Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2008 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Avrupa Birliği Süreci
Bir ‘Yol Ayrımında’
AB süreci bugüne kadar olumlu ekonomik koşul-
larda ilerlemişti; şimdi büyük bir mali krizle karşı kar-
şıya. Birliğin geleceği bu ekonomik krizin etkilerine
olduğu kadar, belki de daha çok, üye ülkelerin kri-
ze gösterecekleri tepkilere bağlı. Ya AB üyesi ülke-
ler safları sıklaştıracak ve birlik sürecini daha da de-
rinleştirecekler ya da Birlik süreci çürümeye ve çök-
meye başlayacak.
AB ülkeleri, “bizim banka sistemimiz ABD krizinden
etkilenmez” fantezisi dağılıp krizin ilk dalgası kıyıla-
rına vurduğunda Le Monde’un başlığı, “Chaque un
pour soi” (herkes kendi başının çaresine baksın)
AB’nin “gerçeğini” hemen ortaya koydu. Ortada ne
Brüksel ne AB üyelerinin post-modern (birleştirilmiş)
egemenliğinden bir iz vardı. Herkes hemen kendi ulus
devletinin kucağına sığınmaya başlıyordu. Kriz de-
rinleşmeye devam ederken bu “bencil” havanın gi-
derek zayıflamaya, üyelerin “zorunlu olarak” birlikte
davranmanın, krize karşı ortak bir program geliştir-
menin önemini kavramaya başladıkları görülüyor.
Krizde yalpalamalar
AB duvarında ilk çatlağı İrlanda, diğer üye ülkele-
rin banka sistemini nasıl etkileyeceğine aldırmadan,
kendi ülkesindeki bankaların mevduatlarını garanti al-
tına alarak açtı. Bir Financial Times yazarı İrlanda’nın
tavrını, ortaçağda orduların muhasara ettikleri kent-
lerin içine mancınıkla vebalı ceset atmalarına ben-
zetecekti. AB bankalarının mevduatlarının İrlan-
da’ya kaçarak diğer üye ülkelerin bankalarının içinin
boşalması riski oluşunca, tedbir diğer ülkelerce de
benimsendi. Bu sırada Almanya, FT yazarı Münc-
hau’nun deyimiyle AB çapında hiçbir önemi olma-
yan Hypo Real Estate adlı bankayı, salt Almanya’nın
siyasi gereksinimlerinden hareketle kurtarmaya kal-
karak “fonlarını ziyan ediyor”, Fransa’nın önerdiği, AB
çapında kurtarma paketini geri çeviriyor, mali kriz de-
rinleşmeye devam ediyordu. Bu kez İzlanda, diğer
AB ülkeleri üzerindeki etkilerine aldırmadan banka-
larını devletleştirdi. İzlanda bankalarına bir milyar ster-
linden fazla kamu parası kaptıran İngiltere, önce İz-
landa’nın varlıklarını donduruyor sonra da ülkeye da-
va açıyordu.
Nihayet İngiltere AB’nin en kapsamlı, iddialı kur-
tarma paketini açıkladığında, tepkiler hâlâ, “her ül-
ke kendi sorunlarını bildiği gibi halletsin” olmaya, pi-
yasalar da çökmeye devam ediyor, G4 zirvesi ortak
bir plan üretemediği gibi çağırılmayan ülkelerden de
tepki çekiyordu.
Hafta içinde AB üyelerinin tutumları giderek bir-
birlerine yakınlaşmaya başladı: Mevduat garanti sı-
nırları Birlik çapında yükseltildi, eşgüdüm niyeti vur-
gulandı. ABD ve AB merkez bankaları ortak bir ta-
vırla faizleri yarım puan indirdiler. Cuma günü Al-
manya’da Merkel hükümeti G7 toplantısından ön-
ce büyük bir “U” dönüşü yaparak “sistem düzeyin-
de”, “ortak çözümlerden” söz etmeye, İngiliz pake-
tinin kimi unsurlarını benimsemeye, bu arada mev-
duat garantilerini para piyasası fonlarına kadar ge-
nişletmeye başladı. Medya, Merkel’in Brown ve Sar-
kozy ile sürekli temas halinde olduğunu, hafta so-
nunda da AB liderlerinin nihayet bankaları kurtarmaya
karar verdiğini aktarıyordu.
