnda daha çok
taşõyamaz. Tarihte yeni
bir sayfa açõlõyor. Bu
doğum sancõlarõ onun
habercisidir.
Baştarafı 2. Sayfada
GENİŞ AÇI
HİKMET BİLA
100 Yıl Önce
DENİZ TATARER
İçişleri Bakanlõğõ’nca İETT ihalelerinde tespit
edilen 100 milyon Avro’luk usulsüzlüğün ardõn-
dan Sayõştay Başkanlõğõ da İstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi’nin (İBB) 2007 hesaplarõndaki üç ayrõ dos-
yada da toplam 11 milyon 400 bin YTL yolsuz-
luk olduğunu tespit etti. Söz konusu usulsüzlük-
lere ilişkin İBB Meclisi’nin 347 üyesi ile beledi-
ye bürokratlarõna “sorgu kâğıdı” gönderen Sa-
yõştay, yazõlõ savunma için 30 gün süre verdi. İBB
Mali Hizmetler Daire Başkanõ M. Cemil Arslan
ise Sayõştaş’õn savunma istemesi üzerine meclis
üyelerine “uyumlu ve tutarlı” rapor verilmesi için
uyarõ yazõsõ gönderdi.
SayõştaY Başkanlõğõ inceleme raporunda
İBB’nin Balõkesir Sõndõrgõ’da yaptõrdõğõ termal
tesis, Altunizade-Üsküdar arasõnda ücretsiz
hizmet veren Özel Halk Otobüsleri (ÖHO) ve
İETT otobüsleri ve işletme hakkõ İBB’ye ait
olan Emirgân Beyaz Köşk’ün Beltur AŞ’ye iha-
lesiz devredilmesi işlemlerinin kamu zararõna
neden olduğu kaydedildi.
Raporda İBB Başkanlõğõ’nõn görev ve yetki ala-
nõ dõşõnda olmasõna karşõn Sõndõrgõ Termal Tes-
isleri’ni inşa ettirdiği ve bedelinin de belediye büt-
çesinden karşõlandõğõ kaydedildi.
İBB Meclisi’nin tesis inşaatõnõ 3 Mart 2005’te
oyçokluğuyla onayladõğõ belirtilen raporda, şu nok-
talara dikkat çekildi:
“5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanu-
nu’na göre belediyeler görev ve yetkilerini
mücavir alan dışında kullanamazlar. Bu durum
anayasanın 127. maddesinde belirtilmiştir. Ay-
rıca Belediye Kanunu’na göre belediye mecli-
si yasanın tanıdığı yetki alanı dışında karar ala-
maz. Sındırgı’da yaptırılan 1 milyon 926 bin
YTL’lik termal tesis kamu zararına neden ol-
maktadır.”
BELTUR’a kıyak
Raporda işletme hakkõ İBB’ye ait olan Beyaz
Köşk’ün, ihalesiz olarak Beltur AŞ’ye 5 yõllõğõna
kiraya verilmesi işlemi de usulsüz bulundu. Mül-
kiyeti Hazine’ye ait olan Köşk’ün ancak Devlet İha-
le Kanunu’na göre ihale usulü ile kiraya verileceği
belirtildi. İBB’nin köşk için aldõğõ aylõk 1000 YTL
kiranõn düşük olduğuna da dikkat çekilen rapor-
da, güncel kira bedelinin 11 bin 600 ile 17 bin 900
YTL aralõğõnda olmasõ gerektiğinin altõ çizildi.
Raporda Üsküdar-Altunizade arasõndaki oto-
büslerin ücretsiz hizmet vermesinin de 8 milyon
983 bin 584 YTL kamu zararõ yarattõğõ kaydedil-
di. Ücretsiz taşõmacõlõğõn, Kamu Kurum ve Ku-
ruluşlarõn Ürettikleri Mal ve Hizmetlerle İlgili Ka-
nun’a ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanu-
nu’na aykõrõ olduğuna dikkat çekildi.
