03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 EKİM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Söylev (Nutuk) 81 Yaşında 1927 - 2008 ?Atatürk, 19 Mayõs 1919’dan 1927 yõlõna dek gerçekleştirdiklerinin hesabını, belgelerle halkına açõklayan Büyük Söylev’ini 81 yõl önce bugün okumaya başlamõştõ. ?Emperyalizmin o yõllar boyunca Türkiye’nin önüne diktiği engellerin nasõl aşıldığını anlatan Atatürk, bunlarõn hem içerik, hem yöntem değiştirerek hep karşımıza dikileceğini de açõkça vurgulamõştõr Söylev’inde. ?Bunun için de ulusundan: “Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye” önem vermelerini özellikle istemiş ve bunu Söylev’de kesin bir dille belirtmiştir. ?Bu öğüdün ne denli yerinde olduğunu, bugün bizi yönetenlere baktõğõmõzda çok iyi anlıyoruz... ?Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği, 1923 Devrimi’nin çizdiği doğrultu- da yürümesine bağlõ olduğundan, Söylev’in gençlere ulaşmasının gereğine inanıyoruz. ?Dolayısıyla, gençlerin öğrencilerin, okuyup anlayabilmeleri için, Söylev’in dilini Türkçeleştirerek düzenleyen Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğ- lu’na yürekten teşekkür ederiz. KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ YÖNETİM KURULU Gergin bir bekleyiş içerisindeyiz. Daha uzak de- ğil, sadece birkaç ay öncesine kadar “finansal sis- temde sınırlı bir çalkantı” olarak değerlendirilen dal- galanmalar şimdi “1929 buhranından bu yana ka- pitalizmin yaşadığı en şiddetli küresel kriz” olarak anılır oldu. Önceleri, “Türkiye ekonomisi sağlam te- meller üzerinde; bu sefer her şey değişik; dış açı- ğı finanse ediyoruz, sorun yok; aslında bu kriz bi- zim için fırsattır” şeklinde göz ardı edilen gerçek- ler, şimdi “Türkiye küresel krizden elbette etkile- necektir; IMF ile hemen anlaşalım; yapısal re- formlara devam edilsin” yorumlarına dönüştü. Gerçekten de birçok yabancı derecelendirme ku- ruluşunun ve uluslararası araştırma birimlerinin ra- porlarında Türkiye ekonomisi küresel krizden en fazla etkilenecek ülkeler arasında ilk sıralarda anı- lıyor. Geçen haftaki yazımızda “Türkiye’nin 2008 krizini yüksek cari işlemler açığı ve yüksek dış borç bağımlılığı ile karşılamakta” olduğunu vurgulamış; ancak “2008’in yeni küresel koşulları, ucuz kredi- nin olası kıldığı ucuz döviz ve ucuz ithalata daya- lı büyüme modelinin artık mümkün olamayacağı- nı göstermektedir” değerlendirmesinde bulun- muştuk. Bu sürecin ulusal üretimde gerileme ve artan iş- sizlik ile birlikte yaşanacak uzun süreli bir durgunluk yaratacağını öngörmek gerekmektedir. Krizi salt borsadaki menkul kıymetlerin değerlerinin düşmesi veya dövizin pahalılaşması olarak görmeye alış- kın kalemler, Türk sanayiine ilişkin tehlike sinyal- lerini yadsımakta ve küresel krizi gelip geçici bir konjonktürel olgu olarak değerlendirmektedir. Oysa Türk sanayiine ilişkin üretim istatistikleri, ulu- sal ekonomide yaz aylarında başlayan durgunlu- ğun artık açık