Birlik ya da çokluk, işte bütün mesele…
Gelişmeler AB üyelerinin nihayet birlikte davran-
maya, birlik sürecini güçlendirmeye başladıklarına işa-
ret ediyor. Ancak, önlerinde, üye ülkelerin birbirle-
rinden farklı ekonomik özelliklerinden kaynaklanan
çok büyük engeller var.
AB’nin yapısı da derin bir mali krize, ardından ge-
lecek, durgunluktan depresyona kadar uzanabilecek
bir ekonomik konjonktürün getireceği siyasi ve top-
lumsal sorunlara uyum sağlayacak özelliklerden
yoksun. Ekonomik bütünleşme tamamlanmadan, ma-
li bütünleşmeye gidilmiş olmasının sorunları da or-
taya çıkmaya başladı.
Dahası, AB çapında bir eşgüdümü oluşturmak, bir-
liği ilerletebilmek için gerekli hegemonya sisteminin
de henüz kurulamadığı söylenebilir. Bunu, AB’nin bü-
yük, “küreselleşmiş” sermaye kesiminin, kontrol et-
tikleri medya gruplarının, “organik entelektüellerinin”
tüm çabalarına karşın Fransız ve Hollanda vatan-
daşlarının, neo-liberal AB anayasa taslağını, İrlanda
vatandaşlarının bu taslağın “Lizbon anlaşması” ver-
siyonunu geri çevirmelerinden, olduğu kadar, en son,
Rusya’nın Gürcistan’ı işgali sırasında, Almanya ve
Fransa bir tutum alırken İngiltere’yle eski Sovyet uy-
dularının bir başka tutum almasında da görebiliyo-
ruz. Göreli ekonomik istikrar ve refah döneminde is-
tikrar kazanamayan bir “hegemonya projesinin”,
kriz ortamında ülkelerin vatandaşları giderek huy-
suzlanmaya, bir suçlu aramaya, hükümetlerini de bas-
kı altına almaya başladıkları bir dönemde ne şansı ola-
bilir?
Nitekim krizle birlikte, bu hegemonya projesinin en
önemli başarılarından biri olan Avro’yu korumaya yö-
nelik Maastricht kriterlerinin, “istikrar paktının” hızla
şarampole yuvarlanmakta olduğunu görmüyor mu-
yuz? Avusturya seçimlerinin sonuçları da güçlü bir
AB karşıtı sağ popülist (büyük sermayeye tavırlı) dal-
ganın yükselmekte olduğunu düşündürüyor.
Krizin Avrupa Birliği sürecini bir yol ayrımına ge-
tirdiği kesin. Ya AB süreci, kendi içinde hegemon-
ya sorunlarını aşacak ve daha da derinleşecek ya
da çürümeye başlayacak.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Bahçeli, kendisini “Gâvur Dağõ ile Sõvas’tan öteye gidememekle suçlayan” iktidara sert yanõt verdi
‘AKP,PKKkadaralçak’
TÜRBANA SİYASİ SİMGE DEDİ
Kadın
ilahiyatçıya
ölümtehdidi
Türbanõn siyasal İslamõn ürünü olduğunu,
kadõnlarla erkeklerin birlikte namaz
kõlabileceklerini söyleyen İslam Felsefesi
Uzmanõ Emel Yalçõn, artan ölüm tehditleri
nedeniyle Konya Valiliği’nden koruma istedi.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Konya
Selçuk Üniversitesi İla-
hiyat Fakültesi’nde yük-
seköğrenimini yaptõktan
sonra aynõ üniversitenin
İslam Felsefesi Anabilim
Dalõ’nda yüksek lisans
çalõşmasõnõ tamamlayan
ve doktoraya devam eden
Emel Yalçın, gazetemiz-
de ve bir televizyon ka-
nalõnda başörtüsü, tari-
katlaşma ve cemaatleşme
ile ilgili görüşlerini açõk-
lamasõnõn ardõndan şeri-
atçõ kesimlerin hedefi ha-
line geldi.
Başta dinci Anadolu’da
Vakit gazetesi olmak üze-
re çeşitli internet sitele-
rinde açõk bir dille hedef
gösterilen, elektronik ile-
tilerle tehdit edilen Yalçõn,
son çare olarak Konya
Valiliği’ne başvurdu.