Sayõştay’õn İBB Meclis üyelerinden savunma ta-
lep etmesi de belediye bürokratlarõ arasõnda paniğe
neden oldu. İBB Mali Hizmetler Daire Başkanõ
Arslan, meclis üyelerine gönderdiği uyarõ yazõsõnda,
raporun denetçilerin “kendi kanaatleri” olduğunu
ileri sürerek şu ifadelere yer verdi: “Teknik ko-
nularda tek bir savunma hazırlanması tavsiye
edilmektedir. Sayıştay Sorgu Raporu’na veri-
lecek savunmalar Mali Kontrol Müdürü Ab-
dülkadir İnceoğlu önderliğinde Hukuk Müşa-
virliği ve Mali Hizmetler Daire Başkanlığı’nın
koordine etmesine karar verilmiştir.”
İBB’nin hesaplarında usulsüzlük tespit edildi
İstanbul Haber Servisi - Türkiye Ga-
zeteciler Cemiyeti’nin (TGC) önceki
başkanlarõndan usta gazeteci ve yazar
Burhan Felek adõna konulan Basõn
Hizmet Ödülleri’ne değer görülen ga-
zeteciler belli oldu. Burhan Felek Ba-
sın Hizmet Ödülleri 4 Kasõm’da TGC
Burhan Felek Konferans Salonu’nda dü-
zenlenecek törenle sahiplerine verilecek.
İlki 1983 yõlõnda verilen Burhan Fe-
lek Basõn Hizmet Ödülü için adaylarõn
70 yaşõndan gün almõş olmalarõ, 50 yõ-
lõ aşkõn süreyle basõna hizmet vermele-
ri ve bu hizmetlerini sürdürüyor olma-
larõ şartõ aranõyor.
Orhan Erinç’in başkanlõğõnda Ara
Güler, Aysel Okan, Nurhan Aydın,
Hıfzı Topuz, Ümit Kanoğlu(yazman)
Abdülkadir Yücelman, Turgay Ol-
cayto ve Celal Toprak’tan oluşan se-
çici kurul bu yõl durumlarõ yönetmeliğe
uyan ödül adaylarõ içinden bir değer-
lendirme yaptõ.
Yapõlan değerlendirmede ödüle değer
görülenlerin isimleri şöyle: Sami Ka-
raören, Vecdi Kızıldemir, Yüksel Ba-
yar, Suna Zirek, Hilmi Yavuz, Doğan
Hızlan, Ergun Kaftancı, Ergun Ko-
nuksever, Doğan Şener, Ülkü Ta-
mer.
Ödüle değer görülenlere, ödülleri 4
Kasõm’da saat 18.00’de TGC Burhan
Felek Konferans Salonu’nda düzenle-
necek törenle verilecek. Bu yõl ölümü-
nün 26’ncõ yõlõnda anõlacak olan Türk ba-
sõnõnõn önde gelen kalemlerinden Bur-
han Felek, 26 yõl süreyle TGC Başkan-
lõğõ yapmõş, basõnõn her dalõnda önem-
li hizmetler vermişti.
ZEYNEP ŞAHİN
İstanbul Büyükşehir Belediye-
si’ne (İBB) ait “gezici kütüpha-
ne”lerde bulunan “şeriat” kitabõn-
da ilköğretim öğrencilerine kitapta,
“İslamın kadına farz kıldığı ör-
tünme, kadının yüzünü de içine
almaktadır” denilerek peçe kulla-
nõlmasõ isteniyor. Arap dünyasõnda
“ulema” kabul edilen isimlerden M.
Said Ramazan el Buti’nin kita-
bõnda “Resim sanatı haramdır”
görüşü savunuluyor.
Eğitimde “dinci kuşatma”ya ye-
ni bir örnek daha İstanbul Büyük-
şehir Belediyesi’nin gezici kütüp-
hanesinden eklendi. İBB Kütüpha-
ne ve Müzeler Müdürlüğü’ne bağ-
lõ olarak faaliyet yürüten bir “gezi-
ci kütüphane”de, şeriat kitabõ yer
alõyor.