bir gerilemeye dönüştüğünü bel- gelemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve- rilerinden hazırladığımız aşağıdaki şekil, Türk sa- nayiinde yaşanan daralmanın boyutlarını açıkça sergilemektedir. Elimizde daha sadece ağustos ayı verileri bu- lunmasına karşın Türk sanayiinin içine girmiş ol- duğu kriz tehlikesi açıktır. Türk imalat sanayii ha- ziran ayındaki yüzde 1’lik gerilemesinin ardından, temmuz ayında yüzde 3.2 oranında mütevazı bir genişleme kaydetmiş idi. Ancak ağustos ayı ve- rileri Türk imalat sanayiindeki daralmanın yüzde 5’i aşmış olduğunu vurgulamaktadır. Küresel krizin da- ha da şiddetlendiği eylül ayı ve sonrasında Türk sanayiine olan olumsuz etkilerin yoğunlaşması bek- lenmelidir. Krizi sadece İMKB’nin kayıpları ve “cari işlem- ler açığının finansmanını sürdürebilecek miyiz?” mantığıyla değerlendirmekle yetinen çevreler, küresel krizin Türk sanayi ve diğer üretici sektör- lerine olan doğrudan daraltıcı etkilerini görmezden gelmektedir. Ancak küresel krizin Türkiye’ye olası etkileri sa- dece iktisadi bir olgu olarak sınırlı kalmayacak de- recede karmaşık süreçlere gebedir. Kapitalizmin geçmiş tarihsel deneyimlerinden bil- diğimiz üzere, küresel krizler sadece yeni üretim tekniklerinin ve kurumsal yapıların oluşturulmasıyla değil, aynı zamanda mevcut üretim güçlerinin yı- kılması ile aşılabilmektedir. Bu yıkım süreci, ge- rektiğinde dünya kapitalizminin çevresinde yer alan azgelişmiş ülkelerin coğrafi sınırlarının yeniden çi- zilmesine olanak sağlayacak yerelleştirilmiş sa- vaşlar şeklinde de gerçekleştirilebilir. Emperyalizm kuramının öncülerinden olan Rosa Lüksem- burg’un düzeltici savaş olarak adlandırdığı bu şid- det ve yıkım olgusu günümüz küresel krizinin ta- mamlayıcı bir unsuru olarak yaşanabilir. Türkiye böyle bir siyasi yeniden yapılanma tasarımlarının merkezinde olan bir coğrafyada bulunmaktadır. Türkiye 1929 dünya buhranının etkilerini görece olarak daha az hissederek, ulusal ekonomisini - göreceli olarak- koruyabilmişti. O dönemde uy- gulanmış olan devletçi ekonomi modeli, ulusal tasarruflara dayalı ve planlı bir birikim sistemini devreye sokarak Türkiye’nin küresel kapitalizmin yıkıcı dinamiklerinden korunmasında etkili ol- muştu. Kuşkusuz 2008’in koşulları 1930’lar dünyasının koşullarından çok farklıdır ve Türkiye’nin krizi at- latabilmek için 1930’ların devletçi modeline geri dönmesi gerçekçi değildir. Ancak, 1930’lar Tür- kiye’sinin o dönemde emperyalist dünyanın etki alanından olabildiğince uzakta durarak, kendi özgün yapısına uygun gördüğü bir kalkınma stra- tejisinin öncülüğünde bulduğu yeni çıkış yollarının günümüz koşullarına da uyarlanması elbette mümkündür. Sadece teknik iktisadi önermelerden hareketle, böyle bir stratejinin unsurları: (i) Türki- ye ekonomisinde iç talebe yönelik ve emek yoğun sektörlerin tekrardan geriye kazanılması; (ii) Ulu- sal sanayinin dikey ve yatay bağlantılarını güç- lendirecek, ithalata