Yalçõn’õn avukatõ Ali
Altay, valiliğe yazdõğõ di-
lekçede, şu görüşleri dile
getirdi: “Müvekkile ge-
rek internet ortamında
e-mail yolu ile gerekse
kimi yerel ve yurt sat-
hında dağıtımı yapılan
basın yolu ile hedef gös-
terilmeye, tehdit edil-
meye başlanmıştır. Yine
internet üzerinden ‘ila-
hiyatalemi@yahoogro-
ups.com’ grubu altında
toplanan bir grubun ta-
ciz ve karalamalarına
maruz kalmış olup bu
tehdit ve tacizler hali
hazırda devam etmek-
tedir. Müvekkile can gü-
venliği ile ilgili olarak
çok ciddi endişeler taşı-
makta olup, geçmişte
yaşanan olayların bilin-
ci müvekkilenin endişe-
lerinde haklı olduğunu
telkin etmektedir. Aka-
demisyen genç bir Türk
aydını olan müvekkile-
nin çağdaş tutumu, Ata-
türk ilke ve devrimleri-
ne olan bağlılığı ve bunu
her fırsatta dile getiren
duruşu ile ülkemizi or-
taçağ karanlığına çek-
mek isteyen iç ve dış
güçlere karşı güvenliği-
nin sağlanması kamu
yararının olmazsa ol-
maz gereklerindendir.”
Yalçõn, bir süre önce
çeşitli basõn yayõn organ-
larõna yansõyan konuşma-
larõnda, kadõnlarõn cenaze
namazlarõna katõlmasõn-
da dinen bir sakõnca ol-
madõğõnõ belirtmişti. “Ha-
dislerde de kadınların
cenaze namazı kılması-
nı yasaklayan bir du-
rum söz konusu değil”
diyen Yalçõn, kadõnlarõn
cenazeyi kaldõrabilecek-
lerini ancak erkeklere gö-
re daha duygusal olmala-
rõ nedeniyle defin işlemi-
ni yapamayabilecekleri-
ni söylemişti.
Yalçõn, “Suudi Ara-
bistan’da kadınlar ce-
naze namazına katılıyor.
Ülkemizde rahat din an-
layışı olmasına rağmen,
kadınları camide fazla
görmek istemiyorlar. Di-
nimizde kadınlar, bay-
ram, cuma ve cenaze na-
mazına gidebilir” diye
konuşmuştu. Kadõnlarõn
başlarõ açõk bir şekilde de
namaz kõlabileceklerini
ifade eden Yalçõn, dinde
yalnõzca kadõnlarõn cena-
ze veya cuma namazõnõ kõ-
lõp kõlmamasõ ve başlarõnõ
örtmesi konusunda tartõş-
ma yapõldõğõ, ahlaki ilke-
ler konusunda hiçbir şe-
kilde vurgu yapõlmadõğõnõ
söylemişti.
AKP’de yerel seçim depremi
Başbakan Erdoğan, parti yöneticilerine belediye başkanlarõnõn çoğunu değiştireceği mesajõnõ verdi
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Deniz
Feneri, Şaban Dişli ve
Dengir Mir Mehmet
Fırat ile başlayan yol-
suzluk tartõşmalarõ, yerel
seçimlerde İzmir ve Çankaya’yõ almayõ
hedefleyen AKP’nin planlarõnõ bozdu.
Yolsuzluk tartõşmalarõ, Deniz Fene-
ri ile ilgili iddialar, hükümetin bu konuda
girişimde bulunmakta isteksiz davran-
masõ, Şaban Dişli’nin rüşvet aldõğõ suç-
lamalarõ üzerine parti yönetiminden is-
tifa etmesi, AKP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Dengir Fõrat ile ilgili hayali ih-
racat suçlamasõ, AKP’nin yerel seçim
hedeflerini etkiledi. Yerel seçimlerde İz-
mir, Çankaya, Diyarbakõr ile Mersin gi-
bi CHP ve DTP’nin elinde olan bele-
diyeleri almayõ planlayan, tüm strateji-
sini bu hedef üzerine kuran AKP, yol-
suzluk iddialarõyla sarsõldõ.