İstanbul’un merkezinden uzak
ve ulaşõmõ zor olan, yerleşim açõ-
sõndan yeni gelişen yerlere kütüp-
hane hizmeti götürmek için oluştu-
rulan gezici kütüphaneler, okullara
da gidiyor. Kütüphanelerin yer al-
dõğõ otobüslerden 3’ü Avrupa, 2’si
ise Anadolu yakasõnda dolaşõyor.
Ancak 18 bin 934 kitaplõk kapasi-
teye sahip bu kütüphanelerde yer
alan bazõ yayõnlar dikkat çekiyor.
Anadolu yakasõnda hizmet veren
gezici kütüphanelerden birinde,
“şeriat” kurallarõna işaret eden bir
kitabõn kayõtlõ olduğu belirlendi.
Geçen hafta içinde, Sultanbey-
li’deki bir ilköğretim okuluna uğ-
rayan ve küçük yaştaki çocuklarõn
alõp okuduğu “Fıkhussiyre” isim-
li kitabõn yazarõ, Şam Üniversitesi
Şeriat Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. M. Said Ramazan el Bu-
ti.
Bediüzzaman Said Nursi adõna
düzenlenen sempozyumlara katõlan,
Fethullah Gülen ile aynõ dergide
makaleleri yayõmlanan Said Ra-
mazan el Buti, Arap dünyasõnda
“ulema” kabul edilen isimler ara-
sõnda bulunuyor. “Peygamberin
uyguladığı İslam” konulu 542 say-
falõk kitapta yer alan bazõ ifadeler
şöyle:
“Kadınlarla tokalaşmanın artık
yaygınlaşıp âdet halini alması,
bazılarının sandığı üzere asla za-
ruret değildir. (...) İslamın kadı-
na farz kıldığı örtünme, kadının
yüzünü de içine almaktadır. (...)
Canlı varlıkların resimlerini çiz-
mek şiddetle haramdır. Bu büyük
günahlardandır. Çünkü bunca
hadiste, resim yapanlar tehdid
edilmiştir; isterse bunu adam bir
geçim yolu olarak sanat edinmiş
olsun. Her halükârda bu sanat ha-
ramdır.”
İlköğretim çağõndaki çocuklarõnõn,
söz konusu ifadelerin yer aldõğõ ki-
tabõ alõp okumasõndan rahatsõz olan
bazõ veliler, çocuklarõnõn bu kitap-
ta yer alan bilgileri tam olarak an-
layamadõğõnõ, “Fıkhussiyre”nin bu
tür kitaplardan yalnõzca biri oldu-
ğunu belirtirken, “Geçen yıl da
benzer şeylerle karşılaştık, sesimiz
çıkmamıştı. Bu yıl tekrarlanınca
dayanamadık. Çocuklarımızın
kitabı okuyunca sorduğu sorular
bizi şaşırtıyor; yaşları küçük ol-
duğu için korkuyorlar” dediler.
Veliler, hem belediyenin gezici
kütüphaneye seçtiği kitaplara hem
de bu kütüphaneleri incelemeden
öğrencileri buralara yönlendiren
eğitimcilere tepki gösterdi.