bağımlılığı azaltacak sektörlerin ön plana çıkarılması, özendirilmesi; (iii) Finansal spekülasyon oyunlarında döviz spekülasyonunu çarçur etmek yerine ulusal tasarrufların sabit ser- maye yatırımlarına yönlendirilmesi; (iv) Sıcak pa- ranın getirisinin düşürülüp dövizin biraz daha hareketlendirilmesi; ve böylece (v) İhracatçının ucuz ithalat yoluyla değil, ihracat gelirleri ve üretkenlik yoluyla gelir kazanması... şeklinde özetlenebilir. Ne yazık ki bu türden bir ulusal kalkınma prog- ramını 2000’li yıllar Türkiye’sinde uygulanmasını önleyen çok daha büyük bir engel vardır: 1923 son- rası Türkiye’si emperyalizme karşı vermiş olduğu savaştan zaferle çıkmanın onurunu taşıyan ve ge- rek ekonomisi, gerekse siyasi yapısıyla tam ba- ğımsız bir ülkeydi. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Küresel Krizin Türkiye’ye Yansımaları Bir yõlda 13 bankaya el koyan hükümet, dün de 9 büyük bankadan 125 milyar dolarlõk hisse aldõ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Hazinesi finans şirketlerinden 250 milyar dolarlõk, oy hak- kõ olmayan hisse alacağõnõ açõkladõ. Açõk- lamaya göre her kuruluş için maksimum alõm yaklaşõk 25 milyar dolar olacak. Bankalar bu programa 14 Kasõm’a kadar katõlabilecek. Hazine’nin dünkü açõkla- masõnda aralarõnda Bank of America, Wells Fargo, Citigroup, JPMorgan Chase, Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi 9 büyük finansal kuruluşun bu programa ka- tõlmayõ kabul ettiği belirtilirken, Hazine Ba- kanõ Henry Paulson bu adõmõn ekonomi- yi destekleyeceğini söyledi. Hazine’nin önemli fakat zor durumdaki finansal ku- ruluşlar için yeni bir destek planõ üzerin- de çalõşõldõğõ belirtilen açõklamaya göre, ABD Mevduat Sigorta Şirketi’nin (FDIC) garantisiz banka borçlarõnõ, faizsiz mevduatõ ve bordro hesaplarõnõ garanti edecek. Krizi çözmek için hazõrlanan 700 milyar dolarlõk kurtarma paketinin ilk diliminin bankalardan hisse almak için kullanõlaca- ğõnõ açõklayan ABD Başkanõ George Bush, alõnan önlemleri “eşi görülmemiş ve saldırgan” olarak tanõmlayarak bunla- rõn “sınırlı ve geçici” olacağõnõ vurguladõ. Kurtarma planõnõn ilk bölümüyle hissele- rine karşõlõk bankalara nakit enjekte edi- leceğini ifade eden Bush, “Bunun Ame- rikan bankacılık sisteminin yaşayabil- mesi için kısa vadede gerekli bir önlem. Bu önlemler serbest piyasayı ele geçir- mek için değil korumak için” dedi. Bush açõkladõğõ önlemleri “krizi aşmaya yönelik sistematik yaklaşımın son adımları” olarak niteledi. Dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşları tarafından yoksul ülkeler için yok denecek kadar az şey yapmakla eleştirilen Dünya Bankası’na karşı dün Endo- nezya’da gösteriler düzenlendi. Başkent Cakarta’da halk Dünya Bankası’nı, dün- ya şeklinde boyadıkları küreyi sırtlarında taşıyarak protesto etti. (AP) Endonezya’da Dünya Bankası’na protesto Eylül bütçesi faiz dõşõ açõk verdi Ekonomi Servisi - Maliye Bakanlõğõ, ocak-eylül döneminde merkezi yöne- tim