Parti kulislerinde, 22 Temmuz se-
çimleriyle birlikte İzmir, Çankaya ve
Mersin gibi AKP’nin etkili olmadõğõ
yerlerde büyük bir yükseliş yaşandõğõ-
na, ancak yolsuzluk iddialarõnõn ardõn-
dan gerileme görüldüğüne dikkat çeki-
liyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen
hafta gerçekleştirdiği merkez karar ve
yönetim kurulu (MKYK) toplantõsõnda
yerel seçimlere dönük mesajlar verdi. Er-
doğan, bazõ MKYK üyelerinin son za-
manlarda AKP’li belediye başkanlarõna
yönelik büyük yakõnmalar olduğu yö-
nünde verdiği bilgiler üzerine, “Baş-
kanlara yönelik bana da çok fazla şi-
kâyet geliyor. Zaten bu seçimlerde
adayları belirlerken bu şikâyetleri
dikkate alacağız. Belediye başkanla-
rından çoğunu bu seçimlerde aday
göstermeyi düşünmüyoruz” dedi.
Parti yöneticilerinden aday arayõş-
larõna başlamalarõnõ isteyen Erdoğan,
“Yerel seçimler için yeni yüzler,
yeni isimler bulun” diye konuştu. Er-
doğan, yeni isimler için seçim bölge-
lerinde anketler, il ve ilçe örgütleriy-
le tabana yönelik geniş bir değerlen-
dirme yapõlmasõnõ istedi.
Başbakan
Erdoğan, dün
partisinin grup
toplantısında terörle
mücadeleye ilişkin
yapılan çalışmaları
anlattı. Aktütün
Karakolu’na
saldırıyla ilgili
olarak medyayı
eleştiren Erdoğan,
Aktütün’de alınan
bir ihbar gereği
okulun 1-2 gün tatil
edildiğini, orada
okul ve öğretmenin
bulunduğunu ileri
sürdü. (Fotoğraf:AA)
Bahçeli’nin ağõr eleştirilerine yanõt vermedi, Kuzey Irak ile diplomasiyi savundu
Erdoğan: Muhatap almıyorum
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle
mücadele kapsamõnda Kuzey Irak bölgesel
yönetimi ile diplomasinin zaaf olmadõğõnõ
belirterek “Bu adımlar dün atılmamışsa
yanlış yapılmıştır. Böyle önemli konularda
ülkeler kompleksli davranamaz” dedi.
Erdoğan, dün partisinin grup toplantõsõn-
da terörle mücadeleye ilişkin yapõlan çalõş-
malarõ anlattõ. Hükümete yönelik eleştirilere
yanõt veren Erdoğan, bu topraklar üzerinde
yaşayan herkesin aynõ milletin eşit üyeleri
ve birbirinin kardeşi olduğunu, hiç kimse-
nin diğerine karşõ bir üstünlük iddiasõnõn söz
konusu olamayacağõnõ belirtti. Adana ve Ba-
lõkesir’deki olaylara dikkat çeken Erdoğan,
bu lokal gerilimin kaynağõnda düşmanlõk di-
linin ipuçlarõnõn olduğunu söyledi.
Terörle mücadelede hukuktan vazgeç-
meyeceklerini, demokrasiden geri adõm at-
mayacaklarõnõ kaydeden Erdoğan, terörün
sadece bir güvenlik sorunu olmadõğõnõ, sa-
dece güvenlik önlemleriyle önünün alõna-
mayacağõ gerçeğinin toplumun tüm kesim-
lerinin birleştiği ortak bir kanaat haline
geldiğini belirtti. Aktütün Karakolu’na sal-
dõrõyla ilgili olarak medyayõ eleştiren Er-
doğan, Aktütün’de alõnan bir ihbar gereği
okulun 1-2 gün tatil edildiğini, orada okul
ve öğretmenin bulunduğunu söyledi. Erdo-
ğan, “Okulun tatil edilmesini fırsat bile-
rek bunun üzerinden iktidarı vurmanın
yollarını aramak, en azından insafsızlık-
tır. Hamdolsun, yine burada okulumuz
var, öğretmenimiz görevli. Bunu saptır-
mak ve orada senaryo kurarak iktidarı-
mızın üzerine yürümek milli birliğimizi
zedelemektir” diye konuştu.
Türkiye’nin terörle mücadelede diplo-
masiden yararlanmak zorunda olduğunu
belirten Erdoğan, “Irak merkezi yönetimi,
ABD, Kuzey Irak yerel yönetimi başta ol-
mak üzere ilgili bütün tarafları içine
alan bir çalışma yürütüyoruz. Bu adım-
lar dün atılmamışsa yanlış yapılmıştır.
Böyle önemli konularda ülkeler kom-
pleksli davranamaz. Aksine, çözüm yo-
lunda akılcı ve gerçekçi bir biçimde ağır-
lığını koyar ve hissettirir. Türkiye’nin go-
cunacak hiçbir şeyi yok” dedi.