DenizFeneri’nin
yolu da uzun
Burhan
Felek
Basın
Hizmet
Ödülleri
belirlendi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ‘şeriat’ kitabı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Almanya’daki gurbetçilerin
41.5 milyon Avro’sunu iç eden De-
niz Feneri e.V. hakkõndaki soruştur-
manõn Türkiye ayağõndaki inceleme
kaplumbağa hõzõyla ilerliyor. Suç
duyurusunun üzerinden bir ayõ aşkõn
süre geçerken Adalet Bakanlõğõ’nõn
da 6 Ekim’de Frankfurt Başkonso-
losluğu’na gönderdiği bilgi talebinin
aradan geçen 9 güne karşõn hâlâ ye-
rine ulaşmadõğõ anlaşõldõ. Bakanlõk
kaynaklarõ ise Ankara Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn talebinin Acele
Posta Servisi ile gönderildiğini bil-
dirdiler. Alman Mahkemesi’nin Al-
manya’da vurguna karõşan Türklerle
ilgili mahkûmiyet kararlarõnõ verir-
ken “asıl faillerin” Türkiye’de ol-
duğu belirlemesini yapmõştõ. Bu be-
lirlemeyi yaparken RTÜK Başkanõ
Zahid Akman ile Kanal 7’nin sahi-
bi Zekeriya Karaman’õn isimleri
de sayõlmõştõ. Sanõklarõn da Türki-
ye’de yaşamõnõ sürdürenlerin olay-
daki işlevine ilişkin anlatõmlarõnõn
ardõndan gözler vurgunun Türki-
ye’deki izini sürmesi beklenen An-
kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
çevrilmişti. Başsavcõlõk uzunca bir
süre harekete geçmezken İşçi Parti-
si’nin (İP) 8 Eylül’de yaptõğõ suç
duyurusu üzerine harekete geçmek
zorunda kaldõ.
İstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon davasõnõn tutuklu sanõklarõndan
Selim Akkurt, asõlsõz iddialarla so-
ruşturmaya dahil edildiğini savundu.
Avukatõ aracõlõğõyla yazõlõ basõn
açõklamasõ yapan Selim Akkurt, Yar-
gõtay’da temyizde olan bir davadan
dolayõ Erzurum’da tutuklu bulundu-
ğu sõrada Ergenekon ile ilişkilendiril-
diğini ileri sürdü. Orhan Pamuk,
Fehmi Koru gibi kişilere para karşõ-
lõğõnda suikast düzenleyeceği iddia-
larõnõn doğru olmadõğõnõ ifade eden
Akkurt, “Bu senaryo tamamen İs-
tanbul Emniyeti’nde imal edilmiş-
tir. Ben bu iddiaları Silivri Ceza-
evi’ne nakledildikten sonra öğren-
dim. Ayrıca Erzurum Savcılı-
ğı’nda hiç tanımadığım Veli Kü-
çük başta olmak üzere bazı kişile-
rin aleyhinde ifade vermem karşı-
lığında tutuklu bulunduğum dava-
ya ilişkin yardım sözü verilmiştir”
iddiasõnda bulundu.
Pamuk suikasti
hayal ürünü
Türkiye Eğitim Gönüllüleri
Vakfı (TEGV) Fındıkzade
Eğitim Parkı, “TEGV Sema-
Aydın Doğan Eğitim Parkı”
olarak yeniden açıldı. TEGV
Yönetim Kurulu Başkanı
Cengiz Solakoğlu, Aydın Do-
ğan Vakfı’nın katkıları ile ye-
nilenen ve giderleri 10 yıl sü-
reyle vakıf tarafından üstleni-
len Eğitim Parkı’nda, bilgisa-
yar okur yazarlığı, drama
atölyesi, basketbol, oyunlarla
spor, bilgisayar, İngilizce, ma-
tematik ve fen dersleri gibi et-
kinliklerin yer aldığını belirt-
ti. TEGV’in fikir annesinin
Suna Kıraç olduğunu aktaran
Solakoğlu, TEGV’in ülke ça-
pında yılda yaklaşık 4 bin ço-
cuğa eğitim verdiğini ifade et-
ti. Aydın Doğan Vakfı Yürüt-
me Kurulu Başkanı Candan
Fetvacı da vakıf olarak bugü-
ne kadar pek çok eğitim kuru-
munu hizmete sunduklarını
söyledi. Törende TEGV kuru-
cusu Suna Kıraç adına eşi
İnan Kıraç, Sema Doğan’a te-
şekkür plaketi sundu. (AA)
Çocuklara
eğitim parkı
TEMA
TEMA VAKFI
ÇELENK BA/IŞ
HATTI
Vefat, nikâh, aç›l›ş gibi özel
günlerde sevdikleriniz ad›na
fidan diktirebilirsiniz.
‹stanbul Tel:
0 212 284 80 00
‹zmir Tel:
0 232 464 58 68
Ankara Tel:
0 312 419 73 02