bütçesi açõğõnõn 4.816 milyar YTL, faiz dõşõ fazlanõn 36.522 milyar YTL ol- duğunu açõkladõ. Eylülde bütçe açõğõ 9.426 milyar YTL oldu, 4.4 milyar YTL faiz dõşõ açõk gerçekleşti. Maliye Bakanlõğõ, Eylül ve Ocak-Ey- lül dönemine ilişkin bütçe gerçekleşme- lerini açõkladõ. Buna göre bütçe, 2008 Ey- lülünde 9 milyar 426 milyon YTL, Ocak- Eylül döneminde 4 milyar 816 milyon YTL açõk verdi. Bütçe açõğõ seçim yõlõ olan 2007’nin aynõ dönemine göre ise yüzde 60.4 oranõnda azalõrken, faiz dõşõ fazla da yüzde 19.4 oranõnda arttõ. Uz- manlar, eylülde bütçenin yüksek bir fa- iz dõşõ açõk vermesinde, o aya ait vergi ge- lirlerinin 5 milyar YTL civarõndaki kõs- mõnõn sonraki aya kaymasõnõn etkili ol- duğunu belirterek “son dönemde bütçe performansı hedeflerin üzerinde sey- retmekle birlikte, GAP harcamaları- nın hayata geçmesi ve büyümedeki ya- vaşlama ile performansın bozulacağı- nı tahmin ediyoruz” dedi. Merkezi yönetim bütçe giderleri ey- lülde 23 milyar 215 milyon YTL olarak gerçekleşti. Eylül faiz hariç bütçe gider- leri 18 milyar 193 milyon YTL oldu. Ey- lülde bütçe gelirleri ise 13 milyar 788 mil- yon YTL olarak gerçekleşti. FT: Türkiye borcunu ödeyemeyebilir Ekonomi Servisi - İngiltere’de yayõmlanan Financial Times gazetesi, yatõrõmcõlarõn gelişmekte olan ülkelerin borçlarõnõ ödeyemeyebileceklerine dair kaygõlarõnõn İzlanda’nõn finansal sisteminin çökmesiyle keskin biçimde artõş gösterdiğini öne sürdü. Gelişmelerin büyük para kaynaklarõnõn Türkiye’nin de dahil olduğu bu ekonomilere yatõrõm yapma cesaretini kõrdõğõnõ kaydeden gazete, Pakistan, Arjantin, Ukrayna ve İzlanda gibi ülkelerin bankacõlõk sistemlerinde kredi krizi yüzünden ortaya çõkan baskõ yüzünden borçlarõnõ ödeyememe ihtimallerinin ortalama yüzde 80’den fazla görüldüğünü yazdõ. Şartlarõ dikkate alõnarak bu oranõn Pakistan için yüzde 90’a kadar çõkarõldõğõnõ kaydeden FT, bu oranõn Arjantin için yüzde 85, Ukrayna ve İzlanda için yüzde 80 olduğunu bildirdi. Türkiye’nin ise borçlarõnõ ödeyememe ihtimalinin yüzde 35 olduğunu ileri süren FT, Türkiye ve Macaristan’õ yüksek cari açõklarõ nedeniyle güçlükle karşõ karşõya bulunan ülkeler arasõnda saydõ. Güçlükle karşõ karşõya bulunduğunu iddia ettiği diğer ülkeleri ise Kazakistan ve Letonya olarak sõralayan gazete bu ülkelerdeki riski, bankacõlõk sistemleri üzerinde oluşan yüksek baskõnõn yarattõğõnõ bildirdi. KRİZDEN NOTLAR... İngiltere’de satõlan evlerin ekspertizini değer- lendiren Royal Institution of Chartered Surveyors ad- lõ kuruluşun araştõrmasõna göre, ülkedeki ev satõşlarõ son 30 yõlõn en düşük seviyesine geriledi. İngiltere’de ağustos ayõnda yüzde 4.7 olarak ger- çekleşen yõllõk enflasyonun geçen ay yüzde 5.2’ye yükseldiği belirtildi. Almanya’nõn önde gelen dört ekonomik düşünce kuruluşu hazõrladõğõ raporda, ülkenin bu yõl yüzde 1.8 büyüyeceği tahminini değiştirmezken 2009 yõlõ için eko- nomik büyüme tahminini yüzde 0.2’ye çekti. Çin’in döviz rezervi geçen