‘İlgili arkadaşlarım cevap verir’
MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli’yi
eleştiren Erdoğan, bazõlarõnõn çõkõp “Baş-
bakan ABD’de başkanla şöyle konuş-
malıydı, böyle konuşmalıydı” dediğini
belirterek “Sayın Başkan Bush’la ne ko-
nuştuğumu nereden biliyorsun? Sadece
dünyaya açılmış iki tane cevabı bile,
acaba daha önce çatısı altında bulundu-
ğunuz parti alabildi mi? El pençe divan
durmaktan başka ne yaptınız geçmişte?
Ama bizler, terör örgütünün ortak bir
düşman olduğunu ve anlık bir istihbarat
paylaşımının başlatılması sürecinin 5
Kasım’da sözünü aldık ve başlattık” gö-
rüşünü dile getirdi. Erdoğan, Bahçeli’nin
AKP’nin PKK kadar bölücü, alçak ve ah-
laksõz olduğu yönündeki açõklamalarõnõn
anõmsatõlmasõ üzerine, “Onunla ilgili ar-
kadaşlarım gerekli cevabı verecekler.
Muhatap almıyorum” demekle yetindi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli,
kendisini “Gâvur Dağı ile Sıvas hat-
tı”ndan öteye gidememekle suçlayan
AKP’nin, “PKK kadar bölücü, alçak
ve ahlaksız olduğunu” söyledi.
Bahçeli, geçen haftaki grup toplan-
tõsõnõn basõna kapalõ bölümünde,
PKK’nin internet sitelerinde yayõmla-
nan listelere dikkat çekip, “Meclis’te
96 PKK destekçisi olduğu” yönündeki
iddiasõnõn ardõndan, dünkü grup top-
lantõsõnda da AKP’yi açõkça, “PKK
kadar bölücü olmakla” suçlayarak
eleştiri dozunu arttõrdõ.
Bahçeli, TBMM’de geçen hafta ya-
põlan sõnõr ötesi operasyon tezkeresinin
görüşmelerinde, AKP Grup Başkan-
vekili Nihat Ergün’ün kendisini kas-
tederek “Gâvur Dağı’ndan, Sıvas’tan
öteye geçmek lazım” sözlerinin, terör
propagandasõnõn nerelere kadar ulaş-
tõğõnõ ortaya koyduğunu ifade etti.
Bahçeli, Ergün’den “bu zat” diye
söz ederken, “Burada asıl sorgulan-
ması gereken, iktidar partisi adına
konuşan bu milletvekilinin, Gâvur
Dağı ile Sıvas ekseninde çizmeye
çalıştığı hattın, PKK belgelerinde,
Barzani haritalarında, Amerikan
raporlarında ve uluslararası ihanet
toplantılarında da yer aldığı gerçe-
ğidir” dedi.
Konuşmasõ sõrasõnda bölücü örgüt ve
çevrelerin çizdiği sözde haritayõ da mil-
letvekillerine gösteren Bahçeli, “bu sö-
zün sahipleri ile PKK’nin görmek is-
tediği coğrafya arasında tam bir
uyum olduğunun ortaya çıktığını”
belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“AKP, PKK ve Barzani aynı çiz-
gide, asırlık Sevr zihniyeti ile bir kez
daha buluşmuş ve maalesef bunun
için yüce Meclis kürsüsü alet edil-
miştir. Ve bize göre böylesi bir kir-
li zihniyet, en az PKK kadar bölücü,
alçak ve ahlaksızdır. Beni ve parti-
lilerimi ısrarla ve her fırsatta bir va-
tan coğrafyasına davetinizden neyi
ummaktasınız, hangi tertipleri tez-
gâhlamaktasınız? Hangi küresel se-
naryonun, eksik kalmış parçasını bi-
zim üstümüzden tamamlamak üze-
resiniz? 40. yılına girecek bir siyasal
hareket olarak, nerelere gidip, kim-
lerle kucaklaşacağımızı siz mi tayin
edeceksiniz?”
AKP yönetimi ve hükümet üyeleri-
nin terörle mücadelenin sorumlulu-
ğunu TSK’ye yõkma çabalarõna da
tepki gösteren Bahçeli, “ne istediler-
se verdik” diyen hükümet sözcüsünün
sözlerinin “biz her türlü desteği ve-
riyoruz ancak onlar terörü önleye-
miyorlar” demeye getirdiğini söyledi.
Hükümetin sevk ve idaresinde bu-
lunan bir devlet gücünün hükümet er-
ki tarafõndan sinsi ifadelerle suçlanarak
faturanõn Mehmetçik’e çõkarõldõğõnõ
belirten Bahçeli, “Bu açıklama terörle
mücadelede başarısızlığın, şaşkınlı-
ğın, siyasal ahlaktan yoksunluğun ve
kokuşmuş bir zihniyetin ilk ağızdan
itirafıdır” dedi.
AKP hükümetinin “başrolünde”
Barzani’nin bulunduğu bir küresel
oyunun içine itildiğini kaydeden Bah-
çeli, aslõnda ne hükümetin ne de
ABD’nin bölgeden PKK’yi uzaklaştõ-
rõp, etkisizleştirmek gibi bir niyeti ol-
duğunu söyledi.
Hükümetin şimdi “dağdaki terö-
ristle Irak’taki hamisi” aracõlõğõyla
görüşme yolunu tercih ettiğine dikkat
çeken Bahçeli, “Oyun artık belli ol-
muştur. Terörün beyni Barzani, yö-
netimi Kandil, destekçisi bölücüler,
mihmandarı AKP’dir” diye konuştu.
‘Erdoğan’ın serveti’
Küresel ekonomik kriz karşõsõnda
hükümetin hiçbir önlem almamasõnõ
da eleştiren Devlet Bahçeli, şunlarõ
söyledi: “Aziz vatandaşlarımız yaş
yere basarken, elbette ki göz ka-
maştıran servetini dolarda tutan Sa-
yın Başbakan, kriz sonucunda yük-
selen doların seyrinden memnun-
dur ve ayağını gerçekten sağlam ye-
re basmaktadır. Başbakan’ın yere
sağlam basmaktan anladığı bu-
dur” dedi.
AKP’yi terörle mücadelenin sorumluluğunu TSK’ye yõkmaya
çalõşmakla suçlayan Bahçeli, “AKP, PKK ve Barzani aynõ çizgide,
asõrlõk Sevr zihniyeti ile bir kez daha buluşmuş ve maalesef bunun
için yüce Meclis kürsüsü alet edilmiştir. Ve bize göre böylesi bir kirli
zihniyet, en az PKK kadar bölücü, alçak ve ahlaksõzdõr. Beni ve
partililerimi õsrarla ve her fõrsatta bir vatan coğrafyasõna davetinizden
neyi ummaktasõnõz, hangi tertipleri tezgâhlamaktasõnõz?” dedi.
Devlet
Bahçeli
ADANA 4. SULH HUKUK
MAHKEMESİ
2003/1458-Esas, 2007/ 1435-Karar
Davacõlar Süleyman Özalp, Hasan Özalp vekili Av.
Ahmet Çifter tarafõndan, davalõ Mehmet Karakuş ve ar-
kadaşlarõ aleyhine açõlan Ortaklõğõn giderilmesi davasõ-
nõn yapõlan yargõlamasõ sonunda, davacõlarõn talebinin
kabulü ile Adana ili, Seyhan ilçesi, 1. Bölge Tapu Sicil
Müdürlüğü'nün Kurtuluş mahallesi, 123 pafta, 1853 ada,
469 parsel sayõlõ taşõnmazõn taksimi mümkün olmadõ-
ğõndan, üzerindeki takyidatlarla birlikte açõk artõrma su-
retiyle satõlmasõna, elde edilecek paranõn tapudaki his-
sedarlara hisseleri oranõnda paylaştõrõlmasma, taşõnmaz
üzerindeki muhtesatlarla ilgili hak iddia edenlerin ilgili
mahkemelerde dava açma haklarõnõn mahfuz tutulmasõ-
na, yazõ İşleri Müdürü Cengiz Özkan'õn satõş memuru
olarak tayinine karar verilmiş olmakla; davalõ Ayşegül
Fõstõk (Tekin)'e bu kararõn tebliği yerine kaim olmak
üzere ilanen tebliğine, ilanõn yayõnlanma tarihinden iti-
baren YEDİ GÜN sonra tebliğ edilmiş sayõlacağõna, hü-
küm 8 günlük kanuni süre içerisinde temyiz edilmediği
takdirde kesinleşeceği hususu tebliğ ve ilan olunur.
09.10.2008
Basõn: 54770