ayki 21.5 milyar do- larlõk artõşla 1 trilyon 905 milyar dolara yükseldi. ‘Dünya derin bir resesyona ilerliyor’ Ekonomi Servisi - 2008 yõlõ Nobel Ekonomi Ödü- lü’nü kazanan Amerikalõ ekonomist Paul Krugman, dünyanõn derin bir re- sesyona doğru iler- lediğini söyledi. Krugman Reu- ters’a yaptõğõ açõklamada, krizin şimdi- den dünya ekonomisine ciddi zarar- lar vermiş olduğunu be- lirterek “Kriz nedeniyle, re- el ekonomide çok büyük bir aşağı yönlü ivme mevcut. Kredi piyasa- larındaki tıkanmayı aç- sak bile muhtemelen daha önümüzde çok tatsız bir resesyon olacak” dedi. Ma- kalelerinde Bush yönetimi- ni şiddetle eleştiren Nobel ödüllü ekonomist, “Bize piyasaların iyi işlediğini ve bireysel kâr arayışlarının her zaman olumlu sonuç vereceğini söyleyen in- sanlar çok büyük ölçüde yanıldılar. Krizlerden ko- runmak için 30’lu yıl- larda uygu- l a m a y a başladığı- mız ko- ruma sistemini temelden yıkan bir mali sistem ya- rattık. Koruma önlemle- rini aşarken yeni bir kri- ze yelken açtığımı- zın farkına var- malıydık” de- di. Krugman ayrõca “Pat- l a m a n ı n olacağını ve çok acılar çekileceği- ni gördüm ama bu ka- dar acının olacağını he- saplayama- dım” itirafõnda bulundu ve “Ma- li krizden çok korktuğunu ve ekono- mistlerle siyasetçilerin na- sıl bu denli kör olabildi- ğine şaşır- dığını” söyledi.Ekonomi Servisi - Dünya gene- linde hükümetlerin bankalara 3.5 trilyon dolarõ bulan kaynak aktar- masõ ile piyasalarda başlayan yük- seliş ikinci gününü de geride bõraktõ. ABD borsalarõnõn yüzde 11 gibi rekor oranlarda yükseldiği önceki gün Dow Jones’ta yaşanan yükse- liş tarihinin, S&P 500’de yaşanan yükseliş ise 1939’dan beri en büyük günlük değer artõşõ oldu. ABD’deki rekor artõşlarõn mora- liyle açõlan Asya piyasalarõnda Tok- yo Borsasõ’nda Nikkei Endeksi yüzde 14 arttõ. Avrupa’da da Al- manya, İngiltere ve Fransa gibi ülkele- rin borsalarõndaki artõşlar yüzde 4’ü aştõ. ABD borsa- larõ da güne yükselişle başladõ. Dõşarõda tarihinin en düşük se- viyelerine gerileyen hisse fiyatlarõ- nõ alõm fõrsatõ olarak değerlendiril- mesi, Türkiye’de de piyasalara olumlu yansõdõ. İstanbul Borsa- sõ’nda Ulusal 100 Endeksi yüzde 5.44 artarken dolar 1.37 YTL’ye, Avro ise 1.88 YTL’ye kadar geri- ledi. Mayõs ayõndan bu yana yüzde 65 değer yitiren Rusya Borsasõ’nda, yüzde 11’lik sert yükselişin ardõn- dan işlemler tekrar durduruldu. Krugman, krizin şimdiden dünya ekonomisine büyük zararlar verdiğine dikkat çekerek “Mali krizden çok korktuğunu ve ekonomistlerle siyasetçilerin nasõl bu denli kör olabildiğine şaşõrdõğõnõ” söyledi. ABD devleti bankacõ olduPiyasacõ ABD’nin, küresel krize çözüm arayõşlarõna devletçi bir müdahale daha eklendi. Amerika’nõn TMSF’si olarak bilinen FDIC aracõlõğõyla yönetimi devlete geçen 13 banka finans sektöründeki yangõnõ söndüremeyince ABD 9 büyük bankaya daha ortak oldu. NOBEL’Lİ EKONOMİST KRUGMAN: arayı gören coştu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle